Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 1996 PERŞEMBE
14 KULTUR
'Şair, Yazar ve Düşün Adamı Attilâ İlhan' başlıklı panelde konuşmacılar ünlü yazan 'bilge' olarak tanımladı
4
Bu ülke aıtık aydınına sahip çıkıyor'
KültürServisi - 'Yalnız Şö-
valye' der Zeynep Ankara,
Atillâ İlhan'a, ünlü şair, ya-
zar \e düşün adamını anlat-
tığı kitabında. Ancak İlhan.
önceki gün TÜYAP A salo-
nunda valnız değıldi. Okur-
lan onu. yetmiş yılhk yaşa-
mı boyunca ıç içe olduğu
edebiyat. gazete ve sinema
uğraşlan sonucunda tanıştı-
ğı dostlanndan dinlediler.
Birden çok Attilâ İlhan anla-
tıldı. Ama sonuçta. birkaç
dinleyicinin kafalarının ka-
rışnıasınakarşın. 'bilge* pav-
dasında toplandı. 'Bilge
adam', "Ardınıdan rahat sö-
vün" dıyerek katılmadığı pa-
nelın sonunda kafası kan-
şanları avdınlattı.
Ülkii Karaosmanoğlu,
Hüsevin Karakaş. Hüsevin
Yurttaş, Metin Belgin ve
Zeynep Ankara. Hepsınin
ıızmanhk alanı farklı. ancak hepsi bır
dönem Attil îlhan'la birlikte çalışmış.
Buyüzden. konu İlhanolunca. hepsinin
anlatacağı çok şey var. Ancak biraz da
çok yönlü düşün adamının yer yer yan-
lışanlaşılmasındanduvduklanüzüntüv-
ie. onu daha iyi anlatacak anıları seçı-
yorlar.
Zevnep Ankara. flhan'ı kitabında an-
latmış zaten. Bu yüzden çok şey söyle-
mek ıstemiyor: "Ben yazdım" diyor.
TÜYAP'ın yoğun programı nedeniyle
imza içın beklendiğınden sözü arkadaş-
lanna bırakıp erken avnlıyor panelden.
Hüseyin Yurttaş. üse > ıllannda tanış-
mış İlhan "ın şiirleriyie. Ve önünde yep-
yeni bir dünya açılmış. Sonra Anado-
siplini vehertürlütutuculuk-
tan uzak bakış açısıyla tam
bir bilge olarak lanımladı.
Panelin sonunda, konuş-
macılara katılan İlhan. Türki-
ve'nin asıl sorununun Doğu-
Batı arasınd-». kımlık arayışı-
nı tamamlayamadığından
kaynaklandığını. bilgeliğin
Doğu'da. Batı'da farklı algı-
landığını belirrti: "Doğu,ölü-
• Ülkü Karaosmanoğlu,
Hüseyin Karakaş, Hüseyin
Yurttaş, Metin Belgin ve
Zeynep Ankara'nın katıldığı
panelin ardından Bilgi
Yayınevi sahibi Ahmet
Tevfik KüfliTnün Altın .. _ .. . - .
ız i f\A-\- J - A«.-I- muBatıdançokoncekavra-
Kalem OdulU SUnduğU Attlla dı.Buradaermiş,dervişmer-
İlhan, "Türkiye için ideal
bilge kişilik, Batı'dan
metodu alan, geçmiş
kültürümüzle birleştiren ve
şartlara uygun çözümler
üreten Gazi Mustafa Kemal
örneği insanlardır" dedi.
lu'da öğretmenlik yaptığı yıllarda Var-
lık dergisinden izlemevi sürdürmüş yaz-
dıklannı. "Şiirieridedüzyazısıdaözgün
uslubu ve farklı bakış açısıyla çok Önem
taşıyordu benim için" diyor. Tanışmala-
rı. Yurttaş'ın yazdığı şiirleri alıp. De-
mokrat İzmir gazetesi'ne İlhan'ı ziya-
remle gerçekleşmış. llhan'ın gençlere
gösterdiğı ilgi \ e dürüst. inanılmaz öğüt-
len Yurttaş'ı vıllarca etkisi altınaalmış.
Dostluklarını. Bılgi Yayınev ı aracılığıy-
la sürdürmüşler.
Ülkü Karaosmanoğlu. yıllar önce ya-
zıışleri müdürü olduğu bir gazetede ya-
yımlanacak şairle yapılan bır söyleşinin
başhgını 'Herkesin ayağına basan
adam' olarak atınca. İlhan başlığı çok
beğenmış ve tanışmışlar. Karaosmanoğ-
lu. kamuoyunun tartışmaya hazır olına-
dığı konularda açıklamalar vapan İl-
han'ı yadırgasa da sonunda. ona başka
kapıdan yaklaşmak gerektiginı öğren-
miş. Panelde. Attilâ İlhan'ın şıırlerın-
den örnekler okuyan Metin Belgin ıse.
ozanın şiırlerıni televizvon için seslen-
dirmıs. İlhan. Belgın'in vorumuna asla
karışmamış. Hüsevın Karakaş. İlhan'ın
•KurtlarSofrasradlı romanını film >ap-
mak isteyince. çalmış kapısını. Genç ve
yetenekli vönetmenın projesı. TRT'den
kabul görmemiş ve İlhan. Karakaş'ı des-
teklemek için veni bır senarvo hazırla-
mış. Genç yönetmen, İlhan'ı ileri gö-
rüşlülüğü. çok yönlülüğü, olgunluğu. dı-
tebesine ulaşan kişidir bilge.
Ancak günümüz avdınında
farklı özellikler aramalıyız.
Batı ölümü yok savıp. sırtını
yalnızca teknolojiye dayadı.
Ama artık onlarda tükendi."
Bu tanımı. ızleyen sonuç şöy-
leydi İlhana göre: "Türkiye
için ideal bilge kişilik, Ba-
tı'dan metodu alan. geçmiş
kültürümüzle birleştiren ve
1
şartlara uygun çözümler üre-
ten Gâzı Mustafa Kemal örneği insan-
lardır."
Attilâ İlhan'ın yavıncısı ve Bilgi Ya-
ymevi'nın sahibi Ahmet Tevfik Kiiflü
de panelin sonunda vazara, her alanda-
ki başarısı nedeniyle. "Altın Kalem
Ödülü"nü sundu. Dostluklan kırkyıldır
süren İlhan ve Küflü. ödül töreni sırasın-
da oldukça duygulandılar. Attilâ İlhan.
ödülü. Nâzım Hikmet Kemal Tahir.Or-
han Kemal. Rıfat llgaz gibi savaş \ ermiş
yazarlar adına kabul ederken "1940 yı-
İında Nâzuıı hapse ahldığında. Sükran
Kurdakul'la birlikte biz kırk yaşımıza
gelince hangi kalede hapis yatacağız d»-
ye konuşmuştuk. Ancak bu ülke artık
aydınına sahip çıkıvor" dedi.
Aşk, özgür
düşünceyle
gelişebilir
Kültür Senisi - Cemal
Süre\atele\ ızyonun fotoğ-
rafı öldüreceğını. düşünce-
y i ıse rümüyle yok edecegı-
ni söylemiştı. Bugünün
gerçeklerinı düşündüğü-
müzde şaıre kısmen hak
vermemek olası değıl. A-
ma bir başka gerçek daha
var kı onu da TÜS'AP Kı-
tap Fuarında düzenlenen
'Edebnat ve Vledya' pane-
linde Sunay Akındilegetır-
di: "Televizyonfotoğrafıöl-
dürmedi. .Artık görsellik ön
planda. Düşünce isc fotoğ-
raf altına dönüştü."
Türkive Gazeteciler Ce-
mi\eti Başkanı .NailGüre-
li ve araştırmacı yazar ,A1-
pa\ Kabacau'nın da katıl-
dığı panelde sanatın med-
yada yer bulabilmesi için
öncelikle özgür düşünce
ortamının sağlanması ge-
rektigi vurgulandı. Katı-
Iımcıları ortak birpaydada
birleştiren bir başka görüş
ıse fuarın bu yılki teması
olan 'aşk'ın ancak özgür-
lüklerortamında filızlenıp
gelişebıleceği vönündevdi.
Türkiye toplumunu sarsan
pek çok olayın ortasında
aşktan söz ermenin gerçek-
lere sın çev irmek olduğu-
nu düşünen katılımcılar
\\şk üzerine konuşulmaz,
aşk sadece yaşanır' dedıler.
Nail Gürefı de özgür dü-
şünceve sahip çıkıldığında
aşkın daha iyı îfade edile-
bileceğini belirrti.
Sunay Akın'ın fuann te-
masına yönelık bır başka
önerisi vardı: "Fuar. bir
medya ortamı. Konusu aşk.
Peki neden aşk? İ Ike gül-
lük gülistanhk mı? Bana so-
rarsanız cezaev lerini ve ce-
zaevi edebi> afını konuşalım
derim. İ'lkemizde neler
olup bittiğini konuşahm."
Bugünkü medya orta-
mında sıstemın kapıtalıst
ilişkiler üzerine oturtuldu-
ğunu söyleyen Suna\'
Akın. kapıtalizmin kendı
kendini aklatna çabası ola-
rak nitelendirdiğı •reklam-
lar'adadegindi. Reklamla-
rın özgür bıreyler varat-
maktan çok, tek tip düşü-
nen. tek tıp tüketen \e ya-
şamını belli tüketim kalıp-
lan içerisinde düzenleyen
bireylerin yetışmesıni kö-
rüklediğini belirrti. "Buül-
kede kralın çıplak olduğu-
nu söyle\en pek çok ente-
lektüel var. Onlann büyük
bir kısmı da cezaevlerinde.
Eskiden gazetelerde > azar-
lar \ardı: şimdi ise onlann
yerini >azar kasalar aldı.
Hepsi de kralın çev resinde-
ki ulema takımına dönüş-
tü."
Çıkar ilişkilerı içerisin-
deki medyanın sanatı yoz-
laştırdığı. gazetelerin sana-
ta ayırdığı say falann > eter-
siz olduğu. vazara. kitaba
gerçek anlamda sahip çı-
kılmadığı vurgulanan pa-
nelde. edebiyatın medya-
daki yerini tartışmak ıçın
bır araya gelen kalabalıeın
ortak bir arzusu \ardı: ln-
sanı incelten. dünyayı daha
biryaşanılırkılan edebiya-
tın. sanatın yazılı vegörsel
basında hak ettiği yeri al-
ması.
TUYAPTA BUGUN
A SALONL:
12.00- 14.00 AIDS konulu İnteraktifTiy-
atro Performans,
AIDS Savaşım Derneği tarafından düzen-
leni>or. 15.00 - 17.00' Hubert Reevesile
Söyleşi. "Nereden Geliyorıtz? Neyiz ve
Nereye Gidiyonız."Düzenleven: Fransız
Kültür Merkezı.
17.00 -18.00 Panel: 50. Vüda (25 Kasım
1946) Marko Paşa.
Konuşmacılar.Filiz ,41i, Aydın llgaz. Ali
Nesin. Şükran Kurdakul, Mete
Tunçay.Düzenleyen: Çınar Yayınlan.
19.30 - 20.30 Çınar\'ayınlan BanşÖdülü
Töreni (Ödül Eşber Yağmurdereli'ye ver-
ılecek.) Düzenleyen: Çınar Yayınlan.
B SALONL
12.00-14.00 FerideÇiçekoğluile Söyleşi.
"Yüzlük Llkeden Mektuplar ve Vaşamı
Paylaşmak". Düzenleyen- Çınar Yayınlan.
14İ00- 16.00 Panel: Emperyalizm'veŞid-
det Merkezli Küreselleşme.
Y^öneten: Sun Öztürk.
Konuşmacılar: Talat Turhan. Yavuz
Gökalp. Düzenleyen: Sorun Yayınlan.
16.00 - 18.00 'Demiıtaş Ceyhun ıle
Söyleşi. "TürkEdebiyan'ndakiÂnadolu''.
Düzenleyen: TÜYAP
19.00 - 20.00 Dünya Kitap Ödülleri
Töreni. Düzenleyen: Dünva Kitap.
LMZAGÜNLERİ
TÜYAP'ta bugün. Emin Karaca, Ömer
Nida. Nevra Bucak. Tansu Bele. Güngör
Gencay ve Mustafa Durna kitaplannı
imzalnor.
CL\1HLRİ\T:T KtTAP KULÜBL
Gazetemız Genel Yayın Yönetmeni
Orhan Erinç ile yazarımız Halit Çelenk
okurlanv la buluşuyor.
'Aziz Nesin Gülmece Ödülleri' dağıtddı
Kültür Servisi - İnkılap
Kitabevi'nin düzenlediC'i
Aziz Nesin GülmeceÖdülle-
ri. TÜYAP'ta düzenlenen
bir törenle sahiplenni bul-
du. Ödül töreninden son-
ra. "Günümüzde Mizah \a-
zariarının Durumu" başlık-
lı panele. Aii Nesin. Konur
Ertop, Feridun Andaç ve
Turgut Çeviker konuşmacı
olarak katıldı. .Aziz Nesin
Gülmece Ödülü. tanınmış
yazarlar \e tanınmamış ya-
zarlar olmak üzere iki ayrı
kategoride düzenlendi. Ta-
nınmış yazar kategorisinde.
CenapGüven. "Bn-.Mahke-
me Ovküsü" ile, tanınma-
mış yazar kategorisinde ise
Atay Sözer. "GüIIabici" ad-
lı dosyası ile ödül aldı. Tur-
gut Çeviker. ödül \erilme-
den önce yaptığı konuşma-
da. yanşmaya 12 dosyanın
katıldığını, ödül alan ve ba-
sılan kitaplann yanı sıra bu
dosyalann da dikkate alına-
rakdeğerlendinleceğini ifa-
de erti.
"Günümüzde Mizah Ya-
zarlannın Durumu" başlık-
lı panelde, sözü ilk olarak
Konur Ertop aldı. Ertop şun-
lan sövledi:
"1950-60'larda edebiyat
çev relerinde old ukça sık tar-
Tanınnuş yazar kategorisinde ödül alan Cenap Giiven'e odülünü Ali Nesin verdi.
tışılan bir konu vardı. Bu,
mizah yazaıiannın da üze-
rinde oldukça sık durduğu,
"Mizah edebi)at değil mı-
dir' sorusuvdu. Bugünün
gülmeceyapıtlanna bakhğı-
mızda, edebivatın gerisinde
kaldığını görüyoruz. Bu ko-
nuşmava hazırlandığım sıra-
da son günlerde sayıları ol-
dukça artan mizah dergile-
rinden tirajı fazla olanları
karışürma imkânı buldum.
Gördüğüm tablo oldukça
vahimdi. İlk mizah dergile-
rinden 'Marko Paşa'yabak-
tığımızda, düz ya/ının ol-
dukça ağırlıkta olduğu göz-
lenir, fakat günümüz mizah
dergileri düz >az»dan soytıt-
lanmış gibidir. Mizah dergi-
lerinin toplum sorunların-
dan kendilerini sovutlaya-
rak, abartılı bir cinselliği ön
plana çıkartmış olduğu gö-
rülür. Mizahın biraz da top-
lum sorunlanna eğilmesige-
rektiğine inanıyomm. Artık
gülmece edebiyatının yapıl-
ması gerekmektedir."
Konur Ertop'un konuş-
masından sonra söz alan Fe-
ridun Andaç ıse. gülmece
edebiyatının Türkıye'deki
durumu hakkındaki görüş-
lerini dilegetirdi:
"Türkiye'de gülmeceyi,
toplum vaşamı içüıdeki yeri
ile incelemek gerekir. Gül-
mece, insanlığın, toplumun
yapısınıanlatır. Gülmecenin
Osmanlı'dan günümüze
ulaşan bovutuna baktığV
mızda, mizahın günümüz
edebiyatı ile fazla bağdaşma-
dığını görüyoruz.
Ancak bir başka bovut
var ki o da, 1980'lerden son-
ra gülmecenin bir başka bo-
> uta taşındığıdır. I oplumda-
ki dalgalanmalar edebiv atla
mizahın iç içeliğini anlatır.
Fakat günümüzün dergile-
rine baktığımızda toplum
sorunlannın salt eğlendiri
niteliğinde algılandığını gö-
rüyoruz."
Panele katılan Ali Nesin
ise aslında kendisinin mate-
matikçi ofduğunu fakat bu-
rada Aziz Nesin'in oglu ola-
rak konuşacağı:ıı diîe geti-
nrken. Aziz Nesin ile anıla-
nnı anlattığı bölümlerde iz-
levicileri kahkahahra boğ-
du. Nesin. gülmecenin bir
toplumdaki çarpıklıklan,
şiddeti. baskıyı bir spot gibi
aydınlattığını, toplumun gö-
zü önüne taşıdığını ifade
ederken. "Gülmece yazma-
nuı çok kolav olduğunu. bir
gecede birkaç öykünün biti-
rildiğini samrdım. Ama gül-
mecenin çok önemli bir av-
nntısı var. Körü öv küy ü, bir
biçimde saklayabilirsiniz.
Fakat kötü gülmece, kendini
okunduğu anda belli eder"
dedi.
Dünya Kîtap Ödülleri ve Çınar Yayınlan Barış Ödülü
KültürServisi-Dünya Kitap Der-
gisi Ödülleri açıklandı. 'Yılın Kita-
bı' ödülü bu yıl \'arlık Yayınevi ve
İletişim Yayınlan"nın. ŞiirÖdülü ise
Sümer Omay'ın oldu.
Bu >ıl üçüncüsü düzenlenen "Yı-
ün Kitabı' ve dördüncüsü gerçek-
leştirilen 'Şiir Ödülü'nden oluşan
Dünya Kitap Ödülleri bu akşam
TÜYAP Kitap Fuan'nda saat
19.00da yapılacak törenle verıle-
cek. Hilmi Yavuz, Çetin Özek, Ko-
nur Ertop, Tank Dursun K., Ahmet
Polat ve Faruk Şüyun'un katıldığı.
Doğan Hızlan, Atıl Ant ve Didem
Ersinan'ın mazererleri nedeniyle
bulunamadıkları toplantıda Yılın
Kitabı Ödülü'nün. *Türk kültür ha-
yatına uzun vıllardır büyük katkı-
İarda bulunması ve şür kitaplarını
özellikle yavımlaması nedenivle'
\'arlık \a\ınları \e "\hmet Yaşar
Ocaklı'nın "Türk Sufiliğine Bakış-
1ar" kitabının günümüz koşullanaçı-
sından taşıdığı önem nedeniv le" lle-
tişim Yayınlan arasında paylaştınl-
ması kararlaştınldı.
Mehmet Başaran, Kemal Özer,
Refik Durbaş, Tuğrul Tanyol ve Fa-
ruk Şüyun'ndan oluşan Şiir Ödülü
Seçici Kurulu ise ödülün Sümer O-
may'a verilmesini kararlaştırdı.
Dünya Kitap Dergisi Yılın Kita-
bı Ödülü nedeniyle yavıncıya 50
milyon lira. kitabın vazanna \e \a-
yıncıstna birer plaket. Şiır Ödü-
İü'nde ise şaire 25 milyon lira ve bir
plaket verecek. Bu akşam saat
19.00'da kitap fuannda düzenlene-
cek törende Dünya Yavıncılık tara-
fından Semahat Arsel ve Nükhet
Anadol'a birer 'Şükran Plaketi' v e-
rılecek
1994'ten bu yana her yıl degişik
bır konuda ödül vermeyi gelenek
halinegetiren Çınar Yayınlan isebu
yıl. banş adına göstermiş olduğu ça-
balardan dolayı avukat Eşber Yağ-
murdereli'ye Çınar Yayınlan Banş
Ödülü'nü verecek. Ödül töreni bu
akşam saat 19.30'da TÜYAP A Sa-
lonu'nda yapılacak.
'Tîyatro Kanunu Yanlış' mı?
YUCELERTEN
-II-
Dev let Tiyarrolan için öngörülen ya-
sa ve değişiklik tasanlan. yenilenme \e
ilerleme için dön temel istere davanır:
l.Biündiği gibi Devlet Tiyatrolan Ge-
nel Müdürü. vasagereği üçlü kararname
ile atanır. Bu kurumun prestijini yansıt-
ması bakımından doğrudur.
Ke varki iktidardeğişiklikleri. hükü-
met değişiklikleri. bakan değişiklıklen
ve harta Kültür Bakanlığı'ndaki "hava"
değişiklikleri bile sık sık gene! müdür
değişikliğıne vol açar. Ne zaman göre\ -
den alınacağını bilemeyen ve bu belirsiz-
liği "Damokles'in kılıcı" gibi sürekli te-
pesinde hisseden bir geneTmüdür ile ça-
lışma arkadaşlanndan. uzun erimli poli-
tikalaroluşturmasını beklemek hayaldir.
Plan ve program geliştirmeleri. istikrar-
lı ve kalıcı bir politika üretmeleri pek
mümkünolmaz. Bunayeltenenlerde. ^u
ya da bu biçimde siyasal erkin müdaha-
lesi ile karşılaşabilirler. Örnekleri yasan-
mıştır. Bu nedenle:
Genel müdürlük ile Kültür Bakanlı-
ğı'nın ilişkisi. özerkliğe daha vakın bir
çerçeveveoturtulmahdır.Sanatçılannda
kahlımıv la beliıienecek genel müdür için
3 yüiık göreli bir dokunulmazuk sağlan-
malıdır.
2. Bugünkü durumda bölgelerdeki sa-
natçı tiyatro müdürlen \a genel müdür
tarafından doğrudan va da >önetim ku-
rulu kararıvla atanmaktadır. Ne \ar ki,
genel müdürün -objektif ya da sübjektif
nedenlerle- en küçük bir hoşnutsuzluğu
varsa hemen görevden alınabilirler. Ya-
ni bu katmanda da müdürler ve çalışma
arkadaşlan. genel müdür tarafından ne
zaman görevden alınacağını bilemez ve
bu belirsizliği "Damokles'in kılıcı" gibi
sürekli tepelerinde hissederler. Dolayı-
sıyla sanat politikası oluşturmalan. öz-
gürce repertuvar yapabilmeleri. plan ve
program geliştirmeleri. tiyatrolanna
kimlik ve kişilik kazandırabilmeleri pek
mümkün olmaz. Örnekleri ya$anmıştır.
Bu nedenle:
Genel müdürlük ile sanat yönetmeni
müdürlerin ilişkisi, özerkliğe daha vakın
bir çerçeveye oturtulmalıdır. Sanatçıların
da katıumıv la belirlenecek sanat yönet-
meni müdürler için. 3 vıllık göreli bir do-
kunulmazlık sağlanmaüdır.
3. Dev let Tiv atrolan. bugün artık An-
kara. İstanbul ve İzmir gibi büyük kent-
lerimizde. kalabalık kadrolarla. 3.5. hat-
ta 7 sahnede etkinlik sunmaktadır. Örne-
ğin Ankara "da yaklaşık 250 sanatçı, 8
sahnede. yılda 20-25 oyunda görev yap-
maktadır. Artık yedibaşlı ejderhayı
anımsatan bu dev yapının hâlâ tek elden
yönetilmesi mümkün müdür? Değildir.
Anlamlı mıdır? Değildir. Verimli midir?
Değildir. Bu bakımdan. artık büyük
kentlerimizdeki değişik sahnelerimizde.
ayn sanatsal çizgilere ve sa\ lara yönel-
menin zamanı gelmiştir.
Bütün sahneleri üç aşağı beş yukarı
aynı sanatsal tercihlerin damgası altında
tutmak. sanatçılanmızı bu kısırlığa, bık-
kınlık. umursamazlık ve >ılgınlığa sü-
rüklemek anlamına gelebilmektedir.
O>sa anlaşmış bır sanatçı grubunun.
yanş ruhu ıçinde. bütçesini ve kadrosu-
nu önceden bılerek. repertuvar oluşu-
munda etkili olarak tiyatro yapmalan,
hiç kuşku yok ki çok daha dinamik. ve-
rimli. sevecen ve heyecan verıci olacak-
tır. Bu nedenle:
Yığılma başlayan büvük kentlerde \e-
rimliliği ve sanatsal yanşı arrfırmak üze-
re "Birim Tiyatro"İar oluştıırulnıalıdır.
4. "Edebi Kurul" ve benzeri organlar.
çağın gerisinde kalmış, sansürcü ve ser-
\ isçi bir anlayışın ürünleridir. Bu tür ku-
rullar. bazen repertuvar açısından. ba-
zen yönetim açısından. hatta bazen siya-
si erkin müdahaleleri açısından, sansür.
servis ve pazarlık ortamı oluştururlar.
Orada görev yapan insanların nitelikli
olması. bu genel doğruyu değiştirmez.
Değiştirse de ancak geçici olarak değiş-
tirir.
Tiyatro yöneticileri. oynayacakları
oyunlan seçerken: Türkiye'de geçerli ya-
salann dışında neden aynca bir vesa>et
mekanizması ile karşı karşıva olsunlar?
Bu nedenle:
Sansür anlav ışının uzantısı olan edebi
kurul kaldınlmalıdır.
Bugün artık tiv atro çev remizde, Dev -
let Tiyatroları'ndaki yenı yapılanma
önerisine. ancak kulis düzeyinde cılız
bazı itirazlarvardır. Şö>le: "DevletTıyat-
rolan'nın bugünkü vasası iv idir. Veni bir
yasa. kurunıu daha kötüye götürebilir..."
Burada kısaca bu demagojık vaklaşı-
ma da eğilerek: önerilerimizin önünde-
ki son engeli de kaldırmak istiyorum.
Evet. yürürlükteki vasabaşlangıçtaiyi
idi! 1949yıhnda. henüzbirkentteetkin-
lik gösteren ikı sahneli. dar kadrolu kü-
çük bir tiyatro yapılanması için düşünül-
müştü. İşlekti. kullanışlıydı. verimliydi.
O yasa. şimdi artık 8 ilde hizmet ve-
ren Devlet Tiyatrolarfnı yönetmeye.
oradan venm almaya. sanatın ve mesle-
ğin temel kurallannı işlermeye. seyirci-
nin isterlerini karşılamaya yetmiyor. Aşı-
rı merkeziyetçi >apı. "padişahhk" he-
veslerini uyandınyor; ama dinamikleri
de adeta uykuya zoriuyor. Peki şimdi
bizler. bu yasayı kaldırıp yerine veni bir
yasa mı koymak istiyomz1
Tersine. "yeniden yapılanma" öneri-
miz temelde, bu yasavı çoğalrmak isti-
yor. Yönetim yapısını çoğaltarak bütün
tıyatrolanmıza taşımak istiv oruz. Tek bir
tiyatro için iv ı olan o yasavı. bütün tiv at-
rolarımıza taşımak istiyoruz. Böylece
onlara erk vermek. onlan işlev selliğe ka-
vuşturmak istiyoruz. Yürürlükteki yasa.
yetkileri tek bir kişide topladığı için. bu
gerçekleşemiyor. Arada bir gerçekleşi-
yor gibi görünse de: sonuçta genel mü-
dürlerin kişisel seçimine ve eğilimine
bağlı olduğu için kalıcı olmuyor.
Görülüyor ki. Sayın Kültür Baka-
m'nın istedikleri ile tiyatro dünyamızın
istedikleri çelişmektedir. Sayın Bakan
daha fazla müdahale edebilmek istiyor.
Biz de daha çok özgürlük. daha geniş bir
özerklik istiyoruz.
Ama şöyle bir bakarsanız. prensipte
bizim istediğimizi bütün Türkiye istiyor.
Türkiye'nin artık salt Ankara'dan direk-
tiflerle yönetileme>eceğini. Sayın Gum-
hurbaşkanı'ndan bütünparti liderlenne.
bilim adamlarına, yazarlara. işadamlan-
na. yerel yöneticilere kadar herkes söy-
lü>or.
Özetle Devlet Tiyatrolan çalışanlan.
ödenekli tiyatrolarımızı yeni birufka ta-
şıyacak olan çözümleri arayıp bulmuş.
formüle etmiş ve devlet katına sunmuş-
lardır. Sayın Kültür Bakanı ve bugün bu
konu ile yüz yüze olan bakanlık görev-
lileri bütün bunlan bilmeyebilir. Bilgi-
lendirilmemişler ise bilgileri olsun diye
yazıyorum. Ve bunca emek, bunca çaba
karşısında. kapalı kapılarardında Ame-
rika'yı yeniden keşfetmeye yelten-
meyeceklerini ummak istiyorum.
Yazımın ilk bölümünün sonunda yer
alan Latince özdeyişin anlamı şudur:
"Sanat uzun. havat kısa!"
IŞELDAK: VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE .
Sorunlar mı?
Orhan Veli'yi anımsarcasına söylersek, yazarlar,*
hiçbirşeyden çekmediler, yasaklamalardan çektik-'
leri kadar...
Düşünce özgürlüğü, yazma/yaratma özgürlüğü
için verılen savaşım 21. yüzyıla geldik, bitmedi. Taa
Yaşar Kemal olayına kadar geldi. Biteceği de yok...
Yasaklanan, toplatılan, hakkında soruşturma açı-,
lan kitaplann listesi yapılsa. kim bilir hangi karayo-
luna denk düşer!
Bırakın yazdıklarını. söylediklerini, yazarların var- >
lığı bile bir "suç" oldu dönem geldi ki. Bir türlü dü-
ze çıkamadık.
Özellikle 12'li faşizmler, yazarları içeri attı. işken-,
ce yaptı; kitapları toplatıp depolarda yaktı; hatta,
yaktırdı...
1996 yılında Yaşar Kemal, dünyaca ünlü roman-
a Yaşar Kemal, Türkçenin dil "şiirini" yazmış Yaşar
Kemal, yazdıklarından dolayı yargılandı ve cezaya
çarptırıldı.
Olacak iş değil ama... :
•
Devlet ile. hükümetler ile olan sorunu, yazarın bit- •
medi. Bırakın yaratma sorununu; ondan geçtik. ya-
ni koşmaktan yakalamaya zaman kalmadı.
düşündüğü için tutuklandı, yazdığı için tutuklan-
dı.
Böylesine yıllarca ve yıllarca suren ve zaman za- »•
man iyice sertleşen baskı ortamında var olma sa- •
vaşımına karşın, bir de okunmadı.
Yani yazarın, devlet ile. hükümetler ile sorununun
yanına. yıllarca ve yıllarca süren bır de halk ile olan'
bır sorun eklendi ki, kanımca en önemlisi buydu. '
Halkı onu okumadı.
Yazarın en büyük sorunlarından biri, halkının onu
oKumaması.
Türkiye'de kemik bır okur kesiminın olduğunu çok
iyi biliyorum. Söylemek istediğim şu:
Daha önce bu köşede sık sık dile getırdığim gibi,
Türkiye'de yıllık kitap sayısı çok çok az olduğu gi-
bi, basım sayılan ve onu izleyen satış oranları da çok
çok düşük.
Devede kulak misali.
Yani, kitaplanyla geçınen yazar sayısı bır elin beş
parmağını geçmez.
Kökenimiz "söz/ü bır toplum" geleneğine daya-
nıyordu, okumayan birtoplumduk; Cumhunyetson-
rası okuma, aydınlanma için yapılan atılımlar. balta-
landığı gibi, halkın büyük kısmı da destek vemnedi;
ya da veremedi.
12'li faşizmler de kitabı silahla eş tuttuğundan, ki- ,
tabı suçlu gibi teşhır ettiğınden; okumaya niyeti ol-
mayan halkın bu niyetine korkma edımi de katılıver-
dı.
Nâzım'ın dediği gibi, hani dilimiz varmıyor ama,
suçun büyük kısmı da...
•
Bunlara bir de enflasyon canavarı ve hayat paha- t
lılığı katılınca, kitap (okuma) iyice uzaklaştı, toplu-
mun bireylerinden.
Bu ülkede yetmiş milyon insan yaşıyor ve birbi-
rinden güzel kitaplar. romanlar, öyküler, şıırler. de-
nemeler okunmuyor; kitap basım sayısı bin beş yüz
- iki bin arası, o da birkaç yılda zor tükenıyor.
Umarım bu karanlık "gidişat", bır "patlamayla" •
tersine döner de, önceki yıllar "kötü anılar" olarak
kalır.
Özcesi, yazarların sorunları hiç bitmez; dahası, bu •
ülkede yaşayan insanlann büyük çoğunluğunun so- <
runları bitmez.
•
Kitap Fuan'nın açılış günü, yeni çıkan kitaplann
matbaa kokusunu içimize çekip, dostluklar sohbe-
tine dalmışken. Kanal D muhabıri, "Yazarın sorun- .
lan ne" gibisinden bir soru yöneltti de... î
Düşünce ve ifade özgürlüğü
Yaşar Kemal ye Erdal Öz'e Türkive Yav ıncılar Birliği'nin
"Düşünce ve İfade Özgürlüğü 1996" ödülü verildi.
Kemal ve Öz
ödüllerini aldıKültürSenisi- Yırmı dört
edebıyatçının düşünce öz-
gürlüğü üzerine uyan ve
önerı nıtelığındeki vazıları-
nın derlendığı. Can Yav ınla-
nndan çıkan 'Düşünce Öz-
gürlüğü ve Türkiye' adlı kı-
tapta imzası bulunduğu ge-
rekçesiyle yirmi ay hapısle
vargılanan ünlü yazar Yaşar
Kemal ve para cezasına
çarptınlan Gan Yayınlan sa-
hibi yazar Erdal Oz. dün ak-
şam Türkive Yav ıncılar Bır-
liği tarafından tt'YAP Ki-
tap Fııarı kapsamında dü-
zenlenen 'Düşünce ve İfade
Özgürlüğü 1996" başlıklı tö-
rende ödül aldılar.
Törende açılış konuşma-
sını yapan Türkiye Yazarlar
Bırliği Sekreten Metin Ce-
lal. Türkive Yazarlar Bırliği
olarak amaçlarının. bu ödü-
lün olabildiğınce az venldı-
ğı bır ülkede yaşamak oldu-
ğunu belırttı. Daha sonra.
Türkiye Yazarlar Bırlığı Ya-
vınlama Özgürlüğü Komıte-
si Başkanı Ragıp Zarakolu.
komitenin. düşünce ve ifade
özgürlüğünün suç olmaktan
çıkması amacıyla vavımla-
dığı raporu sundu.
Can Yayınları sahibi. va-
zar Erdal Öz. odülünü Tür-
kiye Yazarlar Bırliği Ba>kan
Yardımcısı Çetin Tüzü-
ner'den tüm düşünce suçun-
dan hapis vatanlar, vargıla-
nanlar ve yargılanmakta
olanlar adına kabul ettı.
Kemal. odülünü. Türkive
Yayıncılar Birlığı \'önetım
Kurulu Başkanı Atıl Ant'ın
elınden aldı. Kendisinı mec-
bur ınsan olarak tanımlayan
Kemal. "Bir edebiyatçıyım
ben ve ömrümü buna ver-
dim. tlkem zor durumdav-
dı benim. \'e ben mecbur ol-
dum politikaya anlmava. Bir
yazar insansa eğer; kültürü-
nün. ülkesinin gelmişini geç-
nıişini düsünmek zorunda-
dır. Mecbur yazar; banşa de-
morasive, sevigiye, dostluğa.
doğava. hepinize mecburdur.
Eğer değilse ona değil yazar,
insan biledenemez" dedi.
Atarürk'ün en büvük po-
lıtıkacılardan bin olduğunu
söv leyen Yaşar Kemal. onun
bır general olarak değil. ül-
kenın yaratılmasına neden
olan biri olarak vorumlan-
ması gerektiğini sövledi.
Konuşmasının devamında
farklı kültürlerın bır arada
vaşamasından doğan çok
renklilığın gücünü vurgula-
yan vazar, Anadolu'nun bu
zengın yapısının vetmış yıl-
dır v önetimde olan örtülü fa-
şıznı tarafından vok edıldiği-
nı sövledi.