22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EYLÜL1995 PAZARTESİ OIAYLAR VE GORUŞLER Vakıflar ve DernelderîçinYeniYasa PENCERE ZEKÂİ BAkOGLU Eski Gençlik ve Spor Bakanı Türkiye Üçüncü Sektör Vâkfı Başkan Vekili nayasamızda sonyapılan için daha çok Türkiyeüçüncüsektörü di- Avakıflar ve dernekler için yargı güvencesi getiril- miş. böylece Türk üçün- cü sektörünün bağımsız- lığı tanınmıştır. Buna göre polis örgütün- de dernekler masasına bağlı derneklerle Vakıflar Genel Müdürlügü'ne bağlı va- kıflar için yeni bir yasal düzenleme ya- pılması gerekıyor. Uçüncti sektör Demokrasinin diger rejımlerden farkı, vatandaş merkezli bir süreç olmasıdır. Birinci sektör vatandaşa hizmet etmek içinkamu gelirlerinden tnaaş alan görev- liler sektörüdür. İkinci sektör (kâr) amaç- lı özel sektördür. Üçüncü sektör ise kâr amacı gütmek- sizin gönüllü olarak toplum hizmetine katılan vatandaşlar sektörüdür. Ulusal düzeyde vakıflar ve derneklerle uluslara- rası düzeyde hükümet dışı kuruluşlar bu sektörün örgütleridir. Dünyada "bağımsız sektör", "gönüflü kuruluşlarsektörü", "shiltoplum sektö- rü", "üçüncü sektör" gibi eşanlamlı de- yimler altında hızla gelişen bu sektöre biz. demokrasidekı gücünü vurgulamak yoruz. Üçüncü sektör niçin önemüdir? Çoğulcu ve katılımcı çağdaş demokra- si üç temel sektör arasında uzlaşma reji- midir. Çağdaş demokrası çoğulcu ve ka- tüımcKhr. Vatandaşın toplum hizmetle- rıne gönüllü katıltmını parasal vönden S'akıf". fikir ve emek yönünden de "der- nek" sağlar. Birinci sektör "iktidar", ikinci sektör u kâr" amaçlıdır. L'çüncü sektörün merkezinde ise "•vatandaş" var- dır. Üçüncü sektörü gelişmemış bır de- mokraside vatandaş. birinci ve ikinci sek- törün egemenliği, hatta bazen boyundu- ruğu altmdayaşamaya mahkûmdur. Ger- çekten iktidar amacı için birinci sektör. kâr amacı için de ikinci sektör vatanda- şın sırtındanbeslenir. Vatandaşlann hak- lannı bu iki sektöre karşı koruyan ise üçüncü sektördür. Demokrasidevatandaşlar örgütlenme- dikçe bu boşluktan anarşi, terör ve yol- suzluklar kolaylıklayararlanır ve demok- rasi tehlikeye ugrar. Korkunun ecele fay- dası yoktur. Çözüm yolu si\ il toplum ör- gütlenmesidir. Demokratikleşme üçün- cü sektörün bağımsızbir sektör olarak ör- gütlenmesiyle gerçekleşir. Her çağdaş demokrasi ancak üçüncü sektörü kadar güçlüdür. Üçüncü sektör. hem ulusal hem de uluslararası düzeyde bilinçli \e du- yarlı bır kamuoyu hazırlanmasında ve si- yasal irade üzerinde baskı grubu oluştu- rulmasında. tabandan başlayan vatandas,- lar hareketi olarak. son derece etkilı rol oynamaktadır. Gerçekten her alanda bin- lerce uluslararası NGO uluslararası po- litikanın gelişmesinde önemli roüer üst- lenmişlerdir. Hükümetlerarası kuruîuş- lar bunlann etkisi altındadır. Böyle iken bir tek uluslararası Türk NGO'su yoktur. Üçüncü sektör hareketi Avrupa"da hız- la güçlenmekte. medya ıle ve asıl son "tntemet" çahşmalanyla bütün Avrupa ülkelerini birbirlerine kenetlemektedır. XX. asnn sonu. ulusal ve uluslararası üçüncü sektör hareketi ile dün *yöneti- ten" vatandaşin "yöneten" aşamasına ge- çiş dönemi olmuştur. Vatandaş rolündeki bu dev rim. 2000'li yıllann. üçüncü sektörün egemenhk yıl- lan olacagının göstergesi değil midir? Ülkemizdeki duruma gelince. 12 Ey- lül dönemi öncesi acı olaylan nedeniyle demekler yasası da antıdemokratık kı- sıtlamalara uğramış, bunun sonucu ola- rak birçok dernek \ akfa dönüşmûş; mal- varlığı olmayan ve adından başka vakfa benzer yanı bulunmayan pek çok vakıf oluşmuş; bu da vakıf kurumunun saygın- lığına gölge düşürmüştür. Vakıflann ve demeklerin birçok sonınubirikmiş. siya- sal iktidarların vaatlen askıda kalmıştır TUSEV İşte bu sorunlarkarşısmdabizler, Tür- kiye"de tanınmtş 20 büyük vakıf ve der- nek liderleri toplanarak, 1993 başlannda TÜSEVi kurduk. Şimdiüye sayımız 100 civanndadır. Üye olmak için temel ilke. "demokratik \e laikcumhuriyet ilkeleri- ne içtenlikk bağh olmak"tır. Amacımız, \akıflann \e demeklerin ortak sorunla- nna çözümler aramak ve vakıflann \e demeklerin bağımsız bir sektör olarak örgütlenmesine katkıda bulunmaktır. TÜSEV. yoğun bir çalışma içme gire- rek. A\rupa Birlıği"ne bağlı Avrupa Va- kıflar \krkezı"ne(EFC) ve Avrupa Kül- tür VaktVna (ECF) asil üye olmak sure- tiyle Avrupa Üçüncü Sektör Hareketi"yle bütünleşmeye özen gösterdi. Cutnhur- başkanımızın himayesinde ulusal planda düzenlediğı ilk Türkiye Üçüncü Sektör K.onferansı"nda birinci ve ikinci sektörün yetkili temsilcilen ile EFC ve ECF baş- kanlannın da huzurunda Türkhe Üçün- cü Sektör Deklarasyonu kabul ve ilan edildi. Bu deklarasyonun hükümlerine uygun olarak hükümet TÜSEV'i. vakıf- lann ve demeklerin ulusal ve uluslarara- sı düzeyde bağımsız bir sektör olarak ye- niden düzenlenmesini mümkün kılacak yasa taslağını hazırlamakla görev lendir- dı. Bunun için TÜSEV'in oluşturdugu bilim kurulunun hazırlıklan son aşama- ya ulas,tı. Bu arada TBMM. bağımsız sektör için gerekli anayasa değişikliğini kabul ettı. Gönüllü KuruluşlarYasaTas- lağı adını verdigimiz proje. bir anketle birlikte üye vakıf ve derneklerle ilgili ba- kanlıklann görüşlerine sunuldu. Bugün bu kurumlann yetkili temsilcilerinin ka- tılmasıyla bir değerlendirme toplantısı yapılmaktadır. Taslak TÜSEV Yönetim Kurulu \e Mütevelliler Heyeti'nce geliş- tinlerek ikinci genel konferansa sunula- cak; burada son şeklini aldıktan sonra hükümete tevdı edilecektir. Özet olarak, ulusal düzeyde üçüncü sektör, demokrasimızin kilit taşıdır. ön- cebunubiklim. Uluslararası düzeyde ise Türkiye. yüzde 99 Müslüman nüfusu ile Islam dünyasında dini kural ve kurumlar- la (şeriat) yönetilmeyen çağdaş anlamda laik ve demokratiktek ülkedır ve kökten- dincı akıma karşı Avrupa'nın güvencesi konumundadır. yeni A\ mpa Türkiye'sız. Avrupa üçüncü sektörü de Türkiye üçün- cü sektörü olusmadan olamaz. Bunu da bilmeli ve bütün dünyaya bildırmeliyiz. Bunıtn için de üçüncü sektörümüzün çağdaş demokrasikrdeki gelişme parak- lindebağımsızbir sektör olarak örgütkn- rnesıni saglayacak yeni gönüllü kuruluş- lar yasasının çıkanlmasına öncelik ve ıvedilik tanımasınt. siyasal iradeden is- temeliyiz. ARADA BIR NÜVtT YETKİN Eski Bakan ve Milletvekili YılmazBir Savaşçı YîtiPdik Tanımladığım kişı Hıfzi Oğuz Bekâta'dır. Istiklal Savaşı sırasında Ankara'da betki henüz il- kokul sıralannda idi. Milli mücadelenin meşakketle- rini, acılarını, sevinçleriniyüreğinde duyarakbüyüdü. Atatürk'e, devrimlere, laik devlet ilkesıne Batı uy- garlığına yürekten bağlı bir genç olarak eğitimini ve askerliğini bitirdikten sonra kısa sürede pariamento- ya girdi. Tek parti sistemi onu tatmin etmiyordu. CHP'nin kendi içindekurduğu (Müstakil Grub)akatılarakeleş- tiri ve denetim denemeleri yaptı. Çok parti dönemi- ne geçilmesiyönünde IsmetPaşa'nın girişimıni des- tekleyen genç parlamenterler arasında Bekâta da vardı. 1950'de Ankara'da CHP seçimi kaybedince genel merkezin verdiği görevlerie ıllerde örgütlenme çalış- malanna katıldı. Ben kendisini, CHP'nin muhatefetteki ilk kurulta- ymda tanıdım. Çevrelerinde seçimi kaybetmiş genç ve idealist parlamenterler, kurultay delegelerine bil- dirgeler, broşürler dağıtarak güç ve moral vermege çalışıyorlardı. Bekâta 1957'de Ankara'dan seçilerek TBMM'ye girdi. O tarihten sonra BüyükMilletMeclisi'nde, (1961 Anayasası'nı hazırlayan) kurucu Meclis'te, cumhuri- yet senatosunda birlikte olduk, ikimiz de Inönü hü- kümetlerindegörev aldık. Onun kürsüde inandığı da- valan, yurdunve ulusun bölünmezbütünlüğünü, ana- yasave hukukun üstünlüğü, laikdevletilkesini gür ve tok sesıyle nasıl savunduğunu ve bu ilkeler uğruna, aynı kabinedekı bır başka bakanla nasıl savaştığını yakından bilirim. Aktif görevlerden ayrıldıktan sonra da sarsılmaz inançlannı, olaylar karşısmda görüş, düşünce, eleş- tiri ve önerilerini kitaplarıyla, makaleleriyle, topluluk- lardakonuşmalanylayoruimadan savunmayadevam etti. Onunla, (Encümeni Daniş)de Istanbul'daki kuru- cu meclisüyelerininaylıktoplantılanndave "61Ana~ yasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı "nda bir araya ge- liyorduk. Hattada iki gün diyaliz makinesine bağlan- maya mahkûm olmasına rağmen bütün toplantıiar- da inançlıve inandırıcısesi ve üslubu ile görüşve uya- nlarına devam etti. Ne yazık ki hastalığa yenik düş- tü. Yılmaz ve yorulmaz savaşçı nur içinde yat. Biz de evlendik Mutluyuz!.. HARÎKA ve ŞEVKET SARAL 24 EyM 1995 Kadıköy Evlendirme Daıresf İLAN T.C. BAŞBAKANL1K GÜ\1RÜK MÜSTEŞARL1ĞI Gümrükler GenelMüdûrlüğû İstanbul Gümrûkleri Başmüdüriüğü DU\URU Sayı: B.02.1.GÜM.4.06.10.00- Konu: 04'GİŞ: 048-1319. 2119-GKY-7758 BaşTnüdürlüğûmüze kayıtlt 13192119 karne nolu Gümrük Komısyoncu Yardımcısı Mehmet Gürcan Ka- ya ile alakah olarak Müsteşarlığımız Personel Daıresı Başkanhgı'ndan ahnan 25.8.1995 gün ve 23294 sayılı yazıda:hakkımzda GümrükMüfetnşı Sezai L'çurmak ta- rafindandüzenlenen 15.5.1995 günlü. 10 sayılıbasitra- porda; Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğü'nden 1991- 1992 yıllannda yapılan canlı hayvan ithalatına ıhşkin ginş beyannamelennm yapılan ınceknmesmde Beta Et Urünleri ve Dış Tic. AŞ adına düzenlenen bır kısım gi- riş beyannamelerindeve çetele defterknnde gemikrden tahlıye edılen canlı hayvanlann tam olarak kaydedilme- digı, çetele defterkrimn görevli kolcular tarafından ger- çeğe aykın olarak düzenkndiğı ve bu yolla sadece anı- lan fırrnaya aıt ginş beyannamelen kapsamında 700 to- nu aşan miktarda canlı hayvanm vergi ve fonlan öden- meden yurda kaçak olarak sokulduğu tespit edıldığinden, alınankaçakçılık eylemlennebızzat katıldıklan ve bır kı- sım beyannamelenn "kıymet-beyan" tablolarını imza- ladıklan tespit edıldığı ve 1615 sayılı Gümrük Kanu- nu'nun 173. maddesı uyannca daımi olarak gen ahnma- sı önerikrek konuhakkmda savunmanızın almarak gön- denlmesi ıstenümektedır. Bu nedenlekonuhakkındakı savurananızın ilanen teb- lıg tarihı ıtibanyla <7) yedı gün ıçmde Başmüdûrlüğü- müze ibrazı tebİiğ olunur. Basm: 42734 TARTISMA Yargıbağımsızlığı, hâkim teminatı D emokratik rejımde şargımn bağımsızlığı ve hâkıtnlenn teminatı bır temel taştır. Hukuk sıstemlen içinde bizım mevzu hukukumuz kara Avrupası sisteminı kaynak almıştır. Delil toplamada esas görev savcılanndır. Knmınoloji ve de kırniınılasük sıstemkrJe tanık beyanlanndan bu çok daha güven vericidır. Bövle olmasına rağmen davalan açan. açılan davalarda doğru karar ve hüküm veren bu kurallardan daha ziyade davalan lüzumsuz uzatan. kamuo>unu tatmin etmeyen ve de güven vermeyen direkt ve de yan delil savılamayacak yapay usüllerle adaletın geç tahakkukuna yol açmaktadırlar. Birinci kez kamu davası açılması için CMUK'a göre yeterli delil toplanmış olması esastır. Mahkemelenn delil toplamada ıçerilikkri ve de yapılanrnalan uygun değıldir. Noksanlan mahkeme ıkmale kalkışırsa davalar da o nıspette çok uzayıp gıder. tkinci kez ve >ine CMUK'un emredici ko^ulu yargı şartı -ki biz buna hukuk literatüründe bövle denz- gösterilenlerden herhangi bin yerine getınlmemış ise dava açilamaz. soruşturma yapılamaz "Sadece kavıp edilmesin<kn korkulan deliller toplamr" orneğin bır milktvekılinin dokunulmazlığı kaldmlmadıkça hakkında soruşturma yapılamaz. dava açılamaz. Hukukun alfabesi sayılan bu hususa karşın Atatürk'e hakaretten bu koşula bakılmadan dava açılabılmiştır. Ve de dava neden sonra düsürülmuştür. Bu şekıl şartı esasa ait bir kuraldır. Bu husus yerine getinlmeden gerek dava. gerek soruşturma ıle makamlann ışgali zaman israfına yol açar ve fuzulidır Hukuk muhakemekrinde. ticarene. icra iflasta delil toplama ve de nelenn delil sayılabikceği belhdir ve ayncalıklıdır. Ceza muhakemekrinde ise delil serbestisı ve vıcdanı kanaat esası kabul edilmıştir. Anglosakson sistemınde taraflar delil toplayabilirkr'? Kontinantal Avrupa sıstemmde deliller adh zabıta ve savcılarca toplamr. Bu kurallara rağmen Arena ve A Takımı'nın çok net direkt ve yan delil &a>ılacak venleri loplavarak ilgililere zamanında verdıkkri halde malı şube ve savcılann kaplumbağa hızı ile yargıyı dev reye sokmalan anlaşıhr gibi değıldir. Bu halkr kafalardakı ıstifhamlan gidermek yerine çoğaltmaktadır? Memlekemızde enflasyonun çok hı/h tırmanışı ve paranın o nıspette alım gücünü yitirmesi nedeni ile geç tahakkuk edecek adaktın çekte. faturada anormal yol olan mafyaya pnm vemniş olmaktadır. Geçmiş zamanın Sayın Başbakanlardan Refik Sjprdam'ın sözü bugün dahı fazlasıyla geçerlidır. Yönetimde a'dan z"ye kadar reformlann vapıimasına şiddetk ıhtiyaç vardır. Fosılleşmiş yasalar ayıktanıp günün mesekkrinı süratle çözümleyecek olan ve de kanun tekniğine, sistematiğe. etik unsurlara önem veren yasalann süratle çıkanhp hayata geçirilmesinde yasama erkınin en başlıca görevleri arasındadır. Ça| atlayan ve de çağdaş bir devlet yönetımı dürüst. çalışkan bıhnçli ellerle yenne getırmek ve yakalamak hiç de zor değıldir. Bireyler olarak toplum olarak yönetici olarak sıyası. ekonomik ve sosyal alanlarda ucuz krediler nıspetini yüksktmek yerine ikn teknolojıyi elde ederek rekabete haız kalıtclı üretım yaparak tüm kesımkri refaha huzura. mutluluğa kavuşturmak kanımca ışten bılme değıldir, M. RafetTüzün Emekli Hâkim Tümgeneral ç"i telefonunuzun K V K . ya d3 GEN-PA taraf'nflan ıthal edılAJımlen enın olunuz Bazıları dostlarına daha çok zaman ayırır Yoksa siz, günü 28 saat yaşayan bu şanslı insanlardan değil misiniz?.. Onların birer cep telefonu var Yaşamı daha da kolaylaştıran, ödül rekortmeni bir cep telefonu: Ericsson 337. Darbelere dayanıkh metal çerçevesi. sesi tüm doğalhğıyla üeten mıkrofonu. Türkçe, kullanımı kolay menüsü. Ericsson Yetkili Distribütörleri: Ericsson'a özel anteni ile 21. yüzyıhn cep telefonu Ericsson 33"?. kendinize ve dostlanmza daha çok zaman ayırmamzı sağhyor. Biliyorsunuz. şimdi zaman önemli: insan ise her zaman... ERICSSON K.V.K. Mobil Telefon A.Ş. Tel: (0216) 410 85 00 (6 hat) * GEN^PA Genel Pazartama Sanayi ve Ttcaret A.Ş. Tel: (0212) 2871717 (10 hat) OrtınçL Selim Edes - Engin Civan davası, Yargrtay Birin- ci Ceza Dairesi'nce hükme baglandı. Selim Edes'ten 3.5 milyon dolar (168 miiyar lira) rüşvet aldığı kesin- leşen eski Emlak Bankası Genel Müdürü Cıvan ile rüşveti veren Edes, mahkûm oldular. Ancak bu ka- rar davanın görünen yüzüdür, bir de davantn üstüne kanlı şal örtülen bir yanı var ki eski Cumhurbaşkanı Özal'ın aitesini kapsıyor... Işin o yönü kapatıldı. • Rüşvetin bizim tarihimizde özel bir yeri var Kaş- gartı Mahmut, Divan-ı Lugat-it-Türk'te, 'oa/nç'un 'rüşvet' anlamına geldiğini yazıyor. 11'inci yüzyılda Türktoplumlannda 'orunç' geçerli... Göktürklerin Or- hun yazıtlarında ise 'agı' sözcüğü, rüşvet amacıyla verilen armağanı vurguluyor... Ancak rüşveti icat edenler Türkler değil; eski Yu- nan'da rüşvet, yaşamın bir parçasıL Yunanlılar yal- nız rüşvetçilikle değil, yalancılıklanyla da ün yapmış- lar!.. Isa'dan önce 4'üncüyüzyıldayaşayan Demos- tenes, rüşvet ve yalana karşı amansız bir savaş aç- mış, söylevlerinde rüşvetçiliğiyerden yere vururmuş; ama, kendisi de rüşvet almak suçundan mahkûm edilmiş... Islam devletlerinde rüşvetçilik salgınmış; Abbasi- ler döneminde Isfahan'a getırilip parayla halka gös- terilen bir fil nedeniyle ünlü şair Aİ Isfahant, şu dize- leri yazmış: Isfahan'da iki şey şaşırtır insanı.. Biri fildir, öteki kadı. Yoktur ne birine ne ötekine serbestçe giriş.. Kim fiii görmek isterse, öder bakıcısına giriş pa- rası.. Ama senın bakıcın nerede ya kadı?.. Bir ara rüşvet, Islamdevletlerinde öylesine kök sal- mış ki "Her üç kadıdan ikisi cehennemliktir" diye bir hadis uydurulmuş. Selçuklu Imparatorluğu'nda gö- renek yoğunlaşarak sürmüş; Sultan Muhammet'in veziri Hâce Ahmet, hasmı olan Ebu Haşim'i öldürt- me ıznini Sultan'dan yanm milyon dinara koparmış. Bu karan zamanında haber alan Ebu Haşim, Sul- tan' ın bir uşağına 10 bin dinarvererek huzuraçıkmtş, 800 bin dinara da Vezir Hâce Ahmet'i öldürmek yet- kisini satm alarak partiyı kazanmış.!. • Ya Osmaniı'da rüşvet? Çandarlı Kara Halil Paşa, askeri örgütün yaya sı- nıfını rüşvet alarak kurmuş. 17'nciyüzyılagelindiğin- de rüşvetçilik tam egemen olmuş; memuriuklar açık arttırmayla satılıyormuş. Naima diyor ki: "Her makamın ücreti önceden bilinir, vaad edip vermeyenlerden rüşvet mübaşirie tahsilolunur..." Iran Kumandanı Mustafa Paşa, 1579'da ordugâ- hındaki bütün alt görevleri parayla satarmış. 16'ncı yüzyılda sipahilere parayla izin verilen kalelerde he- men hemen hiç asker bırakmayan alaybeyleri görül- müş. 1589'da sikke (altm veya gümüş para) basımı- nı yapan bir Musevi işadamı, RumeliBeylerbeyi Meh- met Paşa'ya, asker aylıklannın ayan bozuk sikke ile ödenmesi için 200 bin akçe rüşvet verince, yeniçeri arasında ayaklanma başlamış. Ünlü Sokollu Meh- met Paşa'nın da bu yolda adı çıkmış. Hanya fatihi Yusuf Paşa namuslu adammış, ne kimseden rüşvet alır, ne kimseye verirmiş; ama, Girit'ten Sultan'a bol armağan getirmediği için 1646'daidam edilmiş. Os- manlı'da rüşvet, devlet düzeninin iliklerine işlemiş... Tanzimat'ta çürüyüşü önlemek için Meclis-i Âli, ça- reler düşünmüş: "Rüşvetniçin verilir?.. Ya def-i mazarrat (sakınca- ları önlemek) için, ya celb-i menfaat (çıkar sağla- mak) için. Tanzimat-ı Hayriye sayesinde can, mal, ırz güvenliği sağlanmıştır. O yüzden def-i mazarrat için verilen rüşvetin ortadan kalktığına hükmedilebilir." Meclis-i Âli'de hazırlanan belgede "Tûrkistan'ın rüşvetçiliği, dünyada darb-ı mesel haline gelmiştir" deniyor; ama, önüne geçilemiyor; tkinci Abdüîha- mit döneminde rüşvet ayyuka çıkmış; öncelikle ya- bancılardan alınan rüşvetierdoruğatırmanmış; ülke- nin çtkarlannı yabancılara rüşvet karşılığı satmak, devlet adamlarının doğal mesleğine dönüşmûş... 1923 Devrimi'nin ilk döneminde rüşvetçiliğin önü- ne geçilmiş gibiydi; günümüzde ise Osmanlı'ya rah- met okutacak çapta rüşvetçilik yaygın.. Rüşvet vermeden adım atamıyorsun... Edes-Civan rüşvet olayı, kendi aralanndaki çatış- mayla ortaya çıktı, bir raslantıyla gündeme girdi, bu işin içindeki Özal ailesi kayırıldı, davanın en önemli sanığt öldürülerek susturuldu... Ya Edes'in ellerini kollannı sallayarak yurtdışına çıkıp toz olmasına ne dersiniz?.. Ö L Û M Ü N Ü N ONUMCU Y I L I N D A RUHİ Sl YİNE BİZİMLE 25. CD VE KASETİ ÇIKTI: AMANOF Ruhı Su'yu 20 Eyfûl -7 Ekim tanhlen arasında "10 Yıl Etkınlıkleri" ıte anıyomz Bu etkmlıklenn içnde bır kaset ve bır CD'rvn çkantması haşta gelıyor Seçtığım türkûier, Ruhı'nin radyo. televızyon programlanndan almış oiduğu eserleröır Gene bu türküler kulûplerde, dost evlerinde verdığı konserlerin ilk kayıtlandır Sıdıka Su GE\TXÜAĞITIM: Trf: (212ı 513 04 73 - S1322 3T «FA» (212> SU 8194 Biümsel bakım ve eğitim vemnek üzere yetiştirilecek EV ÖĞRETMENUERİ ve ÇOCUK BAK1C11ARI "3 Istediği semtte çaiışacak ü Üniversıte veya lıse mezunu, gehşmeye açık 10-3 yaşa tam gün bakım ve eğrtım verebıtecek, 3 Kendine güvenen, geltşmeye açık. güleryüzlü ve sevecen, 3 Bebek ve çocukian seven, eneqi dolu, 0 (yi ücret ve sevgi dolu bır ortam arayan 120-45 yaş arasında sigara içmeyen bayanlar. Lutien bizl araymız (0216) 336 04 62/418 28 93 MATURE Eğitim
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle