Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 1996 CUMA
14
40.Londra Film Festivali 'ağır toplarmdan' Mary Harron
TO7 1 H
'un "I
KULTUR
Shot Andy Warhol"adlı filmi büyük ilgi topladı
1 "1 4^1 •
Y4ZIODASI
SELİM İLERİ
warnoı u vuran Kacunın nımAHl'ANTMEN
LONDRA-1968 > ılında sanat dünya-
sı. şaşimcı bırhaberİeçalkalandı: Döne-
min. kımılerine göre 20. yüz>ılın vaşa-
yan en bü> iik sanatçılanndan Andy VVar-
hol \ urulmuştu. Ünlü Amerikalı pop an
sanatçiMiıı cıddi bıçimde varalavan Va-
lerie Solanas. paranova teşhisiyle akıl
hastanesine kaldınldı.-\\arhoi'u \urur
\urnıaz teslım olınuştu.- Popüler kültü-
rü sanat nesnesıne. vaşamını performan-
>a. şöhretını parava dönüştürerek efsane
olan VVarhol. ölümden dönmüştü. Olav.
28 vıl sonra bevazperdede: 40. Londra
Film Festıvalı'nin "ağır toplarından' "I
Shot Andv Warhorun(And> \\arhol'u
Vurdum)galası. öncekı gece vönetmen.
yapımeı veovuııculannın katılimıvla Le-
icester Meydanı'ndaki Odeon sinema-
sında sıerçekleştırildı.
"I Shot Andv \\arhorun vönetmenh-
öıni. eski rock nıüzik eleştirmeni \e TY
belgesdciM Man Harron üstleniyor.
Film. l%0'lı \ıllarda sanatı \e kımîıği,
bu arada ılginç filmleriv le Amerikan sa-
nat dünvasına damgaMiıı \uran Andv
Uarhol'un. dönemin ünlü sanatçılarını.
ılginç marjınal tıplerını buluşturduğu.
destekledığı. Lou Reed'li VelvetUnderg-
round grubunun müziği eşliğinde. bol
alkol. seks. uyuşturucuyüklüçılgın par-
tılerıv le dıllerc destan, arta kalan zama-
nında sanat vaptığı atölvesi. "Fabri-
ka'Nında (The Factorv ı geçiyor.
Yönetmene göre anti-belgesel
Burada yaşananlar çerçevesıııde za-
nıanın ruhunıı ızlevıcıve aktanrken bu
vaşam biçiminın kıviMndan. ama bonı-
basını padatarak geçen Valerıe Sola-
nas'ın vaşamı üzcrıne odaklanıvor.
Andv VVarhol'u \uran kadın Yalerie
Solanas. 16 yaşına gelene dek -eın>el ta-
cız. tecav üz. ölüm tzıbı- akla tıelebılecek
• Ünlü Amerikalı pop
sanatçısı Andy Warhol'un
Valerie Solanas tarafından
1968 yılında ciddi biçimde
yaralanması 28 yıl sonra
beyazperdede. 'The Scum
Manifesto'nun radikal feminist,
lezbiyen yazan Solanas'ın
yaşamı üzerinde odaklanan
filmin biletleri karaborsada bile
bulunamıyor. Yönetmen Mary
Harron, Solanas 'ı bir ölçüde
mitleştirmesine karşın,
Andy Warhorun ılımlı bir
portresini çiziyor.
hertürfenalığı.şiddeti vaşamış. görmüş.
evsiz barksız. bu arada Marvland Üni-
\ ersitesi 'nden üstün başan v la mezun ol-
ma>ı başarmış bir öksüz->etim. Çalış-
mavı reddeden, kann tokluğuna fahişe-
lik ve dilencilik yapan, bugün feminist
yazının klasikleri arasında yeralan "The
Scum \lanifesto"nun radikal feminist.
lezbiyen yazan.
Yönetmen Harron. Solanas'ın fotoko-
piyle çoğaltarak bir dolara satmaya ça-
Iıştığı.kimilerinebedavadağıttığHAndv
VYarhol da bunlardan bın). kadınlann her
açıdan erkeklerden daha üstün olduğu-
nu kanıtlamava gıriştıği ılginç tezi "S-
cum Manifesto"yu 10 >ıl önee okumuş.
O güne dek salt "Andy VVarhol'u vuran
kadın'dive bıldiği Solanas'ın yazar oldu-
ğunu keşfetmesivle birlikte. şu sıralar
Londra'da karaborsada bıle biletleri bu-
lunmayan filminin ilk tohumlan bu şaş-
kınlıkla atılmış. Gala gecesinde film
gösterimi sonrasında izlevicilerle vaptı-
ğı soyleşide şövle dedı Harron:
"İnanılmaz derecede cüretkâr bir ki-
taptı, doğrusu vavımlanabilnıişolmasına
şaşırmıştım ilkokuduğumda. Solanas'ın
ö\küsü\le ilgilenmeye başladım. 'Sara-
lanmış bir insandı.bugüncdek kimsenin
onunla ilgilenmemiş oiması da şaşırttı be-
ni. Kim olduğu. \>arhol"un bi>ografile-
rinde tek satırla geçişfirili\ordu hep. ^a-
zarlığından, ilginç düşüncelerinden söz
eden voktu. Ben, Solanas'ın vaşamıvla,
gerçekte kim olduğu>la ilgili boşiukîarı
doldurnıak için giriştim bu filme."
Akıl hastanesınden çıktıktan sonra
I989'da zatürreeden ölene dek korkunç
bırsefalet içinde sokaklardavaşav an Va-
lerıe Solanas'ın vaşamındakı boşlukları
doldurmak odenlı kolay olmamı^. Yedi
\ıllık bir araştırma sürecı sonunda çe-
kimlerine başlanan. \ arı-belgesel sa\ ıla-
bilecek "I Shot.\nd> \\arhol1
". o dönem-
de U'arhol'u tanımı^. "Fabrika'\ı zıyarer
etmı^ ınsanlar ve ilan voluvla ulaşılan
Solanas. tanı^larının anlattıklamla bir
'senano' olabılmış. \öneinıen Harron.
fılmmınbelge>eldeğil. 'anti-belgeserol-
duğunu sö\lü\or-
"Solanas'ın dclinin teki olduğunu dü-
şcinü\ordu herkcs: kimse yaşamıyla tl-
gili bir belge tutacak \e saklavacak kadar
ilgilennıemişti onunla. Elimi/de tek bir
belge olmadan. ama onu tanınıış insan-
ların anlattıkiarnla bir portre oluştur-
duk."
Lili Taylor'ın muhteşem o>nnu
Filmde. \alerie Solanas'ı ünlü yazar
Dorothj Parker'ı beyazperdede ölüm-
süzle^tiren Jennifer Jason Leigh ile bov
öleü^ebileeek muhteşem performansıy-
la LiliTaylorcanlandınyor. EmirKustu-
rica'nın "Arizona Rüyası" filmiyle ge-
nı^ kıtlelere adını duyuran. son olarak
Istanbul sinemalarındagöstenlen "Smo-
ke"un de\amı "BlueintheFace"de ızle-
diğimiz Taylor. rolüne hazırlarken **S-
cum .Manifesto">u elinden bırakmamıs.:
"Manifesto'nun yanı sıra. insanların an-
lattıklarını dinledim \e doğrusu bol bol
düşündüm. O denli varalanmış bir insa-
nı, 28 vaşında\ken gidip birini \ urmaya
iten nevdi? Bunu keşfetmeye çalıştım."
Solanas neden \Tirmuşftı?
Sahi.neden \urınu>tu\V'arhoru Sola-
nas? O sıralar. \Villiam Burroughsda da-
hil olmak üzere pek çok 'underground'
yazan \ayimla\an (bu arada >ıllar son-
ra sonunda Scum Manifesto'yu vayım-
ladıktan kisa bir süre sonra iflaseden) bir
yayıncı bulmuş. onunla yaptığı sözleş-
menin baskısını. ensesınde hissetmek-
teydi. bu arada vazdığı bir ovunu \\ar-
hol'a gondermı^ ama gen alamamıştı -
belki öfkesinin nedeni buydu- W'ar-
hol'un oyununu çaldığını söylüyordu.
\\arhol ı.sezaman zaman Fabrika'ya uğ-
ravan. bağıra çağıra manifestosundan
bölümlerokuyan \ebıraz ürktüğübu içi
ieine sığmayan kadının o> ununu kaybet-
miş, okuduğunu bile unutmuştu.
Valerie Solanas'ı bir ölçüde mitleştir-
mesine karşın. And\ NVarhol'un. çoğu
bivografisinin aksine ılımlı bır portresi-
ni çizen şönetmen Mary Harron. bu ne-
denle olsa gerek ~\\arh'ol'u \uran kadı-
nın filmi" için Andv VVarhol Vakfı'ndan
bile övgü almış. Solanas'ın Andv VVar-
hol'u neden vurduğuna gelince. bunu
kendısi de bilmıvor. Bu >ırrı çözmek iz-
leyicive kalıyor.
Bu yılkı Londra Film Festivali'nin iz-
leyici kuvrukları açısından birinci sıra-
da yer a'lan filmini. baharda îstanbul
Film Festivalı'nde izlenıek dileöivle..
DT, Erhan Gökgücü'nün 'Giordano Bruno'sunu bu sezon repertuvardan çıkardı
1600'de yakıldı, 1996Ma yîne cezalandırıldı
Bonn'da Nadide\e Halil Akdeniz'inortaksergisi açıldı.
Yeni görsel
kodlamalar
NECMİ SÖN'MEZ
BO\> - Bonn 'da Ausv>. ar-
tiges Amt Aus und Fortbıl-
dungsstatte'de (Alman Dı-
şişleri Bjkanlığı'nın Me^le-
kı Eğıtım Bölünıüı Nadide
ve Halil Akdeniz'ın ortak
sergıleri açıldı. Ocak avın-
dan beri Türkıve'ııın
Bonn'daki kültür ataşesi
olan Prof. Dr. Halil Akde-
niz'in bu sergide 4 tu\ali. I
adet duvar röl,vef. Nadide
Akdeniz'ın ise 5 resnıı ve 2
adet karakalem çalı^maM
sergılenı\or. Sergıdekı çalış-
maîan belgeleven ıııtelikli i-
ki katalogla ızlevicılere su-
nulan bir sergivı. Alman-
>a"davaşavansanatçılanmı-
zın son \ ıllarda giderek sık-
lıkla açıîan sergiîerinden av-
n bir çizgide ele alniak ge-
rekivor.
Nadide Akdeniz. 1993-94
arasında gerçekleştırdıği ça-
lışmalarında kurgulanmış
görüntülerı kendine özgü
olarak gelıştirdiği bir stüle
izlevicilere sunuvor. Daha
öncelerı birçok kez yanlış
olarak vazıldığı gibı naif bir
bakış açısıvla karşılaşmno-
ruz burada. Sanatçının sergi-
de ver alan 2 büyük bovutlu
desenının daha açık olarak
ortav a koyduğu gibi sergıde-
ki çahşmaların tamamında
sabırla kurgulanmış ve her
detavı en ince avrıntıva dek
izleviciye aktarmak isteyen
misyoner bir tav ır söz konu-
su. Akdeniz'in resımlerimn
tamamı ılk bakışta ne olduk-
ları anlaşılamavan. çözüm-
lenemejen bıtkilerle kaplan-
mış orman görüntülerini su-
nuyorlar izlevici\e. Değışik
ağaç. bıtki. > aprak v e bu or-
tama uv mayan v abaneı nes-
nelerle yüklenmış olan re-
sımlerde. oksijen tüpleri. ka-
dın avakkabıları. sandalve-
ler. tav u> kuşu gıbi objeler
ortava çıkıvor Gerçeküstü-
cü bir ızlenim uv jndırması-
narağmen Akdeniz'in kom-
pozisvonijrında siirrealistik
kornpozis>on öğeleri keııdı-
ııı belirgın kılmıvor. Tıpkı
asıl meslegı gümrük me-
murluğu olan Henri Rousse-
au'da olduğu gibı I özellikle
sanatçının 190 tarihlı 'Düş'
ısimli resmıni hatırlamak
gerekir burada) sanatçının
çalışmalarında da bellı bir
sınıflamaya dahil olmadan
diinv av ı özellikle de doğa\ ı
büvüteç altında inceleme
eğilımi ortava çıkıvor.
1993-95 arasında vaptığı
ışlerını sergıleven Halil Ak-
deniz. uzun \ıllar'dan beri
>ürdürdüğü "Anadolu L'y-
garlıklarından Görsel Not-
lar"dızısıne ait çahşmaiarın-
da. geçmiş kültürlerden gü-
nümüze uzanan süreç içinde
\ eni görsel kodlar \ akalama
peşinde. Bunlara R. Bart-
hes'ın kullandığı anlamıvla
sımgeler demek daha doğru
belki. Bu sergide ver alan ça-
lışmalar arasında benim
"du\ar röhefi" olarak ta-
nımladiğım ış. \unan alfe-
besinin Onıega harfi ile Hı-
tıtler aıt bir motifi tahta bir
konstrüksivonla izle\iciye
sunuvor. Gerçi sanatçının
daha öncekı çalışmalannda
da tuvalden duvara gönder-
me v apan bir \ aklaşım göze
çarpıvordu. harta bir yakla-
şım v ar. Tahta konstrüksi) o-
nun kare ve üçgen gibi te-
mel geometrık elemanları
ortava çıkaran çıplak hali.
tu\aller üzerıne bovanmış
işaretlerle hissedilir bir kar-
şıtlıkoluşturuvor. Sanki Ha-
lil Akdeniz'in daha önceki
resimlennin ıskeleti duruyor
karşımızda. Izleyiciye sanat-
çının gündeme getirmek ıs-
tedığı görsel problemierı son
derece açık bir yaklaşım ve
yalınlaştırılmış elemanlarla
birlikte sunan duvar relıyefi.
ırk. din. dil farklılıklarına
karşın kurulması gereken
kühürlerarası divaloğu gün-
deme getiren bir özelliğe sa-
hıp. Akdeniz'ın tuvallerinde
kurgulavarak veni birbütün-
lük içinde sunduğu görsel
elemanları belirli kavramla-
ra gönderme v apmaktan çok
görsel karşıtlıklan gündeme
aetinvor.
kültür Servisi -1995 -96 sezonun-
da Devlet Tıyatroları Ankara İrt'an
Sahınbaş Sahnesi'nde sahnelenen
Erhan Gökgücü'nün ''Giordano
Bruno" adlı ovunu geçen sezon sa-
dece 27 tenısil vaptı, bu sezon da re-
pertuvardan çıkanldı. 80 başlarında
yazmaya başladığı ve 84'te bitirdiği.
ertesi \ ıl TOBAV Ödülü kazanan. bu
v ıl nisan ayında Çağdaş Yaşamı Des-
tekleme Derneği'nin büyük ödülü
olan "Aziz Nesin Ödülü"nü kazanan
oyunun \azan ve Kültür Emekçilerı
Sendikası yönetıcisi Erhan Gökgü-
cü. bu durumıı "Ortada faili malum
bir ölü var"bıçıminde yorumluyor.
Türk oyun vazarının gelişmesıne
katkıda bulunmanın. Devlet Tivat-
rolan'nın yasa>la belirlenmiş göre-
vi olduğunu anımsatan Gökgüeü.
böylesi olayları v alnızca sanat tanhi-
mizin duvarhhğına terk etmenin ye-
terli olmadığını, envanterinin çıkarıl-
ması gerektigini vurguluvor: "Şinv
di, elinizde rünı uvgar dünyanın sa>-
gı duyduğu, felsefecilerin "düşünce
özgürlüğünün ilk havansi' olarak ad-
landırdıklan, yakıldığı yerde anıtı di-
kilmiş bir adamın dünvada ilk kez \e
bir Türk yazannca >azılmış. ödüllü
bir ovunu var: Başka bir devişle ulu-
saltiyatromuzun e\ rensellikJe örriış-
tüğü bir olay. Siz bunu basın galası bi-
le yapmadan apartopar kaldınyorsu-
nuz. Başka bir acı gerçek de vöneti-
min bu olavda ke\fı bir savurçanlık
içinde olmasıdır. Bruno'nun elli kişi-
ye varan kadrosunun üç av süren pro-
valardaki emeği. bestecinin. sekseni
aşkın dönenı kostümünün. dekor ve
çok sayıdaki aksesu> annın De\ let Ti-
yatrolan'nın kjsıtlı bütçesi içindeki
akçasal pa\ ı önemli bir tutardır. Böy-
lesi bir prodüksiyon. seyirci de be-
nimsemişse yirmi yedi temsil sonra
gözden çıkanlamaz."
Aralık başında sahneye çıkmaya
hazırken çeşitli teknik sorunlar >ü-
zünden vönetimce üç kez prömiver
tarihı ertelenen ve 17 Ocak 1996"ta
prömiver vapan o>unun afişleri bir
hafta sonra asılmış. basın duyurusu
ise ancak onuncu temsılden sonra
çıkmış. Oyun repertuvardan kaldırı-
lınca vönetime bir dilekçe veren
Gökgüeü. vanıt bile alamamış.
- Oyununuz neden repertuvardan
çıkanldı?
ERHAN GÖKGLCL - Bu olay
hukukta "cezanın tipikliği' diye ad-
landınlır. Bruno; düşünce özgürlü-
ğünü. laikliğı. bilimı sav unduğu ıçın
Romaengizisvonunca sekiz vıl ağır
işkenceler gördü v e düşüncelerınden
dönmedıği için de 1600'de vakıldı.
1996'da ise Dev let Tivatrosu'nca bir
kez daha cezalandırıldı. Oysa vasa
hükmü var. aynı suçtan iki kez eeza
verılemez. Bruno'}u vazarak buna
ovun vazarı sebep olmuştur.
- Eğlenijorsunuz.
E.GÖKGLCL - Kuşkusuz. Bas-
kı gören. haksızlığa uğravaıı halkın
en büyük gücüdür mizah. Ov un üze-
rinde çok şevler vazıldı. Çoğu da
Cumhuriyet'te yavımlanmıştır. 11-
gınç olanı, 16. yüzyılın sonlannda
yaşanan bu trajedinin ülkemizin
gündemiv le de çakışmasıdır. Çağeıl-
lık ve insanı değerler için mücadele
veren. sonları trajık olan çok kişı.
Bruno ile benzeştırildı. Bunlann ba-
şında Sayın Uğur Munıcu gelivor.
Belki bu nitelığınden ötürü ovunun
sahne vaşamına kavuşması çok uzun
sürdü.
- Seyirci ovunu nasıl karşıladı?
E. GÖKGLCL - Elimdekı telif
hakkı ödentı belgelerindeki bilgive
dayanarak söylüvorum. -ki bunlar
kesinrakamlardır-.son 15 temsılinin
seyirci ortalaması yüzde 83'tür. Lç.
dört kez izleyenleri biliyorum. Ba-
sında öv güy le sözedildı. Sav ın A>şe-
gül N üksel. Cumhuriyet'tekı eleştırı-
sinde ovunu "tüm abartisızlığına
karşın görsel \e işitsel bir şölen" dı-
ve nitelendırdi. Ardından gelen Az-
iz Nesin ödülünün ilkelerişövleaçık-
lanmıştır: "1995-96 sezonunda oy-
ınınan Türk tiyatro yazarlannın
nyunlurı içintlen Atatürkçti ılüşiin-
cevi savunun \v du loik. Jeınoknıiik
TC miicııJı'lesine kutkı sağlcıyan ı e
bıııııı sanutsül <Jii:e\i gözanlı etınc-
den hcifciıvn vapuLını \erilet.ekıir"
Giordano Bruno'ya ödül verme
gerekçesi ise "Evıcnsel <,ızgisi ile
Ycizdı ınetıu, sahneleıü$ ve oyımcu-
lukiaki olgun düzevi nedeni ile " bi-
çıminde açıklandı.
Oyunun kadrosu dağıtıldı
Ödül veren kuruluş. tiyatro vöne-
timinden. ovunun İstanbul'da tenısil
edilmesini diledi. Törenı temsil ön-
cesi yapmayı düşünüyordu. Cstelik
\alnızca vazar. vönetmen ve kadro-
va verilmeyecek ödül. Dev let Tivat-
rolan'nada "laikcumhuri\etisavun-
duğu. ülkemizdeki demokratikleşme
çabalanna katkıda bulunulduğu için
bir teşekkür belgesi" verılecek.
Ne vapıyor bunu öğrenince vöne-
tim? "Bu ovun kalabaîıktır. bütçemiz
kısıtlı. Bu anda mümkün değil. Ekim
a\ına" divor ve ardından daha geniş
kadrolu bir oyunu gönderiyor Istan-
bul "a. Sonra haziran a\ında Bru-
no'nun gelecek sezon devam edece-
ğıni söylüyor. sezon başında ise ov u-
nukaldınvor. kadrosunu başka ovun-
lara dağıtıyor. Ilginç bir utanç duy-
gusu. Adeta "Ben mi laikliği sa>un-
muşunı. iilkenin demokratikleşmesi-
ne katkıda bulunmuşum? Bilmcden
vaptım. özür dilerim" demekte.
- Bunun son dönenı kültür bakan-
larının kimliği ile ilişldn bir nırunı ol-
duğunu düşünebilir nıivi/?
E.GÖKGLCl - Geçen sezondan
Erhan Gökgü-
cü'nün oyunu sadece 27
temsil yapabildi.
devam eden bazı oyunlara baktığım-
da "•sanmam"" demek geçiyor içım-
den. Av rıca "Tann'vı içimizden baş-
ka bir \ere verleştirirsek, bize tepe-
den bakı>or. bizi >orumluyor ve biz
ona ulaşamıv onu. O zaman hırslar-
la, kıskançlıklarla dolup kı\ranıyo-
ruz" dıven bir Bruno'ya hıçbır de-
mokratik vapının kar^ı çıkmayaeağı
açıktır. "Bürokrasininfazlageüşmiş
otokontrol mekanizması" dersenız.
belki. Ovsa Devlet Tivatrolan. tüzel
kışilikh kuruluştur. Üstelık sayın ge-
nel müdür bu kavramın bovutlannı
biraz da zorlayarak özerkliğı, özgür-
lüğü ifade ettiğini sık sık açıklamış-
tır.
- Bu durum bir yazar olarak size
acı verivor mu?
E. GÖKGÜCÜ - Trafik kazaları-
nın önlenebilir yükselişi karşısında
duvulan dehşeti vaşıyorum. Ne var
ki çağımın bana vüklediği sorumlu-
lukları sahipienmiş bir vazar olarak
amorfizmı. vaşamı olduğu gibi ka-
bulienmeyi reddedıyorum.
- Son olarak ne diyeceksiniz?
E. GÖKGÜCt -"Bu olavı sanat-
severintoplumsalduyarlıhğınabıra-
kıyorum. Ayrıca Aziz Nesın Ödü-
lü'nün bir miktar parayı da içerdiği-
ni öğrendiğimızde tüm kadro başba-
şa verip bu parayı ustanın vakfına
bağışlamayı kararlaştırmıştık. Şimdi
bir yazar kimliği ile şunu açıklıvo-
rum: Eğeroyunum bu sezon şu > a da
bu nedenle venıden ovnatılır ise se-
zon sonuna kadar hak etmiş ola-
cağım tüm telifhaklanmı .\ziz Nesin
Vakfı'na bırakacağım. Çünkü o an-
dan başlavarak oyunum toplumun
malı olmuş demektır.
İrlandalı şairler Türkiye'de,
Türkiyeli şairler Irlanda'da
Kültür Senisi- Divan ŞiirveÇeviri Der-
neği'nin kolektif çeviri seminerlennden
ıkincisi Efes Pilsen'in sponsorluğunda 16-
21 kasım tarihleri arasında Hev beliada Hal-
kı Palas otelipde gerçekleştiriliyor. Çeviri
seminerine İrlandalı şairler Nuala ni
DhomhnaiU ve Tony Curtiskatılacak.
Dhomhnaill. 1952doğumlu. İrlanda'nın
Gork kentinde. University Gollege'da ede-
bivat öğrenimi gören şair. 1970'lerde An-
kara'da ODTÜ'de Ingilızce öğretmenlıği
yapmış. Daha çok İrlanda dilinde vazıyor.
Türkçe. Fransızca. Almanca ve Hollandaca
bilıyor. Bugüne dek 6 şiir kitabı. 3 çocuk
ovunu. 1 libretto ve 2 senarvo vayımlamış.
Şiirleri Fransız. Alman, Italv an, Norveç. Ja-
pon. Danimarka. Estonya ve Polonya dille-
rine çevnlmiş. 1979-1988 tarihleri arasın-
da irlanda ve ABD'de birçok şiir ödülü ka-
zanmiş.
Tony Curtis ise 1953 doğumîu. İngilte-
re'de Essex Üniversitesi nde ve Dublin'de
Trinirv Gollege'da İngilizedebiyatı okumuş.
Bugüne dek yayımlanmış 3 şiir kitabı ve 2
oyunu olan Cunıs, 1993'te İrlanda Şiir Der-
neği'nin Ulusal SürÖdülü'nü kazandı. Çur-
tis. 1995'te İrlanda'da Hulki Aktunç'un şi-
irini Ingilızceveçev ıren şairlerarasındavdı.
22-30 kasım tarihleri arasında da Türk
şairleriErdalAlovave AdnanÖzervine Di-
van Derneği'nin etkınliklerı çerçevesinde
Portekiz'e giderek şiırlerinin Portekızceve
çevrileceği kolektif semınere katılacaklar.
Divan Derneği'nin ilk etkinliği 1994'te baş-
lamış ve o vıl Onat Kutlar ve Cevat Ça-
pan'ın şiirleri. Pans'te Rovamount Kiiltür
Merkezi'nde iki Türk şaınnin de katıldığı
seminerde Fransızcaya çevrilmişti. Bu çe-
viriler. 1996 yılı içinde Fransa'da kitap rıa-
lıne geldi.
1995 Eylülü'nde İstanbul'da yapılan ilk
Divan seminerine Fransa'dan iki şair. Cla-
ude Esteban v e Emmanuel Hocquard katı I -
dı veçevrilen şıirlerdaha sonra Divan-Nle-
tıs ortak vavını oiarak kitaplaştınldı. Avnı
yılın kasım avında da Türkive'den iki şair.
Lale Müklür v e Hulki Akrunç Dıv an Der-
neği'ncelrlanda'vagönderıldı ve şiirleri İr-
landalı ve İngılız şaırlerın katılımıvla İn-
gılızceveçevrildi.
Meraksızlık sendromuna
meydan okuma: Açık Radyo
Kültür Servisi - Hızlı
iletişim çağını yaşadığımız
şu günlerde artık kimse
radyo günlerinden söz
edemiyor belki.
Televiz>onun odalanmıza
taşıdığı görsel
bombardıman. radvonun
bir zamanlar vaşamımızda
kapladığı önemi sarsıcı
etkiler yarattı.
Tüm ailenin radvonun
başına toplanıp
"ajans'dınlediği günler
çoktan gerıdelaldı.
Çağımız 'popçağı'.
Attık radvoları kol saatı
olarak kullananlar bile var.
Bütün bunlar olurken
geçen yıl kasım avında
"kâinatın tüm seslerine.
renklerine ve titreşimlerine
açık" olan bir radyo 94.9
frekansından yavına
başladı. Önceki
gün Açık Radyo.
çalışanlarıvla birlikte
birinci vaşgününü kutladı.
Tiryakileri fakslarla
kut'ladılar vaşgününü. İşte
transistörlü radyosunu
•Açık Radyo'ya ayarlı
tııtan dinlevicilerden
birinden gelen kutlama
mesajı:
-60 vaşından sonra
saveni/de veniden radyocu
oldurıı. L'lkemizde olan
ender güzel şe\ ler gibi
inşallah sona ermez".
Açık Radyo'nun
kurucularından Ömer
Madra'nın da dediği gibi
"Açık Radyo meraksızlık
sendromuna yönelik bir
me>dan okuma. Geniş
kitleler için değil ama
•medşakrasi" ve
"medyokrasi'den sıkılanlar
için birsığınak".
Radvo'sunu değıştirmek
isteyenlere duyurulur!
Nahid Sırrı Örik'ın Yıldız Olmak Kolay mı? adlı
romanını okuyorum. M. Kayahan Özgül'ün yayı
na hazırladığı kitabı Oğlak Yayıncılık okura kazan-
dırdı. Roman 1944'teTanın gazetesinde tefrika edil-
miş, öylece kalakalmış, ancak bugün gün ışığına
çıkıyor.
Yıldız Olmak Kolay mı? Çok sevimli bir roman.
1940'lar çerçevesinde bir genç kızın alaturka mu-
siki yıldızı oluşunu dile getirmekte. Her şeyden ön-
ce, hınzırca bir zekâyla yazılmış. içkili gazinolar
dünyasını adeta kare kare saptıyor.
Bakalım nasıl bir sona ulaşacak yıldız olma yo-
lundaki Selma'nın serüveni?..
Romanı okurken, bir yandan da Nahid Sırrı'nın
öteki kitaplarına yıne göz atıyordum. Hayat ile Ki-
taplar'üa, Mart 1945'te kaleme alınmış çok ilginç
bir yazısına rastladım: "Muhtelif Dramlardaki Son
Perde."
Ya okumamışım, ya da belleğimde yer etmeye-
cek biçimde okumuşum. Doğrusu şaşırdım, dikkat-
sizliğımden utandım.
Bu yazısında Sultan Hamid Düşerken romancı-
sı, yıkılan faşizmin baş kahramanları Hitler ve Mus-
solini uzerınde duruyor. Onları bırer trajedı kışısı-
ne benzetıyor.
Önce tarih sahnesindeki trajedyenlerden söz açr
mış. Büyük savlar. büyük -ama ne yazık ki insanlı-
ğın yararına olmayan- girişimler, büyük büyük dav-
ranışlar ardındaki bu tarihî kişıler, günün birinde kof
dünya görüşlerinin kurbanı oluyorlar. Her birinin in-
sanlık önünde nasıl küçük.. küçücük düştüğüne
tanıklık ediliyor.
Nahid Sırrı. tarihin trajedyen görünüp acı bir ko~
medide yoğrulmuş kişilerini kaleme getirirken, on-
lardan handıyse öç alan bir anlatımı yeğlemiş. Ni-
hayet sıra Adolf Hitler'e geliyor:
"Acaba kendi dramının da son perdesi açılmış
bulunan Adolf Hitler, bu şerefle ve gururta hayat
sahnesinden çekilmeği bilmemışler arasında en
çok hangi düşkünü ayıplıyor?"
Hitler. Almanya'yı ve dünyayı yıkıma götürürken
hangi öncülerinin etkisi altında kalmıştı; öncülerin
son perdesinde nelerolup bitti... Bakıyorsunuz hep
aynı düşkünlük. hep aynı zavallılık.
O zaman Nâhid Sırrı. "eskı onbaşı ve amatörde-
recesini aşamamış ressam-mimar" diye niteledığı
Hitler'e bir kader biçmeye karar veriyor. I. Napol-
yon'un "hayatını daha azametli bir dram havası
içinde" yinelemek istemiş Hitler'e bıçilen son, an-
cak ıntihardır. Nahid Sırrı bu intiharı bütün kalbiyle
temennı ediyor.
Hitler'in hâlâ çıkış yolu bulup savaşı kazanaca-
ğına inananlara şaşmakla kalmıyor: onlann bü
umudunu Hitler için "münasip bir son" olarak da
göremiyor. Hatta şeref ve haysiyetten yoksun bir
son dilediklerı için Hitler hayranlarına kızıyor.
Serinkanlı alaycılıkla sürüp giden yazıda şu te-
menniye varılıyor:
"On milyonlarla ınsanın hayatı pahasına tarihin
en kanlı hailesini yaşayan bu mahlûk için daha mü-
nasıp son, ölümü kendi eliyle nefsıne verdikten
sonra cesedini yaktırıp küllerini de yuvasını kurdv-
ğu Berchisgaaen ka'yalannın üzerinden Atrnanyk
göklerine savurtmaktır:"
Intihar gerçekleşmiş. ama küllerin savrulmaşı
unutulmuş.
Nahid Sırrı, Hitler adının unutulmasına, tarihten
silinmesine karşı. Napolyon tutkunlarını kızdırmak
pahasına şöyle söylüyor:
"Ondan sonra da bütün insanlığa düşen vazife,
onun ismini ancak lanet ve nefretle anmak, hatıra-
sı etrafından Napolyon için yapıldığı gibi bir hay-
ranlık ve merhamet çelengi örmemektir." :
Tersi yapılıp. Hitler'in "çehresinde" güzel çizgi-
ler bulunmaya yeltenılecek olunduğunda, ınsanlık
için yeni yenı Hitler'lerin türeyebileceğini de ileri
sürüyor yazar.
"Muhtelif Dramlarda Son Perde", nıhayet. suçu
Hitler'de değil, ınsanlığın aymazlığında buluyor,
saptıyor ki yazannın siyasal bilincine ister istemez
bağlanıyorsunuz:
"Almanya'nın ve bütün dünyanın muazzam bir
dramı hayatı pahasına seyretmeye hazır bulundıs-
ğundan emin olmasa, sahneyi hazırgörmese, şim-
diki Adolf Hitler de meydana çıkamazdı. Hitler'in
zürriyeti, sulhun en güzel şey, yegâne güzel şey ot-
duğuna bütün insanlık iman ettiği gün tükenmfe
olacak, asırlardan ve asırlardan beri oynanan bu-
tün bu korkunç dramların son perdesi ancak o zS-
man inecektir."
Bir kehanet yazısı mı? Yoksa güçlü bir sezginin,
toplumsal bilincın yordamıyla mı yazılmış?
Güncelliğini bugün de şiddetle koruyor.
Bana kalsa, siyasa ve tarih kitaplarına seçme
parça olarak geçirir, gençlığe ille okutur, gençler(e
tartıştırırdım... •_
Macit Flordun öldü
Kültür Servisi-Tıvatro sanatçısı Macit Flordun. >
Bevoğlu'nda bırotel odasında ölü bulundu. Flordun'un .,
cesedi. iki gün dışan çıkmamasından kuşkulanan otel
çalışanlannın polise haber vermesi üzenne bulundu. Pek
çok televizvon dızısınde de rol alan Flordun ov unlarda '
yönetmişti. İstanbul Devlet Tıvatrolan'ndan emeklı
57 vaşındakı Flordun için dün toprağa verildi.
K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K
K A M İ L M A S A R A C I '