Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 SUBAT1995 PERSEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE... OKTAYEKİNCİ
Tarihi semtin ünlü ahşap konaklan teker teker sökülerek yok ediliyor
1983'teld
Süleymaniye
Koruma ve
Sıhhileştirme
Projesi'nden bir
sokaksilüeti.
üleymaniye, otoparka dönüşüyorCumhurbaşkanı Süleyman De-
mirel, geçen yılın eylül ayı başla-
nndaki Macaristan'ı ziyaretınde
Kanuni Sultan Süleyman'ın Zı-
getvar'a dikilen anıtını açtıktan
sonra, duygulannı şöyle dile ge-
tiriyordu:
"Fevkalade hislendirici gurur-
landına bir olay._ Bugün benim
için çok önemli bir gün. Bugiın
Tûrk tarihinin muhteşemliğinin
teyit edüdiği bir gün... Kadirşinas
IVİacar halkına ınüteşekkiriz..." (8
Eylül 1994 Türkıye gazetesı).
Gerçekten Zigetvar'da yaşanan
olay. Cumhurbaşkanı ve berabe-
nndekı Türk heyeti içın unutul-
maz bir görüntü sergılıyordu. 16.
yüzyılda bu ülkeyi işgal eden bir
Osmanlı sultanının anısına, üste-
lik şımdıkı kent halkının da ona-
yı alınarak görkemli bir anıt hey-
kel dikıliyordu.
Benzer şekilde aynı günlerde
Budapeşte'dedüzenlenen 'Topka-
pı SarayTndan Hazineler-Kanuni
Suhan Suleyman veÇağı' adlı ser-
gının açılışında da yıne Cumhur-
başkanı Demırel ve Macaristan
Cumhurbaşkanı Arpad Göncz
duygulu konuşmalar yapmışlar.
her ıkı halkın ve ülkenın tarıhe
olan saygısının ne denlı yüksek
olduğundan söz etmışlerdi. De-
mırel aynı gezısınde yıne Buda-
peşte'dekı ünlü 'Gül Baba' türbe-
sını ve ardmdan Arnavut Abdi
Abdurrahman Paşa'nın mezannı
zıyaret etmış. Kanuni'nın Ma-
caristan topraklannda ilk nama-
zını kaldığı Metyan Kilisesi'ne
de gıderek 450 yıldan bu yana
fcorunan tanhı yapı hakkında bıl-
ite
«ş
Rastlantıbuya,Cumhurbaşka-
m'nın bu muhteşem Macaristan
gezisinı gazete ve televızyonlar-
dan gururla izlediğımız günlerde
biz de fotoğrafçı arkadaşımız Er-
doğan Köseoğhı ile bırlıkte Istar
bul'un Süleymanıye semtındek
tarihi evlerin durumunu saptama-
ya niyetlenmiştik. Daha doğrusu,
bu güzelım ahşap evlerin yakıla-
rak ya da yıkılarak yok edıldığı.
yerlennin ıse bazı kışıler tarafın-
dan otopark haline getirildıgmı
duymuş, olayın üzerine gıtmeye
karar vermiştık.
O günlerde. yani yaklaşık 4 ay
kadarönce fotoğrafını çektığımiz
ve otoparka dönüştürülen bir tari-
hi bina arsasının hemen karşısın-
dakı görkemli bir başka ahşap ko-
nağın da bugün artık yerinde ol-
madığını. yıne Erdoğan Köseoğ-
lu'nun geçen hafta aynı yerden al-
dığı fotoğraf, tüm açıklığıyla gös-
teriyor. Dahası. son bir ay ıçinde
yaküıp sökülerek yok edılen bu
tanhsel mirasın da bulunduğu yer.
yine hemen otopark olmuş ve üs-
telık ücret karşılığında hizmet ve-
riyor.
Nasıl anlatacağız?
Kanuni Sultan Süleyman'ın
anısını yaşatan Macar halkına ve
Macar hükümetine çok yerinde
bir turumla şükran duygulanmızı
sunarken aynı ünlü padişahın anı-
sını ve adını taşıyan. aynı görkem-
li tarihin tstanbul'daki eşsiz sivil
mimarlık sanatı ürünlerini bann-
dıran bir mahallenin, hemen tüm
ilgililerin ve yetkililerin gözleri
önünde ve bılgileri dahilinde or-
tadan kaldınlarak kültür mirası
zenginlığimızın paralı otoparka
çevrilmesinı acaba aynı Macarla-
ra nasıl açıklayacağız?
'Muhteşem Sükyman'ı ta Bu-
dapeşte'lerde sergıleyip ıkı halkın
tarihe olan saygısmdan övgüyle
söz ederken aynı tarihin kendi ül-
kemizdeki anıtsal yapılannı teker
teker yıkıp >ok eden bir uygariık
düşmanlığımn bunca özgürlük
ıçinde sürmesıni. kendi kendımi-
ze bıle nasıl anlatacağız?
Kuşkusuz bu sorulann yanıtı,
ya başımızıöne eğerek sessiz kal-
mak şeklınüe olacak ya da yine
şu çok bılnuş yetkihler; parasız-
lık. yasal bo>luk, vatandaşm mağ-
dunyeti vb gbi yıllardır süregelen
dujarsız söılemin arkasına sığı-
nacaklar...
Görkemli Süleymaniye
Kanuni Saltan Süleyman. Zi-
getvar Kalesı'nin ahnmasından
iki gün ön«5-6 Eylül 1566gece-
si kuşatma qrasında ölmüş ve yü-
regı altın bırkutuya konularak ça-
dın ıçinde Lazılan bir çukura gö-
mülmüştü. '• ücudu ise Jstanbul'a
getınlerek aynı yıl Mimar Si-
naı'ın zarr ve etkilevıci bir mı-
nuriyle yapığı türbesine defhe-
dilrıişti.
ÜnİüOsranlı sultanının kalbi-
ni r gömülîolduğu Zigetvar'daki
y e ; oğlu IlSelinı'ın ısteğı üzeri-
n e Î yıllardiBudin Valisi olan So-
kmılu IMehnrt Paşa tarafından tür-
behalıne g.-ırıldı. Aynı türbenm
TARİH: EYLÜL1994: Kayserili Ahmet Paşa Sokağı ile Kirazlı Mescid Caddesi'nin kesiştiği köşedeki ahşap
konak yıkjlmjş ve arsası 'paralı özel otopark' olmuş. Karşı köşedeki tarihi bina ise henüz 'varlığını' koruyor.
TARİH: OCAK1995: Kirazh Mescid Caddesi'ndeki otoparka dönüşen eski eser parselinin karşısındaki ahşap
konak da artık görünürlerde yok ve yerinde yine açık bir otopark var... (Fotoğraflar: ERDOĞAN KÖSEOCLU)
imi devlet büyüklerimiz, Kanuni Sultan
Süleyman'ın Zigetvar'a dikilen heykeliyle
coşkulanıp tarihi koruyan Macarlara övgüler
dizerlerken aynı sultanın adını ve anısını
yaşatan görkemli bir eski Istanbul
mahallesinin hızla ortadan kaldınlmasına
hâlâ seyirci kalabiliyorlar..
Son aylarda
yıkılarak
otopark yeri j
haline getirilen jj
ahşap jjj
konaklan m
SKJB SAGÜ
MCBfEZI
yanına da yine Sokullu'nun gin-
şimıyle bir camı. tekke ve kışla
bınası inşa edildi. 1689'da Os-
manlılar Zigetvar'dan çekilince.
Kanuni'nin adını taşıyan bu ca-
mt. kilıse olarak kullanılmaya
başlanmış; 1963'te ıse Macar hü-
kümetı tarafından restore edılerek
müze haline getinlmışti...
Istanbul'dakı türbe ise yine Ka-
nuni Sultan Süleyman tarafından
Koca Sınan'a yaptınlan görkem-
li Süleymaniye Camısı'nin avlu-
sunda yeralıyor. Bulunduğu sem-
te 'Süleymaniye' adını da veren
bu büvük mimarlık anıtı. külliye-
sıyle bırlıkte 1550-1557 yıllann-
daınşaedildi. lstanbul'untarihsel
siluetinde çok özel bir yer edıne-
rek kentın 3. büyük tepesının üze-
rinde dünya mimarlık tarihinin en
ünlü eserlerinden bıri olarak yük-
seldi. Çevresinde de jıne kendısi
kadar zengin bir uygariık biriki-
mıni taşıyan SüleyTnanıye Mahal-
lesı"nın oluşmasına neden oldu.
Osmanlı arşıvlenndekı kayıtla-
ra göre Süleymaniye Camisı'nin
ınşaatında 1810"u Hıristiyan,
1713'ü ise Müslüman olmak üze-
re 3523 ustaçalışmış, toplam ma-
liyetin yüzde 31'i malzemeye.
yüzde 69'u da ışçılik ve ustalık
ücretlenne harcanmıştı. Yani Sü-
leymaniye, külliyesiyle birlikte
yaklaşık 70 dönüme yayılan var-
lığıyla insanoğlunun yaratıcı gü-
cünün de eşsız bir göstensı olarak
tstanburdaki yenni almıştı.
Kımı kaynaklara göre camıde-
kı dört mınare. Kanuni'nin fstan-
bul"un fethınden sonrakı 4. padi-
şah olduğunu sımgeler. Iki rruna-
renin üç şerefeli yapılarak dört
minarede toplam on şerefenin bu-
lunması ıse yine Kanuni'nin aynı
anda 10. padışah olmasına bağla-
nır.
Bu büyük yapıtın yaratıcısı Mi-
mar Sinan'ın türbesi de avlunun
hemen kenannda alçakgönüllü bir
mımariyle inşa edilmiş. Sinan,
1588 yılında, yaklaşık 100 yaşın-
da öldügünde. kendi isteğine uy-
gun olarak camı avlusunun içüı-
de değil, dışında yapılan bu türbe-
de toprağa verilmiş. Mezar taşına
da yeniçen ağası olduğunu göste-
ren bir 'Haseki kavuğu' ışlenmiş...
Yıkım ve yok oluş süreci
Süleymaniye Camisi'nın Os-
manlı'dakı kent ve imar kültürü
açısından taşıdjğı önem ise yine
külliyesiyle birlikte, çevresinde
oluşan büyük bır mahallenin aynı
kültürle yaratılan mimarlık değer-
lennde kendısinı gösteriyor.
Her biri en az diğer komşulan
kadar olağanüstü bır özenle ve ts-
tanburdaki sivil mimarlık zengin-
lıgın en güzel örnekierini sergıle-
yerek inşa edilen sıra evler. ahşap
konaklar ve bunların oluşturduğu
sokaklarla ortaya çıkan özgün
yerleşme dokusu, Süleymaniye
Camisi"nı saygıyla sarmalayarak
kentin tanhsel kimlığinı tamamla-
dılar ve bu kimliğı yakın yıllara
dek gururla taşıdıîar.
Nevarkıözellikle 1950"lerden
sonra Istanbul "a egemen olmaya
başlayan. 1960'lardan sonra ise
artık planlı bir ımar düzenine ka-
vuşan yap-sat sektörü, kentin bir-
çok tarihsel semtiyle birlikte Sü-
leymaniye'ye de göz dikti ve
1970'lere dek çok sayıda ahşap
konak yıkılarak çarpıİc ve çirkin
bır apartman yapılaşmasına dö-
nüştürüldü.
Yine aynı dönemlerde özellik-
le Halıç kıyısmdaki eski hal tesis-
leri ve bölgedekı küçük imalama-
nelerde çalışan lstanbul'a yeni
göç etmiş yoksul ve bannaksız in-
sanlann sığındıkları bir semt ha-
line gelen Süleymaniye, geçmiş-
tekı görkemi ve yaşam düzeyiyle
tümüyle çelişen bu yeni sosyal
özelliğiyle de zengin kültür biri-
kiminı hızla yitirmeye başladı.
Hele 1980'lerden sonra, yani
Istanbul'un hemen tüm kentsel
değerlerinin açık bıryağmaya uğ-
radığı. kente göçün giderek yıkı-
cı bir işgale dönüştüğü şu talan
döneminde, her açıdan sahipsız
kalan Süleymaniye Mahallesı, de-
yım yerindeyse tam bir çöküntü
bölgesi haline geldi. Tanhe tanık-
hk eden tescıllı eski eser binalar.
çoğunluğunu işportacılann oluş-
turduğu küçük ticaret gruplannın
mal ve eşya depolan olarak kul-
lanılırken şimdi daha da ileri gi-
dilerek teker teker yıkılıp otopark
ya da açık depolama alanına çev-
nlıyorlar...
Yanm kalan umutiar
Süleymaniyeböylesine hızlı bir
yıpranma ve çökme süreci için-
deyken aynı anda Istanbul'un üze-
rinde en çok tartışılan ve hatta en
çok koruma projesi gelıştirilen ta-
rihsel semti olma özellığinı de ta-
şıyor olması. kuşkusuz bir başka
dramatık gelişme olsa gerek.
lstanbul'daki üç mimarlık fa-
kültesinde, yıllardır hemen her
eğitim döneminde Süleymaniye
ve Zeyrek, öncelikli çalışma alan-
larını oluşturdular. Sayısız rölö-
ve. sokak siluetleri. sosyal anket-
ler, koruma planlaması etütleri,
yine yıllardır proje atölyelerini,
sergi salonlannı, arşivleri ve hat-
ta yayınlan doldurdular.
Bütün bu çalışmalann en umut
verici olanı ise 1970'lerde UNES-
CO'nun destegi altında başlatılan
'tstanbtıTun Tarihi Mirasmın Ko-
runması Kampanyası' oldu.
Avrupa Konseyi, Istanbul"un
değerli kültür varlıklannın korun-
masına katkıda bulunmalan için
1976'da tüm ülkelerle birlikte
UNESCO'ya da çağnda bulun-
muştu.
1977'de ise Anıtlar Yüksek Ku-
rulu, Sülevmaniye'yi mahalleöl-
çeğinde SIT alanı olarak ilan edip
yasal koruma altına almıştı.
1979 yılında Istanbul Beledi-
yesi bünyesinde Kültür Bakanlı-
ğı'nın işbiriiğı ve yıne UNESCO
desteği altında 'İstanbul Tarihi
Alanlannı Koruma Projesi' için
çalışmalarbaşlatıldı; öncelikli ko-
nular ıse 'Süleymaniye, Zeyrek ve
surlar' olarak saptandı.
Üç yıl süren hazırlık dönemın-
den sonra UNESCO Genel Baş-
kanı Anadou Mahtar M. Bow, 13
Mayıs 1983 günü 'Uluslararası ls-
tanbul veGöreme Kampanyası'nı
bızzat Istanbul'dan ve tüm dünya
ülkelerine seslenerek resmen yü-
rürlüğe koydu.
Bugün bölgede dolaşırken he-
men tümü çökmek üzere olan kı-
mi eski ahşap konaklann üzerin-
de, çoğu paslanmış olarak duran
bazı tabelalarda şu yazıy ı okursu-
nuz: "Bu bina. Istanbul Üniversi-
tesi ve Istanbul Belediyesi'nin Sü-
leymanive Koruma Projesi attına
alınmışür.*'
1983 'lerde çakılan bu tabelala-
ra karşın, aradan geçen 10 yılı aş-
kın süre içerisinde aynı binalara
hiçbır koruyucu müdahale yapıla-
madığı gibi bölgedekı diğer tari-
hi evler de şu otoparka dönüşen
komşularının yazgısını paylaşma
tehdidi altındalar.
Özetle denilebilir ki Süleyma-
niye, son 20 yıldır koruma adına
da hep yanm kalan umutlann be-
şiği oldu. Sürdürülen onca kam-
panyalar, geliştirilen onca proje-
ler, hep bir dilek olmanın ötesine
geçemedi. Ne hükümet ne beledi-
yeler ne de UNESCO ve diğer ku-
ruluşlar, 'koruyahm' demenin
ötesinde ellerini ceplerine atıp bu
tarih hazinesine fınans yaratacak
ciddı bir girişimde bulundular.
Son geüşmeler
Bütün bu olumsuzluklara kar-
şın, son aylarda yıne 'Süleymani-
ye'yi kurtarmak' adına bazı gıri-
şimlerın yeniden başlatıldığını
görüyoruz.
Henüz umut verici bır düzeye
ulaşmamış olsa da geçen aylarda
bir araya gelen ilgili kuruluşlar,
bugüne dek yapılanlan son kez
gözden geçinp hiç değilse Istan-
bul Oniversitesi'nin malı olan ta-
belalı binalan kurtarma yönünde
ortak bir çalışma sürecini başlat-
tılar.
Istanbul Büyükşehir Belediye-
sı de bu çahşmaya teknık olarak
katılmanın ötesinde, 100 milyar
liralık bir destekle omuz verece-
ğini hem toplantılarda hem de ba-
sın açıklamalannda kamuoyuna
duyurdu.
Bu gelişmeler üzerine de başta
Prof. Dr. Nezih Eldem gibi en az
30 yılını Süieymaniye'ye adayan
duyarlı mimarlar olmak üzere,
rüm bu eski çalışmalara katılan
uzmanlar, bir kez daha yorgun
kollannı sıvadılar ve projelere el
attılar. Eğer bu son girişimler de
yine salt söylemde kalırsa, Istan-
bul'un dünya miras listesine giren
bu eşsiz kültür hazinesi, yakında
tümüyle bir açık otopark alanına
dönüşüverecek.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Dilimiz Nasıl Yıkıldı...
Kısa süre önce bir saptamada bulunmuş ve bunu çe-
şitli konuşmalardadilegetirmiştim: Bugün ülkemizde han-
gi dillerin bilindiği konusunda bir istatistik yapılsa, büyük
bir olasılıkla "en az" ve "en kötü" bilinen dilin Türkçe ol-
duğu ortaya çıkacaktır!
Bu saptamayı yapabilmek için, uzun soluklu araştırma-
lar gerekmiyor. Birkaç gün süreyle yazılı basında, televiz-
yon medyasında ve öğrencilerin sınav kâğıtlarında ana-
dilimizin nasıl kullanıldığına bakmak, dilimizdeki yıkımın ta-
nığı olabilmek için yeterii. Gazetelerdeki haberterde, ço-
ğu kez örneğin bir kazanın falanca köprünün altında mı,
yoksa üstünde mi gerçekleştiğini anlamamıza olanak ta-
nımayacak kadar yanlış kurulmuş cümleler okumak; te-
levizyonlarda yine her gün, yanlış vurgulamalardan, he-
men bütün yabancı adlann ve sözcüklerin yanlış okunma-
sından geçilmeyen programlarla karşılaşmak, üniversite
sınavlannda verilen kâğıtlarda çoğu kez ilkokul son sınrf-
ta bile bağışlanamayacak dil yanlışlarıyla yüz yüze gelmek
-bunlar, anadilimizin günlük kullanımı bağlamında artık
neredeyse hiç yadırganmayan olgulara dönüşmüştür.
Zaten bir dilin gerçek anlamda yıkıma uğradığının en
güçlü göstergesi de sözünü ettiğimiz bu "yadtrgamama
konumudur", çünkü bu konum, zaman içerisinde yanlış
kullanımlan sakat bir geleneğe, bir dilin bilinmesini ise
uğruna sürekli çaba harcanmasını gerektiren bir hedef ol-
maktan çıkanp, yanlış bir bilindiği varsayımına dönüştü-
rür.
Dilimizin nasıl yıkıldığı sorusunun bütün yanıtlarını böy-
le bir yazı çerçevesinde ele alabilmek, elbet düşünülemez.
Bu satırların amacı yalnızca durumun "vahametini" bir
kez daha vurgulamak ve nedenlerden bazılanna kısaca
değinmektir. Bu değinme sırasında, bazı sorulara kendi-
mizce yanıt getireceğimiz gibi, artık kaçınılmaz saydığı-
mız kimi yeni sorulan da gündeme koymaya çalışacağız.
Örneğin, bundan 30-40 yıl önce kaleme alınmış metin-
leri, bugünkü kuşaklann "anlayabilmeleri" için, dil-içi çe-
viri işleminden geçirmezorunluluğunu duymak, buna kar-
şılık aynı kuşaklara o günkü sözcükleri de öğretmeyi ge-
reksiz saymak, dilde zenginleşmeye mi, yoksa yoksullaş-
maya mı neden olur? Ya da uygulamadan rasgele bir so-
ru: "Muhtemel" yerine "büyük bir olasılıkla" demeyi yeğ-
leyen, ama bu öz Türkçe sözcükle yanlış cümleler kuran
birine "ilerici", "muhtemel" de direnip doğru cümle kul-
lanımlan gerçekleştiren birine ise "dilde gerici" srfatlannt
yakıştırmak, dilimizin günümüzdeki yıkımını ortadan kal-
dınma bağlamında yararlı, özellikle de bilimsel diye nite-
lendirebileceğimiz bir tutum mudur? Çoğaltılabilecek bu
türden sorular üzerinde peş peşe birkaç yazımızda dura-
cağız.
Dilimizin bugünkü yıkımının en önemli nedenlerinden bi-
ri, Dil Devrimi'nin kimi çevrelerce yanlış anlaşılmış ve bu
yanlış anlamada çok uzun süre direnilmiş olmasıdır. Da-
ha önceki bazı yazılanmızda da belirttiğimiz gibi, Atatürk,
Türk Dil Kurumu'nu ve Türk Tarih Kurumu'nu kurmakla,
artık Cumhuriyet yönetimini kabul etmiş, kendini yenile-
miş, bundan ötürü de yaşanan bilimsel çağın gereklerini
yerine getirmekle kesinlikle yükümlü bir toplumda, dil ve
tarih gibi yaşamsal önemde iki alanın bundan böyle bi-
limsel yöntemler doğrultusunda araştınlmasını hedefle-
miştir. Türk toplumunda yaygın dilin hangisi olduğunun
saptanması, ancak çok küçük bir azınlığın anlayabildiği,
Arapça-Farsça sözcüklerin egemenliği altındaki Osman-
fıcadan Türkçeye geçilmesinin sağlanması gibi amaçlar,
doğal olarak bu hedefin çatısı altında düşünülmüştür. La-
tin harflerine geçilişin ardından yeni yazım kurallarının
oluşturulması da doğal bir gereksinim olarak kendini gös-
termiştir.
Bütün bu amaçların dilde yenileşme ya da öz Türkçe-
cilik adlandırılması, yukanda anlatılanlar göz önünde tu-
tulduğunda eksik ya da en azından çok dikkatli yürütül-
mesi gereken bir girişim niteliğini kazanmaktadır. Bunun
nedeni, bu bağlamda yapılabilecek yanlışların, iletişim
araçlannın en güçlüsü olan dili kimi zaman bir iletişim en-
geline dönüştürebilmesidir. Neyin Osmanlıca, neyin Türk-
çe olduğunu/olması gerektiğini saptamak, Türkçeye ne-
yin yabancı düştüğünü, neyin artık Türkçe sayılması ge-
rektiğini belirleyebilmek, bütün bu girişimler sırasında
Türkçeyi yoksul kılma tehlikesinden uzak kalabilmek, bir
uzmanlık ve ardından da bir yaygın eğitim konusudur. Bu-
na karşıhk Osmanlıcanın karşısına onunla ilintisiz bir du-
var niteliğiyle öz Türkçe kavramını koymak, hangi kesim-
lerde olursa olsun, bir ülkede 600 yıl boyunca varlığınt sür-
dürmüş, dolayısıyla dili genelde kaçınılmaz biçimde etki-
lemiş bir olguyu, bütün uzantılanyla tasfiyesi gerekli, işe
hiç yaramaz bir miras saymak, bilimsellik değil, fakat an-
cak sakat bir politika olabilir. Hele sorun, dil gibi gelenek
temelinden asla kopartılamaz bir olguda odaklaşıyorsa
eğer, sözü edilen sakatlık gerçekten çok ağır sonuçlar
doğurabilir.
Yukanda sözünü ettiğimiz sakat politikayı, dilde bir ge-
ricilik-ilericilik tartışmasının temeline oturtmak, böylece
de ancak bilimsel düzlemde, uzmancaele alınması gere-
ken bir konuyu siyaset malzemesine dönüştürmek ise bi-
limselliğin yolunu daha baştan tıkamakla eşanlamlıdır. So-
mut örnekler ve dilimizin uğradığı yıkımın başkaca neden-
leri üzerinde gelecek birkaç yazımızda duracağız.
Gaziantep Şahinbey Belediyesi 5.
Ulusal Çocuk Resimleri Yarışması
• Kültür Servisi - Gaziantep Şahinbey Belediyesi, bu yıl
geleneksel Ulusal Çocuk Resimleri Yanşmasf nın beşincisini
düzenliyor. Yanşma, Atatürk'ün laik ve demokratik Türkiye
Cumhunyetı'nı koruyacak gençlere resim sanatını sevdirmek ve
onlan resme özendirmek amacıyla gerçekJeştıriliyor. ilkokul 1.,
2., 3. sınıflar, ilkoku! 4., 5. sınıfîar ve ortaokul 1., 2., 3. sınıflar
olmak üzere üç kategonde düzenlenecek yanşmanın konusu
serbest. 25x35 cm. boyutlannda resim kâğıdına yapılacak
resimlenn iki karton arasına kınlmayacak bıçımde yerleştırilerek
22 marta dek elden ya da postayla "Şahinbey Belediyesi 27010
Gaziantep" adresine postalanmalan gerekıyor. Her kategon için
ayn ayn olmak koşuluyla bırincılik ödülü tam cumhuriyet altını,
ikincilik ödülü yanm cumhuriyet altını. üçüncülük ödülü de
çeyrek cumhuriyet altını olarak belırlendi.
GÜZEL SANATLARA
HAZIRLIK
Bagdat Caddesi 1 0 1 / 1 Kızıltoprak
= 0 2 1 6 336 42 4 3