Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17MART1995CUMA
10 DIZIYAZI
Darbelerin adarnı,DemirelÜzerinden 24 yıl geçen 12 Mart dar-
besi ûzerine yazılmadık. söylenmedık
hiçbir şey kalmadığı sanılır. Oysa, her
olav gibi 12 Mart darbesi de bazı çok
önemîı gizlerini uzun yıllarkoruyacak-
tır. Bunlardan biri de. 12 Mart-Demi-
rel ılışkisidır.
Verildiği anda hiç kimsenin üzerine
almaya yanaşmadığı 12 Mart Muhtıra-
sı, bu yönüyle karikatür ve mizah ko-
nusu olmuştur. Şapkasını unutup gi-
den Demirel sonunda, muhtıranın re-
jimde kopulduk yarattığını kabullenip
"9 Martçılan zayıf düşürmek ve Mec-
lisleri açık ttıtmak amacıyla" istifasını
verdiğini itiraf etmiştir.
Bundan çok daha garip olan, 12
Mart'tan dört gün sonra Demirel'in
"Memleketi başka istikamete götür-
mek istediklerTni ıleri sürdüğü 6 yük-
sek rütbeli subayı emekliye sevk eden
evrakı ımzalamasıdır.
Burada 12 Mart ile 12 Eylül'ün De-
mirel açısından benzerlik gösteren bir
ortak noktasının altını kalın kalın çiz-
mekte yarar vardır.
Eğer 12 Mart darbesi yapılmasaydı,
Demirel'in iktıdardan düşmesi kaçı-
nılmazdı. Aynı durum 12 Eylül için de
söz konusudur. Kendıliğinden devrile-
cek bir Demirel'in, kendini ve partisi-
nın başında kalıp durumunu kurtararak
yeniden başbakan olması asla müm-
kün değildı. Fakat Demirel darbelerle
mağdur duruma düşmüş, partisi için-
deki muhalifler zaman içinde kendili-
ğinden ufalanıp yok olmuş ve "hao-
yatmaz" örneği şapkasını almadan git-
tiği başbakanlığa izzet-ü ıkbal ile dön-
müştür.
Pemlrel aklanıyor
Tabii Demirel'in 12 Mart ve 12 Ey-
lül darbe tertiplerinin içinde olduğunu
söylemek kolay değildir. Fakat 12 Mart
1971'de darbe ile giden Demirel
1973'te de. 12 Eylül 1980'den sonra
da seçimlerle geri dönmüştür. Ve dar-
belerle giden Demirel, hakkındaki tüm
suçlamalardan aklanıp temizlenerek
geri dönmüştür.
Eldeki belgelen değerlendirirken
belleklerimizi yokladığımızda, 12
Mart olayının bir oyun olduğunu göre-
biliyoruz. Bilinçlenip güçlenen solun
karşısına "İti ite kırdırma" biçiminde
tanımlanan taktikle ülkücüleri çıkaran
Süleyman Demirel, ülkücüler takır ta-
kır adam vururken, "Bana, miDiyetçi-
ler adam öldürüyor dedirtemezsiniz"
diyerek, Türkeş ve yandaşlanna arka
çıkmıştır.
Demirel-Türkeş ittifakı, 12 Mart ve
12 Eylül dönemlerinde devam etmiş,
günümüzde açığa vurulmuştur. Demi-
rel-İnönii ve ÇiUer-Karayalçm ıktidar-
lannın gızli ortağı MHP ve Türkeş'ın
adamlan Çankaya'ya. başbakanlığa ve
bakanlıklara yerleştirilmişlerdir. Gö-
rünen odur ki, ülkücüler zamanı ve ye-
ri geldiğinde şeriatçılara karşı kulla-
nılmak üzere 'rezervgüç' olarak el al-
tında tutulmaktadırlar.
12 Mart üzerine buraya kadar anlat-
tıklanmızın ışığında, 12 Eylül'ün ka-
zandırdığı deneyimlerden de yararla-
narak, yannlarda Türkiye'ye oynana-
cak oyunun ayırdına vanlabilir.
Abromowitz'in bataşı
Şubat ayının ılk haftasında CIA'nın
üst düzey eski görevlilerinden Donakl
Jameson, CNN nin "Global VTew" ad-
h haber programında "Eğer CIA'yı ben
yönetseydim Türkiye'ye dikkat eder-
dim" dedıkten sonra, Sovyetler'in da-
ğılmasından sonra işsiz kalan CIA
ajanlannın çok önemli gelişmeler bek-
lenen Türkiye'de görevlendirildikleri-
ni açıkladı. fçışleri Bakanı NahitMen-
teşe, Jameson'u doğrulayıp, yabancı
ajanlann 'takip altında tutulduklan'
yolunda bir açıklama yaptı. Bütün bu
gelişmeler içinde, ABD'nin eski Tür-
kiye Büvükelçisi Morton Abramo-
witz"in, Italya'nın Bologna şehrinde
düzenlenen Türkiye ve Avrupa Konse-
yi toplantısı sırasında Zeynep Göğüş'e
söyledikleri ilgi çekicidir:
"Türkler, kendi sorunlannı kendile-
ri çözeceklerdir, başkalan değil. Bu so-
runlar çözümlenmediği takdirde, Tür-
kiye'nin bölünmesine yol açabilirler."
Aynı Abramowitz, Carnegie Endovv-
ment Vakfı Başkanı olarak da
ABD'nin itibarlı ve etkin dergilerin-
den "Foreign Affairs"e yazdığı "Anka-
ra'da Son Durum" başlıklı yazıda dü-
şündüklerini daha açık seçik sergile-
miştir. 1985-89 yıllan arasında "ABD
tstihbrat ve Araştırmadan Sonımlu
Devlet Bakan Yardımcılığı'' görevi
yaptıktan sonra Türkiye'de görevlendi-
rilen Abramowitz. Türkiye'nin bir yö-
netim ve istıkrar sorunu yaşadığını, Is-
lamı hareketin hızla geliştiğini belirt-
tikten sonra. "Ekonomik büyümenin
durmasL, hükümetin terör ve kanşıklı-
ğı kontrol altına alamaması kökten-
dinciltği Türk demokrasisûıi tehdit ede-
Darbeler
Darbeciler
NECDET ONUR
•Eğer 12 Mart darbesi yapılmasaydı, Demirel'in iktidardan
düşmesi kaçınılmazdı. Aynı durum 12 Eylül için de söz
konusudur. Kendiliğinden devrilecek bir Demirel'in,
kendisini toparlaması.ve partisinin başında kalıp durumunu
kurtararak yeniden başbakan olması asla mümkün değildi.
•Demirel'in 12 Mart ve 12 Eylül darbe tertiplerinin içinde
olduğunu söylemek kolay değildir. Fakat 12 Mart 1971 'de
darbe ile giden Demirel 1973'te de, 12 Eylül 1980'den
sonra da seçimlerle geri gelmiştir. Ustelik darbelerle giden
Demirel, hakkındaki tüm suçlamalardan aklanıp
temizlenerek dönmüştür.
Demirel darbelerle
mağdur duruma
düşmüş, partisi
imuhalifler
zaman içinde
kendıliğinden
ufalanıp yok
oturkeno
"hacıyatmaz"
örneği, şapkasını
almadan terkettiği
başbakantığa
izzet-ü ikbal ile
geri dönmüştür.
cek duruma getirebiHr" dıyor ve şöyle
devam ediyor:
"Türkiye gelecek on yıl içinde orta
düzey bir güç olabilir. Küçük bir ihti-
mal de olsa. parçalanması da mümkün-
dür... Kürt parlamenteri ve aydınlan
Türk hükümetini otonomi ve federas-
yon konusunda devamb rahatsız edi-
yor. Tartışmalann devam etmesi ve şid-
detin azalması halinde. Türk hüküme-
ti sonunda KürUerin hem Türk, hem de
Kürt olmalanna izin verebilir. Bu yeter-
ü olabilir.
Ancak, ciddi bir federalizm j^bi da-
ha kesin ve ağır çözümler gerekebilir_
Türkiye için en tehlikeii tehdit, Türk
yaşantısının hızla değişiminden kay-
naklanıyor. Söz konusu değişim işsiz-
ük, geniş gelir eşiteizliği kentierde yaşa-
yanlar için sefıllik yarattı. Bilhassa işsiz
öğrencUer kaygı içinde. İdeolojinin ve
özellikle sağ ve soldaki partilerin çökü-
şünün devanu, Türk sistemine tek seçe-
nek olarak İslam köktendinciliğini çı-
karmıştm.."
Yarın: Türkiye'ye yeni
tuzaklar
'68 kuşağı ve 12 Mart/ORAL ÇAJJŞLAR
Erbakan'dan CHP'ye af ka
1974 yılının Mayıs ayı içindeyiz.
CHP-MSP koahsyonu iktidarda. Ece-
vit Başbakan. Erbakan, Başbakan Yar-
dımcısı. CHP, o dönemin en güçlü par-
tisi. u
Bu düzen değişmelidir", "Top-
rakişleyenin su kullananın" slogania-
n Ecevit'in önderliğindeki sosyal de-
mokratlann en etkili sloganlan.
Ecevit, seçim kampanyası sırasında
iki temel konuyu daha işlemişti: Ge-
nel af ve işkencecilerden hesap sorul-
ması. CHP 1950'lerden bu yana en
büyük halk desteğini 1973 seçimleri
sırasında elde etti ve oylan yüzde
40'ın üzerine çıktı.
Bu seçimlerden sonra ve uzun pa-
zarlıklann ardından CHP-MSP ko-
ahsyonu kuruldu. Sağ ilk kez bu ko-
alisyonla parçalanmış ve bir kesimi
sosyal demokratlarla ittifaka girmiş-
ti. Koalisyon pazarlıklannın en önem-
li maddelerinden birisi de yine af ko-
nusuydu.
Erbakan önderliğindeki MSP'liler.
12 Mart döneminde hüküm giyen 163.
madde mahkûmlannın tahliyesıni ger-
çekleştirebilmek için 141. \e 142.
maddelerin af kapsamı içine alınma-
sına razı oldular. MSP yönetimi, ken-
di milletvekillerini ikna etmekte güç-
lük çekmişti. Sağcı birpartinin solcu-
lann sahverilmesine razı olması, par-
ti içinde ve parti tabanında sorunlar
yaratıyordu.
Bu partinin o dönemdeki önemli
desteklerinden bir kısmı, anti-komü-
nist kökenli gruplardı. Parti milletve-
killeri içinde geçmişte birçok saldın-
y\ organize etmiş Komünizmle Mü-
cadele Derneği yöneticileri bile vardı.
Uzun tartışmalardan sonra 12 yıllık
birgenel af çıkanlması noktasında iki
parti anlaştı. Bir yasa taslağı hazırlan-
dı, yüz kızartıcı bazı suçlar dışında
tüm suçlar af kapsamı ıçine alındı.
Kamuoyu ve basının en önemli so-
runu artık affın bir an önce çıkanlma-
sıydı. Özellikle "düşüncesuçlusu"adı
verilen 141-142. maddelerden mah-
kûm olanlann bırakılması en temel is-
teklerdendi. Mayıs 1974'te af yasası
taslağı Meclis'e geldı. Bizler de her
gün heyecanla af yasasının çıkacağı
günü bekliyoruz. Aileler, CHP'ye des-
tek veren demokıatik kamuoyu sabır-
sızlık içinde. Kanun çıkar çıkmaz,
idam hükümlüleri dışında herkes ser-
best kalacak.
Her şey yolunda
7 mayıs öğleden sonra maddeler bi-
rer ikişer yasalaşmaya başladı. Artık
koğuşlarda hepimiz tahliye olma ha-
vasmdayız. Üç yıllık tutukluluk gün-
lerimiz bir iki gün içinde sona erecek.
Akşam 19.00 haberlerine kadar her
şey yolunda gitti. Arkadaşlanmızın bir
kısmı ya\ aş yavaş eşyalannı toplama-
ya giriştiler. Bir kısmımız ise gece son
haberlere kadar ıhtiyatı elden bırak-
•CHP-MSP
koalisyonunun hazırladığı
af yasası taslağı Mayıs
1974'te Meclis'e geldi. Her
şey yolunda gidiyordu.
Ancak geceyansı oylama
sırası 141-142. maddeye
gelince MSP'lilerin bir
kısmı yan çizmiş ve bu iki
madde af kapsamı dışında
kalmıştı. Bu, Erbakan'ın
sözüne güvenilirlik
konusundaki ilk sınavıydı
ve bu sınavda çakmıştı.
mama karanndayız.
Gece 24.00 haberlerini de dinledik.
her şey yolunda. O yıllarda haberler
gece 24.00"te bittiği için yapacak bir
şey kalmadı. Sabah özgürlüğe uyan-
mak üzere yataklanmıza yöneldik. Yi-
ne de içimizde bir kuşku kalmıştı.
Çünkü bir kısım MSP milletvekilinin
son dakikada oyun oynamasından en-
dişe ediyonız. Demirel önderliğinde-
ki AP grubu af aleyhtan kampanya
yürütüyor ve MSP milletvekilleri üze-
rinde manevi bir baskı yaratıyordu.
Saat 24.00'te 163. madde geçmişti,
daha da önemlisi anayasayı ihlal suçu-
nun maddesi 146. madde de geçti. 146
geçtiğine göre 141 haydi haydi geçer-
di. Artık sorun kalmamıştı. Denkleri
toplayanlann sayısı iyice arttı.
TİK.P davasından yargılanan Dur-
muş Uyanık ise yerinden kıpırdamı-
yor. İçimizde en yaşlı ve tecrübeli ar-
kadaşlanmızdan birisi olan Uyanık,
köylü ihtiyatlılığıy la ne olur ne olmaz
diyerek karar keşınleşmeden hareket
etmeyeceğini söylüyordu.
Sabah 7.30 haberlerini dinleyince
aklımız başımızdan gitti. Oylama sı-
rası geceyansı 141-142. maddeye ge-
lince MSP'lilerin bir kısmı yan çiz-
miş ve bu iki madde af kapsamı dışın-
da kalmıştı. Bu, Erbakan'ın sözüne
güvenilirlik konusundaki ilk sınavıy-
dı ve bu sınavda çakmıştı.
Denkler yeniden çozfilfiyor
Akşam yapılan denkler yeniden
çaktırmadan bozuldu. Bu arada espri-
ler gırla: "Amma da güzel paket yap-
mışsın kardeşün bravo" diyenler mi
istersiniz, u
OğlumOsman,yuvana ge-
ri dön" çağnsı yapanlar mı istersiniz.
Arada 146/3. maddeden hüküm giyen
az sayıdaki arkadaşımız aftan yarar-
landı, onlan yolcu ettik ve hapishane
hayatının nıtinine geri döndük.
Ancak, Türkiye'de demokrasi rüz-
gân esiyordu. Bizim içeride daha faz-
la tutulabilmemizin koşullan yoktu.
Cözüm yolu olarak Anayasa Mahke-
mesi'ne başvurulması kararlaştınldı.
Ecevit ve arkadaşlan kanunda eşitsiz-
lik olduğu gerekçesiyle Anayasa Mah-
kemesi 'ne başvurdular. Çok büyük bir
kamuoyu ve basın destegi oluştu.
Anayasa Mahkemesi nin konuyu
ele aldığı Temmuz 1994'te Türki-
ye'nin en temel konusu, bu maddele-
rin iptaliydi. Karar, 16 temmuzda ve-
rildi. Anayasa Mahkemesi. 141 ve
142. maddelerin af kapsamı dışında
bırakılmasını sağlayan maddeyi iptal
etti. Böylece bizler de özgürlüğümü-
ze kavuştuk. 16 temmuz bir anlamda
12 Mart döneminin sona ermesi an-
lamına geliyordu. O akşam birkaç
idamlık arkadaşımız dışında bütün
cezaevi boşaldı.
Sürecek
İLAN
T.C.
KARS KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1992/139
Davacı Hazine vekili davalılar aleyhine açmış olduğu tespıtin
iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sırasında aşağıda
kımliği yazılı davalılara dava dilekçesi ile duruşma günü arama-
lara rağmen teblığ edilemediğınden duruşma gününün ılanen teb-
lığine karar verildiğinden:
Davaya karşı diyeceklennızı duruşma günü olan 30'3'1995
günü saat: 09.00'a kadar mahkememize bıİdırmeniz veya duruş-
mada hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekılle temsil ettirme-
nız, duruşmaya gelmediğiniz veya vekille temsil ettirilmedığiniz
takdirde yargılamaya yokluğunuzda yapılarak karar verilecegi
ilanen tebliğ olunur.
KJmlıgı:
Mehmet Bağıryıldız, Bahar Bağıryıldız, Münevver Bagıryıl-
dız, Tır Bağıryıldız, Maya Bağıryıldız, Hatice Bağıryıldız
Basın: 10724
İLAN
T.C.
KARS KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1994/615
Davacı Hazine vekili davalılar îbrahım ve müştereklen aley-
hine açmış olduğu tespıtin iptali ve tescil davasının yargılaması
sonunda verilen ara karan. davacı Hazine \ekılı temyiz etmekle
dosya Yargıtay 7. Hukuk Dairesı Başkanlığı'na göndenlmiş. Yar-
gıtay 7. Hukuk Dairesinın 15.12.1994 gün ve 1992/11186-
1994/124721 sayılı ilamı ile bozularak iade edilmiş, yargıtay boz-
ma ilamı da\alılar İbrahim Güllü. Güllü Güllü. Mahbup Güllü,
Hacer Güllü'ye teblığ edilemediğinden ilanen tebliğine yargıtay
ılamına karşı varsa dıyeceklerinı duruşmanın atılı bulunduğu
30.3.1995 günü saat 09.00'a kadar mahkememize bildirmelen ve-
ya duruşmada hazır bulunmaları. duruşmaya gelmedıklen veya
bildırmedıklen takdirde yargıtay ılamına u>-ulmuş sayılacağı ila-
nen tebliğ olunur.
Basın: 10722
T.C.
İLAN
FATSA ASLİYE HUKUK (İŞ)
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1994/96
Davacı Sosyal Sıgortalar Kurumu Genel Müdürlüğü vekili
tarafından davalılar Mustafa Kara ve Hüseyin Güneş aleyhlerine
açılan 19.788.579 liralık alacak davasında davalılardan Mustafa
Kara'ya dava dilekçesi ile duruşma günü tebliğ edılememiş tüm
aramalara rağmen adresı de tespit edilemediğinden ilanen dava
dilekçesi ve davetiyenın tebliğine karar verildiğinden, Fatsa ilçesi
Taşlıca köyünden Hüseyin oğlu davalı Mustafa Kara aleyhme
açılan ışbu davanın 28.3.1995 günü saat 9'da mahkememizde
yapılacak duruşmasında hazır bulunmanız veya kendinizi bir
vekılle temsil ettirmenız, duruşmaya gelmediğiniz takdirde
yargılamanın yokluğunuzda yapılarak karar verilecegi dava
dilekçesi ve davetiye yenne kaim olmak üzere ilan olunur.
Basın: 10768
ANKARAANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Çiçekler Açmadan
Cumhuriyet konserini izliyoruz. CSO'nun Ankara'da ver-
diği ilk konserin 71. yılını kutluyoruz. Güzel bir gece, her
kuşaktan başkentliler, ama asıl gençler. Orkestra coşkuy-
la çalıyor, salon coşkuyla dinliyor, ulusal marşımızı söyler-
ken değişik kuşakların ortak soluğunu duyuyorum yüre-
ğimde. Konser sonrası Gürer Aykal'ın odasına koşuyor
gençler, programı imzalatıyorlar. Suna Kan sevgiyle gü-
lümsüyor, ben de umutlanıyorum elbet. Güzel bir mozaik
oluşturuyor bu gençler. Çoğu üniversiteli, kim bilir nere-
lerden gelmişler Ankara'ya; kimi Doğu'dan, kimi Batı'dan,
kimi Güneydoğu'dan, yan yana oturuyon Cumhuriyet Mar-
şı'nı, Beethoven'ın 5. Senfonisi'ni dinliyorlar, Korsa-
kov'un Ispanyol Kapriçyosu'nu...
Başkent gecelerine yolum Atatürk'ten geçer, eve dö-
nerken Anıtkabir'e bakarım bir an, kimi geceler mutlu, ki-
mi geceler mutsuz, yüreğimde acılaria, başımı eğerek... O
konser gecesinin sevinci, gençlerin ortak soluğu, coşku-
su, biriikte söylenen ulusal marşımızın tınısı da gerilerde
şimdi. Gaziosmanpaşa olaylan, Kızılay'da yaşananlar, ek-
randa görüntüler, parlamento kürsüsünde söylenenler uy-
kulanmı bölüyor. Belli resimleri silemiyorum gözlerimden.
Bir de devletimizi yönetenlerin resimleri var! Sevgisiz, hoş-
görüsüz, saygısız çizgiler. Umutsuz, güvensiz bir ortam
oluşturuyor ancak.
• * •
1970'li yıllann ortasında Doğu Anadolu'da bir yolculu-
ğum var. Yanımda CHP'li iki politikacı; biri Erzinçan Millet-
vekili Hasan Çetinkaya, öteki senatör Niyazi Ünsal. An-
kara'dan çıktık yola; Amasya, Tokat, Sıvas, Erzinçan, Er-
zurum'a kadar uzandık. Erzincan'da Niyazi Ünsal'ın kö-
yünde kaldık bir gece, bir gece de Hasan Çetinkaya'nın
köyünde. Biri Sünni, öteki Alevi. Dağları dolaştık günler-
ce, dostça, kardeşçe. Kemah'ta bir gece öğretmenlerle
konuştuk uzun uzun. Alevi köylerinde iilkü ocaklan kurma
girişimlerinden söz ettiler kaygıyla. Gazetemizdeki köşem-
de de izlenimlerimi yazdım o zaman. Kimi köylülerin söz-
leri hâlâ çınlar kulağımda: Alevi-Sünni aynmını unuttuk, bir-
birimizden kız alıp düğünler kutluyoruz biz. Oysa şimdi ya-
bancılaştırma çabası var.
Aradan kaç yıl geçti, neler yaşandı sonra, nelere tanık
oldum. Alevi köylerine cami yapıldı, köylüler zorla nama-
za çağnldı nerdeyse! Ida'nın eteklerine, Sarıkız'ın yaşadı-
ğı tepelere ters düşen olaylar yaşandı. Okurianm anımsar,
yaz gelince o dağlarda, kıyılarda dolaşır, Ida ile konuşur,
Sankız'la buluşur, Tahtakuşlar'da konuklarım kimi günler,
sevgiyle, hoşgörüyle oluşan yaşam biçimi bana umut, gü-
ven verir, yaşama sevincimi yeşertir. Devlet yönetiminde
de bu yaşam biçimini özlüyor insan. Bu özlem dinmeden
yannlara güvenle bakılamaz, değil mi? Ancak sözlerle de-
ğil, davranışlarla oluşur güven. Kesin ve inandıncı politi-
kalaria. TV'nin bir kanahnda bir bakanı, başbakanı dinler-
ken öteki kanalı çevirince seyrettiğimiz resimler o konuş-
malan yalanlarsa güveninizi yitirmez misiniz? Kime güve-
neceğinizi şaşırmaz mısınız?
• • •
Başbakan Çiller'in Bilkent Üniversitesi'ndeki sempoz-
yumu açış konuşmasını dinlediniz mi? Kış ortasında ba-
hartürü bir konuşma. Belli konulann altını çiziyor Sayın Çil-
ler. 12 Eylül dönemini belgeleyen anayasa değişecek. Ola-
ğanüstü ha,l aşamalı olarak kalkacak; düşünce özgürlü-
ğü ve siyasal haklar arttınlarak sendikalar ve öğrencilerle
ilgili sınırlar kalkacak. Bir de af yasası var gündemde. Dü-
şünceyi suç sayarak yargılanan, tutuklanan kimi yazaria-
n, gazetecileri ve bilim adamlannı da kapsayan bir af ya-
sası. Acıyla gülümsüyorum dinlerken. Kim kimi affedecek!
Asıl affeden o yazariar, gazetecilerya da bilim adamlan de-
ğil mi acaba? Son olarak okullarda insan hakları dersleri
verileceğini söylüyor Başbakan. Daha önce Devlet Baka-
nı Köylüoğlu da söz etti bu derslerden. Aslında tüm so-
runların çözümü eğitim değil mi? İnsan haklan derslerin-
den önce çağdaş bir eğitim politikası gereksinimi var ül-
kemizde. Imam-hatip okullarını çoğaltarak geldiğimiz or-
tam gözönünde. Karanlık ışımıyor, sevgi de, hoşgörü de
üretmiyor bu ortam. Oysa banş da bir sevgi ürünü.
Bilkent konuşmasını, yeni hükümetin doğrultusu diye
yorumluyor kimi başkentliler. Bakalım göreceğiz; sözlerle
değil, davranışlarla, kesin, kararlı, somut, inandıncı politi-
kalarla.
Çiçekler açmadan baharı yaşayamayız.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Tek deste kâğıtla oy-
nanan bir tür iskambil
oyunu... Bir haber ajansı-
nm simgesi. 2/Yazın hay-
vanla çıkılan yayla...
Emirler, beyier. 3/Arjan-
tin'in plaka işareti...
Nevşehir'in bir ilçesi. 4/
Oyunda, özellikle poker-
de hile yapan kimse...
Akım şiddeti birimi kilo-
amperin simgesi. 5/ Ve-
rimlilik, gürlük... "Dos-
tun bahçesinden el
geçmesin - Kurutur ha nazlı dilber
kurutur" (Köroğlu). 6/Rütbesiz as-
ker... Bir tür deniz taşımacıhğı. II
Ciddi olmayan, ciddi işlerle uğraş-
mayan... fterbiyum elementinin
simgesi. 8/ Denizcilikte ince halat-
lan volta etmek için üst güverteye
yerleştirilen küçük baba... Bir cins
güvercin. 9/ Avcının saklanıp av
hayvanı beklediği pusu... Eski Çin
felsefesinde evrenin birliğini yapan
düzen ilkesi.
YUKL\R1DAN AŞAĞIYA:
1/ Bir özel kişi. bir işletme. bir yatınm ortaklığı ya da bir banka-
nın elinde bulunan menkul kıymetlerin tümü. 2/ Bir düşünce an-
latan bir ya da birkaç tümcelik söz... Nine. 3/ Olumsuzluk belir-
ten bir önek... Mülkiyet. 4/ Aynı bölgede yaşayan ya da biriikte
göç eden, aynı soydan gelmiş aileler topluluğu. 5/ Erken ya da
yeni doğmuş dayanıksız bebeklenn bulaşıcı hastalıklardan ko-
runması amacıyla yerleştirildiği aygıt... Donuk renkli. 6/Bayın-
dırlık... Birnota. 7/Hayvanlara vurulan damga... "Hayır" anla-
mındakullanılansöz... Italya'nın en uzun ırmağı. 8/Güney Ame-
rika'da ve Okyanusya'da ormanlarda yetişen kozalaklı büyük
ağaç. 9/ tki kişı tarafindan oynanan hızlı tempolu Ispanyol dan-
sı.
DENİZLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
EsasNo: 1994/667
Davacı S.S.K. Genel Müdürlüğü tarafından davalı Haşim
Koparan ve Yaşar Özer aleyhine açılan tazmınat davasının
mahkememizde yapılan açık yargılaması sırasında:
Davalı Gündoğdu Mahallesi 739 Sokak. No: 12 Denizli
adresinde oturan Yaşar Özer'in adresi zabıta marifetiyle tespit
edilememesi sebebiyle adına ilanen tebligat yapılmasına karar
verilmekle ışbu davalının duruşma günü olan 14.4.1995 günü saat
09.00'da bızzat kendisı veya tutacağı bir vekılle davasını takip
ettirmesı, takip ettirmediği veya gelmediği takdirde davanın
yokluğunda bitirileceği ve hüküm venleceğı hususu ilanen tebliğ
olunur.
Basın: 10376