28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 1995 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER 7. Beş Yıllık Plan Aynasında Bankacılığımız HİKMET KURNAZ Bankacı, İktisatçı B acon birdenemesinde "Her ken: toplanan kaynaklann etkin dağılımı- şeyigörengözündekendini nın sağlanacağı önemle vurgulanmıştır. görmek için aynaya bak- mak zorunda" olduğunu söyler. Nitekim. ekonomı- mizin gözü olduğu sıkça söylenen bankacılık sistemimizin yararı- nı görebilmek için uzağı gösteren aynaya olan gereksinim (ihtiyaç) bugün şiddetle hissedilmektedir. Ekonominin kalkınma sürecinde önemi yadsınamaz olan banka- lanmız, işletme politikalannı uzun erim- li ışlemler üzennde kurmaları gerektiği halde. bankalanmızın kaynak toplama ve kullandırma politikaları -haklı olarak- oturduğu zeminde saai başı değişen ikti- sadi değışkenlere bağlılık göstermekte- dir. Bankacılığımız, "Görünenköy kriavuz istemez" diye aynaya bakmaktan kaçına- maz. Dahası 'köy'. faiz ve döviz çekişme- si altında. tozdan bir görünüp bir kaybo- luyorsa ve kimse yön tanımlayamaz du- ruma gelmiş ise köy görünse de kılavuz is- ter. Kaldı kı iktıdarlar. zamanla ıktidarışı- ğında kör olmaya başlarlar. Bugün bankacılığımız. oturmuşluk(is- tikrar) temelinde ekonomik kalkınma sü- recinin ve dünye ekonomisı ile bütünleş- menin referansı olmasına karşın. v ar olan ekonomimiz oturmuş bankacılık için ye- terli referans olmaktan uzaktır. Kuşkusuz, bankacılığımız için oturmuşluk arayışın- da Beş Yıllık Kalkınma Planlan önemlı- dır. Ancak bakıldığında. önceki planlar- da olduğu gıbi Yedinci Beş Yıllık Raikın- maPlanı'mızda bankacılığımız. buplanın ütopyası olma özelliğini koruyacaktır. Oysa her ütopya gerçegı kavradığında an- cak ütopy a olmaktan kurtulur. Birincı Beş Yıllık Kalkınma Planf ndan bu yana hep aynı ütopyalann kimi anlatım değişiklı- ğiyle yinelendiği görülüyor. Ekonomimizin dünden bugüne sürege- len temel sorununakoşut. Birinci ve Ikin- cı Beş Yıllık Kalkınma Planlarf nda ban- kacılık sistemimiz aracılığı ile yurtıçi ta- sarruf düzeyinin armrılması hedeflenır- Bugün de ekonominin bir türlü önleneme- yen sorunu olmayı koruyan enflasyona neden olmayacak bir kredı politikası he- definde bu yıllarda Turizm Bankası. Dev - let Yatırım Bankası, Sınai Yatırım ve Kre- di Bankası. Türk Dış Ticaret Bankası \e Anadolu Bankası'nın kurulduğu ve şube bankacılığının özendirildiği görülür. An- cak daha önemlisi. Merkez Bankası'nın yetki ve sorumlulukları. para ve kredi po- İıtikasının kalkınma planı ve yıllık prog- ramlara göre yürütülmesini sağlar şeklin- de yeniden düzenlenmiştır. 1973-197"? yıllannı kapsayan Cçüncü Beş Yıllık Kal- kınma Planf nda, işçi tasarruflan ile yur- tici tasarruf oranının arttırılacağı düşü- nülmüş. bunun için de Devlet Sanayi İşçi Yatırım Bankası kurulmuştur. Kalkınma- da öncelikli yörelerde yatırımlar. finansal kolaylıklarla özendirilmiştir. Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı'mızda tasar- ruflann arttırılmasında. dağıtılmasındaet- kınlıği kamu ve yatırım bankalannı öne çıkarmak hedefinde görmüştür. Ancak görülen önemlı ölçüde ticaret bankaları- nın geliştiğıdir. Beşınci Beş Yıllık Kalkın- ma Planı"nda ise kamu bankalarının kre- dı olanaklarını arttıncı önlemlerı görürüz. DYB'nin tahvı! ıhracı yolu ile kaynakla- rını çoğaltması benımsenmiştır. Bu yıllar. konjonktürün de etkısiyle. Türk Banka- cılık Sistemi'ne az say ıda çok şubelı ban- kacılık görünümü vermiştir. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planf nda bankacılığımız. plan öngörülerinde olma- dığı halde 1994 para bunalımı (krizi) ile tanıştı. Oysa anılan planda. sıstemde top- lam rezerv lerenflasyonist baskı yaratma- dan. açık piyasa. bankalar arası para, dö- viz ve efektif piyasası işlemleri ile dene- tim altına alınacağı amaçlanmıştı, bunun için de Merkez Bankasf nın etkinliginin arttırılması esas alınmıştır. Aynca sistem. öz kaynak yeterliliğinde Av rupa Toplulu- ğu'na hazırlanacak denilmıştir. Bu hazır- lık yapılırken de yarışmaya etkinlik sağ- lar şekilde kredi maliyetıöğeleri olan ver- gi, fon gibi yüklerde hafıfletıci düzenle- meler öngörülmüştür. Bugün. geride kalan altı Beş Yıllık Kal- kınma Planı sonrası Türk bankacılık sis- temine bakıldığında: sayısal büyüklük göstermesine karşın; bulunduğu yer. Bı- rincı Beş Yıllık Kalkınma Planf nda he- deflenen yerin gensındedir. tlk plandan bu yana sıstemde görülen yenılik, dünya ticaretinın gıderek daha kompleks hale gelmesınin de zorlamasıyla yeni fınans uygulamalarının teknoloji ile birlikte yer almasıdır. Bırincı Plan sonunda47 banka 2.223 şubeyle ülke coğrafyasına dağıl- mışken Altıncı Plan sonunda sırasıyla bu sayılar 68 banka. 6.126 şube sayısına yük- selmiştır. Buna koşut Birinci Plan sonun- da bankalanmızın özkaynaklar toplamı 5.989 milyon TL'den 1994 yılı sonunda 136.2I2 milyar TL'ye ulaşmıştır. Ne var ki gerçekte ulaşılan yerde TL'deki aşınma (erozyon) görülmektedir. Bankalarımız- dakı t L mevduat toplamı Birinci Plan so- nunda 21.708 milyon TL ıken bugün bu sayı 614.554.3 milyar TL olarak okun- maktadır. Kredilerde de durum değişme- miştir. Birinci Plan sonunda kredi hacmi 23.695 milyon TL'yken bu sayı 1994 so- nunda 798.853.2 milyar TL'ye çıkmıştır. Burada. mevduat kredi tutarları oransal ilışkide değerlendirildiğinde Birinci Plan'a göre kredi kullanım oranının yüz- de 19 artış gösterdiğı gorulür. Bankacılı- ğımızın temel göstergeleri olan bu büyük- lükleri. ekonomimizin temel göstergelen ile birlikte gösterdiğimizde; bankacılığı- mızın her geçen gün enflasyona yenik düştüğü söylenebilır. Binnci Plan sonun- da, 1 dolar 9 TL ıken 1994 sonunda 1 do- lar 38.687 TL olmuştur. Ülkemiz nüfusu 1967 yılında 32 milyon 750 bın kışiyken bugün 61 milyon 183 bin kışıye uİaştık. Ülkenın GSYİH bü- yüklüğü Birinci Plan sonunda 105.460.5 milyon TL ıken altıncı plan sonunda bu büyüklük 3.566.337 mily ar TL'ye varmış- tır. Dışsatımımız(ihracatımız) 522 milyon dolardan 18milvondolarolmuştur. Içbor- cumuz 18.2 milyar TL'den Altıncı Plan sonunavarıldığında 654.810 milyar TL'ye yükselmiştir. Dış borçlarımız 1.710 mil- yon dolardan 14.779 milyon dolara var- mıştır. Bütiin bu say ılar. bankacılığımızın ekonomimizin dışında bir yerde olamay a- cağıııı da göstermektedir. Gerçekte Türk bankacılık sistemı. plan gerçekleşmelerı- ne bakınca ülkenin ekonomik yapısından ve ekonomik politikalardan bağımsız de- ğildir. Türk bankacılık sistemi. varolanve dünden bugüne taşıdığı özellikleri ile ken- dinı Yedincı Plan ütopyalarına taşıyacak temel taşlarından uzaktır. Bankacılık te- mel taşları ekonomimizin oturmamışlı- ğında (ıstıkrarsızlığında) sallanıp dur- maktadır. Bankacılığımız faız dövız makasında çevreninı(ufkunu)kaybetmektedır. Lzun erımli düşünemez olmuştur. Özkaynağı- nın temelı olacak olan kârlılık politikası- nı kamunun borçlanmagereksınimineen- dekslemıştir. Kaynak toplama ve kullan- dırma hacmi kamunun açlığına göre bü- yüyüp küçülmektedir. türkıye'yi küreselleşmenin avantajın- da 21. yüzyıla taşımayı hedefleyen ve 1996 yılını başlangıç noktası alan Yedin- cı Beş Yıllık Kalkınma Planf nın bugün varılan ve gelinen özelliklerinde bankacı- lığımızı 'ütopya'sına kavuşturacak temel hedef ve ilke öngörülerinde yeterince ku- caklayamadığı görülmektedir. Ancak bir önceki planla karşılaştınldığında Yedınci Beş Yıllık Kalkınma Planf nın Temel Ya- pısal Değişım Projelerf nde yaşanan 1994 para bunalımı sonrası bankacılığın ekono- midekiönemınikavramış olduğu söylene- bilir. Altıncı Plan'da bankacılık sistemimi- zin plan öncesı koşullarının gerçekçı bir değerlendırmesi yapılmadığı gibı plan yapma dısiplinine de sahip olmamıştır. Hedefler, parti benzerı seçim programla- rı gıbi sıralanmış. hedef gerçekleşmeleri- ni sağlar ekonomi politik araçları ortaya konmamıştır. Bu açıdan Yedınci Plan. ön- ceye kıyasla değişim programlarına daha bir hazırdır. Ancak geçırilen bunca plan sonrası deneyımler göstermıştır kı ütop- yaların gerçekleşebilır olmaları. ütopy a- ların da gerçeklıği kavramış olmalarına bağlıdır. Planın gcrçekçi olabilmesi için başlangıç koşullarının hedef değişkenle- rınde çok iyi hesaplanmış olması gerekir. Aynca temel öğesi para olan bankacılık. hesap ıster. kural ister. hukuk ister. İ Ike- miz ekonomisinin sektörler alt aynmla- rında tekelleşme oranı artarak yapısını sürdürdükçe, Türk bankacılık sisteminde, plan öngörüleri doğrultusunda kay nakla- rın rasvonel kullanımını sağlar rekabetçi mekanizmayı kurmakçokzordur. Sistem ıçınde kamu bankalarının payının düşü- rülmesi iek başına piyasanın etkinlik ko- şulu değıldir. Sonuç Artık bankacılığımız. klasik tanımlı mevduat ve kredi öğeleriyle yapılan ta- nım olmaktan çıkmıştır. Sistem ıçı öz- kaynak dengesizlığı dolayısıyla sıstem- den kamu bankalarının çekilmesı ile eşit- lerin rekabetı doğmayacaktır. Kaldı ki sis- tem, mevcut özkaynak yapısını bile ko- rumakta zorlanıyor. Yabancı kaynağa olan bağımlılığı. bankacılığımızı TL ve dövizkurlan ıkılemindeyıpratmaktan ge- ri kalmıyor. Sistem güvencesini onca li- beralizasyon savunmalanna karşın. dev- letten arıyor. Sistem kaynak yapısını dö- viz kurlarındaki gelişmeler üzerine kur- mayı siirdürmektedir Toplanan kaynak- lannı. hükümetlerın tasarrutlanna bırak- mayı ısrarla korumaktadır. Türkıye eko- nomisinin kay an düzleminde. saglıklı bir bankacılık sistemimiz kaynaklann etkin kullanımı temelinde yeniden yapılanma- hdır. Dolayısıyla. sistem kendi içinde gü- venceye kavuşturacak. kamunun müda- halesinı azaltacak ve bankalararası para piyasası işlemlenni kamugölgesinden pi- yasa mekanızmasına çıkartacak şekilde Türk bankacılık sistemı. vakıtgeçırilme- den yapılacak bir dızi çerçeve düzenle- melerle kaynak toplayan ve toplanan ve bu kay naklanekonomıye. yatırım araçla- nna aktaran. dönüştüren ışlev leri ayrı ay- rı belirlenmiş bankalarımızdan oluşturu- lanbiryapılanmaylabütünleştinlmelidır. PENCERE ARADABİR ALI K.OSE Kayseri Baw A\iıkatlarından Ozgurlugun Bolunemezlıgı... Geçenlerde, yürütme erkinin önemli simalarından birisi (Gökberk Kitabeleri potundan sonra). siyasal an- lamıyla olsa gerek, bir felsefenin devamı olduklarını belirterek üç önemli özgürlüğün üzerinde durulması gerektiğini söyledi. Belirli çevrelerce bir süredir sayma suretiyle, her- halde büyük bir önemseme (belki de gerçekleştiril- mesi gereken amaç olarak görülen) sonucu bu üç öz- gürlük (doğru ıfade ile, üç somut özgürlük görünü- mü) sık sık dile getirilir olmuştur. Bunlar, 'din ve vic- d&n özgürlüğü', 'düşünce özgürtüğü' ve 'girişim öz- güriüğü'ûür. Elbette ki genel kamu hukuku ve anayasa hukuku- nun yakından ilgilendiği özgürlük sorunu 1982 Ana- yasası'nda(birçokyönden eleştirilmekle birlikte) bel- li ölçüde yer almıştır. Anayasalara da yansıdığı üze- re, özgürlük kavramı Jellinek in benimsenen sınıflan- dııması ile, yöntemsel kolaylık sağlaması bakımın- dan, negatif statü hakları, pozitif statü hakları ve ak- tif statü hakları olmak üzere üç kategoriye ayrımla- nabilir. Bu ayrımlama, özgürlük kavramının bölündü- ğü anlamına gelmez. Söz konusu üç statü (negatif, pozitif, aktif) özgürlüğün birbıriyle sıkı sıkıya ilişkili ve birbirinin varlık nedeni olan görünümlerini göster- mektedir. Negatif, pozitif ve aktif statü haklarının bı- ri öbürleriyle tamamlanmadıkça özgürlük tam ola- maz. (Münci Kapani.Kamu Hürriyetleri, sayfa 6-7). özgürlük bir bütün olup, anayasalarda yer alan so- mut özgürlük kategorileri bu bütünün çeşitli yönler- den görünümleridir. Kısacası, özgürlük, bölünmeyen (dahadoğru ifade ile, bölünemeyen) "monist" birya- pıya sahiptir. Bu nedenledir ki, özgürlük kavramını özellikle anayasalarda yer alan bir ya da birkaç so- mut özgürlük görünümlerine indirgemek olası değil- dir. (Bu yaklaşımın bir başka sakıncası. anayasalann bir yönüyle toplumsal güç dengelerini yansıttığı ve za- man-zemin ölçeğinde değiştiğidir). Elbette ki Sayın Çiller, ideolojik görüş bildirecek politikacı sıfatının yanındaTürkiye Cumhuriyeti Baş- bakanı sıfatını iki yıldan fazla bir süredir taşımaktadır. Hiçbir bilimsel aynmlama yanı olmayarak sayılan, ya- zımın başında belirttiğim somut özgürlük görünüm- lerinin Türkiye sosyal gerçekliğine ne kadar yansıdı- ğı tartışılır. Ote yandan, "bu üç özgürlük" ifadesinin, ayaklarını yere basmadığı ve özellikle pozitif statü haklarını (anayasalardaki ifadesiyle. ekonomik ve sosyal hak ve özgürlükler) içermediği açıkça görül- mektedir. Alım gücü olmayan insanlara, "senin teşeb- büs hürriyetin var, fabrikatör olabilirsin, bol bol kitap oku" demenin gülmecesel (mizahi) değeri çok büyük olsa gerek. Kimbilir. belki de, çok sayıda düzenlenen güzellik yarışmalarında kimin güzel (yeni yeni de ya- kışıklı) olduğunu seçebilmenin ve bunu açıklayabil- menin düşünce özgürlüğü olduğu, devletin bazı kad- rolarında yapılan radikal örgütlenmelerin de din ve vicdan özgürlüğü olduğu sanılıyordur. Sonuç olarak, yürütme erkinin başlarında olan ki- şilerin, anayasa maddelerinde yer alan bir kısım so- mut özgürlük görünümlerini önemsemediğini ifade etmesi, öbürlerinin sözünü bile etmemesi kanımca sakıncalıdır. Zira özgürlük, yapısı gereği bolünemez. TARTIŞMA Eşya satıcısı gazeteler! B irkaç yıl önce yabancı dıl sözlük kampanyaları ile ışe basjlavan kımı gazeteler. daha sonra kıvasıya bir anMklopedı savaşına girerek tıraı arttırma yanşını kendi lehİennc çev ırebıleceklerını düşünmiişlerdı. Bu günlerde birçok günliik gazete yerlı ve yabancı cam eşyalar. bılgısayarlar, battanıveler vs. vererek birkaç yıl önce başlayan. bu, eşya vererek tıra] arttırma yanşını olanca hızıyla sürdünTiektedırler. Gazetelenn ınsanları bılgılendırnıe. aydınlatıııa. fıkır verme ıslevlen bu tf^va kampanyaları gölge>inde kalmış. gazeteler, kııponıı kesılecek kâğıt parçaları haline dönüşme yoluna girmişlerdir Bazı ga?ete alıcılan. daha gazete satıcılarının önunde. gazete kuponunu keserek. kııponu kesilmış gazeteyi satıcıya bırakabilmektedırler O gazeteye hakaret olan bu davranış biçımının soruııılııları. yıııe o gazetenın sahıp ve vönetıalerıdır. Umurlarında deöıl bu hakaret... Yeter kı. gazete alınsın! Eşya kampanyaları ile beraber gazetelenn okuyucularına ve başka yazarlara ayırdıklan sayfa ve sütunlar ya tamamen kalkmış va da olabıldığınce küçültülmüştür. Bueşya kampanyası durumundan çıkış yolu nedır? Bu dıırumdan vikı^ yolu gerçek gazete okuy ucularının elındcdır. Cierı;ek okuyuvular. bu e^yü kampanyalarına rağbet etnıemelıdırler. Gazetelenn yaşama^ı \e devamı korsarı alıcılar ile miımkün olmadığı ıçın. gerçek okurların eijya kampanyalarına ılgı göstermemesı kı>a zamanda kendını hissettırecek. gazeteler de asıl ışlev lerıne döneceklerdır. Bu savede sazete fıyatlan da OBJEKTİF: entlasyonıın uzerındekı fıyatlara tırmanamayaeaktır. Gerçek okııyucular bazı e«yalardjn vazgeçehılırse. gerçek gazetelerıne kav uşnıa olanağını bulabılecek. bu baş döndürücii e^ya kampanvaları kendi kendme bıtecektır. Bas.ınımi7i kurtarmak. ba<ınımi7in gerçek sahiplerıne düşınektedır Dr. Hasan tleri Infeksıyon Hast. L'zmanı Bu akşam 22:00 MEC MILLFTVEKILLERI KIMLER? Dünya Eşcinseller Dernegi Başkanı Selman Arıkboğa'dan carpıcı açıklamalar! Kadir Çelik yine inanıtmazı gerçekleştiriyor... SABAHATTh KARLATLI 1962 Sevgili arkadaşımız Sebo Sen kocaman bir yürektin Ybkluğuna alışamayacağız Arkadaşlaruı Büyiiyen su kıthğımn, artan toprak kaymalannın nedeni erozyon sonucu çölleşmedir. T.E.M.A. Türkiye Erozyonla Mücadele. Ağaçlandırma ve Dogal Varlıklan Konıma Vakfı Tel.: (0212) 281 10 27 Ali Ulvi'yle Yarım Yüzyıl... Ali Ulvi'nin 50'nci sanat yılı kutlandı. Yarım yüzyıl ne demek?.. 1945'ten başla.. 1995'egel!.. Kolay mı her Allah'ın günü karikatür çizerek yarım yüzyıl yaşamak?.. 2000'e 5 kaldı. İnsan beş yıl sonra 21 'inci yüzyıla girmekle kalmayacak, 3'üncü binyıla ayak basacak. Uygarlık, uydurma bir takvimin yapay zaman dilim- lerini gerçekmiş sayarak kendi kendine gelin güvey oluyor. Ali Ulvi, oğlunu yurtdışına okumaya yollamıştı; ço- cuk ilk kez dışarı çıkıyor; ne de olsa karikatürist ço- cuğu!.. Haritalarda ulusal sınırlar "bir çizgi-bir nok- ta-bir çizgı-bir nokta" gösterılir ya, Ulvi'nin oğlu sı- nırda inip toprağa bir göz atmış, yerde bir çizgi bir nokta var mı diye?.. Zamanı bölmeye çalışan takvim, ulusal sınırlarda- ki bir çızgi. bir nokta gıbidir. Yarım yüzyıl. insanın uydurması.. Yine de güzel bir uydurma; yoksa Ali Ulvi için kut- lama yapılabilir miydi!.. • Ulvi'yı ne zaman tanıdım? Sakal koyvermemişti daha. Beyoğlu ile Cağaloğ- lu arasmda upuzun boyuyla mekik dokur, 1950'li ka- rikatürcü kuşağının grandi direği gibi dolaşırdı; düş- lerimizın dünyasındaki bilinmeyenlerin göstergeleri- ni gerçek saydığımız gençlik yıllannın karikatürle mi- zaha kahkahalarla endekslendiği yıllardı... Istanbul'un göğü masmavi, denizi yosun kokulu, havası püfür püfürdü... Cem'ın karikatürü Meşrutiyet'te kalmış, Cemal Nadir cumhuriyetin ilk dönemine damgasını vurmuş- tu. çokpartili rejimin mizah patlamasında kabak çi- çeği gibı açılan karıkatürcülerden hangisinin zama- na dayanacağı daha belli değildi. Karikatürlerde yarım yüzyıl ne demek?.. Çızgiyle mizahın maratonu!.. • Karikatür bugünkü anlamına kavuşmak için "Ay- dınlanma Devrimi"ri\ bekledi; daha önceleri, resmin gizeminde pusuya yatmıştı; bağımsızlığına kavuş- mak için aklın egemenliğıni gözlüyordu; sanayi dev- rimi gerçekleşmeli, gazeteler ve dergiler matbaalar- da basılmalı, mürekkep kokusu politikayı sarmalıy- dı. Krallarla, cumhurbaşkanlarıyla, başbakanlarla alay etmenin tadını çıkaracak bir siyaset ortamında. mizah sanatını çizgiyle ekip biçebilirdı karikatürist... Avrupa'da resim. kiliselerin tavanlanna, duvarları- na işlenebilirdı; ama karikatüre kâğıt gerekliydı. 19'uncu yüzyıl Batı'da karikatür çağı... Türkiye bu yolda çok gecikmedı. Jön Türk Aydınlanma Devrimi'nın gümrüğünü Tanzimat'tan ödünç almıştı; Bektaşi ile Nasreddin Hoca dan yansıyan mizahın yazıya ve çizgiye yan- sıması, cumhuriyet dönemindetadına doyulmaz bir sanat şöleni oluşturdu. Ali Ulvi de bu şölenin sofrasında yapıtlarını okur- larına sunuyor. • Ulvi, gündüz uyuyup gece çalıştığından, ben de uzun süredir geceyle gündüzü birbirine karıştırdı- ğımdan, doğru dürüst görüşemiyoruz. Oysa en azın- dan 30 yılı aşkın bir süreden beri aynı çatı altında ça- lışıyoruz. Pek görüşemediğimiz için sanat yaşamının 50'nci yıldönümünü bu köşeden kutlamak istedim. Gerçi Ulvi, sanat karikatürü yapmadığını ileri sürer; amabu konuda bir soru işaretinin çengeli asılıdır. Çünkü ki- misi 'sanat yapacağım' diye çabalar; yarına bir şey bırakmaz: kımisi alçakgönüllü bir uğraşın günlük dağdağasında üretır, yarınlara uzanır. Ulvi'ye, daha nice yıllara diyorum. ALACA SLT.H HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1994 309 Davacı Seyit kızı Güllü Aydın vekili Av. Fatma Kü- çükdoğan'ın. davalılar Ferit Nurve arkadaşlan ile ölü Mevlüt Nur mırasçıları aleyhine mahkememize açtığı Alaca ilçesı Bolatçık Köyü'ndekı taşınmazlann ortak- lıklannın ay nen taksimi olmadığı takdirde satılarak gi- derilmesi davasının yapılan yargılaması sırasında, ve- rilen ara kararı gereğince; davahlardan Alaca Tutaş Köyü"nden Esengül Arslan'ın(Nur)köy adresineteb- ligatın yapılamadığı. yeni adresinin de tüm aramalara rağmen bulunamadığı ve mahkememizce ilanen tebli- gat yapılmasına karar verildiginden. 4.12. 1995 günü saat 09.00 olan duruşma gününde getırmeniz veya gön- dermeniz. duruşmaya gelmediğinız veya bir vekille temsil edılmedığiniz takdirde yargılamaya yokluğu- nuzdadevamedıleceğive karar verileceği ihtarolunur. HUMK 509 Mad. Basın: 47860 AMASRA SULH HUKUK HÂKLMLİĞİ'NDEN Sayı: 1995 22 es. Davacı Hasan Güngör tarafından davalı Mustafa Akman aleyhine mahkememize açılan temerrüt sebe- bi ile tahlıye v e tedbir dav asının 2.10.1995 günlü mah- kememızde yapılan duruşması sırasında: Amasra ılçesi Cumayanı Köyü'nden davalı Musta- fa Akman'ın tebligata yarar açık adresi tespit edileme- diğinden. kendisine dav a dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edılememiş olup. Mustafa Akman'a mahkeme- mize ait dav a dosy asının duruşmasının 13.12.1995 gü- nü olup kendisine tebligat yapılmasına karar verildi- ğinden adı geçenin işbu ilanın kendisine tebliğ tarihin- den itıbaren 15 gün içersınde mahkememize müraca- at edip davaya karşı delillerini bıldiımek üzere başvur- ması. aksı takdirde kendisinin gıyabında duruşma ya- pılıp hüküm kurulacağı adı geçene ilanen tebliğ olu- nur. Basın: 48079 GLÎLŞEHİR AŞLİ\T HUKUK R\KİMLİĞrNDEN Dosya No: 1993 51 Esas 1994-513 Karar Davacı Gülşehir Mal Müdürlüğü vekili tarafından davalı Ahmet Çapacı aleyhine açılan iptal davasının yapılan yargılaması sonunda: Mahkememizden venlen karar davalıya tebliğ edileme- dığınden. mahkememizın 1.11.1994 tarıh ve 1993 51 Esas. 1994,513 karar sayılı kararı ile 50 AC 253 plaka sayılı 35 NC marka kamyonetın Nevşehir 3. Noterlıgin- izin 2.10.1992 gün ve 093 yevmiye nolu satış muame- lesının iptaline karar verildigınden, ışbu hüküm özeti davalı Ahmet Çapacfya ılan tarihınden itıbaren 15 gün sonra teblıü edılmiş say ılacaöı ilanen tebliö olunur. Basın: 47901
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle