14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 MART 1995 CUMA OLAYLAR VEGORUSLER Dört çeviri şiir kitabı MELİH CEVDET ANDAY G eçen hafta cuma günkü "Şiir ve Matematik" başlıkiı yazımda, sıra çe\ iri şiire geldiğınde, çeviri şiirin zorluğun- dan sözetmiş. ama ya- bancı büyük şaırlen tanımanın başlıca yollanndan birinin gene de çeviri oldu- gu üzerinde durmuştum. Örnek vertnek için yerim kalmamıştı. lşte bugün çevıri şiirin en yeni örnek- leri üzerinde kısaca durmak istıyorum. K.avram Yayınlan dört çeviri şiir ki- tabı yayımladı son aylarda: Desnos, Ril- ke, Nezval, Lorca. Dördü de sevdığim şairler. Kıtaplan başucuma koydum. açıp açıp okuyorum. Robert Desnos: (Hazırlayan. Eray Canberk) Kitabın yaşam öyküsüne ilişkin bölü- münde şöyle deniyor: "Gerçeküstücülük akımının en has. en özgün üyelerinden bıri olmasına, başlangıçta bu akım içinde verdiği ürün- lerle şairliğini kamtlamasına ve daha sonra da gittikçe değişen bir şiir anlayı- şi ile gene 'iyi' şairliğini korumasına karşilık Robert Desnos'un Fransız şi- irinde bir Breton. bir Eluard ya da bır Aragon kadar anılmamasının nedeni ki- şiliğine ve genç sayılabılecek bir yaşta. kırk beş yaşındaölumü ıle bu dünyadan ve edebiyat dünyasından çekilmiş ol- masına bağlanabilir." Desnos, II. Dünya Savaşı'nda Fransız mukavemet hareketine katılmış ve iş- galde Nazilerce yakalanarak Buchhen- vvald kampına götürülmüştü; kurtuluş- tan bır ıki gün sonra öldü. DEMET Üç düşünce Oç gelindk üç kaygı Üç kaygı üç gül üç karanfu Üç gül dostum olan kadın için Üç karanni dostum olan adam için Üç gelincik alabildiğine kederli küçük kıziçin Çç düşünce dostum olan adam için Üç kaygı benim için BtRKENT Şeytana külahının ters giydirildiği kentte Açık ve kapah kentte Bütün tutkular için hesap tutulan kentte Odsuz ocaksız kentte İnançsız yasasız kentte Ogulsuz oglansız kentte Vur patlasın çal oynasın yaşanan kentte Yaş dökmeden ağlanan kentte Zehir zakkum kentte Neler olup bittiğini pek iyi bümiyorum Ben oraya daha gitmedim de RainerMaria Rilke: (Hazırlayan, Ah- met Cemal) " Yalnızca Avusturya edebıyatının de- gıl, dünya edebiyatının en büyük şair- lerinden biri olan Rilke (1875- 1926) Prag'da doğdu." Rilke bir çok kez dilimize çevrilmiş ve şıır severlerce sev ilmiştir. BİR F1RTINA GECESl'nden Yayılıyor ansızın, gittikçe artan fırtınanın dalgalandığı gece. öyle ki, Sanki fırtına çıkmasa, kalacakmış Sıkışık zamanın kı\nmlan arasında. V ıldızlann direndikleri yer degil bitiş noktası, Ve ne ormanın ortasında başlıyor, Ne benim yüzümde Ne de senin görüntünle. Lambalar kekeliyorlar, habersiz: Ybksa ışıgınıızla yalan mı söylemekte- yiz? Yoksa binlerce > üdan bu yana Gece mi tek gerçegimiz™ KEŞİŞ YAŞAMI Erimekte şimdi zaman ve dokumıyor bana madeni ve net bir saat vuruşuyla: thTiyor duyulanm. Hjssediyorum: Ya- pabilirim. ve yakauyonım saydamlaşan günü. Mtezslav Nezval: (Hazırlayan, Turgay rişekçi) Yirminci yüzyılın en önemli Çek şa- irlerinden biri sayılan şair, 1900 yılında Moraya'nın bir köyünde dünyaya geldi. I924'te Çekoslovak Komünist Parti- si'ne girdi. I933'te gittiği Paris'te Bre- ton'la tanışarak gerçeküstücülük akımı- na katıldı. Şairliğinin yanı sıra; roman- cı. besteci, ressam, fotoğrafçı, gazeteci ve çevirmen olarak da etkinlik göster- di. MORAVYA MORAVYA. Bir köy hanı Yeşilağaçlı DavuL trompet akordeon. Dolaşan atlılar evlerine geri dönüyor Ağaca asılı bir gömlek Izlenimci eriven renklerini kanş&nyor ÇicekJenmiş bir elma ağacımn gölge- sinde lşte Moravya, uysal koyun ANLATIM BİÇİMİ Antik Yunan'da kuşkusuz alfabe yok- tu Nerde mürekkep hokkası ve tüy? Öyle oimasa Homeros, bö\ ledokunak- lı şarkılar söyJemezdi O güzel sonatçıklar da var olamazdı Homeros zaferi kana kana içenlerin pîridir Benim sevdiğim şiir ise alfabeden kay- nağınıalır Sadece mutluluğun doruğundayken konuşunım. Fedenco Garcia Lorca: (Haz: Erdal Alova) Lorca bizde çok iyi bilinen ünlü bir Ispanyol şairi. Onun yaşam öyküsü ve traıık ölümü de şiırleri denli biiinır. lşte bu kitaptan iki örnek: ÇEŞİTLEMELER Durgun sulart havarun yankının dalı altında Durgun sulan suyun yıldızlann egreltisi altında. Durgun sulan ağzının Öpüşlerin çauşı altında BAŞK.A BtR ANLATIM Şenlik ateşleri yerieştirir boynuzlannı Çıldırmış biz geyiğin ikindi tariasına, Gittikçe yayılır vadi. O küçük rüzgâr Sıçrar bayırlardan bayırlara. Hava kristalteşir duman altında -Kedi gözleri gibi sandır, hüzüniüdür- Ben dallardan vürürüm gözierimde, Dallar. ırmaklardan yüriir. Geüıier bana. gerçek şeylerim benim. Aynı ezgileri tekrartayarak Burada, bu ikindi sa/uklannda Ne garip Federko adında olmak. (Ülkü Tamer) ARADABİR Prof. Dr. ŞAKİRE POĞÜN Bayrak ve Kuran DemokratikvelaikTürkiyeCumhuriyeti'nin Başbakanı "Bir elimizde bayrak, birelimizde Kuran" diyerek söze başlayabi- liyor... Ya da "bayrağımız, ezanımız" diyerek daha geniş bir seçmen kitlesini etkıleyebileceğini düşünüyor... Bayrak ulu- sun simgesidir ve bir başbakanın eline de yakışabilir. Ancak Kuran ya da ezan, egemenliğin ulusa ait olduğu bir yönetim şeklinde, bayrakla aynı düzey ve anlamda başbakanın kulla- nımına uygun kavramlar değildir. Elmalar ile armutlar nasıl toplanamazlar ise bayrak ile Kuran ya da ezan da benzer şe- kilde, denk kavramlar gibi ifade edilmemelidırler. Din kişisel bir tercihtir, bir ahlak ya da vicdan sorunudur. In- sanların çeşitli kişisel tercihleri vardır. Örneğin kişi oyunlardan futbolu sever ya da futbolu tenise tercih eder; klasik Türk mü- ziğini dinler; en beğendiği ressam Miro'dur; sabahlan kahve yerine çay içer, ıspanagı mutlaka yogurt ile yer ve cinsel ter- cihi şu ya da bu yönde olabilir. Bu tercihler genellikle kişinin siyasal görüşlerine yansımaz, kişiden başka kimseyi de pek ilgilendirmez. Politikacılar da genellikle kişilerin bu tercihleri- ne seslenerek oy toplamayı seçmezler. örneğin toplumumu- zun çok büyük bir oranı futbola meraklıdır, ama başbakanı- mız "Bir elimde bayrak, bır elimde fuibol topu" diyerek fut- bolseverlere şirin görünmeyi pek düşünmez; olsa olsa seyir- ci olarak futbol maçlarına gider ya da futbol takımlanna hü- kümet destegi saglar kı bu da aynca eleştiri konusu olmalı- dır. Bayragın karşısına futbol topunu koymak, anlamsızlığın yanı sıra bayrağa saygısızlık da olacaktır. Kuran, Müslümanların kutsal kitabıdır, her Müslüman va- tandaş Kuran'ı evinde bulundurup okuyabilir. Ezan ise müez- zinlerin ağzınayakışır; müezzin ya da imam ezanı okur, ilgi du- yan namazı öğrenip namazını kılar. Laik Türkiye Cumhuriye- ti'nin Başbakanı, temsil ettiği konumda ezan ya da Kuran ile ne yapmak, ne anlatmak istemektedir? Hertıalde köktendin- ci akımlann korkusu ve RP'nin urkütucü tırmanışı karşısında Müslüman vatandaşlann sempatisini kazanmayı ve oylarını arttırmayı düşünmektedir. Oysa toplumumuzun çok büyük ço- ğunluğu, Müslüman olduğu halde, çok yakın zamanlara ka- dar dini "açık" olarak politikalanna dahil eden partilere hiçbir zaman yüzde 10'un üzerinde oy vermemiştir. Demek ki he- def doğru seçilmemektedir. Son yıllarda dinci akımlardaki tır- manış hertıalde birdenbire dıni inançlann siyasal görüşlerde etkili olması değildir. Son zamanlarda yine söze başlanırken pek sık kullanılan • Arkası 17. Sayfada TARTISMA Özel zevklerimiz _ ^ ^ _ ^ oplumumuzda olmadığı için olmadı. Neyse bir müzikseverdir, en büyük gelişmenin şart olduğuna ^ T T ^ bulunan ki yöresel hobisi iyi müzik dinkmektir'' inanmıyorum. 1 bireylerin özel organizasyonlardan bularak denilebilir mi? Heykeller Yoksul biri, kemanı gözlerini • zevklerini hiç orman-kilise-şato-manastır- bizim halkımız için ne kadar kapayarak dinleyebiliyor, • merak ettiniz mi? yeraltı mağarası ve gölünden önemlidir? Bir ağaca, zengin biri için ise estetiğin JL. Yani, ağırhklı oluşan geziye katıldık. içlerinde bir kıpırtı duyarak uç noktası olduğunu olarak Türk toplumunun Otobüste biz yalnızca iki bakabiliyorlar mı ve düşündüğüm 'bale', hiçbir meraklan, zevkleri nelerdir Türk giderken, birden, bizim çocuklan gibi şey ifade etmeyebiliyor. diye sorulduğunda ne ülkemizde tatil köylerine koruyabiliyorlar mı? Kaç kişi Otobüsün rehberi, harap diyebiliriz? Daha önceleri de gittiğimizde katıldığımız güneş doğarken deniz olmuş bir şatonun yanından aklımdan geçmiştir, ama turlan anımsadım: Dağ-doğa kıyısında yürüyüş yapmaktan geçerken, "Türklerden sonra ciddi olarak. geçenlerde turu olur, gruptaki iki Türk haz alıyor? Salt bu hale geldi" dediğinde, bir yaptığım bir yurtdışı biz oluruz, bisiklet turu olur; müzayedelere katılıp en otobüs yabancının zihnine gezisinde bu soruyu sordum. gruptaki iki Türk biz oluruz. pahalı parçayı satın alarak Türkler, bozguncu-talan eden Sonra da toplumumuz Belki birkaç grubu değil, özel emek-zaman-belki bir halk olarak yerleşti. bireylerinin kişilik örnekleyip bir sonuca gitmek kendisi için önemli olan bir Rehber bunu siyasal bir amaç özellikleriyle ilgili olarak yanlış olur, ama düşündüm; parayı harcayarak kaç kişi bir güderek söylemedi, oradaki tekrar düşündüm. bizim halkımız doğa sevmez şeyleri topluyor?.. insanlar da bunu siyasal Turumuzun normal mi, tarih-coğrafyaya önem Bu listeyi uzatabilirim. olarak algılamadılar, ama programında var olan yanm vermez mi, spor yapmaktan Gerçekten nedir bizim bugün bu imaj dış ülkeler günlük şehir turu içinde hoşlanmaz mı? Peki ne halkımızın özel zevkleri? tarafından siyasal olarak gezdiğimiz sarayın sever? Neye önem verir? 60 milyondan kaç kişinin kullanılıyor. Evet, opera bahçesinde, yerel rehber Neden hoşlanır? Sinema özel zevki var ve bunlar binasını gezerken de 2. açıldamalar yaparken bir Günleri'ndeki (ben hâlâ öyle neler? Nüfus sayımlannda Dünya Savaşı'nda yandan öğrendiği birkaç - diyorum), İstanbul Müzik sanıyorum böyle bir soru bombalanan, daha doğrusu Türkçe sözcükle sempatik Festivali'ndeki, istanbul Caz yoktur. böyle bir araştırma bombalanmaktan kurtulan olmaya, Türk grubu Festivali'ndeki, ...(ki, yapılabilir mi? yerleri gösterdiler. Ama bunu incitmeden tanhsel olaylan sanıyorum, birbirinin içinden Halkımızın, beğenilerini yapan ülkeler bugün uygarlık anlatmaya çahşırken; eski geçen katılımcı halkalan geliştirmek zorunda treninde yerlerini almış binanm Türkler tarafından vardır) birkaç bin kişiye olduğunu düşünüyorum. durumdalar. yıkıldığını, yerine daha bakarak, "halkımızın özel Ancak sanatla, edebiyatla Başkası için değil, önce büyük ve güçlü olan bu zevkleri; sinema. müzik, bale, gelişebiliriz, çağdaş kendimiz için uygarlaşmamız binanın yapılmak istendiğini tiyatrodur" diyebilir miyiz? uygarlığa ulaşabiliriz. gerek. Bir uçuruma doğru söyleyince grubumuzdan Sayılan neredeyse yüzleri Yücelmiş ruhlar mı sanat- gidiyoruz, derlenip biri, Türkçe, "tşte biz böyle bulan, pop müzik sanatçısı edebiyat ürünlerinden, toparlanmahyız. Bunu da, korkuturuz" dedi Içimden, olduğu söylenen, bence üç- doğadan haz alır; sanat- ancak silkinirsek, "Aferin" dedim, "çok dört sanatçının yaptığı müzik edebiyat ürünleri, doğa mı vurdumduymazlıklan bir övünülecek bir şey sanki!" dışında niteliği olmayan, ruhlan yüceltir ikilemine; yana bırakıp uygarlığa giden Ertesi gün, turun ekstra geniş kitlelere seslenen ve ikisi de diyorum. Bunlardan yola yönelirseİc yapabiliriz. olarak yapacağı başka bir pek beğenilen konserlere tat almak, merak duymak gezi, gruptan yeterli istek bakılarak "halkımız gerçek için ise önce ekonomik Gözde Dedeoğlu PENCERE Sünni Devlet Hevesinin Akılsız Efendileri. Ünlü bilge Epiktetos'un efendisi, bir gün kölesinin ba- cağını bucurgata bağlamış, buruyormuş. Epiktetos serinkanlılıkla: - Yapma, demiş, kınlır. Bacak kınlınca eklemiş: - Ben sana demedim mi!.. Şaşkın efendi, zulmünün keyfini sürememiş; bacağı kı- nk köle ne işe yarar?.. • Günümüzün efendilerinde bir gramcık akıl yok!.. Ne ka- dar uyarsanız nafıle!.. Epiktetos'un efendisi gibi zulüm- dentatmıalıyoriar?.. Ülkenin ekonomik egemenliğini elinde tutanlara bakı- lırsa, Avrupa Gümrük Birliği'ne girmek hem Türkiye'nin, hem kendilerinin çıkannadır!.. Peki, niçin hiçbir uyanya ku- lak vermiyoriar?.. Hem neler söylüyorlar: "Gaziosmanpaşa 'da ve Ümraniye 'de patlak veren kan- lı olaylarda Yunan parmağı varmış!.. Olay Sünni ile Alevi çatışması değilmış!.. Türkiye'nin 'imajı' Avrupa karşısın- da iki günde değişivermiş!.." Aklımın ermediği bir şey var: Biz neden gidip Yunanis- tan'da olay çıkarmıyoruz?.. • • Bir ülkeyiz ki 12 Eylül faşizminin hukuku 15 yıl sonra ge-' çeriidir; demokratikleşme gerçekleştirilemez; enflasyon • 10 yıldan beri yüzde 60-70'te dalgalanırken patlayıp yüz- • de 150'inin üstüne çıkar; gençliğin üniversite içinde ve dı- şında örgütlenmesi engellenır; işsizlik ortalığı kınp geçi- ; rir; fıkir özgürlükleri yoktur; aydınlar hapishanededir; zen- i ginlik ile yoksulluk uçurumu her geçen gün derinleşir; şe- • riatçılık baskılannı yoğunlaştırır; Kürt yurttaşlann demok- • ratik haklan verilmediği için kan gövdeyi götürür; devlet , vergi toplayamaz; medya tekelleşir; siyaset kirlenir; yol- suzluk ve rüşvet alabildiğine yoğunlaşır; halk örgütsüz o l - ' duğu için ne yapacağını şaşınr; kitleler bir kibrit çaksan patlayacak sınıra erişir; Başbakan, ayaklan yerden kesik, bulutlarda dolaşmaktadır; Türkiye Cumhuriyeti, Sünni devletine dönüşmek üzeredir... • Alevi, Allah'ı bilir, Hazreti Muhammet'i tanır, Ali'yi se- ver; ama, namaz kılmaz, oruç tutmaz, hacca gitmez, Ana- dolu Müslümanıdır; Atatürk, halifeliği yıkıp laik cumhuri- yeti kurunca bir soluk almıştır. Çünkü halife, Sünnilerin halifesiydi. Osmanlı'da padişahın cuma namazı, devletin Sünnili- ' ğinin kanıtıdır; Türkiye Cumhuriyeti'nde Cumhurbaşkanı veya Başbakan'ın Sünnilik gösterisine girişmesi, öğretim . birlığinin yok edilmesi, imam okullannın meslek okulu ni- teliğinden çıkarılıp temel öğretime dönüşmesi, şeriatçılı- ğın yogunlaşması Alevilerin soluk almasını engellemek- tedir. Yıllardan beri bu yola yatırım yapılmakta, laik cumhuri- yet Sünni devletine dönüşmektedir; şeriatçılık yogunlaş- tıkça, Alevilere saldırılar artmaktadır. Bütün olan bitenleri yok sayarak Istanbul'da yaşanan kanlı olaylara nasıl "teşhis" konabilir?.. Bu ortam hazır- lanmasaydı, bir kibrit çakımı, Istanbul'u kanlı bir meyda- na nasıl dönüştürebilirdi?.. • Demokratik örgütlenmeden yoksun toplumda, canı burnuna gelmiş krtlelerin patlaması karşısında nasihât veriliyor; "hain tuzak"\an söz açılıyor. Oysa o tuzağı biz kendi ellerimizle kazdık... Köle Epiktetos'un bacağını kıran akılsız ve zalim efen- diye ne kadar benziyoruz!.. - - ÇAĞDAŞ YAYINLARI Mehmet Başaran GİZ KOKAN SUSKUNLUK Cumhurıyet Kıîop (Cu)ubu CogPazoHomoAS Turkoragı Cod 39/41 (34334) Cogabglıf-tstDnbul IFA İSTANBUL FM ALTIN BESTE ODULLERI TORENI AHMET KAYA A. SELÇUK İLKAN ALİ TEKİNTÜRE AŞKIN TUNA AYSELGÜREL BARIŞMANÇO COŞKUN SABAH EDİP AKBAYRAM (İFAÖZEL öDüLö)ERGÜDER YOLDAŞ FATİH ERKOÇ FATİH KISAPARMAK FERDİ TAYFUR GAROMAFYAN HARUN KOLÇAK İBRAHİM TATLISES KADİR TAPUCU KAYAHAN MUSTAFA SANDAL NAŞİDE GÖKTÜRK ONNOTUNÇ ORHAN GENCEBAY SELAMİŞAHİN SELÇUK TEKAY SEZEN AKSU Bostancı Gösteri Merkezi Tel:0216.384 72 10 * Vakkorama Rumeli Tel:0212.251 28 88 Vakkorama Suadiye Tel:0216.356 87 42 * Vakkorama Taksim Tel:0212.234 42 81 fiOSTANCı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle