Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 1995 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Nüftıs Sayımı Çok Gerekliyken... PENCERE
Nüftıs sayımınm sonu sıfırla biten 10 yılda bir yapılma karan
çok sakıncalan ortaya çıkarmıştır. Yazık ki erken genel seçim de
5 yıl önceki 1990 nûfus sayımma göre yapılacak ve pek çok
haksızlığa neden olacaktır.
MO1TAZ PEKER Ege Üniversitesi Sosyoloji Böliimü
T
ürkiye'nin nüfusbiliminde
tdemografyasında) temel
verikaynağı olan nüfus sa-
\ımmı on yıla çıkarması
ciddi bir yamlgidır. Ük sa-
yım 1927 y ılında yapılmış-
tır. Daha sonra ise sonu 0 (sıfır) \e 5'le
biten yıltann ekim ayında ülkemizde nü-
fus sayımlan yapılması yasa buvruğuna
dönüştürülmüş, sonu sıfirla biten 1990
yılınakadaryerine getirilmiştır. Böylece
ülkemizde nüfusa ilişkin çok kullanışlı
bir bitgi seti oluşmuştur.
Ne \ar ki "değjşimdönemr kararlann-
dan nüfus saytmlan da payını almıştır.
Bu dönemde ilk olarak sonu 5'le biten
yıllarda nüfus sayımt yapılmast için ka-
nun gücünde kararname çıkarılmıştır.
Ancak ikincı bir kararname ile ilk karar-
name değiştırilerek sonu O'labnen yıllar-
da nüfus sayımı vapilması kararlaşttnl-
mıştır.
Böylesi bir kararname ile yapılan dü-
zenleme sonucunda ülkemizde; yönetim.
planlama \e bilimsel çalışmalara büyük
ölçekte kaynaklık eden \e bir geleneğı
oluşturan nüfus sayımlan ne yazıkki kör-
leştirilmiştir.
Bu yüzden. söz konusu uygulama \e
çalışmalar dmamik bir nüfusa sahıp olan
ülkemizde nüfus sorunlarının çözümü
için güncel veri bulamamak sorunu ile
karşı karşıya gelinmiştir.
Nüfusa ılişkin bılgi toplama çaltşma-
larını üç gruptatoplayabiliriz. Bunlar. 1-
Nüfus sayımlan. 2- Nüfus kayıtlan (kü-
tükleri) ve yaşam istatıstıklen. 3- Nüfus
aras.tırmalandtr Sosyalbihm açısından
birtiptemeyaptığımızdabu venkaynak-
lan. sosyal de\let anlayışmın egemen ol-
duğu tüm ülkelerde, bütüncül dünya gö-
rüşü açısından süreklı olarak birltkte ge-
liştirilmiştır. Başka bir anlatımla her üç
veri kaynağı birbiri ile ilintıli olarak can-
h bir şekilde oluşturulmuştur. Böylece
nüfus \e nüfus yapısındakı gelışmeler-
den üretılen bilgilere göre dinamık nüfus
politikalan sosyal sistemde geciktirilme-
den uygulanmıştır. Sonuçta nüfus dına-
mikleri ile sosyal sistem \e ekonomik
büyüme arasında ıstenmeyen olayları bu
ülkeler çok düşük boyutlarda vaşamış-
lardır.
Kalın çizgileriyle ülkemizde de aynı
veri kaynaklan kullanılmaktadır. Ne var
ki herüç kaynak arasındaki bütünsel iliş-
ki. tüm çabalara karşın son otuz yıl için-
de başanlamamış bir sosy al dev let hiz-
metidir. Örneğin son otuz yılda tüm hü-
kümetlerin programında v er alan merke-
zi nüfus kayıtlan hizmeti, tüm nüfusu
kapsayacak şekilde güncel yapıyakavuş-
turulamamıştır.
Bu hızmetin eksikliği ülkemizde. yö-
netici. plancı.bilimci ve nüfusla uzaktan-
ş akındianherkestarafından bılinirken nü-
fusa tlişkınverieksiklığinıgideren nüfus
sayımı süresi on yıla çıkanlmıştır. Clke-
mizde her üç veri kaynağı arasında işle\ -
sel bütünlük ve ilişki ağı kurulmadan alı-
nan böylesi bir siyasal karann, sosyal sıs-
temimize etküeri beklenenden fazla ola-
caktır.
Nüfus sayımlan arasındaki
süre:
Günümüzdeki anlay ışa göre nüfus sa-
yımlarının iki temel amacı vardır. ilk
amaç. sayım gününe göre nüfusun. cin-
siyet. yaş, medenı durum. din, dil. doğur-
ganlık. meslek, eğitim. yerleşim yeri gi-
bi temel nıteliklere göre yapısını öğren-
mektir.
Bunlar zorunlubilgilerdır. Ikınci amaç
ıse nüfusun zaman içindeki nitelik ve ni-
celik gelişiminı izlemektır. Bu bağlam-
da tüm nüfusu kapsamak zorunda olan
nüfus say ımlannın belirlı dönemlerde ye-
nilenmesi kaçınılmazdır. Ülkemiz açı-
sından bugünkü koşullar çerçevesinde
tartışılması gereken nokta. nüfus sayım-
lan arasındaki >üre ve nüfus sayımı tek-
nıği ile nüfus ven kaynaklan arasındaki
işlevsel bütünlüğünün nasıl otuşturulaca-
ğıdır.
Ülkemizde nüfuskütükleri güncel du-
ruma getirilemediği için sosyal sistemın
dayandığı güvenilir. geçerli bilgi kayna-
ğı nüfus sayımlarıdır. Öte yandan ülke-
mizde nüfus dinamikleri (doğurganhk.
göç ve ölümler) açısından hızlı bir deâi-
şim içinde oluduğumuz bilinen gerçek-
tir.
Hızlı bir değişimin günce! bilgisini
oluşturamayan sosyal sistem, nüfus sa-
yımlan arasındaki sürey i açtığında (şim-
dıki gibi on yıla çıkardığında) yönetim.
planlama ve bilimsel çalışmalar açısın-
dan bir dizi zorluğu göreli olarak ülke
gündemine getirmektedir. Söz gelımu
yönetim açısından son nüfus sayımı ve-
rilerıne day anarak uygulanan bir dizi ya-
sa. 1990 Genel Nüfus Sayımı verilerini
temel olarak yapılacaktır. 24 Aralık'ta
yapılması kararlaştınlan milletvekıli se-
çimi. 1990da yapılan nüfus sayımına gö-
re yapılacaktır.
Bundan sonra yapılacak genel seçim
(dört yıl ara ile yapılacağı kabullenilme-
si ile) de illerin çıkaracağı milletvekili
sayıları. 1990 Genel Nüfus Sayımı veri-
lerinden hesaplanacaktır.
Yoğun içgöçlerin yaşandığı ve kenı-
leşınenın hızlandığı. kentli nüfusun art-
tığı dönemde böylesi bir uygulama. göç
alan ve siyasal açıdan sorumlu. duyarlı.
katıhmcı olan kentsel nüfusun daha dü-
şük oranda tenısilinden başka bir anlam
taşımaz.
Türkıye'nin günümüzdeki vegelecek-
teki sorunlannı kentlerde çözmek zorun-
da olduğu antmsantrsa. kentsel nüfusun
temsılinin bu denli dışlanması sosyal ıs-
temde bir dizi patlamaya neden olabile-
cektir
Ay nca yerel yönetimlere. merkezi yö-
netim kaynaklanndan aktarılan paylar,
hep 1990 nüfus seçimine göre hesapla-
nacaktır \e 2000 yılına kadar yenıden
saptanma olanağı da yoktur.
Öte yandan ülkemizde. büyük kentler
ile bölge çekim merkezlerinin \e bunla-
nn çe\resindeki yerleşmelerin nüfuslan
1990"dan günümüze kadar değis,ik ölçek-
te artmıs. ve bu artışın önümüzdeki yıl-
larda devam edeceği açıktır. Nüfus sa-
yımlan arasındaki süreyi on \ ıla çıkar-
makla. yerel yönetımler aleyhine durumu
anlamayacak yönetici yoktur ama işin il-
ginç noktası bir yerel yönetici partisine
ba^vurarak bu sakıncanın giderilmesini
istememis.tir. Şu da önemlr. Nüfusun ni-
telıgindekı değışmeleri izlemekte karşı-
laşıîacak zorluklar. Genç bir nüfusa sa-
hip olan ülkemizde on yıl ara ile nüfusun
niteliğmdekı değis.melen ızlemek. dina-
mik nüfus politikalan olu^turmak açısın-
dan çok sakıncalıdır.
Dinamık nüfus politikalan oluştura-
bilmek için bizim gibi ülkelerde yalnız-
ca eğitim. sağlık \b kurumların bilgıleri
ile yetinilemez. Çünkü söz konusu ku-
rumlann hızmetınden tüm hedef nüfus
yararlanmadığı için hizmet dışı kalan nü-
fusun ne kadar oldugunu kimse tahmın
edemez
insan sermayesinin en önemli ürettm
etmeni olduğu günümüzdc. sosyal de\-
let bu faktörün niteliğinı elindebas.kabir
\erı olmaksızın onar yılhk dönemler
halinde analizetmek istedığinde. ülkenm
sosyal ka\ ıplan beklenilenin çok ötesin-
de olacaktır.
ARADA BİR
DURSUIS AKÇAM
Mal!
İçeri girdi, küçük naylon torbadan kuponları tezgâ-
hın üstüne boşalttı. yeni baştan sıralamaya başladı.
Gazete satıcısı l. Avşar, o sırada başka bir müştensi-
ne tencere veriyordu. Başını çevirdi, kuponlan gbrür
görmez, "Sizin mallar daha gelmedi bayan!" dedı.
Kadm kuşkuluydu, tartışma çıktı aralarında. O neden-
le "ma/"ın cinsini öğrenemedim. Avşar uzun dayana-
madı, yardımcısına buyurdu. "Kupon marketinı aç
oğlum, bize (Ardahan 'a) ulaşan mallann tümünü gös-
terhanıma!" Öfkeyleyerinde döndü, "Depo tut, adam
tut, ma/ dağıt! Bizler gazete bayiı değıl, istanbul tüc~
carlannın ücretsiz çanak-çömlek dağıtıcısı olduk!"
•
Safranbolu'da bir rnüşteri, kucağında çocuğu bak-
kala geldi, elindeki zarftan kuponlan çıkardı, satıcıya
uzattı. Adam elinın tersiyle itti: "Senın kupon 30 gün
daha uzatıldı hemşehnm, habenn yok mu?" Müşteri
inanmıyordu. Bakkal benzeri olaylartaçok karşılaşmış
olmalıydı. "Gazete okumuyorsunuz, hiç değilse ken-
di kuponlannızı okuyun!" dıyerek "velinimett" müşte-
risinı azarl.amaktan çekinmedi. Bu olay bana günde-
Itkçi Zeyno kadtnı anımsattı. Evin temizliğinı yaparken
Cumhuriyet'e gbzü takıldı Zeyno'nun, "8u gazetenin
kuponunda çamaşır makinesi varmı?° diye sordu. Al-
dığı yanıt karşısındaşaşırdı, "Kuponsuzgazte mi olur-
muş!" Zeyno sürdürdü, "Ben her gün dört gazete alı-
nm, dördü de kuponlu. Her bişeyler veriyo!.. Şindi ça-
maşırmakinesi satan gazte anyom, kalabalığım çok!"
Ekledi, "Parası ağır geliyo emme, sen taksitie mal ah-
yom say!"0kumak mı? Yanıtı yine Zeyno kadmdan:
"Mektepyüzü görmedim gardaşım, okurluğum yok!"
•
Gazetelerin kupon reklamlarını, öne çıkararak ser-
gilemişti mahalle bakkalı Kuşadası'nda. Gazete satı-
şı "mal" satışı ile özdeşleştiğınden çoğu bakkal da ga-
zete satar şımdilerde. lyiceyaklaştım. boyalı başlann
altındane gazetelerin adını görebildim, ne haber baş-
lıklannı!,. Içen girdim. raflardatomartomar gazete, sir-
ke, sabun. deterjan, kola, pepsı arasında. "Bu gaze-
teler müşterilerimizin" dedi satıcı bayan. "Tatil ayı,
aağa soia gıderler, gazetelerini biriktirihm. Sonra da
kuponlannı kesergötürürter.. Parasını peşin alınz. Ke-
sik gazeteler mi? Ktlo hesabı satanz." Gülümsedi,
"Biz kazancımıza bakanz, Allah bin bereket versin!"
•
Kuşadası Öğretmen Evi, kasabanın alışveriş merke-
zinde, lımana birkaç adım. Dört katlı güzel bir yapı. Bi-
raz daha bakımlı olsa üç yıldızh turistik bir otel. Ucret-
ler dışanya göre yan yanya. Terasta yemekyerken de-
niz ayaklannız altında. Vapuru, teknesi, sandalı ile ge-
celeri yıldız yıldız. Yıllar yılı laf salatasından sonra 6ğ-
retmenlere sunulan çok önemli yardım bu evler. Üç öğ-
retmen işletmeci. biri müdür. ıkisi müdüryardımcısı.
• Arkttsı 1
7
. Sayfada
Okul öncesinde eğitimimiz
Dr. ATANUR MERT / Eğitbilimci (Pedagog)
G
eçen aylarda pek çok anne-baba
"iyi" bir ilkokul ve "iyi" bir bı-
nnci sınıföğretmeni bulma tela-
şı içinde eşe dosta danıştı; ilan-
lan inceledi: okullar arasında
mekik dokudu.
Benzen bir telas. okul öncesi yas.ında çocu-
ğu olan ailelerde de y aşandr. bazı aileler ıse he-
nüz karar aşamasında. ".\eaba hangi anaokıı-
lu/çocukes i çocuğumuzu ilkokula en iyi şekilde
hazırtayabilir?" kaygısı ile çe\ relerindeki ana-
okullarıyla görüs.en anne-babaların edindikleri
bilgiler. akıüannm kans,ıklığını daha da arttırı-
yor.
Bazı anaokullan sankı çes.itli kurslann dü-
zenlendığı nıerkezler! Bale, folklor. bilgisayar
gibi etkinhkler lıstesi uzayıp gidiyor. Okul sis-
temimizin y üklülüğünden \e bu güç kosjullara
çocuklarım yetennce hazırlayamamaktan kay-
gı duyan anne-babalar, kabank listesi olan ana-
okullannı tercih ediyorlar.
Pek çok anaokulu da tercih edilebilmek için.
yararlılık zararlıhk derecesmi bilerek bilmeye-
rek baleli. folklorlu programlar düzenliyor. Ve
bir kısırdöngü oluşuyor...
Anne-babalar ve bazı eğitimciler, bilgiler ne
kadar erken kazanıhrsa. aklm o denli gelişece-
ği görüşünden yola çıkarak. çocuklara bilgi
yükleme çabası içindeler.
Bu yaklas.ım Batılı eğitimciler arasında 60'h
yılların başlannda egemendı. Okuma-yazmayı
erken öğretme akımı. öğretici oyunlann oyun-
caklann çokça üretilmesi ve bunlann öğretme
amacı ile kullamlışının yaygınlaştınlması işte o
döneme rastlar.
ABD'de başlatılan hareket Avrupa'ya da sıç-
radı. Batı Almanya'da 6? 68 öğretim yılında
gerçekleştirtlen eğitim reformu çerçevesinde
ülke çapında yürütülen okul öncesi eğitimi tar-
tışmalarıyla eğitimciler. tek yönlü zihinsel ge-
Uşme desteâının yanhşolduâu sonucuna vardı-
lar.
Ortaya çıkan uerçek şuydu: Geliştirilmis. yön-
temlerİe. çocuklara okuma-yazma ve birtakırn
bilgiler erkenden kazandırılabihyordu.
Fakat çocuklarbunlann yanı sıra öğrenmenin
iç sıkicı bir uğras. olduğu izlenimlerini de birik-
tiriyorlardı ve gıderekkahcıolabılecekbir'öğ-
renmeisteksizliği* yerles,iyordu. Öğrenme istek-
sizliğinin nedenı. okul öncesi çocuklannın duy-
gusalolgunlukdüzeylerinin.birşeyiöğrenmek
amacı uğruna bılinçli çaba harcamak içinyeter-
li olmayışıydı.
Okul öncesi eğitiminde çocukların. öğren-
menin keyıf verici bir uğraş oldugunu fark et-
melen amaçlanmalıdır. Tadına bir kere vanldı
mı. öğrenmek vazgeçilmez bir tutku halinı alır.
Anaokulundaki her etkinlık. oyun ve eğlence
çerçevesi içinde. keyif ahnan bir uğraş olmak-
tan öteye götürülmemehdır. "Öğrenmeoyunla-
n". ancak bilinçli ve duyarlı bir biçımde kulla-
nılırsayararlıdır. Oyununasıl amacı. her zaman
oyun kalmalıdır: hiçbir amaç, bunun önüne çe-
kilmemelidir!
Çoğu yetişkinler. çocuk oyununu. hoşça va-
kit geçirmenin dışında pek ıs.e yaramayan bir
uğraş olarak değeriendirirler. Oysa oy un ile ço-
cuklar: K.uralları bırlikte belirlemeyi. kurallara
uymayı. kuralların değiştirilebilirliğini. kendi
başma kararlar alabilmeyı ve bunlann sonuçla-
nna katlanabilmeyı. haklannı (zor kullanma-
dan) savunmayı. başkalarınınkini çiğnememe-
yi, belirli amaçlara ancak dayanışma ile ulaşı-
labileceğmi. çoğunluğun yaranna geri çekıle-
bilmeyi. sırasını beklemey i. sağlıklı partner ilis,-
kileri geliştirebilmeyi. sorunlannı aktif çöze-
bilmeyi. hayal kınklığı duygusunun üstesinden
gelebilmeyi. hayal kınkhğına neden olan du-
rumlarda olumlu çıkış yollan bulabilmeyi öğ-
renirler.
Algılamak. kavramak. düşünmek. konus,mak.
uzun süre bir s.eyle yoğun bir şekilde ilgilene-
bilmek. hareketlerde eşgüdüm gibi çeşitîi yete-
nekler ve beceriler. yetişkine anlamsız görünen
oyun etkinlikleri içinde geliştirilir.
Oyunun sağakıcı (tedavi edici) iyileştirici
özellıkleri v ardır. Çocuklar. oyun sırasında hem
dıs, düny anın gerçeklerinden hem de kendi ıç de-
netımlennden bir ölçüde çözülerek. hoş olma-
yan yaşantılarını tekrarlayabilir. duygulannın
boşaltımını sağlar ve böylece rahatlarlar. Ger-
çek hayatlarında edilgen (pasif) bir şekilde kat-
lanmak zorunda kaldıkları durumları oyunda
etkin (aktif) bir şekilde yönlendirerek. içinde
bulundukları dünyanın üstesinden gelebilme
duygusunu yaşarlar.
Denemeye cesaret edemedikleri yeni ve ya-
ratıcı şeyleri oyun içinde uygulayabilirler: böy -
lece yeni olanı yapabilme cesaretlerı ve yaratı-
cılıkİan gelişir.
İyi bir okul öncesi eğitimcisi. çocuk oyunu-
nu
-
Şorumlamayı
v>
ve gerektiğinde "kullanma-
yı" bilir.
Ana okulunda doğal olarak "oyun" tanımına
gıremeyecek başka etkınlikler de vardır: örne-
ğin resim yapmak. şarkı söylemek gibi... Ço-
cuklar. bu etkinlıklere. büyüklerı ıstiyor diye
değıl, kendileri keyifaldıklan için katılmalıdır-
lar ki. örnekte açıklanmaya çalışılan durumu
yaşamasınlar.
Yazık ki. okul öncesi eğitim kurumlannın bir
kısmında "ilkokula hazıriık" adı altında yoğun
egzersızleryaptırtılıyor. Buegzersizlerleamaç-
lanan. çocuklann "okul olgunluğuna" ulaşma-
landır. Okul olgunluğu. çocuklann ilkokulun
üstesinden gelebilmelen için ulaşmış olmaları
gereken gelişim düzeyidir. Okul olgunluğu. sa-
dece biyolojik gelişme ve birtakım rastlantısal
y aşantıîarla ortay a çıkamaz.
Okul için gerekli yeteneklerin ve becerilerin
uzun yıllar boyunca tekrarlarla pekiştirilerek.
yeni durumlarda kullanılarak geliştirilmesi ge-
rekir,
Çocuklar kendiliğinden, öğrenme ve oyun
yeteneği ile donatümıs, olarak dünyaya gelirler.
Anne-babaların ve profesyonel eğitimcilerin
görevi. çocuklann bu yeteneklerinden yararla-
narak, onlann potansiyellerini en iyi biçimde
gerçekleştirmelerini sağlamaktır.
Evlerimızde ve eğitim kurumlanmızda yapı-
lan en büyk eğitim yanlışlanndan biri de otori-
teye itaate eğilımli eğitımdır. Anne-babalarla
eğitimciler. çocuklarım. yetişkmin istekleri
doğrultusundaki dav ramşlannı ödüllendirip. ıs-
temedikleri dav ranışlannı cezalandırarak otori-
teye itaate eğitiyorlar; böylece iç denetime dı-
siplinin. yani özdenetimin gelişmesıni engelli-
yorlar.
Kendi kendini denetleme mekanizması yete-
rince gelişmemiş gençler ve yetişkinler iyi dü-
şünemezler ve yanlış otoritelerin tehlikeli etki-
lerine açıktırlar.
Daha 1900'lerin başında M. Montessori'nm
fark ettiği gibi. *İtaatkâr ve bastinlmış çocuk-
lardan, itaatkâr ve bastınlmış vatandaşlar yeti-
şirT Doğaldır ki. sınırlandırmasız eğitim yok-
tur. Çocuklar smırlannı ve gerektiğinde v azge-
çebilmeyi öğrenmelidirler.
Bu Öğrenme süreçlerinde doğru desteği ve-
rebilmelerı için, hem anne-babalann hem de
profesyonel eğitimcilerin yeni davranış reper-
tuvarlanna şiddetle gereksinımleri var.
Boğaziçi Üniversitesı'nden Prof. Çiğdem Kâ-
gıtçıbaşı'nm önderhğinde halk eğitim merkez-
lerinde uygulanan Anne Eğitimi Programları.
istanbul Üniversitesi öğretim elemanlarmın
Ana-Baba Okulu Seminerleri, YÛRET Vak-
tVnın yürüttüğü öğretmenlere yönelik hizmet
içı eğitim programları gibi çalışmalarla. öğren-
meye ıstekli yetışkinlere en çağdaş eğitim ta\ ır-
lan başanyla kazandırılıyor. Ayrıca. egıtimın
pratiğinde uğraş verenler hedeflenerek yazıl-
miş eğitim kitaplarının gıderek çoğalması da
gelecek için umut venci.
Van Gölü'ndeki
Canavar...
Van Gölü'nde canavar varmış...
Herkes işi gücü bırakmış. canavarla uğraşıyor;
gazete, dergi, televizyon, devlet, hükümet. vali vb.
soruya yanıt bulmak istiyorlar; bir de bilimsel ku-
rul oluşturulmuş:
- Van Gölü'nde canavar var mı?
•
Canavar. masallardaki biryaratık; alev dilli, ateş
gözlü, çatal kuyruklu, yedi pençeli...
Ancak çağımızın sineması, kendini masallara
verdiği için canavara artık filmlerde rastlanıyor.
Bilgisayar dünyasında. ınsanoğlunun düşlemin-
den öyle canavar tasanmlan çıkıyor ki eşi menen-
diyok!.. Masalcı Baba, hiçbir zaman sinema per-
desir.e yansıyan canavarlarla eşdeğerde bir ya-
ratığı türetemedi. 2Vınci yüzyıla yaklaşan dünya-
mızda, milyarlarca ınsan, her gece televizyonla-
rının başma geçip canavar fılmleri seyrediyorlar...
Nasıl canavarlar bunlar?..
Kimi uzak bir dünyadan geliyor: kimi toprak al-
tından çıkıyor; kimi laboratuvarlarda türetiliyor;
kimi zaman tünelini aşıp geçmışten bugüne yu-
varlanıyor; kimi gelecekten bugüne duşüyor; ki-
mini de düşlerinde garip yaratıklardan gebe ka-
lan saf analar doğuruyor...
Filmin 'kapah gişe' oynaması ya da 'cating' için,
alengirli canavarlar türetiliyor; canavar yaratmak
tek pazara ve tek piyasaya dönüşen dünyada
kârlı bir meslege dönüştü; en korkunç canavan
yaratan yönetmen, en çok parayı kazanıyor.
•
Ama gerçek canavar, ne masallarda. ne sine-
mada, netelevızyonda...
Ne de Van Gölü'nde...
Gerçek canavar insanın içinde, yüreğinin karın-
cıklannda, kaburga kemıklerinin kafesinde. bey-
ninin gözeneklerinde. damarlarının akışkanlığır-
da, kemik iliğınin yumuşakçasında pusuya yat-
mış; en korkunç canavarlar. en uygar kılıklı in-
sanların bedenıne sinmişler...
Çağımızın canavarları ne alev dilli. ne ateş göz-
lü. ne çatal kuyruklu; kravatlı, ceketli, pantolon-
lu, güzel giyimli, güleryüzlü, tıraştı; etekli, bluzlu,
iskarpinli, boyalı saçlı, eşarplı, tayyörlü, sevimli...
Çağımızın canavarları için ınsan nedir ki?.. Ke-
miklerini kıra kıra yoksulu yiyip yutmak. işsiz bı-
rakıp süründürmek; bebeklerı beşiğınde sütsüz
bırakmak, kitleleri açlıktan kırdırmak, mazlum
halklan ölüme ve açlığa mahkûm etmek, çağımı-
zın canavarları için doğaldır, politikadır, diploma-
sidir...
•
Masallardaki ateş gözlü, alev dilli. yedi pençe-
li, çatal kuyruklu canavarlann bılincı yoktur; insa-
nı yiyip yutarlarken canavarlıklarının doğasını ye-
rine getiririer. Sinema ve televizyondakı canavar-
lann kaygısı da 'kapalı gişe' ve yüksek rating'
amaçlıdır: ama, çağımızın canavarları ne yaptık-
lannı çok iyi biliyorlar, anasının gözüdürler, bilinç-
lidirler. ustadıriar, her şeyden haberleri var; bilgi
birikimleriyle donanmışlardır; seçkin üniversiteler-
de okumuşlardır; yüksek düzeyde yaşam sürdü-
rürler; içkinin, yemeğin, görgünün tadı damağın-
da canavarlardır; insan yamyamlığını bilinçle be-
nimseyenlere de canavarlıktan başka ne sıfatya-
kışır?..
•
Van Gölü'ndeki canavar mı?..
Saf insanlar, canavan yatelevizyonda. ya sine-
mada ya da Van Gölü'nde gördüklerını sanırlar..
ACI KAYB1MIZ
Cumhuriyet'le doğmuştu. '
Cumhuriyefte öldü.
Onuruyla yaşadı
Onuruyla öldü
MELÎHA TÜRKMEN
KAYAOĞLU'ım
elım bir trafık kazasında kavbeımi^ buiunmaktau/
Merhuma Tanrı'dan rahmet. sevenlerine ba$.s.ağlijiı di\eri2
AİLESİ
VE TEK SPORTMEN Mİ2JV1
PROORAMINI KAÇ1RMAYIH!
akşam!
1:55
SURPRIZ
ÛYASETTEN SANATA,
MAGAZİNDEN SPORA.
Hakan Şûkür, 32. Devre'de Gaiatasa.^7
~^^r
.^.. —
M. Alt Birandi Bayanlar futbot ligi, spor dünyasından kısa
haberler ve spo ""
£ S
*~
borsası... *-
ann koderi...
,iğit kardeşleri
buluşturan açılış. İki gelinli Nuri Sesigüzel. Nurettin Sözen ve
Bedrt Baykam'dan şok açıklamalar...
V
r
;
Turan Yavuz yönetiminde, her gece,
geniş bir konu yelpazesiyle olaylar,
haberler, en son gelişmeler.
^ Canlı yayında ünlü
w
konuklarlo tartişmalar
k. ve mini haber
bülteni...
V
*?•
'Türkiye Ekı