13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tASIM 1995 CUMABTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ETden 35. yida ükkez Strauss yaph Kültûr Servisi- Onlü Alman btstecı Rıchard Strauss'un "Salome^sı. tstanbul Devlet (bera ve Balesi'nde ilk kez sînelenıyor. tlk oynanışı 1905'te Dres- den'de gerçekleşen "Saknne", 90yıl sonra lstanbullu sanatse- \erlerin karştsına çıkıyor. tstanbul Dev let Opera ve Ba- le Müdür ve Genel Sanat YÖ- netmenı Yekta Kara, bu ünlü yapıtın sahnelenışine ıhşkın AK.M*de düzenledığı basın top- lantısında iDOB'nin 35 kuru- luş yıh çerçevesinde bûtün se- zonu kapsayacak bir kutlama programıhazırladıklannı belır- terek, "SakMne"nınbuprogram çerçevesinde en önemli yapıt- lardan biri olduğunu soykdı İDOB'nin dünya opera re- pertuvannın önemli eserlenni seslendırme geleneğini sürdür- dûğüne d\kkat çeken Kara. İDOB olarak ılk kez bır Strauss yapıtının. orjmal dilı olan Al- manca sahneye konulacağını da behrttı. •*Salome'*yi sahneye koyan, gûnümüzün önemli opera rejı- sörlerinden Bonn Operası Ge- nel Sanat Yönetmenı Gian- Carto del Monaco, yapıtın de- kor ve kostûmlerine imzasını atan Michael Scott. prodüksı- yonun sponsorlan Istanbul Menkul Kıymetler Borsası tkınci Genel Başkanı And Se- ren \e lstanbul Alman Kültur Merkezi'nden Dr. Osterloch'un katıldığı toplantıda Yekta Ka- ra, üç yıl önce lDOB'de "Lçan Hollandairyy sahneye koyan Gıan-Carlo del Monaco'nun "SaJome'' gıbi önemli bir pro- düksıyonlayeniden lstanbul'da olmasını sevınçle karşıladıkla- nnt belirtti. Kara, u SaW>me'"nın dahaper- de açmadan bır yurtdışı daveti aldığını söyleyerek. yapıtı ÎDOB'nin gerçeklestirdıği "gerçek anlamda bir uluslara- rası çalışma" olarak tanımladı tDOB'de bugüne dek ezgı ola- rak akılda kalıcı ve dinleme açı- sından "•kofeft" Italyan opera- lanna yer verildiğını söyleyen Kara. "Artık gerek repertuvar gerekse seyircinin beklentileri açısından Âlmanoperayaprtla- nnın sahnelenmesinin zamanı geldi" dedı Üç yıl önce. tDOB'de "Uçan Hollandalı">ı sahneye koyan Bonn Operası Genel Sanat Yö- netmenı Gıan-Carlo del Mona- co ise babası Mario del Mona- co ıle aynı sahneyı paylaşan LeylaGencer'i ve dahapek çok Türk opera sanatçısını dinleme şansına eriştığını belırterek. "İDOB kendini daha çok İtaJ- yanoperasınabaglıhisseden bir gelenek oluşturmuş. Ancak. AV- man operasınınTürkopera ku- rumlannda öze\ bir yeri var. İtalyan operalannın aksine, Al- man operayapıtlannın metinte- ri ve nıetin icralan büyük zor- luklar «çeriyor" dedı. Tonal mü- ziğin smırlanm zorlayan bır sa- natçı olan Strauss'un bıropera- ya girebilmesını. o kurumun başarısı olarak niteleyen Del Monaco, "Salome" gıbi bir ya- pıtın üstesınden gelebılmenin lstanbul Devlet Opera ve Bale- si'nın ulaştığı düzeyın önemh bir göstergesı olduğunu söyle- di. Operanın öncelikle "reji" olduğunu behrten Del Mona- co. "Salome, çok >önlü bir sa- natçıgerektiriyor. Salome'yi ov nayacak kişinin aynı zamanda çok iyi bir şarkıcı, dansçı ve oyuncu olması gerek" dıyerek "Salome" rolunü üstlenen sa- natçı Zehra \ ıldız'a bu anlam- dahayranlık duyduğunu da ek- ledı. Michael Scott ıse u Sak>- me"yi düsünsel anlamda sah- nede oluştururken Osmanlı mı- marisinden ve özellıkle Yere- batan Sarayı'ndan çok etkilen- diğini belirtti. İ3u aksam perdelerini açacak '*Salome*'yı, bugüne dek dün- yanın en büyük operalannda pek çok defa yönetmiş orkest- ra sefı AtexanderSander yöne- tîyor Işık düzenı ıse Ahmet Defne'ye aıt. w Salome"de rol alan sanatçılar. Zehra Yıldız, Suat Ankan, Udo HokJrof, Me- iek Çeliktaş, Cematettin Kuru- güllü, Şamil Gökberk. Erkan Tezcan,Timur Doğanay, Faruk Göker. Ali İhsan Onat Kcnan Etegaşan. Kurtuluş Demirper- ıjin. Nilgün Arda. Bülent Atak, Omer Sabar, Şevan Şencan \e Avhan Kahvu. DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT 'Salome'de Zehra \ >WH ve Suat Ankan.(Fotoğrflar.HATtCE TLTSCER) 'Dudaklannda acıbirtat vardı, kantadımıydı?' IŞILMUHTEStP LONDRA - "Ah! Ağom öptüm, Jochanaan, ah! Öptüm. ağzını. dudaklannda acı bir tat vardı. Kan tadı mıydı? Hayır, belki aşkın tadıydı. Aşkın tadı acıdır derter." Rkhard Strauss'un "Satome" operası bu dızelerle son bulur. Salome'mn karanlık dünyasında aşk ancak kötu yönlenvle bılmen b\r olgudur. Tüm opera boyunca ötekı kışıler sevgı göstensınden. bırbırlerıne dokunmaktan kaçınırlar. Kadınlann duygusal ve cmsel gereksmmelerinı ancak fizikı yonden ıncınmiş erkeklerle tatmm edebıleceğı teması. 1850*lerden 20. yûzyıl başlanna kadar Batı külturünûn erotık yazm ve resminde adeta saplantı halinde ışlenmıs, Freud öğretılennın ana unsurlanndan bın olarak sonuçlanmıştır Strauss operasının kaynağı. bu konuda Oscar Wılde'ın yazdığı aynı adlı oyundur Bestecı bu oyunu yenı bir yûzyılın başında çağın ruhunu aksettiren bır sanat vapıtı olarak gördü ve müzıkleştırmeye karar verdı. Opera ilk kez 9 Aralık 19O5'te DTesdencie sahnelendı. Daha ılk geceden itıbaren hem büyük başarı kazandı. hem de ele^tıımenler arasında fıkir kutuplaşmalan başladı. Bazılan konuyu ahlak dı>t buldu. müzığın ise kulaga hoi} gelmedığını söyledı Nıtekım "SakMne** pek çok ülkede sansûr sorunlarıyla karsılaştı Daha özgürlükçü \e hoşgörülü oldugumuz bugünlerde bıle. "Salome" şok etkısmı hâîâ sürdürüyor Bazı >azarlar Strauss'a büşûk hayranhklanna karşın yapıtın ağızlannda kötü bır tat bıraktığını sö> lerler. Bu da bestelenı^ınden neredeyse yuz yıl geçmeMne kar^ın hâla ne denlı guçlü ve etkıleyıcı olduğunun en ıyı göstergesı. Özellıkle büyük orke^tra guçlennın bestecı tarafmdan dramatık olaylan aynen >ansıtmalvta kullanılması yeteneğı olağanüstü boyutlara ula^ıvor. Gerek dramatık. gerekse psıkoloiik ıçenğı nedenıyle "Salome" sahnetemelen ba^langıçtan bu yana yapımcılarm kışisel \orumlarina açık olmu^tur. Son v ıllarda en çok konu^ulan "Salome"' prodüksıyonu, tı>atro yonetmenı Luc Bondv'nın önce Salzburg Festıvalf ndeki açılışının ardından Avrupa'nın çeşıtlı kentlerinın yanı sıra Amenka'da da >ahnelenen yapımı Bondy. vapıtı. yalın. karanlık fakat etkıleyıcı bır dekor ıçınde kışıierın psikolojık sorunlannı ön plana alarak. çarpıcı olmayan ama ız bırakan bır erotızm unsuru kullanarak yorumlamıştı $ef Christoph von Dohnany'nın yönettiğı bu şapımda başrolü gûnümüzün en ıyı oyuncu-sarkıcılanndan Carherine MaHitano üsl ÎDOB'un repertuvanna Strauss'un girmesini başarı olarak nitelendiren Gian-Carlo del Monaco: ', önemlibir göstergedir DUVGU Gûnümüzün önde gelen opera rejısörle- nnden, Bonn Operası Genel Sanat Yonet- menı Gian-CartodelMonacokarşımızda . Sakın görünümunün ardmda renklı. dına- mik, hatta çılgın bir kişiliğı banndınyor. Del Monaco'nun anlatacağı çok ^ey var. Hattabunlann ço|u. Türkıye'nın sanat ku- rumlanna yönelık çok da cıddı eleştınler (Ona göre ıse eleştın değıl. sadece olması gerekenler).. Gıan-CarlodelMonaco'ya ilk sorumuz. "SaJome" gıbi opera tanhınm önemli bır yapıtını nasıl ele aldığı ve düşledığr. "Sa- k>m«'yi olabildiğjnce anlaşdır bir dile ka- vu<jrurma\açaUşnm.Çünkü Mmaneaola- rak sahnelenen bu eserin anlaşılmava ge- reksinimivar.Türkive'de Salotne'vi sahne- lerken en çok etkitendiğjiın. bana istediğim ilhamı veren şev Türk-Osmanh mimarisi oldu.Bu,Türksevircisimn'Salome' ileüiş- kikurabflmesi içinbaşvurduğumui bir ba- kıma entelektüetee bir oyundu."* Üç yıl önce yaşadıgı "LçanHollandab" deneyımınden sonrase> ırcı üzenne de soy- leyeceğı şeyler var: "tstanbul'daoperaküV- rûrii aîmı^pek çokinsangörüyorum, ûç yıl önce'UçanHollandalı'daldsevirciyidüşü- nerek bunu sö>Jüyonım. Ö3*Uikle İstaıt- bul'da operava rutkun bir kesim var." Pekı. "Saİome'nin 16 yaşmda bir genç kızkcn cinseUigi ön plana çıkan'dışi' Vam- liğine geçîşi özerinde'" ne dü^ünüyor Del Monaco: "Saloınebirtürtolita.Binterceyıl öncesinin lolitası. Hıristivan değil. çok tan- nh bir tophımuninsanı. Birkralm.yani gü- cü eUnde bulunduranın kızı. Dolavısıyla güçlü. Ve aynı Salome, tıpkı bir çocukgibi, kendisini mutlu edecekbir oyuncak istiyor. Bu o\ uncak da yozlaşnuş Roma toplumu- nu eieştirdiği için rindana atılan Johanna (Yahva Peygamber) Salome. Yahya'va âşık,onu istiyor.Çocuklar.bilirsiniz her za- man isterler ve istediklerini elde edemeyin- ce kıncı olabilitier. Sakıme de övk... Hatta giderek tam bir canavara dönüşüvor. Bu deg^im. onun hâlâ bir çocuk olmasından kavnakl»nıvor. Her istediğini alan, yoziaş- nuş bir çocuk. Sevdiş adam ona yüz ver- meyinceo dabaşınıistiyor \« gümüş bir tep- si içerisinde getirilen Yahya'yı(\ani keBesi- ni) sonunda elde ediyor. Bu. o masum ve şehvetli kisjliginden kaynaklamyor." Peki bır ınsan hem şehvetli hem de masum ola- bilir mi? "tlgjtnç olan da bu zaten. Yah\ a ve Salomeaslındabirbirine tamamenn\ iki in- san. Salome. Yahya'nın kellesini adeta bir oyuncağı istercesine istiyor. Çünkü bir ege- menin kızı ve güçlü olan o." Salome. ûvey babası Herodes ve annesı Herodıas uçlusü arasındaki ili$kılen ıse şöyle yorumluyor Del Monaco. "hişkiler, ında^mazlık üzerine kurulu. Herodes, Sa- lome've sahipolmakistiyor.Bu\üzden He- rodes ik Herodias arasında büyük bir ça- tışma >aşanıvor. Salome ile Herodias ara- sındaki anlaşnıazlık ise Vahva'dan kaynak- lannor. Herodias batıl inançlara sahip bir kadın. \ah>a'mn Tann taranndan gönde- rildigim; inanıyor. Bu >üzden de bir Hıris- salome'nin büyük zorluklar içerdiğini söyleyen Gian-Carlo del Monaco, "Yekta Kara'ya hayranlık duymamak mümkün değil. Maddi olanaksızhklara karşm, bugüne dek çok başanlı işler gerçekleştirdi" diyor ve bugün Türkiye'de operamn ciddi bir reforma gereksinimi olduğunu vurguluyor. tiyan fundamentalist olan Vahya'nın kelle- sinin uçurulmasına çok seviniyor. Salome ise ablaki anlamda da çökü^ünü yaşayan Roma İmparatorluğu'nun egemen sınıfı. Aslmda bütün çattşma.bu ikigüç arasında voğunlaşıvor." Del Monaco. ıronık bır gü- îümsemevle ek-lıyor- "Bugündebunaben- zer çatışmalar yaşamıyor muyuz?" Hıribtıyanhk'çok tanncıhk eksenıne bagh olarak ıkı anlaynş, \kı toplum arasın- da sıkışıp kalmış, ne yapacagını bılemez, sapkın bır msan halme dönüşen Salo- me'nın dramatık öyküsünü opera tarıhm- de nereye kovuyor? "Salome, söylenildiği gibi 20. vürvıhn en popüler yapıtlanndan biri değil bence. Salome, Strauss'u üne ka- \uşturan en popüleroperası \e aıuk bugün klasikopera repertuvannın vazgeçilmezle- ri arasında saytlan bir yapıt ° tstanbul Devlet Opera \e Balesı'nı ya- kından tanıyan sanatçı, Salome'yi canlan- dıran iehra Yıldu'a hayTan. "Henüzsah- nedeki ilk gerçek performansı görmedim. İlk temsilden önce de bir şey söyle\emem~ dıyor. "nt yapalım. bu da bir bartİ inanç." Del Monaco'nun zaman kav ramına şaş- mamak mümkün değil. Bütün bir gün otu- rup sızınle her konuda sohbet etmeye ha- zır bır ha\ ası var. Rahat. açık sözlü ve sürp- rızlerle dolu... vt Salome"dekı önemh ka- rakterierdenbın olan Johanna'nın (Yahya) kesık başının getırılmesını istiyor bırden- bıre (Dekorun önemh bır unsuru olan ke- ^ik başın tasanmı. Almanya'da gerçekle^- tınlmış).. Ne olduğunu anlamadan etrafı- mızabakınırkenkesıkbas gehyor. Del Mo- naco. başı elme alarak objektıfe gülümsü- yor "tyi poı ama d e p mi?" ^ En bü\'tik engel memur zjhniyeti Söz. tDOB'nın dünya operalanna gore bulunduğukonumdanaçılınca. Del Mona- co. neredeyse »oluklanmadan anlatmava başlıyor. Bir yabancı olarak, sorunlara hıç de yüzeysel yaklaşmadığını görmek şaşır- tıcı: "Yekta Kara'ya hayranlık duymamak mümkün değil. Maddi olanaksızhklara rağmen bugüne dek çok basanlı işler ger- çekleştirdi. Ama bugün operanın ciddi bir reform a ihtiyacıv^rlürkiye'de. Çünkü bü- tün iyi sanatçılar, Leyla Gcnccr örneginde olduğu gibi, yurtdışına jjdiyorr Refbrm sözcüğunu çok sik kullanıvor. Operada. tı- yatroda. klasik muzık alamnda. kısacası ^anatın her kolunda reformdan soz edı\or "Türkiye'de de\iet memuru anlavışı ileça- hşddığı için işler buşekildeyürüyor. Bir sa- natçı için memuriyet koruması olamaz. Çünkü bu, riskler içerenbir meslektir. Ör- neğin,Domıngoartıkşarkı söyleyemeyecek duruma getirse çekilir, çekilmek Aorunda- dır. Türkiye'deki sistem,yalnızopera defil. tiyarroda da erken sosyalist dönem uy^ula- tnalan andırıyor. Reform derken rekabete dayah,serbest piyasa koşullannı geçerli ola- cağı bir sanatortamıyaratılmasını kastedi- yorum. Tabii bu. yıliannı bu mesleğe ver- miş sanatçılara saygısıdıkbiçimindeolma- msilı. Eğer bu reform gerçekleşjrse. ÎDOB ulustararası arenaya taş,ınabiUr. Bugün ls- tanbul De\ let Opera ve Balesi dünyada la- yıkolduğu \erdedegilse.busistemin bozuk- İuğunugösterir" diyen Del Monaco. bızım bıle soluklanmamıza fırsat bırakmayan tempObiıvlakonuiînıaMnı sürdürüyor "Bu- rada 20-30yıldır çalışan bir sanatçı nasılsa bir rolverecekler divedüşünüyor.Oysa A\- rupa'nın bütünoperalanndasözleşmeler 3- Syıl ile sınırhdır. Benim operamda 3yıl bo- yunca başanlı olamayan birine teşekkür eder. aynlmasını isterim. \apılacak başka bir şey yokT Dev letın kendı kültürüne kar^ı sorumlu- luğu olduğunu söyleyen Del Monaco. dev- letm sanat kurumlannm yönetıcılenne tam yetkı \ermes\ gerektıgınden iöz açıyor. Bövlelıkle daha venmlı sonuçlar ahnaca- gına dıkkat çekerek "Hatta Pavarottı. Do- mıngogibişanalan getirmek mümkünola- bilir Ama tek bir şartla; geteo para devle- ün kasasına değil, kurumun kasasına git- meli. Böylelikle yeni işler üretilebüsuT dı- yor Türkıye kosulları çerçeveMnde, sana- tın önündekı en bü>ük engeli memur zıh- nıyetının asilamaması olarak gören Del Monaco. önenlennın gerçekhk pav ı konu- sundakı >orumuza. espnh bır şanıi \en- yor- "Burada gördüğüm kadar Mercedes görmedim hayahmda, üstelîk Almany a'da- kifiyatının4misli. DemekkiTürkiye'de ya- tınm yapan çok sayıda yabancı firma var. Onlaradasponsorluk tektifi götürülebilir." Kısacası olamaz dıve bır şey yok Del Mo- naco'nun sözlugünde . Metropohtan Ope- rası'nı örnek gösteren sanatçı. Metropoh- tan'ın bütçesmın ş üzde bırını dev letten al- dığını. Avrupa'da ıse genelde butçenın yüz- de 50-60 oranında dev letın kuruma dres- tek verdığını. gerı kalanın da gışe hasılatı ve sponsorlarla çözümlendıgım anımsatı- yor. "\ncak.devletin de sponsorluğu özen- dirmesi, sponsorun yaünm yaptığı an ver- gjden düşmesi gerek" dıyen Del Monaco. keskın gozlem yeteneğını Türk futbolu ko- nusunda da konusturuyor' "Bugün Türki- ye'de geçerli olansanat-devlet ilişkileri fut- bolda geçerli oLsaydr. Galatasaray. Av ru- pa'da tek bir maça bile çıkamazdı'' ve tüm cıddıyetıvle eklıvor "Bütün bunlan eleş- tiriyapmakiçinsöylemiyorum,aksine dün- ya operasının standartlandır bunlar... Re- form,operakurumlannda değil, konserva^- tuvarlarda başlar. Almanya bilesosyaldev- letolmaktan uzaklaşıyor, artık her şey ser- best rekabet üzerine kuruluyor.** Del Monaco'ya göre. opera dünyanın pek çok ülkesınde bır değışım sürecı vaşı- yor v e Türkıye. demokratık bır toplumun olmazsa olmaz unsurlan olan opera. bale ve tıyatroda köklü bır de\ rım yapmak zo- runda.. Zaman geçırmeden Napılmasi ge- rekenler sıralanıyor. "Lzmanlardan olu- şanbir komisyon oluşturulabilir, bu komis- yon dünya operalannın geçirdiği değişimi ineeler.Türkiye'ye uygular. Atatüık de Tür- kiye'nin Batılı bir ülke olmasını istemedi mi? Opera da bir Batı sanatı olduğuna gö- re, bu alandaki yeniüklerin izlenmesi ge- rek, eğer eski halini konırsa. kenarda kö- şedekalmayamahkûmolurr Mmanya'da- kı 80 operanın aksine topu topu dört ope- ras\ olan Türkiye'de uygulanacak retormun daha kolay gerçekle^eceğıne şupheM yok' Görüşmemızm sonunda bızı ugurlarken söyledıklen, bütün gun akhmızdan çık- mıyor "Bir kurumun gelişmesini istiyor- saniAona oksiienvermekzorundasınız. tıp- kı aşkta olduğu gibi,.. Fantezi yoksa evlilik de biter." Tıyatro Olsaydı Söz şu: "Yetmiş dokuz ilde tıyatro olsaydı güney- doğu olmazdı." Muhsin Ertuğrul da hastaneden önce tıyatro aç- mak gerektiğinı söylerdi Bazı gerçeklerin kafalara çakılması için çarpıcı bir abartmayla söytenmış simgesel sözler deytp geçe- meyız burılara. Sanattann, özellıkle tıyatronun insan- lık değerlerinı insandan ınsana, toptumdan topluma, kuşaktan kuşağa aktarma gücu çok yüksektir. Bütün sanatçılar benzer sözler söyteyebiliıier. "Yetmiş dokuz ilde resim sergilen açılsaydı..." "Yetmış dokuz ilde şiir kıtaplan okunsaydı..." "Yetmiş dokuz ilde dans edilseydı..." Herkes bir şeyler söyleyebılır de, sınemacılara ge- lınce ne olacak? Onların yetmış dokuz ilde sınemalan vardı. Uste- lik de birden çok, kışlann kapalı salonianna yaz ay- lannda açık havaiar da eklenıyordu. Okuma yazma- sı bile olmayanlara kadar ulaştılar. Ama pek çok şe- yini tıyatrodan alan bu sanat güneydoğulan engelle- yemediği gibi, hastaneleri de boşaltamadı. Tıyatro başka. sınema başka, anladık da. nasıl ina- nılabilır sınemanın yapamadığını tıyatronun yapabi- leceğıne? Tıyatroya gıdecek, insanlık değerleriyle donana- cak, kendı soyunuzdan olant da, olmayanı da sev- meyt oğreneceksinız.. Tıyatroya gıdecek, mutluluğa erecek, hastalanma- yacaksınız... Çarpıcı bir abartmayla söylenmiş simgesel sözle- ri boyie yorumlamak doğru değil... Ama sanırım o çarpıcı sözlen soylerken de somut gerçeklerı bir yana ıtmemek gerekır... Güneydoğuda ışsızlık nasıl çözulecek? Yerınden yurdundan edilmış onca ınsan, nasıl yeniden düzen- lı. yerleşık bir yaşama kavuşacak? Nasıl barınacak, ne yıyip içecek, çocuklannı nerede eğttecek? Dınar'da kış bastırmış, ınsanlar çadırlarda, yaka- cak yok, su yok, ayakyolu yok. Aş ocağı yardımıyla mı yaşayıp gidecekler? Ya Izmır'de!.. Bır yaşam boyu uğraşıp dıdinıp elde ettıklerıni çamura gömen. ya da sulara kaptıranlar!.. Tıyatro mu açalım oralara, şiir kıtaplan mı gönde- relim, gidip dans mı edelım? Güncel sorunlarta karşı karşıyayız, somut çözüm- ler ısteyen, siyasaadamlannın, tutumbılimcılerin, top- lumbilimcilerin, doktoiiarın, mühendıslenn çözecegi sorunlar... Ne var kı güncel sorunlarla karşı karşıya kalmak, insanlık değerlerinı insandan ınsana, toplumdan top- luma, kuşaktan kuşağa aktaranın sanatlar olduğu gerçeğini değıştırmez. Yetmış dokuz ilde sanat etkınlıklerı yapılması, özel- likle tıyatro açılması ıçın çaba göstermek hiçbir za- man erken ya da geç değıldır. İnsanlık değerlennin aktarılması konusunda tiyat- roya özel bır yer venlmesinın nedeni ise bu sanatın ızleyicıyı içine almasından doğuyor. Perdeli sahnede bile ızleyıcı oyuna katılıyor. Eğitim açısından. kışilık olşumu açısından en önemli yön ise, profesyonel tıyatronun amatör tiyat- ro etkinlıklerıne yol açması... Tıyatrodan ızleyıcı olarak çok şey alındığı bır ger- çek, ama oyuncu olarak, bır tıyatro çalışmasına ka- tılarak eide edilenler bunun kat kat ustundedir. Başkalannı, kendı dışımızdaki ınsanlan anlamaya, çoğulculuğa. hoşgöruye gıden en sağlıklı yol tıyat- rodan geçer. Okullarımızda spora bir yöneüş başladı, sporun eğıtımdeki önemı, yeterlı bır uygulamaya geçileme- mediyse de, aniaşılmış görünüyor. Tıyatro ıse, neya- zık kı, zaman zaman uç gösteren olumlu atılımlara karşın, genelde "müsamere"anlayışını aşamadı. Ozel tiyatroya 22 milyar lira destek (A\) - Kükür Bakanlıgı. Turk tı>atrosu- nun geh>mesme katkıda bu- lunmak amacıyla 57 özel tı- vatrova 21 mıl>ar 950 mıl- yon hra para desteğı verdı. Kültûr Bakanı Fıkri Sağlar. amaçlarınıntıv atrolan özen- dırerek. destekleyerek öz- gür. özerk bır konunıa gctır- mek olduğunu söyledı Sağlar. öncekı gundüzen- ledığı basın toplantısında. başlıca hedeflennın. tıy atro- nun 'yaşayan bir sanat dalı" olmasını sağlamak olduğu- nu behrttı. Kültûr Bakanı Fıkn Sag- lar. bakanltğın bu amaçla 44 profesvonel tıyatroya top- lam 17 milyar 800 mılyon lı- ra. 21 amatör tt> atroya da 1 milyar 660 mılvon lıra para yardımı yaptığını bıldırdı Bakanlığın. gençlenn tı- yatroya ılgılennı canlı tut- mak amacıyla 4 okulun tı- yatro bolıımlertne 400 mıl- yon hra yardıvn v erdığını an- îatan Bakan Sağlar. "Tıyat- roy u etkin bir sanat dalı ola- rak görüyoruz. 'Saşamı bir kez daha anlatan, gelişen bir dal t^duğu için de daha faz- la önem vermeye çalışıyo- ruz' dedı Bakanlık yaptığı dönemlerde tı\atrolara yö- nelık çalışmalar gerçekleş- tırdıklenni ıfade eden Sağ- lar. "Bu dönem içerisinde Ti- yatroya \ardım Yönetmeli- ği'ni deTivatroya DestekV ö- nctmeliği olarak değiştirdik. Tıyatronun mümkün oldu- ğu kadar özgür ve özerk ol- masını istiyoruz" dıye ko- nu^tu.Tıyatroyu özerkhkten uzakla^tırmanın bu sanat da- lını halkın va^amına ters dü- şen konuma sokacağını be- hrten Sağlar. önûmüzdekı günlerde tüm sanatçıiarın katıhmı>la 'Özerk Sanat Konsevi'nı olu^turacaklannı söyledı Sağlar. tüm amatör tıyatroları proieleriyle bir- hkte bakanhğa ba^ urmaya da\et ettt. Destek alan tivatrolar Bakanltğın \ erdığı destek çerçevesinde Adana Gösten Sanatlan Merkezı. Ekın Tı- yatrohu. Ankara Halk Oyun- cuları Tıyatrosu. Ankara Halk Tıyatrosu, Komedı Sahnesı. Ankara Sanatevı TıyatrObU, AST. Bızım Tı- yatro. Ankara Çağdaş Ajans Sanat Reklam, Çorum Böl- ge Ttyatrosu. Duzce !>ehır Tıyatrosu. Enıs Fosforoğlu TıyatıObU, EPS Gösteri Sa- natlan, Eskı^ehır Tıyatro Kumpanyası. Hamle Tıyat- rosu, Izmır Sanat Tıyatrosu. Kenter Sınemacılık ve Tı- yatroculuk AŞ. Kocaelı Böl- ge Tıyatrosu. Kumpanya, Vledya tleüşim Tıcaret, MGB Tıyatro Grubu. Mım Hoby Sanat, Nokta Tıyatro- su. \üans Tıyatro, Oraloğlu Tıyatrosu, Ordu Beledıycsı Karadenız Tıyatrosu. Örta- oyuncular. OyuncularTıy at- rosu, Sahh Kalyon Tıyatro- su, Tev fık Gelenbe Tıyatro- su.TıyatroTıyatroculuk. Tı- yatro Avna, Tıyatro Grup. Tıyarro lstanbul. Tıyatroka- re. Tıyatro Özgûn Deneme, Tıyatro Stüdyosu. Tıyatro Tı. Tuncay Özıııel Tıyatro- su. Tunceİ Kurtız Tıyatrosu. Yedıtepe Tıyatro. Yenı Halk Oyuncuları. Yenı Tıyatro \e Yontem Sanatsal Yapım. Kultur Bakanhğı'ndan 17 milyar 800 mılyon para yar- dımı aldı Amutöı 21 tıyatroya 1 milyar 660 mılyon hra yar- dım venlııken. çocuk oyun- ları kategonMndekı 12 tıyat- roya da toplam 1 milyar 73t mılyon lıra. gelenek->el tıyat ro kategorısınde 6 tıyatroy. 360 mılyon lıra destekıe bu lunuldu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle