Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 MAYIS 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET
t»
SAYFA
KULTUR 13
ALLECRO EVtN tLSAYOĞLU
Moskova Radyo ve Televizyon r • ı • • 1
Orkestrası çaldı, Raksyayımladı _|_ | l i IV
r •ı •• 1 •
çoksesli müziğinden CDleron günlerde Türki
cumhuriyetlerin polifonik
müziğini örnekleyen bir CD
demeti piyasaya çıktı. Bayan
Sabah Duru'nun özel çabalan ile
Moskova Radyo ve Televizyon
Orkestrasf na çaldırtılmış ve Raks
firmasınca basılmış CD'ler.
1991 yılında Sovyetler Birliği'nin
dağılması ile bağımsızhk kazanan
Türki cumhuriyetler, son yıllaıda
hemen her yönüyle Tûrkiye'nin
gündemine geldi. Bu ülkelerle ortak
paydalanmız, Tûrk soyundan
gelmeleri, Müslüman olmalan, Tûrkçe
konuşmalannın yanı sıra sanat
dünyasında da benzerlikler olarak
sayılabilir. Türki cumhunyetlerdeki
petrol ve pamuk kaynaklan, inşaat
sektörûnün alanlar bulabılmesi, pek
çok sanayici ve işadarrumızı bu
ülkelerde yatınm yapmaya yöneltti.
Türki cumhuriyetler doğal ki yıllarca
egemenliği altında kaldıklan Rus
kültürünün, Sovyetler Birliği eğitim
sıstemınin etkisini taşımaktalar. Ancak
çağlar boyu komşuluk ettiğı Türk, Iran,
, Afgan kültürlerinden de etkilenmişler.
Bagımsızlık kazandıktan sonra, özü
olan Türk kültürüne her biri daha çok
ilgi duymaya başlamış.
Çağdaş Azeri, KJazak, Özbek, Kırgız
ve Türkmen müziğinde ılginç bir
sentez göze çarpıyor: Bir yanda
GBere'den sonra ulusal renklen
polifonik dokuda yoğuran Rus etkisi,
öte yanda makam ve usulleriyle Türk
sanat müziğinin çizgisi ile birleşiyor.
Bayan Sabah Duru'nun demetleştirdiği
CD'lerde ilk kez tanıştığımız pek çok
besteci yer alıyor. Ancak bunlann
tümünü de çocukluğumuzdan bu yana
bilir gibiyiz. Içlerindeki en ünlü isim,
Kara Karayev (1918-1982). Bestecinin
Leyla ile Mecnun senfonik şiin. Yedi
Güzel Bale Süiti \c Yıldınmlı Vbllar
başlıklı bale süıti, bu derlemelerin en
etkin yapıtlan. Leyla ile Mecnun'daki
leitmotifler, yoğun orkestra dokusu,
ağdaş Azeri, Kazak, Özbek, Kırgız ve Türkmen müziğinde ilginç bir sentezin
göze çarptığı CD demeti içinde yer alan bestecilerden en ünlü isim Azeri Kara
Karayev (1918-1982) (solda). Türk Beşleri'ni de birarada sunan CD'de
orkestrayı yönetenler arasında Yalçın Adıgüzelov (sağda) da var.
gizemsellik ile doruk coşkunun
buluşması, Çaykovski'nin bale
müziklerini andınyor. Azeri besteci
Karayev'den başka aynı ülkeden Fikret
Amirov'un yapıtlan da önemli bir yer
taşıyor. Amirov, (1922-) "Senfonik
MuganT adlı bir kavram yaratmış.
Azeri müziğinin özelliği olan "taksim"
geleneğini koruyor. lCocaman senfonik
yapısının içinde dağ doruklannın
temız, serin havası solunuyor. Net,
yalın bir halk ezgisi. sağlam bir
armonizasyon ile derinlik kazanıyor.
Daha genç kuşaktan değerli bir Azen
besteci de Arif Metikov (1933-).
Betimleyici nitelikteki yapıtlan Gliere
ya da Rus Beşlen'nin özelliklen kadar
Şostakoviç'ın de anlatımını yansıtıyor.
Gelenek ile cağdaşlığın zengın bir
tümleşmesi. Üzeyir Haabeyov (1885-
1948) ise Azerbaycan'da profesyonel-
ulusal müzigin yaratıcısı olarak
bilinmekte. Bestecinin "Orkestra
Koncertosu"nda vurmalı çalgıların
ksilofom ile kazandığı zarafet. yerel
stilde çalınan üflemeliler. yaylılann
upuzun elektriği, bale adımlan inceliği
dikkatı çekiyor.
Özbek besteci, Tulkun Curbanov'un
%4
Düğün"ü çocuk oyunlannın şenliğini
andınyor. Bavullar, zurnalarla ritmik
ayncalığı olan bir tören. Bir başka
ılginç Ozbek besteci de Abdurrahim
Sabitov. Türkmenistan bestecileri geniş
soluklu, senfonik yapıtlannda Orta
Asya'nın ikliminı duyuruyorlar. Valery
Saparov'un yaylı çalgılar için yazdığı
prelüd ve fügde bir duayı andıran .
gizemin yanı sıra bir panayır coşkusu
işlenmiş. Yaylı çalgıların parlak tınılan
dikkati çekiyor. Türkmenlerin genç
kuşagından Hahnamedov'un Senfonik
Eskis'i oldukça geleneksele bağımlı,
bir yandan da film müziği niteliğinde.
Kazakistan'dan Tles KajgaHyev, "Kfiz
Koo" adlı kısacık yapıtında son derece
renkli bir ritmik doku yaratmış. Yine
Şostakoviç'in deyişi su yüzüne çıkıyor.
Kjrgızistan'ın genç bestecisi Murat
BegaKyev, 1955 yılında doğmuş.
Oratoryo ve senfonilerin yazan
"Festival Uvertürü"nde Çaykovski
zengınliğı fanfarlann ve çanlann
görkeminde duyuluyor. Bu müzik,
Kırgızıstan'da bütün bayramlann
geleneksel müziği olmuş.
Bu CD demetının bir başka özelliği,
çağdaş Türk bestecilerinin yapıtlannı
da içermesi.
Ferit Tfizün gibi çok değerli bir
bestecimızin "Söyteşi'', "Çayda Çıra"
gibi yapıtlan, baştan sona tek bir CD
içinde ise Türk Beşleri'nin yapıtlan
kayıt edilmiş.
Ahıar'ın "Prelüd ve Dans"ı, Akses'in
"BafaKTı, Eridn'in "Senfonik
BölünTü, Rey'in "Enstantaneler''i ve
Savgıın'un "Ajin Raksı" bir araya
getirilmiş. Belki de Türk Beşleri'ni ilk
kez bir arada sunan bir CD oluşmuş.
Moskova Radyo ve TV Senfoni
Orkestrası'nı Yalçın Adıgüzelov, Rauf
Abdülayev ve Hikmet Şimşek
yönetmiş. CD'lerin kayıt kalitesi, ses
dengesi özenle işlenmiş.
Bu CD demetinin tümünü değilse de
bir iki tanesini edinmek, CD
kitaplığınıza renk katacaktır. Çağdaş
müzığin yerel renklerden nasıl
kaynaklandığını. yalın çizgiden yoğun
derinliğe nasıl vanldığını gösteren
değerli örnekler
Dilligiller 'den bir yaprak koptu
TLRHANGÜRKAN
Kurban Bayramı'nda 229 can alan tra-
fik canavannm kurbanlan arasında ne
yazık kı sanat dünyamızın sevilen, say-
gın bir sanatçısı da bulunuyordu. Bayra-
mın bırinci günü geçirdiği bir trafık ka-
zası, kızının kullandığı otomobilde bu-
lunan tanınmış tiyatro, sinema, müzikal
sanatçısı Belkıs DiUigjl'i komaya soktu.
Kaldmldığı özel hastanede beş gün
yaşam savaşı veren sanatçı, sonunda ölü-
me yenik düşerek aramızdan aynlıp tüm
sanat dünyasını acıya boğdu. 1945 yılın-
da başladığı tiyatro yaşamını, sinema, te-
levizyon oyunculuğu ve müzikal yıldız-
lığıyla süsleyerek yanm yüzyıl boyünca
sürdüren Belkıs Dilligü'in yıtişiyle sanat
dünyamızın kalelerinden bir taş daha ek-
sildi.
Cana yakın tombul görüntüsü, hanı-
mefendi kişiliği. kendine özgü davranış
ve yeteneğiyle yıllar boyu sayısız oyun
ve fılme damgasını basan Dilligil'in anı-
sı önünde eğiliyor, onu saygıyla anıyo-
ruz.
1945'te İzmir'de profesyonel
tiyatrocu olmuştu
Belkıs Dilligil, çok yaygın bir sanatçı
ailesinın üyesıydi. Tiyatro oyuncusu
Mualla Fırat'm ablası, tiyatro, sinema
oyuncusu ve yönetmeni Avni Dflligil'in.
NezahatTanyeri'den sonraki ikinci eşiy-
di. Eşinin iki kardeşi ABye Rona ve Tur-
han Dilligil de bu sanatçı ailenin halka-
lannı oluşturuyordu. Renan Fosforoğlu,
eniştesi oİuyordu. Tiyatro oyuncusu Er-
han Dilligil'ın üvey annesiydi. 1975'te
Nejat Saydam'ın "Minik Cadı" filmi-
nin, çocuk yıldız olarak başrolünü oyna-
yan kızı Çiçek Dilligil, sonra bu uğraşmı
"Kanşık Iş" gibi TV dizılenyle sürdür-
müştü. Ne yazık ki, bu köklü sanatçı aı-
lenın kimi üyeleri artık yaşamıyorlar.
Belkıs Dilligil, 19 Şubat 1928'de Istan-
bul'da doğdu. Fatih Lısesi'nde okudu.
GECE\TSELAM-HadiÇaman. Vı/u \tala>. BelkısDiffigfl ve Zafeı Oner
Küçük yaşta tiyatroya ilgi duyup ilk kez
Fatih Halkevi'nde amatör olarak sahne-
ye çıktı. Avni Dilligil'ın kurduğu Izmir
Şehir Tiyatrosu'nda 1945-1946 sezo-
nunda "Elektra" oyunuyla profesyonel
oldu îzmir'de üzücü bir de kaza geçirdı.
"Macbeth" oyununda bırinci cadıyı oy-
narken yüzü yandı ve on iki gün hasta-
nede yattı. 1950'de Izmir Şehir Tiyatro-
su'nun dağılmasından sonra lstanbul'a
gelip "BirimTîyatro''yu kuran Avni Dil-
ligü'm topluluğuyla Ankara, Anadolu ve
Kıbns turnelerine katılıp "Sana Rey Ve-
riyorum", "tldzier'' gibi oyunlarda oyna-
dı.
1952'de AvniDilligil'ingeçnği Ses Ti-
yatrosu'nda " YavTizlar Ailesr, "Kaş Ya-
payım Derken", ardından gündüzleri
temsil veren Çığır Sahne'de "Oğlum Ed-
ward", "Aşk Tuzağı", '4
Fidenaki", Bel-
kıs Dilligil'i doruğa çıkaran oyunlar ol-
du. 1956'dabiriiktesahneyeçıkıptume-
ye katıldığı Avni Dıllıgil'le yaşamını bir-
leştirdi. Aynı yıl Rahmi. 1969'da Çiçek
adlı çocuklan oldu. 1960-196 l'de iki se-
zon Istanbul Tiyatrosu'nda sahneye çık-
tı. 1962 yılında 1950'lerde bıraktığı si-
nemaya dönüş yapıp iki yıl karakter rol-
leri oynadı. Avni Dilligil, 1963'te Şehir
Tiyatrosu'ndan aynlıp Aksaray'da Kara-
göz-Hacivat amblemli Halk Tiyatro-
su'nu kurunca, Belkıs Dilligil de bu top-
lulukla çeşitli turnelere kahldı. "Kırmı-
n Fenerİer" oyunuyla büyük sükse yap-
tı. 1963'tekurulan Avni Dilligil Tiyatro-
su'nun başyıldızı Belkıs Dilligil'di.
Sanatçının öbür oyunlan arasında kra-
liçe rolünü oynadığı Hamlet, bakkal Ha-
cı Hüsamettin'in kansı Safinaz'ı canlan-
dırdığı "Maydos", "SevimH Geün",
"Ampfıtrion", "AgJaj-an KK", "Sözün
Kısası", "Boks Şarapiyonu'', "Feylesoflar
Kulübü", "Hastabk Hastası" önemli bir
yertutar.
Belkıs Dılligil'in sinema yaşamı 45
yıl öncesine dayanır. 1950 yılında Avni
Dilligü'in yönetmenliğini yapıp oynadı-
ğı "Oglıun İçin", Orfaon M. Anbur-
ını'nun "Yüzbaşı Tahsüı", o zaman kız-
lık soyadını kullanan Belkıs Fırat'm be-
yazperdeyle ilk tanıştığı yapıtlardı.
1953'te Renan Fosforoğlu'nun yönettı-
ği "Köprüaltı Çocuklan" ve "Koktılu
Fîlm'". aynı dönemde Avni Dilligil'ın
"Mahallenin Namusu", "Evlat Acısı",
"Karacaoglan", 1954te Metin Erk-
san'ın "Bejaz Cehennem - Cingöz Re-
cai",MuharremGürses'in "BirŞoforün
Hayaü", 1955'te Memduh Ün'ün "Yetim
Yavrulanyla" bu alandaki yeteneğini de
kanıtladı.l 975"te Nejat Saydam'ın "Se-
vimli Frankeştayn" sinemadaki son ça-
lışması oldu.
Tiyatro oyunculuğu dışında müzikal
gösterilerde ve televizyon dizilerinde de
rol alan Belkıs Dilligil, Haldun Dor-
men'in yönetmenliğini yaptığı yedı bö-
lümlük "Hisseli Harikalar Kumpanya-
sı"ndaki tombul kız Şebnem kişiliğinde
ilginç bir kompozisyon yarattı. Dor-
men'in "GeceyeSdam" müzikalinde de
Dilligil vardı. FeyziTuna'nın, MithatCe-
mal Kuntay'ın ünlü romanından uyarla-
dığı "Üç tstanbuPun 'Uranva'sında Bel-
kıs Dilligil, kısa, ama ilginç bir kişilik or-
taya koydu.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'dan uyar-
lanan "Horoza Ses Talimi", "Kocası için
DeBDi\ane''gıb] TV filmlen, Belkıs Dıl-
ligil'in son döneminın çalışmalan oldu.
Sanatçı son kez 1971 yılında Kadıköy
Opera Tiyatrosu'nda "Merdiven" oyu-
nunu oynarken ölen eşmin anısına, aile-
si taraftndan konulan Avni Dilligil Ti-
yatro Ödülleri'nin bu yılki töreninde gö-
ründü ve ödül verdi.
?Recep Bilginer
yeniden başkan
Kültür Servisi- Tiyatro ve
TV Yazarlan Demeği'nin
kongresinde yeni yönetim ku-
rulu seçildi. Yapılan görev da-
ğılımı sonunda başkanlığa ye-
niden Recep Bilginer, ikinci
başkanlığa Yümaz Karako-
yunlu ve genel sekreterliğe
Haşmet Zeybek seçildi. Diğer
yönetim kurulu üyeliklerine
ise Kenan Işık, NezÜıe Araz ve
Turan Oflazoglu getirildi.
Dernegin kongresinde üye-
ler, özelikle tiyatro ve televiz-
yon yazarlan ile, tiyatro ve te-
levizyon yöneticileri arasında
karşılıklı saygıya dayalı bir iş-
birliğine gidilmesi konusunda
görüş bırlığıne vardılar. Aynca
T.B.M.M'de görüşülmekte
olan telif haklan yasa tasansı-
nın ilgili kuruluşlara danışıl-
madan yasalaşmasının büyük
sakıncalar doğuracağı belirül-
di.
Recep Bilginer, ilk hedefle-
rinin tiyatro bütünü içindeki
tüm tiyatro çalışanlan arasında
hoşgörüye dayalı, karşılıklı
hak ve yetkilere saygılı bir iş-
birliği saglamak olduğunu vur-
guluyor: "Türk yazan olma-
dan Türktiyatrosuolmaz yer-
leşik inancına saygüı olarak
Türk oyun yazarlan ileödenek-
li ve ödeneksiz bütün tijatro-
larla bu hedefe yöneleceğiz. Ya-
zan, yönetmeni.oyuncusu, tek-
nik elemanu eleştirmeni, seyir-
cisi ile Türktiyatrosu. bütünleş-
tiği ölçüde daha da ileri
gMebifccektir".
6
Artık tüııeliıı nerede biteceğîııi bilmiyoruz
9
Kültür Servisi- Çok az film, bir
ülkedeki sosyal ve politik
ortamı, 1969'da çevrilen 'The
\Vrtness' (Tanık) filmi kadar
etkileyebilir.
Stalin döneminde, mahkemede
tanıklık etmeye zorlanan, orta
yaşlı bir kanal bekçisinin
öyküsünü anlatan film, Sovyet
yönetımine karşı çıkan
Macaristan'daki binlerce insanı
etkisi altına abnıştı.
Filmin yönetmeni Peter Basco,
yirmi altı yıl sonra 'Another
Wrtness' (Başka Bir Tanık) adlı
yeni bir film çekerek komünizm
sonrası Macaristan'ı perdeye
yansıtıyor.
Yapılan araştırmalara göre,
Macaristan'da on yıl boyunca
yasaklanan ilk fihn, 1980'lerin
Macar gençliğini harekete
geçirmiş ve iki yıl önce
kamuoyu yoklamalannda
zirveye yerleşen Young
Democratk Party'nin (Genç
Demokrat Parti) kurulmasına
yol açmıştı. Genç Demokratlar,
geçen yıl mayıs ayında yapılan
seçimlerde ortadan silindi, ama
adını 'Tanık' Fılmındekı bir
sahneden alan partinin yayın
organı 'Magyar Narancs'
(Macar Portakalı), kültür ve
polıtika konusunda
Budapeşte'de etkisini
sürdürüyor.
'Başka Bir Tanık1
filminde
Basco, yeni demokrasınin
Macaristan'da yol açtığı
karmaşayı ele alıyor "Stalin
zamanında, komünizm sona
erince özgür ve mutlu
olacağımıza inanırdık" diyor
Basco. "Şimdi, yeni bir
düm adavız ve her şey
karmakanşık. Arük tünetin
nerede biteceğini bilmiyoruz.
Ben de sokaktaki adamın
gözünden, bu yeni dünyayı
göstermek istedim."
ilk filmde yer alan 'sokaktaki
adam' Jozsef Pelikan, partinin
vatan hainliğıyle suçladığı eski
bir dostunun aleyhinde tanıklık
etmek zorunda kalır. Korkmuş
ve sindirilmiş değil de kafası
kanşmış bir budala olan
Pelikan, işbirliği yapar; iyi
yürekliliğiyle sistemin
üstesinden gelmeyi başanr ve
bir kahraman halıne gelir.
Pelikan, 'Başka Bir Tanık'
filmindey se günümüzün
Macaristanı'nda belediye
başkanlığı için yanşıyor. Basco,
"Tanık'ı çektiğim sıralarda, ben
de onun kadar yalın ve naif
biriydim. Pelikan, bir açıdan
benimle özdeş savılınü.
Polirikadan anlamazdı, tarihin
gi/emlerini kavTayamazdı.
Macaristan da şimdi a>nı
durumda. Sokaktaki sıradan
insanlar, politikadan hiçbir sey
anlamıjorlar" diyor.
Gösterime girdiği ilk üç hafta,
gişelerde rekor kıran 'Başka Bir
Tanık'ın dağıtımını üstlenen
şirket, filmin yurtdışında da
gösterihnesinı sağlamaya
çalışıyor.
Eleştirmenlerse. bu konuda
daha serinkanlı davranıyorlar ve
1969'da çevrilen ve
sansürlendiği için bir anda
popüler olan ilk fılmle
karşılaştınlmasının, fılme zarar
vereceğinı söylüyorlar. 'Başka
Bir Tanık', yalnızca bir eğlence
aracı olarak değerlendirilıyor.
Filmin yapımcısı Denes
Szekeres, bu konuda. "Herkesin
bu filmden çok şe>r
beklediğini
büiyoruz. Ama insanlar
sinemava, yalnızca eğJenmek ve
iyi zaman geçirmek amacıyla
giderlerse filmi izledikten sonra,
salondan mutlu aynlacaklanna
eminim" diyor.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
II
"Kabahatin Çoğu
Aydınlanmızın demokratikleşmeden, özellikle de
düşünce özgürlüğünden nerdeyse bütün sorunları-
mızjn çözümünü bekler gibi bir havalan var.
Yolunda savaşım verilen bir ülküye böylesine bağ-
lanmak güzel bir şey.
Ne var ki, bu arada, demokrasinin başka birtanı-
mı, kimilerince artık geçerliği kalmadığı sanılan "ge-
reksinimlerin karşılanması" sorunu nerdeyse unu-
tuldu.
Örnekse memurlar sokaklarda coplanmasa, sen-
dika kurmalanna, grev yapmalanna izin verilse, top-
lumsal haklan tanınsa sorunlan çözülecek mi?
Hayır, yalnızca daha güçlenecek, gereksinimlerinin
karşılanması için giriştikleri savaşımda daha etkili
kavga araçlan elde etmiş olacaklar.
"Hak venlmez, alınır!" deniyor ya... Daha güçlü
olunca haklannı vermek istemeyenlerden zorla ala-
caklar...
Peki, işçiler sendika kuruyor, grev yapıyorlar, on-
ların sorunlan çözüldü mü?
Baksanıza, şoför genel müdürunden çok aytık al-
dığı için utanıyormuş. Daha ne olsun!..
Şu Boğaz'daki villalarda, o seçkin semtlerdeki mil-
yariık apartmanlarda işçiler mi oturuyorlar yoksa?
Ne doymazlık!..
Bir de sendika başkanlan televizyonlara çıkıp kaş-
larını çatıyor, şöyle yaparız, böyle yaparız, artık ödün
yok, gerekırse genel greve gideriz diye konuşup du-
ruyorlar...
Nedir dertleri?
Herkes gibi onlann da bir tek dertleri var. Gereksi-
nimlerini karşılamak...
Insan gibi yaşamak. Bir aile kurmak, başını soka-
cak bir ev edinmek, karnını doyurmak, çoluk çocu-
ğuna iyi bir eğitim vermek...
Bu arada itilip kakılmamak, doğasız, eğlencesiz,
sanatsız kalmamak, insan oluşun tadını çıkarabil-
mek...
Memurlann özlediği de başka bir şey değil...
İşçiler isteklerine bıraz daha yaklaşmış, biraz da-
ha güçlü, memurlar biraz daha uzak, biraz daha güç-
süz...
Peki, bu özgüriükçü, cicı, tadından yenmez düzen
neden kimseye bir şey vermiyor da, herkes haklan-
nı almak için savaşmak zorunda kalıyor?
Demokrasilerle ülkeyi yönetenler halkın oylarıyla
seçilmiyor mu?
Ya da şöyle soralım:
Demokrasilerde ülkeyi yönetenler halkın haklannı
vermiyoıiarsa, halktan nasıl oy alabiliyorlar?
Diyelim alanlardayalanlarsöylendi, işçılerden, köy-
lülerden, emeğiyle yaşayanlardan yana görünüldü,
insanlar aldatıldı.
Olabilir, ama verilen sözler tutulmayınca her şey or-
taya çıkmaz mı?
Bir daha, bir daha aldatılmaya yargılı mıyız?
Bu ülkede sendikacılar, yani işçiler, köylüleri, ay-
dınlan dayanlanna alarak partıler kurdular, yönetime
gelince emekçilerin çıkarlannı savunacaklannı bildir-
diler. Ama, şaşılacak şey, seçimlerde aldıklan oy on-
lan yönetimde söz sahibi etmeye yetmedi.
İşçiler. emeğiyle yaşayan köylüler, kafa ışçisi aydın-
lar, geçim sıkınttsı içinde kıvranan memurlar, yoksa
siz azınlıkta mısınız?
"Hak verilmez, alınır!" diye başkaldırdığımız hükü-
metler sizin oylannızla kazanılan seçimler sonunda
kurulmuyor mu?
Demokrasilerde çoğunlukta olmak büyük bir güç-
tür. Ama bir türtü partilerinizi kuramıyor, denetleye-
miyor, destekleyemiyorsunuz.
Siz çoğunlukta olduğunuz halde. haklannızı verme-
ye yanaşmayanlar, temel gereksinimlerinızi karşıla-
mak için bile sızleri savaşıma gırmek, başkaldırmak
zorunda bırakanlar, ülkenin yönetimini nasıl ele ge-
çirebiiiyorlar?
Demek ki oylarınızın değerini bilmiyorsunuz...
Ya kitle iletişim araçlannın etkisinde savrulup ya-
lanlara kapılıyor ya da dinsel inançlannızı sömüren-
lerin arkasına takılıyorsunuz...
Demokratık bir ülkede emekçıler, yoksulluk çeken-
ler insanca yaşamak için büyuk bir savaşım vermek
zorundaysalar bunun yaratıcısı hükümetler değil, o
hükümetleri başa geçirenlerdir.
Evet, şöyle bitiyordu o şiir:
"Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!"
"Daglarca'nın Şiiri"
• Kültür Servisi - Boğaziçi Üniversitesi'nde bugün
"Dağlarca"nın Şiıri" başlıklı bır açıkoturum
gerçekleştirilecek. Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın onur
konuğu, Doğan Hızlan. Konur Ertop ve Feridun
Andaç'ın konuşmacı olarak katılacağı toplantıyı Sami
Karaören yönetecek. Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili
ve Edebıyatı Bölümü Türkçe Dersleri
Koordınatörlüğü'nün düzenlediği "Dağlarca'nın Şiiri"
başlıklı açıkoturum, BÜ Murat Dikmen Salonu'nda
saat 15.00'te başlayacak.
GALERI • ATÖLYE 2 9 3 8 9 7 8 (3HAT)
MEHPARE
AKSOYYİGİT
"Yitik Zamanlar"
6-25 Mayıs '95
ıstanoul Buyûk^erur Beledıyesı
Taksım Sanat Galerısı
Cur^hufıyer Zsü \o ^ITeksTi
fel 24 5 20 68
SERBESTATOLYE
Claıre Ancel
Sona Erül
Nellı Gavnyeloğlu
Sara Hatem
Fügen Leman
Neşe Oğun
15 Mayıs - 1 Haztrap"95
Yuksei Sabancı Kuttur MerXez>
Vıtdtz Teknık Unıversıtesı
Tol 259 70 7O < 317
HATICE ASLAN
ODABAŞI
RESIM SERGISI
16-26 Mayıs 95
Istanbul Buyukşehır Beledıyesı
Taksım Sanat Galerısı
Cumrııjnyet Cad No 23 Taksım-lstanbül
MALTEPE SANAT GALERİSJ
HELGA
UZLAR
%tsim Sergisi
17 MAYB - 5 HAZİRAN '95
TJ C216 441 " ' 4 0 441 "I 9-
Nuri
İyem
bu ayın resimleri
AFA kitabevi GALERİSİ
Bekar Sc* 17 - 3eyo^'u Istanbul
Tel: 249 22 18
Kimliğimi kaybettim.
Hükümsüzdür.
NECMETTtN KAYA
Nüfus cüzdanımı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
MJSRETÖMER TÜRK