04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r SAYFA CUMHURİYET 25 KASIM 1995 CUMARTESİ 12 BIR KONU BIR KONUK TMMOB Başkanı Yavuz Önen, ulusal politikalann darmadağın edildiğini belirtti: Uretmedentüketiyoruz G loballeşme, yeni dünya düzeni adı altında, başta ABD olmak üzere dünyanın gelişmiş 7 ülkesinin programlan ve dayattığı anlayış, bir kalkınma, ekonomik büyüme biçimi olarak gündeme geldi. Bu gelişme içinde Türkiye, sanayileşme yerine daha çok hizmet sektörünün egemen olduğu bir üretim biçimine ve rant ekonomisine yöneldi. Böylece, en azla kâr elde edebilecek alanlarda sermaye yoğunlaşması ön plana çıktı, işsizlik arttı, yatınmlar donduruldu. Y abancı ülkeler. Türkiye'ye hep iki açıdan bakmışlardır: Askeri ve ekonomik açıdan. Türkiye, askeri açıdan, 1991 'e kadar stratejik bir noktada olduğu saptamalarıyla sürekli kaynaklannı silahlanmaya ayıran, NATO üyesi olarak en büyük orduyu besleyen bir ülke konumundaydı. 1991'den sonra da bu kez Rus tehlikesiyle böyle bir model öngörülüyor. İkincisi, ekonomik yönden 60 milyonluk bir pazar olarak değerlendiriliyor. SUNUŞ Türkiye Mühendis ve Sİimar Odalan Birliği (TMMOB) Başkanı Yavuz önen. birligin 1-2 arahkia Ankara da düzenleyecegı sanayi kongresi- nin amacını özellerken. ulusal politikala- nn darmadağın edildigi bir süıeçte, Tür- kiye nın, ulusal ölçekteki sanayi proje ve pmgramlanyla teknolojisini muüaka ge- liştirmesi gerektiğine değindi. Daha çok tüketım alanında üreıen ve hizmet sektörü gelişen bir ülke duruınuna dognı gitmenin büyiik bir tehlike olduğuna dikkat çeken Ö- nen. " Türkiye 'de sermaye. dünya tekelle- riyle bütünleşti. Emperyalizm, içselbiro- lay halinegeldi"dedı. Önen. "Dünyanın gelismis ülkelerinin, emperyalist emeller- le tanımladtğı Türkiye yerine, gerçekten tarihi, coğrafi, ulusal verileriyle kendi Türkiyemizi tanımlamak durumundayız. Eminim bunu, bu toplumyapacak. Bütün dayatmalara rağmen yapacak" diye ko- mıştu. IŞIK KANSl - TMMOB, 1-2 aralıkta Ankara'da bir sanayi kongresi düzenleyecek. Nc- den bir sanayi kongresine gereksinim duydunuz? - TMMOB olarak, bütün sektörler bazın- da Türkiye sanayiinin durumunu saptama- ya ve ileriye yönelık perspektıflen çıkar- maya çalışıyoruz. 250 bine yakın mühen- dis \e mimarın üyesi olduğu bir kurum. gündeminin başına kuşkusuz ülkenın de te- mel sorunu olan sanayi sorununu getirecek. Çünkü sanayileşme. son zamanlarda adeta modası geçmiş bir model olarak sunulma- ya başlandı. "Sanayileşme dönemi bitti, şimdi bilgi çağıdır. artık bütün dünya üçüncü kuşak gelişmeye girdi." Bunlar. örneğin bir fütürolog olarak Alvin Toff- ler'in ortaya koydugu tezler. Ama bütün bunların arasında güme giden bir konu ol- dugu içın sanayileşmeyi önemsiyoruz. - Küreselleşmeyle birlikte "sosyal dev- let" anlayışından kopuş gündeme geldi. Bu açıdan. sanayileşme ve sosyal devlet ilişkisine nasıl bakıyorsunuz? -Özellıkle 1991 yılında Sovyetler Bırlı- ği'nin çöküşünden bu yana hızlanmış bir süreçtirbu. Globalleşme. yeni dünya düze- ni adı altında, başta ABD olmak üzere dün- yanın gelişmiş 7 ülkesinin programlan ve dayattığı anlayış. bir kalkınma. ekonomik büyüme biçimi olarak gündeme geldi. Bu gelişme içinde iki temel konu. bizi yakın- dan ilgilendıriyor. llkı. Türkıye'nin, sana- yileşme yenne daha çok hizmet sektörünün egemen olduğu bir üretim. örgütlenme bi- çimine yönelmış olması. ikincisi: üreten bir ekonomi. sanayileşme yerine. rant eko- nomisine yönelmesi. Böylece. en azla kâr elde edebilecek alanlarda sermaye yoğun- laşması ön plana çıktı. işsizlik giderek art- tı. yatınmlar donduruldu. Yeniden iş alan- ları yaratılamadığı gibi. mevcut çalışan ke- sim de giderek hem özel sektörde hem de özellıkle kamuda işten çıkarmalarla karşı- laştı. - Sanayileşme ile toplumun dar gelir- li kesiminin özgürleşmesi arasında ilin- ti var mı? - KJasik anlamda Marksizmın analızıni yaptıgı kapitalist ekonominin sanayileşme modelinde. sınıfmücadelesi dengelen için- de üretici güçlenn de özgürleşmesinin or- tamlan vardı. Bu seferki gelişmede. tama- men tersi bir olay söz konusu. Bir kere. ör- gütlenme modellerini dagırmaya yöneldi- ler. Özellıkle üretim birimlerınde, sendi- kalann sayısını arttırdılar. Bir işyennde bir- den fazla sendika oldu. Sendıkalaşma ola- naklannı kısıtlayıp zorlaştırdrfar. Bu tabii. baskıcı bir ortamda yapılabildı. Türkiye. bu arada Uluslararası Çalışma Örgütü'nün standartlannı kabul eden bir ülke olduğu- nu ilan etti. ama tamamen tersine bir kur- gudayatıldı. Böylece. işçi sınıfı veçalışan- lar. giderek örgütlülük düzeylerini ve eko- nomik mücadele araçlannı kaybetmeye başladılar. Demek ki. ıkili bir olumsuzluk getiriyor. Birincisi. sosyal sübvansıyonları ve iş olanaklarını kısıtlayan gelişme. İkin- cisi. örgütlenme düzeyindeki dağınıklık. - Türkiye, üretmeyen, sürekli tüketen bir toplum haline mi getirilmek isteni- >or? - Kesinlikle. Gelişmiş ülkeler, hıçbirza- man Oçüncü Dünya ülkelerinin. özellıkle sanayileşme, üretim ve bilim alanında ken- dileriyle rekabet edebilecek düzeye gelme- lerini istemezler. Yabancı sermaye. daima kendi çıkarlannı gözetir. O bakımdan Tür- kiye. daha çok tüketim alanında üreten ve hizmet sektörü gelişen bir ülke durumuna TMMOB Başbakın Yavuz Önen, Türkiye'nin Sanayileşme yerine rant ekonomisine yöneldiğini sermayenin yoğunlaştığını işsizliğin arttığını. yatırımların dondurulduğunu, yeni iş alanları yamtılamadığını söyledi. doğru gidiyor. Bu. büyük bir tehlıkedır. - Sanayileşmeyi göz ardı ederek yok- sullaşıyor muyuz? -Toplumda kesinlikle bir fakirleşme ya- şanıyor. lşsizler ordusu giderek büyüyü- yor. Bu da büyük bir tehlike. Türkiye'de 15 mılyona yakın ışsizden söz ediyoruz. On- lannkı de açlık sınınna yaklaşıyor. Dünya açlık standardı. 200 dolardır. Danimar- ka'daki Dünya Gelişmiş Ülkeler Doru- ğu'ndailen sürülen rakamlardırbunlar. Bu da çok büyük bir sosyal sorun yaratıyor ve gelecekte Türkiye"yi zorlayacak bir olgu- dur. _ - Üretemeyen bir toplum haline dö- nüşmek, sanayileşememek emperyaliz- min işine mi varavacak? - Yabancı ülkeler. Türkiye'ye hep iki açı- dan bakmışlardır: Bir askeri açıdan. bir de ekonomik açıdan. Türkiye. askeri açıdan, 1991e kadar stratejik bir noktada olduğu- na dair saptamalarla sürekli kaynaklannı si- lahlanmaya ayıran. NATO üyesi olarak en büyük orduyu besleyen bir ülke konumun- davdı. 1991 'den sonra da bu kez Rus tehli- kesiyle böyle bir model öngörülüyor. Tür- kiye'nin gelecegi, daha ziyade güçlü bir orduya sahip bir ülke olarak belirleniyor. tkincisi, ekonomik yönden 60 milyonluk bir pazar olarak degerlendinliyor. Refah seviyesinde. bir anlamda orta sınıflan bü- yütülmeye çalışılan bir Türkiye. Aynca. ye- ni dünya dengeleri içinde Kafkaslar'a ve Orta Asya'ya doğru akacak olan Batı ser- mayesine köprü görevi veriliyor. Birçok politıkacı bile bunu. Türkiye'nin büyük şansı olarak görüyor. Aslında Türkiye'nin omzuna çok büyük yük getirdiğınin far- kmda degiller. Hem askeri harcamalar hem gelişecek ekonomik modeller açısından. Işadamlanmız. 1995 yıhnda Türk cumhu- nyetlerine yönelik olarak 7-8 milyar do- larlık sözleşmeler yapmışlar. Ama bu du- rum: Türkiye'nin bütçesini. bir borçlar büt- çesi olmaktan kurtarmadıgı gibi. özellikle 5 Nisan Kararlan ıle yalnız karrradşdeğil, özel sektörde de duran yatınmlan yeniden başlatacak bir ivme yaratamıyor. O neden- le. Batı'nın Türkiye'ye bakış açısına göre bir kalkınma ve sanayi srratejisi son dere- ce tehlikelidir. - Bugüne değin daha çok devlet des- tekli bir milli burjuvaziden söz edilebi- liyordu. İçinde yaşadığımız süreç, bu ke- simi nereye itiyor? - İtiyor değil. kesinlikle itmiştir. Bunun bir örneği Sabancı'dır. 1980 den sonraki antidemokratik şartlar içinde. ister yer se- çimi, ister sanayideki öncelikler açısından olsun. hiçbirdanışmaya, hıçbirzaman top- lumun diger kesimlerinin tartışmasına aç- madan geliştirdiği bazı sektörlerde. örne- ğin lastik üretıminde dünya tekellenvle bü- tünleşti. Bir yandan sermayeyı zora dayalı olarak yogunlaştınrken bir yandan bunla- rın yabancı sermaye ile iç içeliğini pekiş- tirdi. Emperyalizm. içsel bir olay haline geldi. - Tüketim çılgınlığı. Türkiye'yi nere- ye sürükleyecek? - Aslında bu tüketim. 5 milyonluk bir nüfus alanında dönüp duruyor. Toplumun çok büyük kesimi, pahalı tüketim malları- na zaten yönelemiyor. Rant da 5 milyonluk toplumsal kesimde dönüp durnıaktadır. Bu. Tüketim ve rant. 5 milyonluk bir nüfus alanında dönüp duruyor. Toplumun çok büyük kesimi. pahalı tüketim mallanna zaten yönelemiyor. Türkiye, yakın gelecekte ciddi sosyal ve politik sorunlarla karşı karşıyadır. Çalışanlann ve işsizlerin büyük bölümü. taleplerini daha radikal biçimlerde dile getirebileceklerdir. Rant ekonomisi: aynı zamanda yatırım yapması gereken büyük sanayi tekellerini. rant alanlanna yöneltiyor. Glümrük birliğinin, bütün sorunlan Türkiye açısından çözecek bir süreç olmadığını yakında göreceğiz. Demokratikleşmeyi örnek ahrsak. Avrupa Parlamentosu, ilk kez Türkiye'nin gündemine çok somut taleplerle girdi. Gümrük Birliği süreci. ne temeldeki sorunlanmızı çözmemize yardımcı olacaktır ne de demokratikleşmemize. Kendi evimizi kendimiz düzenlememiz gereken bir sürece giriyoruz. ÖNEN - Tüketim ve rantın 5 milyonluk bir nüfus alanında dönmesi, Tür- kiye'deki bütün sosyal dengeleri altüst eden bir gelişmedir. Türkiye, ya- kın gelecekte ciddi sosyal ve politik sorunlarla karşı karşıyadır. WUZ ONEN KİMDİR? 1938 yıhnda Mardin Midyat ta doğdıı. htanbul Tekrtik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi nden 1963 vılında mezun oldu. TMMOB Mimarlar Odası Genel Sekreterliği, TMMOB Genel Sekreterliği. Balkan Clkeleri Miihendisler Birliği Başkanhğı ve Insan Hakları Derneği Yönetim Kuntlıı iiyeliği görevlerinde bulundu. 1971 'de politik görüsleri nedeniyle ce:ae\ine girdi. Insan Hakları Derneği kıırucu üyesi de olan Önen, Türkiye Insan Hakları Vakfı Başkanhğı 'mnyanı sıra TMMOB Başkanhğı nı dayürütüyor. Demokratik kitle örgütleri, insan hakları, kentleşnıe sorunlan üzerine çok savıda nıakale. rapor ve araştırmaları bıdunan Önen, evli, iiç çocıık bahası. Türkiye "deki bütün sosyal dengelen altüst eden bir gelişmedir. Türkiye. yakın gele- cekte ciddi sosyal ve politik sorunlarla kar- şı karşıyadır. Çalışanlann büyük bölümü. işsızlerin büyük bölümü. taleplerini daha radikal biçimlerde dile getirebileceklerdir. Bu rant ekonomisi; yalnız çalışandan alıp rantivekesimineaktarmakbıçimindegeliş- miyor. aynı zamanda sanayiye, araştımıa- ya, teknolojiye yatırım yapması gereken büyük sanayi tekellerini. büyük burjuvazi dedigımiz. o ulusallığını. üretkenligini yi- tirmiş sanayiyi, rant alanlanna dogru yö- neltiyor. Sanayıciler. rant ekonomisini. kendilerini ayakta tutacak emniyet supabı olarak değerlendirıyorlar. Bu da çok bü- yük bir tehlike. - Demokratikleşme talepleri durdu- rulmaya çalışılıyor. Bu durumun, sana- yiden vazgeçilmeşiyle ilişkisi var mı? - Tabıı ki var. TLSİAD. TİSK. yayımla- dıkları raporlarda. Avrupa ile ilişkilenmı- zin daha çok ekonomik olduğu yönünde ısrarlılar ve Avrupa'nın da Türkiye toplu- munun da demokratikleşme taleplenni hep gündem dışı saymaya çalışıyorlar O ba- kımdan. demokratikİeşme taleplerinin kar- şısında duran en ciddi ve kendi bakış açı- sından bilinçli güç olarak. büyük sermaye- yi göriiyorum. Bugünkü yönerimi. parla- mentosu. hükümetı. bütün sıyasi partileri \e iş çevreleriyle ayakta tutulmaya çalışı- lan ekonomik modelde. iki tema var: Bir sı- yasi istikrar. birde ekonomik büyüme. Bu- nun üzerine oturtuyorlar Türkiye'nin stra- tejisıni. Artık snasiıstikrannveekonomik büyümenın demokrasiyı ıçermesi gereki- yor. - Gümrük birliği, topluma sibirli bir değnekmiş gibi sunuluyor. Siz ne düşü- nüyorsunuz? - Gümrük birliğinin. konuştuğumuz ko- nulan Türkiye açısından çözecek bir süreç olmadığını yakında göreceğiz. Demokra- tikleşmeyi ömek alırsak. A\ rupa Parlamen- tosu. ilk kez Türkiye'nin gündemine çok somut taleplerle girdi. Buna rağmen elde ettiğimiz sonuç. devede kulaktır. En ufak bir değişikliğı, hatta Demirel'in deyimiy- le bir virgül değişikliğini dahi yeterli sayan bir anlayış. bugün A\Tupa tarafından da ka- bul edilmektedir. Gümrük Birliği süreci. ne temeldeki so- runlanmızı çözmemize yardımcı olaeaktır nede demokratikleşmemize. Kendi evimi- zi kendimiz düzenlememiz gereken bir sü- rece giriyoruz. - Bütün bu karamsar görüntü içinde bir çıkış noktası bulunuyor mu? - Dünyanın gelişmiş ülkelerinin dayattı- ğı politikalann iflas ettiğıni görüyoruz. Sovyetler'in çöküşünden sonra. özellikle Doğu Avrupa ülkelerinde çok kısa sürede, dünyanın gelişmiş ülkelerinin büyük bir re- fah Doğu Avrupası yaratacağı ve komünist rejimin sağlamayamadığı toplumsal geliş- meyi bir anda sağlayacağı ıddia ediliyordu. Çok kısa sürede bu söylemin gerçekleri tam yansıtmadıgı ortaya çıktı. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin; emperyalist emeller- le tanımladığı Türkiye yerine. gerçekten tarihi. coğrafi, ulusal verileriyle nüfusu- nun, ekonomtsinin ulaştığı düzeyle, 70 yıl- lık cumhuriyet birikiminin yarattığı üretim potansiyeliyle kendi Türkiyemizi tanımla- mak durumundayız. Eminim. bunu bu top- lum yapacak. Bütün dayatmalara rağmen yapacak. ÇAUŞAINLARIN SORULARI / SORUNLARI YLOUZ ŞÎPAL SSK'den emekli olanlara, emekli ikramiyesi ödenir mi? (95/68) SORL": 1966 yıhnda sigortalı olarak çalışmava başladım. 1973 yı- lından. 1988 yılına kadar 15 yıl Emekli Sandığı'na bağlı memur olarak çalıştım. 1988 yıhnda memuriyetten ayrıl- dım. Memuriyetten aynldığım 1988'den 1994 yılı sonuna kadar özel bir sirkette sigortalı olarak çalıştım. 1995 vılında SSK'den emekli oldum. Özel sirkette çalıştığım 6 yıl için kı- dem tazminatı aldım. Ancak Emekli Sandığı'nda geçen (ye- dek subayhk dahil) onyedi yıl için ikramiye alamamış bu- lunmaktayım. Emekli Sandığı'nda geçen süreler SSK'ye devredilerek emekli işlemleri yapılmıştır. Emekli Sandığı'ndan söz konusu onyedi yıla ilişkin ikrami- ye alma hakkım yasal olarak bulunmakta mıdır? Bu konu- da izlenecek yol nasıl olmalıdır? Yasal hakkım olması durumunda alacağım ikramiye nasıl hesaplanır ve miktarı ne olur? (E.A.) YANIT: Çeşıtli kamu kurumlannda Emekli Sandığı iştirakçısı olarak geçen süreler için emekli ikramiyesi ödenebilmesi. emekli aylığının TC Emekli Sandığı'ncabağlanmasınabağlıdır. Emekli aylığı Emekli Sandı- ğı dışındaki bir başka sosyal güvenlik kurumunca bağlandığinda Emek- li Sandığı ikramiye ödemekle yükümlü değıldır. Çeşitli sosyal güvenlik kurumlannda geçen süreler için emekli ıkra- miyesinin hangi koşullardaödeneceğıne ilişkin uygulamanın nasıl yapı- lacağı. 9 Aralık 1983 günü Resmi Gazete'de yayımlanan "'Sosyal Gü- venlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Sürelerin Birleştirilmesi Hakkında 24.5.1983 Tarihli ve 2829 Sayıh Kanununun Uygulama Esaslanyla llgili Vönetmelik"in emekli ikramiyesi ile ilgili 8. madde- sinde açıklanmaktadır. "Son defa TC Emekli Sandığı'na tabi görevlerden emekliyeajrı- lan ve kendilerine bu kanunun 8. maddesi uyarınca birleştirilen hiz- met süreleri üzerinden kurumlardan herhangi birinden aylık bağ- lananlara. sigorta primi veya emeklilik keseneği ödemek sureti\le geçen sürelerin toplamı üzerinden, TC Emekli Sandığı Kanunu'nun emeklilik ikramiyesi odenmesine dair hükümleri gereğince ikrami- ye ödenir. Ancak sigortalı sürelerin ikramiye ödenmesinde nazara alınabilmesı için bu sürelerin TC Emekli Sandığı'na tabi daıre. kuruluş ve ortaklıkla- nnda geçmiş olması gerekmektedir. Bu şekilde sigortalı geçen hizmet- lerden dolayı ilgililere ev velce herhangi bir kıdem tazminatı veya emek- lilik ikramiyesi ödenmiş süre var ise emeklilik ikramiyesinin hesabında bu süre nazara alınmaz. Bu kanunun 8. maddesi uyannca birleştirilen hizmet süreleri üzerin- den son 7 yıllık sürenin yansından fazlasının TC Emekli Sandığı'nda geç- miş olması nedeniyle bu kurumca aylık bağlanmış olsa dahi son defa TC Emekli Sandığı'na tabi görevden emekliye ayrılmayanlara emeklilik ik- ramiyesi ödenmez. Bu gibiler ayrıldıkları görev itibarıyla kıdem tazmi- natı alma hakları varsabuhaklan saklıdır." TC Emekli Sandığı'ncaemek- li ikramiyesi ödenebilmesi içinöncelikle Emekli Sandığı'na bağlı bırku- runıdan emekli olmak ve emekli aylığının da sandıkça baglanması ge- rekmektedir. Kısaca Sosyal Sigortalar Kurumu'nca yaşlılık aylığı bağ- lananlara Emekli Sandıgı'nda geçen süreler için Emekli Sandığı ikramiye ödemez. POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMEDKEVL4L Siyasetten Sağlığa.•• Anayasa, Ceza Yasası, TMY (Terörle Mücadele Yasası), Seçim Yasası, 8. Madde, derken mıncıkla- madıkları yasa kalmadı... Ne oluyor? Beyler seçime gidiyorlar. Geçende adaylığını koymuş, adayhğı hayli tartış- malı geçen bir dosta rastladım: "iğreniyorum" dedi. "Neden?" diye sorası oldum. "Politikadan." "Adaylığını kodun, kampanyaya katıtdın." "Sen dışa vurana bakma!.." Adaylık da suçiçeğine benziyor, bir içe vuranı var, bir dışa vuranı. kızartısı belli olmuyor. Peki bunca sorun ne olacak? Güneydoğu... Enflasyon... işsizlik... Sağlık... Or- tak Pazar... Gümrük Yasası... Kolunu salladı, "Bunlar herzaman var," demeye getirdi. Her zaman var da birinin düzeltmesi gere- kiyor, o birisi ortalıktayok. Seçimlerden sonra bun- lar kalkacak mı? Böyle sorunları olmaktan aklı ba- şındalar utanıyorlar. Bunların ciddiyeti karikatürler- de kaldı. Kamil Masaracı'nın "Bilinçlenince de Beni Yine Seveceksin dı mi?"adlı kitabını bir ay gecikmeli ye- ni okuyorum. Kitap Fuarı'na yetiştirme telaşından beni unuttu. Olurbu kadar telaşlar, bu kadar gecik- meler. Kitabın arka kapağında da bizim Ibrahim Günelin nefis bir portresi var. Onu da söylemeden edemeyeceğim... Kamil'in kendine özgü eciş bü- çüşleri var; bir kareden ötekine atlarken bitti sanır- sınız. öteki karede yeniden boy gösterirler. Tadı da bundan! Kalkan'dan bu yana bir ay var. Dr. Engin Eker'i görememiştim; doktor da dış gezideydi. Görün- düm. baktı, inceledi. muayene etti, sordu, soruştur- du. lyi buldu; yoksa moral vermek için mi kıvandı- rıcı sözler söyledi? Uzandı elini reçeteye... Eski ilaç- ları (iki tane) tazeledi, bir de yenisini yazdı. Doktor- ların bu ilaç yazmalarını hiç sevmem: bir de yenisi- ni yazdı; sabah, ögle, akşam birer tane içeceğim. Prof. Engin Eker'i hastalarıyla başbaşa bırakarak, yanından minnet ve şükranla ayrıldım. Cerrahpaşa'ya gelmişken Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Feridun Ak- su'ya bir "merhaba" dedik. Aralık'ın 1 'i Doğum ve Kadın Hastalıklarfnın 103. yıldönümüymüş. Bize birçok basılı kağıt verdi. Bunların içinde "Türkiye Ni- saiye ve Viladiye Mecmuası"nın birinci sayısı da vardı. Açışı Prof. Feridun Aksu yapacak. Bundan 103 yıl önce Doğum Servisi açılırken Sul- tan Abdülhamit'e durumu anlatmışlar, izin istemiş- ler. Abdülhamit simrlenmış. "Ben kendine piçhane açan padişah dedirtmem" diye gazaplanmış. Ma- beynciler çekip giderlerken arkadakini çağırmış: "Ben duymamış olayım, siz gene faydalıysa do- ğumhaneyi açın..." demiş. Açmışlar. 103 yıllık doğumevinin böyle bir öyküsü var. Ozamana kadar doğumlarevde yaptırılırmış. Sul- tan Abdülhamit'in bu davranışından sonra doğum- lar hastanede yapılmaya başlanmış. Doğumların hastanede yapılmamasının bir nedeni de çocuk çal- malarına engel olmak. O yıllarda doğumevlerinde ya da hastanelerde çocuklar çalınır, değiştirilirmiş. Padişahın bu yarı izinli davranışı kuralların değiş- mesini sağlamış. Öner Yağcı, son romanı Yediveren'i getirdi. Otur- duk, gazetede hoşbeş ettik. Çoktandır görmüyor- dum. Birkaç yıl içinde birden parlayan romancımız. Roman. Kırklareli'nden Sinop'a, Ayancık'tan Sı- vas'a aydınlık arayanların serüveni. Seçim kavgası sürüyor. BULMACA 1 2 3 4 5 SOLDAN SAĞA: 1/ Savaş gemile- rinde sabit ve ha- reketli armalar ıle makara. demir ve zincirlerleılgili iş- lerde yetiştirilmış usta personel. . Tüy. kıl. II Üstü kapalı olarak an- latma... Güney Amenkayerlileri- nin oklarına sür- dükleri çok güçlü bitkisel zehir. 3/ Radyo dalgaları- nın yankısını alarak cısımle- rin yenni ve uzaklıgını sap- tayan aygıt... Sıkıntı venne. üzme. 4/ Güçsüz... Eli açık çömert. yifiit. 5/ Bir şarkıda her kıtadan sonra yinelenen ve bestesı değışnıeyen parça. 6/ Gözlerı görmeyen... Kuy- ruksokumu kemıği. II "— kaldım. susuz kaldım Terk etmedi sevdan ben i" (Ahmet Anf).. Seyrek dokunmuş bir tür kumaş. 8/ Kışıleştirilen varlıklara söz iöyletme sanatı... Rusçada "evet" 9/ Tarım- da kullanılan azotlu aübre... Bir portakal cinsı. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Güney Amerika'nın tatlı sularında yaşayan çok yırtıcı bir balık. 2/ Asma kütüğü... Meyve kurusu. 3/ Karahindibanın sebze olarak yenen yapraklarına verilen ad... Bir sonı sözü. 4/ Ululuk. 5/ Eskıden şıirın en güzel beytine verilen ad... Gü- neydoğu Asya'da yetişen ve mobilya yapımında kullanılan bir tür kamış. 6/ Çıplak vücut resmı... Bir haber aiansınm simgesı... Büyük kardeş. ağabey. II Kalınbağırsagın son bölümü. 8/ Dipten dallanan bir süs bitkisi... ICastamonu'nun bir ılçesi. 9/ Sınır nişanı... Gerçekte yerı olmayıp zihinde tasarlanan. MALATYA ASLİYE 2. HLKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1993 104 Karar No: 1995 480 Davacılar Dursun Dayıoğlu vs. vekilleri Av. Erol Tü- mer tarafından davalılar Hazine ve Belediye Başkanhğı vs. aleyhine açılmış olan tapudaki pay iptaîi ve tescıl da- vasının yapılan açık yargılaması sonunda mahkememiz- ce ittihaz olunan 4 10.1995 tarihli kararla dava konusuz kaldıgından karar v erilmesine yer olmadığına dair dava- lılardan Sahaplıoğlu Mehmet kızı Emine kocası adresı meçhul Mehmet Ali'ye ılanen tebliğı. neşirtanhinden iti- baren 15 gün sonra temyiz süresınin başlayacağı hususu ilan olunur. Basın: 53922 KÜÇÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HLKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1989 969 Davacı Malive ve Gümrük Bakanlığı'na izafeten Ist Muhakemat Müdürlüğü tarafından Norm Tekstil Sanayii ve Ticaret AŞ. Örmak Tekstil San Tie. AŞ 3İeyhine tescil davası açılmış olup dav alılardan Norm Tekstil San. ve Tic AŞ'ye karar teblığ ediiememış v e yapılan zabıta arastırma- sında da adresi tespıt edilemediğınden kararın ilanen teb- ligine karar verilmiştir. Hâkimligimizın 12.5.1992 tarih. 1989 %9esas. 1992 659 karar sayılı ilamı ile davacı veki- li tarafından açılan ve konusu kalmayan davanın reddine dair kararın dav alı Norm Tekstil Sanayii ve Ticaret AŞ'ye ilanen teblığ olunur. 14.1 1.1995 Basın: 54770
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle