03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 1995 ÇARŞAMBA 10 DİZtYAZI Mafya usulü suçvecezalarBayrampaşa Cezaevi'nin avukat gö- rüşü yapılan bölümündeviz. Günlerden 13 Eylül 1994. Ellili yaşlannı bitiren. saçlan dökülmüş, şişmanca adam, göz- lüklü, topsakallı avukatıyla görüşürken. masalann üstünden firlayan bir genç, elindeki bıçaklayaşlı adama saldınyor. Bir... Ikı... Üç... Yaşlı adam yereyığılır- ken gardiyanlar devreye giriyor. Genç adam yakalanıyor. Yaşlı adam, hastane yollanndayken saldırganın sorgusuna başlanıyor. Adı Gürbüz Pektaş. Saldırdığı kişi ise 1993 yılının neredeyse tümünü et- kisı altına alan ünlü İSKİ skandalının başrol oyuncusu Ergun Göknel'dır. Gür- büz Pektaş. neden saldırdığı yolundakı sonılara. "Yanından geçiyordum, bana 'oğlum' dedi, anama küfretmiş oldu, ben namusuna düşkiin adamım, saldır- dım" yanıtinı veriyor. Daha sonra hak- kında Eyüp Adliyesı'nde "adamöldür- meye tam teşebbüs"ten dava açılan Gür- büz Pektaş'la ilişkisi sorulan Göknel ise saldırganı hiç tanımadığını. Pektaş'ın kendisinden haraç falan da istemedıği- ni, dolayısıylasaldırmasıiçinhiçbır ne- den bulunmadığını ortaya koyuyor. Gencin ileri sürdüğü saldın nedeni de kimsenin kafasına yatmıyor. Öyleyse gerçek neden nedir? Biriİeri Göknel'i bir şeyler yüzünden cezalandınyor mu? Ya da Göknel'in yapmasını bekledikle- ri şeyi yapmamasi için caydıncı önlem mi? Bilinemiyor. Mafya türü cezalar Mafyanın gerçekleştırdığı bu tür ce- zalandırma, caydırma \ eya mecbur bı- rakma eylemleri az değil. Banker Kas- telli olarak tanınan Cevher Özden'in 1990'da ayağından \ urulması bir gaze- tede "KasteuTyitopuğundanuyardılar" başlığıylayeralmıştı. Genellıklebaşvu- rulan eylemler. "bacaklarından veya ayaklanndan silahla yaralamak". "kol ya da parmak kırmak", "korkurulmak istenen kimseyi eşinin-çocuklannın ya- nında veya tanındığı bir topiulukta tar- takJamak". " Ergun Göknel'e yapıldığı gibi \aşamsal tehlike yararmayaeak öl- çüde bıçakla yaralamak (ki daha çok kaba etlerde ya da kollarda sıyırtma de- nen biçimde yara açılır)", "Mntikam al- mak ya da önemli ölçüde korkutulmak istenen kişinin yüzünde kapanmayacak biçimde yara açmak (buna da faça boz- ma diyorlar)", •'uyan \eya cezalandır- ma amacıyla kişinin işyerini kınp dök- mek (ki bunun adı da mekân dağıtma oluyor)". Örneğın Cıvan skandalını başlatan te- tikçi Davut Yüdız'ın sıktıgı mermıler, açıkça bir uyan eylemi nitelığini taşıyor. Bu tür eylemlerde belden yukanya ateş edilecekse özellikle kalbın bulunduğu sol tarafa değil de sağ tarafa. ciğerlerın bulunduğu bölgenin üstüne. omuza ya- kın yere ateş edıliyor. Böylece, yakalan- ma ve yargılanma durumunda saldır- ganlar. a öldürme kastıyla davranma- dıklannı" öne sürerek savunma yapabi- liyorlar. En büyük cezayı da adam öl- dürme oluşturuyor. Mafya tipi adam öl- dürme eylemlerinde katillerin neredey- se tamamı. "Bana küfretti", "Anama •küfretti" gibi gerekçeleri ileri sürüyor- lar. Böylece hem kendılerinı o kişiyi öl- dürmeye yönlendirenlen. yanı hukuki deyimle azmettirenleri gizîiyorlar hem de kendileri için cezanın indirilmesine yarayacak olan u ağırtahrik*'gerekçesi- ni oluşturmaya çalışıyorlar. Tehditler ciddiye alınıyor Bütün bu cezalandırma yöntemleri, bunlann uygulayıcılan olarak ortaya çı- kan ve tetıkçi denen elemanlar, mafya- nın ülkemizde de silahlı bir güç olarak kendinı yeterince oluşturduğunu göste- riyor. Mafyanın tehditleri ciddiye alını- yor. Mafya da kendisinı ciddiye alanla- n utandırmıyor ve "yapacağun" dediği saldın eyiemini mutİaka yapıyor. Gazi- noda gerçekleştirilen yılbaşı cinayetle- ri. "Kıanı ya sen vur ya da ben vuraca- ğun" diye verilen sözlenn Uludağ'da tu- tulması, trilyonları bulan protestolu çek ve senetlerin tahsilinin mafyanın silah- !ı güçleri tarafından yapılması. hep maf- yanın gücünü kanıtlayan eylemler ola- rak ortaya çıkıyor. Sonunda da tstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, adli yılın başında "Ada- Irt, maJyaya ihale edüiyor" diyerek tep- kısini gösteriyordu. Tıpkı 40"lı yıllann ABD'sinde olduğu gibi kimi işyerlerin- •Alaattin Çakıcı'nın yeğeni Savaş Çakıcı, daha önce Rusya'ya sahte pasaportla 'deviet için' beş kez gittiğini söylüyor. Daha önce Alaattin Çakıcı'nın bazı deviet hizmetleri için yurtdışında illegal görevler yaptığı da basında yer almıştı. Demek ki bu kişiler bu yönleriyle de önem taşıyorlar. 'MJl Gürbüz Pektaş, Göknel'i, küfrettiği için yaraladığını söyledi. •Sicilya'da ya da Amerika'daki gibi geniş aileye veya aşirete dayalı bir mafya örgütlenmesinin Türkiye'de yavaş yavaş oturduğu ve güç kazandığı görülüyor. Bu gücün, öncelikle 'hatırlı kişi'ler tarafından önemsendiği kesin. Çeklerini, senetlerini mahkemeler yoluyla tahsil etmekten umudunu kesen işadamlarının ve onların alacaklarını mafya elemanlarına 'tık diye' ödeyen borçluların da önemsediği ortada. den "koruma parası" adı altında para- lar alındığı ise bir başka gerçek. Özel ku- rum ve kuruluşlann kendi güvenlikleri- nı saglamak için kurduklan özel güven- lik kuruluşlan, artık mafyanın oynadığı bir alan haline geliyordu. Uğur Küıç'ın banşma koşulu olarak Alaattin Çakı- cı•danöldürülmesini istediği KlasisOte- li'nin sahibi AhmetHamogJunun tesis- lerinm Çakıcı'nın adamlan tarafından korunduğu yolundaki bilgiler ne ilk ne de son... Önce koruma parası alınacak olan kuruma faili belli olmayacak saldı- nlar ya da tehditler yöneltiliyor, sonra da "Size böyle böyle bir saldın olmuş, bize şu kadar para verin, bir daha başına bir şey geunemesini sağlayalım" diye teklif götürülüyor. Bütün bunlar da bize, ay- nen Sicilya'da ya da Amerika'daki gibi geniş aileye veya aşirete dayalı bir maf- ya örgütlenmesinin Türkiye'de yavaş ya- vaş oturduğunu ve güç kazandığını gös- teriyor. Pekiyi, şimdi bir soru soralım. Artık önemsenmesi gereken bu güç, kimler tarafından. ne kadar önemseni- yor? Öncelikle "hanrü kjşi"lerin önem- sediği kesin. Çeklerini. senetlerini mah- kemeler yoluyla tahsil etmekten umudu- nu kesen işadamlarının ve onların ala- caklannı mafya elemanlanna "nkdrye" ödeyen borçluların da önemsediği orta- da. Başka kimler önemsiyor olabılîr? fCımlenn önemsediğine bir örnek daha verelim: Ümit Oğuztan, ülkücü mafya olarak tanınan bir ailenin bir bireyiyle Savaş Çakıcı'yla yaptığı bir röportaja 'Kara Kohuk' adlı kıtabında yer vermiş. Küçük bir bölümü buraya aktaralım: "Tam beş defa Rusya'ya gittim ben» Savaş Çakıcı olarak da değil, Sıtkı Topal olarak... GHsinler baksınlar, Sarp sınır kapısında ismim yazdı benim Adım Sıtkı, so\adım TopaL. Ordu, Fatsa Ka- dıncık nahhesi Kumru Köyü'ndenim. Anamın adı Abide-. Babamın adı Meh- meC. 21.04.1954 doğumluyum, cvliyim ve beş kez Rusya'ya gittim geldim. Sarp sınır kapısında ismim var hah hah ha- aaa_ghkapıy^araşnr,bak Btrakhu- duttaki tescili, tarifa vereceğim sana. Trabzon'a git Rus Konsolosluğu'nda \i- ze kâğıtlan vardır, alıp bakacaksın vebe- nim fotoğrafunı göreceksin hah hah ha- aaa_ Ama biz deviet için gittik, macera icindeğü." Bu sözler. Alaattin Çakıcı'nın yeğeni Savaş Çakıcı'ya ait. Savaş Çakıcı, daha önce Rusya'ya sahte pasaportla "deviet için" beş kez gittiğini söylüyor. Daha önce Alaattin Çakıcı'nın bazı deviet hiz- metleri için yurtdışında illegal görevler yaptığı da basında yer almıştı. Demek ki bu kişiler bu yönleriyle de önem taşıyor- lar. Bir soru daha: Bu kişiler nasıl bir dev- iet hızmeti yapıyorlar sahte pasaportla gıttikleri yerlerde? Uzmanlıklan ne? Bu sorunun yanıtını da aynı röportajda ra- hathkla bulabiliyoruz. Yine Savaş Çakı- cı'nın sözleriyle: "Türldye Cumhuriyeti devletim bana yürü desin, iki saatte tüm Avrupa'da te- rörii başlannm. Hem detiim Avrupa'da diyorum. Ben de deneyimliyim, ben de antrenmanlmm. Sonra, uzmanım ben de bu dalda_." Yaptılar ya da yap- madılar... Kendılen yaptıklannı söy- lüyorlar. Bunu da önemsemek gerek... YARIN: Temiz eller' Tetikçi Davut Yıldız, son çıktığı duruşmada ifadesini değiştirerek kendisini Alaattin Çakıcı'nın azmettirmediğini söyledi. AJbdi Ipekçi ödülleri beDi oldu POLİTİKA VE OTESİ tstanbul Haber Servisi - Tür- kiye'de "teröre lanet" ve "de- ınokrasiye saygı" şubat ve mart aylannda daha da "anlam" kaza- nıyor... Çünkü insani ve meslekı onurlannı koruyup kalemlerinı "satmadıklan" için öldürülen çok sayıda gazeteci-yazara yönel- tilen suikastlar. bu aylarda ağırlık kazanıyor. Bu nedenle şubat ve mart ayları. demokrası tutkunu insanlan "anma" törenlenyle ge- çecek. Demokrasi şehitlennden, Mil- liyet Gazetesi Genel Yayın Mü- dürü ve Başyazan Abdi Ipekçi, bugün öldürülüşünün 16. vıldö- nümünde. Zincirlikuyu'daki me- zan basında anılacak. 1990yı!m- da öldürülen Hürriyet Gazetesi Başyazan Çetin Emeç ise 7 Mart 1995 günü anılacak. 1979 yılın- da öldürülen Abdi Ipekçi anısına geleneksel olarak düzenlenen "Abdi fpekçi Banş ve Dosrluk Ödülü"nü kazananlar dün açık- landı. 1 Şubat 1979 tarihinde, Teşvi- kıye'deki evinin yakınında uğra- dığı silahlı saldın sonucu öldürü- len Ipekçi için Zincirlikuyu'daki Karanfiller, Muammer Aksoy için ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gaze- temiz yazarlarından. hukukçu Prof. Dr. Mu- ammer Aksoy, bir silahlı saldın sonucu öl- dürülüşünün 5. y ıhnda anıldı. Aksoy "un me- zarının başında dün yapılan anma töreniyle başlayan etkinlikler. önümüzdeki günlerde desürecek. Anmatörenıne, Aksoy'unçalış- tığı ve kurulmalannda emeğı geçtiğı Türk Hukuk Kunımu, Atatürkçü Düşünce Derne- ği (ADD). Ankara Barosu. Siyasal Bilgiler Fakültesı ve Mülkiyeliler Birliği'nden tem- silciler katıldı. ADD Genel Başkanı Suphi Gürsojtrak, katillerin bulunamadığını anımsatarak "Deviet görevülerine bir kere daha sesleniyorum: Beyler, vazifenizi vapın. V üz binler, sizden öncelikle ve hedilikle bu- nu istemektedir" dedi. Gürsoytrak, törene katılımın yeterlı düzeyde olmadığına dikkat çekerek, "Buradadaha büyük kitlelerouna- hydı. Büyük emekler verdiği partisinin ele- manlan nerede? L niversitelilernerede? Eğer bu kadar \efasız olacaksak, > azık" dedi. Ba- rolar Bırliğı Başkanı Önder Sa\? da "Öfke- miz bü\ ükrür, dinmeyecektir. Aksoy*u öldü- renler, geride kalan a\dınlan, Atatürkçüleri Mİdıracaklarını sanıyoıiarsa. yanıbyorlar. Belki aramızdan başkalannı da götürecek- ler; ama korkmu>oruz. Aksoy'un mezan ba- şında yılmadan ka%ga edeceğimize yemin edivoruz" dedi mezan başında düzenlenecek an- ma töreninde, Milliyet gazetesi yazan ve Türkiye Gazeteciler Ce- miyeti Başkanı NailGüreli de bir konuşma yapacak. 12 eylül ön- cesinin terör döneminde, birlik. beraberlık ve banşa yönelik dü- şünceleri savunan yazılanyla dik- kat çeken Abdi Ipekçi'nin katili olarak yakalanan MehmetAli Ağ- ca ise halen Italya'da tutuklu bu- lunuyor. 1994 Milliyet Ödülleri kapsa- mında gerçekleştirilen Abdi Jpekçi Dostluk ve Banş Ödülü'nü kazananlar belli oldu. Milliyet gazetesi ile Andreas Politakis'ın girişimleriyle kurulan, Atına Sekreterliği'nce yürütülen ödül- lenn sahipleri, Istanbul ve Ati- na'da oluşturulan seçici kurullar tarafından belirlendı. Istanbul'da Salim Rıza Kırkpınar başkanlı- ğında Ferit Edgii, Doğan Heper, Doğan Hızlan, Sibel İpekçL Prof. Dr. Emre Kongar ve Zeynep Oral'ın katılımıyla çalışmalannı tamamlayan Türkiye Seçici Ku- rulu, özel ödüllerin. bir süre ön- ce bombalı saldın sonucu aramız- dan aynlan, gazetemiz yazan Onat Kutlar'a ve Atına'daki Ro- damos Yayınevi'ne verilmesini kararlaştırdı. Onat Kutlar, "ilk günden beri içinde yer aldığı Ab- di tpekçi Dostluk ve Banş Ödü- lü'ne yaptığı katkılan ve Türk- Yunan sinema sanatının buluş- masındaki belirieyici çabalan" nedeniyle ödüle değer bulundu. Türkçe-Yunanca Sözlük"ü yayımlayan Rodamos Yayıne- vı'ne ve sözlüğün girişimcilerine de bu çalışmalan nedeniyle özel ödül verildi. Türkiye ödüllen bö- lümünde, Feridun Andaç, "Işık Ol, Günüme Ağ", Doğu Perinçek, "Rumi Yazj". Omer Şiikrü Asan ise "PisetotoTrapez" başlıklı ya- zılanyla "köşe yazısı'* dalında ödül İcazandılar. Söyleşi dalında da Necati Sönmez, Tanju İzbek ile İhsan Akay ödüle değer bu- lundu. Şiir ödüllerini Kula Karami- na-Pothu, Manolis Papadomano- kah's ile Djmitros Psarrakis pay- laşırken, araştırma ve deneme da- lında ise Thomas Korovinis ve Panavot Abacu Aieksandros Ka- riotoğlu ve Mehmet Pişka ödüle değer görüldü. lletişim dalındakı ödüller ise Pandelis Grecelias ve Galip Sahyar, Saynur Gelendost, Yiannis Melisanidis \e Kemal Anadol arasmda paylaştınldı. Abdi tpekçi Dostluk ve Banş Ödüllen Yunanistan Seçici Ku- rulu tarafından ise ödüller şöyle belirlendi: Özel ödüller: SHP Onursal Başkanı Erdal Inönü. eskı Yuna- nistan Başbakam Yiannis Errves. eski Yunan Solu Partisı (EAR) Başkanı Leonidas Kirkos. eski Dışişleri Bakanı Hiknıet Çetin ile eski Yunanistan Dışişleri Bakanı Mikalis Papakonstantine, trafik kazasında ölen 13 yaşındaki oğullannın kalbini Iskeçeli bir Türke bağışlayan Yeorgis ve Ma- ria Palasidis ile Bizans eserlerini gerçek Bizans müziğiyle icra et- mesi nedeniyle Yeşua Aroyo yö- netimindeki Istanbul Oda Koro- su. ı Yunanistan Seçici Kurulu ayn- ca düzyazı dalında da Andreas Nenedakis. Dimmios S. Papado- pulos ile Stavros Kucakaris'ı ödüle değer gördü. MEHMED KEMAL Sol Bölük Pörçük... Salonlar boşalıyor, salonlardoluyor; ışıklaryanıyor, ışık- lar sönüyor: "Ne oluyor? "Sol birieşiyor." Böyle ışıkla, salonla sol birleşmez; tersine, bölük pör- çük olur. SHP ile CHP'nin birleşme toplantılan, geceli gün- düzlü olmak üzere ertesi gün Öğleye kadar sürdü. "Reza- let, kepazelik; bunlar birleşemezler" derken ertesi gün öğleye doğru anlaştılar. Nerede, bir yerde okumuştum: "Öünyada iki şey birieşemez: Biri sol, öteki Arap..." Birleştiler de kuş mu kondurdular? Hele günler geçsin, ilerde ne gürültüler, ne patırtılar olacaktır. Siz başkanlık kür- süsünün ardında görünen güleç yüzlere bakmayın, onlar nasıl asılacaktır! Bizim evin karşısında 8 katlı bir apartmana başlamışlar (kapıcı söyledi), temel kazıyorlar. Kazarken boruyu patlat- mışlar. iki gündür susuz kaldık, su yok. Sadece biz değil, aşağıda gecekondular da susuz. Çocuklar kovayla su ta- şıyorlar. istanbul susuzluktan kınlırken, her gün 700 bin metre- küp su, eskimiş borulardan toprağa karışıyormuş, bunun da yıllık tutarı 12 trilyonu buluyormuş. Başbakan Tansu Çiller'in (gazeteler 'Leydi' diyoriar) bir resmi var, ağlarken çekmişler. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, "Bu gözyaşla- nna inanmıyoruz" diyor. Bir yanda Leydi'nin gözyaşları, bir yanda eski borular- dan toprağa sızan sular... Solda kimi görseniz ağzını bıçak açmıyor. Buna ne der- seniz deyiniz, adını ne koyarsanız koyunuz; rezillik, kepa- zelik, skandal, saygısızlık, aşağılık.. yerine benzeri sözcük- ler de koyabilirsiniz. içimizde bir yaraydı bu, sızım sızım sızlıyordu. Iş bir neştere kalmıştı. llhan Selçuk, bu yara için, "Deşildi, cerahatı aktı" diyor. Anlaşma gecikince işi içkiye vuranlar var. Belki en akıl- lılar da bunlar. Istanbul meyhanecilerinin böyle sıkıntılı günleri olmuş. 1850 yılının ocak ayında meyhaneciler sadrazama baş- vuruyorlar. Ağır vergilerden yakınıyoriar. Vergilerin taksite bağlanmasını istiyorlar. içkinin pahalı olması karşısında kentin varoşlannı yabancı meyhaneler sarmış, ucuza içki satartarmış. Bunlann sayısı bini aşmış, ayakçılık bu dö- nemde çıkmış. Tiryakiler bu dükkânlara girer, ayaküstü bir iki tek atar, çıkıp giderlermiş. Ne vergisi var, ne algısı. Gü- nahı boynuna, yan kapılardan kadınlar da girip çıkarlar- mış. Bu yerfere 'baloz' denmeye başJanmış. Gizliden ku- mar oynanmaya başlanmış... 1852 yılında Babıâli, kuma- rı yasaklamış. Ankara'nın bir özelliği vardır. Böyle kongre günlerinde işret artar. Büyük otellerin lobilerinden lokanta, restoran, bar gibi yerleri kadar ağzına kadar dolar. Masraflar kong- redendir. Kongre yedirir içirir, hesabını görür, her şey ocak- tandır. Doğudan, batıdan başkente gelen delegeler bir bayram havasına girerler. Dahası bayram ederler. Kışta, kıyamette, karlarla kaplı doğuda mı olmak iyi, yoksa bu eğlence yerierinde olmak mı? Bir Acem şairi şöyle der: "Ey meygede hem besui rah-ı est" Meyhaneden Tanrı'ya yol vardır." Kongrede birleşmeye oy verme de vardır, unutul- mamalı!.. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAN SAĞA 1/ Osmanlı devietinde yeniçeri ocağı dışında sefere katılan asker ör- gütlerine verilen ad. 2/ Kalkan balığının yav- rusu... Duvar içinde bı- rakılan oyuk bölüm. 3/ Uluslararası Çalışma Örgütü'nün simgesi... Tespihlerin baş tarafına takılan uzunca parça. 47 Gametlerde bulunan kromozomlann tümüne verilen ad... Şube. 5/ Göreceli. 6/ Koruyucu, kayıncı... Halk edebiyatında uya- ğa verilen ad. II Su... Kıl elek. 8/ Kapalı bir yerin ısısını ayarlayan aygıt... Bir nota. 9/ "Şecaat arz ederken merd-i —- sirkatin söy- ler" (Koca Ragıp Paşa)... Merkez Bankasf nın pasifınde kayıtlı para miktan. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Yergi amacıyla yazılmış, genel- likle nükteli bir şekilde sonuçla- nan kısa şiir. 2/Ağaç kütüklerinden yapılma, Isviçre'ye özgü dag evi... Bir İçki. 3/ Olaylann birbiri ardınca sıra ile yazıldığı tarih... Uzunçalar da denilen plaklarj belirtmekte kullanılan kı- saltma. 4/ Kalın bükülmüş sicim... Özgün çizim, harita ve pla- nın fotoğraf tekniğiyle çoğaltılması. 5/ Kendi adını taşıyan ta- rihiyle ünlü Osmanlı tarihçisi... Bir tembih sözü. 6/ "Giysi" anlamında argo sözcük. II Felsefedeki kuşkuculuk öğretisinin eski adı. 8/ Kinaye... tşaret olarak yere dikilen çubuk. 9/ Elma, armut, ayva gibi meyvelerin yenmeyen iç bölümü... Kimyada basit şekerlerin genel adı. İLAN T.C. DtKİLİ SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1991/50 Davacı Muzafffer Yeşil vekili avukat Ketin Güvencin, dava- lılar Hasan Şengül ve arkadaşlan aleyhine açtığı tapuya tescil davasının yapılan duruşması sonunda verilen Ismetpaşa Mah. 33 ada. 10 parsel üzerine yaptığı inşaatın projeye aykın oldu- ğu, davacıya tescil edileceğine daır bir belge bulunmadığın- dan davanın reddine karar verildiği, kararda davalı olarak Ay- şe Özçelik bulunamadığmdan kendisine karann gazete ile ila- nen tebliği olunur. Basın: 4459 ANKARA ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESI BİLGISAYAR KURSU En az lise veya dengı okul mezunu ve tercihan doktilo bilgisine sahip kursıyerlere DOS. WINDOWS, aynca Q-PRO ve WORD PERFECT programlan üe grafık ve kelime işlem konulannda bilgisayar kursu \enlecektir. DAHA FAZLA BlLGl İÇN: ADRES: A.Ü. Iletışım Fakültesi, Cebeci 06590 Ankara TEL: 319 77 14 - 200 (PBX/6 Hat) - 362 20 16 FAX:362 27 17 Basın: 4342
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle