Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tASIM 1995 CUMABTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ETden 35. yida
ükkez Strauss yaph
Kültûr Servisi- Onlü Alman
btstecı Rıchard Strauss'un
"Salome^sı. tstanbul Devlet
(bera ve Balesi'nde ilk kez
sînelenıyor.
tlk oynanışı 1905'te Dres-
den'de gerçekleşen "Saknne",
90yıl sonra lstanbullu sanatse-
\erlerin karştsına çıkıyor.
tstanbul Dev let Opera ve Ba-
le Müdür ve Genel Sanat YÖ-
netmenı Yekta Kara, bu ünlü
yapıtın sahnelenışine ıhşkın
AK.M*de düzenledığı basın top-
lantısında iDOB'nin 35 kuru-
luş yıh çerçevesinde bûtün se-
zonu kapsayacak bir kutlama
programıhazırladıklannı belır-
terek, "SakMne"nınbuprogram
çerçevesinde en önemli yapıt-
lardan biri olduğunu soykdı
İDOB'nin dünya opera re-
pertuvannın önemli eserlenni
seslendırme geleneğini sürdür-
dûğüne d\kkat çeken Kara.
İDOB olarak ılk kez bır Strauss
yapıtının. orjmal dilı olan Al-
manca sahneye konulacağını da
behrttı.
•*Salome'*yi sahneye koyan,
gûnümüzün önemli opera rejı-
sörlerinden Bonn Operası Ge-
nel Sanat Yönetmenı Gian-
Carto del Monaco, yapıtın de-
kor ve kostûmlerine imzasını
atan Michael Scott. prodüksı-
yonun sponsorlan Istanbul
Menkul Kıymetler Borsası
tkınci Genel Başkanı And Se-
ren \e lstanbul Alman Kültur
Merkezi'nden Dr. Osterloch'un
katıldığı toplantıda Yekta Ka-
ra, üç yıl önce lDOB'de "Lçan
Hollandairyy sahneye koyan
Gıan-Carlo del Monaco'nun
"SaJome'' gıbi önemli bir pro-
düksıyonlayeniden lstanbul'da
olmasını sevınçle karşıladıkla-
nnt belirtti.
Kara,
u
SaW>me'"nın dahaper-
de açmadan bır yurtdışı daveti
aldığını söyleyerek. yapıtı
ÎDOB'nin gerçeklestirdıği
"gerçek anlamda bir uluslara-
rası çalışma" olarak tanımladı
tDOB'de bugüne dek ezgı ola-
rak akılda kalıcı ve dinleme açı-
sından "•kofeft" Italyan opera-
lanna yer verildiğını söyleyen
Kara. "Artık gerek repertuvar
gerekse seyircinin beklentileri
açısından Âlmanoperayaprtla-
nnın sahnelenmesinin zamanı
geldi" dedı
Üç yıl önce. tDOB'de "Uçan
Hollandalı">ı sahneye koyan
Bonn Operası Genel Sanat Yö-
netmenı Gıan-Carlo del Mona-
co ise babası Mario del Mona-
co ıle aynı sahneyı paylaşan
LeylaGencer'i ve dahapek çok
Türk opera sanatçısını dinleme
şansına eriştığını belırterek.
"İDOB kendini daha çok İtaJ-
yanoperasınabaglıhisseden bir
gelenek oluşturmuş. Ancak. AV-
man operasınınTürkopera ku-
rumlannda öze\ bir yeri var.
İtalyan operalannın aksine, Al-
man operayapıtlannın metinte-
ri ve nıetin icralan büyük zor-
luklar «çeriyor" dedı. Tonal mü-
ziğin smırlanm zorlayan bır sa-
natçı olan Strauss'un bıropera-
ya girebilmesını. o kurumun
başarısı olarak niteleyen Del
Monaco, "Salome" gıbi bir ya-
pıtın üstesınden gelebılmenin
lstanbul Devlet Opera ve Bale-
si'nın ulaştığı düzeyın önemh
bir göstergesı olduğunu söyle-
di. Operanın öncelikle "reji"
olduğunu behrten Del Mona-
co. "Salome, çok >önlü bir sa-
natçıgerektiriyor. Salome'yi ov
nayacak kişinin aynı zamanda
çok iyi bir şarkıcı, dansçı ve
oyuncu olması gerek" dıyerek
"Salome" rolunü üstlenen sa-
natçı Zehra \ ıldız'a bu anlam-
dahayranlık duyduğunu da ek-
ledı. Michael Scott ıse
u
Sak>-
me"yi düsünsel anlamda sah-
nede oluştururken Osmanlı mı-
marisinden ve özellıkle Yere-
batan Sarayı'ndan çok etkilen-
diğini belirtti.
İ3u aksam perdelerini açacak
'*Salome*'yı, bugüne dek dün-
yanın en büyük operalannda
pek çok defa yönetmiş orkest-
ra sefı AtexanderSander yöne-
tîyor Işık düzenı ıse Ahmet
Defne'ye aıt.
w
Salome"de rol
alan sanatçılar. Zehra Yıldız,
Suat Ankan, Udo HokJrof, Me-
iek Çeliktaş, Cematettin Kuru-
güllü, Şamil Gökberk. Erkan
Tezcan,Timur Doğanay, Faruk
Göker. Ali İhsan Onat Kcnan
Etegaşan. Kurtuluş Demirper-
ıjin. Nilgün Arda. Bülent Atak,
Omer Sabar, Şevan Şencan \e
Avhan Kahvu.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
'Salome'de Zehra \ >WH ve Suat Ankan.(Fotoğrflar.HATtCE TLTSCER)
'Dudaklannda acıbirtat vardı, kantadımıydı?'
IŞILMUHTEStP
LONDRA - "Ah! Ağom öptüm,
Jochanaan, ah! Öptüm. ağzını.
dudaklannda acı bir tat vardı. Kan tadı
mıydı? Hayır, belki aşkın tadıydı. Aşkın
tadı acıdır derter."
Rkhard Strauss'un "Satome" operası bu
dızelerle son bulur. Salome'mn karanlık
dünyasında aşk ancak kötu yönlenvle
bılmen b\r olgudur. Tüm opera boyunca
ötekı kışıler sevgı göstensınden.
bırbırlerıne dokunmaktan kaçınırlar.
Kadınlann duygusal ve cmsel
gereksmmelerinı ancak fizikı yonden
ıncınmiş erkeklerle tatmm edebıleceğı
teması. 1850*lerden 20. yûzyıl başlanna
kadar Batı külturünûn erotık yazm ve
resminde adeta saplantı halinde ışlenmıs,
Freud öğretılennın ana unsurlanndan
bın olarak sonuçlanmıştır
Strauss operasının kaynağı. bu konuda
Oscar Wılde'ın yazdığı aynı adlı
oyundur
Bestecı bu oyunu yenı bir yûzyılın
başında çağın ruhunu aksettiren bır sanat
vapıtı olarak gördü ve müzıkleştırmeye
karar verdı.
Opera ilk kez 9 Aralık 19O5'te
DTesdencie sahnelendı. Daha ılk geceden
itıbaren hem büyük başarı kazandı. hem
de ele^tıımenler arasında fıkir
kutuplaşmalan başladı. Bazılan konuyu
ahlak dı>t buldu. müzığın ise kulaga hoi}
gelmedığını söyledı Nıtekım "SakMne**
pek çok ülkede sansûr sorunlarıyla
karsılaştı
Daha özgürlükçü \e hoşgörülü
oldugumuz bugünlerde bıle. "Salome"
şok etkısmı hâîâ sürdürüyor Bazı
>azarlar Strauss'a büşûk hayranhklanna
karşın yapıtın ağızlannda kötü bır tat
bıraktığını sö> lerler. Bu da
bestelenı^ınden neredeyse yuz yıl
geçmeMne kar^ın hâla ne denlı guçlü ve
etkıleyıcı olduğunun en ıyı göstergesı.
Özellıkle büyük orke^tra guçlennın
bestecı tarafmdan dramatık olaylan
aynen >ansıtmalvta kullanılması yeteneğı
olağanüstü boyutlara ula^ıvor.
Gerek dramatık. gerekse psıkoloiik
ıçenğı nedenıyle "Salome"
sahnetemelen ba^langıçtan bu yana
yapımcılarm kışisel \orumlarina açık
olmu^tur.
Son v ıllarda en çok konu^ulan "Salome"'
prodüksıyonu, tı>atro yonetmenı Luc
Bondv'nın önce Salzburg Festıvalf ndeki
açılışının ardından Avrupa'nın çeşıtlı
kentlerinın yanı sıra Amenka'da da
>ahnelenen yapımı
Bondy. vapıtı. yalın. karanlık fakat
etkıleyıcı bır dekor ıçınde kışıierın
psikolojık sorunlannı ön plana alarak.
çarpıcı olmayan ama ız bırakan bır
erotızm unsuru kullanarak yorumlamıştı
$ef Christoph von Dohnany'nın yönettiğı
bu şapımda başrolü gûnümüzün en ıyı
oyuncu-sarkıcılanndan Carherine
MaHitano üsl
ÎDOB'un repertuvanna Strauss'un girmesini başarı olarak nitelendiren Gian-Carlo del Monaco:
', önemlibir göstergedir
DUVGU
Gûnümüzün önde gelen opera rejısörle-
nnden, Bonn Operası Genel Sanat Yonet-
menı Gian-CartodelMonacokarşımızda .
Sakın görünümunün ardmda renklı. dına-
mik, hatta çılgın bir kişiliğı banndınyor.
Del Monaco'nun anlatacağı çok ^ey var.
Hattabunlann ço|u. Türkıye'nın sanat ku-
rumlanna yönelık çok da cıddı eleştınler
(Ona göre ıse eleştın değıl. sadece olması
gerekenler)..
Gıan-CarlodelMonaco'ya ilk sorumuz.
"SaJome" gıbi opera tanhınm önemli bır
yapıtını nasıl ele aldığı ve düşledığr. "Sa-
k>m«'yi olabildiğjnce anlaşdır bir dile ka-
vu<jrurma\açaUşnm.Çünkü Mmaneaola-
rak sahnelenen bu eserin anlaşılmava ge-
reksinimivar.Türkive'de Salotne'vi sahne-
lerken en çok etkitendiğjiın. bana istediğim
ilhamı veren şev Türk-Osmanh mimarisi
oldu.Bu,Türksevircisimn'Salome' ileüiş-
kikurabflmesi içinbaşvurduğumui bir ba-
kıma entelektüetee bir oyundu."*
Üç yıl önce yaşadıgı "LçanHollandab"
deneyımınden sonrase> ırcı üzenne de soy-
leyeceğı şeyler var: "tstanbul'daoperaküV-
rûrii aîmı^pek çokinsangörüyorum, ûç yıl
önce'UçanHollandalı'daldsevirciyidüşü-
nerek bunu sö>Jüyonım. Ö3*Uikle İstaıt-
bul'da operava rutkun bir kesim var."
Pekı. "Saİome'nin 16 yaşmda bir genç
kızkcn cinseUigi ön plana çıkan'dışi' Vam-
liğine geçîşi özerinde'" ne dü^ünüyor Del
Monaco: "Saloınebirtürtolita.Binterceyıl
öncesinin lolitası. Hıristivan değil. çok tan-
nh bir tophımuninsanı. Birkralm.yani gü-
cü eUnde bulunduranın kızı. Dolavısıyla
güçlü. Ve aynı Salome, tıpkı bir çocukgibi,
kendisini mutlu edecekbir oyuncak istiyor.
Bu o\ uncak da yozlaşnuş Roma toplumu-
nu eieştirdiği için rindana atılan Johanna
(Yahva Peygamber) Salome. Yahya'va
âşık,onu istiyor.Çocuklar.bilirsiniz her za-
man isterler ve istediklerini elde edemeyin-
ce kıncı olabilitier. Sakıme de övk... Hatta
giderek tam bir canavara dönüşüvor. Bu
deg^im. onun hâlâ bir çocuk olmasından
kavnakl»nıvor. Her istediğini alan, yoziaş-
nuş bir çocuk. Sevdiş adam ona yüz ver-
meyinceo dabaşınıistiyor \« gümüş bir tep-
si içerisinde getirilen Yahya'yı(\ani keBesi-
ni) sonunda elde ediyor. Bu. o masum ve
şehvetli kisjliginden kaynaklamyor." Peki
bır ınsan hem şehvetli hem de masum ola-
bilir mi? "tlgjtnç olan da bu zaten. Yah\ a ve
Salomeaslındabirbirine tamamenn\ iki in-
san. Salome. Yahya'nın kellesini adeta bir
oyuncağı istercesine istiyor. Çünkü bir ege-
menin kızı ve güçlü olan o."
Salome. ûvey babası Herodes ve annesı
Herodıas uçlusü arasındaki ili$kılen ıse
şöyle yorumluyor Del Monaco. "hişkiler,
ında^mazlık üzerine kurulu. Herodes, Sa-
lome've sahipolmakistiyor.Bu\üzden He-
rodes ik Herodias arasında büyük bir ça-
tışma >aşanıvor. Salome ile Herodias ara-
sındaki anlaşnıazlık ise Vahva'dan kaynak-
lannor. Herodias batıl inançlara sahip bir
kadın. \ah>a'mn Tann taranndan gönde-
rildigim; inanıyor. Bu >üzden de bir Hıris-
salome'nin büyük zorluklar içerdiğini söyleyen Gian-Carlo del Monaco,
"Yekta Kara'ya hayranlık duymamak mümkün değil. Maddi olanaksızhklara
karşm, bugüne dek çok başanlı işler gerçekleştirdi" diyor ve bugün
Türkiye'de operamn ciddi bir reforma gereksinimi olduğunu vurguluyor.
tiyan fundamentalist olan Vahya'nın kelle-
sinin uçurulmasına çok seviniyor. Salome
ise ablaki anlamda da çökü^ünü yaşayan
Roma İmparatorluğu'nun egemen sınıfı.
Aslmda bütün çattşma.bu ikigüç arasında
voğunlaşıvor." Del Monaco. ıronık bır gü-
îümsemevle ek-lıyor- "Bugündebunaben-
zer çatışmalar yaşamıyor muyuz?"
Hıribtıyanhk'çok tanncıhk eksenıne
bagh olarak ıkı anlaynş, \kı toplum arasın-
da sıkışıp kalmış, ne yapacagını bılemez,
sapkın bır msan halme dönüşen Salo-
me'nın dramatık öyküsünü opera tarıhm-
de nereye kovuyor? "Salome, söylenildiği
gibi 20. vürvıhn en popüler yapıtlanndan
biri değil bence. Salome, Strauss'u üne ka-
\uşturan en popüleroperası \e aıuk bugün
klasikopera repertuvannın vazgeçilmezle-
ri arasında saytlan bir yapıt °
tstanbul Devlet Opera \e Balesı'nı ya-
kından tanıyan sanatçı, Salome'yi canlan-
dıran iehra Yıldu'a hayTan. "Henüzsah-
nedeki ilk gerçek performansı görmedim.
İlk temsilden önce de bir şey söyle\emem~
dıyor. "nt yapalım. bu da bir bartİ inanç."
Del Monaco'nun zaman kav ramına şaş-
mamak mümkün değil. Bütün bir gün otu-
rup sızınle her konuda sohbet etmeye ha-
zır bır ha\ ası var. Rahat. açık sözlü ve sürp-
rızlerle dolu...
vt
Salome"dekı önemh ka-
rakterierdenbın olan Johanna'nın (Yahya)
kesık başının getırılmesını istiyor bırden-
bıre (Dekorun önemh bır unsuru olan ke-
^ik başın tasanmı. Almanya'da gerçekle^-
tınlmış).. Ne olduğunu anlamadan etrafı-
mızabakınırkenkesıkbas gehyor. Del Mo-
naco. başı elme alarak objektıfe gülümsü-
yor "tyi poı ama d e p mi?" ^
En bü\'tik engel memur zjhniyeti
Söz. tDOB'nın dünya operalanna gore
bulunduğukonumdanaçılınca. Del Mona-
co. neredeyse »oluklanmadan anlatmava
başlıyor. Bir yabancı olarak, sorunlara hıç
de yüzeysel yaklaşmadığını görmek şaşır-
tıcı: "Yekta Kara'ya hayranlık duymamak
mümkün değil. Maddi olanaksızhklara
rağmen bugüne dek çok basanlı işler ger-
çekleştirdi. Ama bugün operanın ciddi bir
reform a ihtiyacıv^rlürkiye'de. Çünkü bü-
tün iyi sanatçılar, Leyla Gcnccr örneginde
olduğu gibi, yurtdışına jjdiyorr Refbrm
sözcüğunu çok sik kullanıvor. Operada. tı-
yatroda. klasik muzık alamnda. kısacası
^anatın her kolunda reformdan soz edı\or
"Türkiye'de de\iet memuru anlavışı ileça-
hşddığı için işler buşekildeyürüyor. Bir sa-
natçı için memuriyet koruması olamaz.
Çünkü bu, riskler içerenbir meslektir. Ör-
neğin,Domıngoartıkşarkı söyleyemeyecek
duruma getirse çekilir, çekilmek Aorunda-
dır. Türkiye'deki sistem,yalnızopera defil.
tiyarroda da erken sosyalist dönem uy^ula-
tnalan andırıyor. Reform derken rekabete
dayah,serbest piyasa koşullannı geçerli ola-
cağı bir sanatortamıyaratılmasını kastedi-
yorum. Tabii bu. yıliannı bu mesleğe ver-
miş sanatçılara saygısıdıkbiçimindeolma-
msilı. Eğer bu reform gerçekleşjrse. ÎDOB
ulustararası arenaya taş,ınabiUr. Bugün ls-
tanbul De\ let Opera ve Balesi dünyada la-
yıkolduğu \erdedegilse.busistemin bozuk-
İuğunugösterir" diyen Del Monaco. bızım
bıle soluklanmamıza fırsat bırakmayan
tempObiıvlakonuiînıaMnı sürdürüyor "Bu-
rada 20-30yıldır çalışan bir sanatçı nasılsa
bir rolverecekler divedüşünüyor.Oysa A\-
rupa'nın bütünoperalanndasözleşmeler 3-
Syıl ile sınırhdır. Benim operamda 3yıl bo-
yunca başanlı olamayan birine teşekkür
eder. aynlmasını isterim. \apılacak başka
bir şey yokT
Dev letın kendı kültürüne kar^ı sorumlu-
luğu olduğunu söyleyen Del Monaco. dev-
letm sanat kurumlannm yönetıcılenne tam
yetkı \ermes\ gerektıgınden iöz açıyor.
Bövlelıkle daha venmlı sonuçlar ahnaca-
gına dıkkat çekerek "Hatta Pavarottı. Do-
mıngogibişanalan getirmek mümkünola-
bilir Ama tek bir şartla; geteo para devle-
ün kasasına değil, kurumun kasasına git-
meli. Böylelikle yeni işler üretilebüsuT dı-
yor Türkıye kosulları çerçeveMnde, sana-
tın önündekı en bü>ük engeli memur zıh-
nıyetının asilamaması olarak gören Del
Monaco. önenlennın gerçekhk pav ı konu-
sundakı >orumuza. espnh bır şanıi \en-
yor- "Burada gördüğüm kadar Mercedes
görmedim hayahmda, üstelîk Almany a'da-
kifiyatının4misli. DemekkiTürkiye'de ya-
tınm yapan çok sayıda yabancı firma var.
Onlaradasponsorluk tektifi götürülebilir."
Kısacası olamaz dıve bır şey yok Del Mo-
naco'nun sözlugünde . Metropohtan Ope-
rası'nı örnek gösteren sanatçı. Metropoh-
tan'ın bütçesmın ş üzde bırını dev letten al-
dığını. Avrupa'da ıse genelde butçenın yüz-
de 50-60 oranında dev letın kuruma dres-
tek verdığını. gerı kalanın da gışe hasılatı
ve sponsorlarla çözümlendıgım anımsatı-
yor. "\ncak.devletin de sponsorluğu özen-
dirmesi, sponsorun yaünm yaptığı an ver-
gjden düşmesi gerek" dıyen Del Monaco.
keskın gozlem yeteneğını Türk futbolu ko-
nusunda da konusturuyor' "Bugün Türki-
ye'de geçerli olansanat-devlet ilişkileri fut-
bolda geçerli oLsaydr. Galatasaray. Av ru-
pa'da tek bir maça bile çıkamazdı'' ve tüm
cıddıyetıvle eklıvor "Bütün bunlan eleş-
tiriyapmakiçinsöylemiyorum,aksine dün-
ya operasının standartlandır bunlar... Re-
form,operakurumlannda değil, konserva^-
tuvarlarda başlar. Almanya bilesosyaldev-
letolmaktan uzaklaşıyor, artık her şey ser-
best rekabet üzerine kuruluyor.**
Del Monaco'ya göre. opera dünyanın
pek çok ülkesınde bır değışım sürecı vaşı-
yor v e Türkıye. demokratık bır toplumun
olmazsa olmaz unsurlan olan opera. bale
ve tıyatroda köklü bır de\ rım yapmak zo-
runda.. Zaman geçırmeden Napılmasi ge-
rekenler sıralanıyor. "Lzmanlardan olu-
şanbir komisyon oluşturulabilir, bu komis-
yon dünya operalannın geçirdiği değişimi
ineeler.Türkiye'ye uygular. Atatüık de Tür-
kiye'nin Batılı bir ülke olmasını istemedi
mi? Opera da bir Batı sanatı olduğuna gö-
re, bu alandaki yeniüklerin izlenmesi ge-
rek, eğer eski halini konırsa. kenarda kö-
şedekalmayamahkûmolurr Mmanya'da-
kı 80 operanın aksine topu topu dört ope-
ras\ olan Türkiye'de uygulanacak retormun
daha kolay gerçekle^eceğıne şupheM yok'
Görüşmemızm sonunda bızı ugurlarken
söyledıklen, bütün gun akhmızdan çık-
mıyor "Bir kurumun gelişmesini istiyor-
saniAona oksiienvermekzorundasınız. tıp-
kı aşkta olduğu gibi,.. Fantezi yoksa evlilik
de biter."
Tıyatro Olsaydı
Söz şu: "Yetmiş dokuz ilde tıyatro olsaydı güney-
doğu olmazdı."
Muhsin Ertuğrul da hastaneden önce tıyatro aç-
mak gerektiğinı söylerdi
Bazı gerçeklerin kafalara çakılması için çarpıcı bir
abartmayla söytenmış simgesel sözler deytp geçe-
meyız burılara. Sanattann, özellıkle tıyatronun insan-
lık değerlerinı insandan ınsana, toptumdan topluma,
kuşaktan kuşağa aktarma gücu çok yüksektir.
Bütün sanatçılar benzer sözler söyteyebiliıier.
"Yetmiş dokuz ilde resim sergilen açılsaydı..."
"Yetmış dokuz ilde şiir kıtaplan okunsaydı..."
"Yetmiş dokuz ilde dans edilseydı..."
Herkes bir şeyler söyleyebılır de, sınemacılara ge-
lınce ne olacak?
Onların yetmış dokuz ilde sınemalan vardı. Uste-
lik de birden çok, kışlann kapalı salonianna yaz ay-
lannda açık havaiar da eklenıyordu. Okuma yazma-
sı bile olmayanlara kadar ulaştılar. Ama pek çok şe-
yini tıyatrodan alan bu sanat güneydoğulan engelle-
yemediği gibi, hastaneleri de boşaltamadı.
Tıyatro başka. sınema başka, anladık da. nasıl ina-
nılabilır sınemanın yapamadığını tıyatronun yapabi-
leceğıne?
Tıyatroya gıdecek, insanlık değerleriyle donana-
cak, kendı soyunuzdan olant da, olmayanı da sev-
meyt oğreneceksinız..
Tıyatroya gıdecek, mutluluğa erecek, hastalanma-
yacaksınız...
Çarpıcı bir abartmayla söylenmiş simgesel sözle-
ri boyie yorumlamak doğru değil...
Ama sanırım o çarpıcı sözlen soylerken de somut
gerçeklerı bir yana ıtmemek gerekır...
Güneydoğuda ışsızlık nasıl çözulecek? Yerınden
yurdundan edilmış onca ınsan, nasıl yeniden düzen-
lı. yerleşık bir yaşama kavuşacak? Nasıl barınacak,
ne yıyip içecek, çocuklannı nerede eğttecek?
Dınar'da kış bastırmış, ınsanlar çadırlarda, yaka-
cak yok, su yok, ayakyolu yok. Aş ocağı yardımıyla
mı yaşayıp gidecekler?
Ya Izmır'de!.. Bır yaşam boyu uğraşıp dıdinıp elde
ettıklerıni çamura gömen. ya da sulara kaptıranlar!..
Tıyatro mu açalım oralara, şiir kıtaplan mı gönde-
relim, gidip dans mı edelım?
Güncel sorunlarta karşı karşıyayız, somut çözüm-
ler ısteyen, siyasaadamlannın, tutumbılimcılerin, top-
lumbilimcilerin, doktoiiarın, mühendıslenn çözecegi
sorunlar...
Ne var kı güncel sorunlarla karşı karşıya kalmak,
insanlık değerlerinı insandan ınsana, toplumdan top-
luma, kuşaktan kuşağa aktaranın sanatlar olduğu
gerçeğini değıştırmez.
Yetmış dokuz ilde sanat etkınlıklerı yapılması, özel-
likle tıyatro açılması ıçın çaba göstermek hiçbir za-
man erken ya da geç değıldır.
İnsanlık değerlennin aktarılması konusunda tiyat-
roya özel bır yer venlmesinın nedeni ise bu sanatın
ızleyicıyı içine almasından doğuyor. Perdeli sahnede
bile ızleyıcı oyuna katılıyor.
Eğitim açısından. kışilık olşumu açısından en
önemli yön ise, profesyonel tıyatronun amatör tiyat-
ro etkinlıklerıne yol açması...
Tıyatrodan ızleyıcı olarak çok şey alındığı bır ger-
çek, ama oyuncu olarak, bır tıyatro çalışmasına ka-
tılarak eide edilenler bunun kat kat ustundedir.
Başkalannı, kendı dışımızdaki ınsanlan anlamaya,
çoğulculuğa. hoşgöruye gıden en sağlıklı yol tıyat-
rodan geçer.
Okullarımızda spora bir yöneüş başladı, sporun
eğıtımdeki önemı, yeterlı bır uygulamaya geçileme-
mediyse de, aniaşılmış görünüyor. Tıyatro ıse, neya-
zık kı, zaman zaman uç gösteren olumlu atılımlara
karşın, genelde "müsamere"anlayışını aşamadı.
Ozel tiyatroya
22 milyar
lira destek
(A\) - Kükür
Bakanlıgı. Turk tı>atrosu-
nun geh>mesme katkıda bu-
lunmak amacıyla 57 özel tı-
vatrova 21 mıl>ar 950 mıl-
yon hra para desteğı verdı.
Kültûr Bakanı Fıkri Sağlar.
amaçlarınıntıv atrolan özen-
dırerek. destekleyerek öz-
gür. özerk bır konunıa gctır-
mek olduğunu söyledı
Sağlar. öncekı gundüzen-
ledığı basın toplantısında.
başlıca hedeflennın. tıy atro-
nun 'yaşayan bir sanat dalı"
olmasını sağlamak olduğu-
nu behrttı.
Kültûr Bakanı Fıkn Sag-
lar. bakanltğın bu amaçla 44
profesvonel tıyatroya top-
lam 17 milyar 800 mılyon lı-
ra. 21 amatör tt> atroya da 1
milyar 660 mılvon lıra para
yardımı yaptığını bıldırdı
Bakanlığın. gençlenn tı-
yatroya ılgılennı canlı tut-
mak amacıyla 4 okulun tı-
yatro bolıımlertne 400 mıl-
yon hra yardıvn v erdığını an-
îatan Bakan Sağlar. "Tıyat-
roy u etkin bir sanat dalı ola-
rak görüyoruz. 'Saşamı bir
kez daha anlatan, gelişen bir
dal t^duğu için de daha faz-
la önem vermeye çalışıyo-
ruz' dedı Bakanlık yaptığı
dönemlerde tı\atrolara yö-
nelık çalışmalar gerçekleş-
tırdıklenni ıfade eden Sağ-
lar. "Bu dönem içerisinde Ti-
yatroya \ardım Yönetmeli-
ği'ni deTivatroya DestekV ö-
nctmeliği olarak değiştirdik.
Tıyatronun mümkün oldu-
ğu kadar özgür ve özerk ol-
masını istiyoruz" dıye ko-
nu^tu.Tıyatroyu özerkhkten
uzakla^tırmanın bu sanat da-
lını halkın va^amına ters dü-
şen konuma sokacağını be-
hrten Sağlar. önûmüzdekı
günlerde tüm sanatçıiarın
katıhmı>la 'Özerk Sanat
Konsevi'nı olu^turacaklannı
söyledı Sağlar. tüm amatör
tıyatroları proieleriyle bir-
hkte bakanhğa ba^ urmaya
da\et ettt.
Destek alan tivatrolar
Bakanltğın \ erdığı destek
çerçevesinde Adana Gösten
Sanatlan Merkezı. Ekın Tı-
yatrohu. Ankara Halk Oyun-
cuları Tıyatrosu. Ankara
Halk Tıyatrosu, Komedı
Sahnesı. Ankara Sanatevı
TıyatrObU, AST. Bızım Tı-
yatro. Ankara Çağdaş Ajans
Sanat Reklam, Çorum Böl-
ge Ttyatrosu. Duzce !>ehır
Tıyatrosu. Enıs Fosforoğlu
TıyatıObU, EPS Gösteri Sa-
natlan, Eskı^ehır Tıyatro
Kumpanyası. Hamle Tıyat-
rosu, Izmır Sanat Tıyatrosu.
Kenter Sınemacılık ve Tı-
yatroculuk AŞ. Kocaelı Böl-
ge Tıyatrosu. Kumpanya,
Vledya tleüşim Tıcaret,
MGB Tıyatro Grubu. Mım
Hoby Sanat, Nokta Tıyatro-
su. \üans Tıyatro, Oraloğlu
Tıyatrosu, Ordu Beledıycsı
Karadenız Tıyatrosu. Örta-
oyuncular. OyuncularTıy at-
rosu, Sahh Kalyon Tıyatro-
su, Tev fık Gelenbe Tıyatro-
su.TıyatroTıyatroculuk. Tı-
yatro Avna, Tıyatro Grup.
Tıyarro lstanbul. Tıyatroka-
re. Tıyatro Özgûn Deneme,
Tıyatro Stüdyosu. Tıyatro
Tı. Tuncay Özıııel Tıyatro-
su. Tunceİ Kurtız Tıyatrosu.
Yedıtepe Tıyatro. Yenı Halk
Oyuncuları. Yenı Tıyatro \e
Yontem Sanatsal Yapım.
Kultur Bakanhğı'ndan 17
milyar 800 mılyon para yar-
dımı aldı
Amutöı 21 tıyatroya 1
milyar 660 mılyon hra yar-
dım venlııken. çocuk oyun-
ları kategonMndekı 12 tıyat-
roya da toplam 1 milyar 73t
mılyon lıra. gelenek->el tıyat
ro kategorısınde 6 tıyatroy.
360 mılyon lıra destekıe bu
lunuldu