02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 HAZİRAN 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Ender Güzey, 1999 yılından 2000'e dek sürecek uluslararası bir proje için bir tasanm gerçekleştirecek Evrensel barış için yelkenler fora GAMZEVAREVI Ender Güzey, 1999'dan 2000 yılına uzanacak, otuz altı ülkenin sanatçılanmn katılacağı, evrensel banşı simgeleyen bir j)rojenin tasanrmna imza atmaya hazırla- nıyor. Bu proje çerçevesinde, tasanmlan her ülkenin kendi seçtiği sanatçılan tara- fından yapılan yelkenlilerle biryıl sürecek birdünya turu gerçekleştirilecek. Ozerinde çalıştığı temel konulan, top- rak. hava. su ve ateşi ele alarak bir tasa- nm yapan Güzey, ülkelerin kendilerini sa- natlanyla tarutacaklan bu proje için her ül- kenin kendi müziginin ve dansının kaül- masiyla bir kolaj tarzında gelişip zengin- leşecek danslı bir performans da tasarlı- yor. 'Nuh'un 1993Geaıisf adını verdiği per- formansıyla çevre sorunlanna dikkat ce- ken sanatçı, çevre konusundaki duyarsız- lığın sürmesi halinde Nuh'un Gemisi'nin bile bizi kurtaramayacağını vurgulamak için bir sal ve üzerindeki pıramitten olu- şan Şüzen heykel'i yaktı. Nuh'un Gemi- si'nin 'kutsal kahntüan'nı Paris'te ve Al- manya'nın çeşıtlı kentlerinde sergileyen Güzey, plastik sanatlann hemen hemen her dalında yapıtlar vermesine karşm, per- formansta, izleyicinin tasanmın içine gir- diğini belırterek 'sanatsal çahşmanın ya- şamın bir parçası haline gelmesinin' ken- dısı için çok önemli olduğunu ifade edi- yor. Münih'te yaşayan sanatçıyla, 'Nuh'un Gemisi KalınrjlarT sergisi ve bundan son- ra yapacağı çalışmalar üzerine konuştuk: - Biraz 'Nuh'un 1993 Gemisi' perfor- mansmdan sözedefim. lstediğiniz gîbi ger- çekteştimi? Yüzde doksanı gerçekleşti. 93'te ewe- la 'ıNuh'uh Gemisi' projesinin bir arutı var- dı: 'Nuh'un Gemisi Günesi' Ahırkapı'ya dikildi. Denizde yaşamını yitirenlere bir anrt. Bir yerde 'Nuh'un Gemisi' düşünce- si, diger tarafta denizcilerin düşünceleri çok anlamlı bir bağlanü sağladı. Eylül aymda proje başladı. Bir hafta süreyle 'Nuh'un Gemisi' üzerinde çeşitlı faalıyet- ler gerçekleştınldı. 'Nuh'un Gemisi Ob- jesi' çok kısa bir süre içinde gerçekleşti. - Çıktş noktanız çevre biKnci oluştur- maktL- Evet. Bir sanatçı ya da insan olarak bu katliamdan ister istemez etkileniyorsuz. Kendi tarzınızda bir yorum yapmak isti- yorsunuz. Ortaya büyük bir objeçıktı. Bo- gaz'dan geçen aşın boyutta bir heykel ol- du. Projenin başında, tasanmda bir mav- Nuh'un Gemisi'nin kalınülan Paris'te ve Almanya'nın çeşrtü kentierinde sergilendL 7 999'dan 2000'e geçiş olacak, bir yıl sürecek, otuz altı ülkenin katıldığı, evrensel banşı simgeleyen bir proje. Ingiltere'den başlayacak bir dünya turu olacak. Dünyanm en büyük yelkenlileriyle gerçekleşecek. Her ülke üç veya beş sanatçı seçecek. Bu sanatçılar kendi ülkelerini sembolize eden yelkenlinin tasanmını yapacak. Proje için üzerinde çalıştığım ana konulan, toprak, ateş, su ve havayı ele alarak, bu zemin üzerinde bir tasanm yaptım. na düşünüyordum. Ancak bunu son haf- talarda çok soyut, zemin bir formasyona getirmek istedim: Yüzen bir sal ve üzerin- de kutsal bir formasyondan oluşan bir ça- dır. O çadınn bir gelişmiş türü piramit ola- bilir. Piramiti ele aldığımızda mitolojik, kutsal, derin fikirler ortaya geliyor. 'Nuh'un Gemisi' yanacak ve kalıntılan sergilenecekti. Gemi nemden dolayı o ka- dar zor yanmıştı ki sanki tabıat bu yok o- luşa direnıyordu. - Nuh'un Gemisi'ni yakmanızın sembo- Hk bir anlamı obnah_ Evet. Çevreyi yitirmış olmamızdan do- layı 1993"te, artık Nuh'un Gemisi'ne ıh- tiyacımız olduğu düşüncesindeydim. Bu devam ettiği takdirde Nuh'un Gemisi'nin bile bızı kurtaramayacağını kanıtlamak is- tedim. - 'Nuh'un Gemisı'nin kalınülan yurt- dtşında sergflendL Evet. Arzu ederdim ki burada bir sergi olsun. ondan sonra yurtdışına çıksın. Ay- nca Nuh'un Gemisi'nin tstanbul'dan Ve- nedik Bienali'ne gitmesini. iki şehir ara- sında bir köprü kurulmasını düşünmüş- tüm. Hatta olanaklan da sağladım. Ama bunun arkasında Kültür Bakanlığı'nın ol- ması lazım. Cevap bile gelmedı. Ilk sergi Paris'te oldu. Ardından Almanya sergile- ri başladı. Ben bu sergiyi 'Kutsal Kabnü- lar' olarak ısımlendiriyorum. Kalıntılar geçen yıl eylülden itibaren heray başka bir yerde sergilendı. Münih'te iki küçük, bir büyük galeride, daha sonra da Köln, Mönchengladbach, Duisburg ve Dort- mund'da sergilendi. Önümüzdeki kış da devam edecek. - Bu sergiler ne ölçüde ilgi gördfi? Istanbul'da gerçekleşecek olan proje- nin tanıtım sergisinı Münıh Kültür Daire- si Başkanhğı fınanse etti ve gerçekleştir- di. ARD televizyonu bu proje için tstan- bul'a geldi, ön çalışmalar ve uygulama esnasında çekımler yaptı. Oç radyo kuru- luşu Istanbul'a geldi. Süddeutsch, 'TZ\ 'AZ' gibi gazeteler sergiye geniş yer ver- di. Almanya'daki etkisi. orada gerçekleş- tirilmeyen bir proje için oldukça yüksek- ti. -1999 yıhnda gerçekleştirilecek dünya çapında bir proje için bir tasanm gerçek- leştireceksiniz. Bu konuda bilgi verir misi- niz? 1999'dan 2000'e geçiş olacak. bir yıl sürecek. otuz altı ülkenin katıldığı, evren- sel banşı simgeleyen bir proje. Ingilte- re'den başlayacak bir dünya turu olacak. Şimdi fınansman konusu üzerinde çalışı- lıyor. Olay dünyanın en büyük yelkenlile- riyle gerçekleşecek. Bu tekneler gençlen taşıyacak. Orada bir flkir alışverişi olacak. Ozerin- de çalıştığım ana konulan. toprak, ateş. su ve havayı ele alarak bu zemin üzerinde bir tasanm yaptım. Boyutlar muhteşemdi. 'Nuh'un Gemisi'nde tasarladığım bazı faktörler de projenin içinde var. Bütün yel- kenliler sanatçılar tarafından resimlene- cek. Her ülke üç veya beş sanatçı seçecek. Bu sanatçıiar kendi ülkelerini sembolize eden yelkenlinin tasanmını yapacak. Danslı bir performans tasarlıyorum. Ob- jeler var bunun içinde. Bu performans, her ülkede kendini yenileyecek, oranın müzi- ği, dansı katılacak. Bu, tasanmın içinde bir kolaj tarzında gelişecek. 'Fleet 2000- Filo 2000' olarak isimlendirdikleri bu pro- jeye, 'Nuh'un 2000 Gemisi' adını verme- yi düşünüyorlar. - Plastik sanatlann hemen ber dalında yapıtlar veriyorsunuz. ÇevTeve inşkin kay- gılannızı en iyi performansla mı ifade edi- yorsunuz? Bu tarz çalışmalarda izleyici tasanmın, düşüncelerin parçası oluyor, içine giriyor. 'Nuh'un Gemisi Kaunülan' sergisindeki objelerde hâlâ bıryanık kokusu var. O ko- ku sergiyi kaplıyor. Insanlarbirşeylerhis- sediyor. Projeyi bilmeyenler bile o koku- yu alınca meraklanıyor. Hissettiğin bir at- mosferle karşı karşıya kalıyorsun. - Türkiye bağlamında umutlu musu- nuz? Çevre konusunda ve diğer konular- da bu denli duyarsızken, Nuh'un Gemi- si'ni yakalayabilecek mryiz? Bu duyarsızlığın ağır bir faturası çıka- cak. Bunu önleyebilmemiz için eğitim ko- nusunda sıfırdan başlayıp çocuklanmıza en ıyi şartlan sağlamamız. eğitimcileri- mizi maddi açıdan tatmin etmemiz gere- kiyor. Bu bir secenek. Nereye ağırlık ve- rirseniz, maddiyatı oraya aktarabihrsıniz. Çağ atladığımız büyük bir yalan. Türkiye açısından tek ümidım geçlerimiz. Genc- lik iyi yönlendinldiği takdirde birpozitif kuvvet, kötü yönlendinldiği takdirde bir saatli bomba. Bu potansiyeli olumlu bir şekilde kullanırsak, çağ atlayabiliriz. Ispanya Ulusal Balesi, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda bu akşamdan başlayarak dört gösteri sunacak Flamenko'nun ateşi ve îspanyol ruhu Kültür Servisi - Ispanya Ulusal Bale- si, 8. Uluslararası Yapı Kredi Gençlik Festivali çerçevesinde bu akşamdan baş- layarak dört gösteri sunacak. Gösteriler her akşam saat 21.30'da Harbiye Açıkha- va Tiyatrosu'nda izlenebileceİc. 1978'de Ispanya Kültür Bakanlığı Ti- yatro ve Gösteri Sanatlan Yönetimi, Is- panya Ulusal Balesi 'ni kurdu ve genel yö- netimine, ünlü dansçı ve kareograf Antonio Ga- des'i getirdi. Bu andan itibaren Gades'in hede- fı; Îspanyol koreograf- lannın en seçkin eserle- rinden oluşan bir reper- tuvar hazırlamak oldu. 'Ten Basque Melodies', 'Fandango', 'Fantasia Galaka', 'Conrierto of Aranjuez, Rango', 'Bk>- od \\eddings' gibi eser- ler bu dönemde repertu- varaalındı. 1980yılında Gades, Sanat Yönet- ^ ^ ^ _ ^ _ _ ^ _ _ menliğı'ne atanınca, ^^^~^~™^1 ~ kendi koreografilerini derepertuvaraka- zandırdı; 'The Three Cornered Hat', *EI Amor Brujo', 'Sonatas', 'Estampas Fla- mencas', 'Retrato de una mujer', 'Don Quixote', topluluğun repertuvanna Ga- des'in sanat yönetmenliği döneminde gi- ren seçkin eserler oldu. 1983 'te Tiyatro ve Gösteri Sanatlan Yönetimi, ulusal ve kla- sik balelenni birleştirerek yönetimi Ma- ria de Avüa'ya verdi. Bu dönemde; 'Rit- mos", 'Medea', Los Tarantos', Danza y 7VewYork Metropolitan'daki ilk gösterisiyle 'En Iyi Yabancı Gösteri' ödülüne değer görülen topluluk, 1991 yılında ABD, Tayvan, Japonya'nın 17 kentinde ve tngiltere'deki gösterileriyle büyük başan kazandı. Bu turne Buenos Aires'te son buldu, gösterileri 300 bini aşkın seyirci izledi. Tronio', 'Dance IX' gibi yeni eserler reper- tuvara alındı. Eylül 1986'da, Maria de Avila yöneti- mi bıraktı ve topluluk tekrar tspanya Ulu- sal ve Ispanya Klasik baleleri olarak, iki ayn ve bağımsız gruba aynlarak çalışma- lannı sürdürdü. Daha önce yönetmen yar- dımcısı olarak çalışan topluluğun yıldız dansçısı ve koreografı Jose Antonio, ts- panya Ulusal Balesi Yö- netmeni oldu. 'Botero', 'The Three Cornered Hat'in yeni uygulaması. 'Sotea', 'Don Juan'gibi yeni eserleri de repertu- vara aldı. 1993 yılında, Ulusal Uygulamalı Sah- ne Sanatlan Enstitüsü, dans dünyasının üç önemli ismi tarafından koordıne edilen bir sa- nat yönetimi atadı. Bu isimler: Aurora Pons, Nana Lorca ve Vlctoria Eugenia idi. Bu yeni ^™^^^^^^~ ekip, Antonio Gades'in 'AliegrodeConcierto'su ile birlikte birçok yeni eser getirdi. 'Lytnda'CLegend), 'Cu- ventas del Guadakjuivir' (Tales of the Ri- ver Guadalquivir), 'A Ritmo y a Copmas' (Rhythm and Beat), 'A mi aire' (in My Own Way) bunlann başlıcalanydı. Ispanya Ulusal Balesi dünyadaki belli başlı tüm gösteri merkezlerini dolaştı. 1987'de tspanya, Sovyetler Birliği, Nor- veç, ttalya, Fransa ve ABD'de 150 binin üzerinde sanatsever tarafından çok büyük beğenıvleızlendi. Biryıl sonra. New York Metropolitan'daki ilk gösterisinde 'En tyi Yabancı Gösteri' ödülünü kazandı. tspan- ya ve yurtdışi turlan ile başandan başan- ya koşarak gittikçe gelişen topluluk. 1991 yılında ABD. Tayvan. Japonya'nın 17 kentinde ve Ingıltere'dekı gösterileriyle büyük başan kazandı. Bu turne Buenos Aires'te son buldu, gösterileri 300 bini aş- kın seyirci izledi. 1992 yılında Almanya, lsviçre, Luxem- burg turlan, Lyon Festivaline katılım ve kazanılan özel ödüllerin yanı sıra Fal- la'nın 'La Vida Breve'sini de, (This Brief Life) Buenos Aires'in Colon Tiyatro- su'nda sanatseverlere sundu. 1993 yılında, tspanya Ulusal Balesi, bir tspanyol ve ttalyan TV'leri ortak yapımı olan 'Los Drvinos'u (The Divine) Madrid, Santiago, Pamplona, Mallorca, Sevılle, Barcelona'da ve Santander Uluslararası Festivali'nde sundu. Aynı eser, Fransa ve ttalya'da birçok kentte ve altı hafta içinde Japonya'nın 15 kentinde sergilendi. Ge- çen yıl, Ispanya Ulusal Balesi, ABD'de birçok şehirde, Avusturya, Sicilya ve Is- viçre'de gösteriler sergiledi. Avrupa Bir- liği'nin kültür başkenti olarak seçilen Liz- bon'daki kutlamalara da katılan topluluk. Meksika Güzel Sanatlar Tiyatrosu Vakfi için düzenlenen gösterilerde de yer aldı. Yurt içinde; Ferrol ve Cuenca turlan ve Uluslararası Granada Festivali'nin yanı sıra, Madrid Zarzuela Tiyatrosu'nda tü- müyle yeni bir program sergiledi. Halen, dans dünyasının en önemli isimleri olarak kabul edilen, Auroro P9ns (Sanat Yönet- meni - Koordinatör) Nana Lorca (Sanat Yönetmeni - Programlama) ve Vktoria Eugenia (Sanat Yönetmeni - Dans) tara- findan yönetilen toplulukta. Antonio Mar- quez, Loio Greco, Mila de Vargas, Mari- bel Goüardo, Aido Gomez, Ana Gonzales, Oscar Jünenez, Juan Moto ve Luis Orte- ga gibi dünyaca ünlü dansçılar. Adetoido Cahvin, Adoracion Carpio, Lupe Gomez, Montserret Vlarin. Jesus Florencio, Fran- dscoGuerrero ve Paco Morell gibi solist- ler bulunuyor. DEVLET TİYATROLARI ÜZERİNE -1 YUCEL ERTEM Devlet Tiyatrolan'nın toplumsal yaşamımızdaki yeri tşte bir tiyatro sezonu daha sona eriyor. Bir sezon boyunca perdeler açıldı, kapan- dı. Bu arada Devlet Tiyatrolan da 20'yi aş- kın sahnesinde ve turnelerinde 100'e yak- laşan oyunu, kim bilir kaç kez sergiledi. Ki- mi zaman coşkun alkışlarla, kimi zaman sessız ve mesafeli bir teşekkür alkışıyla karşılandı. Ama Devlet Tiyatrolan'na ıliş- kin çalkantılar da bitmedi. Bir yandan iç çelişkılerle çatışkılar, bir yandan bu kuru- ma yönelen haklı haksız eleştiriler. Bu yazı dizisinde amacım, söz konusu eleştırilenn bırdeğerlendirmesinı yaparak özeleştiri kapısını açmak ve bir tutum be- lirlememıze yardımcı olmak. Bır birey olarak Türkiye'nin gelişmesi- ne, uygarlaşmasına, ilerlemesine besledi- ğım umut. bir aydm olarak ülkeme, bir sa- natçı olarak sanatıma ve bir devlet memu- ru olarak kurumuma duyduğum saygı ve sorumluluk, Devlet Tiyatrolan'nda 1992- 94 yıllannda 16 ay süreyle genel müdür- lük görevıni üstlenmiş, daha sonra kuruma seçim yöntemini armağan etmek amacıy- la görevden aynlmış bir yönetici olarak de- neyımlerim; bu görüşleri dile getirmemi zorunlu kılıyor. Çünkü Devlet Tiyatrolan, yalnızca biz sanatçılann ya da çalışanlann değıl, hepımizin. Şurası açık ki, Devlet Tiyatrolan, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin modern ve çağ- daş bır toplum olma yönündeki büyük ve önemli hamlelerinden biridır. Yüce Ata- türk'ün öngörüsü ile 1936yılındakurulan "Ankara Devlet Konservatuvan''nın 1941'de ilk mezunlannı vermesi ile "Tat- bikat Sahnesi" adı altında çalışmalanna başlamış; daha sonra 1949 yılında da ka- nunla Devlet Tiyatrolan Genel Müdüriü- ğû'ne dönüşmüştür. Hemen belirteyim. Devlet Tiyatrolan, >-anm yüzyıla yaklaşan geçmişinde; yur- dun kültür ve sanat havanna hiç küçümsen- mevecek katkılarda buiunmuştur. Kurumun ve bu sanata gönül vermiş sa- natçılanmızm, dar kadrolar ve dar bütçe- lerle gerçekleştirdıği büyük hızmetleri ve bu topluma kattığı değerleri görmezlikten gelmek, olanaksızdır. Bugün yurt çapında 8 ilde yerleşik dü- zende çalışan Devlet Tiyatrolan. bir yan- dan da turne hizmetleriyle Anadolu'ya ti- yatronun ışığını taşıyarak kültür yaşamımı- za sürekli katkıda buiunmuştur. Devlet Tiyatrolan, uluslararası alanda da sık sık Türk sahne sanatını başanyla temsil etmış, Türkiye'nin modern ve çağ- daş yüzünü göstermiştır. Devlet Tiyatrolan'nın, Türk dilinın ge- lişmesine katkılan, sahnelennde boy gös- teren nıce Türk oyun yazannı kucaklayıp geliştirmesi ve olgunlaştırması; uluslarara- sı tiyatro literatürünün en seçkin ömekle- nnı tanıtması,bugün sayılan 7'ye varan ti- yatro okullanmızı besle\ıp kökleştırmesı, aydınlanmızın. sanat vebilım insanlanmı- zın oluşumundakı etkısı. önemi gözardı edilemeyecek bır süreçtır. Yanm yüzyıla yaklaşan bu süreç. büyük ölçüde. sanatçılanmn ve çalışanlannın öz- verisi. emeği, alın ten, heyecanı, coşkusu ile gerçekleşmiş; buna karşılık genelde dar olanaklarla yetinilmek zorunda kalınmış- tır. Bugün Devlet Tiyatrolan Genel Müdür- lüğü'nün kendine ait bir genel müdürlük binasına bile sahip olmayışı, yıne 8 ilde çağdaş ölçüleri karşılayacak bır tek tiyat- ro binasının bile olmayışı. tadılatlarla tiyat- ro haline getinlmiş sorunlu binalarda et- kınliğini sürdürmesı; sahne, salon, atölye, depo, lojman ve benzen yatınmlarla altya- pı unsurlanndan mahnım kalmış olması; hele hefe. günün gereksınmelerine yanıt veremeyen bir yasa ile yönetilır olması; bugüne kadarki hizmetlennin değerinı yükselten faktörlerdır. Devlet Tiyatrolan'nın bugüne gelen hiz- metlenni, gerçekçı birbiçımde ölçeklemek gerekırse, kısaca bütce ve personel duru- muna da değinmek yararlı olur. Genel mü- dürlük yaptığun 1993 yılından örnekleye- yım: 1993 yılında Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü'nün bütçesınin tamamı 300 milyardı. Ama aynı '93 yılında, sözgelimi Et ve Balık Kurumu'nun yalnızca zaran 351 mılyardır. Aynı şekilde yabızca zarar hanelerini sayıyorum. MKEK 693 milyar, SEKA 1.3 trilyon, TDÇİ 8.1 tnlyon, Eti- bank 5.5 trilyon, TTK 7.5 trilyon, Gübre Sanayii 2.5 trilyon, Çay-Kur 2.7 trilyon, TCDD 8.8 tnlyon, Petkım 1.4 trilyon. Hemen şunu bir kez daha vurgulamak- ta yarar vardır: Tiyatro, bır toplumsal eğı- tim aracı. bır dönüşüm alanıdır. Deyım ye- rindeyse, tiyatro, ınsana yatınm yapılan bır alandır. Toplumdaki ınsan malzemesinin gelışmesıne katkıda bulunur. Doğal ki bu- rada, yatmmlann parasal kazanç biçimin- de geriye dönmesi beklenemez, beklenme- melidir. Buna ragmen. böylesıne önemli bir alana yapılan toplam yatınm, kazançlı olması beklenen diğer birçok dev let ginşi- minin zarannın bile kat kat altındadır. Devlet Tiyatrolan 'nın personel sayısı ise >aklaşık 600 sanatçı, 600 teknik eleman ve 600 memur olmak üzere joırt çapında 2000'e varmaz. Ne var kı Devlet Tîyatro- lan'nın. bir süredir büyümenin sancilany- la yüz yüze olduğu vc duraklama düziemi- ne girdiği de bir gerçektir. Devlet Tıyatrolan'nın hantallaştığı, enerjisini yitirdiği ya da bırikımıni tam ve- rimle kullanamadığı yolunda eleştin ve gözlemler. gıderek yoğunlaşmıştır. Hatta varlığı ve gereklıliğı bile tartışılır olmuş- tur. Kanımca önümüzdeki görev, bu eleş- tirilerin içindeki gerçek payını görüp yaka- lama cesaretini göstermek ve nedenleri üzerinde durarak çözümler üretmektir. Birçok kurum gibi Devlet Tiyatrola- n'nın da eleştirilmesi. son derece doğaldır. Sağlıklı bır "özefcştiri" ortamına varabil- mek için, bu eleştirileri dikkatle ıncelemek gerekir. Bu bakımdan, söz konusu eleştirilerin ana hatlanyla kümelendirilmesinde yarar vardır. Kabaca bir kümelendirme, karşımı- za şu dört eğilımı çıkanyor. 1. Sahne sanatlan zaten dinimize avkın ve halkınuz için iyi bir şey değiL Devlet v ap- masın. 2. Sahnesanatlaniçin,bu kadar para har- camaya değmez. Devletin kav naklan gerek- siz yere harcannuş oluyor. Dev let yapmasuı. 3. Doğası gereği, devletin kanatlannın al- anda iyi sanat yaptlamtyor. Devlet yapnta- sm_ 4. Yararbdır. Devlet yapsın. Ama ben de vergOerûnin nesabını sorarun. Yazımın ikınci bölümünde, bu görüşle- n "Devlet Tiyatrolan'' gerçeğınden ya da ölçeğinden yola çıkarak teker teker irdele- meye ve turum belirlemeye çalışacağım. Sonuçlar. büyük ölçüde diğer ödenekli sanat kurumlanmız için de geçerli olacak- tır sanınm. SÜRECEK FF BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL "Birlikte Söyleyelim Barış Şarkılarım... Ege'nin iki kıyısında kararan bulutlar Asım Bezir- ci'nin bir kitabını anımsattı bana. Türk-Yunan Dostluk ve Banşı. 1987'de yayımladığı bu kitabın ilk bölümünde Tür- kiye ile Yunanistan arasındaki bozulan/iyileştirilen ilişkileri inceler Asım. tkinci bölümünde Türk, Yunan ve Kıbnslı Türk, Rum şairterin şiirlerinden ömekler ve- rir. 80'e yakın şairin dostluğa, barışa, sevgiye özlem duyan dizeleri... Yaşama uygarca bakma yeteneklerini satılığa çı- karmayan duyartığın adamlan nice acılann biriktirdi- ği ortak paydadan sesleniyorlar "Birlikte söyleyelim Banşşarkıİannı.." Analar her ülkede ana. Babasız bırakılan çocuklar her ülkede yetim. Bu sözcüklerin çizdiği resimleri görmemek için si- lah tacirieriyle birlikte kimler kapatıyor gözlerini? Oy uğruna gözleri dönmüş politikacılar. Bu yakada ıstanbul'un Rum halkına karşı 6-7 Ey- lül utanmazlığının kahramanlan. O yakada Trakya Türklerinin insanlık haklanyla oy- nama şovenizmi. Şimdi, çağdaş hümanizmanın vazgeçilmez ilkele- ri yok sayılarak gelinen nokta binlerce yılın kültür mi- rasından kopma yozluğunun son aşamasıdır. 1979'da Türkiye Yazarlar Sendikası'nın düzenledi- ği Balkan Ülkeleri Yazar Örgütleri Toplantısı'nda söz Yunanistanlı delegelere geldiğinde çevirmen Arge- os, Türkçe "İki halkın edebiyatçılan Ege 'yi sevgi de- nizi yapacak güçtedir"dem\şt\. Istanbullu izleyicilerin alkışlan belleğimde yankıla- nıyor. 1981'de Selanik Belediyesi'nce düzenlenen Bal- kan Ülkeleri Şiir Geceleri'nde söz bana geldiğinde, Balkan Antantı'nı anırnsatarak, "Halklanmız savaş istemiyor." demiştim. Selanikli aydınlann insancacoşkulannı unutamıyt)- rum. Bana, "Banşın yaşama geçihlmek istendiği iki ül- ke neresidir?" diye sorsalar, gözümü kırpmadan ya- nrtlanm: - Türkiye ve Yunanistan. Savaşa karşı gelen banşseverlerin işkence gördü- ğü, cezaevlerine, sürgün adalannagönderildiği ülke?. - Türkrye ve Yunanistan.. Ölümün adamlanna karşın şairler susmuyorlar ama. "Silahlar tozlanıp kalsın depolarda Ovalan tutsun ölümden kurtulanlann sesi Duyulmasın inittileri koyaklarda yaralılann Ve analann ağıtlan bir daha." (Eti Hristodolu, Y.Boz-Kemal Özer) "çıkann ışıklann peçesini hapishanelerin taş avlulan . v-, ve mezarlarda dolaşan analar ^" şarkılanmızın acı ezgileri çıkann ışıklann peçesini. birlikte yürûsün gölgeleri birlikte yürüsün ölülerimizin." (Behçet Aysan) Ege'nin iki yakasındaki yaşama uygarca bakma yeteneklerini satılığa çıkarmayan yaratıcılara soruyo- rum: - Sesimizi yükseltmeyecek miyiz.. Abdi Ipekçi Yarışması bu yıll mektiıp' dalmda düzenteniyon • Kültür Servisi- Abdi Ipekçi anısına düzenlenen geleneksel yazın yanşması, bu yıl mektup dalında gerçekleştirilecek. Yanşmanın seçici kurulunda Orhan Duru, Ferit Edgü, Ahmet Oktay, Zeynep Oral ve Hilmi Yavuz bulunuyor. Yanşmaya kaatılacaklann üç sayfayı aşmayan. daktilo ile çift aralıklı yazılmış mektuplar altı nüsha olarak gönderilecek ve altı nüshaya da altı rakamdan oluşan bir simge konacak. Yanşmanın kısa yaşam öyküsü, adresi, açık kimliği ve adresi de zarfa eklenecek. Briden fazla mektupla da yanşmaya katılabilecck olan adaylann mektuplannı Milliyet Sanat Dergisi Abdi tpekçi Yanşması, Doğan Medya Center 34554 Bağcılar-tstanbul adresine göndermeleri gerekiyor. Uluslararası Pamukkale Müzik ve Kültür Festival • DENİZLİ (AA) - Uluslararası Pamukkale Müzik ve Kültür Festivali, 22 - 26 hazıran tarihleri arasında Denizli'de gerçekleştirilecek. Festival Tertip Komitesi tarafından düzenlenen bsın toplantısında, Uluslararası Festival Organizasyonlan Birliği (FtDOF) Başkanı Armando Moreno'nun da katılacağı festivale. Cumhurbaşkanı Sûleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin'in de davet edildiği bildirildi. Çok sayıda yabancı gazeteci ve televizyon ekibtnin de izleyeceği festivale; Almanya, Bulgaristan, Fransa, tngiltere, lrlanda, tspanya, Israil, lsviçre, İtalya, Litvanya, Kazakistan, Makedonya, Mısır, Polonya ve Yunanistan katılacak. Müzeler sempozyumu • Kültür Servisi - Tarih Vakfi tarafından organize edilen "Kent Müzeleri ve Toplumsal Tarih Müzeleri" konulu uluslararası sempozy-um 28- 30 haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Semp>ozyuma dünyanın ünlü müzelerinin müdürleri ve yabancı uzrnanlar katılacak. tstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Sosyal Tesisleri'nde yapılacak sempozyum, eski darphane binalannın tahsis edilmesiyle daha da ivme kazanan "tstanbul Müzesi ve Toplumsal Taarih Merkezi"nin oluşmasma da altyapı hazırlayacak. Sempozyumda, müzelerin sivil toplumdaki yeri, müzelerde alternatif yapılanmalar, müzelerin fınansal sorunlan gibi konularele alınacak. Rockefeller Vakfi'nın da maaddi destek vereceği sempozyuma, Londra Müzesi Direktörü Max Hebditch ve Phladelpha Hagley Müzesi Direktörü Philippe Scraanton ve 15'e yakın uzman katılacak. Şiir dergisi Atika'da bu ay • Kültür Servisi -Şiir dergisi 'Atika'nın haziran sayısında derginın sahibi ve Yazı Işleri Sorumlusu Oğuz Özbay'm "Bu Bahçe Onlann Bahçesi Değil/ Şiir Bahçesi" başlıkh yazısı dışmda yazı bulunmuyor. Sayfalannı yalnızca şiire ayıran dergide bu ay; Müslim Çelik, Yavuz Özdem, Pablo Neruda, trfan Yıldız, Turgay Kantürk, Nuh Ömer Çetinay, Altay Öktem, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Süreyya Evren, Suca Dündar, Filiz özdem, Serdar Koçak, Küçük lskender, Zeynep Aliye, Tan Doğan, Erdal Ateş, Berdan Karagöz ve Oğuz Özdem'in şiirleri yer alıyor. Talat Sait Halman'ın "Eski Uygarlıklann Şiirleri" adlı kitabından alınan şiirler de dergide okunabiliir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle