Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 OCAK 1996 PAZARTESİ
10 HABER
Federal Almanya Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel, Türk-Alman ilişkilerini değerlendirdi:
Türk hemşeriler, bizfan zenginliğinıiz
SUNUS Almanya'da
* yayımlanan
'Deutschland Magazin' dergisinin
Türkiye ye ayrılan bölümünde,
Federal Almanya Dışişleri Bakanı
Klaus Kinkel ile Alman-Türk
ilişkileri, Avrupa Birliği-Türkiye
arasmda gümriik birliğinin
tamamlanması, gelişme
politikasında işbirliği ve iki ülke
arasındaki kültürel bağlantı
konularıyla ilgili olarak yapılan
röportajı sunuyoruz.
S
ayın Bakan, görevinize başla-
dığınız tarihten bu vana sık sık
Alman-Türk ilişküerinin geliş-
tiriimesine karşı duvduğunuz
özel ilgiyi belirttiniz. Alman-
ya'nın tarafınızdan belirienen Türkiye
politikasının ana hatları nelerdir?
KİNKEL-Türkiye ile ilişkilerbiz Al-
manlar için özellikle önemlidir. Bu ıliş-
kilerin tarihsel kökleri geçmişin çok de-
rinliklerine kadar uzanıyor. Büyük Fri-
edrichın Sultan III. Mustafa ıle 1761yı-
Iında imzaiadığı Dostluk ve Ticaret An-
laşması, her iki ulusu günümüze değin
tüm alanlarda birbinne bağlayan uzun
bir anlaşmalar zincırinın ılk halkasıdır.
Almanya ile Türkiye gibi böylesine sıkı
dostluk ilişkileri olan az ülke vardır.
Tarihımizin 1933'ten sonraki en ka-
ranlık zamanlannda, nasyonal sosyalist
rejimin takibatına uğrayan birçok insa-
na Türkiye'nin kucağını açmasını. biz
Almanlar şükranla anıyoruz. Türkiye,
AJman poJitikasının yaşarnsal önem ta-
şıyan sorunlannda daima güvenilir bir
dost olduğunu göstermiştir. Türkiye,
50'li yıllann başında Almanya Federal
Cumhuriyeti ile dıplomatık ilişki kuran
ilk devlotlerden biridir ve ilk günden ıtı-
baren ülkemızın tekrar birleşmesinı des-
teklemıştır. Türk ulusu, 3 F.kım 1990 gü-
nünü bizimle bırlikte candan bir scvınç
içinde kutladı.
Türkiye, Avrupa'ya bağiı
Bize göre Türkiye; coğrafi, düşünsel,
kültürel, ekonomik ve uzun bir süreden
beri de kurumsal bakimlardan Avru-
pa'ya bağlıdır: NATO üyesi olarak. Av-
rupa Konseyi'nin üyesi. Batı Avrupa Bir-
liği'nin ortak üyesı, AGİT üyesi ve tabıı
Avrupa Birliği'nin ortak üyesi olarak.
Arzumuz, bu ortaklıklan. mümkün olan
her yerde her iki ülkenin insanlan yara-
nna geliştirmekfır. Dostlar ve ortaklar
arasmda da bazen görüş aynlıklan. hat-
ta anlaşmazlıklar olabilir. Ama özellik-
le dostlar arasmda, kritik sorunlann söz
konusu edilip dürüst ve açık bir diyalog-
laortadan kaldınlması mümkün olmalı-
dır
Entegrasyon, hukukla ilgili
- Almanya'da iki milvon Türk vatan-
daşı yaşıyor. Bunlar Alman-Türk ilişki-
leri çerçevesinde nasıl bir rol oynuyorlar?
KİNKEL - Üçte ikisi on y'ıldan daha
uzun süreden beri Almanya'da yaşayan
bu iki milyon Türk, ülkelerimiz arasm-
da önemli bir köprü oluşturmaktadır. Av -
rupa'da başka hiçbir ülkeyle böyle Tür-
kiye ile olduğu gibi bir bağlantı gösteri-
lemez. Toplumumuz için bu Türk hem-
şeriler, memnunluk verici birsosyal ve
kültürel zenginlik oluşturuyor. Bunlar
ülkemizin ekonomideki başansına uzun
yıllardan ben katkıda bulunan saygın in-
sanlardır. Ülkemizin eğitim kuruluşlan-
na 450 bin Türk genci devam ediyor, 14
bın 500 Türk de Almanya'da yüksek eği-
tim görüyor. Burada Alman ve Türk
gençleri, farklı kültür ve geleneklere rağ-
men, bugün aralanndaki benzerliklerin
farklardan çok daha fazla olouğunu gö-
recekjerdir. Entegrasyon sadece bir hıs
meselesi değildir, hakla hukukla da ilgi-
lidir. Sığınma konusundaki uzlaşma çer-
çevesinde yabancılar hukukunda değiş-
tirilen hükümler önemli ılerlemeler sağ-
ladı. Vatandaşlığa geçiş hakkının kabu-
lü ile Almanya, Alman vatandaşlığına
geçişi kolaylaştırdı. Türkıye'de son za-
manlarda yapılan yasal değişiklikler de
buna önemli katkıda bulundu.
Türklere saldınlan kınıyoruz
- Alman makamlannın burada yaşa-
yan Türkleri yeterince korumadıklan yo-
İunda sık ithamlar ileri sürülüvor. Bu,
gerçekten haklı bir itham mı?
KİNKEL - Önce şunu belirtmek iste-
rim. Almanya'da son zamanlarda Türk
hemşerilerimize ve bunlann kuruluşlan-
na karşı girişilen saldınlan gerek Fede-
ral Alman hükümeti gerekse Alman hal-
kı şiddetle kınamaktadır. Aynca bu kor-
kunç saldınlann Alman-Türk ilışkılen-
ni etkılemesinden de endişe ediyoruz.
Aşm uçlar. Türkiye'de siyasi birçözüme
ihriyacı olan ülke ıçi anlaşmazlıklan Fe-
deral Almanya'ya taşıyor ve bu suretle
iç düzenimizı tehlikeye sokuyorlar.
Yetkili Alman makamları. saldınlan
engellemek ve suçlulara hesap sormak
için elınden gelen her şeyi yapıyorlar.
ize göre Türkiye; coğrafi, düşünsel,
kültürel, ekonomik ve uzun bir süreden beri
de kurumsal bakımlardan Avrupa'ya
bağlıdır: NATO üyesi olarak, Avrupa
Konseyi'nin üyesi, Batı Avrupa Birliği ortak
üyesi, AGİT üyesi ve Avrupa Birliği ortak üyesi olarak.
Dostlar ve ortaklar arasında bazen görüş ayrılıklan,
hatta anlaşmazlıklar olabilir. Ancak dostlar arasmda,
kritik sorunlann dürüst ve açık bir diyalogla ortadan
kaldırılması mümkün olmalıdır.
Federal Almanya Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel, Alman-Türk ilişküerinin geliştirilmesine büyük ilgi duyduğunu belirtfj.
Federal Içişleri Bakanlığı, koruma ön-
lemterinın uygulanması ışlerınden so-
nımlu federe eyaletler ile sıkı işbirliği
halinde çahşmaktadır. Eyaletlerin gü-
venlik makamlan, birçok olayda süratle
müdahale ederek daha fena bir durumun
meydana çıkmasını önlemiştir. Solin-
gen'de 29 Mayıs 1993 tarihinde cereyan
eden kundaklama olayı ile ilgili son de-
rece igrenç cinayet davasında Düsseldorf
Mahkemesi'nin karan açıkça göstenyor
ki hukuk devletimız şiddet hareketine,
kimden gelirse gelsın, kıme karşı olursa
olsun asla tahammûl etmiyor.
GB, Türkiye'nin çıkanna
- Federal hükümet, 1994 yılı ikinci ya-
nsındakiABdönembaşkanlığısırasında
Türkheilegümrük birliğinin tamamlan-
ması için büyük çaba harcadı. Cümrük
birtiginden ne gibi etkiler bekliyorsunuz?
Türkiye'nin Avrupa'ya daha da vakınlaş-
tınlması yolunda ne gibi olanaklargörii-
yorsunuz?
Kİ.NKEL - Federal hükümet, Türki-
ye'nin Avrupa Birliği'ne yakınlaştınl-
ması ıçın uzun zamandan beri ısrarla uğ-
raşıyor. Nitekim Türkiye ile gümriik bir-
liğinin I Ocak i 996 tarihinde gerçekleş-
mesi hususunu. 1994 yılının ikinci yan-
sındaki başkanlık dönemimizde öncelik
tanıdığımız konulardan bin olarak seç-
memiz de bunu gösteriyor. Şimdi artık
Ortaklık Konseyi'nin 6 Mart 1995tarih-
li karannın, Avrupa Parlamentosu tara-
fından onaylanması beklenmektedir. Av-
rupa Parlamentosu. karannda her şey-
den önce Türkiye'de insan haklannın du-
rumunu dikkate alacaktır. Temmuz ayın-
da anayasada yapılan reformlar sonu-
cunda. Türk vatandaşlannın siyasi süre-
ce katılma olanaklannın belli bir biçim-
de arttınlması ve Terörle Mücadele Ka-
nunu'nda 8. maddenin değiştirilmesı ile
A Imanya'da son zamanlarda Türk
^m hemşerilerimize ve kuruluşlanna karşı
/ j girişilen saldınlan, Federal Alman hükümeti
/ • ve Alman halkı şiddetle kınamaktadır. Bu
JL. -JL saldınlann Alman-Türk ilişkilerini
etkilemesinden endişe ediyoruz. Aşın uçlar, Türkiye'de
siyasi çözüm gerektiren ülke içi anlaşmazlıklan
Federal Almanya'ya taşıyarak iç düzenimizi tehlikeye
sokuyorlar. Alman makamlan, saldınlan önlemek için
elinden geleni yapıyor.
yecek: Avrupa Birliği'nin bütçesinden
375 milyon ECU ve Avrupa Yatınm Ban-
kası'ndan da uygun faizli kredi olarak
750 milyon ECU verilecektir. Aynca
Türkiye, Avrupa Birliği'nin Akdeniz
Bölgesı programlanna katılacak. Bu
programlarla ilgili olarak Avrupa Konse-
yi Cannes'da. birliğin bütçesinden 1995-
96 yıllan için yaklaşık 4.6 milyar ECU
değerinde bir mali yardım ayırmıştır.
Gümriik birliği, Türk ekonomisinin gü-
cünü ve rekabet yeteneğini arttıracaktır.
Böylece Türkiye'de iktisadi ve siyasi is-
tikrar da kuvvetlenecektir. Bu nedenle
Avrupa ile Türkiye arasındaki bağlann
önemli ölçüde güçlenmesine katkıda bu-
lunacak olan gümriik birliğıni Türkiye
ile güvenilir ortaklığın tamamlanması
olarak görüyontz.
Türkiye, siyasi ve stratejik bakımlar-
dan önemli bir partner olarak NATO çer-
çevesinde tam bir işbirliği yapmıştir ve
yapmaktadir, Batı Avrupa Birhği çerçe-
vesinde de Türkiye ile işbirliği. ortak
üyelik statüsünden dolayı güvence altı-
na alınmıştır. Aynca Türkiye'yi Avrupa
Birliği'nin güvenlik politikasi alanında-
ki işbirliğine dahil etmeye de çalışıyoruz.
Bu maksatla Ortak Dış Politika ve Gü-
venlik Polıtikası çerçevesinde, Türkiye
ile özel danışma mekanizmalan gelişti-
rilmiştir.
Alman yardımı
Türkiye, ülkenin demokratikleştirilmesi
ile ilgili önemli bir işaret vermiştir.
Gümriik birliği, ekonomik ve politik
bakımlardan her iki tarafın -yani hem
Avrupa Birliği'nin, hem de Türkiye'nin-
çıkannadır. Her iki tarafın ticaret sınır-
lamalannı kaidırmasından başka. Türki-
ye'nin Avrupa Birliği'nin dış ticaret po-
litikasını, rekabet kurallannı. standart ve
teknik yönetmeliklerini de kabul etmesı
öngörülüyor. Bu da aslında Türkiye'nin
birliğin tek pazanna dahil olması anla-
mına geliyor. Bu nedenle. gümriik birli-
ği'nin kurulmasından sonra ekonomik
mübadelenin daha da yoğunlaşacağını
tahmin ediyoruz. AB ile Türkiye arasın-
daki ticaretin hacmi 1994 yılında yakla-
şık 17 milyar ECU tutmuştur. Gümriik
birliği, Türk ekonomisindcn başlangıç
döneminde büyük ölçüde u>xım ısteye-
cektir. Bunun için de Avrupa Birliği Tür-
kıye'yı bir özel mali yardımla destekle-
F e d e r a l A l m a n P a r I a m e n t o s u ' n d a i k i T ü r k
Türklerîn umut kaynağı
JUTTA FALKE
Genelleştirmelerden hoşlanmıyor.
Hayır. Cem Ozdemir. kendi kanaatine
kendi varmayı seviyor. başkalan
tarafından tahsıl edilmesine müsaade
etmiyor. Bu her zaman kolay değil, zira
Yeşiller'ın mıllet\ekılı olarak 1994'ten
ben Federal Almanya
Parlamentosu'nda oturan, 29 >aşındaki
Türk asıllı Alman, birçoklan için bir
sembol oldu. Federal Almanya
Parlamentosu'ndaki "Yeşil Türk".
Partisi için bir "göstermelik tabela",
Almanya'da yaşayan iki milyon Türk
için bir ümıt kavnağı. Kendisini,
"Almanya'da doğmuş, yeni yerlilerin
ikinci neslinin bir mensubu" \eya
basitçe "Suebyalı Türk" olarak
vasıflandıran genç, herkesı memnun
etmenin mümkün olmavacağını bıliyor
Genç adam. bu yüksek meclise
yükselmesi için esasen kendısi çok
çaba göstermiştir. Bad Urach'lı
yardırncı işçi Abdullah ve tadilat terzisi
Nihal Özdemir'in oğlu, daha okul
sözcüsü iken nükleer kuvvet santrallan
aleyhine hareketlere angaje olmuş ve
15 yaşında Yeşiller'e gelmış.
Ortaokuldan sonra bir terbıyecı eğitimi
görmüş, sonradan sosyal pedagoji
tahsiletmiş. 1989'da, Yeşıller'in
Baden-VVürrtemberg eyalet
Başkanlığı'na yükseldi. Şimdi de
Federal Almanya Parlamentosu'nda
oturuyor. Bonn'dakı normal
rnılletvekjli yaşamının yani sıra -
Özdemır, iç işleri. hukuk ve ıstida işlen
cahşma kurulunu koordıne ediyor-
Almanya'da yaşayan TürkJenn
sorunlan için angaje oluyor. Ancak
hemen eleşririye maruz kaldı.
Almanya'da yaygın olan Türk gazetesı
"Hürriyet", daha ılkbaharda onu.
"»atanmuz Türkiye'nin iler tırtar yerini
bırakmavan, sözdc Türk asıllı Tmva
Aö" olarak adlandırdı. Kürt partisi
PKK'ye "•morahnan teseUi" vermiş
imiş. Daha birçok şeyler, Özdemir,
sadece "Hürrijet*'in Avrupa baskısı ile
böyle güçlükler çekiyor. Türkiye
baskısı ile değil. Özdemır. Avrupa
baskısında, Almanya'da yaşayan
Türklerin millıyetçiliği körükleniyor.
dıvor. Buna ılaveten, "İstanbul'dan
burava yazan ve bu şekilde, çok savıda
Türkün, Atina'dan Türkiye hakkında
yazan Alman muhabirierini suçlaması
gibi, aynı şeyiyapan". bir başyazar
tarafından.Essen'deki Türkiye
Araştırmalan Merkezı Müdürü Prof.
Faruk Şen, genç milletvekilı hakkında
yapılan eleştırilen haksız buluyor.
"Aksine" dıyor Şen. "daha çok Cem
Özdemir'ler oisaydı, iyi oJurdu."
Sıhhath öz saygı ve uyanık mukavemet
ruhu da Federal Almanva
Parlamentosu'ndaki ikinci Türk asıllı,
SPD milletvekili LeylaOnur'u tanıtıcı
niteliklerdendir. 49 yaşındakı
Braunschvveig'lı, kendisini "olurolmaz
kotnisyonlara" ittirmek ve asla sadece
yabancılar sorunlan hakkında taahhüt
altına aldırmak istemiyor. Vakıa
Almanca Sosyal Bilgıler öğretmeni,
yabancılarla ilgili angajmanı sayesinde
polıtikaya girmıştı. 1972'denben
SPD'de yukan tırmanır şekilde çalıştı.
Braunschvveıg'da belediye meclisi
üyesi. ikinci belediye reisi. Aşağı
Saksonya Eyalet Başkanlığı'na üye
oldu. 1989'da Avrupa milletvekili oldu.
1994'te Braunschvveiglılar kendisini
doğrudan doğruya Fedaral Almanya
Parlamentosu'na seçtıler. Leyla Onur
ve Cem Özdemır. çok kültürlü gerçeğin
sayelennde Alman Parlamentosu'na
giriş yapmış olduğu. Federal Almanya
Parlamentosu'nda iki veni verlidir.
- Almanya, Türkiye'deki ekonomik ve
sosyal gelişmelerie özellikleyakından ilgj-
lenmektedir. Şimdive değin Türkiye'ye
toplam yedi mihar marktan fazla para
tahsis edilmiştir. Federal hükümet geliş-
me politikası alanında bundan sonraki iş-
biıüği için ne gibi ağırtık noktalan öngö-
rüyor?
KİNKEL - Türkiye uzun süreden beri
Almanya'nın gelişme politikası alanın-
dakı işbırlığindebırağırlık merkezi oluş-
turuyor. Almanya'nın mali yardımı (yıl-
da 130 milyon DM) ile özellikle altyapı
kuruluşlan. öncelikle elektnk akımı üre-
timı ve dağıtımı, kamu ula$ım sistemle-
ri ve -en önemlisı- su teminı desteklen-
mektedır. Alman yardımı ile Ankara ve
dolaylannda yaklaşık 2.6 milyon insanın
devamlı şekilde sağlığa uygun temiz su
gereksinimı karşılanıyor. Hızla büyüyen
lstanbul metropolünün halkı için de An-
kara'dakine benzer bir su dağıtım proje-
si gerçekleştinlmektedır.
Türkiye bizim için her şeyden önce
önemli bir ticaret ortağıdır. Türkiye'nin
hiçbir ülke ile bızımle olduğu kadar ge-
niş kapsamlı ticaret ilişkileri yoktur. Tür-
kiye. Federal Almanya'nın en önemli yir-
mi ticaret ortağı arasmda bulunuyor. 1994
yılında İstanbul'da ilk Alman - Türk Ti-
caret Odası kuruldu. Alman - Türk işbir-
liği Konseyi düzenli aralıklarla her iki ül-
kenin ileri gelen ışletmecilennı özel sek-
törde işbirliği için yeni alanlar aramak
üzere bir araya getırmektedir. Her yıl I
mılyondan fazla Alman, Türkiye'ye gi-
diyor. Bunlar orada harcadıklan parayla,
Türkiye'nin ödemeler dengesinin düzel-
mesıne katkıda bulunuyorlar.
Türkiye izlenimleri
- Federal Dışişleri Bakanlığı görevini
üstlendiğiniz günden bu yana birçok kez
Türkiye'yi ziyaret ettiniz. Bu ziyaretleri-
nizde Türkiye ve insanlan hakkında ne
gibi izlenimler edindiniz?
KİNKEL-Alman Dışişleri Bakanlığı
döneminin en etkileyicı anılanndan bi-
ri, 1993 yılı yazında Türkiye'ye yaptığım
seyahat olmuşfur. Seyahatın sebebi, So-
lingen faciası kurbanlannın ülkelerine
görürülmesi gibi çok üzücü bir olaydı.
Taşova'daki cenaze töreni, büyük bir va-
kar içinde cereyan etti. Korkunç cinayet
ola> ı ancak birkaç gün önce gerçekJeş-
miş olmasına rağmen. Taşova'daki in-
sanlar kin duygulan ifade etmiyorlardı.
O saatlerde Almanlan ve Türkleri bir-
leştiren ortak duygu, büyük bir matem-
di. Ortak olan başka bir şey de; özgür-
lük, hoşgörü ve insan vakan ile belirie-
nen bir geleceğe çevrilmiş gözlerdi. Ya-
zık ki görev imin getirdiği çeşitli yüküm-
lülükler, uzunca bir süre özel seyahatler
yapmama olanak vermiyor. Ama kim bi-
lir belki de bir gün, milyonlarca vatan-
daşım gıbı ben de Türkiye'ye uzunca bir
zaman için giderek ülkenin güzellikJeri-
nin zevkıne vanp insanlannın konukse-
verliklerini yakından tanıma fırsatını bu-
lurum.
ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL
Açıga ahndıgun süre için haklarım
Soru: 1995'te boykot ejlemine katıldığım için açığa alındım.
Yargı karan ile, açığa alınma karannı kaldırdım ve göreve baş-
ladım. Göreve başladıktan sonra, açıkta geçirdiğim süreler için,
bana aylık ve yan ödeme yapılmadığı gibi, açığa alındığım bu
süreler, kıdemime de sayılmadı.. Bu nedenle derece vükselmesi
de alamadım. Bu konuda eski bir >argı kararından da söz edil-
di. Fakat karann ne zaman verildiğine ilişkin bir kanıt gösteril-
mediği gibi, bir açıklama da yapılmadı. Sorum:
Açığa alındığım süre için haklanm var mıdır? Bu konuda var-
gının görüşü ve karan nedir?
(K.Ö.)
YAMT: Bu konudaki olumsuz yargı karan, 657 sayılı Devlet Me-
murlan Yasası'nınyürürlüğegirmesinden çok önce ve 1959yılında-
kı bir olay nedeniyle alınmıştır.
Ancak. aşagıya aldığımız bu olumsuz karar günümüzde geçerliği-
n. v .tırmıştır
ı i) "Açıkta kalınan 11 aylık sürenin kıdeme eklenmesi ile bu süre-
>e ait a\ lıklannın istemiyle açılan davanın: aylığa hak kazanma görev
yapılnıası ile mümkün olup 6436 sayılı yasa hükümleri uyannca baş-
kanlık emrine alınarak 3.7.1959 gününde görevine son verilen ilgiliye
görev vapmadığı günlere ait av lıklannın ödenmesine mevzuat hüküm-
leri karşısında olanak bulunmadığı, diğer taraütan 3656 sayılı vasanın
4698 sayılı vasavla değişik 7. maddesi uyannca açıkta geçen sürenin
memuriyet kıdemine savılmavacagı gerekçesiyle reddinc karar veril-
miştü-r (banıştay 5. Daıre 12."l. 1967 gün, 1967 2339esasve 197043
karar)
Açığa alınanlann yeniden görevlenne döndüklerinde, açıkta geçen
süreleri için. aylık ve diğer özlük haklanm almalan gerektığıne iliş-
kin Danıştay kararlan.
|2) "(...) haklanndaki işlemler Danıştav tarafindan iptal edilip eski
görevlerine döndürülen memurlara veva işlemden sonra istekleriyle
emekliye aynlan veya başka göreve nakledilen memuıiara işlem tari-
hi ile göreve dönme, istekleriyle emekliye ayrılma veva nakil tarihine
kadar geçen süre için maaş, ek gösterge farkı, iş güçlüğü ve teminin-
deki güçlük zamlan, ikramiye gibi her türlü van ödeme farklannın
ödenmesi gerektiği göriişüne ov birliği ile vanlarak dosvanın Birinci
Başkanlığasunulmasına 12/3/1980gününde karar verildL" (Danıştay
3. Daire 12.3.1980 tarih, 198032 esas ve 1980'39 karar)
(3) "ÖZET: Haklannda tesis edilen göreve son verme, görevden çe-
kilmiş sav ılma ya da benzeri işlemlerin yürütmenin durdunılması ka-
rarıvla durdunılması üzerine, görevine döndürülen memuriara fiilen
görev yapmadıklan döneme ait özlük haklannın ödenmesi gerektiği*'
Danıştay ın günümüzdeki kararlan, açığa alınıp sonra yeniden gö-
reve döndürülen memurlara, görevden uzak kaldıklan süreler için, ay-
lık. kıdem ve diğer her türlü haklannın verilmesi gerektiği yönünde-
dir. (Danıştay Birinci Daire, 21.6.1983 tarih, 1983/116 esas ve
1983/144 karar)
Kaynak: (1) Danıştay Beşinci Daire Kararlan Birinci Kitap, sayfa:
152 321
(2) İbrahim Pınar. Devlet Memurlan Kanunu 1987 sayfa; 456
(3) Danıştay Dergisi. sayı 52-53. sayfa: 41
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Bir Elmanın Yarısı
Bu, çalınan bir elmanın söylencesidir. Havva Ana-
mız, ilk elmayı çalar ve Adem'e getirir: "Yarısı senin,
yarısı benim!" der.
Havva elmayı ikjye böler. Tam ısıracakken, Adem:
"Dur" der: İlk ısınk benim."
İlk ısınk senindir, benimdir., bir kavga çıkar.
ilk yarım elmanın ilk ısırığı yüzünden çıkan kavga
günümüze kadar sürer
Çalınan elma yüzünden Adem de Havva da cen-
netten kovulur. Bir daha cennet yüzü görmezler. Ça-
lınan bir elmanın ilk ısınğı yüzünden çıkan bu kavga-
nın sonu nereye varacaktır?
Elma kavgası süredursun, solda kavgasız gürültü-
süz bir parti kuruldu. Dilekçesini verdi, legal oldu.
Partinin kısaca adı ÖDP'dir. Uzunca adı Özgürlük ve
Dayanışma Partisi'dir. Sloganını soruyorsanız, 'Aşk ve
Devhm'dir. Buna bir de içki eklense 'Aşk... Devrim...
Içki...' olurdu.
Sadun Aren dostumuzun bulunduğu yerde barış
ve dostluk vardır. Bilim vardır, güvence vardır. Eski tü-
feklerin birer birer çekildiği bugünlerde eskilerin baş-
ka bir tadı var.
Kalem günlerindeyken Osman Nuri Torun'la otu-
ruyorduk. Sadun Aren'in Londra günlerini anlattı. '51
tutuklamasında bir fırtınadır esiyor. Bir sol tutuklama-
sıdır gidiyor. Zaten solun en büyük tutuklaması da
1951 yılıdır. Yaklaşık olarak 163 kişi tutuklanmıştır. Za-
ten o yıla kadar ne bu sayıda solcu vardır ne de tu-
tuklanmıştır. 12 Mart ve 12 Eylül dışında kalır. Siz son
seçimlerdeki sayıya bakmayın!
Bir elmanın yansı, yahut yansının yarısı çekişmesi-
dir. Bayan bir başbakanın direnmesi aman vermiyor.
Tansu Çiller, sanıldığı gibi ilk parti başkanı da değil-
dir. Behice Boran ilk parti başkanıdır. Türkiye İşçi
Partisi'nın bundan yıllarca önce ilk genel başkanı Be-
hice Boran olmuştur.
Yeni kurulan partiye gelince... Bunca sol parti ara-
sına neden girmek istemiştir? Partinin kurulması sol-
da bütünleşme midir, bölünme midir? Herhalde bö-
lünmek için bir sol parti kurulmaz. İlk ağızda bunu
kimse de göze almaz.
Bizde solcu partiler Batı'daki gibi olmuyor. Batı'da-
ki solcu partiler Marksist kökenlidir. Önce Marksist
partiler kurulmuş, ondan sonra bölünerek solcu par-
tiler doğmuştur. Sosyal demokrat partilerin kökenin-
de bölünmüş Marksist partiler yatar.
Önümüzdeki dönemde böyle çok solcu parti olma-
yacak; bunlar bir araya gelerek bütün solcu partiyi
oluşturacaklar, perakende olmayacaktır.
Her türlü solculuk şimdi birkaç merkez partinin sa-
ğında toplanıyor.
Tansu Çiller'in elma örneğinde olduğu gibi 'Bir el-
manın yansı senin, yansı benim' yok. Ornekler çözü-
lecektir. Bir elmanın yansı senin yarısı benim olma-
yacaktır. Kavga ilk ısırıkta toplanacaktır.
Kutsal kıtaptaki elmanın kavgası bütününe yöne-
lecektir. Kavga, ısırık kavgası değil; sağlıklı, kırmızı,
iştah kabartan kızıl elma kavgası olacaktır.
Ziya Gökalp'ın özlenen kızıl elması olacaktır. Itti-
hatçılar bu elma peşinde yıllarca koşmamış mıdır?
Eski bir Ittıhatçı hayali.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/SSCB'detutuk-
lu kamplan sıste-
mı... "Mavıye ça-
lar gözlenn / Yan-
gın mâvisıre /
Rüzgarda "
(AhmedArif). 2/
Alyuvar. 3/ Müs-
lüman ülkelerde
oturan Yunan asıl-
lı kimse... Utanç
duyma. . Bir soru
ekı. 4/ "Yanlar,
yönler" anlamın-
da eski sözcük...
Bir alaşımdaki madenlerın
ergıme derecesi farkından
yararlanarak bunlan bırbirin-
den ayırma işlemi. 5/ II.
Dünya Savaşı'nın en önemli
çarpışmalanna sahne olmuş
bir Japon adası. 6/Bir tür sağ-
lam ve yumuşak dana ya da
öküz densı. 7/ Çok sevılen
kimse ya da şey... Ince kum
ve çımentoyla yapılan düz-
gün döşeme sıvası. 8/ Gızlı
görevlı... Sık gözlü ağ. 9/ Ge-
lecek... Dır. adamlannın simgesi sayılan başlık.
YUK'VRID.'VNAŞAĞIYA: 1/Engel,perde. 2/Aynıkökten
çıkan ve bir reis başkanlığında yaşayan aıleler topluluğu...
tlgeç. 3/ Göllen ınceleyen bılim dalı. 4/ Ali Özgenhırk'ün
yönettiği bir film... Birpamuk cinsi. 5/Kurşunkalemı ve kı-
mı aygıt parçalannın yapımında kullanılan doğal karbon...
Nikelın simgesi. â/Müstahkem yer... Duvar içinde bırakı-
lan oyuk bölüm. 7/ Bir kürk hayvanı... Ağzı genış tek kulp-
lu sukabı. 8/Kütahya'nın bırilçesı... Bir topu raketle ya da
sopayla bir yere atmaya dayanan oyun. 9/ Anlaşma, uyuş-
ma... Bir nota.
KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN
DosyaNo: 1995 '53
Davalı: S.S. Tayfun 86 Konut Yapı Kooperatifî Mamak
Muhabere Okulu ve Eğitim Merkez Kom. Bıla No. Da-
vacı Hasan Sezer vekılı tarafından davalı S.S. Tayfun 86
Konut Yapı Kooperatıfi aleyhine. Yapı Kredi Banİcası Eş-
refpaşa şubesine ait 617800 sen nolu 240. 000.000.-
TL'lık çekten dolayı borçlu olmadıklannm tespiti ve çek
ıptali talebıyle açılan davanın duruşmasında; Davalı S. S.
Tayfun 86 Konut Yapı Kooperatıff nin adresıne çıkanlan
teblıgat bila teblığ ıade edilmış olup, yeni adresı tespit edı-
lemediğınden, mahkemece ılanen tebligat yapılmasına
karar verilmiştir. Karar gereğince duruşmanın atılı bulun-
duğu 13.2. 1996 günü saat 09.30'da davalı S. S. Tayfun
86 Konut Yapı Kooperanfi'nın yetkılılerinin mahkeme-
mizde hazır bulunması, duruşmaya gelmedıkleri takdir-
de HUMK'nin 3156 S.Y. ile değişik 213 2. maddesi
gereğince yargılamaya yokluklannda devam olunacağı
hususu, davetiye yerine kaim olmak üzere işbu ilan teb-
liğolunur. 16.1.1996
Basın: 67606
FİNİKE İCRA TETKİK MERCİİ
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1995/11 , Karar No: 1995/48
Davacı: Servet Ay, Finike Sahılkent kasabası Kum.
Mah.den. Vekılı: Av. Hamdı Ertaş ve Av. I. Nun Ertaş,
Finike Davalı: Mustafa Öztaş, Finike Sahilkent kasaba-
sı, Kum. Mah. Sahilyolu Sı Oteli. Finike Dava: Tahliye
Dava tanhı: 27.3.1995 Karar tarıhi: 24.10.1995 Hüküm
özetı: Davanın kabulüne, davalının Sı Otel'den tahliyesı-
ne karar verılmış, bütün aramalara rağmen adresi tespit
edilemeyen davah, Finike Sahilkent kasabası Kum
Mah.den Mustafa Oztaş'ın bu karann teblıgat yerine ka-
im olmak üzere ılanen tebliğınin yapılmasına, İşbu ila-
nın yayımlandığı tarihten itibaren 15 gün ıçensınde tem-
yiz edılmedığı takdırde kesinleşmış sayılacağı ılanen teb-
İiğ olunur. Basın: 63165