19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 AĞUSTOS 1995 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türkiye, karayolunu toplu taşımacılıkta yüzde 80 oranında kullanırken, bu oran Batı'da yüzde 26 Ulaştnak ya da ulaşmamakİstanbul Haber Servisi - Türkiye"de son 5 yıl içinde 35 bin insan trafik kazalannda hayatını kaybederken büyûk kentlerde günde 2 saatimiz, yılda 27 günümüz yollarda geçiyor. Buna karşın ülkenin toplu insan ve yûk taşımacılığının yüzde 80'i karayollanyla yapılıyor. Tüm dünyanın tercihi olan rayh sıstem ise I950'Iı yıllardan bu yana hiçbir gelişme göstermeden. mevcut olanlarla idare . ediyor. Motoriaşma endeksi Uluslararası göstergelerde. "Motorlaşma endeksi" kalkınmanın göstergesi sayılıyor. Motoriaşma -endeksi. "*bir ülkede motorlu taşıt başına düşen nüfus sayısı"na denilıyor. Örneğin ABD'de her 2.3 kişiye l araç düşüyor. İstatistıkler Ingiltere'de 4, Almanya'da 7. Türkiye'de ise her 100 kişiye bir araç düştüğünü gösteriyor. Buna rağmen ulaşım ve trafik • Son beş yılda, 35 bin yurttaşımızı trafik kazalannda kaybederken her yıl 27 günümüzü de sadece işten eve gidip gelirken yollarda geçiriyoruz. Bu arada trilyonlarca lira, otomobil sektörü ve yan sanayiinin kasalanna akıyor. • Avrupa'da toplu taşımacılık yüzyıldan beri özellikle raylı sistem ve metro ile yapılıyor. Avrupa Topluluğu ülkeleri hızlı tren yollannı 3 bin kilometreye çıkanp var olan tren yollan hatlanna da 20 bin kilometre daha eklemeyi planlıyorlar. Türkiye'de ise kullanılan demiryollarının yüzde 9O'ı 1945'lerdenkalma. sorununu. kişi başına düşen araç sayısı daha az olan ülkelerden çok daha yoğun biçimde yaşıyoruz. Otoyolu hamlesi Raylı sistem ve metro seçeneği yerine, 1957-60 dönemı ile başlatılan, otoyol hamlesinı hâlâ sürdürüyoruz. Köylere, kentlere yollar yapıyoruz. Oy istemek,- gazete tirajını arttırmak için "Herkese bir araba" vaat ediyonız. Gümrük birliğinden ucuz araba bekliyoruz. Kampanyalarla.l4 çpk ucuza yerli ve ithal otomobil" pazarhyoruz. Enerjisi ve kendisıyle dışa bağımlı olduğumuz karayolu taşıtlannı 'çok seviyoruz' ama sadece son beş yılda. 35 bin yurttaşımızı trafik kazalannda kaybederken her yıl 27 günümüzü de sadece işten eve gidip gelirken yollarda geçiriyoruz. Bu arada trilyonlarca lira para da otomobil sektörü ve yan sanayiinin kasalanna akıyor. Taşımacılık Avrupa'da toplu taşımacılık yüzyıldan beri özellikle raylı sistem ve metro ile yapılıyor. Avrupa Topluluğu ülkeleri hızlı tren yollannı 3 bin kilometreye çıkanp var olan tren yollan hatlanna da 20 bin kilometre daha eklemeyi planlıyorlar. Türkiye "de ise kullanılan demiryollannın yüzde 9O'ı 1945'lerden kalma. Ülkeler arası ulaşımda bile hız kazanmak için denizaltından toplutaşım yapılırken bizim ülkemizde toplu taşımactlığın yüzde 80'i karayolu ile sağlanıyor. Batı ülkeleri ise karayolunu, toplu taşımacılığin ancak yüzde 26'sında kullanıyor. Türkiye'de yük ve insan taşımacılığtnda kullanılan ağır taşıtlar, toplam araç sayısının yüzde 60'ı kadar iken Avrupa ülkelerinde ağır taşıtlar trafiğin ancak yüzde 25'ini oluştunıyor. Deniz yolları Denizlerimizde yolcu taşımacılığı da demiryollannın durumundan farklı değil. Son zamanlarda özellikle Boğaz hattında çalışan Şehir Hatlan vapurlannın özelleştirilmesi çaltşmalan. bu taşımacılığı daha da zora sokuyor. Ülkemizde 18 ve daha yukan grostonluk gemi sayısı yaklaşık 4800 kadar. Bu gemilerin yaklaşık yüzde 65'i yük, yüzde 30'u yolcu, yüzde 5'i de tanker. Oç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde karayolu toplu taşımacılığını büyük ölçüde hafifletmesi gereken yolcu gemilerinin sayılan da gün geçtikçe azalıyor. Kırk elli yıl önce Karadenız kıyılanna, Akdeniz'e yapılan seferlerin birçoğu iptal edildi. Bugün ise sadece Istanbul-lzmir arası haftada bir sefer yapılıyor. Istanbufliı başının çaresine bakıyor • Kentin ulaşımının yaklaşık yüzde 65'i, çok sayıdaki küçük araçla, özel işleticiler tarafından sağlanıyor. Kamuya ait belediye otobüsleri, banliyo trenleri, Şehir Hatlan vapurlan, tramvay, hızlı tramvay, tünel ve nostaljik tramvay ise toplutaşımın ancak geriye kalan yüzde 35'lik kısmını sağlayabiliyor. Istanbul Haber Servisi - Ülkemiz nüfusu- nun yaklaşık yüzde 12'sınin yaşadıği Istan- bul'da trafiğe kayıtlı 1 milyon 400 bin mo- torlu araç bulunuyor. Bu araçlar Türkiye'de- ki. tüm motorlu taşıtlann yüzde 20'sini oluş- tunıyor. Bunlann arasındaki özel otomobil- lerin sayısı ise tüm ülkedeki otomobillenn yüzde 24'ü kadar. Tüm bunlara her gün 400'e yakın yeni araç daha katılıyor. 2020 yılında nüfusunun yaklaşık 18-20 milyon olma- sı beklenen lstanbul'da, 5-6 milyon aracın daha trafiğe çıkması kaçınılmaz görülü- yor. Bu araçlann yaratacağı trafik, hava kirliliği ve gürül- tü kirliliği ile otopark sorunu. tstanbul'un kısa ve uzun va- dede çözüm bekleyen en bü- yük sorunlan arasında yer alıyor. lstanbul'da her gün 7.5 milyonu aşkın insan yolcu- luk yapıyor. Bu yolculuklann yaklaşık yüzde 18'i sayılan 850 bini bulan özel otomo- billerle yapılıyor. İETT ve lialk otobüsü yüzde 25, mini- büsler yüzde 23, taksi ve dol- muş yüzde 6. servis araçlan ise yüzde 15 dolayında yolcu taşıyor. Raylı taşıtlar ise ts- tanbul ulaşım ihtiyacmın an- cak yüzde 7'sini taşıyabiliyor. Geniş bir kıyı potansiyeline sahip olan şehirde, deniz ta- şımacılığı payı da sadece yüzde 6 dolayında kalıyor. Bu rakamlara göre kentin ulaşımının yaklaşık yüzde 65'i, çok sayıdaki küçük araçla, özel işleticiler tarafın- dan sağlanıyor Kamuya aıt belediye oto- büsleri, banliyo trenleri, Şehir Hatlan vapur- lan, tramvay, hızlı tramvay, tünel ve nostal- jik tramvay ise toplutaşımın ancak geriye kalan yüzde 35'lik kısmını sağlayabiliyor. Kullanılan tüm özel ve kamuya aıt toplu taşıma araçlannı 33 bine yakın işletici ça- lıştınrken, yolculann yüzde 35"i ulaşım için bırden fazla araç kullanıyor. Bu yıl hazıran aymda yapılan 3. Ulaştır- 17 değişik ulaşım yolu İstanbul büyüklüğünde- !fe dünyanın çeşitli kentle- jinde günlük uİaşımı sağ- layan otobüs. tren. tram- vay, metro, gibi sayılan 4- 5'i geçmeyen toplu ulaşım araçlan bulunurken istan- bul'da 17 çeşit ulaşım ara- cı kullanıbyor. 17 bin tak- si günde 600 bin yolcu ta- şıyor. Dünyanın çoğu ül- kesinde kullanılmayan mi- nibüslerin sayısı ise 6700'i yasal ve yaklaşık 1500 ka- dan korsan olmak üzere 8200 dolayında. Dolmuş sayısı 600, özel halk oto- büslerinin sayısı ise 806. Işyerine ve okuia aktarma yapmadan, daha güvenK ve rahat bir yolculuk yap- mak için neredeyse zorun- lu olan servis araçlannın sayısı ise 25 bine yaklaş- mış durumda. ma Kongresi bildirilenne göre, Asya ve Av- rupa yakalan arasında ulaşımı sağlayan de- niz taşımacılığı, İstanbul ulaşımının yakla- şık yüzde 6'sını oluşturuyor. Kongre sırasın- da, "İstanbul halkı doğal ulaşım yolu olan de- nizden yeterince yararlandıntayor mu" so- rusuna "'olumsıız" yanıt verilıyor. Her iki yaka arasında günde yaklaşık 8 yüz bin insan yolculuk yapıyor. Bunun yak- laşık üçte ikisi köprüler üzerinden karayolu araçla- n ile üçte biri de deniz araçlan ile ulaşım sağlıyor. Boğaz köprüleri, iki ya- ka arasındaki toplu taşıma- cılığın yüzde 24'ünü ger- çekleştiriyor. Geriye kalan yüzde 76'lık toplu taşıma ise deniz ulaşım araçlan ile yapılıyor. Yolculann yandan faz- lası özel ve halka açık top- lu taşıma araçlan ile yol- culuk ederken yüzde 38'i özel otomobili. taksiyi ve dolmuşu kullanıyor Vapurrahat Türkiye Denizcilik Işlet- meleri Şehir Hatlan'na bağlı vapurlar, deniz ulaşı- mını seçenlerin yüzde 90.5'ini taşıyor. Yüzde 8'ı de deniz dolmuş motorla- nnı tercih ediyor. Geriye kalan yüzde 1.5'i ise deniz otobüsleriyle yolculuk edi- yor. lstanbul'da deniz ula- şımınını seçen vatandaşlar arasında yapılan bir anket sonucuna göre en çok süre- nin kısalığını dikkate alı- yorlar. Büyük bir kısmı da rahathğı için ter- cih ediyor. istanbul"da kent içı raylı sistemler (banli- yo trenleri) ile günde 300 bin kişi seyahat ediyor. Bu insanlar toplam 101 banliyo tre- ninden yararlanıyor. Banliyöler kent gene- lindeki toplu taşımanın yüzde 4.1 'ini oluş- turuyor. Sirkeci-Topkapı arası çalışan çağ- daş tramvay ise günde 40 bin yolcu tarafın- dan kullanılıyor. İstanbul soskaklanndan herhangi bir fofoğraf. Küçük araçlarla çözülemeven sorun sürüp gidiyor. w Kuşaktan kuşağa' Demirel ve 3. köprü!.. OKTAY EKİNCİ Cumhurbaşkanı SüJevman De- mirrL, İstanbul Büyükşehir Bele- diye Başkanı Recep Tayyip Erdo- ğan'ın kentin sorunlan hakkında sunduğu brifingin ardından yine *3. köprü'yü önerdi. •• ""Vlne" diyorum. çünkü Demi- rel bunu hep yapıyor ve söz ne zarnan Istanbul'dan açılsa, Bo- ğaz'a 3. köprü önerisini mutlaka gündeme getiriyor Uzun ömürlerdileyerek söylü- yoran; eğerbu önerisi de gerçek- leşir ve Boğaziçi yine köprüyle geçiürse DemireFin, bukez 'dör- düncüsünü'dc isteyeceğinden eminım. Çûnkü yine kendi deyimiyle, 1970'lerde 'birincigerdanlığı' ls- tanbul'un boynuna taktığında. o yıllardaki mimarlık ve bilim çev- relerinin özetlediği şekilde aslın- da hd güzel kenti 'köprüler tuza- ğma 1 iten anlayışın da ılk büyük adınını atmış oluyordu... A:aba Demirel, 3. köprüde ne- den ısrar ediyor? Lstelik bunu, gerek yerel yöne- tirrıın gerekse merkezi yönetimin ilgil birimlennin "İstanbul'aar- tık_ oncelikle ray b tüp geçit gerc- kiyw" şeklınde ortak bir karara varoklan şu umutlu donemde ne- denvine gündeme getiriyor'.' I-ioşgörüsüne sığınarak belirte- • Demirel, 3. köprünün kuzeye yapılması durumunda, İstanbul'un elde kalan son yaşam kaynaklarının da yok olacağına, 2. köprünün yarattığı Sultanbeyli gibi kaçak kentlerin bu kez tüm ormanlık alanlan ve su havzalannı da istila edeceği gerçeğine anlaşılan pek aldırmıyor. İstanbul Boğazı üzerinde kurulan köprüler birer kuşağı temsil ediyor. Bakalım kurulacak üçüncü geçiş, yeni kuşağın eseri olacak mı? yim ki Demirel kuşkusuz bir şe- hircilik uzmanı ya da ulaşım plancısı değil. Zaten öyle olmadığını, yine özellikle kendisinin savunduğu kararlarla İstanbul'a yapılan iki köprüye rağmen, kentin bugün içinde bulunduğu trafik 'okanık- lığı' yeterince kanıtlıyor. Uzmanlar, 3. bir köprünün de ulaşımı rahatlatmayacağinı, çün- kü yine 'insanlann'değil. araçla- nn ulaşımına yarayacağını vur- guluyorlar. Artık, hemen tüm uy- gar kentlerde olduğu gibi önce- likle insanlann yine uygarca ula- şımını sağlamak gerektiğini ve bunun için de metroyla bütünle- şecek birprojeyle Boğaz'ın raylı tüp geçitle geçilmesi gerektiğini -deyim yerindeyse- haykmyor- lar... Ama Sayın Demirel şehircilik uzmanı olmadığı için bütün bun- lara pek kulak asmıyor. Hele. yi- ne 3. köprünün kuzeye yapılma- sı durumunda. tstanbul'un elde kalan son yaşam kaynaklannın da yok olacağına, 2. köprünün ya- rattığı Sultanbeyli gibi kaçak kentlerin bu kez tüm ormanlık alanlan ve su havzalannı da isti- la edeceği gerçeğine anlaşılan pek aldırmıyor. Peki, bu açık gerçeklerin görü- lebilmesi için artık, uzman olma- ya bile gereksinim duyulmazken yıllann deneyimli mühendisi Sa- yın Demirel. Istanbul'ubugünkü duruma düşüren görüşlerinde ne- den bir değişiklık yapmıyor? Aslında bu sorunun da yanıtı- nı. büyükşehir belediyesindeki brifingde yine kendisi veriyor: "Birinci köprü birinci kuşak, ikinci köprü ikinci kuşaktır, şim- di İstanbul'a üçüncü kuşak la- zun" diyor. Evet, iştebunakatılıyorum. !s- tanbul'a gerçekten 'üçüncü bir kuşak' lazım. 1950 ve 1960 kuşağı. Atatürk döneminin demiryolu uygarlığı- nı bir çırpıda körelterek sözde 'Küçük Amerika' olmak adına bu ülkeyi karayolu yağmasına tutsak etti. 1. köprü, işte bu rutsaklığın gerdanlığı olarak İstanbul'a takıl- dı. 1970 ve hele 1980 kuşağı. yi- ne karayolu tutsaklığını bu kez 'otomotiv' ve 'otoyoUar" impara- torluğuna bağladı. Türkiye yine demiryolsuz, İstanbul da yine metrosuz ve tüp geçitsiz kalırken rant ve talan ekonomısi tüm ülke- yi kıskacı altına aldı. Bu her iki karayolcu kuşakta da Sayın Demirel vardı ve üstelik 12 Eylül 'ün vefasızlık yaptığı dö- nemin dışında. karar makamla- nnda da yine kendisi bulunuyor- du. Şimdi artık, gerçekten üçün- cü bir kuşağın bu ülke ve bu kent üzerinde söz ve karar sahibi ol- masının zamanı geldi. hatta geçi- yor. Bu üçüncü ve 'yeni' kuşak, 40 yıllık yanlışlara artık son verme- îi. Karayolu ve otoyol yerine çağ- daş demiryolunu, rant ekonomi- si yerine üretim ekonomisini, yağma yerine korumacılığı, kişi yaran yerine toplum yarannı, Nevv York'a benzemek yerine ts- tanbul'a benzemeyi ve 3. köprü yerine raylı tüp geçiti savunmalı... Eğer. 'büyükler' ve onlann ya- nındakiler izin verirse, Türkiye artık, bu yeni kuşağı özlemle bek- liyor. Yoksa 20. yüzyıl bitecek, a- ma 'yiizyılın yanlışûn' yine bit- meyecek. CUMHURIYET'TEN OKURLARA ORHAN ERINÇ Buyrun Cenaze Namazına Laiklığın dinsizlikolduğu görüşünü savunan ve bu- nu kanıtlamak için bin dereden su getiren şeriatçılar zor durumda. Bu kez de Suudı Arabistan'da şeriat adına kafanın kılıçla kesilmesi yöntemiyle uygulanan idamların ve onun dayanağı olan kadı kararlannın şe- riata uygun olmadığını kanıtlamaya çalışıyorlar. Bu çabayı sürdürenler arasında Osmanlı hükümdarla- nndan sonra "Hâdim-ül-haremeyn-üş-şehfeyn" sa- nını kullanan Suudı Arabistan Kralı'na "Fahad Haz- retleri" deyip el pençe divan duranlar da var. Bunlar partılerinde ve medyalarında hocaefendile- rin, şeyhlerin, lıderlenn açıklamalarına yer verıp. şe- riatın Suudi Arabistan'ın uyguladığı gibi olmadığını söyleyedursunlar, Suudi Arabistan'ın gazeteleri ise tam tersini yazıyorlar: "Krallığın şenat yasalannı de- ğıştireceğinı sananlar, salaklar cennetinde yaşayan- lardır... Bu teraneler ve baskı girişimleri kesinlikle abestir. Islami kurallar, krallığı yönetenlerin ve halkın en kuîsal değerien olarak kalacaktır." Bakalım bizim şeriatçılar şimdi ne yapacaklar. ile- ri sürdükleri dogru ise Suudi Arabistan'ı "Darül Harb" ilan etmeleri gerekiyor. Ya da Kâbe'yi ve Hazreti Mu- hammed'in Türbesi'ni bu şeriatı bilmez kimselerin elinden kurtarmak için girişimde bulunmaları. Baka- lım bunları nasıl kıvıracaklar. • Başyazanmız Nadir Nadi'yi aramızdan ayrılışının 4'üncü yıldönümünde dün saygı ve sevgiyle andık. Atatürk ilke ve devrimlerinın, demokrasinin, özellik- le de laikliğın dirençlı savunucusu Nadir Nadi'nin ku- rumsallaştırdığı yayın ilkelerimızin doğruluğu yaşadı- ğımız olaylaria bir kez daha belgelenmiş oldu. • Geçen hafta gündemin en önemli maddesini oluş- turan konu, Suudi Arabistan'ın insan haklarını hiçesa- yarak, şeriat yasaları gereği, uyuşturucu kacakçısı olduklan gerekçesiyle 4 Türk'ü idam etmesiydı. Idam- larta ilgili diplomatik girişımler. tepkiler ve halen Su- udi Arabistan'daki cezaevlerinde bulunan 40 Türkün durumuna ilişkin gelişmeleri Ankara Büromuz ve İs- tanbul Haber Servisimiz izledı. • Irak liden Saddam Hüseytn ın iki kızı ile damatla- nnın Ürdün'e kaçmalarıyla ortaya çıkan gelişmelerin Türkiye kamuoyunda yarattığı yankılar da diğer önemli gündem maddelerinden birisiydi. Konuyla il- gili gelişmeleri ve Başbakan Yardırncısı Hikmet Çe- tin'in, Irak'taki iç huzursuzluğun bölgeye taşmasın- dan Bağdat yönetimini sorumlu tutmasına ilişkin gö- rüşlerini, Ankara Büromuzun haberiyle kamuoyuna duyurduk. • Irak'taki son gelişmeler ile Dublin'deki Kürt toplan- tısınının sonuçlarını Cumhuriyet'edeğerlendıren Irak Milli Türkmen Partisi Genel Başkanı Muzaffer Ars- lan'ın görüşlerinı arkadaşımız Ergün Aksoy okurla- rımızaaktardı. • Bütünleşme kurultayının sancılannı üzerinden ata- mayan CHP'de gözler 9 eylülde yapılacak kongreye çevrildi. CHP'deki kurultay yanşı ve il kongrelerinde yaşanan gelişmeler ile geçen haftanın bir başka önemli gündem maddesini oluşturan erken seçlm tartışmalannı Meclis Büromuz'dan Türey Köse, Dür- dane Kocaoğlu ve Ayşe Sayın izlediler. • özelleştirme Idaresi Başkanı Ufuk Söylemez'in KlT'len sattıktan sonra "gönülrahaîlığıyla" özel sek- töre gideceği yolundaki görüşlerini Esra Yener ha- berleştirdi. • YÖK'ün, "şeriatçı, ümmetçı, köktendinci ve tarikat- çıbirkadrolaşmayagidildiğı"gerekçes\y\e Inönü Üni- versitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Yücesoy ve ba- zı yöneticiler hakkında soruştuıma başlatmasını, Bü- lent Sanoğlu'nun haberiyle duyurduk. • Geçen hafta içinde yayımlamaya başladığımız pro- mosyon araştırması, bu hafta promosyon yapan ga- zete yöneticileri ve meslekı kuruluşların görüşleriyle devam etti. Zafer Aknar ve Ayşe Yıldınm'm hazır- ladığı haberlerden çıkan sonuca göre, promosyon yanşı tüm hızıyla devam edecek ve gazeteler pro- mosyon yapmak uğruna, verdikleri hafta sonu ekle- rini de bir daha çıkarmayacak. • Yeni eğitim dönemı yaklaşırken İstanbul Haber Ser- visi'nden Figen Atalay, Ankara Bürornuzdan ise Emine Kaplan, eğitim sorununu tüm boyutlanyla iş- lediler. • Nükleerdenemeler ve protestolar: Fransa'nın ardın- dan Çin'in de nükleer denemelere kalkışması, tüm dünyadaki çevrecilenn tepkilerıni topladı. Çin'de gös- ten yapan Greenpeace'cilerın gözaltınaalınması, ser- best bırakılması ve tepkilerle ilgili Türkiye'deki geliş- meleri İbrahim Günel aktardı. • Önümüzdeki pazartesıye kadar gönlünüzce bir haf- ta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla. KORKUTELÎ MAHKEME SATTŞ MEMURLUĞU EsasNo 1993'262 Karar No: 1993-46" Satılarak ortaklıöın giderılmesine dair Korkutcli Sulh Hukuk Mahkemesrnih 1993 262 E.. 1993467 K savılı 26.6.1995 tanhli kesınleşen karan gereğince. Mahkeme Satış Memurluğu'nun 1995 6 esas sayılı dosyası ılt »a- tış isteyen vekilinin talebı ile, 1- Korkutelı ılçesi, Süleklerkövü (Aydınpman) Hüyü- kaltı mevkiınde 1119 sayılı parsclc aıt 3375 m2 mıkta- nndaki taşınmazm değennin 16 875 000.-TL olarak ma- halli bilirkişi İsmet Uzun tarafından belirtılmıştır. 2-Korkuteli ılçesi, Süleklerköyü. aynımevkıide 1125 sayılı parsele ait 270 m2 miktanndakı taşınmazm değe- rinin 1.35O.OOO-TL olarak mahalli bilirkişi İsmet Uzun tarafından belirtılmiştir. Yukanda kayıtlan belırtılen ta- şınmazlann malıkler hanesınde a. M: Rıza kansı Fat- ma'nın 1059,1067 ve 1119. 1127 noluparsellerin tama- mının 144 hissesinin 40 sehımtnın ıntifa hakkı vardır, şeklınde şehr verildiği cihetle dosyada soyadı \c adresı- nin bulunmadığı. bu nedenle kendılerine teblığ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 37992 MADEN ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 199530Tanhi: 02.08.1995 Davacı Gülten Kızılelma'nın davalı Hasan Kızılelma aleyhine açmış bulunduğu boşanma davasının yapılan açık yargılamasında veriîen ara karan uyannca: Davalı DiyarbakırÇüngüç Malkaya Köyücilt no:027/ 01, sayfa 93, kütük 64'te nüfusa kayıtlı, Mehmet ve Gül- 1i oğlu 1956 doğumlu Hasan Kızılelma. tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemedığınden. davalının 4.10.1995 günü saat 9.00'da bırakılan duruşmaya gelme- sı, gelmedığı takdırde HUMK'nın 213 ve 377. madde- leri gereğı davanın yokluğunda devam edeceği ve karar verileceğı davetıye ve dava dılekçesı yenne kaım olmak üzere, ilanentebliğ olunur. 02.08.1995 Basın: 38158
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle