06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 1995 ÇARŞAMBA 12 KULTUR 3 6 . U H İ S L A R A R A S I S E l A K t K F t L M F E S T İ V A l l ' H I Pi A R D 1 N D A N ALtmIskender^ Çmt ^Postacrnm ASLl SELÇL'K 36. Uluslararası Selanik Film Festhali'ne t3-12kasım)buyıl düny anın 30 değışık ülkesınden (.\zerbav can. Litvanya. Almanya, tngihere. Çin, Irlanda, Amerika, ttalya. Japonya. Fransa, Türkiye. Hollanda. Yunanıstan. Brezilya. Rusya, Tayvan. Belçıka. Hong Kong. Macanstan. Norveç, Portekiz. Mekstka. İran, ls\içre. Arnavutluk. Bulganstan. Poionya...) toplam 108 yönetmenin. 183 filmi gösterildi. Çok sayıda yönetmen ve yapımcı yeni yapıtlanrsı sınemaseverlere sunma olanağını buldu. Yukanda adı geçen ülkelerden 26 film yönetmenı. 19 yapımcı ve 44 gazeteci, Yunanlı 54 film yönetmeni. 23 yapımcı ve 200 gazeteci festivali izledı. Sinemalar festıval izleyıcileri ile dolup taştı. bu yılkı bilet satışlannda artış oldu. 2l.50Obılet satıldı. 35.000 kişi festrval fılmlenni izledi. * 36. Uluslararası Selanik Film Festivali'nın büyük ödülii "Altın İskender'ı (50.000 S> yönetmenlığinıHe Hianjun'un yaptığı "The Postman" (Postacı) adlı Çin filmi kazandı. "Gümüş İskender" ödülü (30.000 S) ıse Hollandalı yönetmen Robert Jan VVestdijk'ın "Littte Sister" (Küçük Kızkardeş) fılmine verildi. Uluslararası yarış.manın diğer ödüllen şöyle: En iyi yönetmen: Japon Makoto Shinozaki, "Okaeri" adlı filmiyle. En ıyı senaryo: "HeartofStone" (Tas,ın Yüreğn adh Alman filminın senanstı Claus \\ibrandt ile "Guiltrip" adlı lrlanda filmınin F estivalin büyük ödülü "Altm İskender^i yönetmenliğint He Hianjun'un yaptığı "The Postman" (Postacı) adh Çin filmi kazandı. "Gümüş îskender" ödülü ıse Hollandalı yönetmen Robert Jan Westdijk'in "Little Sister" (Küçük Kızkardeş) filmine verildi. En iyi yönetmen ödülünü ise Japon Makoto Shinozaki. "Okaeri" adh filmiyle aldı. yönetmen-senaristi Gerard Stenbridge arasında paylaştınidı En lyı erkek oyuncu: Karim Dridi'nin "Bye Bye" (Fransa) filmindeki rolüyle Sami Bouajila'ya. en i> i kadın oyuncu-. Claude Mourieras'ın "SaUe Gosse" (Pıs Çocuk) filmindeki rolüyle Anouk Grinberg'e \erildi. En iyi sanatsal katkı ödiilünü Lıtvanya-Almanya oriak yapımı olan Sarunas Bartas'ın "The Corridor" adlı filmi kazandt. * Ulusal yanşmada en ıyı film ödülünü Dimitris lndares'ın "Like a Prairie Cock in V\\oming" (Wyoming'de Bir Çayırlık Kıışu Gibi) kazandı En iyi yönetmen. "The \Vmgof the F h " (Sıneğin Kanadı) filmiyle Christos Siopahasoldu En ıyı ilk film. ses ödüllerini yine "Like a Prairie Cock in \\\oming" aldı. Senaryo ödülü. "Life onSale"ın (Satılık Hayatl senanstlen Fotini Siskopouktu-Pmdmmos Savidis ve "VVith a Cry" (Feryatı filmınin senaristı Vassiİiki Hiopotıkou arasında payla^tırıldı. En iyi belgesel ödülünü "Tanah Lot*"1 La Pan'os Bournias. en ly i görüntü Lefterîs Pavlopoulos v e yardımcı kadın oyuncu (E\ı Carabatsou) Yorgos Karypidesın "Be«itched" (Büyülenmıs.) fılmine \enldi. En iyi erkek oyuncu Dimitris Ale\andris (\Vith a Ery). kadın oyuncu Dimitra Hatoupi tLıfe on Salet. yardımcı erkek oyuncu \kis Sakellariou (Life on sale) oldu En iyi müzik ödülü DİTnitris Papadimitrou'ya (Life on sale). sanat yönetmenliği Anastasia Arseni'ye (The Hours). kurgu ıse Panos Papakv riakopoulos'a (The Wing of the fiy ) venldi. 'ijluslararası film eleştirmenlerinden olusan F1PRESC1 jürisi. uluslararası yanş^nada yer alan Japon film yönetrnenı Makoto Shinozaki'nin "Okaeri". Ulusal yan^madakı N. unanlı \assiliki lliopoulou'nun "With a Cry" \e "*New Horizons" (Yenı L'fuklar) bölümündeki Rakshan Bani-Etemad'ın "The Blue Veiled" (Mavı Önülü Kadın) adlı İran filmine en iyi film ödüllerini verdi. * Yunanlı Film Eleştirmenleri Derneği ıse StavrosTsiolis'ın "The Lost Treasure of Hun.it Pacha" (Hurşit Paşa'nın Kayıp Hazinesi) ve deneysel bır fılm olan. Costas Sfikas'ın "Paul Klee's Prophette Bird of Sorrövvs*1 (Paul Klee'nin Acılannvn Kehanet Ku^u) fılmlenni ödüllendirdi. 'Felsefe Açısından Eğitim' semineri • Türkiye Felsefe Kurumu tarafından 17-18 kasım tarihlerinde Tank Zafer Tunaya Konferans Salonu'nda 'Felsefe Açısından Eğitim ve Türkiye'de Eğitim' başhklı bir seminer düzenlenecek. Kültür Servisi- Türkiye Felsefe K.urumu tarafından \~l-18 kasım tarihlerinde Tarık Zafer Tunaya K.onferans Salonu'nda 'Felsefe Açısından Eğitim \e Türkive'de E^ttnı' başlıklı bır seminer düzenlenecek. Cuma günü saat 10.00'daki loanna Kuçuradi- nın açıhs. konuşmasının ardından aerçekleşecek 1. Oturuma îsmail H. Demirdöven başkanlık edecek. 10.30- 11.00 saatleri arasında Nejat Bozkurt'un "Febefe Açısından Eğitim \e Türkiye'de Eğitim'. 11.00- 11.30 saatleri arasında Ahmet tnam'ın "Eğitişim \e Öğütüşüm Olarak Eğithn'başhklı semıner sunacaklar. Bunları 11.45- 12.15 saatleri arasındaki Vehbi Hacıkadiroğlu'nuti *Özgürlük İçinde Işbiriiğini Oğretmeyi Amaçlayan Eğitim" \e 12.15- " 12.45'dekı *Getişmişliğjn Kriteri Olarak Eğitim' başlıklı semınerlen izleyecek. Öğîe arasından sonra gerçekleşecek 3. Oturum Harun Tepe ba^kanUğında toplanacak. 14.30 "da ba^la>acak semınerin ılki Betül Çotuksöken'in 'Eğitim Kavramı Üzerine' başlığıyla sunuluyor. 15.00- 15.30 saatleri arasında Ömer Demircan'ın 'Eğitim<kDUM5.45- 16.15 saatleri arasında AfşarTiımnjin'ın sunacağı 'tyi Bir Felsefe Eğitiminin ÖnkoşuUan' ve Sıtkı M. Erinç'ın 'Sanat Eğitiminde Felsefe' konulanndaki senıinerlerle ilk gün son buluyor. Cumanesı eünü 'Türkiye'de Eğitim' baslığıyla gerçekleşecek 3. Oturum'un baskanhğını L'luğNutku üstleniyor. 10.00-10.30 saatlerindeki ilk semınerin konusu 'Eğitim Sistemimizin Sorunlan ve Febefe'yı thsan Turgut sunuyor. İnal Cem Aşkun'un sunacağı seminer 10.30-11.00 'Türk Eğitim Sisteminde Atatürkçü Kişilik Yetiştirme Sorunsalı ve BoyutlanMl 15-11.45 saatleri arasında Bozkurt Gövenç'in*Milli Eğitimimizdeki Ikilcmler Sorunu Üzerine' semınerinin ardından 11.45-12.15 arasındaki Arslan Kaynardağ'ın 'Eğitim ve Eğitim Felsefesinin Türkiye'deki Gelişmesi'yle seminer sona eriyor 'SanataEvet 'leAfifeJale Sahnesi 'nedestek Kültür Ser\isi - Afife Jale Sahne- si*nin yapımı ıçin TOBAV Istanbul Subesfnin "Sanata ENet" sloganıyla AKM'de düzenledığı gece. 30 sanat- çının katılımıyla gerçekle^ti. Gük;in Hatıhan <.e Şeref Lmut'un sundugu gecede. ilk bölümde TOBAY Balesi. Hürva Aksular. Suat Ankan,NilBer- kan. Jaklin Çarkçı. Nurten Kolçak Tezmen, Okta> Keresteci, Boğazıçı Korosu. Cemalettin Kurugüllü. Ah- met Öncül. Nurse! Öncül, Erdal t'ğurlu, Erol Lras. Şafak Yaprak \e Elizabet de Stefano; ıkıncı bolümde. Güla> Eralp, Bora Gencer, Ege, Na- şide Ğöktürk, izeU Çelik. Mine. Der- \a Köroğlu. Suat Suna. tlhan Şeşen, Bülent Netiş, Nuh \e Sibel Tûzün sa- nata evet ıctn sahne aldılar \e çeşıtlı ar\7 alar. danslar \e şarkılar sundular. 'TOBW lstanbul Subesı eskı Baş- kanı Orhan Kurtuldu. sanatsız bır toplumunolama\acağını.TOBAV ın sanatın ülkemızde \aygınlaşma!-ı \e yerleşmesı ıçın çahştığmı belırte- rek."Biz karanhğa hayır. sanata evet diyoruz"dedı. TOBAY lstanbul Şubesi Başkanı Murat Karasu. Afife Jale Suhne- sı'nın TOBAY'ın gözbcbeğı olduğu- nu. ancak. sanatsal olarak uzman olan TOBAY sanatçılarının tıcaretı bece- remedıklennı. \ ıne de çabalannı sür- düreceklennı s.öyledı. TOBAY Genel Ba^kanı TamerLe- vent de kurumsallaşmanın önemıne dikkat çektı \e 'SanataEvef ın bırba- kış açısı olduğunu. sanatın gereklilt- ğinı içerdiğmı söyiedı. Afife Jale Sahnesi'nın tamamlanmahinın da 'Sanata Evet'ın önemlı bır gösterge- M olacagını sö\leven Le\ent, ınsan- lann desteğının de çok önemlı olaca- gını behrttı. Kültür Bakanı Fikri Sa§lar da. ko- nu^masinda. Kültür Bakanlığına geldikten sonra "Resmikültür politi- kasıolmaz,sizsadeceşunlardanzevk alırsını/ demek insanlan tek tip hali- ne getirmek olur" dedığınde çok ki- ^ınin kar^ı ç.ıktıgını anlatanık. hu \ an- lüjin daha önce yapıldığını. ama ken- dı kültür politikalanmn varolan renk- lerı bır araya getirmek ve zenginhk- lerı orta\a koymaya \önehk olduğu- nu soyledı. Sağlar bu zenginlıgı ortava çıkar- mada >ı\ ıl toplum örgutlerının önem- lı rollen olduğunu \e TOBAV"ın da bunlardan bırı olduğunu söyledi. Çağdı^ji unsurlann önlerindekı ilk en- gelm sanat olduğunu. bılerek sanata- sanatçıya tükürmekle ı^e başladıkla- nnı sö>leyen Sağlar. Sanata Evet de- menın öneminın orta>a s ıktıg.ını. Sa- nata Evet deme\e de\am etmek \e sanat toplmnu halme gelmek gerek- tığim belirrti. Uyguladıklan proıelenn tamamı- nm Sanata Evet kapsaını ıcınde oldu- ğunu ^vlcyen Sağlar. Murat kara- su'nun "ticâretibeceremivoruz'sözle- n üzenne. "Sanarı bilmek çok daha erdemli. Sanatın gvtirdiöi barı^ıgeliş- tirirsek tkaredt bi/içabmlama\a.ka- /ıklanıava çalışanlann i'münü kese- ri7.'" deüı \fıfe Jale SahneM'ntn çok önemh olduğunu. Kültür Bakanlı- gı'nın Bayranıpaşa'da açacağı sah- neyle bırlıkte bır açığı kapatacağını behrttıkten sonra. özel sektörün de sanata \ atırımı yapması >çm \ergi tn- dınmlerı getırecekkrını söyiedı ve sanatçılara. "Siz bi/im başımızın tacısınız. hue lazımsınız. t Ikemi/iıı sizlerc. a>dınlanma\a. demokrasiye. harısa ihthacı var" dedı. Kültür Bakanı Sağlar Sanata Evet kampan- vası ıçin ^tmdılık bır mıhar TL \ereceklerini. desteklennı ılende daha da arttıraeaklannı da sövledi Sanata Evet gecesıne. aralannda lsm«t Sezgin, Deniz Ba>kal. Tansu Çiller'ın de bulunduğu bırçok polı- tıkacı da mesaılanyla kattldılar. Gecede. katılan sanatçılarla bırlık- te. -\fife Jale Sahnesi ıçın destek veren. ba^ta Be^ıkta> Beledıve Bav kanı A\fer Ata> olmak üzere bırçok kı^ne de plaketleri venldı. Genç sinema sanatçısıYıhnaz Zafer'intrajik öliinui TLRR\N GLRK.\N Genç ve güzel bır adam öldü. Tıyatro- dan transfer olduğu sınemada on yıllık birzaman dihmine sıgdırdığı 30 dolayın- daki fılmınde özgün kışılıkler sergileyen YimazZafer'ı yuirdik. Birbuçuk yıl ka- dar önce geçırdiği enfarktüs tanısıyla has- taıeye kaldınlan \e beyninde ödem olu- şarak bıtkisel yasarna giren talihsiz sa- nstçı.Nok artık. Sinema oyuncusu eşi Perihan SaN'aş' ın mınev i desteği ve çabalanylabvraz iyıleş- rre görülüp e\ ine götürülen Zafer, bu kez d« kalça kemığmi kırarak yeniden hasta- neye döndükten sonra karaciger enfeksi- ycnu. solunum yetmezligi. zatürree, bu- İa?ıcı sanlık ve kanama gıbi bir insan ya- şanınm dayanamayacağı sayısız hasta- İıJarla boğuşmak zorunda kaldı. Zayıf bmyesi. bu denli çoğul hastalığı kaldıra- m\ınca. bır yılı aşkın süre hastane oda- laiııda verdığiyaşam savaşına yenıkdüs- ti Ve tarifsiz acılar sonaerdi. Geride kah- rdmuş boynu bükük bir eş, henüz yirmi a;lıkbır bebek. yanrn kalmış umutlar bı- rKarak... lçleri burkan çok acı bir yitikti bu. Yılmaz Zafer'ın daha çok şey vere- bıecegı en venmli çağındaaramızdan ay- nışı, 5İnemadünyasınıyasaboğdu. Genç snatçının sevenleri. hayranlan gözyaşı dine kapıldılar. 1956 v ılında doğan Yılmaz Zafer, sah- E dünyasına olan aştn tutkusunun etki- s.le 1975'te istanbul ŞehirTiyatrosu'na pdi. Bir süre çeşitli oyunlarda rol alan snatçı. daha sonra geçüği Gülriz Suru- rEngınCezzarTiyatrosu'ndaçahşmala- nı surdıirürken. TV dizisinde oynama şansını elde edip ekranlarda boy göster- di. Adını sanat çevrelennde "Parkta Bir Sonbahar Günüydü" adlı TV dızisıvle duyurdu. Recep Bilginer' ın senaryosun- dan Hüsamettin Lnlüoğlu'nun vönettiğı 8 bölümlük dizide. parkta tanışan terk edilmiş iki yaşlı insanın nostalıık aşkı an- latüıyordu. Bu hüzünlü kişiler Hulusi Kentmen'in oynadığı Şadi Be> ve Gülis- tanGüzey'incanlandırdığı Meserret Ha- nım'dı. Ergin adındaki bir tiyatro oyuncu- sunucanlandıranYılmaz Zafer. Meserret Hanım'ın torunuydu ve Şadi Bey'in to- runu Sevcan rolündeki Tülay Erçeıin'le büyük bir aşk yaşıyordu. Ne acıdır ki Hu- lusi Kentmen de Gülistan Güzey de artık yasamda degıller. Tartışılmaz fizigı ve üstün yeteneğiyle ilgi çeken Yılmaz Zafer"i sinema dünya- Dul Bir Kadın sı hemen kapıverdi. Yönetmen Aüf YıV- maz'ın önerisiyle yapımcı Kadri Yorda- tap, bu genç sanatçnı "Dul Bir Kadın" filmiyle sinema dünyasına kazandırdı. 1985"tekibu ilk ftlmin ardından. Atıf Yıl- maz'ın kadın cinsellıği üzenne kurduğu. fantastık öğeler ta^ıvan **Adı Vasfıye", "Aaahh Beünda" gıbi filmlerinde oyna- yarak kendine sağlam bir yer yaptı. işın ilginç yanı. bu filmlerın hepsmde de Müj- deAr'lao>naması\dt. "Dul Bır Kadııı'da. Suna'nın sevgilisi serüven düs.künü sa- nat fotoğrafçısı Ergun'u. 'Adı Vasfiye'de şarkıcınınson aşkı Dr. Fuat'ı. "Aaahh Be- linda'da Serap'ın tiyatrocu sevgilisi Suat'ı hep başanyla canlandırdı. Ancak bu rol- lerde ağıriık. hep crotizm üzcrındeydı. Ki^iliğı cinsellik yüklüydü. Yılmaz Zafer. 10 yıllık sinema serüveninde zikzaklar Mcdcezir Manzaralan çızerekyürüdü. İlk ustası Atıf Yılmaz'dan sonra Erden Kıral' ın "Dilan" fılmınde köv agasının oğlu Paşo'vu. Yavuz Öz- kan'ın "Ateş Üstünde Yürümek" filmi- nın tıyatro yönetmenini. Ersin Pertan'ın Kemal Tahir uyarlaması "Kurt Kanu- nu"nda Malheci Emin Be>'i. Mahinur Ergun'un "Medcezir Manzaralan"nda bankacı Zeynep'in eskı sev gıhsı psıkıyaı- nst Gmit'ı özenlc canlandıraıak savgın- lık kazanan Yılmaz Zafer. bu dü/evh va- pıtlanıı v anı sira. ıpe s;ıpa gelmez ucu/ pi- yasa filmlerinde de ovnamaktan k.\çın- madı. l^KT yılındakendısı gıbi SehırTı- yatrosu'ndan yeti^eıı ve yeteneklı bır si- nema ov uncusu olan Perihan Sav a^'la \ a- şamınıbırleştırdt Bucvhhktcn.geçcnyil babasinı hıcbır zaınan tanımayacak olan oğullan kücuk Yılmaz dünv av a geldı. Co- cuklukları aynı mahallede geçen. ona- okulda aynı >ıralarda okuyan, arkadaşlık- lan. dostluklan uzun y ıllara day anan Y ıl- maz Zafer-Penhan Sava^ çifti. ortak uğ- raşlarını pekıs.tirme gereğı duydular 1991 y ılında sinema alanında birîıkte dü>ün- mek. yaratmak. üretmek. yapıt vermek amacıyla "\ önetım Fılm ve Reklamcılık Sirketı' adlı hır kuruluşu gerçekleştvrdı- ler. Tasanlar üst üste ortayakondu. Zafer yönetmenlik yapacak. Savaş oyuncu ola- rak görev üstlenecektt. Tüm bu girışım- ler. acımasız yoğun hastalıklar yüzünden güzel bır düs, olarak geride kaldı. Ydmaz Zafer'in fümleri 1985- "Dul Bir Kadın". "Adı Vasfiye", "Kahreden Gençlik". "Suclu Gençlik" 1986- "Aaahh Belinda", "Bir Günlük Aşk", "Dilan", "Genç ve Dul". "Se>TOek Ne>e Yarar", "Oteldeki Cina\et", "AUı Dudaklım", "Elma>ı Kim Isırdı". "Da- yak Cennetten Çıkma" 1987- "Vur Hançerini Kadınım". "Toprağın Gelini*". "Bir Daha Imut". "BirYabancı" 1988- "Kızım ve Ben", "Yaşamak". "Arka Evin insanlan'' 19X9- "\cı 'S ıllar". "Medcezir Manza- ralan" 1991- "Vte^ İstünde Yürümek". "Kurt Kanunu" 1992- "Bişr-i Harı-ı Bir /amanlar Sar- hoştu" 199?- " l fuktaBir \ğaç","Kelebekkr Sonsuza V çar- İskilipli Atıf Hoca" TY Dızısr. 1982- "Parkta Bir Sonbahar Günü>- du" Tiyatfvnun iki gönüllü eriniyitirdik: Lütfi Ay ve Tahir Özçelik AYŞEGCLYCKSEL Tiy atro eleştirmenlen oyunlar olduğu sürece \ ar- dırlar sanatçılar \ e okurlar için. İzlediklen oyunları, jenlıkleri. kongreleri okur- lanylapaylaştıklan yazıla- nndakı yaklaşıma göre sa- natçılan ya kızdınr ya da se\ indirirler. Okurlar i^e genellikle bır yapım hak- kında kendi düşüncelennı yansıtan eleştıri yazılarını benımserler Kendi rol al- dığı ya da kendi izledıği oyunun dışındakı değer- lendırme yazılanna ilgı gösteren sanatçı ya da okurlann sayısı alabildiği- ne sınırlıdır. Oysa bir ya- ş^m bıçimı. parasal kazanç sağlamasa da profesyonel bır uğraş. dahası kültür ala- nında yamanbir disiplindir tiy atro eleştırmenlığı. Gü- cünü tiy atro sevgısınden ve bılgisınden alan... Lütfi Ay'ı unutmak olası mı? Son bir ay ıçınde bir çır- pıda iki değerli tiy atro eleştirmenimızi yitiriver- dik. Sessiz sedasız gidive- ren bu iki gönüllü tiyatro erinin kimliğtyle dergi. ga- zete sayfalarında gömülü yazılannda kimimiz kars,ı- laşacağız zaman zaman. Ama çoğumuz onlan hiç tanımadık. tanımış olsak da unutacağız kısa süTede. Oysa tiyatromuza verdik- leri hizmet. belgeleriyleor- tada. Bugün eltmizde Dev- let Tiyatrolan'nın ilk ku- rulusundan bu yana yasa- dığı serüveni ızleyebılece- ğimız bilgıler v arsa. bu bıl- gilerin hementümünü Lüt- fi Ay'ın yıllannı adadığı - eksık sayılarını bulmak içın "defineavcılığı'* yaptı- ğımız- Devlet Tiyatrosu dergilerine borçluyuz. Bu- gün uluslararası platform- da Türktiy atro ele^tirmen- lennin varlığı \e etkınliğı kabul edilmis.se. Türki- ye "nınUIuslararası Tiyatro Elestirmenleri Birhğı'nın (1ACT) ilk üyelerindenbı- ri olmasını sağlayan Lütfi Ay'ı unutmak olası mı? Ya Tahir Özçelik? Çoğumuz burnumuzun dıbindeki tı- yatroya gitmeye üsenirken. genç tiyatrolan tanınıa se destekleme adınahiç bıkıp usanmaksızın çağnldığı ber Anadolu kentıne ko- %an. genç şenliklerin hep genç kalmıs. gözlemcisı \e belgeleyıcısı Tahir Özçelik değil mi? Milliyet Sanat dergısinınensürekli, tiyat- ro bağlamında en inançlr yazarlanndan olan Özçe- lik" in tanıtmalan v e değer- lendırmelen onun Anado- lu'dakı sanat tutkusuna en yürekten inanan kültür adamlarımızdan biri oldu- ğunu gösterir. Lütfi Ay. Ataç'tan Me- tin And'a Özdemir Nut- ku'y a \e bugünün genç ya- zarİanna ulaşan tiyatro elestirmenleri kusağinın "genç" Devlet Tiyatrosu baglamındaki bır aşama ta- ^ıdır. Tahir Özçelik ıse tav - samaya yüz tutan tiyatro kültürümüze getirilecek canlılığın pe^ınde ko^an, güzellıklen muştulayan. her zaman lyımser bir ka- lem ustast. Ikisi de saglam bır kültür ve yabancı dil eğitımı almıs. bılınçli sanat insanlan.. Lütfi AyTa birkaç kez yurtdısında birlikte olduk. Yıllardır tanıdığı ünlü ya- bancı eleştirmenler arasın- da saygın bir yeri vardı; adını - nedense - ancak "Lutfi" olarak telaffur edebilselerde... Kongrelerboyuncakimi' kez gecede ıki ayn oyun iz- lerken neden onun kadar zinde kalamadığına hep şaşırmışımdır... 'Bize bıraktıklanna ' sahip çıkalım" Lütfi Ay'ın.kızıyasmda olmama kar^ın davranışla- nnda hiç aksatmadığı cen- tılmenlık. uçsuz bucaksız tiyatro kültürü \ e son dem- lerıne dek süren tıyatro tut- kusu bellegımde yeretmis,- tir. Tahir Özçelik'i ise hep tıyatro şenhklerinde. ço- ğunlukla da açık hava or- tamlarında anımsayaca-' ğım. Ünnersiteli gençlenn içınde. düny adabir amatör tıyatro şenliğinden daha mutiuluk verici bir şey ola- mazmışçasına §en şakrak. hep güleç. herkesle arka- da^ \e herkesten genç... Onlan ölüm ülkesine uğurlarken, bize btrakıık- lan kültür belgelerine sa- hip çıkacagımız. bizden sonrakilenn de sahıp çıka- cağı umudundayız. Çünkü 20. yüzyıl Türk tiy atrosun- da yaşananlar ancak onla- nn, onlardan öncekılerirr ve sonrakilenn tanıtma ve değerlendirme yazılanyla geleceğe kalacak... ÎDOB'deilkkez "Salome" Kültür Servisi - lstan- bul Devlet Opera ve Bale- sı ilk kez ünlü Alman bes- teci Rıchard Strauss'un bir eserini repernıvartna katı- yor. İlk oynanışı 19O5'te Dresden'de gerçekleşen 'Salome' 90 yıl sonra İs- tanbullu sanatse\erlerle buluşuyor. Salome. aynı zamanda Türkıyede Al- manca oynayacak ılk ope- ra olma özelliğini de ta^ı- yor. Oscar \Vılde"m yazıldıgı dönemde de büyük yankı uyandıranoyunu'Salome'. Strauss'un olağandısı mü- ziğiyle ölümsüzlük kaza- narak opera yazınının baş- yapıtlan arasına girdı lstanbul De\ let Opera ve Balesi'nde cumartcsi akşa- mı saat 20.00"de perdeleri- ni açacak olan 'Salome'yi günümüzün önde gelen opera rejisörlerinden. Bonn Oherası Genel Sanat Yönetmeni Gian-Carlodel Monaco sahneye koyuyor. Eserı. Strauss celeneğınv çok iyi bılen vebugünedek dünyanın en büyük opera- lannda'Salome'yipekçok kez idare etmisolan orkest- ra ^efi Alexander Sander yönetiyor. Dekor v e kostümleri de yıne uluslararası üne sahip bır dekoratör, Bonn Ope- rası basdekoratörü Mıcha- el Scott'ın haztrladığı ope- ranın ışık düzeni Ahmet Defne'yeait. Salome'de rol alan sanat- • çılar ZehraYıldız. Suat Ankan. Udo Holdorf. Me- lek Çeliktaş. Cemalettin kurugüllü. Şamıl Gökberk. Erkan Tezcan. Timur Do- ğanay. FarukGöker. Ali İh- san Onat. Kenan Dağaşan. Kurtuluş Demirperçin. Nılgün Arda, Bülent Atak. Ömer Sabar. S Ş ve Ayhan Kahya. 30 yıl sonra 'Arapsaçı'i. Kültür Senisi- Dormen Tiyatrosu. 1995-199(S sezo- nuna. "Arapsaçı "adlı ko- medıyle başladı. Haldun Dormen'in. Kemal Uzun'la birlikte G. Feydau'nun en ıyı oyunu olarak nıtelenen "La Puce a L'oreille" adh oyunundan, çev irıp uyarla- dıklan "Arapsaçı"nın de- korları Osman Şengezer. kostümleri Güler \ tğit ta- rafından gerçekleşurildı. Haldun Dormen"in yanı sı- ra. ÇiğdemTunç,SuatSun- 5»ur. ^ehnem Özinal, Ate^- böceği \alçın. Hakan Ök- ten. Şebnem Sönmez, Ayşe Çakar. En0n N üksel. Nosi Nlizrah'uSvfa Zengin. Halit Ergenç, Gürkan Lygıın ve Neslihan Yeldan'ın rol al- dığı Arapsaçı'nda. kocaM- nın kendtsini aldattığını sa- narakona bir tuzak hazırla-, yan ve bu tuzağa kocasınf dan önce kendisi düşen bir kadının çevresınde gelise» komik olaylar anlatthyor. * "Arapsaçı". Dormen Tis yatrosu'nda 30 yıl önce •'BitYeniği" adıylaoynan- mistı. Haldun Dormen. de- ğiştırdiklen ve yenider uyarladıklan oyunun eski- sine oranladaha sıcak oldu ğunıı söy leyerek, en büyül farkın. kendısi dısında bü tün kadronun değışmesı o' dueuııu söylüyor ve oyun 30 y ıl önce oynadıklan A tan Erbulak ve diğer büyi ustaları anımsıyor. Dc men. şu anda birlikte çal 1 tığt gençlerle çahşmakt da büyük zevk aldığını hepsmın de parlak oy un< lar olduğunu söylüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle