25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MAYIS1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 AvniArbaş 'ın 'Kuvayı MilliyeAtları' adlı sergisiArtisan da sürüyor GAMZEVARIM Arai Arbaş'ın Artisan'da açılan 'Ku- vayı Milliye AtiarT adlı sergisi, bir ulu- sal bağimsızhk savaşımının öykûsûnü anlatanresimlerdenoluşuyor. Türk ulu- sunun, Atatürk'ün önderliğinde geıçek- leştirdiği Kurtuluş Savaşı'nın... Arbaş, belli bir akıma ya da ustaya baglı kalmadan ürünler veTen bir sanat- çı. Sanatta kendine doğru bir yolculuğa çtkmış. Sûrekli kendini ararruş. "Bende birdevamlıltk var. Onun bunun peşinde koşmadım. Birtakım akımlar. modalar var. Bu bir nevi sonuna kadar sanatta kendine doğru bir yolculuk. Bugün yap- ûklanm 1938'de. 4Ö"ta yapüğun resirnle- rin devamı. Değişen bir insan değUim. Kendimi inkâr edip de başka bir şey yap- maya kalkmadım" diyor. Kımseye bağlı kalmayıp, resminde kendı dünyasını ortaya koysa da sevdiği sanatçılar var. Onlardan yararlanmış. ba- n şe>ler öğrenmiş, ama amaç sonunda başkâlannın yaptığı gibı yapmak değil, 'kendini bulabilmek'. Pkasso en çok sev- diği sanatçılardan biri. Ama hiçbir za- man onun gibi resim yapmayı düşünme- miş. Yalnızca esprisini anlamak istemiş: "Cevval bir espriydi bu. Yerüıde durama- yan, daima yenrye, iieriye giden bir in- sandı Sürekli yeni şeyler yapryordu. Bu çok miihim. Beni en çok çeken bu yanıy- dı. Birçoklan galiba onu i>i anlayamadı- lar. Dediler ki eğeronun gibiyaparsakiyi ressam oluruz." Üç yaşından beri sürekli resim yapı- yor. Pek çok insanın yaptığı gibi hangi mesleği seçeceğini bir kez olsun düşün- memış. 1946 yılında Fransızlann bur- suyla bir yıllığına Paris'e gitmiş ve otuz Hep sürekliliğiıı peşinde...yıl kalmış bu kentte. Paris'te yaşamak ve resim yapmak 'kolay iş değfl'. Ama bu- rada yaptıklan mutluluk getimriş ona. Bütün o yıllar boyunca durmaksızın ça- lışmış. Hiçbir zaman yılmadan, işin ko- layına kaçmadan \ e tuzaklara düşmeden: " Birtakım tuzaklar \ardir hayatta. Öy- lezamanlarda karşınıza çıkar ki zayıfbir zamanınıza tesadüfeder, dayanamaz, ka- pıhrsınız. Belki muayyen bir zaman için şöhret ve para olabilir ama bakarsınız ki boşa gitmiş. Şimdi düşünüyorum da ben bunlara hiç kapılmadım. Resmi bikiiğim, sevdiğim gibi yapmakta devam ettim. Hatta o zamanlar belki beni aptal bulan- lar da oldu." "Ben Kuvayı Milliyeçocuguyum, Kur- tuluş Savaşı çocuguyum" diyor Avni Ar- baş. O atmosferde büyümüş. Asker olan ve Atatürk'ü çok seven babasının anlat- hklanbelleğınden hiç silinmemiş: "Kö- tü bir durumdaymışlar. Babam anlatır- dı, taamızdan sonra bütün bir alaydan iki-üç kişi kalmış. Ne kadar korkunç bir şey,cehennem— Bir gün, hiç unutmam ye- di yaşındaydım o zamanlar, Aydın'day- dık, babam da orada kumandandL Ba- na 'Bubızim son şansımız, kıymetıni bi- lelim' dedi. Atatûrk için. Ama maalesef biz pek bilemedik ve bilmemekte de devam ediyoruz. Şimdi öyle zannediyorum ki ikinci bir kurtuluş savaşı içindeyiz. Bunu idrak edip. bunun için çalışma- mız lazım. Ben bu sergiyi yaparken çınmak yok bu işten. Nasıl olsa günün bi- rinde öleeegiz. Korkunun ecele faydası yok... Bu temayı ölünceye kadar ışleyecek. Büyük bir sergi açmak istiyor. Yaptığı işlerin burada bitmeyeceğinı, süreklilığın kendısi için taşıdığı önemi vurguluyor. O hayvan değıl. attır' diye tersledi*. At, aynı zamanda onun için özgürlük simge- si Bir sanatçı yaşadığı her şeyden, dün- yadan etkilenıyor. Arbaş'ın başlıca esin kaynağı, etrafında olup bitenler. Geçen yıl ocak ayında hastalanmış. Yapılan sağ- lık kontrolü sonucu rahatsızlıgının ne- ir gün, hiç unutmam yedi yaşındaydım o zamanlar, Aydın'daydık, babam da orada kumandandı. Bana 'Bu bizim son şansımız, kıymetini bilelim' dedi Atatürk için. Ama maalesef biz pek bilemedik ve bilmemekte de devam ediyoruz. Şimdi öyle zannediyorum ki ikinci bir kurtuluş savaşı içindeyiz. Bunu idrak edip, bunun için çalışmamız lazım. Ben bu sergiyi yaparken onu düşündüm. onu düşündüm". Arbaş'a göre, bu ikinci kurtuluş sava- şında 'bepimizin bir görevi var'. Yitirdi- ğimiz değerleri, Uğur Mumcu'yu, i,ı- vas'ta ölen otuz yedi kişiyı unutmak mümkün değil: "Pınl pınl insanlar gitri Hepimiz bu işin görevli eriyiz. Arük ka- Atlara ilgisi çocukluğundan gelıyor. Çocukken ata bınermiş. Önce "Çok gü- zel bir hayvan" diyor, sonra düzeltiyor: "Yalnız hayvan demeyeyün. Süvariler hiçbirzaman ata hayvan demezier. haka- rettir. Bir kere dayınun yanında ata hay- van dedim de beni "Utanmıyor musun? deninin hava kirlilıği olduğu anlaşılmış. Bu yüzden kış aylannı Foça'da geçiri- yor. Orada kaldığı sürece pek çok resim yapacak ama tabii kı turistık resimler de- ğil... Sözgelımi Foça evlerinı resmetme- yecek: "Foça'nın bir de hayarj var, ken- disi var. İnsanlanyla, balıkçuanyla_ On- lardan birşeyyapmayaçahşacağım''. Bir de, Foça'da gördüğü bır Ingiliz atı var. Dönüşte ondan pek çok desen ve resim yapacak. Sergide çiçek resimlerinin de yer aldı- ğını anımsatıyoruz. Avni Arbaş, bir şey- ler anlatmak istiyor. Anlatmak istediği, bazen bir çiçek, bazen at, bazen de fîgür olarak çıkıyor. Bunlann hepsi 'birer araç'. "Böyle devam edecek, edebildiği ka- dar. Bir dahaki sergide y ine buna benzer şeyler göreceksiniz. Belki de Foça olabi- lir'' diyen sanatçı, süreklılikle ilgılı bir de anektod aktarıyor. "Seneterce evvel bu galeri Ankara'daydı. Sonra satülar. Ben de o sırada Kurtuluş Savaşı'na ait resim- ler yapryordum. Hatta Paris'te bile yap- nm.Arkadaşlar' Biz kapatıyoruz, ne olur senin serginle kapatalım' dediler. Otuz kadar resmi götürdüm, sergiyi açök. Rahmedi Uğur Mumcu geldL Çok sevdL Hatta bir resim akh. 'Yalnız bu. işin ya- nsı. Bırsebeptenböyleoldu' dedim. On- dan sonra karşdaştağunız zamanlarda hep bana 'Diğer yansı ne zaman?' diye sorardı. Şimdi yapOm ama bu da diğer yansı değil. Devam edecek_" Bir başyapıtm yeniden doğuşuKültür Servisi - Hıristiyan dünyasının en önemli yapıtla- nndan biri olan, Leonardo Da Vınd'nin "Son Akşam Yemegi" adlı resminı merak edenler, en sonunda, Rönesans dönemin- den kalma özgün yapıtı görme olanağına sahip olacaklar. Son on altı yılını, elinde bü- yüteçle Leonardo'nun resmini restore ederek geçiren Pinin BrambîDa BarcDon. Herkülvari bir çabayla, tablonun yûzde 80'ini açığa çıkarmayı başardı. Ziyaretçiler, Milano'daki Santa Maria delle Grazie Manastı- n'na akın etmeye başladılar bi- le. Manastırdaki camlı bir tü- nelden geçerek iki kapılı bir bö- lüme gelen ziyaretçiler. anti- bakteriyel bır düzenek sayesin- de giysilerindeki kir ve bakteri- lerden anndıktan sonra, 20 ki- şilik gruplar halinde. tablonun bulunduğu salona alınıyor ve Leonardo'nun resmini görebi- liyorlar. Yapıtın özgün haline ulaşa- bilmek için, beş yüz yıl boyun- ca, tabloya eklenmiş boya, zamk, vernik ve akla gelebile- cek her tür koruyucu ilacı te- mizleyen Brambilla, "Bununla karşüaşbnhnca Sıstıne Chapel'ı restoreetmek,cam sttmeyeben- ziyor" diyor. Leonardo Da Vinci, diğer bir- çok yapıtı gibi. "Son Akşam Yemeği" adlı tablosunu da. o devirde yaşayan ressamlann kullandığı dayanıklı fresk mal- zemelen yenne, deneysel bır re- sim tekniğiyle yapmıştı. Tablo, kısa zamanda yıpranmaya baş- ladı ve îkinci E)ünya Savaşı'nda gerçekleştirilen bombardıman- lar yüzünden, 'saygıdeğer bir harabe'ye dönüştü. Estetik açıdan tabloya uygu- lananrestorasyon,Vatikan'daki Sistıne Chapel'a ya da Floran- sa'daki Brancacci Chapel'a ya- pılan değişıkliklerden daha zor oldu. Brambilla, "Şimdiye dek, Leonardo'nun 'Son Akşam Ye- meği' olarak gözüken şey, 18. yüzyılda yeniden yapılmış bir tabloydu. Tabkıvu görenler, hep görmeye aJhşnklan resimden da- ha farklı bir görünümle karşıla- şacaklar" diyor. Alttaki alçının çok kötü bir halde olması. boya tabakasının, mozaik gibi kınlıp dağılmasına yol açrruştı. Ufak ve düz bir bı- çak, birtakım çözücüler ve ucunda pamuk bulunan çubuk- lar kullanarak çalışan Brambil- la. duvar resmini temizlemeyi başardı. "TablonunbeUibirböl- gesini temizliyordum ve ertesi güa, işe döndüğümde. o bölge- nin üzerinde. yeni bir kir taba- kasnun oluştûğunu görüyor- dum" diyor Brambilla ve ekli- yor: "Bazen ajnı noktayi yedi- sekiz kez temizlemek zorunda kalryordum. Her parça, ay n bir sorun yaratryordu. Tablonun üst kısmında kullandıklanm, orta kesimi temizlerken hiçbir işe ya- ramıyordu. tşi asla bitiremiyor- dum. İntihann eşigine gelmiş- tim." Brambilla,restorasyonçalış- malannı, tablonun yapıhşının 500. yıldönümü olan 1997'de tamamen bitirmeyi tasarlıyor. 1985'ten bu yana, Brambil- la'nm çalışmalannı denetleyen Milano'lu sanat tarihçisı Pietro Marani, "Yapıtın neye benzedi- ği şimdi daha iyi anlaşıhyor. Öz- gün renkleri görebiliyoruzve bu da, tablonun derinligini ve ge- ometrisini ortaya koyuyor" di- yor. SistineChapel'in restorasyo- nunu acımasızca eleştiren Co- lumbia Üniversitesi profesörü JamesBeckbile, Brambilla'nın çalışmalannı ilgi ve beğeniyle izliyor. Brambilla ise, yaptıklan hak- kmda çok alçakgönüllü davra- nıyor: "Tabloda temizlediğim şeylerin, Leonardo'nun yapük- lanyla hiçbir ilgisi yok. Bunu ayırdetmeko kadar kolay ki. Bir amatör bile aradaki farİa anla- yabilir. Çahşmalarunızı yürii- türken, her şeyden şüphe duvu- yoruz. Her gün. dikkat edilmesi gereken yeni durumlar çıkıyor ortaya, ama bizim için önemli olan tek soru var: Müdahale edip etmemek. Leonardo, doğal olarak, tabiosunun bugünkii ha- lini görse çok üzülürdü, çünkü ne yazık ki, bu, onun yararüğı resim değiL Herhalde kendisini zamanın ve insanlann ayaklan altında kalmış bir yapıtın önün- debuhırdu." Şehir Tiyatrolan'nın düzenlediği 11. Gençlik Günleri yann başlıyor G^ençlere ve 4 rııhu genç olanlar'a Kültür Servisi- Şehir Tiyatrolan'nın düzenlediği "11. Gençlik GünterT yann dört sahnede bırden başlıyor. Harbiye Muhsin Ertuğrul, Kadıköy Haldun Taner. Üsküdar Musahipzade Celal ve Fatih Reşat Nuri sahnelerinde yer alan ve 16 mayısa kadar sürecek olan etkinlikler; fotoğraf sergileri, dia ve film gösterileri, müzik, tiyatro, söyleşi ve happening olmak üzere yedi dalda gerçekleştiri lecek. "Potemkin ZırhüsT, "Metropolis", "Roma Açık Şehir" ve "Bisiklet Hırsızlan", "Cennetin Çocuklan". "Modern Zamanlar". •'Büyük Diktatör", "Romeo ve Jutiet", "Sunset Buhan" ve " Oracula" dahıl Amerikan, Italyan, Fransız ve Ingiliz sinemasından örneklerin sunulacağı Gençlik Günlen'nde yer alan etkinlikler arasında, Toktarmş Ateş, Afşar Tımuçin. \ Müjdat Gezen, Kaan Girgin, Meltem CumbuL Okan Bayülgen, Doğan Kuban. Sema\i Kyice. Kriton Curi, Ara Güler, Giovanni Scognamilto, Oktay Ekinci. Erdal Atabek \ e Fatih Altaylı'nın katılacaklan söyleşiler, amatör tiyatro topluluklannm oyunlan, çeşitli konserler, dia gösterileri ve Uğur Yücel'in şovu da bulunuyor. Programı Zuhal Ergen haarüyor Bu yılki programı hazırlayan Zuhal Ergen, etkinliklerin ücretsiz olduğunu vurguluyor ve Gençlik Günleri'nde gösterilecek fılmleri seçen ve kasetlerini Şehir Tiyatrolan'na veren Haldun Dormen'e, hem kendi adına hem de filmleri izleyecek gençler adına bir kez daha teşekkür ediyor. Gençlik Günleri'nin amacını, "Bütün sanat gösterikriıün bir arada yer alacağı ve gençlerin konuşup. uygar bir biçimde tarüşabilecekleri bir ortam, bir platform yaratmak" olarak açıklayan Ergen, "On bir yıl önce, Gençlik Günleri ilk düzenlendiginde, gençler için yapılan fazla bir şey yoktu" dıyor. Üç yıllık bu- aradan sonra, bu yıl beşıncı kez programı hazırlayan Zuhal Ergen, etkinliklerin amacına ulaştığını düşünüyor: "Genellikle çok yoğun bir seyirci khlesiyle karşılaşıyoruz. Her etkinliğin ayn ve kendine özgü bir seyircisi var. Hemen hemen her etkinük, eşit düzeyde ilgi görüyor." Mart ayında hazırlanmaya başlayan • Gençlik Günleri bu yıl; Harbiye Muhsin Ertuğrul, Kadıköy Haldun Taner, Üsküdar Musahipzade Celal ve Fatih Reşat Nuri sahnelerinde yer alan ve 16 mayısa kadar sürecek olan etkinlikler; fotoğraf sergileri, dia ve film gösterileri, müzik, tiyatro, söyleşi ve happening olmak üzere yedi dalda gerçekleştirilecek. Ergen, gençlerin yalnızca fikirleriyle değil, hareketlenyle de kendilerine ilham kaynağı olduklannı söylüyor: "Gençler söyiesüere geldikterinde, ön sıralarda boş yer olmasına karşın, arka sıralara oruruyorlar. Krz ya da erkek, gençlerin bedenlerini niçin sakındıklan konusunda bir söyleşi yapdabüeceğini düşünerek, bir sonraki yıl 'beden ve toplum' konusunu tartışmıştık. n Her yıl olduğu gıbı bu yıl da amatör tiyatrolara geniş yer veriliyor. Ergen, Şehir Tiyatrolan'nın amatör tiyatrolara özel bir sevgi ve ilgi duyduğunu vurgulayarak, gelen topluluklar arasında, bir yıl boyunca yalnızca bır gün oyun oynayan ve Gençlik Günleri'ne hazırlanan bır bölümün olduğunu ifade ediyor. Amatör tiyatrolann profesyonel sahnelerde, profesyonel ışıkçılarla ve efektörlerle çalışma ımkânını kolay kolay bulamadıklanna değinen Ergen, "Hiçbir eleme ya da seçme yapmryoruz. Gelen her amatör topluluğu kabul ediyoruz" diyor ve ekliyor: " Bütün topluluklara yer verebilmek için ilk kez bu yıl Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi dışında Kadıköy Haldun Taner, Üsküdar Musahipzade Celal ve Fatih Reşat Nuri sahnelerini de gösterime açük." İlişkive iletişim program, nisan ayında kesınleşı>or. Programı hazırlarken bır öncekı yıl seyircilerden gelen istekleri göz önünde bulundurduklannı belırten Zuhal Gençlik Günleri 'ni izleyenlerin, yalnızca gençler değil, aslında, "nıhugenç olanlar"dan oluştûğunu söyleyen Zuhal Ergen, "Seyircfler, tartışma ortamı büluyorlar. Kendi aralannda ilişki ve iletişim kuruyorlar. Bu Uetişimin sürebilmesi, fîlml söyleşijı izleyenlerin hemen gitmemesi için dış mekânı da kafeterya ve kitapstandlanyla zengüıleştiriyor, kullanıma sunuyoruz" dıyor ve etkinlıklere sahıp çıkılması gerektiğini belirterek herkesi Gençlik Günleri'ne davet ediyor. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Balıkesir Duyarlıkları Geçen hafta iki rakı içimi Balıkesir'deydim. Toplumsal/kültürel savaşımdan kopmayan, kopa- nlamayan eski yeni dostlarla söyleşme olanağı bul- mak iyimserlik ağaçlanmıza yeni damariar kazandın- yor. Benim haftanın iki üç günü gittiğim 1967-69 yılla- nnda ortaöğretim kurumlanna öğretmen yetiştiren Necati Bey Eğitim Enstitüsü'nün kentin kültür yaşa- mında etkisi duyulmazdı pek. Hanım hanımcık öğretmen adaylan, dönemin ayır- dına varmaktan uzak uysal delikanlılar kentin belirie- diğı yapıda kaynayıp gıdiyortardı. En az on yıldır değiştiğıni söyleyebilirız bu durumun. Bu on yılda öğretim üyeleri ve öğrencilerin birlikte oluşturduğu 'ünıversite kafası' kentin kurulu düze- ninde somut degışmeler yarattı. Geçen yıl, Sıvas toplukıyımından sonra kültür mü- düriüğünün Asım Bezirci'miz adına düzenlediği top- lantıya katıldığım gün gözledim bu değişmeyi. Uygarlığın birincil koşulu özgürlük. Kendı özgürlüklerinın bilincine varan bireylerçoğal- dıkça uygarlık savaşımı yeni boyutlar kazanıyor. Balıkesir'in yakın tarihı de kanıtlar bu gerçeği... Şimdi 'Kuvayı Milliye Müzesi' olması için gerekliha- zıriıklann son asamaya geldiğ/ni öğrendiğim eski be- lediye binasında toplanan 'Balıkesir Redd-i llhak Ce- mıyeti' ve özellikle Balıkesir kongrelerinden bugün de alacağımız çok ders var. Değişik sınrf ve katmanlardan gelen yurtseverlerin aşağıdan yukanya örgütlenmelen açısından. Emperyalist odaklara bağımsızlık bilıncınin kolay yutulur lokma olmadığını gostermesı açısından. Umanm, üniversrte, 'Kuvayı Milliye Müzesi'nın açıl- dığı günler Balıkesir kongreterini gündeme alan bilim- sel toplantılara öncülük eder. Kurtuluş Savaşı kültürümüze bağlılık bunu gerek-, tiriyor. * • Yazıya başlarken Balıkesır'de toplumsal/küttürel savaşımdan kopanlamayan eski yeni dostlanm var, demiştim. Yıllann gazetecileri: Fikri Akbaş, Ekrem Balıbek. Sanat adamlan: Yakup Şahan, ibrahim Oluklu, Ülkü Acar, Ahmet Uysal. Bigadiç'te iki dönem belediye başkanlığı uzun ko- şusunun başarılı yanşçısı Sedat Ulus. Kültür Müdürü Gönül Yanş, eşı öğretmenlerin öğ- retmeni Cahit Yanş, Dr. Abdullah Palabıyık. Bu dostlara Dç. Dr. Metin Karadağ'ın da katıldığı- nı söylemeliyim. Karadağ halk bilirncı. Türk Halk Bilimi Incelemele- ri (1994) adlı yaprtı var. 15 Mart 1995'te ilk sayısı ya- yımlanan aylık, Balıkesir Akademı dergisının genel yayın danışmanlığnı yapıyor. Necati Bey Eğitim Fa- kültesi öğretim üyelenyle öğrencılerinin bu dergide çı- kan kımi ınceleme yazılarının adlannı vermek istiyo- rum. Tarih Öğrenimi Üzerine - Yr. Doç. Dr. Metin Ayışı- ğı, Divan Şairierinin Gazellerinde Harf Tercihleri - Yr. Doç. Dr. Mehmet Akkaya, Seyrani'nin Gözüyle 19. Yüzyıla Bakış-Erbuğ Gülsoy, Aydınlanma Nedir? I. Kant-Çev. Yakup Şahan. (I. Sayı) Nevruz Kavramı Üzerine - Doç. Dr. Metin Karadağ, Divan Şiirinde Nevruz - Yr. Doç. Dr. Mehmet Akkaya, Anadolu'da Nevruz Inanç ve Geleneklerı- Azat Ka- ya (II. Sayı) Bir de İbrahim Oluklu ile Ahmet Uysal'ın birlikte yü- rüttükleri 'aylık yann, düşün dergisi' çıkıyor Balıke- sir'de: Yaklaşım. • Balıkesir 1 e bu kez eğitim fakültesinin çağnlısı ola- rak gitmiştim. Konuşmamı bitirdikten sonra dostlar- la söyleşirken yirmi altı yıl önceki Balıkesir yaşamım- dan anılar etki alanına aldı beni. Anılan, bir cesaret, duyarlıklann kendilerini açığa vurmalan biçimınde tanımlayabilir miyiz.. Kuşkusuz bir yanında bireysel koşullanmalanmıza bağlı etmenler vardır bu duyariıklann. Öte yanında yüzde yüz yaşamanın çoğalttığı acılar, güzellikler... Bu acılarla güzellikleri bırikrirerek kendi tarihımizi ya- ratıyoruz. 1967-69 yıllannda I. Türkiye Isçi Partisi'nin il baş- kanı olarak, yüzde yüz yaşamama karşın, ne verebil-. dim Balıkesirli sağdıçlarıma. Ulaşabildiğim köylerden, öteki Ayvalık'lardan, Er- dek'lerden, Bandınma'lardan ne aldım: Elde kalan birkaç dizelik duyarlık işte. "Edremit'in Tahtakuşlar köyünde sağdıcım Zeytin ağaçlanndan denıze doğru rüzgârianan Dargın bakışlannızj uykulanma çizerek Zamanı böldüğüm dağ yollannda Gerçeği kendi yüreğinde kanayan Çaresiz bir yolcuydum, oraya doğru Bir öyküydüm, Gözlerinizde yazıla yazıla." liyatpo sanatçısı Evrntan öldü • ANKARA (AA)- Tiyatro sanatçısı Ahmet Evıntan, geçirdiği rahatsızlık sonucu yaşamını yitirdi. 1915 yılında Isanbul'da doğan Evintan, tstanbul Devlet Tiyatrosu'ndan emekli olduktan sonra, Kayseri Şehir Tiyatrosu'nun kuruculuğunu üstlenmişti. "Bizim Şehir", "Cimri", "Köşebaşı", "Müfettiş" gibi tiyatro oyunlannda rol alan sanatçı, yönetmenlik de yaptı. Evintan'ın "Hoşçakalm" adlı birkitabı da bulunuyor. Tıp faküttesinde karma sergi • Kültür Servisi -tstanbul Tıp Fakültesi lç Hastalıklan Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı yaranna düzenlenen karma resim sergisi açıldı. Sergide Ünsal Toker, Şükran Topal, Fatoş Gülek, Armağan Yıldız, Güner Aras ve Bahri Genç'in yapıtlan yer alıyor. 2 mayısa kadar açık kalacak olan sergi, Istanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı Dekanlık Sergi Salonu'nda görülebilir. Banekçi'den ülkinin Kuyruğu' • Kültür Servisi -Gazetemiz yazarlanndan Mustafa Ekmekçi'nin köşe yazılan "Ankara Notlan"nın ilki olan "Tilkiyle Kuyrugu"adh yapıtı, Ümit Yayıncılık tarafindan satışa sunuldu. Ekmekçi'nin 1987-1990 yıllan arasında yaşananlan sergileyen yanlanndan oluşan yapıtı, 45 yıllık gazetecilik yaşamı sırasında başından geçenleri ve ilkelerini de okurlara sunuyor. Belleği gittikçe zayıflatılan ülkemizin bir döneminin aynası olarak tanınlan kitap, tilkilerle kuyruklan ayırdedebilmesi konusunda okurlara yol gösteriyor. Kurtiz, Leman Kültür Merkezi'nde • Kültür Servisi -Leman Kültür Merkezi'nde devam eden etkinliklere, uzunca bir süre için ara veriliyor. Tuncel Kurtiz, Mehmet Esen ve Nevzat Şenol'un, oyun, gösteri, müzik, şiir, meddah, taşlama ve sohbetle izleyiciler arasında köprü kurmak için gerçekleştirdikleri program, yann saat 20.30*da son kez yer alacak ve izleyicilere geçici bir süre için de olsa veda edecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle