Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmt\az Sahibir Berin Nadi
Genel Ya>ınYonetmenı Orhan Erinç9
Genel Ya>ın Koordınatoru Hikmet Çetin-
kava # Yazıışlen Mudurlerı İbrahim
Yıldız. DinçTa>anç(Sorumlu)# Haber
Merkezi Müduru Hakan Kara 0 Gor»el
Yonetmen. Fikret Eser
Dış Haberler Şinasi Damşoğlu • ktıhlsarat
Cengiz \ ıldırım • Ekonomı BDIent Kı/anlık
• Kultur Handan Senköken • Spor
Abdülkadir Yücelman • Makaleler Sami
Karaören 9 Duzeltme Abdullah ^ azıcı
A FotoŞrjf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge
Edibe Buğra9 Yım Habcrlcn Mehmet Fafaç
YaMnKunılu İlhan Nelçuk (Bajkarn
Orhan Eriırç. Okta\ kurtböke,
Hiknu't Ç ctinkav a. şükran vıncr.
Ergun Bakı. Dînç Ta\ anç. İbrahim
\ ılclı/. Orhan Bursalı. Mustafa
Balba\. llakan kara.
AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbav • Haber Muduru Doğan
-Vkın -\laturk Bul\ an No 12?. Kat 4. Bakanlıklar- -\nkara Tel
41^5020 (- hatl. Faks 4145U2" 9 Izmır Temsılcı>ı
Scrdar Kızık. H Zı\a Bl\ 135: S 2 3 Tel 441122ü.
Faks 441911" 9 Adana Tem^ıleısı Çetin \iğenoğlu.
tnonuCd U9S No 1 kat I.Tel 3522550. Faks 35225-0
Muessese Mıidüni Erol Erkııt 9
Koordırmtör Ahmet Korulsan 9
Muha>ebe Bülent \ ener 9 İdare
Hüseyin Gürer 9 I^îetme Önder
Çelik 9 Bılgı-lşlem Nail Inal 9
Bılgısa\arSibtem Mürü>et Çüer
M E D \ A C: • V.onetım Kurulu
Ba^kanı - Genel Mudur Gülbin
Erduran # koordınator Reha
Işıtman # Genel Mudur \ ardımcibi
Mine Akdağ Tel 514 (P 53 -
M • 95 a!'-*!* «60-61. Fjk> 5138463
e Basan: Ye nn i Haber
3M41 Caga(lo;'j 34334 !-t
ansr Ba>m \e V a\!Pcı!ık \ Ş
PK 246 Utanbul Tel 10 :12ı 512 05 05 0 0 haıı Faks 10 212ı 51? »< 95 17KASIM1996 İmsak'5 18 Güneş: 6 47 Öğle' 11.56 Ikındı: 14.28 Akşanv 16.51 Vatsı: 18.15
Dünya
Turizm Güzeli
• Hjber Merkezi -
Sn Lınka'nın Colombo
kentnde vapılan Oünya
Tunzn Güzeli
YarışTiası'nda birinciliği
Venerüella güzeli Katerina
Ivancff kazandı.
Dünvanın 38 ülkesanden
güzellenn katıldığı
\drı>mada Paragua\lı
Natalıe Gamarra
ikınc. Rus güzel
Ekattnna Shılovskava
da üçancü oldu.
(Fotograf: REUTERSı
KOfiden Atatürk
paneli
• Haber .Merkezi -
Kocaelı Ünı\ersıte-si
(KOL') Fen-Edebı>at
Fakültesı Türk Dili \e
Edebt>atı Böliimü
tarafından düzenlenen
'Atatürk. Devrımler \e
Cumhurıyet" konulu panel
20 kasımda KOÜ
Konferans Salonu'nda
yapılacak. Saat 14.30'da
başlayacak panelde
Gazetemiz yönetim
kurulu başkanı Alev
Coşkun. gazetemiz
yazarlarından Sami
Karaören. İL Iktisat
Fakültesı öğretım üyesı
Doç. Dr. Ne\in Ateş ıle
emeklı öğretim üyesı Prof.
Dr. Bedıa Akarsu
konuşacak
Üniversite
yarışı başlıyor
• ANKARA (AA)-
Öğrencı Seçme \ e
Yerleştırme Sınavlan'na
(ÖSYS)başvurular 18
Kasım Pazartesi başlıvor.
Başvuru!ar2 Arahk 1996
günü sona erecek. Geçen
yıl sınavlara 1 mılyon400
bın kışinın başvurduğunu
hatırlatan ÖSYM
yetkılılen. sayının bu yıl
1.5 mıKona ulaşmasını
beklıyorlar.
Korku
Bır gün Aziz Ağabey'e
sordum. "Korkuyor
musun?" dıye. "Ben korku
denen şeyi unuttum" dedi.
"Peki Sıvas'ta korktun mu"
diye sorduğumda da,
"Korktum, çünkü yanarak
ölmek hoş bır şey değil"
demıştı. Azız Nesin korku
duvarını aşmış
kışilerdendi. Uzunca
süredır ben de kendımı
öyle sanıyordum. Ancak
televızyonlarda ızlediğim
bırçok olay beni yenıden
korku denen şeytn ıçine
ıttı. Bu adamlar
televızyonda mılyoniarca
kışinın gözlerı önünde
söyledikleri sözleri inkâr
ederken en ufak bir
utanma duygusuna
kapılmıyorlar. Çünkü onlar
içın "Allah ındinde
soylenen yalan
mubahttr"... Aslında tabiı
Allah'ın böylebir şey
dediğı yok. Yalan yalandır
ve aşağılık bir şeydir. Ama
bunlar hemen inkâr
edebiliyorlar. Hepsi.
Başlanndan sonlarına
kadar hepsı yalancı ve
inkârcı. Işte ben bundan
korkuyorum. Çünkü en az
milletin yüzde yırmisini
inandırıyorlar. Ama
bilmıyorlar kı yüzde
seksene yakını onların kin,
nefret, ıntıkam gıbı
duygularını ciddiye bile
almıyor. Nediyeyım...
"Laiklik, asla dınsizlik
olmadığı gibi, sahte
dindarlık ve büyücülükle
savaşma kapısı açtığı içın,
gerçek dindarlığın
gelişmesı ımkânını
sağlamıştır. Laikliği
dinsızlikle kanştırmak
isteyenler, ilerleme ve
canlılığın düşmanları ile
gözlerınden perde
kalkmamış Doğu
kavımlerinin
fanatiklerınden başka
kimse olamaz." (1930
M.K. Atatürk)
Bizim yakın bir
arkadaşı sigaradan
yatırdık... Geçmiş
olsun...
Ödenekler yüzde 155 arttınldı, imam-hatiplere destek vermek amacıyla bakanlığın desteğinde vakıf kuruldu
Kaynaldar ditı eğitiıııiııe alayorHaber Merkezi - Nfılli Eğıtım Bakanlığı büt-
çesinden dm eğıtimıne a\ nlan ödeneklerin yüz-
de 155 oranında arttınlması öngörülürken ara-
lannda bakanhk bürokratlannın da bulunduğu
kişiler tarafından kurulan "Türkiye'de Dın Eği-
timi Vakffnın(TÜDEV)]mam-hatıplerefinan-
sal destek sağlamak amacıyla çalışmalar yapa-
cağı belırtıldi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda dün.
1997 yılı Millı Eğitım Bakanlığı, YÖK ve ünıver-
sitelerın bütçelerı kabul edıldı Bütçe
görüşmelennde. türban ıle ılgıli sert tartışmalar
\aşandı.
DYP Konya Milletvekili Mehmet Ali Vavuz,
YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün Türkçe'nın
uluslararası akademık bir dıl olamayacağı
yönünde açıklamalan olduğunu belırterek, "YÖK
Ba^karu'nın böv le talihsiz bir konuşmasını esefle
kııuyorum" dedi. Ya\uz. temel eğıtimın 8 >ı)a
çıkarılması gerektığını belırtırken de. "Ancak
öğrencilere, 5 vıldan sonra istediği okula. imam-
• Refah Partisi Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak "Türban, başörtüsü benim
bacımın iffetidir. Ona uzanan el İngilizin, Fransızm eli olsa kırmasını biliriz. Ama bugün Türk
profesörünün, dekanının, rektörünün eli bacımın başörtüsüne dokunuyor" diyerek üniversite
rektörlerini tehdit etti.
hatiportaokullannagitnieşansı>erilmelidir1
' diye
konuştu
RP Kahramanmaraş Mılletvekılı Mustafa
Kamalak, konuşmaMnda ünı\ ersite rekıörlenne.
dekanlarına \e hocalarına saldırdı. YÖK
Yasasf nda ünı\ersıtelerde kılık kıvafetın serbest
olması vönünde hükum bulunduğunu sa\unan
Kamalak. "Başörtüsü kızlarıınızın iffetidir"
dedi. Ünı\ erMte hocalarınm bılım > apnıak, fıkır
üretmek yenne fikırleri bastıncı da\randığını.
akademik çalı^ma yerine başörtülü kızlarla
uğraştığını öne süren Kamalak. "L niversitelerde
rektörler. hocalar. dekanlar kızlanmızın iffeti
oJan başörtüsüneelsürmorlar" dedi. Demokratık
hukuk de\letınde başörtüsünün yasaklana-
mayacağını sa\unan Kamalak. rektörleri baskıcı
\e demokratık olmamakla suçladı. Kamalak.
"Bunu Vunanlılar, başka de\letler \apsa savaş
açarak kazanıru. Ama Türk dekanlan. Türk
rektörleri, Türk hocalan >apıvor** dedi.
RP Konya Milletvekili Mustafa Lnaldı da.
türban konusunda YOK Başkanı Gürüzü
suçla> arak. "Millideğerleresaldındasabıkalı bir
kişinin \'ÖK Başkanı olarak atanması talihsü-
liktir. Nunan. Ege've çıktığı zaman başörtülü
Müslüman kadınlara saldırnordu. Siz hangi
saftasınız?" dedi
DSP Antalva Milletvekili Metin Şahin.
anaya^a\ a göre okullarda, kamu kurulu^lannda
Turkıve Cumhunvetf nın laık kuralları
çerçevesınde kılık-kı\afet özlüğü olduğunu
belırterek RP'lılerın konuuı çarpıtarak sıyasi
malzeme halıne getırdıklennı sö>ledı.
DSP Ankara Milletvekıh Gökhan Çapoğlu.
Türkı\e'nın4-5 bın imamgereksınımı olduğunu.
ımam-hatıp liselennde en tazla 30 bın öğrencı
olması gerektığını belırterek "Şu anda 490 bin
Öğrenci imam-hatip liselerinde oku\or"dedı.
İmam-hatıphselenne 18 2tnl\onlırahkkavnak
avnldığını belırten Çapoğlu, "Si\aseti okula,
camiye.ordu\asokamazsınız. Eğitimdeka\nak
dağıtılırken siyaset kullanılnıa/" dedi.
't ÖK Ba^kanı Kemal Gürüz. görüşmelenn
ardından yaptığı konuşmada. kılık-kıvafet
konusunda uvgulanan yasaların üniversite
öğrencüerine uvgulanmamasının sözkonusu
olama>acağını vurgulasarak "Bu \asalar
u>gulanma>a devam edecektir. Bunu herkes
bojlebilsin" dedi.
Öte vandan ANK.\'nın habenne göre Mılli
Eğıtım Bakanlığı ımam-hatıp hselenne vakıf
aracılığıyla destek v erecek. Bakanlığın Din Öğ-
retimı Genel Müdürü ve üst düzev bürokratla-
rı ıle bazı ımam-hatıp lısesı müdürlerı. ımam-
hatıp lıselerine v önelık çalı^malan va\ gınlaştır-
mak ve belırlı bır düzeye getırmek içın bır va-
kıf oluşturdu. Ankara"da kurulan 'Türkne'de
DinEğitimiVakn'nın(TCDEV)maharlığı501
mılvon lıra olarak belırlenırken Türkıve Dıya-
net Vakfı ıle benzerı çalışmalar yürüteceği,
ımam-hatıp hselenne fınansal destek sağlaya-
cağı belirtildi. \akfın kumcuları arasında MEB
Dın Oğretımı Genel Müdürü Ahmet Gül. An-
kara Merkez İmam-Hatıp Lısesı Müdürü Hamit
Karadeniz. lstanbul Kartal İmam-Hatıp Lısesı
Müdürü Mustafa Gözübüyükoğlu da > er al ıv or.
DL'NYA Dİ\ABET GÜNÜ
Haydi sevgi
zincirine!
İstanbul Haber Senisi-Çeşıtli ül-
kelerdekı şeker hastaları Dünva Dı-
\ abet Günü'nde "Sevgi vt Şeker Zin-
ciri"nde bulu^uyor. Boğaziçı Köprü-
sü'nün "Şeker Köprüsü" olacağı bu-
luşmada Anadolu Yakası"ndan Orta-
köy'e kadar uzanan bır zıncir oluş-
turulacak.
Boğazıçı Köprüsü bugün çok sa-
y ıda ülkenın şeker hastalannı konuk
edecek. İlk başvurulan ttalya ve Er-
menıstan'ın yaptığı uluslararası ka-
tılımlı "Se\gi ve Şeker Zinciri'nin
dostluk ve kardeşlık vürüyüşü halı-
ne getinleceğı belirtildi. Yürüvüşsı-
rasında şeker hastası küçük çocuk-
lar. flamalan ve balonlarıvla iki kı-
ta> ı bırleştırecek. 20 > ıl aradan son-
ra ılk kez Boğaziçi Köprüsü"nde yü-
rüyüş ıznının verildığı etkinliğe 10
ülkenın şeker hastalan katılacak. 20
civannda ülkenın destekledıği yürü-
yüşe Türkıye"den de çeşıtlı örgüt ve
hastaneler katılacak.
Kapatılacak yollar
İstanbul Emnıyet Müdürlüğü'nden
v enlen bılgıye göre. 10.00-12.00 sa-
atleri arasında yapılacak yürüyüş ne-
deniv le düzenlenen vol durumu şöy-
le:
u
Cskiidar,Alhınizadeüstgeçitten
saat 10.00'da başlavacak. D-100
Karavolu Boğaziçi istikameti kuzey
bölümünden Boğaziçi Köpriisü'nü
geçip Ortakiiv'de bulunan 2. avak
üzerinde son bulacak. Bu nedenle adı
geçen güzergâhlar ve bağlantüı \ol-
lar saat 08.00'den itibaren araç
trafiğine kapatılacak."
Hüzün ye coşku
Sonbahan hüziin mevsimi savar insanların çoğu. Gelecek baharda ve-
niden doğacağını bilsek de. geçici bir ölüme sürüklenen ağaçlann oluş-
turduğu renk cümbüşü çağnştınr bu hü/nii. Sarının bütün tonlan... An-
cak bu mevsimin çocuklar açısından avrı bir anlamı vardır. Sonbahar,
okuldur onlar için. arkadaşlaria buluşmadır, ov undur ve bununla gelen
coşkudur. Dahası, saranp dökülcn \ apraklann oluşturduğu örtü. o\ un
mekânlanna >eni güzellikler katar... Ne hüzün umurundadır onların,
ne de sarının tonlan... Çünkü çocukrur onlar \e çocuk coşkudur... Keş-
ke tüm insanlarçocuk kalabilse! (Fotoğraf: KUBİLAY T L M Ü L )
SAĞLAM'DAJN YEM PROJE
'Universiteye
giriş sistemi
değiştirilecek'
ANKARA (Cumhurijet Bürosu) - Mıllı
Eğıtım Bakanı Mehmet Sağlam. ünıversıte-
lere gınşte öğrencilerın önce hse 2-3"üncü
sinıflarda sınav lara tabı rutulması. daha son-
ra tek sınav laokullara gırmelen v önünde ye-
nı bır proje başlatıldığını bıldırdi.
Sağlam. TBMM Plan ve Bütçe Komisyo-
nu'nda yaptığı konuşmada. öğretmen gerek-
sınımının karşılanmasi içın okullarda söz-
leşmelı öğretmen çalıştırılabılmesını. özel
okullardakı hocaların devlet okullarında da
hızmet v ermesını öngören bır v asa değışık-
lığının hazırlandığını sövledı Sağlam. bazı
üst düzey meslek gruplarına yapılacak ma-
aş ıvıleştırmesının ögretmenlen de kapsa-
ması ıçin çalıştıklannı sövledi
Ozel okullara destek
Sağfam. özel okullann arnınlabılmesı içın.
özel okullarda öğretım goren öğrencilerın
ücretlennın bır kısmının devlet tarafından
ödenmesı. bu okullara dev let katkısi verilme-
si. bu okullann hızmet satın alabilmesı ko-
nusunda mahallı ıdarelere vetkı verılmesı,
bu okullann her türlü vergıden muaf tutul-
maları ve reklam vapmalarına ızin verılme-
sı içın bir vasa taslağı hazırlandığını sövle-
dı. Üniversıteve gınşte dershaneler yerine
okullann ön plana çıkanlması içın ÖS\'M
smavlannda değışıklik yapılmasımn plan-
landığını belırten Sağlam. hse 2-3"üncü sı-
nıflarda öğrencilere ön sınavlar vapılarak
bılgı ve vetenek düzevının ölçülmesı. daha
sonra öğrencilerın vönlendırılerek okul bıtı-
mınde tek smav la ünıv ersitelere girmelerıne
vönelık bır proje başlatıldığını kavdetti.
SAK ÜSTÜNDE MÜJDATGEZEN
On beş bin dolar
1940 yılında ünlü Amerikalı gangster Al Capone on
beş bin doları bir yere saklar. Yıllar sonra bu para
aranır, ama bulunamaz... Acaba o para bugün
bulunsaydı bızim paramızla ne kadar ederdı ve neler
alınabilirdi?.. Bu hikâyeyi ben bize adapte ettım.
Yıllar önce, yanı 1940 yılında ünlü soyguncu Ustura
Mahmut on beş milyon lirayı bir yere saklıyor ve bu
para 1996 yılında ele geçiyor. Tam on beş milyon
Türk Lirası. Artık siz oturup hesap edin bu parayla
bugün neler alınabilir? Bu, birtoplumun nereden
nereye geldiğinin açık bir göstergesidir.
'Pazar'lık ve duvarlık sözler
Ustam Sadık Şendil salonda hikâyeyi
tretman haline getirır. diyaloglamam
için bana verirdi. Ben yan odada
daktıloya oturur. dıyaloglardım.
Ondan öğrendiğim ılk şey "dramatık
yapı" kavramı olmuştu. Bır öykü,
isterse küçücük bır fıkra olsun
dramatik yapısı olmalıdır. Yani
başlayacak, gelişecek, düğümlenip
çözülecek ve finalı olacak. Ama önce
ılgı çekıci öyküyü bulmak gerekiyor.
Biz genellikle bunu beceremiyoruz.
Bir fıtm ızledim. Amerikan yapımı... Bir
buz hokeyci ayağı kınldığı içın hokeyi
bırakıyor. Onu USA genç takımına
koç yapıyorlar. Bu genç takım aslında
Ördekler adı altında hep kazanıyor.
Ama USA milli formasıyla maç
alamıyor. Sonunda mıllı formayı
çıkarıp ördek formalarını giyıyorlar ve
maçı kazanıyoriar. Ne kadar basıt bir
Senaryo
hikâye değil mi?.. Ama bızi kendimizi
bildiğimız günden bu yana kemiren
otosansür. onlarda yok. Onlar bir
hikâye düşünürken sansürsüz olarak
tüm fantezılenni zorlayabiliyorlar.
Bızde ise eski Yeşilçam'a yapılan
sansür baskısının etkisi hâlâ
günümüzde için için sürüyor. TRT
Kurumu'na yıllarca iş yaparken bu
korkuyla çalıştık. "O geçmez, bu
takılır, şu ayıp, bu müstehcen" diye
diye kısıriaştık... Türk milli takımının
formasını çıkarıp ördek forması
giyerek karşı ulusun takımını yenmek
bize yakışır mı?.. Din, milliyet, ordu
gibi putlar, gelişmış toplumların
umurunda bile değil. O yüzden de
almışlar başlarını gidiyorlar. Biz de
hâlâ laik mıyız, değil miyız o mu
günah, bu mu sevap diye abuk sabuk
işlerle uğraşıp duruyoruz...
Ahmet Vefik Paşa
Minareyi çalan kıhfını hazırlar. ama dışarıdan
bakan kıhfın içinde ne olduğunu anlar.
Beni Güldürenler
Eşimin yeğeni Misten anaokuluna gidiyor. Orada
tüm miniklere Atatürk sevgisi aşılanıyor. Ancak
ezberci eğitim sistemimiz burada da kendini son
derece mizahi bir bıçimde göstermekte. 10 Kasım
günü eşim, Misten'e sormuş: "Seviyor musun
Atatürk'ü?" Misten, "Kanımızın son damlasına kadar
O'nu seveceğiz, O çok büyük bir ınsandı" demiş.
Leyla da, "Peki madem bu kadar sevıyorsun, ne
yaptı Atatürk?" Misten hiç düşünmeden yanrtlatnış:
"Yurdumuzu turistlerden kurtardı."
Onun Türk tiyatrosu ve
tiyatroculanna yaptığı
güzellikler Bursa Devlet
Tiyatrosu salonuna adını
vermekten öte. anlatılmakla
bıtmez. Ahmet Vefik Paşa,
Türk halkına tiyatroyu
sevdirmek için cebinden
harcamış bir sanatseverdi.
Şu anda Bursa AVP
Tiyatrosu'nda oynanan
"Hamlet Efendi" ocak
ayında Istanbul'a turneye
geliyor. Bursa Devlet
Tiyatrosu Müdürü Emin
Gümüşkaya, Bozkurt
Kuruç'la bu konuyu
görüşmüş ve istanbul
seyircisine bu oyunu
izlettirmeye karar vermişler.
Mutlu oldum. Burada da
başarılar diliyorum.
Karton filmler
Nurten diye bir arkadaşımız vardı. Karton film
çizimini ilk onunla tanıdım. Nurten arka resimlerini
yapar ve renklendirir, çizgilere hareket verdirır. onları
boyardı. Karton film bir masaldır. Kahramanlan,
roman kahramanlarına, film kahramanlarına, oyun
kahramanlarına benzemez. Onlar diledikleri her şeyi
yapabilen hayallerdir. Ölmezler, ezilmezler, uçabılirler.
aynı anda iki üç yerde olabilirler, düşerken havada
durabilirler, bır kapının altından mektup gıbı atılıp
içeride normale dönüşebilirler. Aaaaafı aaaah, karton
film olmak vardı. Nurten şimdi ABD Wold Disney
Stüdyolan'nda aynı işi sürdürüyor. Zaten tüm hayali
buydu. Insanın sevdiği işi yapması ne güzel.
Muhsin Ertuğrul Hoca'nın en büyük
idealı olan "bölge tiyatroları "nı Devlet
Tiyatroları bır ölçüde gerçekleştirdi.
Ancak hocanın asıl amacı o bölgenın
gençlerınin bu tiyatroları kurmaları ıdi.
Tabıı başlarında lyı bılen ustalar
olacaktı. Devlet Tiyatroları bünyesınde
Ankara, istanbul ve Izmır Devlet
konservatuvarları ağırlıklı kadrolar var.
O yorenın gençleri ıse yok denecek
kadar az. Oysa asıl onlar bu işe
gerçekten sahıp çıkabilırler. Yoksa
Türk Tiyatrosu
Istanbul'dan Anadolu'ya giden bir genç
tıyatrocu "Bır an önce nasıl Istanbul'a
dönebılirim" diye duşündüğünden,
bölge tiyatrosu fikrine tam anlamıyla
yarariı olamamaktadır. Dikkat edilmesi
gereken bir konu olarak görüyorum. O
yörelerden konservatuvarlara alınan
gençlerin o bölgelere geri gönderilip
öğrendıklerıni, kendi yörelerinde
sergiledıklerinde, "bolge tiyatrolan"
duşüncesi daha bır anlam kazanmış
olacaktır.
SORU: Ne yapıyorsunuz? Neden yapıyorsunuz? Mutlu musunuz?..
Pazarın
fıkrası...
Eskı fıkra ama benım en
çok sevdığım fıkralardan
biri diye yenıden
yazıyorum.
Temel Amerika'da otobüs
şoförü. işe yenı başlamış.
Otobuse yolcuları almış
gidiyor. içerde bir kavga,
"Sıyahlar one oturamaz,
arkaya geçsınler". Temel
fena halde bozulmuş ve
çekmiş otobüsü yol
kenarına. Açmış kapıyı,
"Hepiniz ının aşağı"
demiş. "Bu ne ayıp şeydir.
Medeni ınsanlarsınız, hâlâ
renk kavgası
yapıyorsunuz. Neymiş,
siyah beyaz. Farzedın ki
hepiniz yeşilsıniz." Hepsi
utanıp bınmışler yeniden
otobüse. Temel. "Yalnız
bır şeyi söylemeyi
unuttum, açık yeşıller
öne, koyu yeşıller arkaya"
demiş.
Behzat Baba
Behzat Butak.
Tiyatrocular ona "Behzat
Baba" derdi. şımdiki
kuşaklar Behzat Baba'yı
ne yazık ki tanımıyorlar.
Türk tiyatrosunun en
esprili. ençokyönlü
sanatçılarından birıydi.
Aktörlük. heykeltıraşlık,
seramikçilık gibi büyük
özellikleri bir arada taşırdı.
Ama en önemlisi esprili
kişiliği ıdi. Biroyunda
devrin ünlü
oyuncularından İ. Galip
Arcan jön oynuyor. Eli
bastonlu bır Frenk jönü.
Behzat Baba Galip Bey'e,
"Sana güzel bır baston
yapayım Galip, oyunda
onu kullan" dıyor ve
gerçekten de bastonu
yapıyor. Oyun başlıyor.
Behzat Baba, her gece
oyundan iki saat önce
gelıp Galip Bey'ın
bastonunu ucundan bir
santım kesıyor. Oyunun
onuncu gunu Galip Bey.
Behzat Baba'yı kenara
çekiyor ve sırrını açıklıyor:
"Behzat, benim boyum
uzuyor."
Milli takım
Milli futboi takımı galip: Denizli bu işi biliyor. Takım
yenılmiş: Denizli bu işi bılmiyor... Bana kalırsa bizim
bir şey bildiğimiz yok. Dünyanın neresinde teknik
direktörler, direkt olarak maç kazanıp kaybeder?
Çıkıp gol atamazlar, gol kurtaramazlar. Ancak taktık
verirler, futbolcular da bunu uygular. İyi, doğru
uygularlarsa yenerler. yoksa yenılirler. Veikisinin de
sonunda hiçbir şey olmaz. Bunu bır anlasak...
Resimlerle konuşmak
Burhan Uygur bır portremi yapmış. Duvarımda asılı.
Altına kendıne özgü üslubuyla bır şeyler yazmış. Onu
1962 yılında Güzel Sanatlar Akademışı'nın küçük bır
atölyesinde tanıdım. Arkadaş olduk. Ölünceye dek
sürdü arkadaşlığımtz. Artık Burhan'la konuşma
olanağımız yok. Ama duvarımda yaptığı resmi asılı.
Onunla konuşurum arada bir. O beni yanıtlamaz, ama
Burhan'dan güzellikler bulurum. O resmı yaparken bır
şişe konyağı nasıl bitirdiğinı. başka bir resmini bana
armağan edişıni, resmi armağan ederken yanımızda
bır yakın arkadaşımızı da unutmayıp zengin gönlünün
bir köşesınden ona da bır resim verişını anımsarım...
Konuşurum resimlerle. Ressamlanyla
konuşamayacağım ıçin. Artıan Erçin, Mahmut
Cuda, Elif Naci.. hepsı gıttıler. Resımlerı
duvarlarımda... Onlar kalıcı bır şeyler bıraktılar bu
dünyaya... SANAT; evrene yenı şeyler katmaktır...
Yoksa tekrarlanan, ağza sakız olmuş şeylerin evrılip
çevrılıp yutturulmasına sanat dıyemiyorum...
Mozart'ı sevmek...
Evet. O çok büyük bir besteciydı. Günümüze dek
hıç yıpranmadan gelmesı bunun en önemli
kanıtlarından bıridir. Bence Dede Efendi de öyle. O
da çok büyük bir besteciydı. Yapıtlarını dınleyen
yabancı müzikologlar Dede'nin en az Beethoven
kadar büyük bir besteci olduğu kanısındalar.
Gelgelelim onu dünya tanımıyor. Çünkü bizim
toplumsal kaderimiz, evrensel olmamızı engelleyen
koşullarla birleşip süreklı yüzümüze çarpılıyor.
Vaktiyle dünyayı çok üzmüşüz herhalde.
OKUYUN: Atatürk'ten Seçme Düşünceler / Yusuf
Çotuksöken. İ2LEYİN: Maviydı Bisikletim (I.B.Ş.T.
Haldun Taner Sahnesi)
SEVİN: Atatürk.