22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 1995 PAZAR 8 PAZAR KONUGU SaidHalim Paşa Yaltsı 'ndakiyangını değerlendiren Çelik Gülersoy'agöre sorunlann kaynağı duyarsızlık 'Halkkültürmirasına sahip çıkmalı' O U I N U ıS îstanbul'un, her türlü yağmaya ve talana karşı ayakta kalmayı başarabilmiş tek tük tarihi ve güzel binalanndan olan Said Halim Paşa Yalısı da yandı. Yangın, pek çok sorulan da birden gündeme getirdi. Ömeğin ANAP mlletvekili HalitDumankaya,yahnın içindeki değerli eşyalar talan edildiği ve bu suçun örtbas edümesi amaçlandığı için yakılacağı konusunda TBMM'ye bır soru önergesi verdiği halde bu neden suç duyurusu kabul edilmemişti? Bina neden ruhsatsız onanhyordu? Keşif yapılmaması usulsüz değil miydi? Üstüne üstlük yangm çıktığı anda yetişen itfaıye ekipleri yanm saat binaya sokulmamıştı. Yalı içindeki değerli taşınmazlann bir kıstnmm yangm öncesi B&şbakan Tansu ÇUler marifetiyle Ankara'daki Başbakanlık Konutu'na nakledüdiği ne derece doğruydu? Başbakan'vn böyle bir yasal yetkisi var mıydı? Bıınlar hangi değerli objelerdi? En yaşamsal soru ise böylesine bir talan düzenine şehir ve ülke halkı neden duyarsız kalvyordu? Bu sorulann yanıtlannı Turing Otomobil Kurumu Başkanı ÇelikGülersoyla konuşarak bulmaya çahştık. PAZAR KONUGU SOYLEŞİ LEYLATAVŞANOĞLU •••••• Sizee Said Halim Paşa Yahsı kaza ese- I rimiyandı? \ GÜLERSOY-Şu anda onu hiç kimse söyleye- cek durumda değil. Normalde ve genelde yangın- lar kaza esen. ihmal eserı çıkar ama. bu konuda onun öyle olmadığma dair iddıalar var. Hem de çok ctddı \ e resmi kaynaklı iddialar var. Bır mıllet\ekıli (ANAP millenekıli Halh Du- mankaya) bir yıl önce bu konuda soru önergesi vermış. Bir yıl az zaman değil. O yüzden basma- kahp. "*Evet, bu ihmakten yandC ya da " Dikkat- sizlikten yandC gibi yargılarda bulunacak du- rumda değıliz Kasıt eseri. bir tertip eseri yakıl- dığını şu anda söy leyemeytz. ama öbür basmaka- hp yangınlar gibi, "Bu da kazaya kurban grttLT diyecek halde de değiliz. Buradakı garipHkleri sıralamak istiyorum. Na- sıl oluyor da bır sayın rruUetvekili üst üste öner- gelerle ciddi bir iddiayı gündeme getirdiği halde Meclis Başkanlığı başta olmak üzere bütün ilgi- li ve sorumlu makamlar bu kadar duyarsız kala- biliyor? Bunu anlamak mümkün değil. Kültür Bakanltğı nedenhassasiyet göstermiyor ve işı ele almıyor? Milletvekilinin dilekçesi ihbar kabul edilmesi gereken önemli bir uyan Olay neden adalete in- tikal edip incdenmemiştir? Bir de içindeki eşyalann bır kısmtnm Anka- ra'ya taşınması meselesı var. Ankara ya da baş- ka bır yer olsun, bu eşyalar giderken yetkililer ne- den buna seyırci kalmışlardır? Aynca itfaiye müdür vekilvnin ifadesi var. Di- yor ki: "Vakaya mfldahale ettik. ama yanm saat içeriaunmadık.1 " Bu çok vahim \e üzerinde önem- le durulması gereken bir beyan. Bu, neden dola- yı gündeme getirilrmyor ve sebepleri araştmlmı- yor? Bunu anlamak mümkün değil. Olaydaki pa- tolojik noktalar bunlar... Şimdi ben bunu en geniş çerçevesine oturtmak istiyorum. Böylece meseleyi dağıtmış olmayız. Asıl gerçekçi, sosyal tabanına oturtmuş oluruz. Yaşım 65'e ulaştı. Çok olaylar gördük, çok şey - ler yaşadık. Bunlan değerlendırerek ahir ömrüm- de şöyle diyorum: Bütün bozukluklann temelinde halkın duyar- sızlığı yatıyor. Nüfusumuzun çok büyük çoğun- luğu" bu şehn oluşturan halkın da çok büyük kıs- mı kültür ve sanat konulanna bu denli duyarsız olursa. bu kadar kendısiyle ügisızmıs, gibi uzak- tan seyrederse. hıçbır tepki göstermezse o zaman asıl sorumlu olan bürokrasi, politika. medya gi- bi öbür çevreler de bildiklerini yaparlar. Tam köpeksız köy bulup değneksiz oynama olayı karşısındayız. Halkın ilgısı geleneksel ola- rak yok. Kültüre. sanata öyle bakıyorsa politika- ya nasil baktyor? O da sahipsiz değil mi? Genç- îere oy hakkı venldi Yarısıbıle başvurup seçmen kaydını yaptırmadt. Fakat medya ve politika başta olmak üzere di- ğer araçlar halkın ve gençlerin ilgi odağını siste- matik bıçimde basmakalıp şarkıcılara ve futbola yoğunlaştırdığından bu yana geleneksel olan es- ki yapr bütün bütün kronikleşti, halk bütün bütün konulata yabancılaştı. •••••• Bu davramş biçimi sadece bizim hal- kımıza mıözgü? GÜLERSOY - Size dışardan iki ömek vere- yim. Bır tanhte Avusturya'dan Yugoslavya"ya ini- yoruz. Smıra yakın küçük bir kasaba var. Orada gecelememiz gerekti. Kasabayı dolaşmaya çıktık. Baktık, berberîn vitrininde "Olamaz* yazılı bir protesto afışi. Kadm berberinde. kasapta, bak- kalda aynı şey. Küçük bir kafeye girdik, oturduk. Vitrinde ve duvarda aynı afışler Bize çay getiren kızı çağınp "Bu kasaba ne>i protestoedivor,sorabBirmiyim?''dedim. Kızkaş- lannı çattı. "Efendim, kasabanın ortasmda bir şato var. Bunun penceresini kapı hatine getirmek tetiyorlar. Bu bir vandalizmdir. Biz bunu protesto edivoruz. tzin \ermevecegu-" Bir mıllet. bir şehir halkınm. kendisine ait olan kültür varlığına karşı tutumu. da\ranı^ı böyle olursa orada cereyan edecek oîaylar öyle olur. Oysa bizim halimize bakın. Dolmabahçe Saravı yann soyulsa. ya da v akılsa dahı bizim bigâneli- ğimiz bövle devam edip gidecektir. •••••• Sizin bir anımz vardı. Emirgân Par- Aı 'ndaki Pembe Köşk 'ten kirtaktm tablolar yok olmuştu da, hiç kimseden ses soluk çıkmamıştı.» GÜLERSOY-Dönemin Bekdive Başkanı Ah- met İs\an'ı bır gün Emirgân Parkı'ndaki köşkle- n tanıtmaş a götürdüm. Önce Yıldız' ı. Malta Köş- kü'nü, Çadır Köşkü"nü gezdıkten sonra Emır- gân'a geçtik. Pembe Köşk o zaman kapah. Içen girdik Yukan çıktık. Merdivenın başında durur- ken içeri biraz ışik girsin diye panjurlan açtırdık. Bir de baktım,yerde üst üste birtakım tuvaller du- ruyor Üsttekinı kaldırdım, pencerenin vanına git- tim. Baktım İbrahimÇaBı'nm Emirgân. Çmaral- tı tablosu. "Bu bir şaheser, bir serveC diye haykırdım. Daha sonra tam kapıdan çıkarken ilgılilerden bi- nsı sanıma geldı, "Beyefendi,birsenetdemekle hiç iyi etraediniz." dedi. Nedeninı sordum. "Bu şimdi giderr diye cevap verdi "Engel olun," de- yinee, boynunu büktü. "Bizi aşarr Bız Tunng olarak o köşklen almadan önce Re- ha ts^anın bır hanımlar komıtesi vardı. Köşkler bukomıteyeverilmişti. Ama onlar pek bir şey va- pamadılar. Bunun üzerine bize devredildi. Bir gün komiteden Nerihe Araz elinde köşklerde bu- lunan taşmmazlann listesiyle bana bilgi verme- ye geldi Baktım, listede kavuklular. başka obje- lervar. ama tablo yok. "Pfeki tabiolar bu listede yok mu?" diye sorunca Nezihe Araz'm tepkisi, "Ne tablosu? Köşklerde tablo yoktu ki." oldu. Çalh'nın Çınaraltı tablosunu \ıllar sonra bir ekonomi dergisinin kapağındaki fotoğrafta gör- düm. Meşhur Halil Bezmen"ın evinın duvannda asılıydı. Bu olaylar münferit olaylar. Bütün bunlann te- melinde buişinsahipsizliği. halkın muhabbetsiz- lıği; kültüre, sanata soğukluğu. bigâneliği yatıyor. •••••• Said Halim Paşa Yahsı 'ntn içindeki çok değerli objeler, antikalar sizce ne oldu? GÜLERSOY -Ne bileyim? Siz yalınm yana- cağını önceden haber veren mıltetvekiline sorun. Acaba o milletvekilt daha başka şeyler de duy- muş mu? Önergeyi verdiğine göre herhalde aldı- ğı bilgilere dayanarak bunu yaptı. Yoksa durup dururken bu kadar vahım ve tarihimızdekı o tür- den ilk önergeyi vermiş olmazdı. Bir milletveki- li millete aıt bır banat binasının soyulduğunu, bu suçun örtbas edilmesi için de yakında yakılaca- ğın» bir önergeyle Mechs'e taşıyor. Bunun tanhi- mizde emsali yok. •••••• Bu önerge suç duyurusu olarak kabul edilip savaumn soruşturma açmalan gerekmi- yor mu ? GÜLERSOY - Tabtı ki gerekiyor. •••••• Başbakanımız Said Halim Paşa Yah- sı 'yla çok yakmdan ilgileniyordu. O binayı yaz- lık büro olprak da kullan- mak istemişti. Hatta yah yanmadan önce Başba- kan 'rn içerdeki bazı değer- li eşyaları Ankara 'da Bas- bakanhk Konutu'na nak- lettirdiği konusunda ha- berter var. Sizce Başba- kan 'ın bunu yapması için yasal bir hakkı var mı? GÜLERSOY - Orasını bilmem. Ama vicdanen. ne- zaketen ve sanaten böyle bir hakkı olmaması lazım Bina. eşyasıyla bir bütün- dür. Bir insanın nasıl sade- ce çıplak vücudu değil. ay- nı zamanda üstündeki gıy- siler de kendisine aitse bir sanat yapısını soyundurma hakkınız yoktur. Herkesin her şeyı yapma- ya kendinde hak bulması olaymda bütünbunlann sa- hipsiz olduğu temeli yatı- yor. Halka biz şu iki bilinci verebilmeliydik. Osman- h'da bagtaki efendi Allah" ın gölgesi olduğu için ne yap- sa makbuldü. Ama Cumhu- riyet döneminde, bu felse- fenin temelden değişmesi gerekiyordu. Halka mal ve mülk konusunda, "Bu be- nim mahm," zihniyetini yerleştirtmeliydik. Bu, taa Roma Hukuku'ndan beri var. "Domaine Publique"\ yanikamumalı."Bubenim mabm,benim servetimdir," anlayışının yerleşmesi la- zundı. Sadece Said Halim Paşa Yahsı'nın mobilyası da de- ğil. Ormaniar yağmalanırken, devlet arazileri yağmalanırken. kıyılar ona buna peşkeş çekilir- kenhalkımız aynıkayıtsızhkla seyredıyor. "Bu kı- yı benimdin* demiyor Ikıncisi de, kültür ve sanat anlayışının yerleş- mesi gereği. "Bu benim tarihimin bir parçasıdır. Benim kişiliğimin bir öğesküeT zihnıyetı de bız- de yerleşmemiş. Bunakarşılık size Avusturya" nın bır sınır kasabasmdan örnek verdım. Bir pence- re tadilatı bütün kasabayı ayağa kaldınyor. •MBHMi tkinci bir örnek daha vereceğinizi söy- lemistiniz... GÜLERSOY - Yine bir tarihte Zürih'teyim. Şehrı afişlerle donanmış gördüm. Referandum yapılacakmış. Afişlerin çoğunda. "Havır" yazı- yor. Bir ilgıliyı bulup neyin protesto edildiğini sordum. Meğer Merkez Kütüphane tadil edilmek istentyormuş. Halkın bir bölümü buna karşı çık- mış. O nedenle referandum yapacaklarmış. Merkez Kütüphane'nin tadiii gibi bır aynntı, hatta teknik bir konu halk oyuna gidıyor. Bir de halkın büyük coğunluğu büyük tepkı göstenyor. Toplumlan. milletleri bu çizgiye çıkarmadığı- nız sürece bir ülkede her şey olur. Ben bu konuda diyorum ki: Sinekleri bırakalım. bataklıkla meşgul olalım. Bu sinekler zaman zaman uçuşan pislikler. Yalı yanar, saray soy'ulur. Ondan sonra sık stk, üst üs- te müzayedeler yapihr. Bunlara eşkıya dolar. Ben 60 yıldır bu şehrin insanıyım. Bunun elli yılında bu kadar müzayede olmadı, piyasaya bu kadar antıka eşya doluşmadı da 10 yıldır ne ol- du"1 Bunu da ben soruyorum. Başta Kültür Bakanİığı olmak üzere hicbir yet- kili merci bunlann üstüne gitmiyor. Bu değirme- ÇELİK GÜLERSOY m30ilu Hakkân'dedogdu. İlk. oria \v lıse öğrenmunı hiunhıl daşttfttı. Beytığlu ErkekLısesı m bınnctUkle. ls- hıııhıl Hukık h'aku'İtest m ıvı ck'ivı e ıle bıtiıiii. Öğıvnı- ını suvsındaçalışnui) a haşltıdığı Tiirkhv Tunng\ eOıo- ınohdKurumu ının çeşıtlı ktMİenıeleıvıîlensumv 196] de htıkuk nnt$a\ ın, 1966'dagcnel müdür oldu. Bu kıındıı- su rvoı-gumzasyxmımdansonranınzm ne kiiltûrçvhşnta- lan dolavfitvla Kültür Bakanİığı nın "şeıvt'phıkcıı "m. llatvaCumhurbaşkamtaıvfındanverılen "Cavalıer"ve Fmnsa Cumhurbttikaın ncu wriien "ııüllitakdir"nişan- lanınaldı. IWda buınbtıl'un tarihikorulanmnbah- ım \,v tçterimk'kı köşk ve kasıriann restoıvsmmmu gcr- çekleşûıvıvk bunlann hulka uçdmasma nnıiıhik tffı. "Kapaltçurşı'mn Romanı" adh esen ile Sııııau iukjı Sosyal Bılimler ikluliinü kazamh Topkupı. Kapıkule. Yıkiız Snıvyı nın bahçesi Emirgân, Hıdi\ Kasn. Yeşit Knnak \v S»>ğtıkce$me gibi bıı\ok ıvstonısyvm ıv diı- zeıılemcler vapan Çelık Gülersoy ım. tıın:m ve Istan- bul'kıilgıli nnmılaııımi bırçokkıtahıdabııhunnor. rarak tespitler yapmak, bır kopyasını yetkili mer- ci ya da örneğin Maliye Bakanlığı'na gönder- mek... Işin doğrusu budur. Son tahlilde bunlann sahibı Hazıne'dır. Bırkopyası Sayıştay"a,birkop- y asının da Kültür Bakanlığı'na verilmesi gerekir. Aksi halde bu yalı yandığında "ÎScrdebunun en- vanteriT deyıp hangi kapıyı çalacağını bilemeyen 1 şaşkmlar ordusunun davranışlanna şahit olma- yız. ! Bu tür kopyalı envanterler olduğu takdirde su- çuörtbas etmek için ne yalı yakılmasma hacet ka- lır ne de bır kımse beğendiğı şeye "kalkgideum," deme cesaretini kendinde bulur. Bu düzeni kurmak lazım. Kuramadığınız süre- ce hazır olun. İki. üç yılda bır ya bazı bmalar her- kesın gözü önünde yanıp tutuşacak. ya dayanma- dan ıçlerı boşalacak. Dışlan da kabuk gibi kala- cak Epeyce yıl önce Cumhuriyet gazetesmde oku- muştum. Âdana Müzesi'nin 12 bin objesinin ta- mamı taklitçıkmıştı AdanaMüzesi şubakımdan onemh: Onun kuzeyinde Hitit yerleşimt var. Hi- tıt kazılanndan gelen eşya yıllardır müzeyi dol- durmuş. Hiç bakıîmamış. Ama incelendiğinde bakmışlar kı bır tanesi bıle otantık değil. Vali o zaman "Mahkemede bir şey yapamryoruz. Çün- kü sorumlusuna sorduğumuzda, "Aldığımızda böyleydı". cevabını veriyor" demişti. Buna ancak çocuklar güler Müzenin içeriği satın alınma değil ki. kazılar- dançıkma... Hitıt kazılanndan çıkan eşyalar tak- lıt olmadığına göre böyle bir iddia da geçerli ola- maz Bir de bakıyoruz. sorumlu müze müdürü göre- \ ınden ıstifa etmiş. Antakya'da antika ticaretiyle uğraşıyor. Buyrun bakahm... Bir de Said Halim Paşa Yahsı 'nda ya- pılan onarımm ruhsatsız olduğu tespit edildi. Ruhsatsız onanm nasılyapdabilir? GÜLERSOY - Bektaşi aptes almadan namazı kılmış. "Ben kıldımoWu",demiş. Onu da aynı sa- hıpsizlığın ıçine sokun. Sadece bu da değil. Oktay Ekinci'den öğren- dım. Bizim tahliye ettığimiz köşklerde ruhsatsız onarımı Anıtlar Kurulu protesto etmiş. suç duyu- rusunda bulunmuş Ama Malta Köşkü'nde ona- nm de\amediyor. nin suyunun ne\k donüugunu sormuyor. O yüz- den burada her şey olur. Peki, bataklığı nasd kurutmalı? GÜLERSOY - Bataklıgı kurutmanın yolu res- mi ve hukuki ciddi önlemler almaktır. Bunun da bırıncisi envanter çıkarmaktır. •MMMI Said Halim Paşa Yahsı 'nın en\<anteri yok muydu? GÜLERSO\ - Ya \ardı, ya yoktu. Ama emi- nım, \ardı\sa da noksandı. Nıtelık belirlemesi eksıktı. Yeni hukuki önlem almaya gerek yok. Çünkü bütün kuruluş kanunlannda önce maKar- lığının tespıtı zorunluluğu \ardır. Mesela müze müdürlerinin birinci görevi me\ - cutlann tespitidir. Fakat Küitür Bakanlan"nın. bîr de başbakanların üst üste genelgelerle \e yaptı- rımlar koyarak bu ışı masanın üzerine getırmele- ri lazım. nedir? Envanterden tam olarak kastettiğiniz GÜLERSOY - Bilrrkişi heyetlerinin inceledi- ği, saptadığı, cıddı. teknik özelliklerini kâğıda geçirdiği. birçok fotoğraflarla tespit edılmış ba- badan Calma defter kayıtlannı kastedıyorum. Sağ- da solda kutağıma geliyor. l^te. "Bizbil0sa>ara gestik. En sonmetotlarlaka\ da geçiyoruiT dıy or- lar. Bu, beııi tatmın etmıyor. Bilgısayarda bir tu- şa basarsınız. kayıt silınir gıder. Bunu dedelerimızin yaptığı gibi kalm kalın def- terlere enıni, boyunu yazarak. renkli fotoğraflar- !a destekleyerek. kayıtlann kopyalarmı da çıka- Koruma Kurulu izin vermeden onanm nasıl yapdabilir? GÜLERSOY -Yine u Ben yapüm,oldu'\ön\e * - »• mmmmm Pekibu nlann hiçbirceztrivapttritnt vok mu? GÜLERSOY - Kâğıt üstünde var. Ama, üzüle- rek söylüyorum. Türkiye'de mekanizmalar laçka oldu. Adlıye mekanizması da iş- lemiyor. tdari mekanizma da aynı şekilde... Kültür Ba- kanltğVnın sahip çıkması. Anıtlar Yüksek Kurulu'nun baskın yapması. medyanın sahıplenmesi lazım. Bunla- nn hepsi birer mekanizma. Adliye mekanizması fiilen işlemiyor. Size bir ömek vereyim. Bır süre önce Oktay Ekşi ve Bekir Coşkun, Hürriyet ga- zetesmde yay ımlanan yazı- larında benim değindiğim konuya parmakbastılar. Sa- raylann. müzelerin envan- terlerinin yapılması, bura- ların sahte objelere karşı korunması lazım. dediler. Bu iki yazanmız da dehşet verici bir iddıada bulundu- lar. Şöyle: Bır şebeke türe- miş. Desletin en üst kade- melerine kadar uzanan bır orgamzasyonla saray larda- ki eşyalan kaçınp yerlerine taklitlerinı koyuyor. asılla- rını da yurtiçi ve yurtdışına p-izarlıyormuş. Bunu oku- yunca dudağım uçukiadı. Bu tür aleni yayınlar sa\ - ctlığa verilmiş dilekçe gibi- dir. Sa\ cıların bunu ihbar kabul etmeleri gerekirdi. Ama hiçbir yerden ne bir ses ne bir nefes çıktı. Ben tahlil edince durumu Osmanlf nın son çöküş dö- nemine benzetiyorum. O devirde de böyle bır kaos vartnış. Osmanlı'nın klasik müesseseleri çökmüş, öl- müş: her şey dejenere ol- muş Biz. ondan sonraki Cumhuriyet'in başlan- gıcını yaşamış bır kuşağız. O dönemde hiçbir ış kesınlikle böyle değildı. Bu kabil skandallar ol- mazdı. Çok daha sulandınlmışı olduğutıda da me- kanizmalar derhal harekete geçerdi.Bırakın Ata- türk dönemini, '50'lerde Dernokrat Parti döne- minde bile henüz her şey bozuhnamış ki Meclis, saraylann malvarlığı konusunda komisyonlar kurmuş. Birtaraftan miîletvekillerinden.öbürta- raftan malı uzmanlardan oluşan heyetlerı yolla- mış. "50'lerin ortalannda benzer biı ıddia ortaya atılınca Meclis'te kıyamet kopmuş. Bakın. iki dö- nem arasındaki farkı görüyorsunuz. mmmmm İstanbul'dayaktlmaya ve talan edilme- ye aday başka hangi binalar var? ,'. - ^ GÜLERSOY - Hepsi aday. tçinde değerli ob- jeler bulunan her bina soyulmaya, yakılmaya aday. Eski bir şarkı vardır. "Dövülmeye,sövülme- ye raayım",dıyor. Bu da onun gibi. Bir tanhte Mılliyet gazetesinı açtım. Manşetin yansmı oluşturanresimli bir haber. Kocaman,ye- şilli kırmızılı Böhem bir avize çember içine alın- mış ve bir ok çekilmiş. "Bu ncrde?" diye sorulu- yor. Haberı okudum. Atatürk, Ankara Palas'ın karşısındaki İkmci Meclis Binası'nda orayı süs- lemek için ya Beylerbeyi, ya da Dolmabahçe Sa- rayı'ndan o muhtesem bohem avizeyi getirtmiş. tavana astırmış. Meclis 1960'da bugünkü yerine geçtiğinde İkincı Meclis Binası CENTObinası ol- muş. a\ ıze de oradakalmış. Ama CENTO'nunbı- nayı tahliyesınden bu yana a\ize yok olmuş. Bu haberle yerin yerinden oynaması lazım. Ama hayır. Ne gazete bir daha olayın üstüne git- ti, ne Meclis Başkanlığı, ne de savcılık harekete geçti. Bunun da üstüne toprak örtüldü. unutuldu. Bırakın Fransa. İngıltere gibi büyük kültürleri. Böyle bir şey Bulgaristan'da olmaz. Koskoca bir avize ortadan kayboluyor. bir sıyası gazete habe- ri birinci sayfadan \eriyor \e kimsenin kılı kıpır- damıyor. Örtam bu... ••••••• Bu Said Halim Paşa Yahsı 'nda başka ilginç bir nokta daha var. Başbakanlık Emek İn- şaat adh bir şirketeyahnın onarımını iltale edi- yor. Onayiıproje olmadan bu ihale nasıl yapdtr? Keşifnasd çıktı? Bu işler usulsüz değil mi? GÜLERSOY - Deminden beri bütün sorduğu- nuz sorular bana şadırvana gırmeden. seccade sermeden namaza duran adamın füllerını hatır- latıyor. Ayşe Hanım. Fatma Hanım evını onara- cak olsa tarih mercilen onlara kök söktürür. Rö- löve ısterler. kullanım projesi isterler. Ama böy- le koskoca bmalar için bu mekanizmalann hiçbı- n işlemez. •••••a Said Halim Paşa Yahstyandu Ama biz binayı biryana bıraktık. içindeki objelerle uğraş- maya başladık. Acaba biz ziynete çok mu merak- lı bir milletiz? GÜLERSOY -Efendim.koşullar böyle. Sayın milletvekili bınanın çalındığını söylemedi ki. Eş- yalann çalındığını söyledi. Onun için de dikkat- ler tablolara. sedef kakmalı sehpalara yöneldı. Bunda, tabii ziynet tutkunu olmamızın da dah- li var. Bir de biz mılli senet olarak mimariyi de- ğil. onun içindeki altınlan, gümü^leri seyretme- ye alışmış bir toplumuz. Esas ziynetın o binanın kendisinin olduğu anlayışı bir yerleşse zaten kur- tulacağız. Böyle biryangından sonra Said Halim Paşa Yalısı'mn onarımı mümkün mü? GÜLERSOY -Hayır. değil. Çünkübu ahşap bi- na. Üst katı yandı, ama alt \ e taban katı beton, du- ruyor değil ki. O da yandı. En azından zarar gör- dü. Maalesef bunu da. o alelade binalara yaptık- lan gibi içi beton dışı tahta kaplanmış. yalancı dolma türünden bır binay a dönüştürecekler. Bu, kaçınılmaz. Binanın kendisi çok muhteşemdi. Dışından çok saygın bır görüntüsü \ardı. Bızde yalılar genel- likle göstenşsizdır. Fakat bu, geç de\ ır binasıydı Orayı bir Rum zengmı yaptırmış. Ampir üslubu uygulanarak bır Batı maükânesi havası verilmiş. •••••• Mimartkim? GÜLERSOY-Galıba bılinmiyor Söylenen bü- tün ısımler yakıştırma Said Halim Paşa'nın ba- bası, binayı Fenerli o Rum beyinden satın almış. Binanın ana yapısından sonra tavan ve duvar tez- yinatlan tek kehmeyle muhteşemdi. •••••• Said Halim Paşa Yalısı neden MittiSa- raylar'a bağlı değildi? • GÜLERSOY - Onun teknik bir nedeni vardı. Yalı Turızm Bankası'nca satın alındı. O Türkiye Kalkınma Bankası'na dönüşünce onun malı ol- du. Geçenyıl dabir kararla Başbakanlı&a bağlan- dı. Bugünlerde çok gündemde olan neden Milli Saraylar'a baglı olmadığı konusuna da açıklık getireyım. Turing"in boşalttığı köşklerın Kültür Bakanhgrna deNTİni önaören bir tasan hazırlan- dı. Sadece İstanbul'da değil. bütün Türkiye'de özel idareler ve belediyelerin elinde bulunan kültür varlıgı cinsinden taşınmaz mallann Kültür Ba- kanhğı'na de\ nni öngörüyor Bu tasan Meclis'e geldi. Milli Saraylar Daire Başkanlığı Sayın Mec- lis Başkanı'nı da kendisine uydurarak bir tasan daha urettı. Bu tasan da bu binalann Meclis Baş- kanlığı ve Mılli Saraylar'akatümasını öngörüyor- du. Meclis. yasama organımtz. Bunun dışında mala mülke tasahhıp etmesinvn bir tek gerekçesı var. Padışah mallannın o tarafa geçmesine Cum- hunyet'ınbaşlangıcındabırkanunla ızın verilmış. Onun dışında hanedan mülkü olmayan mallann Meclis Başkanlığf na bağlanmasına. hukuk sis- temımiz nedeniyle imkân yok. Fakat önemli olan nereye bağh olduğu değil. bunlann nasıl korunduğu. Yine size dışandan bir örnek vereyim. Bir tarihte Vıyana'dayım. Fakat arada Zürih e gidip dönmem lazım. ViyanaOpe- rası'ndanbıletımı aldım. Zünh'e uçtum. Amadö- nüşte temsil saatini kaçırdım. Ben de gittim, tam operanın karşısındaki Kafe Mozart'ta kahve ıçi- yorum. Baktım. temsil bittı. Seyircıler dağıldı. Onun üzerine kalktım. operaya gıdıp bır yetkıli- yi buldum. "Ben burasının eski halinibilen bir in- sanım. İçerigirip bu atmosferi \enidenteneffûs et- meme izin \erir misiniz?" dedım. Adamcağızın cevabı. "Be>"efendi,mümkündep" oldu. Ben üs- teledim, "Amaelimdebiletvar.Uçakgecikmesey- di ben buraya girnüş olataktım." Adam gûldü. "Sorun o d e p . Temsil bittiği an, burasının yone- timi v^ yetkisi M> ana İtfaivesi'ne geçer. Biz sanat cevreleri devre dışıkatınz. İşlerinekanşacak olur- sak sorumlu durumuna düşehz." Başka yerlerde insanlar kültür miraslannı işte böylesine özenle koruyorlar. Böylece Viyana Operasf na yüzyıllarca hiçbir şey olmaz. Ama biz operayı da yakanz, Said Halim Paşa Yalısı'nı da yakanz. Dediğim gibi, bunlar sahipsiz. Taksim'deki opera binası nasıl yandı, hatırla- yın. O döneminbütünteknik gereçleri operaya ve- rilmişti. Sahneli binalarda yangın daima sahne- den çıkar. Ateşi izole etmek için detavandan inen dört tane çelık perde yaptırılmıştı. Bir kişinin onun düğmesine basması gerekiyordu. Fakat o donattmı yapan de\ let o mekanizmayı işletecek teknik kadroyu vermediği için bütün içerinin iş- lerinden sorumlu olan kişiier, dekoratör bir kan kocaydı. Yangm çıkınca onlar paniğe kapıldılar. Çünkü onlann işi değildi. Böylece koca opera bi- nası, teknik donanımlan eksiksiz olmasına rağ- men yandı gitti. Niye teknik adamlar değil de dekoratör bu iş- lerden sorumlu, işler neden bu kadar çapaçul yü- rüyor diye sosyolojik açıdan sorduğunuzda orta- ya şu cevap çıkıyor: Çünkü halk bu işlerin ilgili- si ve sahiplisi değildır. •••••• \fillet olarak sapla samanı birbirine ka- nşttrmakla suçUtnınz, Siz ne diyorsunuz? GÜLERSOY -Tabii. atın önüne et, itin önüne ot koyduğumuz için... Dekoratör dekoruyla meş- gul olacak yerde. kan kocaya "Sen çelik perde- nin şaherine de bak" denmış. Allah bilir, elekt- rikçiye de, "Sahne dekortaruıı yap" deriz. Böy lece marmelat düzeni gider...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle