27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmt\az Sahibir Berin Nadi Genel Ya>ınYonetmenı Orhan Erinç9 Genel Ya>ın Koordınatoru Hikmet Çetin- kava # Yazıışlen Mudurlerı İbrahim Yıldız. DinçTa>anç(Sorumlu)# Haber Merkezi Müduru Hakan Kara 0 Gor»el Yonetmen. Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Damşoğlu • ktıhlsarat Cengiz \ ıldırım • Ekonomı BDIent Kı/anlık • Kultur Handan Senköken • Spor Abdülkadir Yücelman • Makaleler Sami Karaören 9 Duzeltme Abdullah ^ azıcı A FotoŞrjf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge Edibe Buğra9 Yım Habcrlcn Mehmet Fafaç YaMnKunılu İlhan Nelçuk (Bajkarn Orhan Eriırç. Okta\ kurtböke, Hiknu't Ç ctinkav a. şükran vıncr. Ergun Bakı. Dînç Ta\ anç. İbrahim \ ılclı/. Orhan Bursalı. Mustafa Balba\. llakan kara. AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbav • Haber Muduru Doğan -Vkın -\laturk Bul\ an No 12?. Kat 4. Bakanlıklar- -\nkara Tel 41^5020 (- hatl. Faks 4145U2" 9 Izmır Temsılcı>ı Scrdar Kızık. H Zı\a Bl\ 135: S 2 3 Tel 441122ü. Faks 441911" 9 Adana Tem^ıleısı Çetin \iğenoğlu. tnonuCd U9S No 1 kat I.Tel 3522550. Faks 35225-0 Muessese Mıidüni Erol Erkııt 9 Koordırmtör Ahmet Korulsan 9 Muha>ebe Bülent \ ener 9 İdare Hüseyin Gürer 9 I^îetme Önder Çelik 9 Bılgı-lşlem Nail Inal 9 Bılgısa\arSibtem Mürü>et Çüer M E D \ A C: • V.onetım Kurulu Ba^kanı - Genel Mudur Gülbin Erduran # koordınator Reha Işıtman # Genel Mudur \ ardımcibi Mine Akdağ Tel 514 (P 53 - M • 95 a!'-*!* «60-61. Fjk> 5138463 e Basan: Ye nn i Haber 3M41 Caga(lo;'j 34334 !-t ansr Ba>m \e V a\!Pcı!ık \ Ş PK 246 Utanbul Tel 10 :12ı 512 05 05 0 0 haıı Faks 10 212ı 51? »< 95 17KASIM1996 İmsak'5 18 Güneş: 6 47 Öğle' 11.56 Ikındı: 14.28 Akşanv 16.51 Vatsı: 18.15 Dünya Turizm Güzeli • Hjber Merkezi - Sn Lınka'nın Colombo kentnde vapılan Oünya Tunzn Güzeli YarışTiası'nda birinciliği Venerüella güzeli Katerina Ivancff kazandı. Dünvanın 38 ülkesanden güzellenn katıldığı \drı>mada Paragua\lı Natalıe Gamarra ikınc. Rus güzel Ekattnna Shılovskava da üçancü oldu. (Fotograf: REUTERSı KOfiden Atatürk paneli • Haber .Merkezi - Kocaelı Ünı\ersıte-si (KOL') Fen-Edebı>at Fakültesı Türk Dili \e Edebt>atı Böliimü tarafından düzenlenen 'Atatürk. Devrımler \e Cumhurıyet" konulu panel 20 kasımda KOÜ Konferans Salonu'nda yapılacak. Saat 14.30'da başlayacak panelde Gazetemiz yönetim kurulu başkanı Alev Coşkun. gazetemiz yazarlarından Sami Karaören. İL Iktisat Fakültesı öğretım üyesı Doç. Dr. Ne\in Ateş ıle emeklı öğretim üyesı Prof. Dr. Bedıa Akarsu konuşacak Üniversite yarışı başlıyor • ANKARA (AA)- Öğrencı Seçme \ e Yerleştırme Sınavlan'na (ÖSYS)başvurular 18 Kasım Pazartesi başlıvor. Başvuru!ar2 Arahk 1996 günü sona erecek. Geçen yıl sınavlara 1 mılyon400 bın kışinın başvurduğunu hatırlatan ÖSYM yetkılılen. sayının bu yıl 1.5 mıKona ulaşmasını beklıyorlar. Korku Bır gün Aziz Ağabey'e sordum. "Korkuyor musun?" dıye. "Ben korku denen şeyi unuttum" dedi. "Peki Sıvas'ta korktun mu" diye sorduğumda da, "Korktum, çünkü yanarak ölmek hoş bır şey değil" demıştı. Azız Nesin korku duvarını aşmış kışilerdendi. Uzunca süredır ben de kendımı öyle sanıyordum. Ancak televızyonlarda ızlediğim bırçok olay beni yenıden korku denen şeytn ıçine ıttı. Bu adamlar televızyonda mılyoniarca kışinın gözlerı önünde söyledikleri sözleri inkâr ederken en ufak bir utanma duygusuna kapılmıyorlar. Çünkü onlar içın "Allah ındinde soylenen yalan mubahttr"... Aslında tabiı Allah'ın böylebir şey dediğı yok. Yalan yalandır ve aşağılık bir şeydir. Ama bunlar hemen inkâr edebiliyorlar. Hepsi. Başlanndan sonlarına kadar hepsı yalancı ve inkârcı. Işte ben bundan korkuyorum. Çünkü en az milletin yüzde yırmisini inandırıyorlar. Ama bilmıyorlar kı yüzde seksene yakını onların kin, nefret, ıntıkam gıbı duygularını ciddiye bile almıyor. Nediyeyım... "Laiklik, asla dınsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle savaşma kapısı açtığı içın, gerçek dindarlığın gelişmesı ımkânını sağlamıştır. Laikliği dinsızlikle kanştırmak isteyenler, ilerleme ve canlılığın düşmanları ile gözlerınden perde kalkmamış Doğu kavımlerinin fanatiklerınden başka kimse olamaz." (1930 M.K. Atatürk) Bizim yakın bir arkadaşı sigaradan yatırdık... Geçmiş olsun... Ödenekler yüzde 155 arttınldı, imam-hatiplere destek vermek amacıyla bakanlığın desteğinde vakıf kuruldu Kaynaldar ditı eğitiıııiııe alayorHaber Merkezi - Nfılli Eğıtım Bakanlığı büt- çesinden dm eğıtimıne a\ nlan ödeneklerin yüz- de 155 oranında arttınlması öngörülürken ara- lannda bakanhk bürokratlannın da bulunduğu kişiler tarafından kurulan "Türkiye'de Dın Eği- timi Vakffnın(TÜDEV)]mam-hatıplerefinan- sal destek sağlamak amacıyla çalışmalar yapa- cağı belırtıldi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda dün. 1997 yılı Millı Eğitım Bakanlığı, YÖK ve ünıver- sitelerın bütçelerı kabul edıldı Bütçe görüşmelennde. türban ıle ılgıli sert tartışmalar \aşandı. DYP Konya Milletvekili Mehmet Ali Vavuz, YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün Türkçe'nın uluslararası akademık bir dıl olamayacağı yönünde açıklamalan olduğunu belırterek, "YÖK Ba^karu'nın böv le talihsiz bir konuşmasını esefle kııuyorum" dedi. Ya\uz. temel eğıtimın 8 >ı)a çıkarılması gerektığını belırtırken de. "Ancak öğrencilere, 5 vıldan sonra istediği okula. imam- • Refah Partisi Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak "Türban, başörtüsü benim bacımın iffetidir. Ona uzanan el İngilizin, Fransızm eli olsa kırmasını biliriz. Ama bugün Türk profesörünün, dekanının, rektörünün eli bacımın başörtüsüne dokunuyor" diyerek üniversite rektörlerini tehdit etti. hatiportaokullannagitnieşansı>erilmelidir1 ' diye konuştu RP Kahramanmaraş Mılletvekılı Mustafa Kamalak, konuşmaMnda ünı\ ersite rekıörlenne. dekanlarına \e hocalarına saldırdı. YÖK Yasasf nda ünı\ersıtelerde kılık kıvafetın serbest olması vönünde hükum bulunduğunu sa\unan Kamalak. "Başörtüsü kızlarıınızın iffetidir" dedi. Ünı\ erMte hocalarınm bılım > apnıak, fıkır üretmek yenne fikırleri bastıncı da\randığını. akademik çalı^ma yerine başörtülü kızlarla uğraştığını öne süren Kamalak. "L niversitelerde rektörler. hocalar. dekanlar kızlanmızın iffeti oJan başörtüsüneelsürmorlar" dedi. Demokratık hukuk de\letınde başörtüsünün yasaklana- mayacağını sa\unan Kamalak. rektörleri baskıcı \e demokratık olmamakla suçladı. Kamalak. "Bunu Vunanlılar, başka de\letler \apsa savaş açarak kazanıru. Ama Türk dekanlan. Türk rektörleri, Türk hocalan >apıvor** dedi. RP Konya Milletvekili Mustafa Lnaldı da. türban konusunda YOK Başkanı Gürüzü suçla> arak. "Millideğerleresaldındasabıkalı bir kişinin \'ÖK Başkanı olarak atanması talihsü- liktir. Nunan. Ege've çıktığı zaman başörtülü Müslüman kadınlara saldırnordu. Siz hangi saftasınız?" dedi DSP Antalva Milletvekili Metin Şahin. anaya^a\ a göre okullarda, kamu kurulu^lannda Turkıve Cumhunvetf nın laık kuralları çerçevesınde kılık-kı\afet özlüğü olduğunu belırterek RP'lılerın konuuı çarpıtarak sıyasi malzeme halıne getırdıklennı sö>ledı. DSP Ankara Milletvekıh Gökhan Çapoğlu. Türkı\e'nın4-5 bın imamgereksınımı olduğunu. ımam-hatıp liselennde en tazla 30 bın öğrencı olması gerektığını belırterek "Şu anda 490 bin Öğrenci imam-hatip liselerinde oku\or"dedı. İmam-hatıphselenne 18 2tnl\onlırahkkavnak avnldığını belırten Çapoğlu, "Si\aseti okula, camiye.ordu\asokamazsınız. Eğitimdeka\nak dağıtılırken siyaset kullanılnıa/" dedi. 't ÖK Ba^kanı Kemal Gürüz. görüşmelenn ardından yaptığı konuşmada. kılık-kıvafet konusunda uvgulanan yasaların üniversite öğrencüerine uvgulanmamasının sözkonusu olama>acağını vurgulasarak "Bu \asalar u>gulanma>a devam edecektir. Bunu herkes bojlebilsin" dedi. Öte vandan ANK.\'nın habenne göre Mılli Eğıtım Bakanlığı ımam-hatıp hselenne vakıf aracılığıyla destek v erecek. Bakanlığın Din Öğ- retimı Genel Müdürü ve üst düzev bürokratla- rı ıle bazı ımam-hatıp lısesı müdürlerı. ımam- hatıp lıselerine v önelık çalı^malan va\ gınlaştır- mak ve belırlı bır düzeye getırmek içın bır va- kıf oluşturdu. Ankara"da kurulan 'Türkne'de DinEğitimiVakn'nın(TCDEV)maharlığı501 mılvon lıra olarak belırlenırken Türkıve Dıya- net Vakfı ıle benzerı çalışmalar yürüteceği, ımam-hatıp hselenne fınansal destek sağlaya- cağı belirtildi. \akfın kumcuları arasında MEB Dın Oğretımı Genel Müdürü Ahmet Gül. An- kara Merkez İmam-Hatıp Lısesı Müdürü Hamit Karadeniz. lstanbul Kartal İmam-Hatıp Lısesı Müdürü Mustafa Gözübüyükoğlu da > er al ıv or. DL'NYA Dİ\ABET GÜNÜ Haydi sevgi zincirine! İstanbul Haber Senisi-Çeşıtli ül- kelerdekı şeker hastaları Dünva Dı- \ abet Günü'nde "Sevgi vt Şeker Zin- ciri"nde bulu^uyor. Boğaziçı Köprü- sü'nün "Şeker Köprüsü" olacağı bu- luşmada Anadolu Yakası"ndan Orta- köy'e kadar uzanan bır zıncir oluş- turulacak. Boğazıçı Köprüsü bugün çok sa- y ıda ülkenın şeker hastalannı konuk edecek. İlk başvurulan ttalya ve Er- menıstan'ın yaptığı uluslararası ka- tılımlı "Se\gi ve Şeker Zinciri'nin dostluk ve kardeşlık vürüyüşü halı- ne getinleceğı belirtildi. Yürüvüşsı- rasında şeker hastası küçük çocuk- lar. flamalan ve balonlarıvla iki kı- ta> ı bırleştırecek. 20 > ıl aradan son- ra ılk kez Boğaziçi Köprüsü"nde yü- rüyüş ıznının verildığı etkinliğe 10 ülkenın şeker hastalan katılacak. 20 civannda ülkenın destekledıği yürü- yüşe Türkıye"den de çeşıtlı örgüt ve hastaneler katılacak. Kapatılacak yollar İstanbul Emnıyet Müdürlüğü'nden v enlen bılgıye göre. 10.00-12.00 sa- atleri arasında yapılacak yürüyüş ne- deniv le düzenlenen vol durumu şöy- le: u Cskiidar,Alhınizadeüstgeçitten saat 10.00'da başlavacak. D-100 Karavolu Boğaziçi istikameti kuzey bölümünden Boğaziçi Köpriisü'nü geçip Ortakiiv'de bulunan 2. avak üzerinde son bulacak. Bu nedenle adı geçen güzergâhlar ve bağlantüı \ol- lar saat 08.00'den itibaren araç trafiğine kapatılacak." Hüzün ye coşku Sonbahan hüziin mevsimi savar insanların çoğu. Gelecek baharda ve- niden doğacağını bilsek de. geçici bir ölüme sürüklenen ağaçlann oluş- turduğu renk cümbüşü çağnştınr bu hü/nii. Sarının bütün tonlan... An- cak bu mevsimin çocuklar açısından avrı bir anlamı vardır. Sonbahar, okuldur onlar için. arkadaşlaria buluşmadır, ov undur ve bununla gelen coşkudur. Dahası, saranp dökülcn \ apraklann oluşturduğu örtü. o\ un mekânlanna >eni güzellikler katar... Ne hüzün umurundadır onların, ne de sarının tonlan... Çünkü çocukrur onlar \e çocuk coşkudur... Keş- ke tüm insanlarçocuk kalabilse! (Fotoğraf: KUBİLAY T L M Ü L ) SAĞLAM'DAJN YEM PROJE 'Universiteye giriş sistemi değiştirilecek' ANKARA (Cumhurijet Bürosu) - Mıllı Eğıtım Bakanı Mehmet Sağlam. ünıversıte- lere gınşte öğrencilerın önce hse 2-3"üncü sinıflarda sınav lara tabı rutulması. daha son- ra tek sınav laokullara gırmelen v önünde ye- nı bır proje başlatıldığını bıldırdi. Sağlam. TBMM Plan ve Bütçe Komisyo- nu'nda yaptığı konuşmada. öğretmen gerek- sınımının karşılanmasi içın okullarda söz- leşmelı öğretmen çalıştırılabılmesını. özel okullardakı hocaların devlet okullarında da hızmet v ermesını öngören bır v asa değışık- lığının hazırlandığını sövledı Sağlam. bazı üst düzey meslek gruplarına yapılacak ma- aş ıvıleştırmesının ögretmenlen de kapsa- ması ıçin çalıştıklannı sövledi Ozel okullara destek Sağfam. özel okullann arnınlabılmesı içın. özel okullarda öğretım goren öğrencilerın ücretlennın bır kısmının devlet tarafından ödenmesı. bu okullara dev let katkısi verilme- si. bu okullann hızmet satın alabilmesı ko- nusunda mahallı ıdarelere vetkı verılmesı, bu okullann her türlü vergıden muaf tutul- maları ve reklam vapmalarına ızin verılme- sı içın bir vasa taslağı hazırlandığını sövle- dı. Üniversıteve gınşte dershaneler yerine okullann ön plana çıkanlması içın ÖS\'M smavlannda değışıklik yapılmasımn plan- landığını belırten Sağlam. hse 2-3"üncü sı- nıflarda öğrencilere ön sınavlar vapılarak bılgı ve vetenek düzevının ölçülmesı. daha sonra öğrencilerın vönlendırılerek okul bıtı- mınde tek smav la ünıv ersitelere girmelerıne vönelık bır proje başlatıldığını kavdetti. SAK ÜSTÜNDE MÜJDATGEZEN On beş bin dolar 1940 yılında ünlü Amerikalı gangster Al Capone on beş bin doları bir yere saklar. Yıllar sonra bu para aranır, ama bulunamaz... Acaba o para bugün bulunsaydı bızim paramızla ne kadar ederdı ve neler alınabilirdi?.. Bu hikâyeyi ben bize adapte ettım. Yıllar önce, yanı 1940 yılında ünlü soyguncu Ustura Mahmut on beş milyon lirayı bir yere saklıyor ve bu para 1996 yılında ele geçiyor. Tam on beş milyon Türk Lirası. Artık siz oturup hesap edin bu parayla bugün neler alınabilir? Bu, birtoplumun nereden nereye geldiğinin açık bir göstergesidir. 'Pazar'lık ve duvarlık sözler Ustam Sadık Şendil salonda hikâyeyi tretman haline getirır. diyaloglamam için bana verirdi. Ben yan odada daktıloya oturur. dıyaloglardım. Ondan öğrendiğim ılk şey "dramatık yapı" kavramı olmuştu. Bır öykü, isterse küçücük bır fıkra olsun dramatik yapısı olmalıdır. Yani başlayacak, gelişecek, düğümlenip çözülecek ve finalı olacak. Ama önce ılgı çekıci öyküyü bulmak gerekiyor. Biz genellikle bunu beceremiyoruz. Bir fıtm ızledim. Amerikan yapımı... Bir buz hokeyci ayağı kınldığı içın hokeyi bırakıyor. Onu USA genç takımına koç yapıyorlar. Bu genç takım aslında Ördekler adı altında hep kazanıyor. Ama USA milli formasıyla maç alamıyor. Sonunda mıllı formayı çıkarıp ördek formalarını giyıyorlar ve maçı kazanıyoriar. Ne kadar basıt bir Senaryo hikâye değil mi?.. Ama bızi kendimizi bildiğimız günden bu yana kemiren otosansür. onlarda yok. Onlar bir hikâye düşünürken sansürsüz olarak tüm fantezılenni zorlayabiliyorlar. Bızde ise eski Yeşilçam'a yapılan sansür baskısının etkisi hâlâ günümüzde için için sürüyor. TRT Kurumu'na yıllarca iş yaparken bu korkuyla çalıştık. "O geçmez, bu takılır, şu ayıp, bu müstehcen" diye diye kısıriaştık... Türk milli takımının formasını çıkarıp ördek forması giyerek karşı ulusun takımını yenmek bize yakışır mı?.. Din, milliyet, ordu gibi putlar, gelişmış toplumların umurunda bile değil. O yüzden de almışlar başlarını gidiyorlar. Biz de hâlâ laik mıyız, değil miyız o mu günah, bu mu sevap diye abuk sabuk işlerle uğraşıp duruyoruz... Ahmet Vefik Paşa Minareyi çalan kıhfını hazırlar. ama dışarıdan bakan kıhfın içinde ne olduğunu anlar. Beni Güldürenler Eşimin yeğeni Misten anaokuluna gidiyor. Orada tüm miniklere Atatürk sevgisi aşılanıyor. Ancak ezberci eğitim sistemimiz burada da kendini son derece mizahi bir bıçimde göstermekte. 10 Kasım günü eşim, Misten'e sormuş: "Seviyor musun Atatürk'ü?" Misten, "Kanımızın son damlasına kadar O'nu seveceğiz, O çok büyük bir ınsandı" demiş. Leyla da, "Peki madem bu kadar sevıyorsun, ne yaptı Atatürk?" Misten hiç düşünmeden yanrtlatnış: "Yurdumuzu turistlerden kurtardı." Onun Türk tiyatrosu ve tiyatroculanna yaptığı güzellikler Bursa Devlet Tiyatrosu salonuna adını vermekten öte. anlatılmakla bıtmez. Ahmet Vefik Paşa, Türk halkına tiyatroyu sevdirmek için cebinden harcamış bir sanatseverdi. Şu anda Bursa AVP Tiyatrosu'nda oynanan "Hamlet Efendi" ocak ayında Istanbul'a turneye geliyor. Bursa Devlet Tiyatrosu Müdürü Emin Gümüşkaya, Bozkurt Kuruç'la bu konuyu görüşmüş ve istanbul seyircisine bu oyunu izlettirmeye karar vermişler. Mutlu oldum. Burada da başarılar diliyorum. Karton filmler Nurten diye bir arkadaşımız vardı. Karton film çizimini ilk onunla tanıdım. Nurten arka resimlerini yapar ve renklendirir, çizgilere hareket verdirır. onları boyardı. Karton film bir masaldır. Kahramanlan, roman kahramanlarına, film kahramanlarına, oyun kahramanlarına benzemez. Onlar diledikleri her şeyi yapabilen hayallerdir. Ölmezler, ezilmezler, uçabılirler. aynı anda iki üç yerde olabilirler, düşerken havada durabilirler, bır kapının altından mektup gıbı atılıp içeride normale dönüşebilirler. Aaaaafı aaaah, karton film olmak vardı. Nurten şimdi ABD Wold Disney Stüdyolan'nda aynı işi sürdürüyor. Zaten tüm hayali buydu. Insanın sevdiği işi yapması ne güzel. Muhsin Ertuğrul Hoca'nın en büyük idealı olan "bölge tiyatroları "nı Devlet Tiyatroları bır ölçüde gerçekleştirdi. Ancak hocanın asıl amacı o bölgenın gençlerınin bu tiyatroları kurmaları ıdi. Tabıı başlarında lyı bılen ustalar olacaktı. Devlet Tiyatroları bünyesınde Ankara, istanbul ve Izmır Devlet konservatuvarları ağırlıklı kadrolar var. O yorenın gençleri ıse yok denecek kadar az. Oysa asıl onlar bu işe gerçekten sahıp çıkabilırler. Yoksa Türk Tiyatrosu Istanbul'dan Anadolu'ya giden bir genç tıyatrocu "Bır an önce nasıl Istanbul'a dönebılirim" diye duşündüğünden, bölge tiyatrosu fikrine tam anlamıyla yarariı olamamaktadır. Dikkat edilmesi gereken bir konu olarak görüyorum. O yörelerden konservatuvarlara alınan gençlerin o bölgelere geri gönderilip öğrendıklerıni, kendi yörelerinde sergiledıklerinde, "bolge tiyatrolan" duşüncesi daha bır anlam kazanmış olacaktır. SORU: Ne yapıyorsunuz? Neden yapıyorsunuz? Mutlu musunuz?.. Pazarın fıkrası... Eskı fıkra ama benım en çok sevdığım fıkralardan biri diye yenıden yazıyorum. Temel Amerika'da otobüs şoförü. işe yenı başlamış. Otobuse yolcuları almış gidiyor. içerde bir kavga, "Sıyahlar one oturamaz, arkaya geçsınler". Temel fena halde bozulmuş ve çekmiş otobüsü yol kenarına. Açmış kapıyı, "Hepiniz ının aşağı" demiş. "Bu ne ayıp şeydir. Medeni ınsanlarsınız, hâlâ renk kavgası yapıyorsunuz. Neymiş, siyah beyaz. Farzedın ki hepiniz yeşilsıniz." Hepsi utanıp bınmışler yeniden otobüse. Temel. "Yalnız bır şeyi söylemeyi unuttum, açık yeşıller öne, koyu yeşıller arkaya" demiş. Behzat Baba Behzat Butak. Tiyatrocular ona "Behzat Baba" derdi. şımdiki kuşaklar Behzat Baba'yı ne yazık ki tanımıyorlar. Türk tiyatrosunun en esprili. ençokyönlü sanatçılarından birıydi. Aktörlük. heykeltıraşlık, seramikçilık gibi büyük özellikleri bir arada taşırdı. Ama en önemlisi esprili kişiliği ıdi. Biroyunda devrin ünlü oyuncularından İ. Galip Arcan jön oynuyor. Eli bastonlu bır Frenk jönü. Behzat Baba Galip Bey'e, "Sana güzel bır baston yapayım Galip, oyunda onu kullan" dıyor ve gerçekten de bastonu yapıyor. Oyun başlıyor. Behzat Baba, her gece oyundan iki saat önce gelıp Galip Bey'ın bastonunu ucundan bir santım kesıyor. Oyunun onuncu gunu Galip Bey. Behzat Baba'yı kenara çekiyor ve sırrını açıklıyor: "Behzat, benim boyum uzuyor." Milli takım Milli futboi takımı galip: Denizli bu işi biliyor. Takım yenılmiş: Denizli bu işi bılmiyor... Bana kalırsa bizim bir şey bildiğimiz yok. Dünyanın neresinde teknik direktörler, direkt olarak maç kazanıp kaybeder? Çıkıp gol atamazlar, gol kurtaramazlar. Ancak taktık verirler, futbolcular da bunu uygular. İyi, doğru uygularlarsa yenerler. yoksa yenılirler. Veikisinin de sonunda hiçbir şey olmaz. Bunu bır anlasak... Resimlerle konuşmak Burhan Uygur bır portremi yapmış. Duvarımda asılı. Altına kendıne özgü üslubuyla bır şeyler yazmış. Onu 1962 yılında Güzel Sanatlar Akademışı'nın küçük bır atölyesinde tanıdım. Arkadaş olduk. Ölünceye dek sürdü arkadaşlığımtz. Artık Burhan'la konuşma olanağımız yok. Ama duvarımda yaptığı resmi asılı. Onunla konuşurum arada bir. O beni yanıtlamaz, ama Burhan'dan güzellikler bulurum. O resmı yaparken bır şişe konyağı nasıl bitirdiğinı. başka bir resmini bana armağan edişıni, resmi armağan ederken yanımızda bır yakın arkadaşımızı da unutmayıp zengin gönlünün bir köşesınden ona da bır resim verişını anımsarım... Konuşurum resimlerle. Ressamlanyla konuşamayacağım ıçin. Artıan Erçin, Mahmut Cuda, Elif Naci.. hepsı gıttıler. Resımlerı duvarlarımda... Onlar kalıcı bır şeyler bıraktılar bu dünyaya... SANAT; evrene yenı şeyler katmaktır... Yoksa tekrarlanan, ağza sakız olmuş şeylerin evrılip çevrılıp yutturulmasına sanat dıyemiyorum... Mozart'ı sevmek... Evet. O çok büyük bir besteciydı. Günümüze dek hıç yıpranmadan gelmesı bunun en önemli kanıtlarından bıridir. Bence Dede Efendi de öyle. O da çok büyük bir besteciydı. Yapıtlarını dınleyen yabancı müzikologlar Dede'nin en az Beethoven kadar büyük bir besteci olduğu kanısındalar. Gelgelelim onu dünya tanımıyor. Çünkü bizim toplumsal kaderimiz, evrensel olmamızı engelleyen koşullarla birleşip süreklı yüzümüze çarpılıyor. Vaktiyle dünyayı çok üzmüşüz herhalde. OKUYUN: Atatürk'ten Seçme Düşünceler / Yusuf Çotuksöken. İ2LEYİN: Maviydı Bisikletim (I.B.Ş.T. Haldun Taner Sahnesi) SEVİN: Atatürk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle