Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yavın Yönetmeni: Orhan Erinç #
Genel Vayın Koordinatörü. Hikmet
Çetinkava • Yazıışleri Müdürlen
Ibrahim Vıldız. Dinç Tayanç (Sorumlu)
• Haber Merkezi Müdurîi: Hakan Kara
# Görsel Yönetmen. Fikret Eser
Dış Haberler Ergun Balcı • tstıhbarat. Yalçın Çakır
# Ekonomi Biilent kı/anlık • Radyo-TV; Uygar
tremektar • Kültur Handan Şenköken • Spor.
Abdülkadir Yücelman # Yurl Haberler Mehmet
Saraç • Makaleler Sami Karaören • Çevın
Sevfettin Turhan # Düzeltme Abdullah Yazıcı
Y a y ı n K u r u l u İ l h a n S e l ç u k
(Başkan). Orhan Erinç, Oktay
Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet
Çetinkava, Şükran Soner, Ergun
Balcı, DinçTayaırç, Ibrahim Yıldız,
Orhan Bursalı. Mustafa Balba>.
Ankara TeniMİci.M: Mustafa Balbay 0 Haber Müdürü: Dogaa
Akın Atatürk Bulvarı No: 125. Kaf 4. Bakanlıklar-Ankara Tel:
4195020(7hatı, Fak> 4195027#lzmirTemsılcısı SerdarKızık.
H. Zıya Bh 1352 S 2 3 Tel 4411220, Faks: 4419117 • Adana
Temsılcısi Çetin Yiğenoglu, Irıönü Cd. 119 S. No:l Kaf.l, Tel:
3522550. Faks 3522570
Müessese Müdürü. Erol Ertaıt#Koordınaör
Ahmet Koruban • Muhasebe: BületıtYeoer
9 Idare Hüsevin Gürer O işletme: Önder
Çelik • Bılgı-lşlem Nail tnal • Bılgısayar
Sıstem Mürüvet Çiler • Reklam: Reha
Ijrtman • Halkla îlişkıler. Nurten Berksoy
YıyımUvın *e Basan: Ycnı Gün Haber Ajansı, Basın ve Yayıncıhk A Ş
TMcocağı cad 39 41 Cagaloglu 34334 lst PK 246 tstanbu] Tel (0'212) 512 05 05 (20 hat). Faks (0/212» 513 85 95
1 ŞUBAT 1995 Imsak:5.41 Güneş: 7.08 Öğle: 12.25 Ikindı: 15.02 Akşam: 17.27 Yatsı: 18.49
Uzgün,ama
• Çeviri Servisi - Kris
Aquino Filıpinler'in sevilen
film yıldızlanndan biri. Yaşı
henüz 23. Mesleğinden de.
yaşından da önemlisi ülkenin
eski cumhurbaşkanı Corazon
Aquino'nun kızı olması. Bir
televizyon programında
seyircilerin karşısında böyle
hıçkıra hıçkıra ağlamasının
nedeniyse hakkındaki
şiddetli eleştiriler. Kris
Aquino'nun kendisioden 20
yaş büyük, evli, artist Phillip
Salvador ile yakınlığı öteden
beri biliniyordu. Gûnün
birinde bu yakınhğın
hamilelikle sonuçlandığı
ortaya çıkınca genç Aquino
kendisiyle görüşen
televizyon muhabirine
"Skandala neden olduğum ve
hamilelik için doğru zamanı
seçemediğim için, ûzgûnüm.
Yoksa Phillip'i sevdiğim için
hiç de pişman değilim" dedi.
Çiğyurourta
zararlı
• tstanbul Haber Servisi -
Tüm Tüketicileri Koruma
Derneği'nden (TTKD)
yapılan açıklamada,
"Salmonella" adlı bakteri
tipinin bulunduğu tavuk ve
yumurta ürûnlerinin, çiğ
olarak tüketilmesi
durumunda gıda
zehirlenmesine yol
açabileceği görüşü
savunuldu. Ozellikle
çocuklara süt içerisine
katüarak içirilen çig
yumurtanın gıda
zehirlenmesi yönünden
önemli bir risk
oluşturduğuna dikkat
çekilerek, Salmonella türü
bakterilerin pişirme yolu ile
etkisiz hale getirilebvlecegi
kaydedildi. Gazetemizin 30
Ocak 1995 günkû sayısında,
"Yumurtadaki tehlike"
başlığiyla arka sayfada
yayımlanan haberde,
yumurtadâki "Salmonella"
nın insan sağlığına olumsuz
etkisinin bilinen temizleme
yöntemleri veya pişirme ile
giderHemeyeceği görüşüne
yer verilmişö.
Beyoğhı
Derneği
• tstanbul Haber Servisi -
Beyoğlu Güzelleştirme
Demeği, kuruluşunun 10.
yılını önceki gün
dûzenlediği etkınlikler
çerçevesinde kutladı. Ilk
önce dernek binasında
toplanan üyeler, geçmiş on
yılın bir değerlendirmesini
yaparken, akşam saatlerinde
de Çiçek Pasajı'nda
toplanarak doyasıya eğlendi.
1985 yılında kurulan ve bu
yıl kuruluşunun 10. yılinı
kutlayan Beyoğlu
Güzelleştirme Derneği'nin
Başkanı Vitali Hakko,
üyelerle birlikte yaptıklan
basın toplantısında "Son on
yılın bir değerlendirmesini
yaptık" derken. ilen ki
günlerde. derneklerinde bazı
değişikliklerin ve
gelışmelerin olacağını
belırtti.
Türkiye'nin tezlerini belirleyecek Ulusal Komite, 2-3 şubatta Ankara'da toplanıyor
HABITAT için 'siviP sonmdııhıklarOKTAY EKİNCİ
1996 yılı haziran ayında tstanbul'un ev sa-
hipliği yapacağı Birleşmiş Millefler 2. İnsan
Yerleşimleri Konferansı (HABtTAT-Il) için
Türkiye'nin hazırlayacağı Ulusal Rapor'a yö-
nelik ilk geniş katıhmh tartışma toplantısı 2-3
Şubat 1995 günlerinde Ankara'da gerçekleşe-
cek.
Başbakanlık tarafindan HABÎBAT-H zirve-
sinin koordinasyonu ve düzenlenmesiyle gö-
revlendirilen Toplu Konut tdaresi (TKJ), özel-
likle Ulusal Rapor'da ilgili tüm kesimlerin gö-
rüş ve katkılannın yer alabilmesi için, aralann-
da çok sayıda sivil toplum örgütünün de bulun-
duğu 100'e yakın kurum ve kuruluş temsilci-
lerinden oluşan bir 'Uhısal Komite' kurdu.
1994'ün sonbahannda ilk toplantısını yapa-
rak çalışmaya başlayan Ulusal Komite, şimdi
Ankara'daki TSE konferans salonunda ikinci
kez bir araya gelerek katılımcı kurumlann bu
süre içerisinde hazırladıklan 'öneri raporlan-
m' ele alacak. Yine TKİ tarafindan daha dar bir
uzmanlar kadrosu şeklinde oluşturulan 'Da-
nışma Kurulu'ise ulusal komite toplantısında
tartışılan öneri raporlan değerlendirmeye ala-
rak mart ayı sonuna kadar 'Ulusal Rapor'un I.
taslağını' hazırlayacak. Bu ilk taslağın yeni-
den ulusal komitede tartışılması ise nisan ay ın-
daki 3. büyük toplantıda gerçekleşecek.
'insan yerieşmeleri ve kentleşme sorunlan'
konusunda HABİTAT-H'ye sunulacak 'Türki-
•Sivil toplum kuruluşlan, meslek odalan, kooperatif birlikleri, çevreci kuruluşlar ve insan haklanna duyarlı
diğer demokratik kurumlar, eğer HABÎTAT-II'nin îstanbul'da yapılmasının temelde 'Türkiye'nin
demokratikleşmesi için' de gerekli olduğunu vurgulayabilirlerse, Batı'daki kampanyaya karşı hükümetin
alacağı önlemlerden çok daha etkili bir süreç de başlatılmış olacak.
ye'nin görüşleri ve tezleri'anlamına gelen Ulu-
sal Rapor için Ankara'da düzenlenen bu geniş
katıhmh tartışma toplantısı, yine HABtTAT-II
zirvesine yönelik olarak özellikle Batı ülkele-
rinde başlatılan ve 'Türkiye aleyhine' bir ulus-
lararası kamuoyu oluşturmayı hedefleyen kam-
panya nedenıyle büyük önem taşıyor.
Bilindıği gibi, Türkiye "deki 'insan haklanih-
lalleri' tartışmalannı ve buna bağh olarak Do-
ğu ve Güneydoğu'daki 'kırsal yerleşmelerin
boşalmasT sürecini gündeme getiren bazı ulus-
lararası örgütler, Birleşmiş Milletler'e baskı
yaparak HABlTAT-II zirvesinin tstanbul'da ya-
pılma karannın değiştirilmesini istıyorlar.
Basına yansıyan son haberlere göre, Batfda-
ki 'hükümet dışıörgütkrin' bu niyetle oluştur-
duklan bir sekreterya, H ABtTAT'tan sorumlu
BM Genel Sekreteri Wally VDow'a başvura-
rak, 184 ülkeden yaklaşık 35.000 kişinin katı-
lacağı 'yüzyıkn bu son büyük uluslararası bu-
luşmasının" Türkiyede değil.'yaşama ve ba-
nnma hakkına saygıh' bir başka ülkede gerçek-
leşmesini savunuyorlar.
Işte böylesi bir ortamda, katılımcılann
önemli birbölümünü "Türkiye'deki hükümet
dışıörgütlerin' oluşturduğu Ulusal Komite'den
çıkacak görüş ve öneriler. Batı'daki 'aynı tür-
den've 'benzer hedefler etrannda birleşen' ör-
gütler üzerinde de etkili olabilecek bir 'demok-
ratik di>alog" ortamını sağlayabilir.
Ankara'da TKt'nin eşgüdümü altında bu
hafta bir araya gelecek olan si\ il toplum kuru-
luşlan, meslek odalan. kooperatif birlikleri
çevreci kuruluşlar ve ınsan haklanna duyarlı
dığer demokratik kurumlar. eğer HABtTAT-
Il'nın Istanbul'da yapılmasının temelde 'Tür-
kiye'nin demokratjkieşmesi için' de gerekli ol-
duğunu vurguluyabilirlerse benzer şekilde yı-
ne bu dünya zirvesinin Türkiye'deki demokra-
tik güçlerle 'uluslararası bir dayaıuşına'plat-
foımu yaratacağını savunabihrierse, Batı'daki
kampanyaya karşı hükümetin alacağı önlem-
lerden çok daha etkili bir süreç de başlatılmış
olacak.
Evrensel sonımluluk
Ulusal Komite'nin önündeki diğer bir 'ev-
rensel sorumluluk'ise hiç kuşkusuz ulusal ra-
porun son derece 'gerçekçi' ve Türkiye'deki
kentleşme sürecini 'sorgulayan' bir bilimsel
içerik taşıması.
Başka bir deyışle, ülkede yaşanan sorunla-
nn ulusal ve uluslararası nedenlerinin ve iliş-
kilerinin, hem kendimizi. hem de dünyayı *ya-
nrtlamayacak' bir açıklıkta, objektif olarak
HABlTÂT-11 zirvesine götürülmesi, bu sorun-
lann çözümü yönünde eşı bulunmaz bir 'kü-
resel tartışma ortamının' da değerlendirilme-
si şansını yaratacak. Örneğin, 2000 yılında
dünyada nüfusu 10 milyonu aşacak ilk 20 ken-
tin 18'inin '3. Düm-a ülkeferinden' olması, bun-
lar arasında İstanbul'un da aynı 18 kent arasın-
da yer alması. özellikle 'göçe dayalı1
bir kent-
leşme sürecinin aslında tüm dünyanın genel bir
sorunu değil, temelde 'gelişmekte olan ülkele-
rin' ortak bir sorunu olduğunu gösteriyor.
Bu evrensel gerçek ise Türkiye'nin global
kentleşme sorunlannı tartışırken "yazgı birliği'
içinde olduğu yoksul ülkelerle dayanışma ve
diyaloğunu güçlendirmeye özen gösteımesıni,
'kente göçü körükleyen uluslararası ekonomik
dayatmalara karşı' aynı ülkelerle bırlikte etkin
tavır almasını gerekli kılıyor.
Yine aslında gelişmiş ülkelerde artık 'sorun'
olmayan. sadece Türkiye gibı ülkelerde 'çar-
pık ve plansız kentieşmeve'neden olan iç göç-
lere bağlı gecekondulaşma sürecinin de Istan-
bul'da artık 'kaçak yapılaşmaya' dönüştüğü,
HABÎTAT-H'nin gündeminde önemli bir tar-
tışma başlığı olacak.
Ulusal Rapor'da bu konuya yer verilirken
kentsel yağmanın giderek 'ekonomiyi' de yön-
lendirmesi ve bunun aynı düzeyde 'demokra-
siye' de yansıması, aln çizilmesi gereken temel
değerlendirme konulannı oluşturacak.
Ulusal sonımluluk^.
Türkiye'nin özellikle 'insan yerleşmeleri'
konusunda dünyaya sunacağı birikimleri ara-
sında en özgün ve 'ayncahklı'yanı ise kuşku-
suz bu alandaki 'zengin uygarük tarihine' sa-
hip olması. Yine 2700 >ılİık lstanbul kentinin
yanı sıra, Anadolu'daki bınlerce yılhk kent ve
yerleşme geleneği, 'geçmiş birikimlerin gelece-
ğe de ışık tutması' açısından HABtTAT-ll'de
Türkiye'ye özel bir misyon yüklüyor.
Başka hemen hiçbir ülkede olmayan bu ta-
rih ve uygarlık zengınlığınin 'kentkşmevekul-
türel süreklilik' bağlamındaki koruma ve de-
ğerlendirme sorunlannın da Türkiye'nin Ulu-
sal Raporu'nda özel bir ağırlık içinde yer al-
ması gerekiyor... Cumhurbaşkanı Süteyman
Demirel, geçen yıl HABİTAT zirvesi için her-
kesten destek isterken bu büyük buluşmanın
ülkemız için 'alûn bir fırsat' olduğunu söyle-
mişti. Ulusal Rapor'un ilk önemli tartışması-
nı bu hafta yapacak olan Ulusal Komite de bu
altın fırsatı en lyi şekilde değerlendirebil-
menin. deyim yerindeyse, 'ulusal sorum-
luluğunu' taşıyor...
tstanbul Devlet Tiyatrosu'nun 'Sanat Insanlan' etkinliklerinin ikincisi düzenlendi
Karikatürle özdeşleşmiş usta: Turhan Selçuk
Kültür Servisi - Yıllardır u
çizginin sö-
züyle konuşan. Türk karikatürünün bü-
yük ustası" Turhan Selçuk ıçinöncekı ak-
şam Taksim Sahnesi'nde bir gece düzen-
lendi. lstanbul Devlet Tiyatrosu'nun ger-
çekleştirdiği 'Sanat İnsanlan' etkinlikle-
rinin ikinci konuğu ojan Turhan Sel-
çuk'un yaşam öyküsü Ûlkü Ayvaz'ın se-
naryosu ve Murat Karasu'nun rejisiyle
lstanbul Devlet Tiyatrosu sanatçılan tara-
findan sahneye aktanldı, bazı mektupla-
n okundu. Böylece konuklar karikatür sa-
natına yıllannı veren Turhan Selçuk'un
Türkiye'nın tarihiyle paralel olarak ge-
çirdiği süreçleri izîeme fırsatı buldu.
Turhan Selçuk, dostlan ve pekçok sa-
natçı o gece Taksim Sahnesi'ndeydi. 'Ab-
dülcanbaz' çizgileriyle süslenmiş sahne-
de konuşma yapan sanatçı dostlan hem
onun yaşamından kesitler sundular, hem
de onunla ilgili anılannı anlattılar. Turhan
Selçuk'u 45 yıldırtanıyan, en yakın arka-
daşlanndan Mengü ErteL onun disiplin-
li ve çalışkan biri olduğunu belirtti ve 'Ab-
dükanbaz yanını' anlattı.
Hapishanede birlikte
geçen 8 gün '
Hayati Asılyazıcı konuşmasında 12
Mart dönemine döndü. Turhan Selçuk'la
birlikte hapishanede geçirdiği sekiz günü
anlatan Asılyazıcı, Selçuk'un dayak yer-
ken bile nasıl onurlu bir insan olduğıınu
dile getirdi. Ustanın kaburgalan da o gün-
lerde kınlmıştı. Ancak Turhan Selçuk. her
türlü baskıya karşın, çizgileriyle eleştiri-
lerini ifade etmeye, sanatçı sorumluluğu-
nu yerine getirmeye devam etti.
"Abdülcanbaz" bundan yirmi yıl kadar
önce, Genco Erkal'ın yönetmenliğinde
ilk kez Dostlar Tiyatrosu'nda sahnelen-
mişti. O yıllann "Abdüfcanbaz"ında yer
alan oyunculardan Mehmet Akan söz al-
dığında "Abdük-anbaz" ıçın "kirlenme-
yen bir sevgi ve heyecanla anımsadığunız
bir sanat olayı"dıyordu. Metin üzerinde
iki aylık bir çalışma sonucu tiyatroya
uyarladıklan "Abdülcanbaz"ın Türki-
ye'nin zengin tarihsel mozayiğini de çok
iyi verdiğine inanıyordu Mehmet Akan.
Abdülcanbaz günceUigini
yitirmedi
Aradan yıllar geçtikten sonra "Abdül-
canbaz", Devlet Tiyatrolan tarafindan ye-
niden sahneleniyor. Kenan lşık'ın yönet-
tiği o>oında Abdülcanbaz, yine güncelli-
ğinden hiçbir şey yitirmemiş olarak seyir-
ci karşısında. Ancak Turhan Selçuk'un
deyimiyle "Bu kez Gözlüklü Sami başrol-
de. Bugün Gözlüklü Samiler ilerici görü-
nüyor. Abdülcanbazlar sinmiş, dağümış,
örğütsüz, yenik düşmüş_"
Turgut Çeviker perdedeki karikatürle-
Taksim Sahnesi'ndeki gecede konuşan Turhan Selçuk u
Bugünlerde bir Mustafa Kemal'e daha ihtiyacutuz var" dedi.
rin, aydınlığın yüzünü yansıttığını belir-
terek konuşmasına başlıyordu. Güldi-
ken'de Turhan Selçuk özd sayısı yapar-
ken ona yazılan tüm mektuplan okuduğu-
nu belirten Çeviker mektup dünyasının
Selçuk'un bir yanını yansıttığını iddia
ediyordu.
Türk karikatüründe üç ayak olduğunu
belirtiyordu Çeviker: "1908'lerde,ondo-
kuzuncu yüzyil karikatürünü yeniden
Türkiye'ye tanıtan Gemil Gem, 1923'ten
sonra deformasyonun hakim olduğu ka-
rikatürlerçtzentemal Nadir\"e 1950'ler-
den sonra çizgüıin iç dilineyöneknTurhan
Selçuk_" Türk karikatürünün bu üç kışı-
den nefes aldığını savunan Çeviker. onla-
nn bir "alon üçgen" oluşturduğunu söy-
lüyordu.
Sahneye çıkarak seyircileri gülmekten
kınp geçiren Eflatun Nuri. gençlik yılla-
nna bir yolculuk yaparak o günlerin genç
çizerler kuşağına ışık tutuyordu. Turhan
Selçuk'un sanatına ne kadar saygılı oldu-
ğunun en büyük göstergesi olarak da onun
kendini, evine kapatarak işine vermesini
gösteriyordu. "İnsan istersebütün dünya-
yı evine getirir. Turhan Selçuk. karikatür-
le özdeşleşmiş bir insandır. O, mizah tari-
hine adını altın harflerte yazdırdL Turhan
Selçuk hakettiği yerdedir" diyordu.
Karikatûrierie yaratdan sarsınn
Cevat Çapan ise bir mektupla sesleni-
yordu Turhan Selçuk'a. Karanlıkta onu
göremeyen Çapan, "Korktunuz size söy-
leyecekleritndea, siz de bizi korkuttunuz
yaptığınız işlerle" diyordu mektubunda.
Hegel'ın "Zihnin kendi kendini tanıma-
sı"şeklındeki mizah tanımını belirten Ça-
pan, "Evet sevgili Turhan Selçuk. sen de
karikatürlerinde zihnin kendi kendini ta-
nımasına yardım eden bir sarsıntı yaraü-
yorsun" dvyordu.
Alpay Kabacab ise Turhan Selçuk'un
karikatürün özgünleşmesini sağladığını.
yeni kuşaklann çağdaş kankatürün yo-
lundayürümek zorundaolduklannı belir-
tiyordu: "O kendi yolunda yürüyüp usta
oldu. Onun mizahını yorumlarken bizde
klasik karikatürü aşmaliMz"
Bütün bu konuşmalardan ve "Abdül-
canbaz'' oyunundan bir sahnenın sunul-
masından sonra sahneye çağnlan Turhan
Selçuk. "Bu kadar övgüyü hakettün mi
bilmiyorum'' diyor ve Abdülcanbaz'i
sahneleyenlere, bu geceyi gerçekleştiren-
lere teşekkür ediyordu.
Turhan Selçuk kendisine sunulan pla-
keti aldıktan sonra yaptığı konuşmada,
bir aydın olarak bugünün Türkiye'sinde
yaşananlara değinerek "Ben Gazi Mus-
tafa Kemal'i çok seviyorum. O bir dahi.
kumandan. diplomat aydin bir insan. Bu-
gün Türkiye'de pek çok tuzaklar
kunıluyor. Bugünlerde bir Gazi Mustafa
Kemal'e daha ihtiyacımız var" diyordu.
Berlin Film Festivali 9 subatta
ABD-Avrupa-Asya
üçgeninde maraton
GÜNERVİİREKLtK
BERLİN - Berlin Film Festi-
vali önemini yine de hâlâ koru-
yor galiba. Her şeyden önce, Av-
rupa Film Pazan ve Forum'da
gösterilen filmlerle dünya TV
pazarianna açtığı "y-üzkrce
füm" seçenegiyle...
Bu yıl da aynı özelliklerle
Uluslararası Berlin Film Festiva-
!ı çekiciliğini korumaktadır di-
yebiliriz. Festivalın, Cannes ve
Venedik'e ve hele Oscar'a kıyas-
la pek de önemsenmeyen yanş-
ma bölümüne gelince:
Bu yıl festivalin yanşma bölü-
müne 17 ülkeden 23 film katılı-
yor. Festivalin açılışı 9 ocak ak-
şamı Zoo-Palast Sineması'nda
Alman yönetmen Margarethe
von Trotta'nm "Das Versprec-
hen"(Söz) adlı filminin yanşma
dışı gösterimiyle başlayacak. Bu
filmde von Trotta, duvar yıkıl-
madan önceki iki Almanya'nın
ınsancıl sorunlannı irdeliyor ve
biri doğuda diğen batıda yaşa-
yan iki sevgilinin öyküsünü an-
latıyor.
Yanşma dışı gösterilecek Ed-
gar Reiz'ın "RejisörlerinGecesi"
adlı filmde, Alman rejisörlen si-
nemanın geçmişini, bugününü,
geleceğini tartışiyorlar. Tartışan
rej isörler arasında Wim VVeoders
de var. Yanşmaya giren bir diğer
filmde ise Herbert Achtern-
busch, "Hades" (Ölüler Diyan)
adlı filmiyle bir tabut fabriİcası-
nı, Yahudileri ve ölümü anlatı-
yor. Bu yılki Uluslararası Berlin
Film Festivali'nin ağır topu yine
Amerika, yani Hollywood.
Hollywood'dan biri yanşma dışı
tam yedi film var '•AVettbevverb*
bölümünde. Altı ABD yapımı
filmden biri veya ıkisi ya da üçü,
bir ödül alacak kuşkusuz. Ame-
rika'ya karşı Avnıpa ise festiva-
le, Almanya'nın yanı sıra, Fran-
sa, Avusturya, Belçika, tsviçre,
tngiltere, Italya, Ispanya ve Nor-
veç çoğu ortak yapım filmlerle
katılıyor. Retrospektifbölümün-
de bu yıl ünlü Fransız oyuncusu
Alain Delon'un filmleri gösteri-
lecek ve sinema dünyasına kat-
kılanndan dolayı kendisine bir
de Altın Ayı Ödülü verilecek.
45. Berlin Uluslararası Film
Festivali'ne katılacak yanşma
filmleri:
1. The Addktion (Abel Ferra-
ra-ABD)
2. Nobodys Fool (Robert Ben-
ton-ABD)
3. Quiz Show (Robert Red-
ford-ABD)
4 Silent FaM (Bruce Beres-
ford-ABD)
5. Smoke (Wayne Wang-
ABD)
6. Before Sunrise (Richard
Linklater-ABD/Avusturya)
7. L'appât (Bertrand Tavemi-
er-Fransa)
8. Un Bruit Qui Rend Fou
(Alain Robbe-Gnllet, Dimitri de
Clercq-FransaBelç ikal svıçre)
9. El Calkjon de ios Milagros
(Jorge Fons-Meksika)
10. Les Centet une Nuits (Ag-
nes Varda-Fransa'lngıltere)
11. ColpodiLuna(Alberto Si-
mone-ttalya/Fransa)
12. Hades (Herbert Achtern-
busch-Almanya) '
13. HongFen"Blush"(Li Sha-
ohang-Çin/Hong Kong)
14. Pjesa dlja Passahira "Bir
Yoku İçin Bir Tîyatro Oyunu"
(Vadim Abdraşitof-Rusya)
15. Red Rose VVhite Rose
"Kırmızı GüUer Beyaz GüUer"
(Stanley Kwan-Hong KongTay-
van)
16. El Rey del Rio (Manuel
Gutierrez Aragon/lspanya)
17. Sh'chur (Shmuel Hasfari-
Israil)
18. The Taebaeck Mountains
(Im Knovv Taeck-Kore)
19. Ti Kniver i Hjertet "Yü-
rekte On Btçak" (Marius Host-
Norveç)
20. Transadantis (Çhristian
NVagner-Almanya)
21. VVTıen Night is Falling (Pat-
ricia Rozema-Kanada)
22. Xiatian de Xue "Summer
Snov" (Ann Hui-Hong Kong)
23. Back to Roots (Leung Ray
Pun Hei-Hong Kong)
Festivalin "Wettbewerb" adlı
resmi bölümünde gösterilecek
*yanşma dışı" filmler:
1. Blue in the Face (VVayne
Wang. Paul Auster-ABD)
2. Die Nacht Regisseure (Ed-
gar Reiz-Almanya)
3 Das Versprechen "Söz"
(Margaretha von Toretta-Al-
mama).
Biliııçsiz ısınırken havayı kirletiyoruz
Prof. KUTSAL TÜLBENTÇİ
(tTÜ Kimva-Meialurji Fakültesı)
Son yıllarda, özellikle kış ay-
lannda, Türkiye'nin gündeminin
en ağırlıklı konulanndan bir ta-
nesi de hava kirliliği olarak kar-
şımıza çıkmaktadır. Her sene yu-
murta kapıya gelince. yani ka-
sım ortalanna gelinip soğuk ve
sisli havalara başlandığında, ha-
va kirliliği, bırtakım geçicı ön-
lemler ile savuşturulmaya çalı-
şılmaktadır. Bahar gelince de,
hava kirliliği derin dondurucuda
korumaya alınarak gelecek kışa
daha kuvvetli olarak girmesi sag-
lanmaktadır.
Hava kirhlığinın en yaygın ta-
nımı "Havadayabancımaddele-
rin insan sağlığına, canlı hayatı-
na vc ekolojik dengeye zararh ola-
bilecek derişiklik ve sürede bu-
lunmasıdır" şeklindedir. Hava
kirliliği sadece bölgelerin bir so-
runu değıldir, evrensel bir boyu-
ru vardır; fosil yakıtlann giderek
daha fazla tüketilmesi sonucu
doğanın kendisini temizleyebı-
leceğinden çok daha fazla kirli-
lik atmosfere yayılmakta, buna
paralel olarak da, maalesef yan-
ma ürünü olarak atmosfere yayı-
lan karbondioksitin doğal temiz-
lenmesi görevini üstlenmiş olan
yeşil alanlar hızla daralmakta ve
her geçen yıl dünya atrnosferin-
deki karbondioksit miktan art-
maktadır.
Karbondioksitin önemi
Karbondioksıt gerçekte özel-
likleri nedeni ile kirletici olarak
sınıftandınlamaz, ama atmosfer-
de derişıkliğinin değişimi, insa-
noğlunun sonunu hazırlayan et-
kin faktörlerden birisi olarak gö-
rülmektedir. Atmosferin bileşi-
minde bulunan karbondioksit
gazı tek yönlü bir filtre görevi
yapmaktadır.
Güneş ışınlan önemli birengel
ile karşılaşmadan yeryüzüne
ulaşmalanna karşın, yerden tazı-
lötesi ışınlar halinde uzaya yan-
sırken, bunlann enerjilerinin bir
kısmı karbondioksit molekülleri
tarafindan tutulur ve bunun so-
nucu olarak da atmosferin alt
katmanlannda sıcaklık yükselir
ve ışte bu şekilde dünyanın orta-
lama sıcaklıöı 15 C'de kalabil-
Istanbul'da 1993-1994 kış döneminde yapılan kükürtdioksii
(S02) ve partikül madde (PM) ölçümleri aylık ortalaması
400
350
300
250
200
150
100
50-
_L L i
EKİM KASMK ARAUK OCAK ŞUBAT MART KIŞORT.
mektedir. Seralann cam veya
plastik örtülen de aynı etkiyi
yaptıklanndan bu olay sera etki-
si olarak adlandınlmıştır.
Uzmanlar, dünyamızın buzul
çağından bugüne kadar ortal ama
3 C kadar ısındığını hesaplamak-
ta ve bu yükselmenin zaman sü-
recine bağlı olarak en yüksek hı-
zını son 20 yıl içinde gösterdiği-
ni belirtmektedirler. Olayın bu
şekilde gelişmesinin süregelme-
si sonucunda. 2OOO'lı yıllann
başlannda dünyaortalama sıcak-
lığının 1 C daha artması halinde
kutuplardaki buzullann bir kıs-
mının eriyerek deniz seviyesinin
1 -2 metre yükselmesi, bugün ta-
nm yapılan bölgelerin kuraklaş-
ması, birçok yerleşim birimleri-
nin sular altında kalması gibi in-
sanhk için çok önemli sorunlar
dizini ile karşı karşıya kahnacak-
tır.
Fosil yakıtlanmn tümünün bi-
leşiminde az veya çok miktarda
kükürt vardır, yanma esnasında
bu kükürt de yanarak kükürtdi-
oksit halinde atmosfere geçmek-
tedir. Insanlarda solunum enfek-
siyonlanna ve kalp rahatsrzlık-
lanna neden olan bu gaz, atmos-
ferdeki rutubet ile sülfüroz ve
sülfurik asit oluştururak yağmur
ile birlikte yeryüzüne inmekte-
dir.
Yayınma miktarlan çok yük-
sek olan kirleticilerin yanı sıra,
yakacağın türüne ve yanma pro-
sesine bağlı olarak çeşitli mik-
tarlarda değişen, azot oksitler,
karbon monoksit, hidrokarbon-
lar, klor, halojenli bileşikler, po-
lisiklik organik maddeler ile par-
tikül halinde katı maddeler at-
mosfere yayılmaktadır.
Ülkemizde hava kirliliği üze-
rine yapılan bilimsel çalışmala-
nn büyük bir çoğunluğu, termik
santrallar ile endüstriyel tesisle-
rin bacalanndan ve taşıtlann eg-
zozlanndan çıkan gazlar üzeri-
nedir; doğal olarak bunlann öne-
mini kimse yadsıyamaz ancak,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanlığı'nın 1993 verilerine göre
enerji tüketiminin sektörel dağı-
lımı şu şekildedir:
Konutlar %36
Endüstri %34
Ulaştırma%21.4
Tanm %5
Diğer %3.6
Gene aynı kuruluşun verilerin-
den, yakıtın %32'sinin ısıtma
amacı ile tüketildiği görülmekte-
dir. Endüstriyel tesislere sahip
olmayan ve trafığin de yoğun ol-
madığı Tokat, Kastamonu, Erzu-
nım, Sıvas, Elazığ, Diyarbakır,
Düzce gibi kentlerimizde
görülen hava kirliliği tamamen
ısıtma amaçlı yakıt tüketiminden
kaynaklanmaktadır.