Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5EYLÜL1995SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Peter Zadek, Edinburgh Festivali'nde Berliner Ensemble ile 'Venedik Taciri'ni sahneledi
^Tîyatroda yeıri bir çağ açacak'
Kültûr Servisi-69 yaşına ragmen hâlâ
genç görünen Peter Zadek. geçen
günlerde sona eren Edinburgh
Festivali'nde Berliner Ensemble ile
birlikte Shakespeare'in "Venedik
Taciri"nı sahneledi.
50"li yıllarda ellerinde fenerlerie
çalışmaya gıden \e kömürkarası
yüzlenyle dönen madencılere bakıp
"Bu insanlar neden tiyatroya gktip
Cocteau'nun oyunlannı
izlemiyorlar ?" dıye soran genç bir
yönetmen olan Zadek, geçen yıllardan
sonra biraz da karamsar bir şekilde.
"Madencfler oyunlaria
ilgilenmiyorlardı ve hâlâ da
ilgüenmivorlar. Neden ilgiiensinJer ki ?
*' dıyor artık Daha öce İngıltere ve
Almanya'nın sanayi bölgelerinde
işçiler için oyunlar sunan Zadek. artık
tiyatro izlemeye gelenler içın tiyatro
yapacağını belirtiyor. Almanya'da
yaşayan en iyi vönetmenlerden biri
olan Zadek, Yahudi kökenli bir ailenin
çocuğu. "Venedik Taciri'"nin senaryosu
da Zadek'in Berlin'de geçirdiği
çocukluk günlerine dayanıyor.
Zadek"ın annesı bir Yahudi olmasına
ragmen asimıle olmuş ve Hitler'e
hayranlık duyan bir insan. Daha sonra
İngiltere'ye yerleşmelen de annesinin
kalmak için direnmesine ragmen
gerçekleşmiş. Hitler'den kaçarak gittiği
Fngiltere'de de Zadek, Yahudiliği
konusunda farkh bir tavırla
karşılaşmamış. Burs kazanarak gitmek
istediğı okul onu, Yahudi kontenjanlan
dolduğu gerekçesiyle kabul etmemış.
Ardından. Peter Brook, Kenneth
Tynan, Rkhard Burton gıbi ünlü
tıyatrocularla birlikte geçen Oxford
yıllan ve Neville Coghill'den alınan ılk
Shakespeare dersleri gelmış.
Daha sonraki yıllarda BBC'de Hım
Wheldon"la çalışmış ve bu yıllarda
Genet'ın "Balkon" oyununu ılginç brr
yorumla sahnelemeye kalktığı için az
daha ölüyormuş. "Genet oyunumu
beğcnmedi. tlk temsilden sonra elinde
silahıyla beni vıırmak için bekiiyordu."
Zaten savaş sonrası Ingilız tiyatrosu da
en fazla bir tane kötü çocukla
ugraşabılirdı. Peter Brook ortalığı
kanştınyordu o günlerde ve bır de
Zadek'in çıkmasına ızin \erilemezdi.
Zadek de kendisınden emın olmadığmı
soylüyor. "Bir göçmen olarak
tanınmak ve tiyatro yapmak
istemivordum ama varolan sanatla da
aram iyi değüdi. Hep de böyle oldu
zaten."
Bunun üzerine ailesini fngıltere'de
bırakmış ve Almanya'va dönmüş,.
Gittiği gibi de hâlâ birlikte çalıştığı
harika bir ekiple tanışmış. Menajer
Kurt Hübner ve VVilfield Minks.
En son olarak Brecht'in eski
topluluğuna yönetmen yardımcısı
olarak gelen ve bu yılın başlannda
politik nedenlerle aynlan Zadek'in.
Shakespeare'e ve "Venedik Taciri"ne
olan ilgısi çok eskı yıllara dayanıyor.
Oxford'da başlayan iigi, Hamburg
Schauspıelhaus'ta çalıştığı vıllarda
artmış ve 1958 vılında Almanya'va
yerleştiği zaman ilk sahnelediğı ovun
"Venedik Taciri" olmuş. Ardından
Viyana'da daha değişik bir yorumla
yeniden sahnelemiş.
"Vaptığım popüler revii türii oyunlar,
bana Shakespeare'i daha açık ve
popüler bir şekilde >orumlanıa cesareti
verdi" dıyen Zadek. "Venedik
Taciri"ni en hızlı olanın kazandığı ve
yahudilerin bu defa kurban değıl
asimıle edıldiği bir toplum yapısi
A Imanya'da
/ • çalıştığı en
i l son
tiyatrodan
'İnsanlann
kendisinden kaba ve
propagandacı şeyler
yapmasını istediği
için" aynlan Zadek,
öğreten değil
anlatan üslubuyla,
propaganda değil,
sanat yapmayı amaç
edinen anlayışıyla
tiyatroda yeni bir
çağ açacağa
benziyor.
eter Zadek,
"Venedik
Taciri"ni en
hızlı olanın
kazandığı ve
Yahudilerin bu defa
kurban değil,
asimıle edildiği bir
toplum yapısı içinde
sunuyor.
içinde sunuyor.
Shvlock onun ellennde. uzun burunlu,
fare benzerı bir Nazı karikatürüne
donuşmü^. Asimıle edilmiş.
Yahudiliğinı \itirmiş bu Shvlock
vanında. avnca. Shakespeare'den bile
kötü şakalar yapan Gobbosgaet.
Jessica'vı etkılemek için türlü oyunlara
başvuran Lorenzo ve gayet sıradan bir
Belmont da oyunda karşımıza çıkan
sev ler.
"Shylock'u ne kadar çirkinleştirmeye
kalkarsam i/Jeyici o denli hoşnut
kabyor" diyor yönetmen. "Oyunun
oyunu da bu zaten."
Oyunda Gert Voss başrolde. Voss. son
üç yıldır Edinburgh'ta çeşıtli oyunlarda
sahneye çıktı. 93'te Peter Stein'in
"Julius Ceaser"ında Anthony, geçen
yıl Zadek in "Antony and
Cleopatra"sında Antony. rollenni
üstlendi.
"Voss i>i bir oyuncu" dıyor Zadek.
"Shylock'u farklı bir şekilde
yorumluyor. Onun yorumu sayesinde
oyunun parajntikam \e ırkçılığı ironik
bir biçimde, mizahi içerikle oynandığı
anlaşdıyor"
Zadek,"l990'da Berlin'de yaşayan
modern bir tacir çıkartmış ortaya.
Anti- semitızm üzerinde
yoğunlaşmaktan çok. Yahudiligin daha
ince yöntemlerle rafine edildiği bir
toplumda geçen oyunda, Gert Voss'un
Shylock'u. ne görünüş ne de düşünce
olarak yahudıye benziyor. Shylock'un
dinginlıği bir göçmenin tavırlanndan
çok gururlu bir ınsanın tavırlannı
andınyor. Düşmanlanna, ölümünü
görmelerinin zevkini tattırmayan ama
içten içe ölen bir insan.
Portia'yı canlandıran Eva Matter da.
özellikle Bassanio'nun kendisinden af
dilediği sahnede, performansmın
doruğuna çıkıyor. Bassanio kaygısız
cesur ve ne yapacağı belirsiz bir tıp.
Tıpkı duygusal Antonıo gibı.
Oyuna bütünsel bir açıdan
bakıldığmda grotesk bir yapısının
olduğu görülüyor. Sanki Zadek her
sahneye bir saçmalık yerleştirmek
zorunda hissetmış kendini.
Oyun boyunca Shylock'u insancıl.
dığerlenni ise antipatik göstermek gibi
klasik bır ıkilemle karşı karşıya kalmış
yönetmen. Oyunda izleyicinin kanının
ısındığı herhangi bir karakter yok.
Aslında olması da gerekmiyor. Önemlı
olan konu ve performans.
"Antony ve Cleopatra", Pinter'in
"Moonİight"ı gibi oyunlan
gerçekleştirdiğı Almanya'da çalıştığı
en son tiyatrodan "insanlann
kendisinden kaba \e propagandacı
şeyler yapmasını istediği için" ayrılan
Zadek, öğreten değil anlatan
uslubuvla. propaganda değıl, sanat
yapmayı amaç edinen anlayışıyla
tiyatroda yeni bir çağ açacağa
benziyor. Bugünlerde yıldızı parlayan
Zadek. yakında da "The Cherry
OrcharcTı Viyana'da sahnelemeye
hazırlanıyor.
'Genç Yorumlar' projesiyle beş ay süresince 'her ay, bir oyun' sunacak r
Dormen Tîyatrosu 4O.yıhın kutlııvor
KültürServisi-40. yılını kutlayan Dor-
men Tiyatrosu. 1995-1996 tiyatro sezo-
nunda ıkı yeni oyunla perdelennı açma-
ya hazırlanıyor.
Haldun Dormen'in Kemal Uzun'la
birlikte G Feydeau'nun "La Puce a
L'oreiUe" adlı oyunundan vola çıkarak
yeniden yazdiklan ve Haldun Dor-
men'in yöneteceği "Arapsaçı" komedi-
si, sezonun ilk oyunlanndan Haldun
Dormen, Çiğdem Tunç, Suat Sungur,
Şebnem Özinal. kayhan Yüdızoğlu, Ha-
kan Ökten.Şebnem Sönmez.Ay şe Çakar,
Engin Yüksei, Ybsi Mizrahi, Sefa Zengin,
Gürkan Uygun, Halh Ergenç ve Neslihan
Yeldan'ın rol aldıklan oyunun dekorlan
Osman Şengezer. kostümleri ise Güler
\lğit tarafından gerçekleştirilecek.
Kocasının kendisini aldattığını sana-
rak ona bir tuzak hazırlayan ve bu tuza-
ğa kocasından başka herkesı sürükleyen
bir kadını ve arapsaçına dönen aile iliş-
kilerinin komedi dilıyle anlatıldığı oyun
kasım ayında perde açacak ve dığer
oyunlarla dönüşümlü oynayacak.
Beş vıl öncesine kadar "Hangisi Ka-
nsT, "Ikinin Biri", "Kaç Baba Kaç" ve
"Karmakanşık" adlı komedileriyle ızle-
yici kahkahaya boğan ve Türk seyırcisı-
nin yakından tanıdığı ünlü Ingıliz fars
ustası Ray Cooney'in yeni oyunu. "Ko-
mik Para" ise provaya başlayan diğer
oyun.
Haldun Dormen ve Kemal Uzun'un
dilimize çevirdikleri oyunun dekorlannı
Nilgün Gürkan. kostümlerini ise Güler
Yiğit hazırlıyor. Çetin Akcan'm yönete-
ceği oyunda MetinSerezlLGüne|Berbe-
roğlu, Selçuk Uhıergüvçn, İsmet Ustekin,
Kerem Atabeyoğhı, Gfilbin Yeşil. SeUm
Erdoğan ve Şencan Güleryüz rol alacak-
lar. Coonev. >ine bu oyunda çıldırmış ve
T"*v ormen
/ 1 Tiyatrosu,
* S 40. yıhnı
çeşitli etkinliklerle
kutlamaya
hazırlanıyor. Bu
çerçevede, 24
kasım gecesi,
Dormen
Tiyatrosu 'ndan
yetişmiş eski yeni
tüm oyuncular
AKM'de bir araya
gelerek bir oyun
sahneleyecekler.
Tiyatronun emektar
sanatçılanna çeşitli
ödüller verilecek.
ALINTILAR
TAHStN lİJCEL
U
nlü tiyatro sanatçısı Gülriz Sururi'nin "Sokak Kızı İrma"dan küçük bir bölüm sunacağı gecede,
Savaş Ay'ın Dormen Tiyatrosu üzerine hazırladığı bir belgesel film de gösterilecek. Yapı Kredi
Bankası da 40. yıl nedeniyle Dormen Tiyatrosu *nu konu alan birkitap yayımlayacak.
yalan, yanlış anlama, satın alma üçgenı-
nı, işin içine aniden para sahibi olan bir
dar gelirlı, polis ve mafvayı da katarak
yıne bir kahkaha kasırgası halıne getır-
miş.
"Komik Para" da, kasım ayından baş-
layarak diğer oyunlarla dönüşümlü ola-
rak sahnelenecek.
Haldun Dormen Tiyatrosu. daha önce
ticari nedenlerle oynavamadıkları oyun-
lan, yeni sezonda "Genç Ybrumlar* pro-
jesı iletivatroseverlerinkarşısınaçıkara-
cak. Kasım aymdan ıtıbaren. beş av sü-
resince "her ay; bir oyun" sunmayı plan-
layan Dormen TivatroMj. bu proje ile
konservatuvarda okuyan tiyatro öğrenci-
lerine de yeteneklerini sunma şansı ve-
nyor. Böylelikle. tiyatro seyırcisi daha
önce izleme olanağı bulamadığı oyunlar-
la tanışmış olacak.
Dormen Tiyatrosu. 4Ü. yılını çeşitli et-
kinliklerle kutlamava hazırlanıyor. Bu
çerçevede. 24 kasım gecesi, Dormen Ti-
yatrosu'ndan yetişmiş eski yeni tüm
oyuncular AKM'de biraraya gelerek bir
oyun sahneleyecekler.
Tiyatronun emektar sanatçılanna çe-
şitli ödüller verilecek. Ünlü tiyatro sanat-
çısı Gülriz Sururi'nin "Sokak Kızı Ir-
ma'dan küçük bir bölüm sunacağı gece-
de. Savaş Ay'ın Dormen Tiyatrosu üze-
rine hazırladığı bir belgesel film de gös-
terilecek. Yapı Kredi Bankası da 40. yıl
nedeniyle Dormen Tıyatrosu'nu konu
alan bir kitap yayımlayacak.
Dormen Tiyatrosu. 40. yılında da, bir
"komedi tiyatrosu'" olma geleneğini sür-
dürerek. yeni bir sezona daha umutla
başhyor. Dormen Tiyatrosu'nun belli bir
seyirci profili olduğunu söyleyen Hal-
dun Dormen."Dormen Tiyatrosu seyir-
cisL bizden düzeylL hareketli komediler
bekliyor. Biz de bu beklentiyi kar-
şıladığunızı düşünüyoru/" diyor.
Leyla Gencer Şan Yanşması'na 68 kişi katıldı
Kiiltür Servisi - Uluslararası Leyla
Gencer Şan Yanşmasf nın yanşma
takvimi ve kesinleşen jüri listesı
belirlendi. Yanşma takvimine göre.
bugün saat 10.00'da elemeler yapılacak
v e eleme sonuçlan akşamüstü
belırlenecek. Yann saat 10.00'da
yanfinal içın kura çekımı yapılacak ve
saat 11.00 - 18.30'da provalar
gerçekleştirilecek
7 EyJül Perşembe günü saat 18.00'de
yanfinal gerçekleştinlecek. 8 Eylül
Cuma günü saat 10.00'da final içın
kura çekimi yapılacak ve saat 11.00'de
provalar gerçekleştirilecek. 9 Eylül
Cumartesi günü saat 19.00'da piyano
eşliğinde final gerçekleştirilecek ve
dereceler açıklanarak, ödüller
dağıtılacak.
Bu arada Uluslararası Leyla Gencer
Şan Yanşması kesinleşen jüri listesi
belirlendi. Jüri Başkanhğını, Ricardo
Muti ile birlikte Ravenna Opera
Festivali'nin artistik direktörlüf ünü de
yapan Milano La Scala Artistik
Direktörü Roman \Tad üstleniyor. Jüri
Başkan Yardımcılıgını Leyla Gencer.
koordinatörlüğü Aydın Gün. Fransa
Toulousse Operası artistik
dırektörüNicholas Joel. Herben Von
Karajan ile Viyana Operası'nda çalışan.
Londra Senfonı Orkestrası'nın artistik
direktörlüğünü de yapan Ingiltere
Covent Garden artistik direktörü Hclga
Schmidt Roma ve Trevizo Operalan
artistik direktörü Mo. Vincenzo de V"rvx)
\e dünyanın en önemli opera festivalı
olan Bayreuth Festıvali direktörü
Wolfgang NV'agner'in (Richard
Wagner'in torunu) temsilcisi olan
Dublin Operası Artistik
Direktörü.Dorothea Glatt jün de yer
alan öteki isimler Toplam 68 kişinin
katıldığı yanşmaya katılacak sanatçılar
ise şu isimlerden oluşuyor:
Bahaeva Goularam (soprano)
Türkmenistan. Ali Askerov (bas)
Azerbeycan. Marcelo Raoul Alvarez
(tenor) Arjantin. Kostadin Andeev
(tenor) Bulganstan. Damir Bassyrm
(bariton) Çek Cumhunvctı. Thomas A.
Bauer (bariton) Almanva. Banu Böke.
(soprano) Almanva. N'ino
Ebralklze(soprano) Yunanistan. Franke
Theresa (mezzo sop.) Almanva. Kyung
Hv\a Cho (soprano) Kore. Georgo
Gabeiaia (tenor) Gürcıstan' Tıtiis .
Ruslan Gafarmtbariton >. Özbekıstan.
Anna Gurashvili (soprano) Gürcıstan.
Reyhan Hacımustafa (soprano)
Makedonya. Hyejin Kim (soprano)
Kore. Konstantin Kont/evof (rurıton)
Rusya. DilekLangosh(lınk sop.)
Almanva. Ji Ping Li (mezzo sop.) Çın.
Anna Ivanova Todora (voprano)
Bulgaristan. Alfredo Maass (tenor)
Meksika. Elena Vlsofova (soprano)
Rusya. Heliana Muntenau (soprano)
Romanva. Naira Nachhatashvili
(soprano) Gürcıstan. Mariha Parulava
(soprano) Gürcistan. Paola Pelliciari
(mezzo sop.) Italya. Vladimir Stoyanov
(bariton) Bulgaristan. \lexandre
Tomadze (bas) Gürcıstan. Sofia
Evangelia Tsimpanakou (soprano)
Yunanistan. Diana Vashakmadze
(mezzo sop ) Gürcistan, Goularam
Baltaeva (Tiirkmenıstan), Gökhan
Akyüz (bariton) Türkıye. Funda
Ateşoğlu(soprano) Türkıye. Vlelda
Aygiin (soprano) Türkıye, Bülent
Bezdüz (tenor) Türkıye, Aytul
Büyiiksaraç(soprano) Türkıye,
Zibelhan Dolkay (soprano) Türkiye,
Şule Köken Durham (soprano) Türkıye,
Ev ren Ekşi( soprano) Türkıye, Selva
Erdener (soprano) Türkıye, Çigdem
Gencer (soprano) Türkiye. Ferhat
Göçer (tenor) Türkıye. Bülent
Güneralp (tenor) Türkıye, Zuhal
Gürgen (mezzo sop.) Türkıye, Esra
Kalmukoğlu (.soprano) Türkıve,
Şebnem Kartal(mezzo sop.) Türkiye.
Tuncay KurtoğJu (bas) Türkiye.Nurdan
Küçükckınckçi (soprano) Türkıye.
Bülent kük'kçi(tenor) Türkiye. flhan
Haluk Tolga (tenor) Türkiye, Ash
Omağ(soprano) Türkıye. Esra
Özbirt soprano) Türkıye, Ahmet
Ortaçdağ (tenor) Türkiye. Y. Emre
Özorhan (tenor) Türkıye. Oylun Pirolli
(soprano) Türkiye. Murat Efe Noyan
(tenor) Türkiye. Cengiz Sayın (bariton)
Türkiye. Sayra Seyhan (soprano)
Türkiye, Birgül Su (soprano) Italya,
Linet Şaul (mezzo soprano) Türkıye.
Işıl Şan (soprano ) Türkiye, Esin Talınlı
(soprano) Türkiye, Kevork Tavityan
(bariton) Türkıye, Hakan Traşoğlu
(bas) Türkıye, Feryal TürkogJu
(soprano) Türkiye, Burcu Yılmazkurt
(mezzo sop ) Türkıye, Huriye Vâkar
(soprano) Türkiye, Metin Yakar (tenor)
Türkıye, Aznif Zıvart Zaruki (soprano)
Türkıve.
Bizim Köy ve Huzur
"Alıntılar" Cumhurıyet'te yayımlanmaya başladı
başlayalı, kendimı büyük bır evde sıradan bir ko-
nuk olarak gördüm. Koşulum gereği, çok uzak ol-
mayan bir gelecekte, dıyelım kı yüzüncü yazıdan
sonra, tıpkı geldiğim gıbı, sessızce gidecegim kuş-
kusuz. Ama, kaldığım sürece. büyük evin töreleri-
ne titizlikie uymam ve geçıci ayrıcalığımı kötüye
kullanmamam gerektiğinı gözden uzak tutmama-
ya çalıştım. Umarım, başardım da: Işimden, eşim-
den söz etmedım hiçbir zaman; tek bir yazı bir ya-
na bırakılırsa, bu köşede yayımlanan elliyi aşkın ya-
zıda, hiçbir kıtabımın adını anmadım; herhangi bir
kitabıma göndermede bulunmak zorunda kalınca,
araştırıcı okurun işini zorlaştırmak pahasına, "Bir
başka yerde soylediğim gıbi", demekle yetindim.
Cumhurıyet'te Cumhuriyet'in bilinen ilkelerine ve
kendi düşünceme ters düşer görünen yazılarla kar-
şılaşınca da Konukluğumu anımsayıp susmayı yeğ-
ledrm. Çok duyarlı olduğum bir konuda, yüzdeyüz
yanlış gözlemler içeren bir yazı bıle tutumumu de-
giştırmedi; ancak ustamız Melih Cevdet Anday'ın
bir yazısı dolayısıyla, genel düzlemde belirttim dü-
şüncemi; söz konusu yazının yazan, yaklaşımımın
genel nıtelığını görmedi; uygarca tartışmayı bilme-
diğimi anıştırdı; bu "uygar" uyarıya bile sesimi çı-
karmadım. Bununla birlikte, degerlı dostum Selim
lleri'nin "Neden Eski Kulîürümüz?" (Cumhuriyet,
15.8.1995) başlıklı yazısını okuduktan sonra, kura-
lı bir kezlığine bozmaya karar verdım. Neden? Bu
yazıyı çok aykırı bulduğum içın mi? Hayır; Selim ile-
ri'nın ımzası altında sunulunca. içerıği benim için
daha büyük bir önem kazanıyordu, bir; Selim ileri
kimı önemli karşrtlıkları fazla bulanık bırakıyordu, iki;
Selim lleri'yle gırişeceğimız bir tartışmanın, düşün-
celerimizin birbırine yüzde yüz ters düşmesi duru-
munda bile, hiçbir zaman dostça bir söyleşim çer-
çevesini aşmayacagına ınanıyordum, üç; birtakım
önemli karşıtlıkların aydınlatılmasında birbirimize
yardımcı olacağımızı umuyordum, dört.
Selim llerı. nedense gereğince tanımlamadığı,
ama olumsuz nıteliğim sık sık vurguladığı "yapayay-
dın" kavramı çerçevesinde, Doğu/Batı, eski
ekin/yeni ekin, yerel ekin/yabancı ekin gibi çok
önemli ve çok tartışmalı karşıtlıkları ele alıyordü
gerçekten. Ben de, aynı "yapay aydın" kavramın-
dan yola çıkarak, üç ya da dört yazı süresince, ka-
rınca kararınca, aynı karşıtlıkları tartışmak düşün-
cesındeyim. Ama, yazımın uzun girişi "yapayaydın"
kavramını irdelemeye yer bırakmadıgından, önce
ikincıl birgözlem üzerinde duracağım. Sevgilı dos-
tum şöyle yazıyor:
"Şu ürkünç olayı gözden ırak tutmamak gerekir.
1949 tarihli Huzur, yapay aydının desteğini kaza-
namamış; Tanpınar'a Kırtipil Hamdi' diyen aynı
yapay aydın, 1950 tarihli Bizim Köy'ü sade okur-
yazara okunacak başyapıt nitemiyle takdim eîmiş-
tir."
Önce kişisel bir saptama: ben 6O'lı yıllann başla-
nnda Tanpınar'ın çok sık uğradığı ve kendisinden
çok sık söz edilen bır çevredeydim, kendisine Kır-
tipil denıldiğini bilmezdim; demek ki, takma ad çok
da yaygın degıldi, bilıp kullananlar, büyük birolası-
lıkla. Sabahattin Eyuboğlu gibi yakın dostları ya
da Ataç gibi kendisinden biraz uzaklaşmış ünlü ki-
şilerdi. Bizim Köy'ün bir başyapıt olarak sunulma-
sına gelınce, bu konuda en büyük pay, Mahmut
Makal'ı gözlemlerinı yazdığı biçimde yazmakta yü-
reklend/rip krtabını yayımlayan (Tanpınar'ın Yaz Yağ-
muru'nu da yayımlamış olan) Yaşar Nabi'yle say-
falarında yazmakla onur duyduğumuz tarihsel ga-
zeteyle özdeşleşmış Nadir Nadi'nindir. Bir an için,
bu dört (ya da şu son iki) yazan "yapay aydın" di-
ye nitelediğimizi düşünelim. O zaman "gerçek ay-
dın " nitelemesini başka kıme yakıştırabiliriz?
Ama bu gözlemin beni en çok şaşırtan yanı, in-
ce duyarlığıyla yıllardır okurlarının hayranlığını ka-
zanan İleri'nin birbirınden bağımsız iki olguyu (Hu-
zur'un sessizlıkle geçiştırilmesi ve Bizim Köy'ün
büyük yankı uyandırması) tek bir olaya, öznelerini
de tek bir "ortaközne"ye indirgeyerek bu varsayım-
sal olayı ürkünç bulması. Ama, Huzur'un fazla ilgi
uyandırmaması (durum gerçekten buysa) ürkünç-
türdiyelim. Bizim Köy'ün başyapıt sayılması neden
ürkünç olsun? Beğenı sorunu, sevgili İleri hiç mi hiç
begenmeyebilir, ama Bizim Köy benim için 1950'de
bir başyapıttı, 1995'te bır başyapıt. Çelişki olsun di-
ye söylemiyorum, 1979'da da, benim için yazınımı-
zın kırsal yaşama ılişkin en ılginç iki yapıtının Ed-
gü'nün Kimse'siyle Makal'ın Bizim Köy'ü olduğu-
nu söylemiştim. Anlatılan nesne ya da olayın ken-
disi sanılacak ölçüde yalın anlatımıyla, sıradanı şi-
ire dönüştüren gözlem gücüyle (kamından yanan
lamba), yoksulun o soylu ve varla yok arası gülüm-
semesiyle donanmış genç anlatıcının duyarlı oldu-
ğu kadarda nesnel yaklaşımıyla, Bizim Köy. kim ne
derse desin, yazınımızda bir doruktur.
Öte yandan, Reşat Nuri'nin Fende'sinin ancak
Anadolu serüveninden sonra "gerçek" Feride ol-
masını olumlu bir gözlem olarak karşıladığına gö-
re, lleri'nin Bizim Köy'ü pek de yabana atmaması
gerekir: Bizim Köyolabildiğincean bır Andolu ürü-
nü olarak belirır, ama aynı şeyi Huzur için söyleme-
ye olanak yoktur. Benim gördüğüm ve bildiğim ka-
darıyla, Tanpınar bir Batı hayranıydı, önünde Pa-
ris'ten ya da Fransız ozanlarından söz edildiği za-
man gözleri ışıldardı, Huzur'un bir yerinde de ner-
deyse çevirir gibi Sartre'ı yinelediği bilinır. Üstelik,
gelenek (ya da 'eskiküttür") süreklilikse, Bizim Köy
uzunca birsürekliliği başlatır, oysa Huzur'un pek iz-
leyeni olmamıştır.
Ama bu gözlem, daha şimdiden, Selim İleri'nin
"yapay aydın" kavramını çelişkin bir kavrama dö-
nüştürmekte.
Evrensel Küttür dergisinde bu ay
Kültür Servisi - tnceleme ve eleştiri ağırlıklı Evrensel
Kültür'ün eylül savısı çıktı. Bu ay, Can Yücel'in
"Flaş" adlı şiiri. Âydın Çubukçu'nun bin yıllık Manas
Destanı'nı konu alan yazısı ve Sennur Sezer'in Rosa
Luxemburg'un az bilinen yönleriyle ele alan yazısı yer
alıyor. Ayşe Okvuran. yakın zamanda yitirdığimiz
Bilgesu Karasu'yu. metınlerdeki temalar bakımından
inceliyor. Derginin dosya sayfalannda, "Ulusal
Kültür" genel başlığı altında incelenen değişik
problemlerin bu ayki başlığı "Halk Kültüründe İlerici
Demokratik Unsurlar" tiyatro alanında, Mehmet
Esatoğlu'nun "Dünya AmatörTiyatrolan'nın 3.
Etkınliği". Bora Tanyel/Uluç Esen'un tiyatro
alanındaki vazılarının konusu ise "'Stanislavski ve
Oyunculuk Yöntcmi". Veysel Çolak "Dize" başlıklı
yazısında, şıirde dıze sorununu inceliyor.