Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 MAYIS 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Etibank'tan
rekor ihnacat
• ANKARA (AA) -
Etibank bu yıhn ilk dört
ayında, aynı dönem
itibanyla son beş yıhn en
yüksek ihracatını
gerçekleştirdi. Etibank
Genel Müdürü tsmail
Hakkı Arslan, "Ilk dört
ayda Etibank, 381 bin 823
ton ihracat ve 102 milyon
dolarlık satış ile rekora
ulaştı" dedi Arslan, bu
arada Etibank'ın 1995 yılı
Nısan sonu itibanyla 79.2
milyon dolarlık ihracat
hedeflemesine karşılık,
102.9 milyon dolarlık
ihracatla bu hedefın de
aşıldığını belirtti.
Pamuk ihracatı
yasaklansın'
• GAZİANTEP
(ANKA) - Sanko Yönetim
Kurulu üyesi Adil Sani
Konukoğlu, Türkiye'yi,
dûnyanın önde gelen hazır
giyim ve kullanım eşyası
tedarikçisi konumuna
getirmek ve desteklemek
için ihracatın azalmasına
neden olan sorunlan
ortadan kaldırmak
gerektigini söyledi.
Konukoğlu, sektörün en
önemli hammaddesi ve can
daman olan pamuk
konusunda oluşturulan
politikalarda yanlışlıklar
yapıldığını belirtti.
Petlas yeniden
değerlenecek
• ANKARA (AA) -
Petlas" ın satışa
çıkanlmadan önce
danışman firma tarafından
yeniden
değerlendirmesinin
yapılacağı, mali
tablolannın da bağımsız
denetim şirketi tarafından
denetleneceği bildirildi.
Petlas'ın değerlendirme
ışlemi en son 1993 yılında
tktisat Bankası tarafından
yapılmıştı. Petlas'ın
yeniden ihaleye
çıkanlmasına ilişkin
işlemlerin haziran ayına
kadar tamamlanması
bekleniyor. ÖlB'nin,
Petlas'a 1992 yılından beri
sağladığı mali desteğin
yaklaşık 200 milyon 220
bin dolar düzeyinde
bulunduğu belirtildi.
E6SBank
bekliyor
• tZMİR(Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Ege Giyim
Sanayii Yönetim Kurulu
Başkanı Selami Gûrgüç,
Türkiye'nin ilk sektörel ve
ihtisas ağırlıklı bankası
olan EGS Bank'ın
kurulması için tek eksiğin
Başbakan Çiller'in imzası
olduğunu belirtti.
En önemli başanlanndan
birinin de EGS Bank'ın
kurulması olacağını
belirten Selami Gûrgüç,
bankanın, küçûk ye orta
ölçekli işletmelerin kendi
sermayelerini birleştirerek
kurduklan bir ihtisas
bankası olduğunu söyledi.
Yasal düzenlemelerin yapılmaması nedeniyle en az 6 ay gecikmesine kesin gözüyle bakılıyor
Gümrük bırliği tehlîkeye girdiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hükümetin, Avrupa Birliği (AB) ile
gümrük birliğine giriş için öngördüğü
"Ocak 19%" tarihi, demokratikleşme ve
insan haklan sürecindeki duraksama
nedeniyle "en iyimser hedefle" 1996 yılı
Temmuz ayına sarktı. AB ile görüşmeleri
yürüten heyetten üst düzey bir yetkili,
"Gümrük birliğine 1995 somında
girmemiz 'mucize' olur. Btam asıl
hedefimiz Temmuz 96'da gümrük
biriiğine girebümek" dedi. Aynı yetkili,
gecikmeler nedeniyle Avrupa
Parlamentosu'nun ekim ayındaki
toplantısında Türk dosyasını
"görüşmeme karan" alma olasılığırun
çok yüksek olduğunu bildirdi. Avrupa
Konseyi Parlamenterler Meclisi, geçen
hafta hükümetin vaatlerini haziran ayına
kadar gerçekleştirmemesi durumunda
Türkiye'nin Avrupa Konseyi'ndeki temsil
hakkının askıya ahnması yönünde bİT
tavsiye karan aldı.Üst düzey bir yetkili,
1996 yılı başında gümrük birliğine
• Hükümetin, gümrük birliğine giriş için öngördüğü Ocak 1996
tarihi, demokratikleşme sürecindeki duraksama nedeniyle en iyimser
hedefle 1996 yılı Temmuz ayına sarktı. AB ile görüşmeleri yürüten
heyetten üst düzey bir yetkili, "Gümrük birliğine 1995 sonunda
girmemiz mucize olur. Bizim asıl hedefimiz Temmuz 1996" dedi.
geçilebilmesi için Avrupa
Parlamentosu'nun ekim ayında yapacağı
toplantıdan onay ahnması gerektiğine
dikkat çekerek, onay için vaatlerin ekim
ayına kadar gerçekleştirilmesinin şart
olduğunu vurguladı. Yetkili, "MecHs'in
yasa çıkarma konusundaki hızı ve
hükümetin demokratikleşme konusunda
anlaşmazüklan düşünüldüğünde ise
vaatlerin ekinıe kadar yerine getirilmesi
olanaksız" dedi. Avrupa
Parlamentosu'nun karannın bağlayıcı
nitelikte olacağını da vurgulayan aynı
yetkili, "Eğer parlamento onay verirse,
AB Ortaklık Konseyi Toplantısı formalite
kabı yapüacak. Ancak onay \erilmezse de,
ortakhk konseyi toplantısında farkh bir
sonuç ahnamaz" açıklamasını yaptı. Aynı
yetkili hükümetin, gümrük birliğine
girebümek için bu yıl içinde, insan
haklan ve demokratikleşme dışında,
ortakhk konseyi kararlan çerçevesinde de
birçok yasal düzenlemeyi tamamlaması
gerektigini anımsattı. Yetkili şöyle
konuştu: *19%sonbahanndalVIasthing'de
milletterarası toplantı var. Orada
Avrupa'nın alacağı yeni şekil görüşülecek.
Gümrük biriiğinin gercekleşmesi
durumunda Türkiye bu toplanüya iyi bir
karneyle girer. Bu bakundan, 1996'da
gümrük birliğine geçmek onemfidir."
Hükümetin vaatlerini yenne getirmemesi
durumunda Avrupa Parlamentosu'nun
gümrük birliği için onay vermesinin
olanaksız olduğunu vurgulayan,
görüşmelere katılan bir bürokrat da şu
açıklamayı yaptı: "Bu şartlarda Avrupa
Parlamentosu'nun 'hayır' yamb yerine
Türk dosyasını incelemcme karan alma
ihtimali çok fazla. Bu. otomatik olarak
gümrük biriiğinin 1996 Temmuzu'na
ertelenmesi anlamına da getir. Bu bizim
işimize yarar, çünkü eğer Türk dosyası
incekmeye alınır ve 'hayır' karan
verflirse, gümrük birliği için tekrar 'evet'
karan akhnlması gerekir. Ama görüşmeyi
ertelerlerse bu bize zaman kazandınr. O
zaman ortakhk konseyi toplantısı da
nicelik olarak anlamsız olacaktır. Avrupa
Konseyi üyderi Türkiye ile gümrük
birliğine geçmek istiyoriar. Bu kapsamda,
Avrupa Paıîamentosu toplantısında,
'Yükümlülükler yerine getirilince
gümrük birliğine geçileceği' karan da
aunabilir. O zaman yasal düzenlemeler
tamamlanmca gümrük biriiğine geçilir.
Ancak, Türk dosyasının incelemesinin
ertelenmesi daha büvük olasıhk."
'Kanal 6' adıyla kurulan radyo ve televizyon şirketinde Ahmet Özal ortak olarak yer almadı
Efe OzaFdan 180 mflyarhk şirket
• Efe Özal, sekiz kişiyle
birlikte 'Kanal-6' adıyla radyo
TV şirketi kurdu. Şirket, halen
bu alanda faaliyet gösteren
şirketlere ortak olabilecek,
bunlan kiralayabilecek ya da
kiraya verebilecek.
ANKARA (ANKA)- Vergi bor-
cunu ödemediği için yurtdışına çı-
kışlan yasaklanan Özal kardeşle-
rin küçüğü Efe Ozal, radyo-TV
alanında 180 milyar lira sermaye-
li şirket kurdu. Şirkene Ahmet
Özal ortak olarak yer almadı.
İstanbul'da kurulan şirkete, ha-
len Ahmet Özal'ın yayın faaliye-
tini sürdürdüğü Kanal 6 televiz-
yonunun adı verildi. 'Kanal 6 ve
Televizyon Yayıncılığı Ticaret
AŞ' adı verilen şirkette Mazhar
Efe Özal, Akın Kmlöz, Merve Sa-
liha Darman, Semih İlhan Söyle-
mezoğlu yüzde 20'şer; Çuıar So-
butay yüzde 16. tsmail Müştak
Korulu, Alp Menemencioğlu, Ka-
mil Akın Güvendik ve Ufuk Özen
yüzde l'erlik pay edindi. Efe
Ahmet ve Efe Özal kardeslere vergi borçlannı ödemedikleri gerekçesiyle yurtdışı yasağı konulmuştu.
Özal'ın yönetim kurulu başkanlı-
üstlendiği şirkette Kamilîını
Akın Güvenlıği'ne başkan vekili,
Ufuk Özen de üyeliğe getirildi.
Şirketin radyo-televizyon alanın-
da yayıncılık yapacağı belirtilir-
ken halen bu alanda faaliyet gös-
teren lcuruluşlara ortak olabilece-
ği. bunlan satın alabileceği, kira-
layabileceği ya da kiraya verebile-
ceği ve işletebileceği bildirildi.
Bu arada, konuyla ilgili çevre-
ler, yeni şirketin Ahmet Özal'ın
halen yaymını sürdüren Kanal 6
televizyonunun işletme ve isim
hakkını alabileceği görüşünü dile
getiriyorlar.
Yurtdışı yasağı
Ahmet ve Efe Özal kardeşlere
kısa bir süre önce vergi borçlannı
ödemedikleri gerekcesiyle yurtdı-
şına çıkış yasağı getirilmişti. Ma-
liye Bakanhğf nın talimatıyla lçiş-
leri Bakanlığı'nabaşvuran Kâğıt-
hane Vergi Dairesi, Ahmet
Özal'ın 74 milyar 92 milyon, Efe
Özal'ın da 71 milyar 172 milyon
lirahk vergi borcu bulunduğunu
belirterek söz konusu yasağın ko-
nulmasını talep etmişti. SSK de
aynı doğrultuda bir başvuruyu
Ahmet Özal'ın 26.8 milyar lirahk
prim borcu nedeniyle yapmıştı.
Tasfiye masası, Trend Holding'in itirazlan nedeniyle hâlâ resmiyet kazanmış değil
Türkînvest'in tasfiyesine başlanamıyor
• lflasına karar
verilen ve bir ay
önce iflas masası
için seçim
yapılmasına
karşın
Türkinvest'in
tasfiyesine
başlanamadı.
Gerek seçime
yönelik itirazlar
ve gerekse
SPK'nin
masadaki
temsilcisini geri
çekmesinin,
somut adımlar
atılmamasında
etkili olduğu
belirtiliyor.
UFUKTEKİN
ADANA- Faaliyeti SPK tarafından
bir yıl önce durdurulmasına,
ardından iflasına karar verilmesine
ve bir ay önce iflas masası için
seçim de yapılmasına karşın
Türkinvest'in tasfiyesine
başlanamadı. Gerek seçime yönelik
itirazlar ve gerekse SPK'nin
masadaki temsilcisini geri
çekmesinin. somut adımlar
atılmamasında etkili olduğu
belirtiliyor.Türkinvesfin tasfiyesi
için 29 Mart 1995'te atılan adım,
başka bir ifadeyle alacaklılann
katılımıyla yapılan seçimin ardından
oluşturulan tasfiye masası, daha çok
Trend Holding'den gelen itirazlar
nedeniyle resmi geçerlik
kazanamadı. Ancak aradan bir aydan
fazla bir zaman geçtiği halde
itirazlann sonuçlandınlmamış
olması. mahkeme yargıcının
saptadığı bilirkişi Avukat Sümer
Altay'a "sen bilirkişisin" diye bir
bilgi dahi gitmemesi dikkati çekiyor.
Türkinvest'in tasfiyesi sürecinde
belki de en ilgi çekici olanı SPK'nin,
anlamakta güçlük çekilen yaklaşımı.
Mudiler Derneği'nin yöneticilerinı
arayıp "Tasfiye masasında SPK'den
bir temsilci bulunursa her türlü
bilgiyi sağlar, tasfıyeyi birkaç ay
içerisinde bitiririz, mağduriyete son
veririz" dıyen yetkililerin, bu
istekleri yerine getirildikten sonra
seçılen temsilci Akif Şener'i geri
çekmesine akıl erdirilemiyor. Kimi
Türkinvestzedeler, Ayan'dan gelen
bazı "ödeme sözü' içeren tekliflere
evet demişlerdi. Bu nedenle vadeli
bono almışlar ve sürenin dolmasını
beklemeye koyulmuşlar. bu arada
Trend Holding'e de 'alacağımızı
tahsil ettik' anlamında ibranameler
vermişlerdi. Ancak beklentilerin -
çoğunlukla- gerçekleşmediği, geçen
günlerde anlaşıldı. Bu nedenle
birçok Türkinvestzede, Istanbul 2.
iflas Müdürlüğü'ne giderek "Ödeme
yapümıyor. Daha önce Trend
Holding'e verdtğimiz temük
geçersizdir. Alacağunızın
kaydedihnesini arz ve talep ederiz"
içerikli dilekçeler vermeye
başladılar. Bu nedenle 29 Mart
1995'teki seçimler sırasında,
"Alacaklıyım, beni de kaydedin"
diye itirazda bulunan Trend
Holding'in başvurusuna iflas masası
ön bürosu tarafından olumsuz yanıt
verildi.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
1 Mayıs
1 Mayıs, tam anlamıyla bir "niteliksel evliliktir". Çün-
kü, iki niteliğin, kol emeğiyle beyin emeğinin bütünlü-
ğünü simgeler.
Kimilerinin "anamala", kimilerinin kapitalist ya da
sermayeci olarak adlandırdığı üretim biçimi, özünde
ücretli emek ile kâr amaçlı sermayenin "aynşması-
na "dayanır. Geçen yüzyılda dünyaya egemen olan
anamalcı düzende ücretli işçiliğin anlamı beden gü-
cüyle, daha özelde kol gücüyle, üretim sürecine kat-
kıda bulunmaktı. İşyerinde "yürûyen kayış" önünden
geçerken "ürünün " yalnızca çok küçük bir parçasını
yerleştirmekle işçi görevini yapmış olurdu. Bunun için
de işleyen bir beyin gücüne pek gerek yoktu.
Işte 1 Mayıs o günlerin uyanışını yansrtmaktadır. El-
leriyle iş görenler, "beyinlerini kullanarak hak arama"
yolunu 1 Mayıs ile açtılar; sömürüye karşı savaşımda
beyinlerini işe kattılar. Niteliksel evlilik deyimi bu an-
lamda kullanılıyor.
• • •
Günümüzde "el emeğiyle beyin emeğinin giderek
bütünleştiği", doğru olarak vurgulanmaktadır. Bu vur-
gulama boşuna değildir. Son onyıllann üretim sürecin-
de bu "el-beyin bütünleşmesi" giderek egemen olu-
yor. Özellikle imalat sanayiinde, başta bilgisayar olmak
üzere, daha çok elektronik makine kullanımına daya-
lı üretim süreçleri hızla yaygınlaşıyor.
Işgücü bu tür üretim sürecinde, çoklu nitelikte ol-
malı, pek çok beceriyi bilgisayar türü makinelerin yar-
dımıyla gösterebilmelidir. Fordist ya da Taylorist yü-
rüyen kayış başında "tek işi yapan işçi" dönemi ka-
panmakta, bunun yerini karmaşık makineler kullana-
rak çok sayıda işi aynı anda gören işçi almaktadır. Tek
boyutluluk sona ermektedir. Dünyayı sarsan "tekno-
loji devrimi" özünde "çoklu-nitelikli işçi" kavramıyla
aynı anlama gelir.
Teknolojinin yarattığı olağanüstü üretkenlik ve bu-
nun yarattığı işsizlik 1 Mayıs'a neden olan sekiz saat-
lik işgünü tartışmasının yerini, bu kez, altı saatlik iş-
günü uygulaması tartışmalannın almasına yol açmış
bulunuyor.
Geçen günlerde, bu teknolojik devrimin "devirdiği"
Sovyet düzeninin ipini nesnel zorunluluk sonucu çe-
ken kişiyi, Mihail Gorbaçov'u yakından izledik. Yet-
miş yıllık bir büyük toplumsal deneyimin bir son değil
bir başlangıç olduğunu anlatmaya uğraşıyordu. Yeni
üretkenlik süreçlerinin ya da hızlı teknolojik gelişme-
nin sonucu olan kapitalist üretim biçiminin "niteliksel
değişiminin" ne ölçüde farkındaydı; söylediklerinden
bu anlaşılamadı. Ancak, bu hızlı dönüşüm karşısında
"sosyalist emek sürecini" oluşturamamanın, örgütü-
nün ve ülkesinin içinde demokratik süreçleri işleteme-
menin ağır tarihsel ve toplumsal sorumluluğunun bi-
lincinde olduğu kesindi. Yanna yönelik arayışlan da bu
bilincin bir göstergesiydi. Gorbaçov'a gösterilen ve ki-
mi zaman da şiddet içeren olumsuz tepkiler ise tek
sözcükle ilkellikti; sürecin nesnelliğini görememekti.
•••
Dünyada yaşanan "emeğin niteliksel dönüşümü"
karşısında ülkemizde işçiler için neler yapılıyor?
Emeklilik yaşı tartışmalan yoğunlaşıyor. 1 Mayıs
1977'deTaksim'de34işçininöldürülmelerininüzerin-
den 18 yıl geçmesine karşın, "suçlular" bulunamadı.
Sendikal hak ve özgürlükler üzerindeki sınırlamalar
kaldınlamadı. Asgari ücretten vergi ahnması sürüyor;
enflasyon yoksullaştınyor, işten çıkarmalarla ağıria-
şan işsizlik, bunaltıyor.
Asıl başka bir şey daha oluyor; işçilerin çocuklan gi-
derek artan ölçüde eğitim dışı bırakılıyor. Gelecekleri
karartılıyor.
Bütçeden eğitime (Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek
Öğretim Kurulu ve üniversiteler) bütünü için aynlan pay
geçen yıl (1994'te) yüzde 14.9 oranındaydı. Yaklaşık
122 trilyon liraydı. Bu yıhn (1995) bütçe teklifinde eği-
tim ödenekleri, yüzde 1.3 puan azaltılarak, toplamın
yüzde 13.6'sına düşürüldü. "Istikrar" önlemleri nede-
niyle bu ödeneklerin yüzde 20 oranında kesikjiği de
biliniyor. Eğitim, esas olarak, yüksek gelirli kesime su-
nuluyor.
Yoksullann çocuklannın, yeteneklerini, değil en üst
düzeyde, orta derecede bile geliştırmelen söz konu-
su değildir. Daha doğrusu eğitimde fırsat eşitliği gide-
rek daralıyor. İşçi ve köylü çocuklanna, ya iş bulabi-
lirlerse işçileşerek acımasız bir bıçimde sömürülme-
leri.yadakimidinselkurslardaömürtüketmelerinden
başka seçenek kalmıyor. Ya da geçen hafta Başba-
kan'ın yaptığı gibi, çocuklara "Savaşacaksınız, değil
mi?" sorusu sorulabiliyor.
Oysa 1 Mayıs; banşın, dayanışmanın, umudun gü-
nüdür. İşçi örgütlerinin "öncetikleri" arasına eğitimde
fırsat eşitliğinin sağlanmasını almalan 1 Mayıs 1995te
çok büyük bir önem taşımaktadır.
DÜ1NYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGÎNYILDIZOĞLU LONDRA
Son 10-15 yıldır hükü-
metler ve IMF, Dünya Ban-
kası gibi uluslararası kuru-
luşlar serbest piyasanın iş-
leyişinin önündeki engelle-
ri kaldırmaya, ekonomiye
politik müdahaleyi en aza
indirmeye öncelik veriyor-
lar. Kaynaklan daha iyi da-
ğıtmak için ekonomiye po-
litik müdahale, sosyal içe-
rikli yeniden dağıtım politi-
kalan veya planlama ise ta-
mamen gözden düşmüş
durumda. Peki şimdi geli-
nen noktada durum nedir ?
Bu gün dûnyanın yakla-
şık yüzde 10'u şiddetli bes-
lenme eksikliği sorunu ile
karşı karşıya ve çocuklann
yüzde 10'undan fazlası
beslenme yetersizliğinden
kaynaklanan hastalıklara ve
bedensel sakathklara ma-
ruz kalıyoriar, bir kısmı ise
hastahktan ölüyor (Le
Monde Diplomatique
18/4/95). Geçen hafta ya-
yımlanan bir Dünya Ban-
kası Raporu dünyada yok-
sulluğun önümüzdeki yıllar-
da daha da artacağını yaz-
dı (Binswanger&LLan-
dell-Mills: Wortd Bank
1995). Rapora göre günde
750 milyon kişi yoksulluk-
tan aç kalıyor ve tüm dün-
yada 1.3 milyar kişi günde
bir dolardan düşük bir gelir
ile yaşamaya çalışıyor.
2000 yılına geldiğimizde
burlann sayısında yaklaşık
2OC milyonluk artış olacak.
Ne oluyor? Dünyada her-
kes besleyecek kadar be-
sin mi yok? Yoksa serbest
piyasa, iddia edildiği gibi
kaynakları doğru dürüst
dağıtamıyor mu?
Bilindiği gibi beslenme
kaynaklarının nüfus arhşı ile
ayrı hızda artmadığını ve
Açlıktan Ölüyoruz!..
bu yüzden açlık tehlikesi-
nin oluştuğu şeklinde bir
görüş var. Ancak dünya
ekonomisine ve son yıllar-
daki gelişmelere bakarsak
bu görüşün doğru olmadı-
ğını görürüz. Örneğin, nü-
fus yoğunluğu en yüksek
bölgelerden biri olan Avru-
pa hem kendini besliyor,
hem besin ürünleri ihraç
ediyor. Dünyada 1950'ler-
den bu yana hektar başına
buğday verimi ortalama 50
kental, bir inekten alınan
süt miktan ise 3 ila 5 kat art-
tı. Üstelik de ABD ve bazı
Avrupa hükümetleri tanm
üreticilerine toprakların bir
kısmını boş bırakmaları, ya-
ni üretim yapmamaları
(kaynaklan eksik kullanma-
lan) için para veriyor. Dûn-
yanın bir kısmı açlıktan kın-
lırken bazı hükümetlerin
üreticilerine üretmemeleri
için para vermesinin ardın-
da nasıl bir mantık olabilir
dersiniz? Bu da bizi tekrar
serbest piyasa konusuna
geri getirir.
Garip mantık
Serbest piyasa ekonomi-
sinde mallar, arz ve talep
arasındaki ilişkiye göre da-
ğılırlar. Talep ise gereksi-
nimden farkh bir kategoridir
ye sadece bir alım gücü ile
ifade edilebilir. Dûnyanın
açlık çeken bölgelerinde ise
ana sorun dünyada besin
maddelerinin yokluğu so-
runu değil, bunlan alacak
paranın yokluğu sorunudur.
Paranız varsa serbest piya-
sa size istediğiniz mali u-
laştıracaktır. Serbest piya-
sanın bir diğer özelliği de bir
malın fıyatının o malın arzı
ile ters orantlı olmasıdır. Ta-
lep, sabit kalmak koşulu ile
bir malın miktan artarsa fi-
yatı düşer. Bu ise kârları
azaltır. Işte bu kârlann azal-
maması için hükümetler
dûnyanın başka bölgelerin-
de insanlann açlıktan öl-
mekte olmasına aldırma-
dan, fiyatlann düşmesini
engellemek için, kendi üre-
ticilerine para vererek üre-
tilen ürün miktarını sınırlar-
lar. Bu garip mantık, ser-
best piyasanın ve kâr siste-
minin mantığıdır.
Tam bu noktada serbest
piyasanın savunucularının,
yoksul bölgelerin neden
yoksul olduğunu tartışma-
ya sokmaya kalkmalannda
ise hiçbir fayda yok. Çünkü
daha önce birçok defa bu
sütunlarda hem IMF ve
Dünya Bankası'nın kendi
ağızlanndan, hem de çeşit-
li araştırmalardan aktardı-
ğım gibi son 10 yılda yok-
sulluk ve açlığın bu kadar
hızlı bir arüş göstermesinde
IMF ve Dünya Bankası'nın
desteklediği Yapısal Uyum
Programlannın çok büyük
payı var. Nitekim yukarda
gönderme yaptığım Dünya
Bankası raporu da bu ko-
nuya değinerek, "önerdiği
ekonomik programlann iş-
sizliği arttırması, kamu ya-
tınmlannı azaltması ve dü-
şük verimli sanayilere des-
teğin kaldınlmasına yol aç-
ması halinde yoksulluğu
arttırabileceğini" kabul edı-
yor. Dünya Bankası'nın";
özelleştirme serbestleştir-
me, ücretlerin düşürülmesi
ve desteklerin kaldırılma-
sından başka bir şey öner-
mediğini hatırlarsak, bu ifa-
deleri de utangaç bir itiraf
olarak görebiliriz.
Bu tespitler bizi, gittikçe
artmakta olan global yok-
sulluk ve açlık sorununun
serbest piyasa/ekonomiye
gerekli siyasi müdahaleler
yapılmasını kabul etmeden
ele alınamayacağı sonucu-
na ulaştırır. Ancak burada i-
ki sorunla karşılaşıyoruz sa-
nırım. Birincisi; üretkenlik-
leri, kendi gereksinimlerin-
den fazla besin ürünleri
üretmelerine olanak sağla-
yacak kadar yüksek olan
gelişmiş ülketerin hükümet-
leri bu fazlayı yoksullann
acil gereksinimlerini çöz-
mek için dağrtmak üzere bir
politik müdahalede bulu-
nuriarmı? Ikincisi; bulunsa-
lar bile, bu, sorunu çözer
mi? Ne yazık ki bunların bi-
rincişine, gelişmiş ülkelerin
hükümetlerinin politikalan-
nı serbest piyasa, yani-arz
talep dengesi ve kâr pren-
sibi belirliyordiyerek; ikinci-
sine de böyle bir yardıma
bu gün acil olarak bir ge-
reksinim olsa da esas ola-
rak sorunlan çözmeyeceği-
ni düşünerek olumsuz ce-
vap vermek zorundayız.
Yardımlar ulaşmıyor
Doğru, gelişmiş ülkeler,
gerikalmış ülkelere bazen
acil besin yardımı yaparlar.
Ancak bunlar, hem sınırlı
yardımlardır, hem de yardı-
mı alan ülkenin kendi kendi-
ne yeterti bir hale gelmesine
katkıdabulunmazlar, aksine
yardımı veren ülkeye politik
olarak bağımlı olmaya baş-
lamasına.egemenliğinı kay-
betmesineyol açarlar.
Gerekli olan, yoksulluk
çeken ülkelere ekonomik
yapılannı değiştirecek ve
üretken kapasiteleroluştur-
malanna imkân sağlayacak
türden yardımlardır. Ancak,
burada da bazı engellerie
karşılaşıyoruz. Birincisi; bu
tür yardımlar bir aşamada
bunlann ürünlerinin dünya
pazannda satılarak geliş-
miş ülkelerle rekabet etme-
leri olasıhğını da ister iste-
mez beraberinde getiriyor.
Bu yüzden bir ülkenin, ge-
lişmesi için bir diğerine yar-
dım yapması bu günkü ko-
şullarda hem pazarlann
kaybedilmesi hem de yeni
rakiplerin oluşmasına yol
açtığı için yardımı yapan ül-
kenin kendi ipini kendi çek-
mesi anlamına geliyor. Ikin-
cisi; çoğu zaman bu geri-
kalmış ülkelere verilen yar-
dımlann çoğu ya o ülkele-
rin yönetici kesimi tarafın-
dan çahnıyor ya da politik
amaçlı prpjelerde ziyan edi-
liyor ve yerine ulaşmıyor.
Çok olumsuz bir resim
çizdiğimin farkındayırn. An-
cak bu benim kötümserli-
ğimden kaynaklanmıyor.
Serbest piyasa ekonomisi
ve kâr dürtüsü ile işleyen
global ekonominin bir özel-
liği bu. Bana gelince, ben
iyimserim (yazmak bir iyim-
serlik değil mi?) lyimseriiği-
min kaynağı ise tarihte ve
insanda yatıyor. Insanlar
kendi tarihlerini kendileri
yapıyorlar. Tarih ise bu ser-
best piyasa ekonomisi ve
kâr dürtüsü ile yapılan üre-
timin yarattığı felaketlere,
bunlardan en fazla etkile-
nenlerin, dûnyanın yoksul
halklannın ve zengin ülkele-
rin işçi ve emekçilerinin za-
man zaman durumu kavra-
dıkça gereken tepkilerde
bulunduklannı gösteriyor
PETROL OFİŞİ A.Ş.
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DosyaNo: 133/348
Izmir Bökje Müdürlüğümüzde 9 ve 10 no.lu 10.000 m3'lük 2 adet akaryakrt tankının üst
taban sacı değişimi ve kumlama ile boyasının yapımı işleri 10.2.1995 tarih ve 22198 sayılı
Resmı Gazete'de yayınmlanan Bayındıriık ve Iskân Bakanlığı'nın "Uygun Bedelin tercihin-
de kullanılacak krrterier" rıakkındaki tebliğ hukümleri uygulanmadan söz konusu ışin keşif
bedeli kadar bilfiil akaryakrt tankı imalatını veya bakım-onanmı ile kumlama ve boya işlerini
yapmış olduğunu iş bitirmesı ile belgeyen aynca gazete ilanı ile ihale şartnamesindeki ıste-
nilen belgeleri sağlayarak ihaleye katılma belgesi alan firmalardan; işin keşfinde belirlen-
miş her iş kalemine ayn ayn sabıt bırim fiyat teklifi almak ve işin bitimine kadar hiçbir mal-
zeme ve imalata hiçbir fiyat farkı ödenmemek kaydıyla kapalı zarf usulü ile ihale edilecek-
tir.
1- İşin 1995 yılı birim fiyatlanna göre 1. keşif bedeli 6.151.243.580.- TL'dir.
2- Yapılacak işlere art ihale dosyalan, mesai saatleri dahilinde Bestekâr Sokak 8 nolu
binada bulunan Genel Müdürlüğümüz merkez muhasebesıne yatınlacak 2.000.000.- TL'ye
istinaden alınacak makbuz karşılığında Bestekâr Sokak 25 no.lu binada bulunan Uygula-
ma Şube Müdüriüğü'nden temin edilecektjr.
A- Istekliler ilan şartlanmıza ve yapım işleri için kapalı teklif usulü ile ihalesine uygun ola-
rak ihaleye katılma belgesi almak ve ihaleye katılabilmek için başvuru dilekçesi ile birlikte;
a) En az işin keşif bedelinin iki katı kadar G grubu müteahhıtlik karnesi aslı veya noter
tasdikli sureti,
b) Söz konusu işin keşif bedeli kadar iş bitirme belgesi (aslı veya noter tasdikli suretini)
c) Makina ve tecçhizat kapasitelerine art yapı araçlan taahhütnamelerini ve fatura veya
amortismanlannı (aslı veya noter tasdikli suretterini)
d) Mali güçlerine art mali durum bildirisi ve belgelerini (Banka referans mektuplan bu işin
ilan tarihinden sonraki tarihi içerecek ve aynca ilgili bankanın Genel Müdürtüğü'nce yazı ile
de teyit edilmiş olacaktır.
e) Teknik personel taahhütnamesi (Halen çalışıyor olanlann yatnlan son sigorta belgele-
ri, yoksa, kişilerin fırmaya bu iş için noterden vereceği taahhütnameleri,
f) Vergi borcu olmadığına dair ilgili vergi dairesinden alınmış durum bildirisi ve belgeleri-
ni,
g) 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na göre cezalı durumda olmadığına dair taahhüt,
B) İhaleye girebümek için teklif mektubu ile birlikte,
a) İşin şartnamesinde belirtilen geçici teminatını,
b) Ihalenın yapıldığı yıl içinde alınmış ticaret veya sanayi odası belgesini,
c) Noter tasdikli ımza sirkülerini,
d) Istekliler adına vekâleten ıştirak ediliyor ise, istekli adına teklifte bulunacak kimselerin
vekâletnameleri ile vekâleten iştırak edenin noter tasdikli imza sirkülerini;
e) İhale şartnamesinde belirtilen dığer belgeleri vereceklerdir.
2- İhaleye katılma belgesi almak için son müracaat 18.5.1995 Perşembe günü mesai
saati sonuna kadar Bestekâr Sokak 8 no.lu binadaki Genel Müdürlüğümüz Haberteşme
Şube Müdürlüğü'ne yapılacaktır.
3- İhaleye katılma belgeleri, ihale günü olan 24.5.1995 Çarşamba günü saat 14.00'te
Tunus Caddesı Bestekâr Sokak 25 no.lu binadaki İhale Komisyon Başkanlığı'nda açıkla-
nacak ve ihaleye katılma belgesi almaya hak kazanan firmalann teklif mektuplan aynı an-
da aynı komisyonca açılacaktır. Hak kazanamayan fırmalann teklif zarfları açılmayarak
kendilerine iade edilecektır.
Firmalar teklif mektuplannı yukanda belirtilen ihale günü en geç saat 12.30'a kadar
Bestekâr Sokak 8 no.lu binada bulunan Genel Müdürlüğümüz Haberleşme Şube Müdür-
lüğü'ne vereceklerdir. Postada olan gecikmeler kabul edilmeyecektir.
Genel Müdürlüğümüz 2886 sayılı Devlet Ihate Kanunu'na tabi olmayıp; yeterlilik verip
vermemekte, ihaleyi yapıp yapmamakta ve dilediğine verip vermemekte serbesttir.
Basın: 7345