Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r
SAYFA CUMHURİYET 25 KASIM 1995 CUMARTESİ
12 BIR KONU BIR KONUK
TMMOB Başkanı Yavuz Önen, ulusal politikalann darmadağın edildiğini belirtti:
Uretmedentüketiyoruz
G
loballeşme, yeni dünya düzeni adı altında, başta
ABD olmak üzere dünyanın gelişmiş 7 ülkesinin
programlan ve dayattığı anlayış, bir kalkınma,
ekonomik büyüme biçimi olarak gündeme geldi.
Bu gelişme içinde Türkiye, sanayileşme yerine
daha çok hizmet sektörünün egemen olduğu bir
üretim biçimine ve rant ekonomisine yöneldi.
Böylece, en azla kâr elde edebilecek alanlarda sermaye yoğunlaşması
ön plana çıktı, işsizlik arttı, yatınmlar donduruldu.
Y
abancı ülkeler. Türkiye'ye hep iki açıdan
bakmışlardır: Askeri ve ekonomik açıdan. Türkiye,
askeri açıdan, 1991 'e kadar stratejik bir noktada
olduğu saptamalarıyla sürekli kaynaklannı
silahlanmaya ayıran, NATO üyesi olarak en
büyük orduyu besleyen bir ülke konumundaydı.
1991'den sonra da bu kez Rus tehlikesiyle
böyle bir model öngörülüyor. İkincisi, ekonomik yönden 60
milyonluk bir pazar olarak değerlendiriliyor.
SUNUŞ
Türkiye Mühendis
ve Sİimar Odalan
Birliği (TMMOB)
Başkanı Yavuz önen. birligin 1-2 arahkia
Ankara da düzenleyecegı sanayi kongresi-
nin amacını özellerken. ulusal politikala-
nn darmadağın edildigi bir süıeçte, Tür-
kiye nın, ulusal ölçekteki sanayi proje ve
pmgramlanyla teknolojisini muüaka ge-
liştirmesi gerektiğine değindi. Daha çok
tüketım alanında üreıen ve hizmet sektörü
gelişen bir ülke duruınuna dognı gitmenin
büyiik bir tehlike olduğuna dikkat çeken Ö-
nen. " Türkiye 'de sermaye. dünya tekelle-
riyle bütünleşti. Emperyalizm, içselbiro-
lay halinegeldi"dedı. Önen. "Dünyanın
gelismis ülkelerinin, emperyalist emeller-
le tanımladtğı Türkiye yerine, gerçekten
tarihi, coğrafi, ulusal verileriyle kendi
Türkiyemizi tanımlamak durumundayız.
Eminim bunu, bu toplumyapacak. Bütün
dayatmalara rağmen yapacak" diye ko-
mıştu.
IŞIK KANSl
- TMMOB, 1-2 aralıkta Ankara'da
bir sanayi kongresi düzenleyecek. Nc-
den bir sanayi kongresine gereksinim
duydunuz?
- TMMOB olarak, bütün sektörler bazın-
da Türkiye sanayiinin durumunu saptama-
ya ve ileriye yönelık perspektıflen çıkar-
maya çalışıyoruz. 250 bine yakın mühen-
dis \e mimarın üyesi olduğu bir kurum.
gündeminin başına kuşkusuz ülkenın de te-
mel sorunu olan sanayi sorununu getirecek.
Çünkü sanayileşme. son zamanlarda adeta
modası geçmiş bir model olarak sunulma-
ya başlandı. "Sanayileşme dönemi bitti,
şimdi bilgi çağıdır. artık bütün dünya
üçüncü kuşak gelişmeye girdi." Bunlar.
örneğin bir fütürolog olarak Alvin Toff-
ler'in ortaya koydugu tezler. Ama bütün
bunların arasında güme giden bir konu ol-
dugu içın sanayileşmeyi önemsiyoruz.
- Küreselleşmeyle birlikte "sosyal dev-
let" anlayışından kopuş gündeme geldi.
Bu açıdan. sanayileşme ve sosyal devlet
ilişkisine nasıl bakıyorsunuz?
-Özellıkle 1991 yılında Sovyetler Bırlı-
ği'nin çöküşünden bu yana hızlanmış bir
süreçtirbu. Globalleşme. yeni dünya düze-
ni adı altında, başta ABD olmak üzere dün-
yanın gelişmiş 7 ülkesinin programlan ve
dayattığı anlayış. bir kalkınma. ekonomik
büyüme biçimi olarak gündeme geldi. Bu
gelişme içinde iki temel konu. bizi yakın-
dan ilgilendıriyor. llkı. Türkıye'nin, sana-
yileşme yenne daha çok hizmet sektörünün
egemen olduğu bir üretim. örgütlenme bi-
çimine yönelmış olması. ikincisi: üreten
bir ekonomi. sanayileşme yerine. rant eko-
nomisine yönelmesi. Böylece. en azla kâr
elde edebilecek alanlarda sermaye yoğun-
laşması ön plana çıktı. işsizlik giderek art-
tı. yatınmlar donduruldu. Yeniden iş alan-
ları yaratılamadığı gibi. mevcut çalışan ke-
sim de giderek hem özel sektörde hem de
özellıkle kamuda işten çıkarmalarla karşı-
laştı.
- Sanayileşme ile toplumun dar gelir-
li kesiminin özgürleşmesi arasında ilin-
ti var mı?
- KJasik anlamda Marksizmın analızıni
yaptıgı kapitalist ekonominin sanayileşme
modelinde. sınıfmücadelesi dengelen için-
de üretici güçlenn de özgürleşmesinin or-
tamlan vardı. Bu seferki gelişmede. tama-
men tersi bir olay söz konusu. Bir kere. ör-
gütlenme modellerini dagırmaya yöneldi-
ler. Özellıkle üretim birimlerınde, sendi-
kalann sayısını arttırdılar. Bir işyennde bir-
den fazla sendika oldu. Sendıkalaşma ola-
naklannı kısıtlayıp zorlaştırdrfar. Bu tabii.
baskıcı bir ortamda yapılabildı. Türkiye.
bu arada Uluslararası Çalışma Örgütü'nün
standartlannı kabul eden bir ülke olduğu-
nu ilan etti. ama tamamen tersine bir kur-
gudayatıldı. Böylece. işçi sınıfı veçalışan-
lar. giderek örgütlülük düzeylerini ve eko-
nomik mücadele araçlannı kaybetmeye
başladılar. Demek ki. ıkili bir olumsuzluk
getiriyor. Birincisi. sosyal sübvansıyonları
ve iş olanaklarını kısıtlayan gelişme. İkin-
cisi. örgütlenme düzeyindeki dağınıklık.
- Türkiye, üretmeyen, sürekli tüketen
bir toplum haline mi getirilmek isteni-
>or?
- Kesinlikle. Gelişmiş ülkeler, hıçbirza-
man Oçüncü Dünya ülkelerinin. özellıkle
sanayileşme, üretim ve bilim alanında ken-
dileriyle rekabet edebilecek düzeye gelme-
lerini istemezler. Yabancı sermaye. daima
kendi çıkarlannı gözetir. O bakımdan Tür-
kiye. daha çok tüketim alanında üreten ve
hizmet sektörü gelişen bir ülke durumuna
TMMOB Başbakın Yavuz Önen, Türkiye'nin Sanayileşme yerine rant ekonomisine yöneldiğini sermayenin
yoğunlaştığını işsizliğin arttığını. yatırımların dondurulduğunu, yeni iş alanları yamtılamadığını söyledi.
doğru gidiyor. Bu. büyük bir tehlıkedır.
- Sanayileşmeyi göz ardı ederek yok-
sullaşıyor muyuz?
-Toplumda kesinlikle bir fakirleşme ya-
şanıyor. lşsizler ordusu giderek büyüyü-
yor. Bu da büyük bir tehlike. Türkiye'de 15
mılyona yakın ışsizden söz ediyoruz. On-
lannkı de açlık sınınna yaklaşıyor. Dünya
açlık standardı. 200 dolardır. Danimar-
ka'daki Dünya Gelişmiş Ülkeler Doru-
ğu'ndailen sürülen rakamlardırbunlar. Bu
da çok büyük bir sosyal sorun yaratıyor ve
gelecekte Türkiye"yi zorlayacak bir olgu-
dur. _
- Üretemeyen bir toplum haline dö-
nüşmek, sanayileşememek emperyaliz-
min işine mi varavacak?
- Yabancı ülkeler. Türkiye'ye hep iki açı-
dan bakmışlardır: Bir askeri açıdan. bir de
ekonomik açıdan. Türkiye. askeri açıdan,
1991e kadar stratejik bir noktada olduğu-
na dair saptamalarla sürekli kaynaklannı si-
lahlanmaya ayıran. NATO üyesi olarak en
büyük orduyu besleyen bir ülke konumun-
davdı. 1991 'den sonra da bu kez Rus tehli-
kesiyle böyle bir model öngörülüyor. Tür-
kiye'nin gelecegi, daha ziyade güçlü bir
orduya sahip bir ülke olarak belirleniyor.
tkincisi, ekonomik yönden 60 milyonluk
bir pazar olarak degerlendinliyor. Refah
seviyesinde. bir anlamda orta sınıflan bü-
yütülmeye çalışılan bir Türkiye. Aynca. ye-
ni dünya dengeleri içinde Kafkaslar'a ve
Orta Asya'ya doğru akacak olan Batı ser-
mayesine köprü görevi veriliyor. Birçok
politıkacı bile bunu. Türkiye'nin büyük
şansı olarak görüyor. Aslında Türkiye'nin
omzuna çok büyük yük getirdiğınin far-
kmda degiller. Hem askeri harcamalar hem
gelişecek ekonomik modeller açısından.
Işadamlanmız. 1995 yıhnda Türk cumhu-
nyetlerine yönelik olarak 7-8 milyar do-
larlık sözleşmeler yapmışlar. Ama bu du-
rum: Türkiye'nin bütçesini. bir borçlar büt-
çesi olmaktan kurtarmadıgı gibi. özellikle
5 Nisan Kararlan ıle yalnız karrradşdeğil,
özel sektörde de duran yatınmlan yeniden
başlatacak bir ivme yaratamıyor. O neden-
le. Batı'nın Türkiye'ye bakış açısına göre
bir kalkınma ve sanayi srratejisi son dere-
ce tehlikelidir.
- Bugüne değin daha çok devlet des-
tekli bir milli burjuvaziden söz edilebi-
liyordu. İçinde yaşadığımız süreç, bu ke-
simi nereye itiyor?
- İtiyor değil. kesinlikle itmiştir. Bunun
bir örneği Sabancı'dır. 1980 den sonraki
antidemokratik şartlar içinde. ister yer se-
çimi, ister sanayideki öncelikler açısından
olsun. hiçbirdanışmaya, hıçbirzaman top-
lumun diger kesimlerinin tartışmasına aç-
madan geliştirdiği bazı sektörlerde. örne-
ğin lastik üretıminde dünya tekellenvle bü-
tünleşti. Bir yandan sermayeyı zora dayalı
olarak yogunlaştınrken bir yandan bunla-
rın yabancı sermaye ile iç içeliğini pekiş-
tirdi. Emperyalizm. içsel bir olay haline
geldi.
- Tüketim çılgınlığı. Türkiye'yi nere-
ye sürükleyecek?
- Aslında bu tüketim. 5 milyonluk bir
nüfus alanında dönüp duruyor. Toplumun
çok büyük kesimi, pahalı tüketim malları-
na zaten yönelemiyor. Rant da 5 milyonluk
toplumsal kesimde dönüp durnıaktadır. Bu.
Tüketim ve rant. 5
milyonluk bir nüfus
alanında dönüp duruyor.
Toplumun çok büyük
kesimi. pahalı tüketim
mallanna zaten
yönelemiyor. Türkiye,
yakın gelecekte ciddi
sosyal ve politik sorunlarla
karşı karşıyadır.
Çalışanlann ve işsizlerin
büyük bölümü. taleplerini
daha radikal biçimlerde
dile getirebileceklerdir.
Rant ekonomisi: aynı
zamanda yatırım yapması
gereken büyük sanayi
tekellerini. rant alanlanna
yöneltiyor.
Glümrük birliğinin,
bütün sorunlan Türkiye
açısından çözecek bir süreç
olmadığını yakında
göreceğiz.
Demokratikleşmeyi örnek
ahrsak. Avrupa
Parlamentosu, ilk kez
Türkiye'nin gündemine
çok somut taleplerle girdi.
Gümrük Birliği süreci. ne
temeldeki sorunlanmızı
çözmemize yardımcı
olacaktır ne de
demokratikleşmemize.
Kendi evimizi kendimiz
düzenlememiz gereken bir
sürece giriyoruz.
ÖNEN - Tüketim ve rantın 5 milyonluk bir nüfus alanında dönmesi, Tür-
kiye'deki bütün sosyal dengeleri altüst eden bir gelişmedir. Türkiye, ya-
kın gelecekte ciddi sosyal ve politik sorunlarla karşı karşıyadır.
WUZ ONEN KİMDİR?
1938 yıhnda Mardin Midyat ta
doğdıı. htanbul Tekrtik Üniversitesi
Mimarlık Fakültesi nden 1963
vılında mezun oldu. TMMOB
Mimarlar Odası Genel Sekreterliği,
TMMOB Genel Sekreterliği.
Balkan Clkeleri Miihendisler
Birliği Başkanhğı ve Insan Hakları
Derneği Yönetim Kuntlıı iiyeliği
görevlerinde bulundu. 1971 'de
politik görüsleri nedeniyle
ce:ae\ine girdi. Insan Hakları
Derneği kıırucu üyesi de olan
Önen, Türkiye Insan Hakları Vakfı
Başkanhğı 'mnyanı sıra TMMOB
Başkanhğı nı dayürütüyor.
Demokratik kitle örgütleri, insan
hakları, kentleşnıe sorunlan
üzerine çok savıda nıakale. rapor
ve araştırmaları bıdunan Önen,
evli, iiç çocıık bahası.
Türkiye "deki bütün sosyal dengelen altüst
eden bir gelişmedir. Türkiye. yakın gele-
cekte ciddi sosyal ve politik sorunlarla kar-
şı karşıyadır. Çalışanlann büyük bölümü.
işsızlerin büyük bölümü. taleplerini daha
radikal biçimlerde dile getirebileceklerdir.
Bu rant ekonomisi; yalnız çalışandan alıp
rantivekesimineaktarmakbıçimindegeliş-
miyor. aynı zamanda sanayiye, araştımıa-
ya, teknolojiye yatırım yapması gereken
büyük sanayi tekellerini. büyük burjuvazi
dedigımiz. o ulusallığını. üretkenligini yi-
tirmiş sanayiyi, rant alanlanna dogru yö-
neltiyor. Sanayıciler. rant ekonomisini.
kendilerini ayakta tutacak emniyet supabı
olarak değerlendirıyorlar. Bu da çok bü-
yük bir tehlike.
- Demokratikleşme talepleri durdu-
rulmaya çalışılıyor. Bu durumun, sana-
yiden vazgeçilmeşiyle ilişkisi var mı?
- Tabıı ki var. TLSİAD. TİSK. yayımla-
dıkları raporlarda. Avrupa ile ilişkilenmı-
zin daha çok ekonomik olduğu yönünde
ısrarlılar ve Avrupa'nın da Türkiye toplu-
munun da demokratikleşme taleplenni hep
gündem dışı saymaya çalışıyorlar O ba-
kımdan. demokratikİeşme taleplerinin kar-
şısında duran en ciddi ve kendi bakış açı-
sından bilinçli güç olarak. büyük sermaye-
yi göriiyorum. Bugünkü yönerimi. parla-
mentosu. hükümetı. bütün sıyasi partileri
\e iş çevreleriyle ayakta tutulmaya çalışı-
lan ekonomik modelde. iki tema var: Bir sı-
yasi istikrar. birde ekonomik büyüme. Bu-
nun üzerine oturtuyorlar Türkiye'nin stra-
tejisıni. Artık snasiıstikrannveekonomik
büyümenın demokrasiyı ıçermesi gereki-
yor.
- Gümrük birliği, topluma sibirli bir
değnekmiş gibi sunuluyor. Siz ne düşü-
nüyorsunuz?
- Gümrük birliğinin. konuştuğumuz ko-
nulan Türkiye açısından çözecek bir süreç
olmadığını yakında göreceğiz. Demokra-
tikleşmeyi ömek alırsak. A\ rupa Parlamen-
tosu. ilk kez Türkiye'nin gündemine çok
somut taleplerle girdi. Buna rağmen elde
ettiğimiz sonuç. devede kulaktır. En ufak
bir değişikliğı, hatta Demirel'in deyimiy-
le bir virgül değişikliğini dahi yeterli sayan
bir anlayış. bugün A\Tupa tarafından da ka-
bul edilmektedir.
Gümrük Birliği süreci. ne temeldeki so-
runlanmızı çözmemize yardımcı olaeaktır
nede demokratikleşmemize. Kendi evimi-
zi kendimiz düzenlememiz gereken bir sü-
rece giriyoruz.
- Bütün bu karamsar görüntü içinde
bir çıkış noktası bulunuyor mu?
- Dünyanın gelişmiş ülkelerinin dayattı-
ğı politikalann iflas ettiğıni görüyoruz.
Sovyetler'in çöküşünden sonra. özellikle
Doğu Avrupa ülkelerinde çok kısa sürede,
dünyanın gelişmiş ülkelerinin büyük bir re-
fah Doğu Avrupası yaratacağı ve komünist
rejimin sağlamayamadığı toplumsal geliş-
meyi bir anda sağlayacağı ıddia ediliyordu.
Çok kısa sürede bu söylemin gerçekleri
tam yansıtmadıgı ortaya çıktı. Dünyanın
gelişmiş ülkelerinin; emperyalist emeller-
le tanımladığı Türkiye yerine. gerçekten
tarihi. coğrafi, ulusal verileriyle nüfusu-
nun, ekonomtsinin ulaştığı düzeyle, 70 yıl-
lık cumhuriyet birikiminin yarattığı üretim
potansiyeliyle kendi Türkiyemizi tanımla-
mak durumundayız. Eminim. bunu bu top-
lum yapacak. Bütün dayatmalara rağmen
yapacak.
ÇAUŞAINLARIN SORULARI / SORUNLARI YLOUZ ŞÎPAL
SSK'den emekli olanlara, emekli ikramiyesi ödenir mi? (95/68)
SORL": 1966 yıhnda sigortalı olarak çalışmava başladım. 1973 yı-
lından. 1988 yılına kadar 15 yıl Emekli Sandığı'na bağlı
memur olarak çalıştım. 1988 yıhnda memuriyetten ayrıl-
dım.
Memuriyetten aynldığım 1988'den 1994 yılı sonuna kadar
özel bir sirkette sigortalı olarak çalıştım. 1995 vılında
SSK'den emekli oldum. Özel sirkette çalıştığım 6 yıl için kı-
dem tazminatı aldım. Ancak Emekli Sandığı'nda geçen (ye-
dek subayhk dahil) onyedi yıl için ikramiye alamamış bu-
lunmaktayım.
Emekli Sandığı'nda geçen süreler SSK'ye devredilerek
emekli işlemleri yapılmıştır.
Emekli Sandığı'ndan söz konusu onyedi yıla ilişkin ikrami-
ye alma hakkım yasal olarak bulunmakta mıdır? Bu konu-
da izlenecek yol nasıl olmalıdır?
Yasal hakkım olması durumunda alacağım ikramiye nasıl
hesaplanır ve miktarı ne olur?
(E.A.)
YANIT: Çeşıtli kamu kurumlannda Emekli Sandığı iştirakçısı olarak
geçen süreler için emekli ikramiyesi ödenebilmesi. emekli aylığının TC
Emekli Sandığı'ncabağlanmasınabağlıdır. Emekli aylığı Emekli Sandı-
ğı dışındaki bir başka sosyal güvenlik kurumunca bağlandığinda Emek-
li Sandığı ikramiye ödemekle yükümlü değıldır.
Çeşitli sosyal güvenlik kurumlannda geçen süreler için emekli ıkra-
miyesinin hangi koşullardaödeneceğıne ilişkin uygulamanın nasıl yapı-
lacağı. 9 Aralık 1983 günü Resmi Gazete'de yayımlanan "'Sosyal Gü-
venlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Sürelerin Birleştirilmesi
Hakkında 24.5.1983 Tarihli ve 2829 Sayıh Kanununun Uygulama
Esaslanyla llgili Vönetmelik"in emekli ikramiyesi ile ilgili 8. madde-
sinde açıklanmaktadır.
"Son defa TC Emekli Sandığı'na tabi görevlerden emekliyeajrı-
lan ve kendilerine bu kanunun 8. maddesi uyarınca birleştirilen hiz-
met süreleri üzerinden kurumlardan herhangi birinden aylık bağ-
lananlara. sigorta primi veya emeklilik keseneği ödemek sureti\le
geçen sürelerin toplamı üzerinden, TC Emekli Sandığı Kanunu'nun
emeklilik ikramiyesi odenmesine dair hükümleri gereğince ikrami-
ye ödenir.
Ancak sigortalı sürelerin ikramiye ödenmesinde nazara alınabilmesı
için bu sürelerin TC Emekli Sandığı'na tabi daıre. kuruluş ve ortaklıkla-
nnda geçmiş olması gerekmektedir. Bu şekilde sigortalı geçen hizmet-
lerden dolayı ilgililere ev velce herhangi bir kıdem tazminatı veya emek-
lilik ikramiyesi ödenmiş süre var ise emeklilik ikramiyesinin hesabında
bu süre nazara alınmaz.
Bu kanunun 8. maddesi uyannca birleştirilen hizmet süreleri üzerin-
den son 7 yıllık sürenin yansından fazlasının TC Emekli Sandığı'nda geç-
miş olması nedeniyle bu kurumca aylık bağlanmış olsa dahi son defa TC
Emekli Sandığı'na tabi görevden emekliye ayrılmayanlara emeklilik ik-
ramiyesi ödenmez. Bu gibiler ayrıldıkları görev itibarıyla kıdem tazmi-
natı alma hakları varsabuhaklan saklıdır." TC Emekli Sandığı'ncaemek-
li ikramiyesi ödenebilmesi içinöncelikle Emekli Sandığı'na bağlı bırku-
runıdan emekli olmak ve emekli aylığının da sandıkça baglanması ge-
rekmektedir. Kısaca Sosyal Sigortalar Kurumu'nca yaşlılık aylığı bağ-
lananlara Emekli Sandıgı'nda geçen süreler için Emekli Sandığı ikramiye
ödemez.
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMEDKEVL4L
Siyasetten Sağlığa.••
Anayasa, Ceza Yasası, TMY (Terörle Mücadele
Yasası), Seçim Yasası, 8. Madde, derken mıncıkla-
madıkları yasa kalmadı...
Ne oluyor?
Beyler seçime gidiyorlar.
Geçende adaylığını koymuş, adayhğı hayli tartış-
malı geçen bir dosta rastladım:
"iğreniyorum" dedi.
"Neden?" diye sorası oldum.
"Politikadan."
"Adaylığını kodun, kampanyaya katıtdın."
"Sen dışa vurana bakma!.."
Adaylık da suçiçeğine benziyor, bir içe vuranı var,
bir dışa vuranı. kızartısı belli olmuyor.
Peki bunca sorun ne olacak?
Güneydoğu... Enflasyon... işsizlik... Sağlık... Or-
tak Pazar... Gümrük Yasası...
Kolunu salladı, "Bunlar herzaman var," demeye
getirdi. Her zaman var da birinin düzeltmesi gere-
kiyor, o birisi ortalıktayok. Seçimlerden sonra bun-
lar kalkacak mı? Böyle sorunları olmaktan aklı ba-
şındalar utanıyorlar. Bunların ciddiyeti karikatürler-
de kaldı.
Kamil Masaracı'nın "Bilinçlenince de Beni Yine
Seveceksin dı mi?"adlı kitabını bir ay gecikmeli ye-
ni okuyorum. Kitap Fuarı'na yetiştirme telaşından
beni unuttu. Olurbu kadar telaşlar, bu kadar gecik-
meler. Kitabın arka kapağında da bizim Ibrahim
Günelin nefis bir portresi var. Onu da söylemeden
edemeyeceğim... Kamil'in kendine özgü eciş bü-
çüşleri var; bir kareden ötekine atlarken bitti sanır-
sınız. öteki karede yeniden boy gösterirler. Tadı da
bundan!
Kalkan'dan bu yana bir ay var. Dr. Engin Eker'i
görememiştim; doktor da dış gezideydi. Görün-
düm. baktı, inceledi. muayene etti, sordu, soruştur-
du. lyi buldu; yoksa moral vermek için mi kıvandı-
rıcı sözler söyledi? Uzandı elini reçeteye... Eski ilaç-
ları (iki tane) tazeledi, bir de yenisini yazdı. Doktor-
ların bu ilaç yazmalarını hiç sevmem: bir de yenisi-
ni yazdı; sabah, ögle, akşam birer tane içeceğim.
Prof. Engin Eker'i hastalarıyla başbaşa bırakarak,
yanından minnet ve şükranla ayrıldım.
Cerrahpaşa'ya gelmişken Kadın Hastalıkları ve
Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Feridun Ak-
su'ya bir "merhaba" dedik. Aralık'ın 1 'i Doğum ve
Kadın Hastalıklarfnın 103. yıldönümüymüş. Bize
birçok basılı kağıt verdi. Bunların içinde "Türkiye Ni-
saiye ve Viladiye Mecmuası"nın birinci sayısı da
vardı. Açışı Prof. Feridun Aksu yapacak.
Bundan 103 yıl önce Doğum Servisi açılırken Sul-
tan Abdülhamit'e durumu anlatmışlar, izin istemiş-
ler. Abdülhamit simrlenmış. "Ben kendine piçhane
açan padişah dedirtmem" diye gazaplanmış. Ma-
beynciler çekip giderlerken arkadakini çağırmış:
"Ben duymamış olayım, siz gene faydalıysa do-
ğumhaneyi açın..." demiş. Açmışlar.
103 yıllık doğumevinin böyle bir öyküsü var.
Ozamana kadar doğumlarevde yaptırılırmış. Sul-
tan Abdülhamit'in bu davranışından sonra doğum-
lar hastanede yapılmaya başlanmış. Doğumların
hastanede yapılmamasının bir nedeni de çocuk çal-
malarına engel olmak. O yıllarda doğumevlerinde
ya da hastanelerde çocuklar çalınır, değiştirilirmiş.
Padişahın bu yarı izinli davranışı kuralların değiş-
mesini sağlamış.
Öner Yağcı, son romanı Yediveren'i getirdi. Otur-
duk, gazetede hoşbeş ettik. Çoktandır görmüyor-
dum. Birkaç yıl içinde birden parlayan romancımız.
Roman. Kırklareli'nden Sinop'a, Ayancık'tan Sı-
vas'a aydınlık arayanların serüveni. Seçim kavgası
sürüyor.
BULMACA
1 2 3 4 5
SOLDAN SAĞA:
1/ Savaş gemile-
rinde sabit ve ha-
reketli armalar ıle
makara. demir ve
zincirlerleılgili iş-
lerde yetiştirilmış
usta personel. .
Tüy. kıl. II Üstü
kapalı olarak an-
latma... Güney
Amenkayerlileri-
nin oklarına sür-
dükleri çok güçlü
bitkisel zehir. 3/
Radyo dalgaları-
nın yankısını alarak cısımle-
rin yenni ve uzaklıgını sap-
tayan aygıt... Sıkıntı venne.
üzme. 4/ Güçsüz... Eli açık
çömert. yifiit. 5/ Bir şarkıda
her kıtadan sonra yinelenen
ve bestesı değışnıeyen parça.
6/ Gözlerı görmeyen... Kuy-
ruksokumu kemıği. II "—
kaldım. susuz kaldım Terk
etmedi sevdan ben i" (Ahmet
Anf).. Seyrek dokunmuş bir
tür kumaş. 8/ Kışıleştirilen
varlıklara söz iöyletme sanatı... Rusçada "evet" 9/ Tarım-
da kullanılan azotlu aübre... Bir portakal cinsı.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Güney Amerika'nın tatlı sularında yaşayan çok yırtıcı bir
balık. 2/ Asma kütüğü... Meyve kurusu. 3/ Karahindibanın
sebze olarak yenen yapraklarına verilen ad... Bir sonı sözü.
4/ Ululuk. 5/ Eskıden şıirın en güzel beytine verilen ad... Gü-
neydoğu Asya'da yetişen ve mobilya yapımında kullanılan
bir tür kamış. 6/ Çıplak vücut resmı... Bir haber aiansınm
simgesı... Büyük kardeş. ağabey. II Kalınbağırsagın son
bölümü. 8/ Dipten dallanan bir süs bitkisi... ICastamonu'nun
bir ılçesi. 9/ Sınır nişanı... Gerçekte yerı olmayıp zihinde
tasarlanan.
MALATYA ASLİYE 2. HLKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1993 104 Karar No: 1995 480
Davacılar Dursun Dayıoğlu vs. vekilleri Av. Erol Tü-
mer tarafından davalılar Hazine ve Belediye Başkanhğı
vs. aleyhine açılmış olan tapudaki pay iptaîi ve tescıl da-
vasının yapılan açık yargılaması sonunda mahkememiz-
ce ittihaz olunan 4 10.1995 tarihli kararla dava konusuz
kaldıgından karar v erilmesine yer olmadığına dair dava-
lılardan Sahaplıoğlu Mehmet kızı Emine kocası adresı
meçhul Mehmet Ali'ye ılanen tebliğı. neşirtanhinden iti-
baren 15 gün sonra temyiz süresınin başlayacağı hususu
ilan olunur. Basın: 53922
KÜÇÜKÇEKMECE 1. ASLİYE
HLKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1989 969
Davacı Malive ve Gümrük Bakanlığı'na izafeten Ist
Muhakemat Müdürlüğü tarafından Norm Tekstil Sanayii
ve Ticaret AŞ. Örmak Tekstil San Tie. AŞ 3İeyhine tescil
davası açılmış olup dav alılardan Norm Tekstil San. ve Tic
AŞ'ye karar teblığ ediiememış v e yapılan zabıta arastırma-
sında da adresi tespıt edilemediğınden kararın ilanen teb-
ligine karar verilmiştir. Hâkimligimizın 12.5.1992 tarih.
1989 %9esas. 1992 659 karar sayılı ilamı ile davacı veki-
li tarafından açılan ve konusu kalmayan davanın reddine
dair kararın dav alı Norm Tekstil Sanayii ve Ticaret AŞ'ye
ilanen teblığ olunur. 14.1 1.1995 Basın: 54770