Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 MAYIS 1995 ÇARŞAMBA
12 KULTUR
48. ULUSLARARASI CANNES FİLM FESTÎVALİ BUGUN BAŞLIYOR
YARIŞMAU BÖLÜMDEKİ KISA FİLMLER
A Hamok Dala Ferenc Cako
Koza Nuri Bilge Ceylan
Domo/ Maurizio Forestieri
Sortie de Bain/ Florence Henrard
The Pan Loaf7 Sean Hinds
Svvinger Gregor Jordan
Gagarine Alexei Kharitidi
The Beast/ Rhoderyc Charles Montgomery
Despondent Divorcee Jonathan Ogilvie
Les Lnfants S'Ennuient Le Dimanche
Nuri BUge Cevlan- 'Koza'
CANNES'OA TURK SİNEMASI
VARIŞMALI ANA BÖLÜME SEÇİLEN FİLMLER:
YolTılmaz Güney-Şerif Gören (1982'de Altın Palmiye'yi
Costa Gavras'ın "Kayıp" adlı filmiyle paylaştı.)
Elveda Yabancı-Tevfik Başer (1981)
Koza (Kısa Fılm Dalında),Nuri Bilge Ceylan (1995)
YAN BÖLÜMLERE SEÇtLEN FİLMLER:
1- 'Eleştirmenlenn Haftasf Yan Bölümüne Seçilen
Filmler: 40 Metrekare Ahnanya/Tevfik Başer (1986)
Dohınay Şahin Kaygun (1988)
Benim Sinemalanıa Fünızan-Gülsün Karamustafa (1990)
Robert's Mo\ie Canan Gerede (1991)
2- 'Yönettnenlenn On Beş Günü' Yan Bölümüne Seçilen
Filmler: UnnnVYılmaz Güney (1971) Hazal/Ali Özgentürk
(1980)
At/Ali Özgentürk (1982) Dflan/Erden Kıral (1987)
Herşeye Ragmen/Orhan Oğuz (1988)
Sis/ZülfuLivaneli(1990)
3- 'Belirli Bir Bakış' Yan Bölümüne Seçilen Filmler
Yer Demir Gök Bakır/Zülfü Livanelı (1987)
Gece Yoiculuğu Ömer Kavur (1988)
Değişen dünyamn
YARIŞMALI ANA BÖLÜM
La Cite des Enfants Perdus/ Jean-Pierre Jeunet, Marc Caro
Le Regard d'LTysse' Theo Angelopulos
Historias del Kronen/ Montxo Aımendariz
N'oublie pas que tu vas mourir' Xavier Beuvois
Beyond Rangoon John Boorman
Ed Wood/' Tim Burton
VVaati. Souleymane Cisse
KkJs Larry Clark
Senatorul Mefcilor' Mircea Danelıuc
The Neon BiMe Terence Davıes
Angefe & Insects/Philip Haas
Carringtoa Christopher Hampton
Berween The De\il And The Deep Blue Sea. Manon Hansel
Haonan Haonu Hou Hsiao Hsien
The Madness of King George Nıcholas Hytner
Jefferson in Paris/ James Ivory
Dead Mau' Jım Jarmusch
La Haine Mathıeu Kassovitz
Underground Emır Kusrurica
Land and Freedonv Ken Loach
L'Amore Molesta' Mario Martone
O Convento' Manoel de Oliveira
Sharaku/ Masahiro Shinoda
Shangai Triads/ Zhang Yimou
Tim Burton- 'Ed VVbod'
JURİ
Başkan: Jeanne Moreau (Fransa)
Üyeler: Nadine Gordimer (Güney Afrika), Norma Hey-
man (Ingiltere), Maria Zvreva (Rusya). Giani Amelio
(Italya). Jean-OaudeBrialy (Fransa), EmilioCarcia Riera
(Meksika). Gaston Kabore (Burkına Faso).Philippe Rous-
selot (Fransa),John NVaters (ABD)
en sıneması
MEHMET BASUTÇU
CANNES - "Yaşam, bir estetin, cehen-
nemin üzerinde vaptığı gezjntidir!" tki
yüzyıl önce Tokyo'da yaşamış olan res-
sam Sharaku'nun dudaklanndan sık sık
dökülen bu sözler, anlamlı bir laytmotif
oluşturmaktadır.
Sıyasal baskılann, kişisel doyumsuz-
luklann, sıradan kıskançlıklann. ikiyüz-
lülüğün, bencilliğin, hoşgörüsüzlüğün.
kabalığın ve katı geleneklerin cehennem-
leştirdıği yeryüzünde güzel olanı yakala-
yabılmenin, yaşamın tadını çıkarabilme-
nın sırn, dünya gerçeklerine karşı mesa-
fe alabilen sağlam bir felsefî temel üzeri-
ne kuracağınız sahnede özgün birkoreog-
rafi sergileyebilmekte yatar kuşkusuz...
Yaşam kavgasının boğucu yoğunluğun-
dan fışkıran zarif hafifliğin dansidır bu.
Estetin bilinçle yaşadığı sarhoşluğun ma-
yasını ıse sanat oluşturmaktadır. Sharaku,
cehennem alevleri üzerinde kanatlanırca-
sma, zarif fıgürler çizerek dans etmekte-
dir...
Bu gece. Marc Caro ile Jean-Pierre Je-
unet'nın yönettiklen Fransız filmı "Kay-
botan Çocuklar Kenti"(La Cite Des En-
fats Perdus) ile açılışı yapılacak olan 48.
Uluslararası Cannes Fılm Festıvali'nde.
18 mayıs günü "Alün Palmiye" ıçin yan-
şacak iki filmden biri olan "Sharaku". ikı
saat süren bir sinema şöleniydı. Japon sı-
nemasınm usta adlanndan Masahiro Shi-
noda, giderek fırtınalı bircehenneme ben-
zeyen Cannes Festivali'nin hareketli çıl-
gınlığında bir süre soluk alarak, yaşam,
sanat ve insanlar üzerine acı ama hoş dü-
şüncelere dalmanıza olanak tanıyan, bi-
lincinızi sivrileştirirken ruhunuza dingin-
lik getiren nitelikte bir film gerçekleştir-
mişti.
Cannes'a gelmeden önce, Pans'te bir
basın gösterisinde ızledığim "Sharaku'',
uzun süre belleklerden çıkmayacak gü-
zellikteki imgelerin uyumlu toplamıydı;
adımlanm hafiflemiş. gönlüm ferahla-
mıştı... Film. bugün yapıtlan rekor fiyat-
larla satılan ressam Sharaku'nun gizem-
li yaşamına özgün bir bakış getirmekte-
dir. Yoksul ama onurlu. dört dörtlük bir
sanatçıdır Sharaku. Sanat yaşamına Ka-
buki Tiyatrosu'nda oyuncu olarak başla-
mış. ancak bir kaza sonucu ayağı ezildi-
ği içın. ekmeğini sokak tiyatrolannda fi-
güranlık yaparak kazanmak zorunda kal-
mıştır. Resim yapmaya geç başlar, üste-
lik çok kısa bir süre çalışır, ama yapıtlan
derin izler bırakır. (Yaptığı bir portre, kı-
sa bir süre önce, Paris'te. bir milyon üç
yüz bin franga -yaklaşık 12 rrulyar TL-
alıcı bulmuştur...
Hakkında bir dizi rivayet çıkan Japon
sanatçının resim yapmaya başlaması bir
rastlantı sonucu olur. 18. yüzyıl son bu-
lurken, müstehcen kitaplar ve resimler
bastığı için cezalandınlan Tokyolu etkin
bir yayınevı sahibi. kazancını eski düze-
yıne çıkarmak çabası içinde. yenilik pe-
şine düşer ve Sharaku"dan ünlü Kabuki
oyunculannın portrelerini yapmasını is-
ter... Bir yıllık yoğun bir çalışma süreci-
nın ürünü olan bu portrelerin her biri, san-
kı nefesalıp veren, acımasız. gerçekçi bi-
rer başyapıttır. Sanat çevrelerinde günün
konusu, Sharaku takma adı gerisinde ki-
min saklandığıdır... Sharaku, kısa bır sü-
re sonra. ıstemediği türde sipariş resim-
ler yapmamak için fırçalarını bırakacak-
tır. Ne para kazanmak ne de şöhret sahi-
bi olmak, kendi sanatını aşmaya çalış-
maktan ve gönül verdiği sokak dilberiy-
le birlıkte yaşamaktan daha önemli değil-
dironun için... Masahiro Shinoda. gerçek
bir sinema esteti, usta bir yönetmen oldu-
ğunu kanıtlarken, eski adı Edo olan
179O'lı yıllann Japon başkentindeki ya-
şamı inceliklerle bezenmiş duyarlı bir si-
nema diliyle damıtıyor; zaman ve yer kav-
ramının ötesindeki insan gerçegini yaka-
layarak izleyicisine duyumsatmayı başa-
rıyor.
"Kaybolan Çocuklann Kenti" ile
Theo Angelopulos - 'Le Regard d'Llysse'
Açılış filmi Jean-Pierre Jeunet ve Marc Coro'nun 'La Cite Des Enfants Perdus'
"Sharaku" dışında, "Alün Palmiye" için
yanşacak olan diğer 22 fılm içinde Theo
Angelopoulos, John Boorman, Süleyman
Cisse, Hou Hsiao Hsien, James Ivory, Jım
Jarmush, Emir kusrurica, Ken Loach,
Manoel de Oliveira v e Zhang Yimou gibi
tanınmış adlann ilgiyle beklenen yapıtla-
nnın yanı sıra, ılk filmlerini gerçekleşti-
ren üç. ikinci fılmlenni imzalamış olan al-
tı yönetmen bulunmakta. Çoğunluğu
Hollywood sıneması örneklennden olu-
şan beş film ise yanşma dışı sunulacak.
Ana bölümde yer alan toplam 29 film-
den 21'ınin dünyadaki ılk gösteriminin
Cannes"da yapılacağına dikkati çeken fes-
tival yöneticileri, 14 ülke sinemasmın ta-
nıtılacağını ve 14 yönetmenin ilk kez "AW
ön Palmiye" ıçin yanşacağını vurguladı-
lar. Altı çizilen başka bir nokta ise seçi-
len filmlerin çoğunluğunda, bireysel iliş-
kiler yerine toplumsal kaygılann ve dün-
yamızın geleceğine yönelik sorulann ön
plana çıkıyor olmasıydı.
Kültürleri, dünya görüşleri. sinema dıl-
leri ve duyarlıklan farklı yönettnenlenn
gerçekleştirdiği, değışik türlerden örnek-
ler getiren filmler arasında bir ödül liste-
si oluşrurmanın zorluğu. hatta olanaksız-
lığı, bilinen bir gerçektir. Sonuçlann her
yıl tartişmalara yol açtığı ise sürekli göz-
lemlenen bırolgu... Anımsamamız gere-
ken başka bir gerçek ıse ödül listesinin bi-
çimlenmesinde jüri üyelennin, özellikle
de jüri başkanının büyük rolü olduğudur.
Bunedenle. festıval yöneticilen jürile-
ri oluştururken, ince dengeleri göz önün-
de bulundurur ve bazı temel amaçlan gö-
zetirler. Son yıllarda. Amerikan filmleri-
nin Cannes'da aslan payını kaptığını bi-
len yöneticilerin, bu kez Hollyvvood sine-
ması dışından gelen. mümkünse Avrupa
damgası taşıyan bir filmin "Alün Palmi-
ye" almasını dilediklerini düşünmek, ak-
la yakın bir varsayım. On kişilık festival
jürisini oluşturan adlar, bu varsayımı des-
tekler nitelikte.
Fransız o>aıncu Jeanne Moreau'nun
başkanhgında, ltalyan yönetmen Gianni
Amelio. Güne\ Afnkalı Nobel ödüllü ya-
zar Nadine Gordimer, Burkina Fasolu yö-
netmen Gaston Kabore, Fransız oyuncu
Jean-Claude Brially gıbi dikkati çeken ad-
lar arasında. Amerikan sinemasmın tek
temsılcısı var: Yönetmen John \Vaters...
Türk sıneması dört yıl aradan
sonra yine Cannes'da
Son yıllarda Cannes'da sesinı duyura-
mayan türk sıneması. bu kez farklı bır ka-
tegoride. kısa film dalında. Nuri Bilge
Ceylan"ın "Koza"adlı çalışmasıyla yan-
şacak. On kısa filmin seçildiğı bu yanş-
malı bölümdekı en uzun yapıtın. 14 daki-
ka 40 saniye süren ve siyah-beyaz çekil-
miş olan "Koza" olduğu. dikkati çeken
başka bir nokta. Aslında. ilk biçimiyle 20
dakika uzunluğunda olan bu filmi yeni-
den elden geçıren Nun Bilge Ceylan.
Cannes Festivali'ne yeni bir "Koza"yla
katılıyor.
Yan bölümlerin zengjnliği
Festivalın yanşma dışı resmı yan bölü-
mü niteligindeki "Belirli Bir Bakış" (Un
Certain Regard) programında. EHCohen,
Peter Gothar, Diane Keaton, Mosen
Makhmalbaf (her biri 75 dakika süren iki
filmle) ve WrnıVVenders gibi adlar yanın-
da, John Boorman da 31 dakikalık. "Yü-
zen tki Çıplak"(Tvvo Nudes Bathing) ad-
lı filmiyle bir kez daha önümüze gelecek.
"Belirli Bir Bakış" bölümünde sunulan
toplam 24 yapıt içinde altı ilk filmin bu-
lunması, genç yönetmenlerin bu yıl Can-
nes'da önemli bir yer alacaklannın başka
bir kanıtı olarak değerlendiriliyor.
Bu bölümde sunulan en güçlü filmler-
den bin, ıkıncı kuşak göçmen sinemacı
Karim Dridi'nin "Bye-Bye" adlı ikinci
filmi. bir aile dramından sonra, Paris'ten
Marsilya"va amcalannın yanma giden iki
kardeşın. fsmail ile Mulud'un, günlükya-
şamlannı anlatırken, kültürel ikiliğin do-
ğurdugu sorunlardan. sıradan ırkçılığın
sınsilığine, çizgi dışma itilen gençleri
bekleyen esrar tüketiciliği ya da esrar sa-
tıcılığı gıbi tehlikeli tuzaklann gerçekli-
ğine kadar bir dizi güncel ve önemli ko-
nuyu. didaktizmın ağırlığına düşmeden
önümüze getirmeyi başanyor. En önem-
lisi. "Bye-Bye"ın yaşam dolu bir film ol-
ması. Karim Dridi'nin genç kahramanla-
rı, tüm zorluklara ve engellere karşın, da-
ha insanca daha onurlu bir yaşam umu-
dunu hiçbir zaman yıtirmiyorlar.
Yetenekli. gelecek için umut veren bi-
linçli bir yönetmenle karşı karşıyayız. Ge-
çen güz. Venedik Festıvali'nde ılk filmi
"Pigalle" ile dikkati çeken Karim Dridi,
bu kez baş döndürücü bir hızla devinen
kamerasının ve hızlı montaj tutkusunun
dizgınlerine hâkim olarak. sağlam bir si-
nema dih geliştirmeyı başanyor.
"Yönetmenlerin 15 Günü" (Qııinzaine
Des Realisateurs) yan bölümünde göste-
rilecek olan 16 fılm arasında izleyebil-
Zhang Ylmo u 'Shangai Triads"
diklerim içinde, Filistinli yönetmen Mic-
hdKheliff nın "Üç Eunasm Öyidisü" (Le
Conte Des Trois Diamants). Amerikah
Todd Haynes'in "Güvenli" (Safe) adlı ya-
pıtlan, üzerinde durulması gereken film-
ler arasında yer alıyor.
İlk ya da ikinci filmlerden oluşan
"Eleştirmenlerin Haftası" (Semaine De
La Cntique) bölümüne gelince. gelenek-
sel olarak sunulan yedi film içinde en ba-
şanlısı, kuşkusuz, Belçikalı Frank \an
Passel'in "Alün Kamera"yı alabılecek
güçteki yapıtı "tşeyen Cocuk Heykeli"
(Manneken Pıs) adlı filmi olacak.
7 mayıs günü ikinci turu yapılan Fran-
sa cumhurbaşkanlığı seçimlen nedenıy-
le, bu yıl bir hafta ertelenen Cannes Fes-
tıvali programında, aynca, sinemanın yü-
züncü yılına ilişkin bir dizi yan etkinlık
de yer alacak...
Evet, zengin bir festival daha yaşama-
ya hazırlanırken, Masahiro Shinoda'yı
mizansen ödülünün ilk ciddi adayı yapan
"Sharaku"nun sözünü bır kez daha an ı m-
sayalım: "Yaşam, bir estetin cehennemin
üzerinde yapüğı gezintidir!"
Öyle ya, özellikle bunalımın dorukla-
ra çıktığı, dönemlerde dünyanın bir ce-
hennem olduğunu düşünenler çoğalır.
Ancak, önemli olan, cehennem alevleri-
nin ışığında hem yaşamın tadını yakala-
yabilmek, hem de yakıcı kıvılcımlann ya-
yılmasını önlemeye ve yangını söndür-
meye elden geldığince çaba göstermek
değil midir?
Yüz yaşını kutlayan sinema, tüm değiş-
kenlıği ve cıvasal özüyle, yaşamak ve sa-
vaşmak ikileminin galiba en canlı sımge-
sı...
NEW YORKTAN
İLHAN MİMAROGLU
Mayıs Duvarları
O gün sabah karanlığı, Istanbul uçağına yetişmek
için yola çıkmadan önce, sırtımda bir kırmızı kazak-
la Montmartre'a son bir kez çıktığımda, biliyordum
Paris'e günün binnde döneceğimi. 68'in Mayısı çok-
tan bitip tükenmışti. Yılın sonuna varmıştık. Eski gün-
lerin özlemi bir şarkı dillerde dolaşıyordu. Duvarlar-
daki yazılar arasında henüz silinmemişler yok değil-
di. Sokaklarda oynanmış birtiyatro, sanki kapanmış-
tı da afişleri orada burada kalmıştı.
Kalbiniz soldaysa cüzdanınız sağda olmasın.
Ne robot, ne köle.
Yenilik devrimseldir, gerçek de.
Sokaklarda oynanan oyun da duvarlardaki afişleri
de polisleri çok gücendirmiştı. Oyunu kapatmak, afiş-
lerini kaldırmak ıçin ellerinden geleni esirgememişler-
di. Erdem Buri izleyebilmişti oyunu. Coşkuyla anla-
tıyordu bana gördüğünü. Ben de görmüş olmak ıs-
terdım o oyunu, anlatılanı dinlemek yerine. Biliyordum
göremeyeceğimi. Kırmızı kazağın tılsımıyla Mont-
martre'a dönüp tepelerden baktığımda ancak Pa-
ris'in yerinde durduğunu görebilecektim. Paris Ko-
münü'nün üstünden yüzyıla yakın bir süre geçmişti.
Gelecek yüzyılın sonlanna doğru bekleyebilmeme
yarasaydı tılsım, oyunun yeni bir yorumla sokaklar-
da sahnelenişine yetişebtlir miydim acaba?
Heryere yazınız, ama yazmadan önce düşününüz.
Başkalarını düşünurseniz onlar da sızin yerinize
düşünürier.
Politika sokakta oluşur.
67 yazında, Amerika'dan usanmış olarak Istan-
bul'a dönmüştük. New York'takı evimin penceresin-
den izlemış olabıleceğim bır başka sokak tiyatrosu
oyununu ancak yazılanlardan, anlatılanlardan öğre-
nebildım. Columbia Universitesı öğrencilerinin sah-
nelediği ve beklenebilecegi gibi polisın beğenmedi-
ğı oyunu. Istanbul'dan da usanıp gene New York'a
kapağı attığımızda oyunun yankıları sürüp gidiyordu
henüz. "Göreceksin, bu kuşağın ardından öyle bir
kuşak gelecek kı" diyordu bir arkadaş. Öngördüğü
gibi bir kuşağın gelebileceğini pek sanmıyordum,
ama nasıl bir kuşak gelecegini de kestiremiyordum.
Morningsıde Parkı'nda yapılması tasarlanan beden
eğitimi salonunun Harlem'e bakan kapısı küçük de
öbür kapısı büyük diye ayaklanan üniversite öğren-
cilerinden ne beklenebilırdi? Ya çiçek çocuklarından?
VVoodstock'a gidip çamura yatmaları beklenebilirdi.
Gene de orada burada olumlu eylemler yok değildi:
Kara Panterler, SDS (Demokratik BirToplum Için Öğ-
renciler), Weathermen... Gitgide hepsi yok edilecek-
ti bunların, Vietnam'a gitmemek için askere alınma-
ya karşı koyanlar da vardı. Onlar da başka ülkelere,
özellikle Kanada'ya sığınıp izlerini silmek zorunda ka-
lacaklardı.
Che Guevara'nın Bolivya'da öldürülmesinin üze-
rinden yıllar geçıyordu. Bir sonraki kuşağa sıra gel-
mişti bile. Duvar sokağının duvanna tırmanıp aşağı-
da kalanlar tırmanmasın diye merdiveni alıp götüren
türedilerin kuşağıydı bu. Duvar sokağı" dediğimin
Wall Street olduğunu anlamışsınızdır. Duvarlı merdi-
venli sözünü de Vıctor Hugo söylemişti. Paris du-
varlarının birinde görmüştüm o sözü, 68 Mayısı'nın
kalıntılarından biri olarak. Çiçek çocuklannın ve Wo-
odstock'ta çamuia yatanların kuşağının ardından ge-
len kuşağın ne olduğunu anladığımda bu sözü ken-
dimce değiştirip kullanmaya başlamıştım sırası düş-
tüğünde.
Yakın yıllarda. duvarların iyıce suskunlaştığı yıllar-
da, New York duvarlarına yapılan resimlerin en göze
çarpanı, duvara ışeyen biradamın resmiydi. Hem de
birden çok duvara yapılmıştı o resim. Duvar sokağı-
nın duvarı yoktu o işeyen adamlı duvarların arasın-
da.
"Yirmi yaşında devrimci olmayan yüreksizdir. Kır-
kında devrimci olan beyinsizdir." Kırkımdan çok son-
ra kulağıma çalınan bu sözün doğru olup olmadığını
düşünürken hiç olmazsa sakatatçı olmadığımı anla-
mıştım.
Chris Marker'ın Le Joli Maı (Güzel Mayıs) adlı b
:
n
filmi vardır. 68 Mayısı değil. Beş mayıs öncesi. Ma-
yıslann hepsi güzel değil mi ki? Şu sözlerle biter o film:
"Yoksulluk varken zengin olunmaz. Zindanlar varken
özgür olunmaz. Umutsuzluk varken mutlu olunmaz."
Bildiğim, yoksulluk olduğu için zengin olunuyor. Zin-
danlan kuranlar da en azından zindan kurmakta öz-
gürler. Mutluluğa gelince, duvanmda bir söz yazılı.
Thoreau'nun sözü:
"Girişmek için umut, direnmek için başan gerek-
mez."
YÖNETMENLERİN ONBEŞ GÜNÜ
Der Kopf des Mohren Paulus Manker (Avıısturya)
Eldorado Charles Bıname (Kanada)
Le Confessionnal ' Robert Lepage (Kanada-lngiltere-
Fransal CafeSociety' Raymond DeFelitta (ABD)
Heavy James Mangold (ABD)
Safe Todd Haynes (ABD
L'Enfant Noir • Laurent Chevallier (Fransa)
3 Steps To Haven Constantine Glannaris (Ingiltere)
An AwfuUy Big Adventure Mike Nevvell (Ingiltere)
Someone Else"s America, Goran Paskaljevic (Ingiltere-
Fransa-Almanya)
Badkonak-E Sefıd Jafar Panahi (Iran)
Nella Mischia' Giani Zasani (Italya)
Eggs Bent Hamer (Norveç)
Le Conte Des Trois Diamants < Michel Khleifı (Filistin-
İngiltere-Belçika)
Sommaren ' Krstian Petri (İsveç)
HeartbreakIsland Hsu Hsiao Ming (Tay\an)
BELİRLİ BİR BAKIŞ
Georgia' Llu Grosbard
Tvvo Nudes Bathing John Boorman
Rencontre au Crepuscule Chen Yı Fei
Etz Hadomim Tafus Eli Cohen
Bye-Bye / Karim Dndi
>İouz> ka Dlia Dekabria 1van Dykhovitchny
Things To Do In Denver VVTıen You're Dead / Gary Fleder
Augustin; Anne Fontaine
AReszleg Peter Gothar
Le Plus Bel Age._ Dıdier Haudepin
Unstnıng Heroes Diane Keaton
Lie>r
S Sedoi Borodoi' Andrei Khranovski
Nobat E .\sheghi Mohsen Makhmalbaf
Salam Cinema Mohsen Makhmalbaf
Idradhanura Chhai Susant Mısra
The Englishman VVho VVent l p A Hill But Came A
Mountain ,
Canadian Bacon, Michael Moore
Tempo Di Maggio Andrej Tarkovskij ve Tonino Guerraa
The Poison Tasters Ulrık Theer
Haramuya' Drissa Toure
Kaki Bakar U-Wei bin Hajisaari
Rude ı Clement Vırgo
The Monkey Kid Xiao-Ye Wang
Lisbon Ston Wim NVenders