27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
YFA CUMHURİYET 21 KAS1M 1995 SAL1 OIAYLAR VE GORUŞLER Düşünceleri Anlatım Ozgürlüğü •'Herkesın düşüncesmi anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak. ülkenin \e ulusun bölünmez bütünlüğüne açık ve hakn var olan bir tehlıke dışında kısıtlanamaz." Prof. Dr. İLHAN LÜTEM H akkın olduğu yerde boz- maya. kötüye kullanarak hakkı yok etmeye (ihla- k) rastlanır. Düşünme ozgürlüğü \e öbür hak- lar "Aydınlanma Döne- mi~mn yaydığı ka\ramlardir. Haklara "ihlaller" daha o dönemde bas,lamıştır. \lontesquieu: "Kim ki iktidarasahiptir. onu kötüye kuUanmaktan kendini ala- maz" dıyordu Bugün de tnsan Haklan Evrenseİ Bildırgesi"nın 19. maddesinde behrtıkn düşünceyi anlatım özgürlüğü- nün çok sayıda ülkede ıhlal edildığım görmekteyiz. Hükümetler ve kudretli başka gruplar kabul etmedikkn. beğen- medikîeri düşüncekrinden dolayı bırey - lerı zorlamakta. saldırıya uğratmakta. hapsetmekte. Anlatım özgürlüğünün bır parçası olan bilgilendirme özgürlüğüne sahip olması gereken gazetecıler. iktıda- nn kötü davramşlannı açıkladıklannda korkutulmakta: yerlı v e yabancı gazete- kr. dergi ve kıtaplar toplatılmakta. ya- saklanmakta; radyo \e TV yayınlan en- gelknmekte. durdurulmakta. kapatîl- maktadır. Metiıüer Konuya egemen olan metinkr arasın- da şu üçünü anımsamakta yarar var: 1) Amenka Birle^ık Dev k t k n Ana- yasası'nın insan haklannı sayan bölü- münün bmncı maddesi tfirst amend- ment); "Kongre. bir dini kuran ya da bir di- nin tam buyruklannın serbestçe yerine getirümesiniyasaklayan söz. bilgilendir- me özgürlüğünü ya da halkın sakince toplamp yönetime şikâyetlerini bildiren dûekçeler sunma hakkını kısıtlayan hîç- bir kânun yapamaz." 2) tnsan Haklan Evrensel Bildırges\ madde W: "Bir insanın düşüncelerini serbestçe anlatma özgüriüğüne hakkı vardır. bu hak düşüncelerini rahatsız edilmeden başkalarınaaktarmak. ülkeninanırian- na bakılmaksızın haber \e düşünceleri- ni her türiü iletişim aracı ik aramak, el- de etmek ve yaymak özgürlüğünü de kapsar." 3) Avrupa tnsan Haklan Sözkşmesi. madde 10: a) "Her bireyin anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, düşünce serbestli- ğini \e resıni makamlann kanşması ve ülke sınırlan söz konusu olmaksızın bü- gileri \e düşünceleri almak ve yaymak özgürlüğünü kapsar. Bu madde radyo, sinema >a da televizyon işletmelerinin bir izin rejimine bağlanmalarına engel değildir.* b) "Bu özgürlükkrin kultanılmasıgö- re\ vesorumluluklariçerdiğindenulusal güvenlik, toprakbütünlüğü>a da kamu düzeninin korunması ve suçlann önlen- mesi: sağhk ve ahlakın korunması; baş- kalannınşöhretya da haklarınınkorun- ması; gizlilik koşulu ik sağlanmış b'ılgi- krin açıklanmasının önlenmesi ya da vargı otorite ve tarafsızuğının sağlanma- sı ic,in demokratik bir toplumda gerekli önlemkri oluşturan ve yasaya uygun bi- çimde gözetikn baa formalitelere. ko- şullara. kısmtılara baglı tululabilir." Kıstaslar Yasalann ana hak \e özgürlükkre uy- gun olup olmadıklarını -kuvvetkr ayn- mı ilkesi gereği- yargı erki denetkr. Sorun, saydığım ihlalkri önkmek. hıç, değilse azaltmak amacı ik yargı erkının başvuracağı ölçütleri saptamada. bun- lann sınır ve derecesini bulmada... Bu konuda billurla!>an öâretıkr (dokt- nnler) arasında. Avrupa fnsan Haklan Mahkemesrnın özgürlüğe müdahaknın demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığı yönündekt ölçütünü sayabilı- nz. Başka deyişk. düşünce kısıtlanamaz. Çünkü demokratik toplumda karşı dü- şünce vardır. (Zehır-panzehır hikâye- si...) Dünyanın en eski yazıh anayasasına sahip ABD'nin yüksek mahkemesi de v ıllar boyu gelişürdiği ölçütkr ik özgür- İük ihlaİkrinı önkmeye çalı^maktadır. Mahkeme "kötü eğilim", "muhtemel tehüke", "vakın tehlike", "açık ve mev- cuttehlike1 " gibi ölçütkre ba^v urmuştur. Bu sonuncusu -clear and pre^ent dan- ger- v argıç Holmestaraftndan one sürvıl- müî ve bırçok davada ıhlalin reddinde ölçüt olarak kullanılmı^tır. Bir davada "Düşünceleri cezalandıra- bilmekiçin esaslıkötülüğün ciddi ve ger- çekkşebilmederecesinin olağanüstü bü- viik olması gerekir"; Bir başka davada "demokrasinin işktikbilmesine vakitol- duğutakdirdesivasaldüşüncevi anlatım hit;bir kısıntıva uğratılamaz. öngörükn kötülüğün derhalortavaçıkmasıyönün- de açık ve objektif kanıt bulunmadıkça düşünce özgürlüğünün feda edilmeme- si gerekir" denmi^tir. Türkıye'nın son yıllarda gündeminde bulunan ve kısa süre önce Meclıs'te de- ği^tirikn 8 madde hakkında bir ara öz- gürîüğün kiMtlanması. tehlikenın "açık veyakın" olmasına bağlanmak istenmış- tı. Sübjektif ve yargıcı karara varmada zorlayacak bu fonnül yerine "açık ve halen var olan" tehlike ölçütünü benim- semenin ozgürlüğü daha iyı koruyacağı düşüncesindeyim. Yine 8. madde hakkında Avrupa tn- san Haklan Sözkşmesf nın 10. madde- sine dayanılarak değıştırme >apılacağı haberi yayımlanmıstı. Bu bakımdan anımsamamız gereken bir husus var: L'lkemiz sözk^meyi 10 Mart 1954 tarihmde 6366 sayılı y asa ik onaylamı^tır. Bu onaylama ik sözk^me Türk ıç hukukunun bir parçası olmuştur. Türkiye bunu yapmakla 10. maddenin 2. paragrafında toprakbütünlüğü dahil ba- zı halkrde ozgürlüğü belli bazı "biçim- lere, koşullara, kısıtlamava ya da vaptv- nmlara" tabı tutabılme hakkına sahıp- tır. ama 1. paragrafı da daima göz önün- de tutmabi gerekir. PENCERE Ana kural. düşüncenin özgürce anla- tilabilmesıdır tlk işimiz: susturmayı. kı- sıtlamayı. cezalandırmayı ön plandan kopanp çıkarmak v e birey ın düşüncesi- nı anlatabılmede özgür olduğuna ıçten- likk inanmak olmalıdır. 8. madde i k yapılan çalışmalar so- nunda yüce Meclisçe kabul edilen me- tin, her ne kadar eskısine oranla bazı dü- zeltınekr içenyorsa da sözünü ettığım kuralı. gereği kadar değerkndırmekten uzaktır. Avrupa tnsan Haklan Sözles.mesı"nı hazırlayan heyetin hayattakı belkı son üyesi olarak düşüncem sorulsaydı. şöy- k bir metın önenrdım: "Herkesin. dü- şüncesini anlatım özgüriüğüne hakkı vardır. Bu hak. ülkenin ve ulusun bölün- mez bütünlüğüne açıkve hakn var olan bir tehlike dışında kısıtlanamaz. Böy le bir tehlike oluşturacakbiçimde inceleme. tartışma. eleştirme sınırlannı aşanlar ya da terör örgütlerini destekle- mek k-in propagandayapanlar cezalan- dınlır." ARADA BİR Dr. MEHMET CEMtL UĞVRLL Şiir ve Polîtika Son zamanlarda gıderek boyutlanan yurt ve dün- ya sorunları, daha önceleri de uzennde yeterli dere- cede durulmamış konulan, daha da unutturmakta- dır. Bu konulardan biri de şıir sanatının (poetıka), devlet yönetımine yansıma gücü olup olmadtğıdır. Kuşkusuz çağımızın kamu yönetımi karmaşık bir ya- pılanma ıçınde, görevhlerın seçıminde çokfarklı bir- takım ölçütlerı gerektırıyor. Çın'de "Tang dönemin- de memurian şiir bilgilenne göre seçerierdi" (ilhan Berk, Deniz Eskisi, Şıırin Gızli Tanhı, Adamyayınlan, Istanbul, 1982, s:77). Tang soyu dönemi (M.S.907- 960), son kralın zamanı hariç, Çin tarihinin ulusal bir- lığın iyice sağlamlaştırıldığı, her alanda büyük geliş- meler görulen. en parlak dönemlennden biridir. Bu dönemde köylülere daha iyı çalışma koşullan sağ- lanarak toplumsa! denge kurulmuştur. Özetle söy- lersek şıir sanatının, devlet görevlilerini belirleyen bir ölçüt olduğu toplum, ülke, yönetim ve dönem tarih- te var. Bu bilginin ve aşağıdaki olgulann ışığı altın- da, şiır ve polıttka konusunu yorumlamakyararlı ola- caktır. Ünlü pek çok devlet başkanı, devlet adamt, dev- rimcı. şiır sanatıyla uğraşmıştır; Fatih Sultan Meh- met, Kanuni Sultan Süleyman, Üçüncü Selim, Mao Che Tung, Ho Şi Min, Che Guevera, Pablo Neruda, Bülent Ecev'rt çoğumuzun bıldıgı adlardır. Atatürkunfikıryapısını en büyükçaptaetkıleyen insan, ünlü şairimız Tevfik Fikret'tir. Atatürk, onun hakkında şöyle demiştir: "Bizim felsefemizın de fe- melienni aîan Tevfik Fikret'tir. Insanlığın baştacıdır Tevfik Fikret. Düşünceleri ile, sanatı ile, insanlıkıde- alı ile." (Sabiha Gökçen, Atatürk'ûn izinde Bir Ömür Böyle Geçti, Türk Hava Kurumu Yayını, 1982. s.54). Bill Cünton'ın ABD Başkanlık andı törenınde bir onurkonuğu olarak bulunan ünlü Amerikalı kadın şa- ir Maya Angeleu şnrinı bizzat okumuştu. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Portekiz Cumhurbaşkanı Mario Soares'in resmi davetlısi olarak 15 Aralık 1994 tanhinde Portekiz'e gitti. Ulu- sal destanlanyla ünlü Portekiz şairi Louis Vaz De Cameos'un (1524-1580) üzbon'da Santa Ana Kilı- sesı'ndekı mezannı da ziyaret etti. Böylece çağdaş bir ulusa duyulan saygı. büyük bir şairinin anısı önün- de de ıfade edildi. Bu. poetikanın politikaya yansı- ma gücünün bir kanıtıdır. BülentEcevit. son şiirini (Bir Şairin Politikacıyı Suç- laması) TRT-1'de 19 Aralık 1994 Pazartesi gecesi, "Politika Penceresinden" programında okudu. ll- gıyle dınledikten sonra, şiir ve politika üzerinde bir kez daha düşündüm. Şur. güzellik duygusu yaratan ve özgün (orijinal) olan bir sözcük kuyumculuğudur. Bir dilin, düşün- cenın anlatım gücü, şiirde doruklaşır. Ithan Berk'in dedıği gıbı, "Bazı şiirlerde bir ulusun bütün bir dû- şün tarihtni bulabilihz." (İlhan Berk, aynı yayın. s.97) Bu olanak, bir devlet adamı, bir politikacı için göz ar- dı edilmemesi gereken bir deger taşır. Türkolog Prof. Dr. Anna Masala, "Son zamanlar- da dünyamız şiiriyetini kaybetmiş gibi görünüyor. Bunun ıçin şiire gereksinimimiz var" diyor. (Mehmet Cemil Uğuıiu. Tıp ve Şiir, Ankara Ünıversitesı Tıp Fakültesi Dergisi. 1991. Cılt 44. sayı 4, s: 654). Şiır, yaşamımızı güzetleştirir, zenginleştirir. anlam- lıaştınr, yorumlar. Politikayaşamın içindedirve şiire gereksinimı var- cır. Polıtıkacılann unutmamaları gereken bir husus ca şudur: Şıir polıtıkayı sorgular, fakat politika ştiri sorgulayamaz. ACIKAYIP Merhum babamız Harita Albayı SAMİ tÇKAN'ın eşi. Seveili annemiz IFFET UÇKAN'! 19 Kasım 1995 Pazar günü kaybettik. Acımız büyüktür. Çoculdarı: Gİ LSEVtl. l ÇKA1S. GÜLSEREN ÎNtL, ORHAN \ÇKAS ve Gİ RHAN lÇR.\ÎS Katkı Payı, Zorunlu Bağış, Üniversite Harcı... Hükümeün para isteği. okullarda toplanan ufak mıktarla sınırh kalsaydı, son yıllarda büyük ölçüde yoksullaşan halkımız kendine özgü özverisi ile buna katlanırdı. Prof. ür. SDZAN ERBAŞ Ulıtdağ E rkekkr on dört vaşından ölünceye kadar, kadınlardaonüç ileelli yaş- lan arasında bıvolojik yönden ço- cuk yapabılmektedırler Çocuk yapmak v;ok kolay olmakla bera- ber. bir Alman atasözünün de be- hntığı gibi "Babaolmak kolay. babalık yapmak zor'Mur. \ma bazılan ıçın baba olmanın ne kadar ko- lay oldugunu. gazeteknmizın ıç sayfalannda ya dâtekv izyondaki magazın izkncesındeboy gös- teren kırk ellı çocuklu "süper babalar" haberk- nnden öğrenıyoruz. Anne-baba olmanın ne kadar zor olduğunun bılincınde olanlar ıçin doğum denetımı kaçınsl- mazdır; çünkü doğum denetimınm anlamı. iste- dıkkri zaman. bakabıkcekkn kadar çocuğa sa- hıp olabılme özgürlüdür Bugünkü çocuklann ve gençknn doğduklan tanhleTde. tüm dünyada olduğu gıbı Türkiye"de de yan etkisi olmayan ve anneknn saglığına za- rar vermeyen doğum denetım yöntemleri bihn- mekteıdı. Llkemızde yetmis.li yıllardan ben aik planla- ması. resmı \e özel kuruluşlartarafından gerçek- kijtmimektedir. Ancak bu çalışmalar fazla etkili olamadı. hat- tabu yöndekı ıjalı^malannbılinçlibırbicımde ya- vaşlatıldığı görüldü. Bu durumda aikknn bir kısmı. doğum dene- tım yöntemkrinı kullanarak bır ikı çocuk sahibı olurken. başkalan doğum denetım yöntemknn- den habersi? çocuk sahibı oldular. Ancak dört - bes. çocuklan olduktan sonra daha fazla çocuk yapmamayı öğrendıkr, ama doğan çocuklara da bakmak gerekıyordu. OLÜM Üniversitesi Eğiîim Fakültesi Genelde Türk anne-babalaryemez. yedırır. \ç- mez, ıçınr: gıyniez. gıydınr Onlar da okumadı- lar. okuttular. Şu anda mılyonlarca aikde büyü- tülecek, eğıtıkcek ve okutulacak çocuklar yaşa- maktadır Kisa bır süre öncesine kadar. alısılagelmı? ya- şam düzenımizde. çocuğun doğumundan U sa- hibı oluşuna kadar gereksınımının bır bölümü anne-babalar. bir boVumu de toplumca kar^ılan- makta ıdı. Barınma. gıy im. besknme. defter. kitap, kakm gibi birey sel gerekMnımkn anne-babalannca ge- nel sağlık ve eğıtim giderkrı de. toplumca kar- şılanmakta ıdı. Ne var kı, düzen btrden değı^tı: Parasal sıkın- tı ıçınde olan hükümet. ulkemızdekı genç kıtk- sinin eğitım gereksinımini artık kar^ılayamaya- cağını bildirmekte: bu aşamada. "bakabilecek sayıda çocuksahibiolma hakkı" öne sürülmekte ve anne-babalardan çocuklannın eğıtımı ıçm kat- kı payı ıstemektedir Aslına bakılırsa. geçmi^te doğum denetim ıl- keknni halkına yeterli tanıtamayan. yüksek do- ğurganlığa karşı farkh nedenkrden dolay ı suskun ve etkisız kalmayı yeğkyenler kendi görevknnı savsakladılar. Bugün, çocuklar doğduktan sonra anne-babalara görevkn anıms,atılmakta ve he- sapkendiknne deg.il. anne-babalara çıkartılmak- tadır. Hükümetınpara isteği. okullarda toplanan ufak miktarla sınırh kalsaydı. son ytllarda buyük öl- çüde yoksullaşan halkımız kendine özgü özveri- si ile buna katlanırdı. Ancak ıs,. okul kayıtlarında istenıkn "zorunlu bağışlara" gelince, yolunacak kaz gözü ile bakı- lan anne-bâbalannbağırmaktanbas,ka çaresı kal- madı. Çahşkan ve başanlı çocuklann anne-babalann- dan. daha übtün bır eğitım \eren Anadolu ya da süper lısekre kayıt esnasinda. normal memur maa^ının ıkı. uç; bazen beşkatı zorunlubagış is- tenmektedır Zorunlu eğıtim. anayasa gereği parasız olma- sınakarvn. üköğretım okullannın ıkincı kademe- >ıne (6 Mnıfa) kayıt yaparken para istenmekte- dir. Katkı payı ve zorunlu bağisjin dıs.ında. çocuk- lann ki!,isel gereksınımlen de az değıldir tç ve dı^ gıyım. formanın yanında mont ya da manto, su geçırmeyen ayakkabr. defter. kitap. kalem. çanta. re>ım çantast derken. yardım ıstenen ana- babalar y ardıma gereksinim duyar duruma gel- mektedırkr. Çocuk. liseyi bıtinp bır üniversite kazanabil- mi> ıse giderkrı daha da artar. Ünıv ersıtelı genç. çoğu kez bas.ka bir kente gitmek zorundadır. Yurt sorununun yanında. yemek ve yol giderkri de art- maktadır. Bu yıl üniversite harçlan üçbuçuk kat arttınl- dı. Oysa anne-babalann gelınnde fazla bır artıs, olmadı Hemen hemen hi'çbir ödenek almayan ünıver- Mteknn bır bolümü. eğitım-öğretımi en alt dü- zeyde sağlayabılmek ıçın yasal haklannı kulla- nıp harçlan bır kez daha yüzde 20 yükselttıkr Böylece en düşük üniversite harcı. devlet merau- runun bir ay lık ücretine esitlenmİ!} oldu. ÜnherMtede okumanın maddi yükünü karşı- layabilmek için anne-baba ve gençkr kendtkri- ne destek verenkr aradılar ve buldular. Değışık adlar altında. aynı düşüncedeki insanlar. farkh dernekkr kurup yurt işkttikr.bursvermeyebaş- ladılar Clkemızde. \ ıllar önce doğum denetım yön- temkrini halka öğretmeyenkr. bugün, parasal sorunlan öne sürerek ortaöğretim ve üniversite öğTencikrini bılinçli bır bıçimde kimi yardımlaş- ma kurumlanna aereksinır duruma mı getiriyor- lar?.. LISTESI Dalgacı Mahmut'la Alvin Tottler... Dalga sozcüğünden türetılen çeşıtli deyimlerin en • sevımlisi "dalga geçmek"tır... tşine gereken özeni göstermeyen ya da dünyaya • boşveren kişiye "Dalgacı Mahmut" denir. Orhan Ve- li'nin "Dalgacı MahmL/f'başlıklı şiirı nasıl başlıyordu: • Işim gücüm budur benim • Gökyüzünü boyanm her sabah ', Uyanır bakarsmız kı mavi • • ; Türk Henkel Kurumu, Alvin Toffler'iTürkıye'ye ça- ğırdı. Yazar. tam ikı saat 1700 kişiye yaklaşan bır ka-. labalığa gelecekte neler olup bıteceğıni anlattı. Med- • ya bu olayın yankılanyla dolup taştı... Toffler, fütürolog... Nedemekbu?.. Eskiden arpakçılar, kâhinler, falcılar, müneccimler - vardı; sultanlara ve krallara geleceWen haber verir- lerdi. Çağımızda gelecekbilimcıler türedı, Toffler de, bır gelecekbılimci, ünlü "3 Dalga" kuramının yaza- rı... , Dalga geçmekten çok hoşlandığımız için mi, ne-J dir, biz Alvin Toffier'in "3 Da/ga"sını çok sevdik... Birinci dalga tarım toplumu... Ikincı dalga sanayı devnmi... 3'üncü dalga bilgi toplumu olacak... Bilgi toplumunun eli kulağında'... Toffler öyle şey- ler anlatıyor ve yazıyor kı ınsan dört köşe oluyor; Tür- kıye'de Alvın'e çok büyük ilgı var. Pekı, bu merak nereden kaynaklanıyor?.. Toffler'i. cebınden çıkaracak nice bilim adamı ve yazar ülke- mize gelip gidiyor, hiçbin ilgi çekmıyor. kimse umur- samıyor. • Toffler'i ilgiyie ızleyenler kimler?.. Gelecekbılımcı yazar çok hoşumuza gidecek şey- ler söylüyor; bir kez tarım toplumu tarihe karışıyor, sanayi dalgası dageçmek üzereya. bılgı toplumu de- nen düzende kol gücü de sızlere ömür... Artık beyinsel güç her şeye egemen olacak!.. Bilgısayara bağlanacak toplum. işçınin yerini robot alacak! O robot ki ne yer, ne ıçer, ne sendıka üyesi- dir, ne grev yapar, ne de toplusözleşme masasında patronu cantndan bezdınr; ağzı var. dilı yoktur... Eh, bundan daha keyıfli gelecek oiur mu bir pat- roniçin?.. Astan Alvin Toffler... Tam bize göre!.. "Üç Dalga "nın üçuncüsünde hepimiz yan gelip yatacagız; robotlar çalışacak... Dalgacı Mahmufun dünyasını düşlüyoruz... Düşlem parasız!.. Öyle bir dünya ki ne işçı var, ne köylü, ne de sen- dikal hak ısteyen memur!.. Tarikat olsun, cemaat ol- sun, üstüne bir de robot oldu mu. gel keyfim gel!.. * Toffler"ın çekimine kapılanlar yalnız işadamlan de- ğ»... Eskiden kan kırmızı olup da şimdi patronların kol- tuklan altına sığınmış solcular. vaktiyle Manc'ın ve Le- nin'in kitaplarını -tövbe estağfurullah- Kuranıkerım gibi ezberleyip gelecekbılimi bilımsel sosyalızmin te- leskobunda görürken, şimdi Alvin'ı yanlarına. prole- taryayı karşılarına alıp robotlardan yana ahkâm kes- meyı çok seviyorlar. Sevsinler!.. • ' Atvin Toffler'i alıp bir Anadolu gezisine çıkarsalar- • dı, geleceği değil, ama. gününü görürdü!.. Mezhep çatışması etnık kavga, yüzde 90 enflas-, yon. şeratçılık dalgalannda boğulan bu toplumda'. "Üç Dalga" kuramına bel bağlamak için vakit çok er-' kenL Biz Kafkasya'da AKKA hezimetıne uğrayan, ama Avrupada gümrük bırliği zaferini bekleyen bir toplu- muz!.. Üniversitelert bılimsızlikten kırılan bır ülkede "gelecekbıltm"\r\ yazannı alkışlamak, geleceği nasıl gördüğümüzün siyah-beyaz resmıdır. Bu akşam 21:50 Eir kirahk katil... Onu kiralamak isteyen genç ve güzel bir kadın... Ancak bu kadının gerçek ntyeti nedir?... Her saniyesi gerilim dolu bu nefts fılmi sakın kaçırmayıni Kanat 6'da müthiş bîr geriliml... Başarılı bir psikiyah-istin hostasıyla girdiği yasak iiişkî... Tehtikeye giren eviiliği... Ve faili meçhul bir cinayeti Bu fılmi seyrederken koltuğunuza sıkı sıkı yapışacoksmıı! \ ••tanbul Barosu kımhk kartım ile sürücü belgemı kaybettim hükümsüzdür. A\. Demet Tuna AR.4L Kanol 6 Ekranı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle