28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 1995 PAZARTESJ HABERLER Küpt liderler döndü • Dİ VARBAKIR (Cumhuriyet) - Kuzey Irak'ta kanlı iktıdar mücadelesine giren Irak Kürdistan Demokrat Partisi ile Irak Kürdistan Yurtseverler Birligi arasındaki sorunlan çözmek üzere ABD'nin girişimlen sonucu Dublin'de bir araya gelen Kürt heyetleri. dün öğlen saatlerinde THY'nin tarifeli uçağı ile Diyarbakır'a geldiler. KDP temsiicisi ve Politbüro üyesi Sami Abdurrahman ile KYB temsilcisi Neçirvan Mustafa başkanlığındaki heyetleT. daha sonra kendilerine tahsis edilen bir helikopterle Kuzey Irak'ın Selahattin kentine gittiler. Sargın için TGC'de toren • İSTANBIFL(AA)- önceki gün evinin balkonundan düşerek yaşamını yitiren Meydan gazetesi cski yazarlanndan Vehbi Sargın'in cenazesi bugûn toprağa verilecek. Bügün saat 11,30'da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde Sargın'in cenazesi başında bir tören düzenlenecek. Sargın'in ölüm nedeni kesin olarak belirlenemezken, cinayet masası yetkililerinin cinayet ve intihar olasıhldannı üzerinde de durduklan bildirildi. Vehbi Sargın, Meydan gazetesindeki dış haberler koordinatörû ve köşe yazarlığı görevinden 4 ay önce aynlmıştı. Gazeteye bomba • İstanbul Haber Servisi - Türkiye gazetesinin hafta sonu nedenıyle kapalı bulunan Bağcılar'daki bürosunun kepengine bırakılan poset içindeki bombanın, uzman ekipler tarafından etkisiz hale getırildiğı bildirildi. Yapılan ıhbar üzerine Beyoğlu Caddesi 36 numaradaki binanın Türkiye gazetesi bürosuna gelen bomba uzmanlannın incelemeleri sonucu, poşetin içinde el yapımı ve ani ateşlemeli boru bomba olduğu beliriendi. Demirerm Keçeiryi kabuki • İSTANBUL (AA)- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, eski DYP İstanbul tl Başkanı Orhan Keçelı ve arkadaşlannı kabul etti. Keçeli. görüşme öncesi yaptığı kısa açıklamada. Cumhurbaşkanı'na kimseyi şikâyet için gelmediklerinı, partilerinin kurucusu olan Demirel ile dertleşmek için bu randevuyu talep ettiklerini söyledi. Orhan Keçeli, yaklaşık 1.5 saat süren görüşmelerden sonra yaptığı açıklamada da Demirel ile ülke meseleleri ve partililerin ona olan bağlılığı konusunda görüştüklerini söyledi. Yılmaz, temel attı • İstanbul Haber Servisi - Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz, hükümetin, verdiği hiçbir sözü yenne getirmediğini söyleyerek "Vatandaş sizden memnunsa buyrun seçime gidelim" dedi. Mesut Yılmaz, dün Büyükçekmece Belediyesi'nde başlatılan kanalizasyon projesinin son bölümü olan 4 kilometrelik atık su kuşakJama kolektörü ınşaatının temelini attı. Daha sonra Büyükçekmece merkezinde düzenlenen caddelerin açıhşını yapan Yılmaz, son olarak da Tepecik belde binasının açıhşını yaptı. TüPkHş'te muhalefet • ANKARA (AA) - Türk Harb-lş Sendikası Genel Başkanı Izzet Çetin, Türk-lş'in mevcut yönetiminden hoşnut olmadıklannı bildırerek, 4-10Aralıkl995 tarihlerinde yapılacak Türk-lş Genel Kurulu'nda öneri gelmesi halinde, genel başkanlığa adaylığını koyabileceğini söyledi. Curnhurbaşkanı, Bosna-Hersek'teki gelişmeler ve görüşlerini Cumhuriyet'e anlattı: ABD'de havuç ve sopa varHaber Merkezi - Cumhurbaşka- nı Süleyman Demirel, ABD'nm Bosna-Hersek için gündeme getir- diği 'fikirler dizjsi'nin, temelde ta- rafları bir araya getirmeyi amaçla- dığını ve 'havucu almayan tarafa sopa n^tıbjcagıi'' söyledi. Sırpla- ra karşı Hırvatlar ve Boşnaklarca gerçekleştirilen ortak harekâtla or- taya çıkan yeni durumun banş için çok büyük bir firsat yarattığını %oır- gulayan Demirel, Romanya, Bul- garistan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Hırvaristan ve Slo- venya devlet başkanlanyla yaptığı görüşmelerin. 'Balkanlar'daki bü- yük hadisenin' ıfade edilmesıne firsat yarattığını vurguladı. Demi- rel, Bosna ve Hırvaristan'daki Sırp- lara karşı Boşnaklar ve Hırvatlar tarafından düzenlenen ortak hare- kâtın olgunlaştınlmasında kendisi aracılığıyla Türkiye'nin rolü bu- lunduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Demirel, Cum- huriyet yöneticileri ile yazarlan- nın, başta dış politika olmak üze- re, Türkiye gündemindeki sorunla- ra ilişkin sorulannı yanıtladı. Cumhurbaşkanı. banşın sağla- namaması durumunda Batı'nın Bosna-Hersek'ten çekilmesinin ar- dından Türkiye, Iran ve Pakistan gibi ülkelerin katılımıyla oluşturu- larak bölgeye gönderilebileceği öne sürülen bir 'Islam ordusu'nun 'pratiği ounadığınr ve yarar sağla- mayacağını söyledi. Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Alia Lzzetbegoviç'e, "Yannı silin, bugünü kazanın. Hırvatlarla fede- rasvonu şimdiden çatlatmayın" tel- kininde bulunduğunu bildiren De- mirel, Balkanlar ve Kafkasya'da banşın, dünyanın zaferi olacağını vurguladı. Çözüm arayışlan Demirel; farklı etnik, dıl ve din- sel kimliklere sahıp insanlann eşit yurttaşlar olarak bira rada yaşama- sının Türkiye Cumhuriyeti'nin te- melindeki ilke olduğuna dikkat çe- kerken Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya ve Rusya'da da banş için ay- nı zeminın yaratılması gerektiğine işaret etti. Demirel'in, Cumhuriyet'in so- rulanna verdiği yanıtlar şöyle: - Bosna-Hersek'teki çözüm ara- yışlan nasıl bir zemin üzerinde ge- İişiyor? - Geçen üç sene zarfinda Bosna- Hersek meselesi çok tartışıldı. Bü- yük şikâyetler oldu. Bosna-Her- sek'te meydana gelen olaylar, Bir- leşmiş Milletler ve Avrupa'da Gü- venlik ve Işbirliği Teşkılatı'nı (AGlT) çok zor duruma soktu. Ne- redeyse BM'nin geleceğı tartışıhr hale geldi. Ve tüm dünyada banşı sağlayacak, koruyacak kuruluş olup olmadığı tartışıldı. Herkes birbirini kötüledi. Ama netice iti- banyla Bosna-Hersek'te örgütsel olarak devletin dağılmasından son- ra bölünmenin içinden çıkan Bos- na-Hersek Devleti ile Hırvatistan Devleti topraklannda meydana ge- len olaylar fevkalade düşündürücü ve acı olaylardır. Şimdi herkes bir- bırine, "Haydi ey komşular şuna bir çare bulalım" dedi. Biz de de- dık bütün dünyaya, zaman oldu şi- kâyet ettik. Nasıl şikâyet etmeye- ceksiniz ki. 600 bin kişi evinden- yerinden oldu, 200 bin kişi hayan- nı kaybetti. Kadınlar, çocuklarçok perişan oldular. Açlık, sefalet. Ve gerçekten Avrupa'nın ortasındabir kan gölü meydana geldi. tç içe yaşayan insanlar söz konu- su. Iç içe çoğrafyada yaşayan in- sanlar arasındaki kapı, banş bozul- duğu zaman kapanıveriyor. Işte o zaman iç içe yaşayan insanlar et- nik, dinsel bir olaya kanşıyorlar. Sırplar. Hırvatlar ve Boşnaklar. Ya- ni Ortodoks Sırp, Katolik Hırvat, Müslüman Boşnak. Bunlar bir ara- da yaşarken sonra bağımsız devlet olunca bırbınne düştüler. - Bosna-Hersek'in bölünmesini öngördüğü bildirilen ABD planı- nın zamanlamasına ilişkin değer- lendirmeniz nedir? Pian neleri ön- görüyor? - Çok değişik safhalardan geçti mesele. Bunlan tekrarlamak iste- miyorum. Yalnız. son defa yapıl- mak ıstenen şey, yanı Amerika'nın yenı hazırladığı taslak planı iyı an- layabilmek için gelişmeyi anlat- tım. Amerika niçin yeni bir plan ortaya koyma ihtiyacını duymuş- tur? Işte burada çok önemlı bir ge- lişme oldu. Bihaç üzerine Bosna-Hersekli Sırplann ve işgal edilmiş Hırvat topraklanndaki Sırplann taarruzu- na karşı Hırvatlarla Boşnaklann beraberce ortaya çıkmalan ve da- ha sonra da hemen onun akabinde Hırvatlann işgal edilmiş topraklar- da bağımsızlık ilan eden Sırplann üzerine varması. buradaki şartlan bir anda çok değişrirmiştir. Şımdi sanıyonım ki bu hadiseler başladığından beri bu kadar önem- li bir firsat dünya kamuoyunun önüne çıkmamıştır. "Değişen şart- lar" dediğimiz zaman, bu zamana kadar hiç söz dinlemeyen, sadece güç kullanan ve her bastığı yeri de işgal eden Sırplann durumu. Çün- kü Bosna-Hersek Devleti ılan edil- diği zaman nüfusun yüzde 44*ü Boşnaklardır. Nüfusun yüzde 3l'i Sırplar, nüfusun yüzde 17'si Hır- vatlardır. Toprağa geldiğimiz zamansa, yüzde 70"i Müslümanlar ve Hır- vatlann. Simdı geçen üç sene zar- fındaki savaş. topraklann yüzde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, dış politikava ilişkin görüşlerini gazetetnizin yöneticileri Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, İbrahim Yıldız, Hakan Kara ve Doğan Akın'a anlatü. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) RUSYA HANGt POZİSYONU SEÇTİ Rusya bir şey yapamadı llk defa olarak Sırplar durak- ladılar. Ve Yeni Yugoslavya de- nilen devlet ise bu hadise karşı- sında bir şey yapamadı. Daima moral güçle, başka güç alıp al- madığı ayn mesele, moral güç aldıklan Rusya, bu hadise karşı- sında bir şey yapamadı. Nihayet Hırvatistan topraklannın üzerin- den göçen insanlann ıstırabı da- ha fazla. Bu defa, bugünkü şart- lar değişti. Bunun altını çiziyo- rum. Amerika bunun farkına var- dı. Sanıyorum ki yalnız Ameri- ka değil, bunun farkına varan. Evvela bu eski Yugoslavya'da, geçen üç sene içerisinde birbir- leriyle kanlı bıçaklı olan insanla- nn tümü bunun farkına vardı. Onemli firsat Yani sen bana yaparsan, ben de sana yapanm. Yapanm, ama sonu yoîc. Şimdı eğer bu firsat kaçınlmazsa. bir banş umudu vardır. Bunu çok önemli bir fir- sat olarak görüyorum. Amerika bir planla ortaya çıkıyor değil as- lında. Amerika bir fikirler dizisi sayılabilecek birdurumla ortaya çıkıyor. Ve diyor ki: "Arük, her- kes gelsin, banş imkânlan yara- tahm." Temas grubunun elinde- ki, temas grubunun yaptığı yüz- de 49-51 ya da 51-49 pianı (Bos- na-Hersek'te Sırplarile Boşnak- lar-Hırvatlar arasında öngörülen toprak paylaşımı) dahi bu büyük düşüncenin içinde. Bu olur, baş- ka şekil olur. Sırplar, sözünü din- letemediği intibaını dünyaya ve- ren ve gerçekten çok büyük, ya- ni anlatılamayacak kadar meza- lime maruz kalmış Boşnaklar. Ve topraklannın üçte birinin işgal alttnda üç sene kalmasına sabır- la tahammül etmiş Hırvatlar. Ve Bosna-Hersek'te yine evvela Sırplarla, sonra Müslümanlarla kapışmaya girmiş Hırvatlar. Ya- nı bu kargaşada bu veya şu şekil- de taraf olmuş, bundan çok bü- yük zarar görmüş, eğer bu hadi- seler devam ederse bundan son- ra da zarar görecek taraflann tü- münün bir araya gelmesi lazım. Şimdi Amerika planı ya da tek- lifı devam ediyor, genel olay bu- dur. Açıklıkla söylüyorum, bu fır- satı kaçırmamalan lazım. Bura- dan banş çtkabilir. Buradan ba- nş çıkmazsa taslak planda 'ha- vuç-sopa' metodu var. Yani evve- la bu fikirler dizisi, havuçtur. Dü- şünce bir çağndır; gelin bir an- laşmaya varalım. Arkasında so- pa var. Yani havucu almazsanız, arkasından sopa geliyor. O da şu. Eğer anlaşmaya vanlamazsa. bu takdirde ambargo kalkacaktır. Her taraf için kalkar ambargo. Evvela çekilip gıdılecektir. Ve denecektir ki: "Buyurun!" Yal- nız bunu derken Amerika, eğer Amerika'nın ortaya koyduğu dü- şünceye karşı çıkarlarsa (Sırp- lar), Boşnaklara yardımcı olabi- leceğini beyan ediyor. Tabıi aynı şekilde kabul ehneme, Boşnak- lar tarafından olursa da aynı şe- kilde yardımı onlara yapacağını belirtiyor. Bana göre iyi bir şey yapıyor- lar. O da şu; dünya kamuoyunun karşısına böyle kesin bir şey çı- karmadan önce danışıyorlar. Iş- te Ruslarla, bizlerle, Fransızlar- la, Almanlarla konuşuyorlar. Şimdi gidecek Belgrad'da taraf- larla konuşacak. Belkı bir şey çı- kar. Bu gibi meselelerde yüzde 99 şansla, yüzde bir şans eşittir. Ben böyle bir imkânı veriyorum. HERKESİN EŞİT SAYILACAfil SİSTEM Balkanlar'a Türkiye modeli Ben 21 temmuz günü Zenica'ya gittim. Orada Bosna-Hersek Cum- hurbaşkanı Sayın lzzetbegovıç'le konuştum. Kendisine dedim ki: "Eğer siz bugünden bu federasyo- nu çadaûr, bu sürtümneye girerse- niz yok olursunuz." Buradaki en önemli hadise, dışandan birinin gelip sizi mıhlamasını beklemek yerine, siz, burada kendi varlığını- zı devam ettirmenin yolunu bulun. Siz beraberlik havası (Hırvatlarla) vermezseniz, bu karşı tarafin işi- ne gelir. Yarmı kafanızdan silin, bugünü bir kazanın. Zaten bugü- nü kaybettiğin zaman, yaruu yine düşünürsün. Benim bu görüşmemden sonra Hırvatlarla Boşnaklar bir araya geldiler, çok güzel bir anlaşma or- taya koydular. Bihaç'a birlikte harekât yaptı- lar. Bundan sonra Krayina harekâ- tı yapıldı. Ve Bosna-Hersek'in şartlan değişti. 'Alınacak pek çok ders var' Aslında Bosna-Hersek olayın- dan çıkanlacak pek çok ders var- dır. Bir çoğrafyada kaç çeşit insan bir araya gelmiş, kaç dil konuşu- luyor, kaç din yaşıyor. Aşağı kıs- mı var, Kosova kısmı var. Burada Müslümanlar var, Türkler var, Ar- navutlar var. Balkanlar denen olay ilginçtir, 'Balkanizeobna' diyebir tabir var. Kafkasya ve Balkanlar, dünyanın en enteresan iki bölgesi. Değişen dünya şartlan içerisinde, eğer Kafkaslar'daki ve Balkan- lar'daki değişik inançlara, değişik ırk kökenine, değişik kültürlere mensup ınsanlar bir arada yaşama- yı başarabilirlerse, bu dünyanın zaferi olacaktır. Ve bir arada yaşa- mayı serbest bıraksınlar, çünkü bunlar bir arada yaşamışlar. Yum- niğu koymuş yaşatmış. Yumruk yokken İcendi nzalanyla bir arada yaşamayı başarabilirlerse, federas- yon şekli, konfederasyon şekli, şu şekil, bu şekil vs. Amaç bir arada yaşamayı başarabilmek. Sanınm ki bence Bosna-Hersek olayından çıkanlacak dersin içerisinde, bu etnosite olayı, kültür dil, din fark- lılıklanndan doğan sıkmtılariç içe yaşamayı acaba zorlaştıracak mı? Zorlaştınrsa kan kaçınılmazdır. Temel ilke eşitlik Yine bu insanlar bir arada yaşa- mayı başarabilirlerse, işte burada çok yeni bir pencere açılıyor. Ben Bulgaristan'ın Köklüce kasabası- na gittim. Orada aşağı yukan 10 bine ya- kın nüfus var. Nüfusun yüzde 95'i Türk. llk defa böyle bir bölgeye gittim. Halka dedim ki: "ŞartJar değişıniştir. Siz arhk, ülkenin dı- şında bir ulussunuz. KJnûnle eşit? Bulgar asundan gelen insanla eşit Yani siz Türk sovundan gelen in- sanlar olarak. bizinı kardeşleri- mizsiniz. Bundan böyle sizi tevkif etmeyecek, ayırmayacak olan bu- günkü idarenizsizeadaleti sağla>»- cakhr." Böy le olacaktır, olmalıdır. Yalnız oradaki halk için değil bu. Aşağı-yukan bütün bu devletlerle konuştum. Örneğin Makedonya Devlet Başkanı bu fikre çok açık. Başka türlü zaten bu coğrafya üzerinde- ki bütünlüğünü arz etmesi müm- kün müdür? Yani Arnavut asıllısı- na da, Türk asıllısına da, Müslümanına da, Hıristiyanına da aynı eşit muamele yapılacak. Aşağı-yukan bizim cumhuri- yetimizin tabanında yatan çok büyük prensiptir bu. 70"ıni Sırplann eline verdı. Ve bu topraklardaki insanlan çıkardı. Ve bütün dünya "Yapmayuı, etmeyin. Bu insankğa sığmaz" dediyse de Sırplann önüne geçemedi. 'Yaptıklan, Sırplann başına geldi' Yalnız Srebranica'da 39 bin kişi göçmen oldu ve 7 bin kişi de öldü, toplu mezarlara gömüldü. Ve hiç- bir şeyi dinlemeyen Sırplar, şimdi bakın Bihaç'la başlayan sonra Hır- vatistan'a ait topraklarda yaşayan Sırplar göçmen oldular. llk defa olarak Sırplar, kendile- rinin başkalanna yaptıklan hadi- senin kendilerinin başına gelmiş olmasının sıkıntısıyla karşı karşı- vadır. Evet şimdi dünya bu hadise kar- şısında. Çünkü nihayet evlerinden, topraklanndan, yerlerinden olan insanlar, itılen İcakılan insanlar, kim olursa olsun hangi milletten olursa olsun, insandır. İyi, ama 600 bin kişi yerlerinden, yurtlanndan olurken o insanlann hallerini anla- makta zorluk çeken kamuoyu, şim- di 200 bin kişilik yeni bir göçmen kavimiyle baş başadır. - Anlaşma saglanamazsa Ba- ü'nın Bosna-Hersek'ten tanıamen çekileceği ve bölgeye Türkiye, İran, Pakistan gibi ülkelerin askerlerin- den oluşacak bir Islam ordusu' gönderilebileceği spekülasyonlan- nı nasıl değerlendiriyorsunuz? - Meseleye bence his planıyla hiç bakmamak lazun, akıl planıy- la bakmak lazım. Meseleyi bir İs- lam-Hıristiyan meselesi haline ge- tirmemek gerekir, getirildiği tak- dirde işin içinden hiç çıkılamaz. Böyle bir şeyin başan şansı çok tartışılabilir, bu bir. lkincisi; böyle bir şeyin kazananı da olmayacak- tır. Ne 1 milyar 200 milyon Müs- lüman homojendir ne de 3 milyar Hıristiyan homojen. Bunlar zaman zaman birbirleriyle dahi savaşırlar. Ben onun için Müslümanlardan bir ordu meydana getirilip burada sa\'aşa gjrmenin pratiğini görmü- yorum. Ve bunun oradaki Müslü- manlara yaran olacağı kanaatinde değilim. Buradaki önemli olay şu: Oradaki Müslümanlan daha fazla ezdirmeden ve varlıklanm muha- faza ederek bu kargaşanın içinden DOGRU OLAN YAPILDI Ortak harekâtta rolümüz oldu Sanıyorum ki benım Romanya, arkasından Bulgaristan, arkasından Makedonya, Arnavutluk ve Bosna'dan sonra Hırvatistan gezilerim ve bu arada da Slovenya Cumhurbaşkanı'nın buraya gelmesi, Balkanlar'daki büyük hadisenin ifade edilmesine firsat tanımıştır. Aşağı yukan bütün bu devletlerle konuştum. Örneğin Makedonya Devlet Başkanı, bu fikre çok açık. Başka türlü zaten bu coğrafya üzerindeki bütünlüğünü arz etmesi mümkün müdür? Yani Arnavut asıllısına da, Türk asıllısına da, Müslümanına da. Hıristiyanına da aynı eşit muamele yapılacak. Aşağı yukan bizim cumhuriyetimizin tabanında yatan çok büyük prensiptir bu. Bunu sağlarsa Balkanlar, bunu sağlarsa Kafkaslar, bunu sağlarsa Orta Asya, bunu sağlarsa Rusya'nın bu yeni açılan dönemde banşa bakan kapılan, pencereleri açılacaktır. - Sırplara karşı girişilen ortak Hırvat-Boşnak harekâtında. şahsımz aracılığıyla Türkiye'nin girişimlerinin önemli bir payı oldu mu? - Bizim önemli rolümüz olmuştur. Doğrusu da budur. Nerice anyoruz. Amaç bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek. Nitekim Amerika bu sorunlan anlamaya yönelmiştir; Almanya anlamaya yönelmiştir. Çok önemli bir olay. Ve gittiğim zaman Almanya sefiriyle. Amerikan sefiriyle kısa bir yemekte bir araya geldim. Gerçi o yemekte yüz yüze bir konuşma olmadı, ama manidar bir olaydır. Yani bunun bir anlamı vardır. Anlamaya'yönelmişlerdir, çok önemlidir. çıkarmak Bizim açımızdan tabii bir an ev- vel banşa gidilmesinin sayılama- yacak kadar faydalan var. "Banş olmaz" demekle gitmiyor. Bakın bu Ortadoğu Banş Konferası'nda Israil ile Filistinliler arasında her gün atılan bir adım, bütün zorluk- lara rağmen banş için kazanımdır. Sadece küsmekle, kızmakla, ağla- makla, bağırmakla olacak bir iş de- ğil. Soğukkanlılıkla ve akılcılıkla ve bir miktar sindire sindire bir ba- nşa gidilmesi lazun. Şunu ifade edeyim ki "Pratiği yok" derken, yani ulaşmak bir o- lay, lojistik başka bir olay. Şimdi buraya niçin bir müdahale yapıla- madı. Belki tartışılabilir, art niyetler var diye. Belki art niyetler de var- dır. Esas mesele, Vietnam psikozu- dur: lngiltere Başbakanı Major ba- na söyledi: "Girersek çıkamayız." Eski Fransa Cumhurbaşkanı Mit- terrand bana söyledi: "Düşman ldın?Hedefkinı?" Bu terörle aynı şey, ne diyorlar ona, gündüz külahlı. gece silahlı. Göze alamamışlar. Bu dağlarda da zaten tkinci Dünya Savaşı'nda Al- manlara karşı bir çete savaşı yürü- tülmüş, ondan dolayı da İngıliz Ge- nelkurmayı askeri uzmanlan da çok çekimser davranmışlardır. Bence o çeşit cepheleşmeye değil de yine bunu bir insanlık meselesi olarak rurmak, olaya "insanlar Müslüman olsun, Hıristivan olsun, Hırvat olsun, Sırp olsun birbirleri- ni incitmeyecek şekilde yaşamanın yoUaruu aramalılar" penceresin- den bakmak lazım. SÜRECEK BIZBIZE ERDAL ATABEK Sevgiye Yer Kalmadı mı?.. Uzakdoğu'da bir Budist tapınağında geçmiş bir olayı anımsadım. Bu tapınak bilgeliğin gizlerini ara- mak için gelenleri kabul ediyordu ve burada geçer- li olan incelik, anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir ı jn tapınağın kapısına bir ya- bancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekle- di. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, kapıda tokmak ya da çan, zil türünden ses çıkaran bir ge- reç yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki "bilge- likaracıyıcısı" kapıda duran yabancıya baktı. Bir se- lamlaşmadan sonra sözsüz konuşmalan başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu. İçerdeki bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve kabı yabancıya uzattı. Bu "Yeni bir arayıayı kabul edemeyecek ka- dar doluyuz" demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı birgül yaprağını dolu kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşma- mıştı. İçerdeki Budist saygıyta eğildi ve kapıyı açarak ya- bancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı. Bu sevgiydi ve sevgiye her zaman yer bulunurdu. *•• Nicedir hayatımızda sevgiye yer bulamadığımızı düşündüm. Bize sevgıyi anlatan bir olayı haber yap- mıyoruz. Bize sevgiyi anlatan bir kişiyi dinlemiyoruz. Bize sevgiyi anlatan bir duyguyu görmüyoruz. Bize sevgiyi anlatan bir yazı yazmıyoruz, böyle bir yazıyı okumuyoruz. Bir Polonya filminde Nazi dönemi anlatılıyordu. Nazı komutanı güzel bir evı komutanlık merkezi yap- mıştı. Evin güzel sahibesi üst kata çıkmıştı ve az gö- rünüyordu. Komutan bu kadına âşık olduğunu anla- dı ve aralarında şöyle bir konuşma geçti: - Madam, aşkımız beni zayıf düşürüyor. - Hayır komutan, sevginiz sizi insan yapıyor. İnsan ruhu da doğanın bir parçasıdır ve doğa gi- bi boşluk kabul etmez. İçinde sevgiyi banndırama- yan insan nefretle dolar ve insanlıktan uzaklaşır. Nefret etmeden birine kötülük yapamazsınız. Nefret etmeden birini öldüremezsiniz. Nefreti içinde banndırmak isteyen insan önce ken- disinden nefret etmek zorundadır. İçinde nefreti yaşatan insan yüreğindeki sevgiyi kovmuştur. Artık onu bulması çok zordur ve bunun ağır bedelini ödeyecektir. Sevgisizlik ağır bir yüktür ve insan bundan kurtul- mak için çok kötü şeyler yapar. • • • Acımak sevgi değildir, üstünlüğün kabulüdür. Hoşgörü sevgi değildir, istemediğine katlanmak- tır. Bağımlılık sevgi değildir, gereksinmenin karşılan- masıdır. Sevgi, değer vermesini bilmektir. Sevgi, yaşama hakkını kabul etmektir. Sevgi, varolmaktan kıvanç duymaktır. Sevgi, birlikte olmaktan sevınç duymaktır. Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır. Sevgi, bütün yapay aynmlann hayattan çıkarılma- sıdır. Sevgi, bilinçtir. Sevgi, insan olmaktır. : ••• Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve yerine parayı koy- duk. Para için yaşıyoruz, para için eğitim görüyoruz, para için meslek ediniyoruz, para için çalışıyoruz, pa- ra için birbirimizi çtğniyoruz, para için birbirimizi al- datıyoruz, para için savaşıyoruz. Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve yerine üstün ol- mayı koyduk. Üstün olmak için yaşıyoruz, üstün olmak için ya- nşıyoruz, üstün olmak için kendimizden başkasının aşağı olmasına çalışıyoruz. Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve nefreti içimize çağırdık. Birbirimizden nefret ediyoruz, nefretle yaşıyoruz, nefretle çalışıyoruz, nefretle dövüşüyoruz, nefrene öl- dürüyoruz. Para, üstün olmak ve nefret etmek hayatımızı dol- duruyor. Hayatımız da savaşlarla, dünyayı yağmalamakla, birbirimizi bogazlamakla geçiyor. Sevginiz olmadıktan sonra daha çok paranız olsa, daha üstün olsanız, daha çok toprağınız, eviniz, ara- banız, malınız olsa ne olur? Sevginiz yok ve hiçbir şeyiniz yok. Belki de yeniden öğrenmemiz gereken budur. Aydınlardan mülteci kampına ziyaret ATAOL BEHRAMOĞLU TUZLA - 58 Türk aydı- nından oluşan Eîosna için İn- sanlık Girişimi, Bosna Her- sek'tekı temaslannı sürdurü- yor. Dün Tuzla Valisi ile gö- rüşen heyet daha sonra has- tane ve mülteci kamplannı ziyaret etti. Heyet, bu sabah da Saraybosna'ya girebılme- nin yollannı araştıracak. Zenica'da önceki gün Bır- leşmiş Milletler'e bağlı Türk bırliöıni ziyaret eden Bosna İçin insanlık Girişimi heye- ti, burada bırlik komutanı Kurmay Albay Ahmet Ber- beroğiu'ndan bilgi aldı. Kur- may Albay Berberoğlu, bu- güne kadar birlik revinnde 80 ameliyat yapıldığını, bın- lerce kışınin doktor muaye- nesinden geçtiğini bildirdı. Daha sonra Zenica Beledıye Meclisi Başkanlık Salo- nu'nda yapılan konuşmalar- da Zenica tanıtıldı. Bosna'nın Tahran'ı olarak adlandınlan Zenica sokakla- nnda, tesettürlü Boşnak ka- dınlan dikkat çekiyor. Hava kıriiliğı bakımından dünya- nın en kirli sanayı kentleri arasında yer alan Zenica, "Müslümanlann gelenek ve kimlikkrini korumak iste- melerinin yanı sıra, modern dünyada da kendilerine bir yer bulmak istedikleri yer" sözleriyle tanıtılıyor. Zenica'daki temaslannı bitiren heyet, Zenica-Tuzla yolu, Çetnik (şoven Sırp) bıriıklennin denetiminde ol- duğu için Tuzla'ya, sapa ve ormanlarla kaplı dağhk bir arazıden geçerek Breza üze- rınden ulaştılar. Breza'da toplu mezarlann bulunduğu parklardan geçilirken büyük toprak tümseklerinin üzerin- de bulunan çiçeklerin henüz tazeliklerıni koruduğu dik- kat çekti. Bınalan kurşun ve şarap- nel izleri taşıyan köylerin ya- kınından geçılerek gece geç saatlerde Tuzla'ya vanldı. Yörenin en büyük turistik oteli Tonikve'nin harabe ha- lindeki binası, heyet tarafin- dan üzüntüyle karşılandı. Tuzla, askeri cepheleri ve problemlen en büyük olan Bosna-Hersek kenti olarak tanımlanıyor. Önceki geceyi Tuzla Palas'ta geçiren heyet, dün Tuzla Valisi ile görüştü. Hastane ve mülteci kampla- nnı ziyaret etti. Heyet bu sa- bah aynı yoldan Zenica'ya dönerek Saraybosna'ya gire- bilmenin olanaklannı araş- tıracak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle