02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 1995 PAZARTESİ HABERLER Köymuhtan oMuruldu • EMET (Cumhuriyet) - Kütahya'nın Emet ilçesine bağlı Kayı Köyü'nün muhtan Sadık Önal aile kıskançlığı yüzûnden çıkan tartışmada öldürüldü. Önceki gûn. akşam saatlerinde tarlasında eşi ile birlikte çalışmakta olan Ahmet Çürük ile köy muhtan Sadık Önal arasında çıkan tartışma, iki tarafin silahlan karşılıkk ateşlemeleri ile son buldu. Göğsünden aldığı 4 kurşunla yaralanan Muhtar Sadık Önal, Emet Devlet Hastanesi'ne kaldınhrken yolda öldü. Güvenlik kuvvetlerine teslim olan Ahmet Çûrûk ise gözaltına ahndı. Orman Bakam: Yangma hazırız • ANKARA (AA)- Orman Bakanı Hasan Ekinci, yaz mevsimine yaklaşılırken, bu yıl yangınlara karşı çok daha hazırlıklı olduklannı söyledi. Ekinci, orman yangınlanna en kısa sürede müdahale etmek amacıyla lstanbul'da, yalnız yangın ekiplerinin bulunacağı bir havaalanı yaptıracaklannı da açıkladı. Bakanhk olarak, bu yıl yangınlar için geTekli olan tüm haberleşme aletleri, gözetleme kuleleri ve araç gereçierin tûmüyle gözden geçirildigini ve mevcutlara ilaveler yapıldığını belirten Öte yandan, Orman Genel Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, bu yıl orman yangınlan için bakanhk bütçesinden 1.5 trilyon liralık ödenek aynldı. THK'den Cumhupiyefe • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Hava Kurumu (THK) Türkkuşu Genel Müdürlüğü'nün kuruluşunun 60. yıldönümü nedeniyle düzenlenen 7. Ödüllü Edebiyat ve Sanat Eserleri Yanşmasında, Cumhuriyet haber-röportaj alanında birinci seçildi. Şiir dalında Hüseyin Başaran, hikâye ve anı dalında Erkan Şen, fotoğraf dalında renkli baskıda Anadolu Ajansı'ndan Hüseyin Tek, haber-röportaj dalında TRT ve yazılı basın dalında Cumhuriyet gazetesi, karikatür dalında da Serdar Çakırer'in birincilik ödülleri Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halis Burhan tarafindan verildi. Türkiye merkezJi dünya ideoloflsi • tZMİR (Cumhuriyet)- Adnan Menderes Üniversitesi Öğrenci Derneği'nce düzenlenen "Yükselen Değerler, Milliyetçilik ve Sonuçlan" konulu panelde konuşan yazar Aslan Bulut, "Yalnız Türklerin değil, bütün dünya milletlerinin peşinden gideceği yeni bir ideoloji ortaya koymalıyız" dedi. Bulut, daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü: "Sosyalizm nasıl bütün dünya insanlanndan taraftar bulmuşsa, ABD'nin yeni dünya düzeni dediği değerler nasıl bütün ülkelerin politikası haline gelmişse, biz de Türkiye merkezli bir yeni dünya düzeni için bütün insanhğın ortak ideallerinden oluşan bir fîkir sistemini insanhğın önüne koymalıyız." Kongre iziısiz yapddı • StNOP (Cumhuriyet) - Tüm Belediye Memurlan Sendikası (Tüm Bel-Sen) Sinop Şubesi 2. Olağan Kongresi, gerekli valilik ve seçim kurulu izinlerinin alınmamasına rağmen yapıldı. Kongrede, tek listeyle girilen seçimlerde Tüm Bel-Sen Şube Başkanlığı'na yeniden Ismail Deveci getirildi. Deveci yaptığı açıklamada, yasalann uygulanmasındaki çifte standarda dikkat çekerek "Genel merkez ve Samsun şubemiz kongrelerini yasa düzeyinde yaptılar. Toplu sözleşme imzalayan şubemizin tüzel kişiliğinin hâlâ tanmmarnasına bir anlam veremiyoruz" dedi. TBMMFaili Meçhul Siyasal Cinayetleri Araştırma Komisyonu 'nun CHP 'li üyesi Mnstafa Yılmaz, rapora koyduramadıklarını Cumhuriyet'e anlattı • "Devlet zirvesi kontrgerilladan söz ediyor. • "Türkiye hariç, bütün NATO ülkeleri bu 1968'de işlenen ilk siyasal cinayetten bu yana konunun üzerine gitti. 30 yıldır tartışılan meydana gelen olaylar kontrgerillaya yönelik kontrgerilla meselesi artık açığa > kuşkulan arttınyor." kavuşturulmalıdır. MÎT, başanlı olamamıştır." Siyasal cmayederGÜNEŞGÜRSON/ DÜRDANE KOCAOĞLU ANKARA - TBMM Faili Meçhul Siyasal Cina- yetleri Araştırma Komis- yonu üyesi CHP Malatya Milletvekili Mustafa Yıl- maz, 1968 yılında işlenen ilk faili meçhul siyasal ci- nayetten bu yana meydana gelen olaylann "kontrge- rûTa" kuşkulannı arttırdı- ğını söyledi. Yılmaz, "Va- tandaşlann devlete güveni arttınlmak, iç huzur sağ- lanmak isteniyorsa 30 yıl- dır tartışılan kontrgerilia konusu arök açı- ğa kav uşturuünandır. Kontrgerilla kuşkula- n ortadan kakünlmahdır1 ' dedi. Devletın en üst düzeyıne kadar çıkan yetkililerin "kontrgerilladan bahsettiğmi" kaydeden Yılmaz, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın da (MtT) başanlı olmadığını öne sürdü. Mustafa Yılmaz, faili meçhul siyasal ci- nayetler raporuna koyduramadıklannı Cumhuriyet'e anlattı. Türkiye'de Cumhur- başkanlığı'na kadar yükselmiş, Başbakan- m Muammer Aksoy nötralize edilecekler listesindeydi. İNecdet Cüçlü de faili meç- hul kurbanıvdı. Mahir Kaynak sılahı ve şid- deti teş\ikettL Bülent Ecevit de nötralize edilecekler listesine alındı. lık, parti yöneticiliği yapmış kişilerin kontr- gerillanın varlığından söz ettiklerini anlatan Yılmaz, 24 Temmuz 1%8'de öldürülen Ve- dat Demircioğlu'nun "flk faili meçhul cina- yet kurbanı" olduğunu savunurken, şöyle konuştu: "Bu ilk faili meçhul cinayet işlenmeden önce çok önemli bir olay olıryor. MiBi Birlik Komitesi üyesi Haydar Tunçkanat, 28 Ara- hk 1965"de"lMeclis*te muhtemelen bir AP'fi tarafindan hazırlanan ve "Türkive'de nötra- lize ediltnesı gerekenler" drve hazırlanan 50 kişilik bir listenin ABD'li C1A ajanı olarak bilinen Albay Diksin'e sunduğu listeyi oku- du. Bu listede; toplumun. öğrenci gençliğin ve çeşitli kesimlerin önde gelen isimleri ga- zeteci yazariar, bilim adamlan var." Mustafa Yılmaz, listede şu isımlerin geç- tiğine dikkat çekti: "Kemal Sanr, Turhan Feyzioğlu, Orhan Oztrak. İlhami Sancar. Bülenl Ecevit Feri- dun Cemal trkin. Lebit Yurdoğlu, Suphi BaykaL, Orhan Kubibay, Or- han Erkanh, Selim Sarper, Hasan Işık, Sıtkı Ulay, Coş- kun Kırca, Şefik tnan, Os- man Köksal, Sadi Koçaş, Hüsnü Özkan, Celal Erikan, Refet Ülgenalp. Refık Tulga, CemalTural, Necdet Uran, Fahri Özdilek, Mucip Atak- k, NuriArslantaş, Ahmet Yıl- dız, Mustafa Ok, Feridun Akkor, Numan Esin, Alpars- lan Türkeş, Rıfat BaykaL, Ah- met Tahtakıhç, Burhan Apaydın, Ahmet Şükrü Es- mer, Cihat Baban, Nadir Na- di, Fethi Naci, Eevet Güresin, Refik Erduran, Mustafa Yaz- PKK'nin kaçırdığı AFP muhabiri Kadri Gürsel 'tutsaklık' günlerini anlattı-2 ÖlMrülmeyeeeğintizden emindik• "Dağlarda bulaşık yıkamak gibi bir dertleri yoktur. Bulaşık kaplarda tekrar tekrar yemekler yenir. Elle yenir yemekler. Şekerler avuçla alınır. Dal parçalan kaşık yapılır. Daldan yapılan kaşığın adı 'askeri', normal kaşığın adı 'siyasi' kaşıktır." SERPtLGÜNPÜZ Reuters muhabiri Fatih Sanbaş'la birlikte PKK tarafindan kaçınlan AFP muhabiri Kadri Gürsel, 26 günlük öyküsünün ikinci bölümü- nü şöyle anlatıyor: "31 mart akşanu, Kuzey Irak'tan Diyarbakır'a gitmek için Fatih'le birlikte yola çıkük. Cizre'yi geçtik ve Turgutlu Karakolu civannda yoMa kaza olduğunu zannederek durduk. Tam o sırada. iki kadın PKK'li yak- laşarak 'Türk müsünüz" diye sordu. Gazeteci olduğumuzu söyleyince 'Siz de bızimle geleceksinız' dedi- ler. Bu arada yolda bekleyen kamyon şoförlerine de 'propaganda'lannı yaptıiar. 5-6 kişilik grup, beni ve arkadaşt- mı kuzeye doğru >ürütmeye başladı- lar. Tam bu sırada ışıMaklar araziyi taramay a başladı ve güvenlik güçle- riyle çattşmaya girdiler. 2-3 dakika- hk molalarla 8 saat \ ürürüldük. Su verdiler, ekmek verdiler ve hızh yö- rümemizi istediler.Grup"Bagok' de- nilen bir dağa \ardı. Tedırgın olma- yalım diye ellerinden geleni yaptı- lar. 26 günlük rutsaklık süresinee yak- laşık 70 saat yürütüldük. Öklürül- meyeceğûnizden emindik. Bütün amaçlan Avrupa kamuoyunu etkDe- mektL Niçin kaçınküğumzı sordu- ğumuzda ise "Kuzey Irak'a gelirken partiden izin almalıydınız' şeklinde yanıt verdiler veTürk basuunı taraf- sız haber yazmamakla suçladılar. 8 saattik yürüyüşün arduıdan böl- geyi güvenM görmey en PKK'Hler' Si- zi güvenli bölgeye getıreceğız" de- dfler ve yüriiyüşümüz tekrar başla- dı. 26 günlük süre içinde degişik nokta'larda yaklaşık 200 militanla karşılaştık. Çoğu kadındı bunlann. Ancak onlarla duygusal vecinsel iBş- kiye girmenin cezası idamdı. Kadın- lar sadece 'eylem' ve 'ış' sırasında erkeklerie bir araya geüyorlardL 200 kişinin arasuıdan, ancak iki kişiyle sohbet edebildik. Diğerierinin yap- nklan pmpaganday ı sürekli baş sal- lay;arak dinledik. İlk gün boş' köylerin arasuıdan geçtik. Yürüyüş devam etti Gecele- ri 23 saatlik uykumuz taş ve toprak üstündeydL Hastauklan küçümsüyorlardı. İlaçlan yoktu. Hasta insanlan kendi hallerine bırakıyortardL Yani kurt kanunu geçerliydi. Hasta olana iç- güdüsel bir soğuklukla yaklaşıyor- lardı. Küçümsemedikleri tek şey öhlm ve kurşun yarasıydı. 'Bagok' tan 2 günlük bir yûrüyûş sonrası a>aklanmız y ara içüıde Dic- leVadisi"ne geldik. OHukca vahşi bir kanyondu burası. Çevrede operas- yon olduğu için yükseklere brman- dık. 2-3 gün içinde ayaklanmız yara- lar içinde el ele tutuşup 4-5 kez su- lardan geçtik. Gnıpta 7-8 kişilik Su- riyeli Kürtler de vardı. 300-400 met- relik tepelere nrmandık, uçurumlar- dan geçtik. Dicle Vadisi'ne geldiğj- mizdesalla nehri geçeceğimizi söyle- diler. Bi/i kam>t>n iç lastikkrinin 3 tanesini bir araya getirip üzerine koyduklan bir tahta parçasına oturttular ve kıpırdamamamızıyok- sa azgın sulara düşebilecegimizi söy- lediler. İlk ciddi ölüm tehlikesini bu- KadriGürsel, arkadaşı Fatih Sanbaşgibi 26gün ölümleyaşam arasın- da tedirgin ve yorgun günler geçirdL Maceranın sonu özgüriüğe çıkû. rada geçütük. Çünkü sah kullanan milhan kryıya çıkacağj alanı kaçır- cü." Dicle Nehri'nden sağ salim kur- tulan Kadri ve Fatih, karşı kıyıda bir başka PKK'li grupla karşılaşır. Kı- yıda 'pusuya' düştüklerini anlatan grup, bir ölüleri olduğunu söyler. •*Geçecegimiz bölgelerde güvenlik güçlerinin operasyonu vardı" diye anlattyor Kadri. Ve tekrar tırmanış başlar. Kadri ve Fatih dağlaratırma- namadıklan için 2 PKK'li bellerine bağladıklan 12-13 metrelik kuşak- larîa çekerler Kadri ve Fatih'i. "Şu- rJk denilen bu kuşakla omurgalannı ve diyaframlannı sağlam tutuyorlar veyürüyüş kolaylaşıyor'' diyor Kad- n. Vadiden 150 metre yukanda çok azsac ekmeğiyiyerekgeçirirlerge- ceyi. Ertesi gün Gabar Dağı'nın 'Alışırsın her şeye alışırsın' diyorlar- OV Gabar'ın zirvesinde hastalanır Kadri. 26 gün süresinee birkaç kez hastalanır, ama en kötüsü bu dağda olandır. Yanında taşıdığı suda eri- yen aspirinlerden içer. Dalga geçtik Kadri'yle "Herted- bir emniyet içindir" diye... Dağda 500 metre uzakta çatışma sesleri duyarlar. "Hiç istiflerini bile bozmadan çaylannı içtiler. Btd de güvenli bir kovuğa yerleştirdiler. Yağmur başladı ve çaüşma da sona erdi" diyor Kadri. Gabar'daki 2., tutsaklıklannın da 17. gününde ilk kez tıraş olurlar ve saçlannı yıkar- lar... Yaşlan 14-15 arasında değişen genç PKK'liler -ki bunlara 'Şervan' adı veriliyor- Kadri ve Fatih'e çay pişirme, ateş yakmada yardımcı • "26 günlük tutsakhk süresinee yaklaşık 70 saat yürütüldük. Öldürülmeyeceğiraizden emindik. Bütün amaçlan Avrupa kamuoyunu etkilemekti. Niçin kaçınldığımızı sorduğumuzda ise 'Kuzey Irak'a gelirken partiden izin almalıydınız' şeklinde yanıt verdiler ve Türk basınını tarafsız haber yazmamakla suçladılar." eteklerine gelirler. Vadide yemyeşıl bir köy vardır. Tam bu sırada havan atışlan başlar. Havan atışıyla birlik- te Gabar'ın zirvesine doğru yeni bir tırmanma başlar. Yaklaşık 18 saat yürürler. Kadri, "Kalbimsanlddur- muştu veyorgunluktan ök-bilirdim" diyor. Düşünmüş kı yaşam buraya kadar ve bu dağlarda bitecek. "El in- saf" diye bağırmış. Aldığı yanıt: "İnsaf, insandan daha değerfi değil- dir. Yürümezsen ölürsün." "Dünyalan tek boyuthı" diyor Kadri ve ekliyor: "İçe dönük bir dünya— 'Ay!' demek ayıp. Ölürken 'Arkadaş şehit oluyorum' diyecek- sin. Bütün bunlan normal bir insa- nın aıüaması mümkün değil. Olmek ve öidürmek onlar için çok doğakh. oluriar. Kadınlar mesafelidir. Kadri ve Fatih, kadınlarla göz göze gelme- meye dikkat ederler. Çoğunun Türk- çe İconuşamadığını da belirten Kad- ri, PKK 'lilenn her şeyi abartarak an- lattıklannı söylüyor. Örneğin. ol- dukça yiyecek ve ekmek sıkıntısı çe- ken PKK militanlan, Güçlükonak Belediye Başkanı'nın sürülerine el koymaya karar verir. 25-30 kişilik bir grup köye baskm düzenleyerek koyunlan ve keçileri kaçınr ve bu arada 8 korucuyu öldürürler. Orta- lık kaçınlan koyun ve keçılerle do- lar. 700 baş hayvan kaçınldığını 'abartarak' anlahrlar. Gelen koyun ve keçilerin sayısı 200-300 kadardır. Aynı gün akşam saatlerinde 'Kob- ra'lar gelir ve müthiş bir panık baş- lar. Boşaltılmış köyler bombalanır. Nemli ve soğuk bir kayanın altmda 45 dakika geçirmek zorunda kalan Kadri, titreme nöbeti geçirir. Dağlarda bulaşık yıkamak gibi bir dertlen yoktur. Bulaşık kaplarda tekrartekrar yemekler yenir. Elle ye- nir yemekler. Şekerler avuçla alınır. Dal parçalan kaşık yapılır. Daldan yapılan kaşığın adı 'askeri', normal kaşığın adı 'siyasi' kaşıktır. Güçlükonak'tan kaçınlan koyun- lar ve keçiler kesilınce ortalık sinek- le dolar. Bulduklan yöntemle du- man çıkarmayan ateş yakarlar. Keçi eti yemekten ishal olurlar. Bu kez onlara et vermekten vazge- çerler. Süt ıçırirler, peynir yaparlar. Bu arada 21 nisanda serbest bıra- kılacaklannı söylerler. 'Kötû mu- ameie yapamadigına' ilişkin kaset doldurmalan istenir. Gözlemleri an- lattınlır. 23 Nisan'da da bölgeye bir keşif kolu çıkanhr. Telsizle haber- leşme sırasında Kadri ve Fatih'ın 'kod' adlan 'Fakir' dir. Çünkü onla- ra maaşlannı sorarlar. Duyunca deh- şete kapılırlar "Bu, onlar için çok büyük bir paraydı. Çünkü dünya- dan haberleri yoktu. Enflasyon ne bilmiyoriardL Bizbu parayla bik İs- tanbul'da geçinemedigimtzi söyle- yinceçokşaşırdılar. Bu yüzden bizim adımız "Fakır" kaldı" diyor Kadri. 24 nisanda sabah saat 09.30'da serbest bırakılmak üzere yola çıka- nlmalanna bir saat kala tekrar çatış- ma başlar. Bulutlarla birlikte havan mermileri havada dolaşır. 2 saat yü- rürler. Ozeri ağaçlaria kapatılmış bir mağaraya gelirler. Beraberlerinde 6 koyun. 5 keçi ve 2 PKK'li ile birlik- te. Mağarada eski günlerden kalma konserve kutulan vardır. "Şimdişe- ker bile bulamayan PKK'liler, köy- ler bosalulmadan önce ekle ettikleri yiyecekleri burada tüketmişler" di- yor Kadn. Bu arada başlayan çatış- ma biter, bir öteki mağaraya doğru yola çıkılır. 25 metrekarelik mağa- rada çatışmadan dönen 60 PKK'li, 6 koyun ve iki gazeteci geceyi geçi- rirler. Sabah bir başka 'nokta'da bı- rakılacaklan söylenir onlara. 4 P- KK'li ile birlikte güneye doğru 4 sa- at yürütülürler. PKK'liler uzaktan Kumçatı Köyü'nü gösterirler onla- ra ve Kadri ile Fatih, bir 4 saat daha yürüyerek Kumçatı'ya ulaşırlar. Bu- rada bulduklan telefonla bırakıldık- lannı haber verirler. Köy sakinleri toplanır Dağdangelmişhertarafla- n kir pas içinde ve tanmmaz halde- ki 2 gazeteciye acıyarak bakarlar. Jandarma gelir, sonra da Şırnak'ta güvenlik güçlerince sorgulamalan tamamlanır. tstanbul'dadasevdikle- rine kavuşurlar. Kadri'nin gözlemlerine göre, P- KK, Apo'dan 'parti önderliği' diye söz ediyor. Yani tek kişilik bir ku- nımmuş gibi söz ediyorlar. Slogan- lanndan birisi de "Kurt otanazsan kurtlar seni yer". 'Abartma' çok yaygın. "Hetikopterimiz var ama kunanmıyoruz" diyorlarmış sık sık. "PKK'li sayısuu oklukça abartarak veriyoriar" diyor Kadri. Gözlemle- rine göre 16-17 yaşındaki gençlerin bazılan "Türkler düşmanımı/" di- ye konuşuyorlar. "Bu kadar savaş verdik, biz özerkük değil, bağımsız- hk"istıyoruz diyorlarmış. Yaşı daha büyük olanlan ise "Türk halkı düş- manımız değil, biz milliyetçi deği- Bz"şeklınde konuşuyormuş. Bir başka hayallen de Türk solu onlar- la işbirliği yaparsa Adana bölgesin- de de de yeni bır savaş alanını yarat- makmış. Kadri. "26 gün içinde nir tek srvfl insangormedik" diyor. Tek gördük- leri Dicle kanyonunun karşı tepesin- de bir çoban. ntü man, Erol Simavi, Prof. Dr. Derviş Maniza- de, Prof.Dr. Bahri Savcı, Prof. Dr Muam- mer Aksoy, Prof.Dr Edip ÇeHk, Doç. Dr. Osman N. Koçtürk, Dr Türkkava Ataöv, Ahmet Güryüz Ketenci, Yücd AkıncL" Mustafa Yılmaz, bu olayın ardından 1968'de ilk faili meçhul siyasal cinayetin iş- lendiğini ve 1969 ve 1970'ü yıllarda da fa- ili meçhul siyasal cinayetlerin hızla arttığı- nı söyledi. Özellikle. 13 Nisan 1970'de öl- dürülen asteğmen Necdet Güçlü olayının çok ilginç olduğunu belirten Mustafa Yılmaz, "Uğur Mumcu da bu olayın üzerin- de çok durmuştur. Asteğmen Güçlü'yü öldüren silahlann teğmenler Mustafa llensoy ve Fehmi Altmbilek'e ait ol- duğu anlaşılryor. Ama, bu i- kiteğntene ne gibi sorular so- ruldugu ve haklannda ne gi- bi işlemler yapıldığı bilinmi- yor" dedi. Bu gelışmelerin ardından 12 Mart muhtırasının yaşan- dığına dikkat çeken Musta- fa Yılmaz, 12 Mart'tan son- ra olaylann tekrar tırmandı- ğını, 1 Mayıs 1977'de Tak- sim'de 37 kişinin hayatını kaybettigini anımsattı. 1978'de de dönemin Başba- kanı Süleyman Demirel'in Taksim'e gitmek isteyen Bülent Ecevit e "Gitme se- ni öMürecekler" demesin- den sonra Ecevit'e Izmir'de suikast girişiminde bulunul- masına dikkat çeken Musta- fa Yılmaz, "Bütün bunlar kontrgerilla kuşkulannı art- tuTyor" dedi. Yılmaz, devletin içindeki bazı kimselerin kurmuş ola- bileceği böyle bir örgütün korunmaması ve suça iştirak edenlerin açığa çıkanlarak mutiaka cezalandınlması gerektiğini söyledi. Devletin zaman zaman suç örgütlerinin arasına adamlannı yerleştırerek ör- gütü açığa çıkarmak, çökert- mek istemesinin doğal ola- bileceğini, ancak Türkiye'de suç örgütlerinin içine soku- lan ajanlann, bizzat kendi- lerinin gençleri suça teşvik ettiklerini, azmettirdiklerini öne sürdü. Yıhuaz, eski MİT mensubu Mahir Kaynak'ın Devrimci ÖğTencı Birlı- ği'nin bir toplantısındaki, "Devrimci mücadelenin gü- cü silahtır. Süahsız mücade- le başanya ulasamaz. Pasi- fîzme bir son veretim" şek- lindeki sözlerini aktararak, "Bu, suça azmettirme, suça teşvik etme değil de nedir" diye sordu. Mustafa Yılmaz, Italya'da "Gladyo" adında ortaya çı- kanlan örgütün kontrgerilla- nın karşılığı olduğunu ve tüm NATO ülkelerinde kontrgerilla örgütleri bulun- duğunun açıklandığını ve gelişmelerin ardından bu skandalın üzerine gidildiği- ni söyledi. Kontrgerilla savlannın üzerine sadece Türkiye'de gidilmediğini kaydeden Yıl- maz, "İç bartş sağlanmak, devlete olan güven arrünl- mak ve devlet temize çıkanl- mak isteniyorsa, kontrgeril- la meselesi de arük açığa ka- vuşturulmahdu-" diye ko- nuştu. "MİT başansız" Mustafa Yılmaz, faili meçhul cinayetleri araştınr- ken ortaya çıkan en önemli bulgulardan birinin de MlT'in başansızlığı olgusu olduğunu öne sürdü. Ozel- likle Sıvas'da37 kişinin ölü- mü ile sonuçlanan olaylar ve Uğur Mumcu cinayetinde bunun çok açıkça ortaya çık- tığını kaydeden Yılmaz, MlT'in daha başanlı olabil- mesi için yeni bir yapılan- maya gereksinim olduğunu bildirdi. TBMM Faili Meçhul Si- yasal Cinayetleri Araştırma Komisyonu üyesi Yılmaz, gerekirse yazacağı muhale- fet şerhine bu görüşlerini ak- taracağını bildirdi. Ceyhan Mumcu'dan çağri: Faili meçhuller konusunda kararlı olun • Ceyhan Mumcu, CHP PM üyelerine gönderdiği mektupta, "CHP, terör ve siyasal cinayetleri izlemek üzere sürekli görev yapacak bir kurul oluşturmah" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemiz yazan Uğur Mumcu"nun kardeşi. avukat Ceyhan Mumcu, CHP'ye, faili meçhul cinayetlere karşı 'kesin ve kararlı tavır sergüeme' çağnsı yaptı. Ceyhan Mumcu, parti meclisi (PM) üyelerine gönderdiği mektupta, faili meçhul siyasi cinayetlerin çözümlenmesi ve önlenmesi için kesin ve kararlı tavır sergilenmesi gerektiğini savunarak, 'Faîli Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun saptadığı eksikliklerin tartışılarak konunun özel gündemli olarak görüşülmesinin önerilmesi ve devlet bürokrasisine, kesin hükümet direktifınin verihnesinin sağlanması'nı istedi. CHP Çankaya ılçe üyesi ve ıl kongre delegesi olan Ceyhan Mumcu, CHP Parti Meclisi üyeleri, milletveki 1leri ve il başkanhklanna bir mektup göndererek cinayetlenn çözümü konusunda hükümetin CHP kanadının 'payuıa düşen sorumluluklan özeole yerine gednnesi'nin önemine dikkat çekti. Mumcu mektubunda, Uğur Mumcu'nun yani sıra Prof. Dr.Muammer Aksoy, Doç Dr. Bahriye Üçok'un da aralannda yer aldığı aydın suikastlannın hiçbinnin çözümlenmediğini kaydederek TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu'na sahip çıkılması gerektiğini vurguladı. Komisyonun raporuna 'devlet kunımlanıun hibannın sarsıldığı iddiasıyla' karşı çıkanlann, devletin itibanna zarar verdiğini ifade eden Mumcu, "Bunlar, faili meçhul cinayetlerin sürmesine ve artmasuıa bu tutumlanyla destek olmaktadııiar. Tarih ve genç kuşaklar, onlann bu da\Tanışlannı olumlu olarak değeriendirmeyecektir. CHP'nin bu rapora \e 2 milyon imzaya öncelik vererek sahip çıkacağını ummak tstiyorum" dedi. Adalet Bakanlığı ve Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı ile emniyet birimlerinin TBMM adına faaliyet gösteren komisyona karşı 'organize direnme' tavn sergilemelerinı de eleştiren Ceyhan Mumcu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Organize direnmede, birtakım üst düzey devlet memuıiaruun anayasa, hukuk devieti, TBMM, ulusal irade ve demokrasinin üstünlüğü kurallanna aykın da\ ranabilme cesaretini kimden ve hangi bakandan aldıklan sonısuna, kamuoy umuz rvedilikle yanıt beklemektedir. Güvenlik birimlerinin hizmet kusurianndan, DYP'li içişleri bakanlan sorumlu olduğu gibi TBMM Komisyonu'na direnmenin başlangıcının Adalet Bakanlığı müsteşanna.ulaşması ve buradan da Ankara DGM Başsavcıhğı'na ve emniyet birimlerine sıçraması gerçeği karşısında. eski CHP'U adalet bakanını da benzeri olumsuzluklardan, DYP'li içişleri bakanı ile eşit derecede sorumlu olma aşamasına getirmiştir." Ceyhan Mumcu, eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın, Mumcu suikastı soruşturmasında sahte tutanak düzenleyen kamu görevlileri hakkında soruşturma açmaya gerek görmeyen Ankara DGM Başsavcısı'nın görev süresinin, bittiği halde uzatılmasının gerekçelerini açıklaması gerektiğini vurgulayarak şu görüşleri dile getirdi: "CHP'ye mensup adalet bakanının suskunluğu, 'hıkmet-i hükümet' kuralıyla açıklanamamakta, faili meçhul cinayet yazgısmın süregelmesine ve bunun tarihi ve siyasi sorumluluğunun CHP'ye fatura edilmesine neden ohnaktadır. Son gelişme olarak Güldal Mumcu'ya söylenen 'Devlet ısterse bulur' rümcesi üzerine, soruşturma açılması talebinin, Adalet Bakanlığı'nca 'soruşturmaya gerek görülmediği' biçiminde sonuçlandınldığı da Milli Savunma Bakanlığı açıklamasından anlaşıhnaktadır." Mumcu, eski Izmır Milletvekili Erol Güngörün oğlunun öldürülmesi olayının Adalet Bakanlığı'nca 'adi cinayet' olarak nitelendirilmesi, Çetin Emeç, cinayetinde cinayete azmettirmekle suçlanan kişi ile lstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi savcılannın ilişkikrinin Adalet Bakanlığı tarafindan kapalılmasının uygun bulunması ve Sıvas olaylanndan sonra "Orgüt yok, tahrik var" diyen Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral hakkında Adalet Bakanlığı'nın tepkısiz kalmasının, CHP'ye saygınlık getirmediğini de kaydetti. Ceyhan Mumcu, şunlan söyledi: "Gaziosmanpaşa, Ümraniye olaylannda da sonuca gidilememesi. CHP'nin parti organlannm bu gelişmeleri ciddi biçimde sorguladığı konusunda, kamuoyunda bir bilgüıin bulunmaması. CHP tüzelkişiliğine de çok ağır zarar vermektedir. Verilen namus \e onur sözüne rağmen, eski genel başkanlanmız Sayın Prof. Dr. Erdal inönü ve Sayuı Murat Karayalçın'ın görev süreleri içinde, anılan konulan yaİan izlemeye aldıklan hususunda da, kamuoyunda bir bilgi bulunmamaktadu-." Cevhan Mumcu Şirketimiz faaliyetlerini 1 Mayıs 1995 tarihinden itibaren, Esenboğa Havalimanı Yolu 06105 Akyurt-ANKARA adresinde sürdürecektir. GENEL YONETİM PAZARLAMA VE SATIŞ MUHASEBE SAT1N ALMA SANTRAL TELEFAX POSTA KUTUSU TEL (0-312) 398 04 34 TEL (0-312) 398 04 77 TEL (0-312) 398 04 85 TEL (0-312) 398 04 84 TEL (0-312) 398 02 20-6 HAT (0-312)398 04 90 1135 ULUS 06046 ANKARA İstanbul, Çırpıcı Yolu No: 10 Topkapı adresinde kalan departmanlarımızın telefon ve fax numaralan aşağıdaki gibidlr. SATIN ALMA PAZARLAMA VE SATIŞ SANTRAL TEL (0-212) 577 05 24 TEL (0-212) 577 05 90 .TEL (0-212) 567 07 10-4 HAT :FAX (0-212) 567 68 40 MAN KAMYON VE OTOBÜS SAN. A.Ş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle