05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 KASIM 1966PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 UYCARLIKLARIN IZINDE OKTAY EKİINCİ Yunus Nadi'nin Yenigün gazetesi de Kurtuluş Savaşı'nda bir süre Kayseri'den yayımlanmıştı... KayserFde tarih ve kent kültürüGeçen 10 Kasım günu Atatürk'ü anma rtoplantısma -istemeyerek**katıldığını söy- lleyen Ka>serı Büyüks,ehır Beledıye Başka- ımı RP'h ŞükrüKaratepe. kamuoyunda ge- •ıış tepkı \e tartismalara yol açan cumhu- •n>et karşitı "fıkrini" ?ö\ le özetKordu: "Şükrü Karatepe süsiii giyer. laikgörü- Miiir. Hay ırö> ledegil. Tek başınıa da kalsam fcu zulüm rejimi değişmelidir. (...) Müslü- mıanlar. sakın ha içinlzde bu hırsL bu kini. lau nef'reti. bu imanı eksik efmeyin..." (II- 12 Ka»ım 19%-gazeteler \e t\"ler) Karatepe'nın "süslü gi\si~ dedığı. üze- nindekı eeket. panıolon \e kra\at. Yanı. —•uygardünyanırTçağdaNgıv.si^ekli. "Zu- IMim rejimi" dedıği de ömeğın öğrencilerı clöven polısler falaıı değıl. >ine bu giysiy- l e simgelediği "laiklik". Yani. yine uygar dünyanın çağdaş yaşam ^e yönetım anla- V'IŞI... Kayseri'nin ışte bu fıkri savunan bele- d">eb'aşkanı. bıryandandüşünceşiylegıy- sâlerımn "farkJı" olduğunıı ilan ederken öibür yandan ıse belkı de "tek başına" kal- iTaanuk ıçın ~Müslümanlan"dj kendisiy- Ic: bırlıkıe Atarürk'e ve laıkliğc karşı "hır- s a . kine \e nefrete" çağınyor. Ne \ar ki yı- n £ aynı zamanda bır "yerel >önefici" ola- rak en azından resmı kcnumu\ la temsil et- Ttşiı "kenrin" ve -kent halkının~ayın Ata- tiirk \e laıklıkle olan "tarihsel bağlannı" d a >a bılııııyor ya da bıimez görünuyor... Ivıurtuluş Şa\aşı'nda Kayseri Türkıve Cumhunyetı'nin "laik. bağım- sız ve sosyal bir hukuk de\ leti" olma ılke- >ının temel dınamığını oJuşturarı Llusal K»ırtuluşSa\aşımız. > ine bu ılkelenn "kar- şıtı**o!an "emperyalistişgale"veaynı işgal • Atatürk'ü anma toplantısının ardından 10 Kasım'da yaptığı "üslubu sert" konuşmasından ötürü kamuoyundan özür dileyen Şükrü Karatepe"nin öncelikle belediye başkanı olduğu Kayseri'den özür dilemesi gerekiyor. Çünkü bu tarihsel kentimiz. geçmişten bu yana hep uygarlığın merkezi oldu. Kurtuluş Savaşı yıllarında da TBMM hükümetine "2. başkentlik" yaparak laik cumhuriyete giden yolun güvencesini sağladı. güçleriy le sarmaş dolaş olan laiklik düşma- nı "Osmanlıgericüiğine"karşı kazanılmış- tı. Böylesı bir mücadelede ise şimdi Şükrü Karatepe'nin belediye başkanı olduğu Kayseri kentı. Ankaradaki TBMM hükü- metı içtn "koruyucu kent** görev ini üstien- miş. yine Karatepe'nın nefret ettiğı cum- hunyet yönetinıini hazırlay an ılk resmi ku- runılarımızada - "güvenlikiçin"e\ sahiplı- ği yapmıştı. Kurtuluş Savaşı tarihinıizi nıerak edıp de okuyanlar. Yunan kuvvetlerinin Hay- mana'va kadar sokulmalan üzerine 1921 yılının Temmuz ayında TBMM hüküme- tinın "KayserTyetaşınma" karannı da bi- lirler. Sadeee stratejik konumuyla değıl. tstan- bul'dakı gerici saltanata karşı Ankara'daki TBMM yönetimini "desfeklediği" için de bu tanhsel onuru yaşayan Kayseri"de. bir Cumhuriyet'in kente armağanlan Cumhuriyete ve ilkelerine karşı hırsını "fikirözgürlüğü" içerisinde dile getirdiğini belirten Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe. bu tür düşüncelerinde "tarihten ilham aldığını" da sıkça vurgulayan bir >erel yönetici. Nitekım. eğer "zonınluluk" olmasaydı. şu "süsiii" dediği çağda> \e sade gıysiler venne. belki de Osmanlı dönemindekı "*ka\uklu. kaftanlı ve çarıklı" şehremini giy.sileriyle bezenerek Kay sen "de dolaşacaktı... Ne \ar ki yine Karatepe'nin en az Kurtuluş Savaşı'ndaki Kayserı kadar bilmediği ya da bilmez göründüğü bır başka gerçek var kı o da şımdiki görevı açısindan aynı düzeyde önemli. Tarihi binlerce >ıl geçmişe uzanan \e sırasiy la Asur, Hitit, Frig, Roma. Bizans. Selçuklu. Be>likler \e Osmanlı uvgarlıklanna be^iklik eden bu önemli kent. Anadolulia cumhuri\et dönenıi başladığında ~il merkezi" bile değildı.O.snıanlı'nın son \illannda nüfusu ancak 40 bin olan Ka\serf\e ula^ım olanağını bile eumhuri\et getırdı \e 1927'de Ankara'\a "denıir>olu>la" bağlandı. I929'da'kurulan Bün\an HidroelektrikSantraİı'\la kent ılk kez elektrığe kj\u$tu. 1930"dd Sıvas- Samsiın karayolıı bağlantisı. 1^33'te de L lukı>la"\a >ıne demiryolu bağlantisı sağlandı 1935"te Sümerbankbez fabrıkavina da ka\ui}an Kayseri, vıne cumhurivetin ılk > ıllanndaki "ulusal kalkınma coşkusuna" daha 1926 yılında açılan uçak kontağı tabrikası> la da ortak olmu^tu... Sözün kisası eumhuriyet de\rimı uerçekleşme^e^dI. Kavscri belki deİ9IS'lcrdeki gıbı dı» " dün\a%la hiçbir iliijkiM olma) an. _\alnız \e kapalı bir küeük kasaba olarak kalucakn. Nitekim. kentin ilk kiz çağda^ anlamda gelı^mesini hedeflcNoıı "inıarplanı'\"alışmaM da ancak 1945 \ihnda Prof. Kemal Ahmet Aru taraf'ından vapılmı^tı.. Bugün Ka>serı'\ı "bü\ükşehir" yapaıı ne kadar köklü yatırım \arsa. bü\ük coğunluğu Atatürk dönemınin nıırasidır. . çok resmi daireyle birlikte "ÎVfaarif Vekâ- leti" gıbi önemli bakaniıklar da görevleri- ni güvenlik içindeyapmışlardı. Cumhuri- yet gazetesinin kurucusu olan Yunus \a- di'nın Kurtuluş Şa\aşı \ıllanndaçıkardığı \enigün gazetesi de a\nı süreçte Ka\se- ri"de yaşımlanarak Kuvavi Millhe ile da- j anışmasmı buradan sürdürmüştü. Sakar- ya Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasından sonra isea>nı kurumlaryeniden Ankara'ya dönerek laik cumhurivetin kurumsal ör- gütlenmesini tamamlamışlardı... Yine hem Kurtuluş Şavaşfnı hem de Kavseri'nin bu büyük mücadele > ıllannda- ki konumunu bilenler, örneğin Fransız i§- gal ku\\etlerinden destek alan "aynlıkçı güçlere" karşı da kahramanca sürdürülen dırenışi hâlâ duygulanarak anarlar. Özellikle De\eli kazasının güçlü bir "Kuvayi Milliye iissii1 " olma görev inı üst- lenmesi. bağımsızlık yolunda çok önemli ve çok anlamlıydı. Çünkü. Kayseri'deki ünlü Erciyes Dağı'nın hemen güneyinde bulunan Develi, a\nı anda Günevdoğu'dan >aklaşan "Fransızişgal bölgesinin" de tam sınınndavdı. Kasabanın tarihe geçen Belediye Başka- nı KamberiiOsmanBey. 1919\ılı Aralık ayında Mustafa Kemal'den aldığı bırmek- tup üzerine Müslüman halkı bu bü\ ük dı- reniş ıçin örgütlenmeye başlarken Türki- ve'nin "aydınlıkveçağdaşgeleceğine" kim bılirnedenli\ürektenınanı\ordu. Ama ^7 s 11 sonra \ ıne Kayseri"dekı bir meslektaşın- dan. üstelık a\nı Müslüman halkın torun- lannı Atatürk'e karşı kine ve nefrete çağı- ran sözlerçıkabileceğini ise Kamberii Os- man Bey rüyasında bile 2Örse ınanamaz- dı... Kültiirzenginliğigeleceğin degüvencesi • Ne bu "dindar" başkan o ziyaret ettiği kümbetlerde yatanların dünya görüşlerine yakışıyor ne de böylesi bir siyasal anlayış Kayseri"nin hem Kurtuluş Savaşı tarihiyle hem eumhuriyet tarihiyle hem de yüzleree yıllık Selçuklu ve Osmanlı tarihiyle bağdaşıyor... Ka\seri Büy ükşehir Beledıye Başkanı Şükrü Karatepe. i^te böv le>i bır "\akuı geçmişin"ger- çek te gururkay nağı olmasi gere- kcn sosval değerlerıne \e bu de- ûerlen yaratanlura îimdı "fikren" kar^ı çıkarken dslında o kan?ı t'ı- kirlerıne da\anak tuttuğıı "uzak öeçnıişin'* Kav seıi'deki c^\z kül- ıırr değerlcrine de htmen fiie sa- hıp çıkmıyor. Ömeğın. özgün ta^ ustalıkları. plan tıpleri. okı.şturdukları sokak dokuları \ezengın dekoratiföğe- leriyle Anadolu halk >apı sana- tında çok özel bir \en bulunan ta- nlıi "Ka>seriE\leri",bugunlerde 2.5 vılını gerıde bırakan "tarihe meraklı" (!) bir \erel şöııetimın hâlâ giindemıne gelebilniiş değıl. Gerçi. son haftalarda gazetele- re yansnan bazı haberlere göre kavien'dekı tarihi eserlerin re>- tora^>onu için bırçalı^ına başla- tılması beklenıyor: ama. bu çalı^- mada da eie alınacak \apılar \ i- ne hep Selçuklu ve Osmanlı dö- nemlerine ait "tiirbe ve kiimbet- ler." Aynı dönemlerde kente ka- zandırılan \e "son 500 >ılın" her \önü\le "vaşama kültürünü" belge\en sisıl mımarlık ise vıne proje kap>amı dı^ında... Orneğın. eğer v ıne Karate- pe'nin net'ret ettiği eumhurhet \önetımı. bir "kamugörevi" ola- nk Kültiir Bakanlığıeli>le tarihi Güpgüpoğulları Konağı'nı resto- r; edıp kurtarmasaydı. in>anlık buızün Kavsende -T419-1497\ıl- lannda" inşa edilmiş essiz bir ko- nutun varlığını izlevemevecekti. Farih'in Istanbul'ualdığı vıllarda "inşa halindebulunan bu 500 yıl- lık^ıvıl mımarlık örneğivapı. bu- gün su "süslü** denılen çağdaş giysilı İl Kültür Müdürlüğü ele- manlannea "laik devletin kültür bizmeti" olara Ka\seri"\e gelen her yabancıya gururla gezdirili- vor. Buna karsin. daha geçen ya. Kayseri've gittiğimizde gördük ki her bin en az Güpgüpoğulları Konağı kadar değerli ve yine "çok eski** olan diğer ünlü Ka\- serı ev lerı tam bir harabe halinde veonurkırıcı bırpıslık. mezbele- lık ıçındeler. O kadar ki Erciyes L ımersitesi tarafından yıllardır restore edil- meyi bekleyen ünlü Atpazarı semtı ve Tavukçu mahallesinde- ki birbirinden zarif 7 ev bile artık aeınaeak haldeler. Bu tarihi semt- lere. Kayseri Belediyesf nin ılgi- si biryana. "çöpçüsü**bı!egırmı- yor... Eğer. hemen el atılmazsa geri- yı kalan **kalıntıları"dayokolma tehlikesini yaşayan bütün bu ev- Ier. Prof. Dr. Vacitİmamoğlu'nun anlamlı bir şekilde Mimar Si- nan'a atfettiğı "Geleneksel Kay- seri ENİeri" adlı kitabında tüm sosyal, kültürel \e mimari avrın- tılarıylaanlatıyor. Merakedenler için anımsatayım: benzer içerik- de bir çalışma da 1951 yılında İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde mi- Kayserı e\ lerının en giı/ellennden bırı olan Mollaoğlu Konağı 1784 > ılından bu yana zamana mevdan okuvor. Ne \ar ki artık birçok \eri çöknıüş \e kültiire du\arsız yönetimlerin elinde "metruk" bırakılmış olarak... mar Necibe Çakıroğlu tarafın- dan "doçentliktezi" olarak yapıl- mis. "Kayseri E»leri" adlı bu te- zın 1952 basımlı kitabı da yüzler- ee yıllık geçmişi yaıiMtan kültür mirasımızın 50 yıl önceki belge- seü olarak eşsız değer taştyor. Bu evlerden. örneğin 1593 yı- lında yapılmış Zennecioğulları Konağı'nin son durumunu yine bu yaz gördüğümüzde. kitaplar- daki bilgiler ve yakın geçmişteki durumları ile şimdiki görünüşle- ri arasında gözlenen dram. yüre- ğimizi burkmuştu. Hangi ülkede ve hangi kentte 400 y ıllık bir "e\ " böyiesine "zamana karşı direne- rek" ayakta kalmış ve sonunda "duyarsızlık yü/ünden" bırden- bıre çökmüştü". 1 .. Benzer sekilde 1774'ten bu- günlere mira^ kalan bır Ga\re- moğlu E\i ıçin ne demc 1 Lste- lik. bulunduğu mahalle'.e deadı- nı verrniş ve Tavlusuıı Çıknıazı denen sokakta. simdı "yıkıntı" halinde. O "Tavlusun" ki Kayserinin hemen yanı ba^ında. >adeee tarı- hı ev leri ve özgün dokusu ile de- ğil. "aydınlık düşüneeli insanla- rı\la*"da nam salmis bıryerleşme olarak Gavremoğlu Evi'ne yol veren >okağa ılham kaynağı ol- muş. Zaten. o güzel insanlan yü- zünden de simdı Tav lu^un'a "A\- dınlar"deniyor. Kavseri'nin "ilk kadın memurlan" Tav lusun hal- kının kızlarıymiş. Ilk nüfu^ mü- dürii. ılk belediye başkanı. ilk ">erli** vali.. Mne hep Tavlu- sun'dan; yani. Aydmlar'dan yetişmiş... Doğa Hatıın'dan bugünlere... Kayseri için "tarih \e kent kül- türü" konusunda son olarak antmsatmak îstediğim bir başka "u\garlık değerimiz** ise yine Şükrü Karatepe'nin belki de hiç hoşlanmayacağı türden. Kentteki ünlü KöşkMedrese ve imarethanenin içindeki tarihi "Kümbef\aynı anda Anadolu"da Fratna BeyliğTni kııran Alaaddin Eratna ile oğlu Giyaneddin Meh- met'in ve kariM Sülüpaşa Ha- tun'un mezarlannı banndırıyor. Halk arasında "Doğa Hatun" olarak anılan Sülüpaşa Hatun ise sıradan bir bey kansı değil. Bilmem. Karatepe ne der ama Doğa Hatun. Anadolu'nun ilk "Türk kadın valisi" ve üstelik Kayseri'yi yönetmiştı. ('330-13-40 arasında 10 yıl Kayseri'de bir "İslam De\letini** temsil eden bu kadın vali. Kayse- ri Yakıflar Bölge Müdürü olan MehmetÇayırdağ'ın 1991 yılın- da belgelediğine göre şu görev le- ri deyapardı: "Resmiyazışmalar- da bulunmak. yabancı elçileri ka- bul ctmt'L Kayseri ve çe\resinde güvenliği sağlanıak ve kenti yö- netmek™** Eski Kayseri Valisi Sülüpaşa Hatun 1340"ta öldüğü için bu gö- rev ini belki de istemeden bırak- mış oldu. Şimdi. tam "656 >ıl** sonra aynı kenti "kadınlan poli- tikacı \apmayan" bir siyasal gö- rüşe bağlı olarak hizmet veren RP'Ii bir Belediye Başkanı yöne- tiyor. Ne bu "dindar" başkan o ziya- ret ettiği kümbetlerde yatanlann dünya görüşlerine yakışıyor ne de böylesi bir siyasal anlayış Kay - seri'nin hem Kurtuluş Savaşı ta- rihiyle. hem eumhuriyet tarihiy- le hem de yüzleree yıllık Selçuk- lu ve Osmanlı tarihiyle bağdaşı- yor... Kım ne derse desin. belediye başkanı nasıl konuşursa konuş- sun. ben Kayseri'yi çok seviyo- rum. Çünkü. böyiesi bir kentin "uygarlıklann izinden aynlması** çok zor ve harta olanaksız... Casıısluğa soyunan kabare sarkıcısı Rolling Stones'un 'Rock and Roll Circus'u İngiltere'de gösterimde Jagger'ın yasakladığı film işnes Bernelle bugün 73 yaşında. Kültür Senisi - Ekim ayında Frankflırt'ta düzenlenen Uluslararası Kitap Fuan'nda yayıncılar özellikle bir kitabın yayın haklan üzerine neredey se birbirlerins ginyorlardı. Yaşlı bir hanımefendinin ilk kitabıydı bu. Berlinli Yahudi bir kızın yaşamöyküsünü ve karşıiaştığı inanılmaz olaylan konu alıyordu 'FUD Palace* adındaki kitap. Nazilerden kaçan genç kiz, Amerikan ordusuna giriyor. ardından bir Ingiliz bürokrat ile evleniyor ve yaşamının son yıllannı Irlanda'nın kırsal yörelerinde şarkıcılık yaparak geçiriyordu. Şaşırtıcı olan. öykünün gerçek hayattan bire bir alınmış oluşuydu. Sözü edilen kitabın yazan Agnes Bernelle idi. İrlanda'nın sevilen halk şarkıcılanndan biri olan Bernelle. kendi yaşamöyküsünü kitaplaştırmıştı. Bugün 73 yaşında olan Bernelle, Avrupa'yı baştan aşağı dolaşmış. Kurt VVeill v e Brecht'in şarkılannı her gittiği yerde söy lemişti. Time Out gazetesi. onur> Ute Lemper'den daha başarılı olduğunu yazdı geçen günlerde. Î923yı"lındaBerlin'de doğan Bernelle'm babası bir Macar Yahudisiydi. Berlin'debeş tiyatro işletiyor ve genç oyunculan sahne ile tanıştınyordu. Bunlardan biri de sonraki yıllann 'ma\i meleği' Marlene Dierrichidi. 1936 yılında tüm aile Nazilerden kaçmak için Ingiltere'ye yerleşti. Bernelle. ingiltere'de Nazi aleyhtarı bir radyoda çalışmaya başladı. Ardından bir eaz programma çıkarak şarkı söyledi. 40 yaşına geldiğindearrık bir kabare şarkıcısıydı. Salome. sahnede canlandırdığı ve en başanlı olduğu karakterlerden bıriydi. Bernelle'nin otobiyografik romanı, aynı zamanda savaş zamanı tngilteresi'nde gündelik yaşamı anlatıyor. Kitap. 1969 yılında Bernelle'in kocası tarafından terk edilişiyle sona erivor. 1968'de çekilen fllmin önemli bir bölünıü Jagger tarafından kesilmiş. Kültür Senisi -1968 y ılında Rol- ling Stones, koca bir sirkte bir film çektı. Grubun beyni. solistı ve her şeyiolan Mick Jagger ile birlikte di- ğer üy eler de "Rock and Roll Cireus* adını tasivan filmde yeraldılar An- cak nedendır bılınmez (bir dediko- duyagöre Rolling Stone'Iar fifmde- ki performansianndan hiç hosiıut kalmamışlardı) film bir türlü göste- rime gıremedi. Bu kararın verılme- sinde \1ıck Jagger'ın etkili olduğu söylenıyor. 196S tanhli filmin ya- pımeısı Nick Haigue de bu yargıyı doğruluyor. Geçen ay Ingiltere'de gösterime gıren v e v ideosu da piy asay a sürülen filmin önemli bırbölümü Mick hn- ger tarafından kesılmış ve ilk kez Î969'da y aklaşık 30 dakikası çıkanl- mış olarak sınemalarda gösterilmiş- ti. Filmde kimleryok kı'.' Beatles'dan John Lennon. esi Vbko Ono. The Who'dan Pete.To»nshend ve Roger Daltrey. Eric Clapton, Marianne Fa- ithfull Pekı nereden çıkmıştı böy- le bir film yapmak? 60'ların sonlanydı. Her şey Jag- ger'ın başının aîtından çıkmıştı. Grupüvelerinedahiyane bır fıkir gı- bi görünüyordu film yapmak. Deva- sa büyüklükte birsirk çadırının ıçın- de. ateş yıyicıler. bıçakları havaya fırlatıp tutan ve türlü türlü gariplık- ler sergileyen sirk cambazları ara- sında Rolling Stones üyeleri de ken- di kendilerine takılacaklar. akıllann- danneriirçılgınlıkgeçiyorsaçekin- meden marifetlerini ortaya dökecek- lerdi. Sergeant Pepper kostümleri içindeki Rolling Stones'lar kendile- ri gibi çılgın bir izleyicınin karşısın- daydı. Jagger'ın kaprisleri Jagger parlak bir fikir daha attı or- taya. 'Bir de aslan bulaum!' Filmin y apımcıları v e sigorta şırketı bu öne- riye sıcak bakmadı. Ne de olsa rock starlarının ne zaman ne yapacaklan bellı olmazdı. Sonunda film tamam- landı. Ancak Mick Jagger'ın kapris- leri üzerine gösterime giremedi. Haigue. 'Rock Roll Circus'den sonra rock gruplarıyla iki projede dahayeraldı. JimiHendrix"in Albert Hall'de verdiği konserlenn kayıtları \e 1969'daki 'Supersho»' adlı prog- ram. Daha sonra ABD'ye giderek 'Hawaii Fhe O* ve 'Mission Impos- sible' (Tehlikeli Görev)adlı filmleri yöneten Haigue.'Rockand RollCir- cus'un daha önee gösterime gırme- mesi yüzünden hayıflanıyorveşöy- lediyor: "Circus'unotarihlerdegös- terilmemesi büyük biryanlıştı. San- ki ortaya çıknerdiğigibi kaybolu\er- di aniden. 70'lerin sonunda Beatles'ı yeniden bir araya getirmeye çalışmış ve Libya'da biranrik tiyatroda onlar için bir konserorganizeetmeye kalk- mışnm. Ama Ringo yemekieri be- ğenmediği için o konsere çıkmadı. •Rock and Roll Cireus'un başınage- lcnlcr de aynı buna benziyor iştc". ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Siyasal Kimlik Nasıl Kazanılın?insanın önce kendi kendisine tanımadığı herhan- gi bir kimliği bütünüyle dışardan kazanabılmesi ola- naksızdır. Belli bir kimliği kazanma isteği ne denli güçlü olur- sa olsun, yalnızca 'bu kimlik bana verilsin' diye bek- lemek. ancak başkalarının takdirine ve beğenisine göre biçımlenecek bir kimliği daha baştan benim- semış olmakla eşanlamlıdır. insanoğlunun değışık kimliklerı edinebilme yo- lunda verdiği savaşımlar ya da bu bağlamda sergi- ledığı umursamazlıkların hazin sonuçları. hep sana- tın da konusu olagelmiştır. Bu arada yüzyılımızda bazı tiyatro tarihçilerince savunulan bır görüşe gö- re özellikle tiyatronun tarihi, siyasal kimlik edınme ya da edinememe bağlamında insanoğlunun geç- mişten bugüne uzanan serüveninin de aynasıdır. Tiyatronun insanın insana yine -sahnede bedeni ve ruhuyla var olan- insan aracılığıyfa sergilendiği tek sanat dalı olduğu düşünülürse, yukarıda sözü edi- len arayışın tiyatroda neden daha dolaysız yansıtı- labildiği ve tiyatronun eskiden beri bu konuyu ne- den önemsediği daha kolay anlaşılır. Bireyin yaşadığı toplum ya da devlet örgütü içer- sindeki siyasal kimliği antikçağ Yunan tragedya ya- zan Aiskhilos'tan başlayarak tiyatro sanatının en çok odaklandığı kımlikler arasındadır. Tragedyada siyasal kimlik, hep insanoğlu açısından 'olmazsa ol- maz' bir kimlik niteliğiyle ele alınmış, böyle bır kim- liğin kazanılabilmesi hem de site toplumunun 'er- demli toplum' yapısıyla ayakta kalabılmesi bakı- mından temel bir koşul sayılmıştır. Siyasal kimlik. bireyin yaşadığı toplumsal düzen- de geçerli yöneten-yönetilen ilişkileri ve genelde bütünüyle 'iktidar olgusu' karşısındaki tavnnı bi- linçlı biçimde belırlemesiyle oluşur. Bu anlayış açı- sından bakıldığında sözü edilen tavır ya da 'duruş biçimı', örneğin yalnızca belirli zamanlarda oy kul- lanmayla, o zamanların dışında ise 'kendi ışıyle ve gücüyle ılgilenme'yte sınırlı tutulabılecek bır konum değildir. Siyasal kimlik, bireyin ıçınde yaşadığı ikti- dar ilişkilerinin sağlıklılığı ve erdemlilığı üzerinde ya- şamının her anında düşünmesiyle ya da kendini - toplumdaki yeri ve işi ne olursa olsun- yine yaşa- mının her anjnda o ilişkilerin içinde saymasıyla eşanlamlıdır. Öteyandan iktidar ilışkilen çerçevesın- de olup bitenler karşısında ömeğın, "Büyuklarimiz bilir" söylemiyle kendini günlük yaşamın sıradanh- ğına bırakmak da siyasal kimlikle bağdaşamayacak birtutumdur. İnsan. sürübaşının peşinden bılinçsiz- ce giden hayvan sürülerinden aynlır bır yanı oldu- ğuna inanıyorsa eğer, devletin yönetim noktalarına büyüklükleri çoğunlukla 'kendılennden menkul' kı- şilenn geçmesi ıçin değil, fakat o noktaları bırergö- rev yeri sayabilecek kışilerin gelmesi için çaba har- camak zorundadır. Seçilen kışilere yöneiık beklen- tilerin gerçekleşmemesi durumunda ise bu bağ- lamda eleştiride bulunma görevının yalnızca bu ko- nuda 'resmi' makam sayılan muhalefet partilerinin yetkı alanında kalmadığını, ama tek tek her bıreye düştüğünü bır temel ilke olarak benimsemek, yine siyasal kimliğin doğal gereğidır. Demokrasıyi bir kılıf olarak kullanıp, daha çck bu- yurgan yönetimlerden yana olan iktidar sahıplerinın bireylerin siyasal kimlik edinmelerı karşısındaki tu- tumlarına şöyle bir bakmak bile, bu kımlığm ne den- li önemli olduğunu göstermeye yeterlıdir. Kişısel bu buyurgan yönetimlerden yana olanların bütün söz- leri ve eylemleri, gerçekte bireylerin yukarıdan be- ri nitelikleri belirtilmeye çalışılan siyasal kimliği edin- melerini engelleme hedefine yöneliktır. "Bu ışleri bize bırakın", "Yetkililer ilg/leniyorlar", "Bakanlığa havale edildi" ya da "Siz, kendi işinize bakın" gibi- sinden söylemler, bıreylerın siyasal kimlik kazanma- sını engellemeye yönelik çabaların belirleyicı tonla- malarıdır. Oysa siyasal kimlik, yukarıdakı son söylemin tam tersıne, toplumun yönetilme biçımıni yönetilen her bireyin kendi işi saymasıyla oluşur ve kök salar. A- ma böyle bir kimliğin kazanılabilmesi. her şeyden önce bireyin bu kimliği kendisine toplumsal yaşa- mın doğal bir gereği olarak tanıması koşuluna bağ- lıdır. Başka deyişle toplum içerisinde b\r yönetilen kımliğiyle yaşayan birey, bu yönetilme bıçımi üze- rinde sürekli eleştirel düşünmeyi, 'yönetilme' konu- munun doğal bir sonucu ve kendi toplumsal varo- luşunun temeli sayabılmelidir. Bu nedenledir ki ta- rihin akışı boyunca bireyin siyasal kimliği. çok az sa- yıda liderin dışında, 'yukarıdan' verılmemiş, fakat toplumların 'sivilleşmeleriyle'orantılı olarak taban- dan tavana doğru yükselen çizgiyi izlemiştır. Egemenlığin "kayıtsız şartsız mıllete ait" olması, ancak böyle bir siyasal kimliği kazanabilenlerin git- tikçe çoğaldığı toplumlarda anlam taşıyabılır; bu kimliğin umursanmadığı toplumlar ise. mıllete ait ol- duğu yalnızca varsayılan bir egemenlığin gerçekte birilerince ve daha çok o birilerinin yararına kulla- nılmasıgibı bir yazgıya daha en başta yargılıdırlar... Nâzım Hikmet Vakfı 1997 Kültür Ajandası Kültür Sen isi - Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı tarafından yayımlanan 97 Kültür Ajandası bu yıl yine kültür ve sanat rehberi niteliğinde hazırlandı. Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde yayımlanan ajandada kültür. sanat ve bılım yaşamımızda izbırakmış sanatçılarımız. edebiyatçılarımız ya da bilimcilerimizden biri ıçin her ay özel anı sayfası yer alıyor. 97 yılı sanatçıları Bedia Muvahhit. Cemal NadirGüler. Va-ia Nurettin. Burhan Uygur. Nurullah Ataç. Hazım Tepeyran. Fikret Mulla. Sabri Berkel, tlhami Soysal. Behice Boran. Ismail Dümbüllü ve Ahmet Emin Yalman. Kültür Ajandası'nı edinmek isteyenler vakfın General Yazgan sok. Mehti Bey Apt. 10 10 Tünel adresine başvurabilirler. Yayın dünyası CD Rom'da ANKARA (ANK.A) - Türkiye'de yayımlanan her türlü periyodik dergiyi değişik kategorilerde derleyerek yayımlayan Index dergisi bundan böyle CD Rom olarak okuyucuya sunuluyor. CD Rom'da oluşturulan multimedya bölümüyie kullanıcılara toplumsal gündemi belirleven belgesel niteiikli video filmîer ile bazı önemli kişilerin resimlı biyografilerı sunuluyor. Öğpetmenler Günü'nde 'Ûğretmen' sahnelenecek Kültür Ser\isi - Tuncer Cücenoğlu'nun "Öğretmen' adlı oyunu Bakırköy Beledıyesi'nin Öğretmenler Günü Kutlamaları çerçevesınde Yunus Emre Kültür Merkezi'nde sahnelenecek. Mask-Kara Tiyatrosu'nun sahneleyeceği oyunun yönetmeni Nazif Uslu. Bır öğretmen ailesınin ekonomik zorluklarla dolu yaşamından bir kesitin anlatıldığı oyunda Ihsan Çepni, Şengül Sarı, Ercan Demir. Baki Yiğitoğlu. Yüksel Llukurt. Murat Arslan başlıca rollerde. "Öğretmen". 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde. saat 20.00'de sahnelenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle