Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 1995 PA2ARTESİ
12 DIZIYAZI
ABD'nin tarikathesapları- 2 -
ABD. İshımı. Soğuk Savaş vıllann-
da kcndı ç karlan ıçm kullanmıştır.
RAND fırnıasının askerı stratejıstle-
nnden Albert \\ohlstetter'ın oluştur-
duğu srratejıye göre Pakistan. Türkıye
ile İslanı kı.şağının Körfez \e Çın'le
bütünleşme-.i »ağlanmalıdır. Wohlstet-
ter'a göre. bır ıstikrarsızlık unsuru olan
İslamıvet. Turkiye gıbı mutîef ik ulke-
lerde k'ontrc 1 altına alınmalı. düşman
ülkelerde -S.n vetler Bırliğı gibi- teşv ık
edılmelıdırı *). RAND ıçın hazırlanan
doktrin. daha sonra ABD'nın resnıı
doktrinı halıııegelmiştır ABDbaşkan-
larından Jinımv Carter'ın Llusal Gii-
. \enlık Işleri Danışmanı Zbigniew Brze-
zinski "Miıslümanlığın komüni/mc
kalkan oluşturduğunu" sövlüvordu
Rus\a"yı "veşil kuşakla" çevrelemek
fıkrı de ABi) kokenlidir. Turkiye'nın.
12 Eylüi 19x0 askerı darbesınden son-
ra Çın. Pakı^tan. Ku\e>t. Bırleşik Arap
Emirlikleri. Viısır,TunusveSuudi Ara-
bistan'la ıli.kilerinın sıkılaştmlması.
bazı nedenl;r vanında. bu çerçevede
gündeme gtlmiştir.
ABD'nın. Sovyetler Bırliğı'nın da-
ğılmasından sonra olujturduğu -.enar-
yolarda. Ru.^ya vebağımsızlıklannı ka-
zanan yenı cumhuriyetlerde Islamın
kulldmlmdsı da bulunmaktadır. Hen-
ze. Türkıye'yle ilgıli yazdığı raporda
şöyle demektedır: ~Eski Sovyetler'de,
püriten Yahabi doktrinler, kirienme\e
\e nıaterv aliıme karşı panzehir olarak
>a>gınlaştı. lUınlann soğuk savaş son-
rasındaki dı mokratik dü/enlerde nasıl
bir ta\ır alacakları henüz belli değil.
Radika) İslamcı akımlar güçlü ama, ve-
ni bir pragrjmı gündeme «jetirebilmiş
değiller. Öte vandan sufi tarikatlar, es-
ki Sovy etlerVİe toplumlann cn ilcrici ke-
simlerinden destek gördü. Bunlann bir
bölümii son ücrecc nıodcrn yaklaşıvor-
lar sosyal konulara. Said Nursi'nin öğ-
rencileri olan Nurcular, hilim. nıodern
bilgi \e ciddi modern eğitimin. gclenek-
sel olarak İslam'da bulunduğunu sa\ u-
nuyorlar. Tiırk avdınlannın Nakşiben-
diler konusundaki kavgılan da >apa>-
J.
HALÜK
GERAY
r i? , T ------ • Geçmişte komünizmi "yeşil kuşak"la çevreleme politikası
ÜSKA DUZEM SENARYOLAR1 oluşturan ve 12 Eylül sonrası Tüıkiye'yi de bu doğrultuda
yönlendiren ABD, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra
islam'a yaklaşımında tarikatları da dikkate alan yeni bir yol
izlemektedir.
• Henze şöyle diyor: Nakşibendiler, eski Sovyetler'de ve İslam
dünyasında oldukça güçlüdürler. Pek çok açıdan. Hıristiyan
ülkelerdeki kardeşlik örgütlenmelerine benzemektedirler. Ge-
riye dönük değillerdir. Nakşibendiler, eski Sovyetler"deki ba-
gımsız Türki cumhuriyetlerde ortaya çıkan girişimci sınıflar
için doğal bir bağlantı noktası işlevini görmektedirler.JIIRKIYEdır. Türkiye'nin doğusunda \e kasaba-
larında yaygın olan Nakşibendiler, eski
Sovyetler'de \e İslam dünyasında ol-
dukça güçlüdürler. Pek çok açıdan, Hı-
ristiv an ülkelerdeki kardeşlik örgütlen-
melerine benzemektedirler. Geriye dö-
nük değillerdir. Nakşibendiler. eski So\ -
yetler'deki bağımsızTürki cumhuriyet-
lerde ortaya çıkan girişimci sınıflar için
doğal bir bağlantı noktası işlevini gör-
mektedirler."
Görüldüğü gıbı. sadece güçlü bir
Rusya'nın, ABD'nın ışine gelmemesı
vanında. pıyasa ekonomisinin işleyi-
^inde Nakşibendı tankatının üstlene-
bıleceğı roller de ABD'nin ışıne gel-
mektcdır.
Batı - Doğu ikilemi
Henze'nın laikliğe, Atatürk ilkeleri-
ne genel yaklaşımı. Türkıye'nın ulus-
lararası sahada oynaması beklenen rol-
le ilgilıdır. Rusya ve yeni cumhuriyet-
lere ılişkin kurulan senaryolarda dının
bır yer aldıöı bellı. Bu değişım Türkı-
ye'nın yıllarca baktığı Batı'dan farklı
bir dünyava da yüzünü dönmesi olarak
ortayaçıkıyor. Henze. Türkiye'nin Ba-
tı'yı \eva Doğu'u seçmek gıbı bır ıkı-
lem içinde olmadıöına ınanmaktadır.
~Türki>e. Ortadogu'yu mu, Batı'yı
mı yoksa Orta Asya'yi mı seçecek? Bu-
nun \anıtı sadece biri değil, her üçünü
kapsamalıdır. Bunlar birbiriyle çeliş-
memektedir. A\rupa'nın Türkiye'yi
bürünün bir parçası olarak görmesi \e
Türkiye'nJn Ortadoğu *e Orta As-
>a'daki ilişkilerini maksimize etmesi
kendi çıkannadır. Bu. .ABD'nin de çı-
kannadır. Türkler, 1990'larda Balkan-
lar'dan ve eski Sovyetler BirüğPnden
büvük göçler olmasından çekinivorlar.
Bu da onlara, Müslüman \e Türki cum-
huri>etlere > ardım >aparak onJann du-
rumlannın kötüleşmesini sağlamaya
çalışmanın pragmatik nedenini oluştu-
ruvor. Türki\edün\a\ıetkilevebilir,sa-
dece kendi mahallesini değil. daha uzak
bölgeleri de etkilevebilir."
Bu sözlerle. Henze'nin Atatürkçü-
lük v e dın konusundaki saptamalannın
arka planını. Türkive'nin Ortadoğu.
Orta Asya ve yakın çevresındekı ülke-
ler üzennde etkıli olmasının oluştur-
duğu anlaşilmaktadır Yüzünü Do-
üu'ya da dönmü^ bır Türkıye'nın. Av-
rupa ve ABDnın çıkanna olduğu da
belırtilmektedır Henze'nin gorıişleriy-
le. Özal'ın \e onu ızle\en siyasi hare-
ketlerın. "aktif dış politika" olarak
özetlenen vaklaşımı arasındakı para-
lelliğe dıkkat çekilmelıdır Bunun ger-
çekleşmesi için de. laıklikten ödünler
\enlmesinin sa\unuldugu satır arala-
nndan anla^ılmaktadır.
ABD'nın İslamlaolan ilişkisıne ba-
kışaçısındakı değişıklikler sadece Tür-
kiye ile sınırlı değıldır. Ancak Türki-
ye'nın. yeni dünya düzeninin tslama
bakış açısında benzersız \ e önemh bır
yer tutacağı anlaşılıyor. ABD'de uzun
bır süre en çok satan kıtap lıstelerinde
ver alan "Megatrends 2000: 1990'lar
İçin 10 \eni \ önelim" ısimlı \ apıtia da.
Türkiye en önemlı küresel eğilimler-
den biri olarak sunulan. dinlerin can-
lanmasına ilişkın örnek ülke olarak ele
alınıyor. Özal'ın da bir süre elinden dü-
şürmediği yapıtta. köktendincılığin
dünv a çapında geliştığı vurgulanarak.
bu eğilimin Türki\e'de de sürdüğü.
"Hükümertekiler Brüksel'e bakarken.
camilerdeki inıamlann Mekke'\ebak-
öklan" \urgulanıyor ve ^u »oru soru-
luyor: "Acaba hangisi kazanacak. İsla-
mi diriliş mi. Avrupa Topluluğu mu?
Vbksa ikisinin \aratıcı bir sentezi mi?"
Kıtap. Türkive'nin. 2000 yılınakadar-
ki dönemde. küresel yaşam biçimiyle.
bunun karşısında oluşacak olan dını
külrürel millivetçi eğılimlerin etkileşı-
mi açısından u
ders kitabr niteliğınde
olacagı önkestıriminde bulunmaktadır
Ünlü düşünür Alvin Tofller'ın 1991
yılında yayımlanan kitabı **Güç Kay-
ması: 21. \ üzv ılın Eşiğinde Bilgi, Refah
veŞiddet" ısimlı çalışmaMnda, Atatürk
ve îran Şahı aynı kefeye konmaktadır.
Bakın Toffler neler diyor: (***)
"Atatürk ve İran Şahı toplumlannı
Eski CIA
Türkıye
Istasyon Şefi
Paul Henze'nin
laikliğe, Atatürk
ilkelerine genel
yaklaşırnı,
Türkiye'nin
uluslararası
sahada
oynaması
beklenen rolle
itgilidir.
Türkiye'nin
Türki
cumhuriyetlerle
dini yakınlığı bu
kapsamda ele
alınmaktadır.
Henze'ye göre
yüzünü
Doğu'ya da
dönmüş bir
Türkiye, Avrupa
ve ABD'nin
çıkannadır.
Prof. Dr. Cem Eroğul Atatürkçülüğe yönelik saldmlan değerlendirdi:
Yeni düzen, Kemalizm'le çatışıyorA.Ü. Siya^al Bilgiler Fakültesı Ana-
vasa Hukuku öüretim üvesı Prof Dr
türkçülüğe y onelik saldınlan ulus-dev -
let ve ussalhk ılkelen çerçevesınde de-
ğerlendiriyor. Eroğul. sorulanmıza şu
yanıtlan verjı:
- Hem yurtiçinden hem de y urtdışın-
dan. Atatürkçülüğe yönelik saidınlar
artıyor. Özellikle. Batı dünyasında Ata-
türkçülüğü \e laiklik ilkesini karalama
eğilimleri de beliriyor. Siz bu gelişmele-
ri nasıl yorumluyorsunuz?
Eroğul- Dünya çapında sermayenin
bır saldırısı var. Binnci amaç. üretım-
den pazarlaı laya kadar. değeryaratma
sürecine bütun düny ayı katmak. İkincı-
si bu yaratılan değerın boluşümünde,
sermayenin pay ını emek pay ıııın karşı-
sında görelı olarak arttırmaya çalışmak
Kemalızmın ıkı temel kurucuöğesi \ar-
dır bence. Bırincisi ulusal devlet anla-
yışıdır. Bunun bır boyutu. dışa karşı ba-
ğımsızlıkçılık. dığer boyutu demokra-
siye yönelik bir cumhuriyetçilıktır.
tkincisi ise ussallıktır. Dolav ısıvla. Ke-
• Eroğul: Sermayenin dünya çapındaki saldınsına karşı
koyabilecek, tek gerçek güç ulusal devlettir.
Evrenselleşrne ve küreselleşme para ve mal için vardır
ama emek için yoktur. O zaman emek güçlerinin elindeki
en güçlü silah, ulusal devletlerdir. Kemalizme
düşmanlığın temel noktası budur.
malizmin binnci özellıği ulusal devlet eden hareketlerin Kemalizme düşman-
anlav ışı \ eni dünv a düzeniv le çatışıvor.
Çünkü sermayenin dünya çapındaki
saldırısma karşı kovabüecek, tek ger-
çek güç ulusal dev leftir. E\ renselleşme
ve küreselleşme para ve mal için \ar-
dır ama emek için yoktur. O zaman
emek güçlennın elindeki en güçlü si-
lah. ulusal devletlerdir. Kemalizme
düşmanlığın temel noktası budur. Ulus-
de\ letın de başlıca ışlevi kendi egemen
sınıfına hizmet etmektır ama. belli bır
coğrat\a üzerinde belli bir topluluğun
ortak çıkarlannı dışa karşı sa\ unma iş-
le\ ını de \üklenmıştır Onun için bu
barajın yıkılması lazım. O bakımdan
Cem Boyner hareketi gibi devleti işin
odağına oturtan \e baş düşman ilan
lığının esas nedeni budur.
- Laiklik Batı'dan çıkan bir kavram
olmasına karşın, İslam ülkeleri bağla-
mında Balılıların da bu ilkeye yönelik
eleştirileri artıvor. Dolayısıyla Atarürk-
çülük de eleştirilivor. Neden? Yoksa
ABD şeriatçılıkla banşmaya mı çalışı-
yor?
Eroğul: Kemalızmın veni dün\a dü-
zenı ile çatışmasındaki önemlı ıkinci
neden de Kemalizmin ussallığı birinci
ilke kabul etmesidir. Sermave teknolo-
jıde. doğa bılimlennde ussalhğın yara-
tıcısıdır. Ama sermaye. ussalhğın top-
lum ilişkilennde egemen olmasının baş
düşmanıdır. îlk burjuva devrimlerinde
ussallığı savunduburjuvazi. Sonra. baş-
ta dın olmak uzere. kurulu düzeni sa-
vunacak hertürlü usdışı eğilimin sa\u-
nucusu olmuştur. \'eni dünya düzeni de
böyledir. Ussallığa karşıdır. Kemaliz-
me saldınnın ikinci boyutu da budur.
Ilımlı \e kendi yanlısı şenatçı güçler.
ABD'nın ışıne gelir ama. gerçek tek
boyutlu değildır. Batılılar, şeriat konu-
sunda biraz temkınli olma gereğinı de
duyuyorlar. ABD laık hurafeleri, yani
toplu iletişim araçlannın yarattığı.
burçlar. kitle kültürü gibi şeylen şeri-
atçılığa yeğler. Dın çeşıtlı tarihsel bağ-
lamlarda. çeşitli roller oynuyor. Türki-
ye cle şeriatçılığın. toplumsal tabanda.
ABD çıkarlanyla uyuşmayan yönleri
de vardır. Anadolu sermayesi. büyük
sermaye karşısında şeriatçılığa sanl-
maktadır. Bu yönüyle ABD'nin işine
gelmez. Boyner hareketi gibi Kemaliz-
me düşmanlıkta birleşen hareketlenn
şeriatçılıkla süslenmiş din okşayıcılı-
ğı. hıç kuşkusuz ABD'nın ıstediği tür
şenatçılıktır. Yanı yıkmak ıstedığınız
rakibin dıbini oymak için kullanabilir-
sıniz.
moderleştirmek istiyoriardı. Laik top-
lumlar oluşturarak, mollalan \e dini
örgütlenmeleri arkaya ittiler. Bununla
birlikte bu laik rejimkr. devam eden
Batı sömürgeciliği olarak tanımlandı-
lar. Sömürii \e çürüme(comıption) or-
taya çıktı >e ahlaki bir \ıkım oluştu."
Demek. Atatürk'ün "laikrejimi" sö-
mürü. çürüme \e ahlaki yıkımın kay-
nağı oluyor! Yedı düvelın sömürgeci-
lığine karşı kurtuluş sa\aşını zafere ta-
şıyan başkomutan da Iran Şahı > la bir-
likte "Batı sömürgecisi" oluyorlar.
Tofîlerda 1980sonrasi. "köşedönme-
cilik" ve Türk-İslam sentezi dayatma-
sını w
*klasikAtatarkçülük"sayıyorher-
halde.
Laiklik geriliyor
Toffler. laıklığın sanayı ülkelennde
de genlediğıne dikkat çekerek. bu ge-
lışmeyı -bellı sınırlar çerçevesinde-
olumlubulmaktadır TofTler'ınbuvak-
laşımı şu görüş üzerıne oturtulmuştur
"Endüstri öncesi toplum. bugün hü-
kümetlere ait olan güçlerce kullanılan
yetkilerin,çeşitli birimierin elinde oldu-
ğu ve bu birimierin çekiştiği heterojen
bir sistemdir. Endüstriyel dönemin
oluştuğu vüzyıllarda ortaya çıkan ulus
devletse. bunun tersine, çok daha stan-
dartlaşmış ve homojen bir sistemdir.
Şimdi, daha heterojen küresel bir siste-
me doğru, gerne hareket edivoruz.
Hem ileri 0diyoruz. hem geriye. Bu du-
runı dini ön plana çıkartıvor."
Papa'nın da Batı demokrasılerını
eleştirdığını ve "Hıristiyan Avrupa"
yaratılması ısteğinin laiklik öneesi dö-
neme ilişkin yankılar taşıdığını belir-
ten Toffler. "Endüstrileşmeyi gerçek-
leştirmeye yardımcı olan aydınlanma
fikirlerine karşı karartıeı bir saldın-
nın"sürdüğünu. Batı demokrasılerinın
ise "çağdışıkalmışkkkdemokrasisinin
temeUerinde bir değişikliğe gitmeye-
rek" bu saldınlann güç kazanmasına
yardımcı olduğunu belırtmektedir.
Toffler. "toplum için gerekli düzen" dı-
şında iktıdann yoğunlaşmasına karşı-
dır. Toffler. din konusunda şu önerme-
yı yapmaktadır: •'Kitlesel olmavan bir
toplumun ilk emri. farklılaşmaya gös-
terilen hoşgörüdür. Bu hoşgörü, hoşgö-
rülü olmav an düşüncelere bile -bir nok-
taya kadar- tanınmalıdır. Bütün dünya-
ya yavılmak isteyen. her insanı kucak-
İamak isteyen e\ rensel dinler. demok-
rasi ile uyum içinde olabilirler."
Toffler in göremedikleri
Toffler'ın. Atatürk'ü karalamalan-
na bakılırsa. cemaatlerın, üye olma-
yanlan totalıter bir şekılde zorlama-
dıkları sürece. demokrasıyle uyum
içinde olabileceğı görüşünün, Türki-
ye'de dile getirilmiş olan "cemaat hu-
kuku kurulmah" gibi benzeri çağnlar-
la paralellıği dikkat çekicidir. Toffler.
kapıtalizmin yeniden vapılanmasının
anlamlar (sembolik kültür) boyutunda.
merkez (gelişmiş) ve çevre (geri kal-
mış) ülkelerdeki farklılığını göz ardı
ediyor. Merkezde laık toplum temelin-
de farklı yaşam biçımlenne gösterilen
karşılıklı hoşgörünün: çevre ülkelerde
yakıcı ve karartıeı bir kökdendinci bas-
kıcılığa dönüşmüş olduğunun (Türk-
Islam sentezını unutmayalım)örnekle-
rini saymaya gerek yok.
SHP'nin İstanbuf Anakent Beledi-
yesi başkan adayı Zülfü Livaneli'nin.
danışmanlan arasında bulunacağını
açıkladığı Toffler'ın Recep Tay>ipEr-
doğan'a danışmanlık yapması hiç şa-
şırtıcı olmazdı! Tabıı. bu biraz da Er-
doğan'ın ne kadar demokrat olup ol-
mayacağı ile ilgılidir. Çünkü Toffler'ın
samimi olarak farklılıklara hoşgörü
gösterilmesıni istedığı, yapıtınınbütü-
nünden ortaya çıkmaktadır.
* Ufuk Güldemir. Çevik Kuvvet'in
GölgesindeTürkıve- 1980-1984, Istan-
bul. (Tekin Yayın'evr. 1987). s. 67.
** John Naisbittve Patricia Aburde-
ne. Megatrends 2000: Ten Nevv Dırec-
tions forthe 1990's. (Nevv York: Avon
Books. 1990) s. 118
*** AhinTofner.Povvershift: Knovv-
ledge, Wealth and \'iolence at the Ed-
ee of the 21 st Century. (Bantam Books:
Nevv York. 1991). s 366
Yarın. Köktendindliğe
yeni bakış
ÇALIŞANL.4RIN SORULARI / SORUNLARI \1L>1AZ ŞİPAL
POLITIKA VEOTESI
Agır vc* yıpratıcı işlerde geçeıı siiı*e
Soru: 1 Ocak 1965'te sigortalı olarak çalışmava başladım. Çalış-
tığım iş kolu 1978 yılında ağır \e \ ıpratıcı işler kapsamına alındı ve
bizlere her \ ıl için > üzde 25 \ ıpranma pa> ı tanındı. Böv lece her ça-
hştığımız vıl için aynca 90 günlük vıpranma payı aldık. Ocak
1995'te tam 30 \ılım doldu. Emekli işlemlerine başladım \e gün
sa> ılarımı toplattım. Sonuç olarak 10 bin 800 günlük prim öde-
mişdurumılaolduğumu öğrendim. 1978'den bu vana 18 vıl kar-
şılığı 1.620 günlük vıpranma zatnmı gün savılarıma eklenme-
miş. Her 240 gün için aylık oranı vii/dt bir arttığına göre, a\-
lığım v üzde vedi oranında eksik bağlanmış olacak. Ağır ve > ıp-
ratıcı işlerde kazandığım hu 1.620 günü nasıl değerlendiririm?
(A.E.)
^ANIT: 1 Eylül 1977 gıınu viirurlüğe gıren 209X sayılı yasa ile
bazı işlen "agır, yıpratıcı ve zehirteyici" işyerlerinden sayılmıştır.
Bu işyerlerinm bazı ışkollannda çalışan sıgortahlara dabu işlerde
geçen ve sıgorta pnmı ödenmış her tam yıl içinde aynca 90 gün-
lük, "itibari hizmet süresi" tanınmıştır Yasa sigortalının ağır, yıp-
ratıcı ve zehirleyıci işlerde geçen sürelerıne "bu sürelerin her tam
yılıiçin" 90 günlük sigortalılık süresınin aynca eklenmesıni öngör-
müştür. Ağır, \ ıpratıcı ve zehirleyıci işlerde 20 tam yıl çalışan bır
sigortalının Mgortalılık süresı 5 yıl geriye gıdecek ve kendısi 25 yıl
sıgortalılık süresını doldurmuş olacaktır. Buna karşılık ağır, yıpra-
tıcı ve zehirleyıci işlerde çalıştığı 20 vıllık sürenin karşılığı prim
ödeme gün sayısı artmayacak ve 7.20Ö günde kalacaktır.
Uvgulamanın nasıl vapılacağı, Sosyal Sıgortalar Kurumu'nun
8 9 1977 günlü ve 2206 sayılı genelgesınde açıklanmaktadır.
"Örneğin: (...) bu kanunun ek 1. maddesinde belirtilen işlerde 14
sene 6 av 10 gün = 5230 gün çalışmış olan sigortah için (çalışılan gün
sayısı \ Ö.25) formülü uvgulanmaksuretivle 1308gün itibari hizmet
gün savısı bulunacak, bu gün savısı toplanm tahsis sırasında aranı-
lacak sigortalılık süresinden indirilecektir.
21 sene4ay 12 günlük sigortalılık süresibulunan aynı sigor-
talı 5000 gün prim ödeme şartını gerçekleştirmiş bulunmasına
rağmen 25 vıllık sigortalılık süresini doldurmamış durumda-
dır. Sigortalı. söz konusu 1308 itibari hizmet gün sayısı veril-
mek suretiyle 25 vıllık sigortalılık süresini doldurmuş. dolavı-
sıyla 3 sene 7 a> 18 gün önce aylık almava hak kazandırılmış
olmaktadır." Ağır. yıpratıcı ve zehirleyıci işlerde çalışanlara uy-
gulanan her tam yıl ıçm yüzde 25'lik mbari gün sayısı yalnızca si-
gortalılık süresini etkilemekte. ancak prim ödeme gün sayısına bir
etkısi bulunmamaktadır. Bu nedenle itibari hizmet süresinin size
bağlanacak aylığa bır etkısi olmayacaktır.
T.C Emekli Sandığı Yasası'na göre benzeri işlerde 20 tam yıl
çaiışan bır sandık iştırakçisı 25 tam \ıl gıbı çalışmış olmakta ve 20
yıl karşılığı 7.200 gün üzennden değil. 25 tam vıl karşılığı 9.000
gün üzennden emekli aylığı almaya hak kazanmaktadır.
MEHMED KE3L4L
Kadıköy Yolculuğu...
Eminönü'nden vapura bindim, Kadıkoy'e geçiyorum. Kız
Kulesi'ne yaklaşır gibi oluyoruz, uzaklaşıyoruz. Selimiye
kuleleri görünüyor. Bu kuleler. nelerı çağrıştırmaz ki! 12 Ey-
lül günlerini düşünüyorum. Bir akşam üzeri getirip saman
dolu bir çuvah atar gibi kalabalık bir koğuşun ortasına at-
mışlardı beni. Üstünden kaç yıl geçti.
Geçende sis bastırdı; üç gün göz gözü görmedi. Bir ala-
ca karanlıkta üç gün. Marmara doldu, boğazlar tıkandı.
Vapurdurdu.
Karşıya yaklaşıyoruz; ınsanlar bir koşuşturma, bır daya-
nılmaztelaş içinde. Yıllar öncesi bir dostum, bu telaşa ben-
zer bir telaş içinde bacağını kaptırmıştı. Şimdi takma ba-
cakla dolaşıyor.
Vapurdan ındım.
Galencı Nevzat'a gıdeceğim. Bundan birkaç yıl önce sı-
kışık bir anımızda resım satmak zorunda kalmıştık. Eldeki
tuvallerden birkaçını ona vermıştık. Küçük bir hesabımız var
(ona göre) bır türlu kapanmadı.
Nevzat'ı galerıde bulamadım.
Kadıköy'ün sahafları, bir de sanat döküntüleri satan dük-
kânlan var. Vitrınlere bakarak oyalanıyorum.
Metin Altıok'a benzeyen bin çıkıyor karşıma. Metin Al-
tıok değil, ama çok benziyor. Bırtürlü çıkaramıyorum. Me-
tin değil.. Metin'i Sıvas'ta yaktılar, Metin yandı!..
Metin'i 1960'lardan. küçük meyhanelerden tanıyorum.
Dil-Tarih'te okuyordu. Nusret Hızır'ın öğrencisiydi. 27 Ma-
yıs günlerınin (kimine göre devrim, kimine göre darbe) ta-
dını çıkanyorduk. Özgürlük ya da özgürlüğe benzer 141-
142'ler. Gene solda sıkıntılar, gene solda keder. Metin'e
benzer kişi gittı. Nusret Hoca. öğretmen-öğrenci bılmez-
di. herkesle konuşacak bir şeyi vardı.
Solda bozgun sürüyor. Sağ da birbirine girdi. Belli ki önü-
müzdeki günlerde seçım var. Partiler uyanık, kandırmaya
çalışıyorlarsa da kımse yutacağa benzemiyor. Ha gayret.
Bundan önce kocaman bir seçimi. "Benim işçım, benim
köylüm, benim emekçım" dıyerek torbada daha ne kadar
'benim' varsa onlara sahip çıkarak kazanan Süleyman
Bey'i düşünüyorum; Başbakanlık koltuğuna nasıl da yu-
muşacık oturuverdi. Sonra da şımdiki koltuğa...
Şu ikı dizeye ne buyurulur:
"Köylümuz, efendimız tarlasında perişan
Işçimiz, kardeşimiz kavgasında penşan"
Cahit Sıtkı Tarancı, bu dizelerle hiç mi bir şey kazan-
madı? 'Yaş 35' şıırıyle CHP'nın şiir birincilığini aldı. Nurul-
lah Ataç da mılletvekıllığinı önerdiklerinde çok utanmış. Yü-
zünün kızardığını söyleyenler vardır. Oysa Köşk'te başçe-
virmendi.
Yusuf Ziya'larla, OrhanSeyfi'lerlekendinibirtutmuyor-
du da ondan yüzü kızarıyordu.
Faruk Nafiz Çamlıbel seçildiğinde;
"Şükür. kaç yıldır bekliyordum" demiş.
"Vaktim var, Kadıköy Çarşısı'nı dolaşayım" dedim. Ne-
rede o görkemlı çarşı!.. Eskiden tezgâhlarda balık yumur-
tası, havyar görürdünuz, şimdi yok! Bir çarşının çarşısızlı-
ğı için bu kadarı yetmez mi? Balıklar, isli balıklar, lakerda-
lar...
Kendimı bildım bileli ıki çarşı tanırım; biri Beyoğlu Balık
Pazarı, öteki Kadıköy Çarşısı... Müşterisi de değişmiş, ha-
ni şık hanımlar. cıcı beyler. Şuralarda Hacı Bekir'in bir şu-
besi olacaktı, ha, şuralarda neresiydi acaba? Oturup bir
şeyler içebilirim. buldum dükkânı, ama bir şey içesim gel-
medi. Döndüm, dolaştım, Nevzat'a bir daha uğradım, yok!
Canım sıkkın, boynum bükük Beşiktaş vapuruna bindim.
Hayrettın Iskelesı'nde ındim. Karanfilköy otobüsünü bek-
ledim; geldi, bindim, boş yer vardı, oturdum.
BULIVIACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Eşya ve mekân tasa-
nmında. insanlann be-
densel ve ruhsal özel-
lıklenyle eğilımlerinın
göz önüne ahnması. V
Adaçayı. 3/Bir renk...
Ağır kokulu bır gaz. 4/
Ingıltere'ye ısmarlanan
denızaltılan almaya aı-
derken, 1941'de Kıbns
açıklannda kimlığı be-
lirsiz bır deruzaltı tara-
fından batırılan Türk
gemisi... Maksim Gor-
ki' nin bır romanı. 5/
Bır tarafa yönelme, dönme Rev
6/ Çelikçomak oyununa ve bu
oyıında kullanılan değneğe veri-
len ad... Zurnanın dudaklara ge-
len kamış bölümü. 7/ Genışlik...
Gaıpten haber verdieine inanılan
melek 8/ Gelir.. Zehir 9/ Akarsu
yatağı . Doğu Anadolu Bölge-
si'ne özeü bir halk ovunu.
V LKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Düz dokuma kumaşlan çeşitli
boyar madde ve kumaş baskı yöntemlenyle desenlendırme iş-
lemi. 2/ Bir nota.. Iğdiş edilmiş hayvan. 3/ Kurşunkalem ve ki-
mi aygıt parçalannın vapımında kullanılan bir çeşıt doğal kar-
bon... Arjantın'ın plaka işareti. 4/Bursa'nın Inegöl ilçesi yakın-
lanndaki kaplıca... Maden, ağaç ya da taş üzerine yazı ya da
şekil oyma. 5/ Bir soru sözü... Ürün kaldırma işi. 6/ Etiyop-
ya'da bır ırmak... Ödeşme. razı olma. 7/Kumarda ortaya sürü-
len para... ttalya'da. eğn kulesiyle ünlü kent. 8/ Yeryüzünün 80
km. üstünden başlayan >ukan atmosfer katmanı. 9/ Fazla bon,
avanak... Eylemlen olumsuz yapmakta kullanılan ek.
İLAN
SAKARYA İŞ MAHKEMESİ'NDEN
SAYI: 1994 143
Davacı: Mehmet Müştü - Meşeli Köyü Adapazan
Davalr. Galıp Demırağ (Adresi meçhul)
Dava: Tesbıt
Davacı Mehmet Müştü tarafından davalılar Galıp Demirağ ve
S.S.K.Genel Müdürlüğü aleyhme açılan tesbıt davasmda:
Davalılardan Galıp Demırağ'ın adına PTT kanalı ile teblıgat
yapılamaması sonucunda adresi tesbıt edılemedığtnden ılanen
teblığine karar venlmış olmakla:
Davalı Galıp Demırağ'ın duruşmanın kaldığı 21.3.1995 günü
saat 09.30'da mahkememız duruşma salonunda hazır bulunma-
sı ve>a kendısım bır vekıl ile temsıl ettırmesı. aksı takdırde yok-
luğunda karar venleceği davetıye yerine geçerli olmak üzere
ilanen teblig olunur Basın: 7417
ÎLAN
SAKARYA İŞ MAHKEMESİ'NDEN
SAYI. 1994,144
Davacı: Ahmet Ata - Yeni Mh. Barış Sk. 5 4 Soğanlık Kartal-
İstanbul.
Davalı: Galip Demirağ (Adresi meçhul)
Dava: Tesbıt
Davacı Ahmet Ata tarafından davalılar Galip Demirağ ve
S.S.K.Genel Müdürlüğü alevhme açılan tesbıt davasında:
Davalılardan Galıp Demırağ'ın adına PTT kanalı ile teblıgat
yapılamaması sonucunda adresi tesbit edilemediğınden ılanen
teblığine karar venlmış olmakla:
Davalı Galıp Demirağ'ın duruşmanın kaldığı 21.3 1995 günü
saat 09 30'da mahkememız duruşma salonunda hazır bulunma-
sı vevakendısını bır vekıl ile temsıl ettırmesı. aksı takdırde yok-
luğunda karar v enleceğı davetıye yerine geçerli olmak uzere ıla-
nen teblıg olunur Basın: 7416