04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 1995 PERŞEMBE 10 DtZİYÂZI aynıevtstanbul Kitap Fuarı, bu akşam bîr kokteylle açılıyor. Agjayan nar, gülen ayvaKitabın yazardan okura ulaşıncaya kadar gectiği yo- lun duraklannı dolaşmak iizere yola çıktık. Uk durak biraz da önbilgilenme için Yayıncılar Birliği. Yayıncilar Bırliği'nin bugünkü komuta- nı Atıl Ant. Buluşacağız. "Benım yayın-evine gel" de- dı. Sonra da adresi tarif etti. - Beşoglu"nda Bekar Soka- ğı biüvor musun ? -E\et. - Tamam. Gir Bekâr So- kak'a. Sayanora Pavyon'un hemen bitişıği- \'ay canına, durum gerçekten cid- di ve \ahim galiba. Baksanızabir kı- tabev i ve üst katmdakı yay ınev i pav- yon üzerinden tanf edılıyor. Söyleşı sırasındabu acı "troni"'yi Atıl Ant da anımsadı \e kocaman bedenıne pek uyan ince bir kederie güldü. Ardından da başladı yayınev- Verinın sorunlannı aktarmaya. Biraz kısaltıp sunacağız tabii. Çünkü aynt konuda başka yayınevleri var. Son- ra kitabevlerinin. dağıtımcılann. pa- zarlamacılann. \ azarlann, sergicıle- rin ve okurun da götüşlerini de ak- taracağız. Kitap sektörünün Ugilikri- ne ilkın şunu sorduk. - Yıüardırkitapsektöründebir bu- nabmdansözediür.Şimdide ediliyor, ediyorsunuz. Sızce özel bir bunalım nudır sözkonusu oian ? Atıl Ant- Farklı, çok daha farkh. Türkiye'de kaç kitapçı \ar ya da kaç kitapçı kaldı biliyor musunuz ? Kaç edeoıyat dergisi yayınlanıyor ve ya- yınını sürdürebiliyor Türkiye'de? Medya kıtaba ne kadar yer veri- yor? Sizebırörnek: ManeClaırder- gisinin Türkiye versiyonu yayına başladıktan bir buçuk yıl sonra kıta- ba nıhayet bir yer ayırdı. Yanm say- fa. Oysa aynı dergi Pans'te beş, yıl- dır kitaba sayfalar ayınyor. Okuyu- cukitapçıyok ne çıktığını izleyemiyor. Medya yer vermiyor. okuyucu ora- dan da bilgılenemiyor. Oysa Türki- ye'de yayıncılar kitap yayınındaBa- tı ile hemen hemen atbaşı gidiyorlar. Medya ıçin kitapbırhaberdeğeri ta- şımıyor. Oysa kitap haberdır. Onem- li ve lyi bir haberdir. -Yo, \oo ben yayuıcı, yayınevi ac> sından soruyorum. Onîann bu bu- nahmda hiç suçu >ok mu ? Atıl Ant- Ah. olmaz olur mu ? Bizde yayıncılar biraz... Biraz fazla entellektüel. Darbiryayın paleti \ar yayınevlerinin. Hep süper entellek- tüel kitaplan basıp yayıyorlar. yayı- yoruz Bir uzmanlaşma, kitaplan çe- şitlendirme. renklendırme yok gibi. Birkaç klasık. birkaç çağdaş ünlü yazar. Hepsi bu. Bunun içine kısılıp kalmış. yayınevlen. Hepımiz Gali- mard gibı olmaya çabalıyoruz. - Yaniseçkin avdınlaraseslenen ki- taplar... Atıl Ant - E\et. Topu topu dörtbes bın oku\ucuya seslenıyoruz. Hepimiz bu okuru paylaşmaya çabalıyoruz Bir oku- yjucu yılda kaç kitap satın alabilir ki ? Özetı şu: Kitabın önünde çok engel var. Hangi birinı sayayım ki... Şimdi aynı so- ruyabas,ka yaymevlerine. Metis'ten Mü- geSönmez"e. Aynnü'dan ÖmerFaruk'a. kitapçılardan Pandora Kitabevinin sahi- bi Hüseyin Sönmez'e, tktjşira'den yayın- cı.dağıtımcı. pazarlamacı. kitabevi şap- kalannı birinı çıkanp ötekıni takarak ta- şı\an Asuman Toprak \ e BarışTütüne. yazar Adalet Ağaoğlu'na soruyoruz. MügeSökmen(MetisYavınevi) - Kitap sektöründe bir bunalım yok. Ya da kitap sektöründe Türkiye'nın genel bunalımı- nın dışmda özel bir bunalım vok deme- lıyiz. Yanı "Türkiye halkı niye dişini az firçahyor, neden az siittükerj\or, niyeeği- tim ezber \e da>aklajürüyor ?"sorulan- nn yanıtı neyse, kitabın da sorunu aynı yanıtlann içinde gizli. Eğitimimızin nı- teiğini tartışmadan. düşünce üzerindeki ysaklardan sözetmeden kitap sektörü- nin sorunundan söz edemey ız. Ömer Faruk (Aynntı Yayınevi) - Şim- dı 1980 sonrasında görsel-işitsel kültür fe:i halde öne çıktı. Oysa bizde yazıh kutürün temelleri zaten zayıf. Düşünse- nze. matbaa Türkıye'ye icadından kaç yı sonra geldi. 0 yüzden yani görsel- iştsel kültüriin tırmanı^ıyla okur sayısı hzla erime\e basladı. Bakın Özkan Ta- nar'in btr aıaştırması %ar. Yayınlandı bu. Ocurlan üniversite mezunlan olarak ve- nalan bir araştırma bu. tlginç sonuçlar Sunuş Bugün Istanbııl Kitap Fuarı açılıyor. Onbir ayın iivey evladı kitap. bir süre ve bir miktargüncellik kazanacak. Sonra... Sonra gene eski hamam. eski tas. Bu yazı dizisi, kitap sektörü üstiine bilimsel bir çalışma degii Bir araştırmacı-gazetecilik iirümi filan da degil. Yazardan okııra ıızanan bir zincirin halkalanm tek tek izlemevi ve konuyla dolaysız ilgıli olanların ağzından kimi gözlemleri, kimi yargılan, kımi değerlendirmeleri sunmayı amaçhyor sadece Yayıne\'leri sözkonusu oldıığunda niye şu. şu. şu yayıncılaria değil de bu. bu. bu yayıncılaria konuşuldu; kiiabevlerinden neden salt Pandora ile yetinildi, dağıtım ve pazarlama hatkası niye salt lletişimcilerle sınırlı kaldı sorularınm öyle çok derin yamtlan yok. Yumurta kapıya gelince hazırlanan bir dizi de (ben bu meslekte yumurtayı başkayenle görmedim zaten) en kolay onlara ulaşıldı da ondan. Bıınca yıllık kıdemli bir okur, yayın dünyasından. sektöründen pek çok tamdıgı, arkadaşı olan diziyazan, komıya bu kadarcık dalıncu bileyeryer şaşukaldı. Yazardan yayıncıya. korsan yaymcıya. dağıtımcıya, pazarlamaaya. kitabevine. sergicive ve somında okura ulaşan zincirin hemen her halkasında umut ve fenat; kötiimserlik ve iyimserlik atba$ı gıdiyor. Anıa gene de 12 Eyli'tl ün çöle (.erirmek istediği bu iilkede, bıınu A. Ağaoğlu (üstte), yazann sorunlannı dile getirirken yayıncı A. Ant (altta), kitabın önündeki engelleri anlattı. • Kitabın okura ulaşıncaya kadar geçirdiği süreç oldukça karmaşık bir örgütlenmeye dayanıyor. Yazann ürünü yayınevince kitaplaştınlıyor. Oradan dağrtımcı kanalıyla kitabevlerine iletiliyor. Arada korsan yayıncılar, sergiciler ve son halkada da okur var. Bu zincirin halkalan hem bir çıkar çelişkisini yaşıyoıiar, hem de sektörün işlemesi için bu zinciri korumaya çabalıyorlar. • Kitap sektöründe oldum bittim bir "bunalım"dan söz edilir. Sektörün çeşitli dallannda etkinlik gösterenlere bu soruyu yönelttik. Yanıtlar kimi kez birbiriyle örtüşüyor, ama çoğu kez çelişiyor. Anlaşılan kitap sektöründe bunalım hem var, hem yok. Üstelik bunca yıldır söylenegelen "bunalım" türkülerine rağmen yayınevlerinin sayısı durmadan artıyor, kitaplar çeşitleniyor, yeni kitabevleri açılıyor. veriyor. Okur başma düşen kitap sayısı 68'lerde artan bir ivmeyle yükselıyor. 12 Mart'ta bir kesintiye tanık olunu\or. 1976'dan sonra da trend tersıne dönüyor ve düşüşbaşlıyor. Bugün halabu düşüşü yaşıyoruz. Asuman Okta> vc BanşToprak (tleti- şim) - Enflasyondaki sıçrama çok önem- li. 70'li yıllarda Türkiye \e dolayısıyla ki- tap sektörü enflasyonla pek de tanısık de- ğildi. Bir süre de yüzde 60'lık istikrarlı bir enflasyona alışıldı. Ama 5 Nisan ka- rarlanndan sonra dolar patladı bilıyorsu- nuz. Yüzde 150'lik entîasvonlan zikret- meye başladık. Salt bir örnek verelim. Kapak kağıdı sattn almırken artık peşin ve dolarla ödeme yapılıyor. Iki sene ön- ce SEKA'dan kağıt alırken 4 ay için yüz- de 10 \ade farkı ödenırdi. Oysa şımdi üç ay için yüzde 42 gibi oldukça insafsız bir vade farkı ödüyoruz. Buna karşın hala kitaplar dağmmçılara \e kitabe\lerine peşin fiyatına ortalama 4 ay vade ile sa- tıhr. A>Tica hiçbir sektörde bu kadar yük- lü stoklarla çahşılmaz. -Hiçbirsektörde?. İletişim- E\et, evet. Hiçbir sektörde. Topu topu 2 bin basıyorsunuz. Ama bu- nun tuketimi yani satışı bir yılı buluyor. Hangi sektörde bu böyle? Beyaz eşya, otomobil, tekstil?.. Bu kadar yüklü stok- larla çalışma zorunluğu sürekli bir fı- nansman darboğazına yolaçıyor. Bunun bir enflasyon. yüksek bir enflasvon orta- mında yürüdüğünü de unutmayın Hüse>in Sönmez (Pandora Kitab«i)- Bakın sızbenimle kitapçı olarakkonuşu- yorsunuz. Ama ben yayıncıyım aynt za- manda. Aynca en az yırmı yıl kıdemli bir okurum. Üstelik benım kitapçıhğım ata- dan kalma bir meslek. Dedem Karadenız Ereğli'de kitapcıydı. Babam yürüttü son- ra Şimdi de ben. Istanbul'da kitapçıyım. O yüzden şunu söyleyebilirim. bu sektör- de her zaman birbunalımdan sözedihr ve dogrudurda.Türkıve'detekstil sektörün- de de sorun var Ya da ne bileyim, futbol- da da var sorunlar. Ama onlar atılması ge- reken adımlan attılar. Oysa yayıncılıkta on yıl önceki, yirmi yıl önceki sorunlar bugün de sürüyor. Or- neğin hala yayınev lerınin yayın polıtıka- lan adeta amatörce. Yayıncı kendi oku- mak istediği kitaplan yayınlamak eğili- minde. O zaman bir sektörden değil bir hobi- den söz etmek gerekir ama değil mi ? Ki- tap sektöründe yazardan başlayan yayı- nevine. oradan dağıtımcıya, kitabevine \e okura uzanan bir zincir var. Bu zinci- rin bütün halkalanm savunmahyız diye düşünüyorum. ÖrneğinTÜYAP. TÜYAP bu zinciri kınyor. Hiç bir kitap fuannda kitap satılmaz. Ama TÜ YAP'ta satıhyor. İlle satılacaksa adam gibi örgütlenmelı bu iş. Yoksa bugün TUYAP Kıtap Fuarı "Yayınevi kasalannın ba>Tamrdır. Adalet Ağaoğlu (yazar) - Bugüne dek şu yayın dünyasmda şu ikı toptan görüşe katılamadım. Biri. kitabın pahalı olduğu için okunmadığı. İkıncisi ise yayınevle- rinin batma anlammda bunalım içinde olduklan görüşü. Bu ıki görüşte de yer yerhaklılıkpayı olabılir. Amabırinci ne- denler olarak kabul etmiyorum. Ben, ço- cukluğumdan beri hep "ya\ınevleri ba- tıyor" şarkisinı dinledim. Bastığı kitap- lar an arda sıyasal nedenlerle toplatılan. yakılan. taşlanan kitabevleri dışında ba- tan yok. batmak bir yana hele bugün sa- yılan durmadan artıyor. Bir çoğu kısa sü- rede büyüyebiliyor hatta.. Kitap fuarları Yayınevleri üstüne farklı kesimlerin yeryer örtuş.en. yer yer çelişen görüşleri boyle. Bir de kitap sektöründe çok y akı- nılan kitap fiyatlan konusu \ar. Bunu da a\ nı kışılere yönelttik, \amtlar yeryer ay- nı. yer yer ayn. İlk yanıt Adalet Ağaoğ- lu'ndan: A. Ağaoğlu- Kitabınpahalılığı sözko- nusu olduğunda da a>nı düşünüyorum.. Bizim toplumun okuma alışkanhğı yok. Kitabın en i\ ı dost olduğunu bılmiyor, bilmeyince bunu yas,ayamıyor. sevmiyor kitabı. Hayatı se\ mek gibi bir şey bu. Ekonomik neden. bu noktadan hemen sonra geçerhk kazanıyor işte. Hayır, bu bir istek. tercih sorunu... Okumayı çok is- teyen. geîin de olmavan öğrenciler. bazı öğretmenler için (ki sayılan gitgıde aza- h>or bu öğretmenlerin de^kıtabın paha- lıîığı geçerlı olabilir. Ama şimdıki genç- liğin önünde tüketim pazan çok zengin: arkasından orava doğru itilmesi önemli bir olgu kitabı pahalı bulmasında .Ben bunlan ilk kez söylemıyorum. Yıllar ön- ce de sorulmus.ru; Galiba "kitap pahalı' diye. Bence yayınevlerinin muzipbiçim- de -yazara az telif hakkı ödemek için - bulduklan çare. tutmuştu; karşıtını söy- ledim diye homurdanan çok oldu. anım- beceremediğini görmek, gözlemek mutluluk veriyor. Gencecik bir okur, ayaküstü söyleşimizde. pek sevimli bir bitgiçlikle konuştu: "12 Eylül kolumuzu kırdı. Kol kınldı yen içinde kaldı. Kolumuzu kendimiz onardık." Gencecik okuyucu haklı: Bakmayın siz yöytn dünyasının feryad üfıgamna, kulak asmayın karşılıkh eİeştirilere. suçlamalara. Yazardan okura kadar ıızanan yayın diinyası zor da oba yaşıyor. Zorun tadını çıkarıyor ve gelişip serpiliyor. Bu da bizeyeter... sıyorum. ama şimdı aynı şeyi söyle- yenler dahaçoğaldı. Yanı bence geç- mişte de kazanıyordu yayınevleri. Kazanmasa niye yapsın bu işi, niye sürdürsün? Zaten batar, sürdüremez. Yaptığı önünde sonunda "ticari" bir iş., ama kültüre (de) yarayan bir iş. Çok öncelen söylemiştim. O zaman homurdananlar olmuştu. Ama şimdi itıraz edemiyorlar artık. Yani bence geçmişte de kazanıyordu yayınevle- ri. Müge Sökmen (Metis Yayınevi) - Kitap fiyatlan. Sanıldıgı gibi pahalı fılan değil bizde kıtap. Tersine ucuz. Batıda kitap fiyatı kağıt masrafma endeksli değil. Bizde ise bir kitap kaç formaysa fiyatı bellidir artık. Ya- zan kım olursa olsun bu böyledir ar- tık Büyükemek ürünü, değenkanıt- lanmıs. bir yazann kitabı ile daha dünkü çocugun yazdığı kitabın fiya- tı avnı oluyor. Çünkü kitabtn fıyatı- nı belirley en kağıt parası. kağıt gide- n. Olacak iş mi bu ? A. Oktay ve B. Toprak (İtetişim) - Bu konuda yaygın bir kanı var. Deniyorki "Kitap pahalı.tnsanlar kitap satın alamıyor. O yüzden k- itabevlcri de ticari olarak varlık- larını sürdüremiyorlarr Önce bu yargıyla bir hesaplaşmak ger den çıktı kitabın pahalı olduğu. Tersine u- cuz kıtap. Sız hiç "Televizyon pa- halı, o yüzden insanlar televizyon alamıyor" ya da "Sigara pahalı, o yüzden tiryakiler sigara alamı\or" "diye bir iddia duydunuzmu? Amak- itap için deniyor bu. Okuyucu kitap- ta indirim istemekte kendini haklı görüyor Bunu doğal buluyor. Ama başka mallarda indirim istemeyi düşünmüyor bile. Neden? Çünkü k- itap vazgeçilebilir bir ihtiyaç. Bu sektörde önemsenmeyen, göz ardı edılmeyen, hatta bilince bile çıkanl- mamis, bir işleyişten söz etmek isti- \oruz. Yayınevlerinin zoradüşmele- rinin kilidi burada. Şimdi, Türki- ye'de. yüksek enflasyonla yaşayan, dolann patladığı bu ülkede ekono- minin bütün sektörlerinde bir vade farkı uygulaması var. Beyaz eşyada var, otomotivde. tekstilde var, her sektörde var. Kitap sektörü hariç. Şimdi 1970'lerden beri. hatta çok da- ha öncesinden bu sektör dört ay va- de ile çalişmay a alışmış. Sistem böy- le kurulmuş, böyle işliyor. Yayınevleri için de geçerliydi bu. Bir kitap çıkanyor- sa matbaaya, çevirmene,kâğitçıya, kapak kartonuna. mücellite ödemelerini dört ay vade ile yapacağını bilirdi yayınevleri. Ama 199Ö'lardanıtibaren,özellikle 5Ni- san kararlanndan sonra yayınevi açısın- dan bu bitti. Kâgıt fiyatlan dolara en- dekslendi. Yayınevleri bütün ödemeleri- ni peşin yapmak zorundalar artık. Ancak sistemin bundan sonraki halkalannda de- ğişen bir şey yok. Orada hala dört ay va- de kuralı egemen ve ışliyor. İşte bu nok- tada yayınevlerinin bir zihntyet değişik- liğine, köklü bir zihniyet değişikliğine ihtiyaçlanvar. Yayıncılar artıkkitabın bir meta olduğunu bilinçle kavramak ve ka- bullenmek zorundalar. CahitKıbç(Beyoglu'ndasergici)- Kor- san yayıncılık Türkiyede sektör haline geldı. Bu hale gelmesine de yayınctlar sebep oldu. Ama bunun günah keçileri bizler oluyoruz. Korsan kitabı, biz değil, yayıncılar teşvik ediyor. Okuyuculara karşı dürüst davranrtuyorlar. Korsan ya- yıncmın 80 bin liraya mal ettiği kitabı, 450 bin liraya satıyor. Kitap okunmuyor diyorlar. Bu durumda okunamaztabii.. Alman- ya'da bir saat çalışma ücretimle bir kitap alabiliyordum. Asgari ücretin 5 milyon li- ra olduğu ülkede 400-500 bin liraya na- sıl kitap alınsm? Yayıncılar aralannda an- laşıp ucuz kitap üretmeli. Yarın: Korsan yayıncılar ve TV rekabeti BA\^UKT SULH HLKUK MAHKEMESİ SATIS MEMURLUĞU KIYMET TAKDİRtStN İLANEN TEBLİGİDİR 1995'3lz. Şüyu Baybun Sulh Hukuk Mahkemesi'nın 26.10.1994 gün \e 1994'89 esas ve 94/273 savılı karan ile ortakhğının gıderıl- mesinın izalevı şüyu voluyla satışına karar venlmış bulunan Bayburt ılt Merkez Kadızade Mah. \e Çele Mahallesı"nde kain 1-5 parsellere ait 17.7.1995 tarihli bilirkışı raporunda verilen kıvmet takdirı raporu ile Ismail oglu Mahmut, tsma- il kızı Raıfe, lsmaıl kızı Mecbure. Ayşegül oğlu Hasan'a çıkartüan k'ıymet takdirı teblığlen bila teblığ edıimış olmakla, 1 parsele 64.176.000 TL. 5 parsele de 59361.000 TL kıymet takdir edılmiş olup konulan kı>mete herhangi bir ıtirazla- n var ise ılanın gazetede yavımlandığı tarihten itibaren H gün ıçerisinde Baybun Sulh Hukuk Mahkemesı'ne dava aça- rak bu hususta belge ıbraz etmelen, aksı takdırde ilerıde hiçbir hak talep etme haklannın olmayacağı hususu ılanen teb- »ıeolunur. I9' 7 .1995 • Basın: 35546 ELAZIĞ SULH HLKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN DosyaNo; 1993/34 Senayi Izgı vekılı Av. Cevdet Tosun tarafmdan Yegane Hışmanoğlu, Frederick AUie Hışmaıioglu"ve Hazel Allıe Hismanoğlu aleyhine ıkame edılen ortaklığın gıderilmesi da- \ asınm, mahkememizde \ apılan açık yargılamalan sonunda: Elazığ Kesrik Mahallesi paf- ta 23. parsel 1134 sayılı taşınmazın satışı suretı ile paydaşlar arasındakı ortaklığın gıde- nlmesıne. satış bedeİınin hıssedarlara ödenmesine. karar verilmiş olup davalılann adres- leri tespıt edılemediğmden 21.9.1995 tarıh. 1995/1194 sayılı karar, davalılar Yegane His- manoğlu. Frederick Allıe Hışmanoğlu \e Hazel Allie Hismanoğlu'tıa karar tebliği tnakamına Waım olmak üzere ilanen teblığ olunur. Basın: 47837 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt Atatürk'le İnönü... Ismet İnönü, Necdet Uğur'a anlatmtş; O'nun Yapı Kre- di Yayınlan'nda çıkan "ismet İnönü" kitabında okudum. Şoyle dıyor ismet Paşa: "Bir gün Atatürk'le konuşuyordum. Kendisine dertyan- dım: - Bazen muharebede bunaltyorum. O zaman canımdan beziyorum; ölmek istıyorum. Her yere atılıyorum. Her şeyi zortuyorum. Ölümü anyorum. Ne dersın? dedım. Atatürk ba- na: - Bu senin söylediğin büyuk kumandanlık hasletıdir (do- ğasıdır). Butün büyük kumandanlar ümrtsızlik anında ölü- me koşmuşlarve ancak o zaman umitsizlık anını zafere dö- nüştürmüşlerdir. dedı. Bizim Çakmak (Fevzi) bu anlarda ne yapardı bılir misi- niz7 Odasına kapanır, Kurart okurdu." Serçe parmak kalınhğındabile olmayan kitabı okumayan varsa okusun, benım gunlerce başucu kitabım oldu. İnönü bir yerde da şunları anlatır. "Cumhuriyetm ilanından önce Atatürk'ün güçlenmesin- den ve s/K sık ifade ettığı fıkırierden urkülmeye başlandı. Ra- uf Orbay, Kâzım Karabektr, Ali FuatCebesoy, Refet Be- le vb. aralannda konuşmuşlar, kendısını başıboş ve tek ba- şına hâkım bırakmamanm yollannı aramışlar. Dunjmu Fev- zı Çakmak'la da konuşmuşlar, O da kabul etmiş: - Gider ben Atatürk'e söylenm, demiş. Çakmak, sonradan benimle de görüşmeyt, beni de içle- nne almayı duşCınmüş. Bana geldi; endişelen'ni anlattı: - Beraber olalım. sen de muvafakat et, ben gıder Ata- türk'e söylerim, dedı. Kendisine: - Olmaz, dedim. Kabuletmedım. Hem onlaria mutatnkde- ğildim hem de ontann endişe duyduklanndan ben endişe\ duymuyordum. Ostelik Atatürk'le beraber düşunuyordum. • Ben reddedınce Fevzı Çakmak da vazgeçtı. Ölünceye kadar bu olayı Atatün\'e anlatmadım. Başka kımseye de bahsetmedim." Demek, bir Necdet Uğur'a anlatmış. Bu olayın arkası da van merak edenler. onu kıtaptan okusunlar... • • • Bir olayı, beledıye otobüsünde. canlı tarıh dostym Yal- çın Orkun anlattı: "Sana arlatacaklanmı Haldur» Özen'te, Baltacıoğlu nun kızı Hatçe Baltacıoğiu daha lyi bıhher"öe- dı. Haldun Özen'ı, Hatçe Battacıoğlu'nu da aradım. Yalçın Orkun'un anlattığı olay şöyle: Ismayıl Hakkı Baltacıoğiu (28 Şubat 1886-1 Nisan 1978), 1923-25 yılları arasında. Istanbul Darülfünunu Emi- nı (ünıversite rektöru): 1924 butçesı ocak ayında Meclis'te benimsenınce. rektör ile dekanlar, Başbakan İsmet Inö- nü'ye gıderler: - Efendım, derter, bütçemızin kabulu dolayısıyle, /zm/r'çj gidip Gazi Paşa Hazretlen'ne bağlılıklanmızı bıldınvek ısti- yoruz, ne dersıniz? - Çok lyı olur, memnurt olur. Ben de yann Izmir'e Gazi Pa- şa Hazretlen'nın yanına gideceğim. Sızi de götüreyim, ya- nıtını verir. Izmir'e gıderler. Naım Palas'a ınerler. O gun akşamustu saat 17.00'de yaver gelerek, onlan alıp Gortepe'deki Latife Hanım'ın koşküne goturur. Ata- türk onlan yemeğe alıkoyar. Dokuz saat gorüşürler, tartışır- lar. Üç konu göruşulmektedır: 1- Nüfus sorunu, 2- Kalkın- ma. 3- Bağnazlık. Bağnazlıktan Atatürk'ün kastı. hilafetin kaldınlmasının ne yankıtarı olabılir, o. (Bağnazlık konusunu aynca. bir yazıda yazacağırrv) Nufus konusu ilgmç. Yalçın Orkun ile Haldun Özen, bu konuyu kaç kez Ismayıl Hakkı Baltacıoğiu'ndan dınlemışler. Toplantı sırasında İsmet Pa- şa: - Nufusumuz yüz milyon olmalı! der. Mustafa Kemal: - Hele bir ellı milyon olalım da, gerıst kolay! der. (Türki- ye'nın nüfusu 1927 sayımında 13 milyon 648 bin'.} İsmet Paşa'nın Atatürk'e çok inanmış bir kışi olarak. dü- şünceyi bir kez içıne sındırdi mi, onu en iyı btr bıçımde uy- gulama alanına koyduğunu sezmek guç değil. Lattn harf- lerine geçışte boyle. laıklikte böyle. Ismet Paşa ölunceye değin, Arap harflerini kullanmadı. Köy kalkmmasının, Köy Enstitüleri'nın düşun babası Atatürk'tür. Saffet Ankan'ı Milli Eğıtim Bakanı yaparak, "eğitmen kurslan"m başlatan, O'dur. Topraksız köylünün toprağa kavuştunjlması O'nun 1 başlıca ülküsudür. Bunlar bıliniyor. Ismail Hakkı Tonguç, 1942 yılının temmuz-ağustos ay- lannda, Cumhurbaşkanı Ismet ınonu'nün iki gezısme katı- lır. Köy Enstıtülerı dolaşılmaktadır. Ismet Paşa. Tonguç'tan, o zaman sayılan 19-20 kadar olan Köy Enstitüsü sayısının 60'a çıkanlmasını ıster. Tonguç'a verdığı, kendı defterme de yazdığı rjolüm şoyledır: "1. Köy Enstıtüien'nde bahkçılık faalıyeüne seyahatta ko- nuşulan şekilde önem venlmesi... 2. Enstitü sayısını altmı- şa çıkarmayı esas olarakalmalı Buna göre hazıhanmalı. Ge- lecek sene bu vakırte kırkı bulmalı. Deftehme bunu not edı- yorum. Özennde düşünün, hazıriıklan yapm. ben başvekü- tegörûşürüm. Para cihetini temın edenm..." Paşa.200.000 tanmcı yetiştırmeyı de planına almıştı. Bunun attında da, gerçekleştırmeyı duşundugu toprak reformu yatmaktaydı. HasanÂli Yücei. 200.000 tanmcı yetıştırme ile Köy Ens- tituleri'nın 60'a çıkarılması düşuncesini benimsememıştir. Tonguç da sonradan Yucel ile birlikte bu tasarıyı gerçek- leştirme olanağı göremediklerini Inonu'ye anlattıklan za- man inönü, kenditerıne şoyle der: - Çok büyük fırsat kaçmyorsunuz, bu savaş yıllanndan ya- rarianarak bunlan yapmalı ıdıniz, savaştan sonra ne olaca- ğı bellı değıldir, bunlann hiçbınsmı bıze yaptırmayacaklar- dır, ilende benı dınlernedığinize çok pışman olacaksınız. Tonguç, 1946'dan sonra, en karanlık günterde evde şöy- le der. ; - Itırafedeyim kı, bu tasannın gerçekleşmesi benim de gö- ziırnde çok büyümüştü... Bütun Köy Enstıtüsv çalışmatan içinde pişmanlık duyduğum tek nokta budur. Sırasında ipe gitmek bile bana vız gelırdi. Gözüm arkada kalmazdı Ama bu fırsatı kaçırdık." (Engin Tonguç, ''DevnmAçısından Köy Enstıtuleh ve Tonguç" S. 284-288) •*•• Düzeltme: 31 ekim salı günu çıkan "Tonguç Çocuklannı Savunuyor..." yazısında geçen, Hakkı Tonguç'tan ıhbar mektubunun soruşturulmasını isteyen Bakan Hasan Âli Yü- cel değil, Reşat Şemsettin Sirerolacaktı. Duzeltirim. * • * Okurtara: TÜYAP Kitap Şenliği bugün başlıyor. Ne güzel! Yann (cuma), saat 15.00'te bir de cumartesi günü, TÜYAP Sergt Sarayı "A" katında merdiven altında. Çağdaş Gaze- teciler Derneğı'ne ayrılan masada, kitaplanmı imzalayacak. okurlarla söyleşeceğim. lyı rni? B U U V L \ C A SEDAT YAŞAYAM SOLDAJN SAĞA: 1/Edebiyatta ö\ er gibı görünüp yer- me, yerer gibi gö- rünüp övrne sana- tı. 2/Gece yapılan sinema ya da ti- yatro gösterisı... Deniz tarafından örtülen, derin ve parçalanmış koy- lar meydana getı- rengömülmüşva- di. 3/Tombul. ıri yapılı. 4/ Parola... Gömü. 5/ En kü- çük sosyolojik binm... Mü- zikte armoni kurallanna gö- re üst üste bindırilmiş sesler. 6/Türk müziğinde "usul" an- lamındakullanılan sözcük. II Ava alıştınlmayan bır cıns doğan.. Bir spor takımının gozde oyuncusu. %1 Genel- likle tahıl ölçmede kullanılan bir ölçek... Ankara'dakı özel bir tıyatronun kısayazıhşı. 9/ Hastalık derecesinde yalan söyleme eâılimi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: V Edebiyatta bir sözcüğü kendı anlamı dışında kullanarak, bir şeyi benzedıgı başka şe\lerin adıyla anmasanatı. 2/ Fin- landıya'nın resmı adı... Kayak. 3/ Halk müzığıne özgü tel- li birçalgı.. Her türlü organik yağa verilen ad. 4/ Istenç... Satrançta bır değerlendirme ve klasman sıstemı. 5/ Alevi- Bektaşı ozanlannın kendi tankatlanylaılgılı şurlerinc veri- len ad... Cennet. 6/ Belli bır amacı olmayan, dayanaksız söz. 1! Öküzgözü de denılen, papatyayı andınr bir çiçek... Tarla sının. 8/Bırbağlaç... Japon lınk dramı... Güney Anadolu'da bir ırmak. 9/ V'urguncu, dalaverecı. DİEİL AC A LUJİK T|JT Âmo i R ıŞ A IL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle