Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 1995 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
7. Beş Yıllık Plan Aynasında Bankacılığımız
HİKMET KURNAZ Bankacı, İktisatçı
B
acon birdenemesinde "Her ken: toplanan kaynaklann etkin dağılımı-
şeyigörengözündekendini nın sağlanacağı önemle vurgulanmıştır.
görmek için aynaya bak-
mak zorunda" olduğunu
söyler. Nitekim. ekonomı-
mizin gözü olduğu sıkça
söylenen bankacılık sistemimizin yararı-
nı görebilmek için uzağı gösteren aynaya
olan gereksinim (ihtiyaç) bugün şiddetle
hissedilmektedir. Ekonominin kalkınma
sürecinde önemi yadsınamaz olan banka-
lanmız, işletme politikalannı uzun erim-
li ışlemler üzennde kurmaları gerektiği
halde. bankalanmızın kaynak toplama ve
kullandırma politikaları -haklı olarak-
oturduğu zeminde saai başı değişen ikti-
sadi değışkenlere bağlılık göstermekte-
dir.
Bankacılığımız, "Görünenköy kriavuz
istemez" diye aynaya bakmaktan kaçına-
maz. Dahası 'köy'. faiz ve döviz çekişme-
si altında. tozdan bir görünüp bir kaybo-
luyorsa ve kimse yön tanımlayamaz du-
ruma gelmiş ise köy görünse de kılavuz is-
ter. Kaldı kı iktıdarlar. zamanla ıktidarışı-
ğında kör olmaya başlarlar.
Bugün bankacılığımız. oturmuşluk(is-
tikrar) temelinde ekonomik kalkınma sü-
recinin ve dünye ekonomisı ile bütünleş-
menin referansı olmasına karşın. v ar olan
ekonomimiz oturmuş bankacılık için ye-
terli referans olmaktan uzaktır. Kuşkusuz,
bankacılığımız için oturmuşluk arayışın-
da Beş Yıllık Kalkınma Planlan önemlı-
dır. Ancak bakıldığında. önceki planlar-
da olduğu gıbi Yedinci Beş Yıllık Raikın-
maPlanı'mızda bankacılığımız. buplanın
ütopyası olma özelliğini koruyacaktır.
Oysa her ütopya gerçegı kavradığında an-
cak ütopy a olmaktan kurtulur. Birincı Beş
Yıllık Kalkınma Planf ndan bu yana hep
aynı ütopyalann kimi anlatım değişiklı-
ğiyle yinelendiği görülüyor.
Ekonomimizin dünden bugüne sürege-
len temel sorununakoşut. Birinci ve Ikin-
cı Beş Yıllık Kalkınma Planlarf nda ban-
kacılık sistemimiz aracılığı ile yurtıçi ta-
sarruf düzeyinin armrılması hedeflenır-
Bugün de ekonominin bir türlü önleneme-
yen sorunu olmayı koruyan enflasyona
neden olmayacak bir kredı politikası he-
definde bu yıllarda Turizm Bankası. Dev -
let Yatırım Bankası, Sınai Yatırım ve Kre-
di Bankası. Türk Dış Ticaret Bankası \e
Anadolu Bankası'nın kurulduğu ve şube
bankacılığının özendirildiği görülür. An-
cak daha önemlisi. Merkez Bankası'nın
yetki ve sorumlulukları. para ve kredi po-
İıtikasının kalkınma planı ve yıllık prog-
ramlara göre yürütülmesini sağlar şeklin-
de yeniden düzenlenmiştır. 1973-197"?
yıllannı kapsayan Cçüncü Beş Yıllık Kal-
kınma Planf nda, işçi tasarruflan ile yur-
tici tasarruf oranının arttırılacağı düşü-
nülmüş. bunun için de Devlet Sanayi İşçi
Yatırım Bankası kurulmuştur. Kalkınma-
da öncelikli yörelerde yatırımlar. finansal
kolaylıklarla özendirilmiştir. Dördüncü
Beş Yıllık Kalkınma Planı'mızda tasar-
ruflann arttırılmasında. dağıtılmasındaet-
kınlıği kamu ve yatırım bankalannı öne
çıkarmak hedefinde görmüştür. Ancak
görülen önemlı ölçüde ticaret bankaları-
nın geliştiğıdir. Beşınci Beş Yıllık Kalkın-
ma Planı"nda ise kamu bankalarının kre-
dı olanaklarını arttıncı önlemlerı görürüz.
DYB'nin tahvı! ıhracı yolu ile kaynakla-
rını çoğaltması benımsenmiştır. Bu yıllar.
konjonktürün de etkısiyle. Türk Banka-
cılık Sistemi'ne az say ıda çok şubelı ban-
kacılık görünümü vermiştir.
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planf nda
bankacılığımız. plan öngörülerinde olma-
dığı halde 1994 para bunalımı (krizi) ile
tanıştı. Oysa anılan planda. sıstemde top-
lam rezerv lerenflasyonist baskı yaratma-
dan. açık piyasa. bankalar arası para, dö-
viz ve efektif piyasası işlemleri ile dene-
tim altına alınacağı amaçlanmıştı, bunun
için de Merkez Bankasf nın etkinliginin
arttırılması esas alınmıştır. Aynca sistem.
öz kaynak yeterliliğinde Av rupa Toplulu-
ğu'na hazırlanacak denilmıştir. Bu hazır-
lık yapılırken de yarışmaya etkinlik sağ-
lar şekilde kredi maliyetıöğeleri olan ver-
gi, fon gibi yüklerde hafıfletıci düzenle-
meler öngörülmüştür.
Bugün. geride kalan altı Beş Yıllık Kal-
kınma Planı sonrası Türk bankacılık sis-
temine bakıldığında: sayısal büyüklük
göstermesine karşın; bulunduğu yer. Bı-
rincı Beş Yıllık Kalkınma Planf nda he-
deflenen yerin gensındedir. tlk plandan
bu yana sıstemde görülen yenılik, dünya
ticaretinın gıderek daha kompleks hale
gelmesınin de zorlamasıyla yeni fınans
uygulamalarının teknoloji ile birlikte yer
almasıdır. Bırincı Plan sonunda47 banka
2.223 şubeyle ülke coğrafyasına dağıl-
mışken Altıncı Plan sonunda sırasıyla bu
sayılar 68 banka. 6.126 şube sayısına yük-
selmiştır. Buna koşut Birinci Plan sonun-
da bankalanmızın özkaynaklar toplamı
5.989 milyon TL'den 1994 yılı sonunda
136.2I2 milyar TL'ye ulaşmıştır. Ne var
ki gerçekte ulaşılan yerde TL'deki aşınma
(erozyon) görülmektedir. Bankalarımız-
dakı t L mevduat toplamı Birinci Plan so-
nunda 21.708 milyon TL ıken bugün bu
sayı 614.554.3 milyar TL olarak okun-
maktadır. Kredilerde de durum değişme-
miştir.
Birinci Plan sonunda kredi hacmi
23.695 milyon TL'yken bu sayı 1994 so-
nunda 798.853.2 milyar TL'ye çıkmıştır.
Burada. mevduat kredi tutarları oransal
ilışkide değerlendirildiğinde Birinci
Plan'a göre kredi kullanım oranının yüz-
de 19 artış gösterdiğı gorulür. Bankacılı-
ğımızın temel göstergeleri olan bu büyük-
lükleri. ekonomimizin temel göstergelen
ile birlikte gösterdiğimizde; bankacılığı-
mızın her geçen gün enflasyona yenik
düştüğü söylenebilır. Binnci Plan sonun-
da, 1 dolar 9 TL ıken 1994 sonunda 1 do-
lar 38.687 TL olmuştur.
Ülkemiz nüfusu 1967 yılında 32 milyon
750 bın kışiyken bugün 61 milyon 183
bin kışıye uİaştık. Ülkenın GSYİH bü-
yüklüğü Birinci Plan sonunda 105.460.5
milyon TL ıken altıncı plan sonunda bu
büyüklük 3.566.337 mily ar TL'ye varmış-
tır. Dışsatımımız(ihracatımız) 522 milyon
dolardan 18milvondolarolmuştur. Içbor-
cumuz 18.2 milyar TL'den Altıncı Plan
sonunavarıldığında 654.810 milyar TL'ye
yükselmiştir. Dış borçlarımız 1.710 mil-
yon dolardan 14.779 milyon dolara var-
mıştır. Bütiin bu say ılar. bankacılığımızın
ekonomimizin dışında bir yerde olamay a-
cağıııı da göstermektedir. Gerçekte Türk
bankacılık sistemı. plan gerçekleşmelerı-
ne bakınca ülkenin ekonomik yapısından
ve ekonomik politikalardan bağımsız de-
ğildir. Türk bankacılık sistemi. varolanve
dünden bugüne taşıdığı özellikleri ile ken-
dinı Yedincı Plan ütopyalarına taşıyacak
temel taşlarından uzaktır. Bankacılık te-
mel taşları ekonomimizin oturmamışlı-
ğında (ıstıkrarsızlığında) sallanıp dur-
maktadır.
Bankacılığımız faız dövız makasında
çevreninı(ufkunu)kaybetmektedır. Lzun
erımli düşünemez olmuştur. Özkaynağı-
nın temelı olacak olan kârlılık politikası-
nı kamunun borçlanmagereksınimineen-
dekslemıştir. Kaynak toplama ve kullan-
dırma hacmi kamunun açlığına göre bü-
yüyüp küçülmektedir.
türkıye'yi küreselleşmenin avantajın-
da 21. yüzyıla taşımayı hedefleyen ve
1996 yılını başlangıç noktası alan Yedin-
cı Beş Yıllık Kalkınma Planf nın bugün
varılan ve gelinen özelliklerinde bankacı-
lığımızı 'ütopya'sına kavuşturacak temel
hedef ve ilke öngörülerinde yeterince ku-
caklayamadığı görülmektedir. Ancak bir
önceki planla karşılaştınldığında Yedınci
Beş Yıllık Kalkınma Planf nın Temel Ya-
pısal Değişım Projelerf nde yaşanan 1994
para bunalımı sonrası bankacılığın ekono-
midekiönemınikavramış olduğu söylene-
bilir. Altıncı Plan'da bankacılık sistemimi-
zin plan öncesı koşullarının gerçekçı bir
değerlendırmesi yapılmadığı gibı plan
yapma dısiplinine de sahip olmamıştır.
Hedefler, parti benzerı seçim programla-
rı gıbi sıralanmış. hedef gerçekleşmeleri-
ni sağlar ekonomi politik araçları ortaya
konmamıştır. Bu açıdan Yedınci Plan. ön-
ceye kıyasla değişim programlarına daha
bir hazırdır. Ancak geçırilen bunca plan
sonrası deneyımler göstermıştır kı ütop-
yaların gerçekleşebilır olmaları. ütopy a-
ların da gerçeklıği kavramış olmalarına
bağlıdır. Planın gcrçekçi olabilmesi için
başlangıç koşullarının hedef değişkenle-
rınde çok iyi hesaplanmış olması gerekir.
Aynca temel öğesi para olan bankacılık.
hesap ıster. kural ister. hukuk ister. İ Ike-
miz ekonomisinin sektörler alt aynmla-
rında tekelleşme oranı artarak yapısını
sürdürdükçe, Türk bankacılık sisteminde,
plan öngörüleri doğrultusunda kay nakla-
rın rasvonel kullanımını sağlar rekabetçi
mekanizmayı kurmakçokzordur. Sistem
ıçınde kamu bankalarının payının düşü-
rülmesi iek başına piyasanın etkinlik ko-
şulu değıldir.
Sonuç
Artık bankacılığımız. klasik tanımlı
mevduat ve kredi öğeleriyle yapılan ta-
nım olmaktan çıkmıştır. Sistem ıçı öz-
kaynak dengesizlığı dolayısıyla sıstem-
den kamu bankalarının çekilmesı ile eşit-
lerin rekabetı doğmayacaktır. Kaldı ki sis-
tem, mevcut özkaynak yapısını bile ko-
rumakta zorlanıyor. Yabancı kaynağa
olan bağımlılığı. bankacılığımızı TL ve
dövizkurlan ıkılemindeyıpratmaktan ge-
ri kalmıyor. Sistem güvencesini onca li-
beralizasyon savunmalanna karşın. dev-
letten arıyor. Sistem kaynak yapısını dö-
viz kurlarındaki gelişmeler üzerine kur-
mayı siirdürmektedir Toplanan kaynak-
lannı. hükümetlerın tasarrutlanna bırak-
mayı ısrarla korumaktadır. Türkıye eko-
nomisinin kay an düzleminde. saglıklı bir
bankacılık sistemimiz kaynaklann etkin
kullanımı temelinde yeniden yapılanma-
hdır.
Dolayısıyla. sistem kendi içinde gü-
venceye kavuşturacak. kamunun müda-
halesinı azaltacak ve bankalararası para
piyasası işlemlenni kamugölgesinden pi-
yasa mekanızmasına çıkartacak şekilde
Türk bankacılık sistemı. vakıtgeçırilme-
den yapılacak bir dızi çerçeve düzenle-
melerle kaynak toplayan ve toplanan ve
bu kay naklanekonomıye. yatırım araçla-
nna aktaran. dönüştüren ışlev leri ayrı ay-
rı belirlenmiş bankalarımızdan oluşturu-
lanbiryapılanmaylabütünleştinlmelidır.
PENCERE
ARADABİR
ALI K.OSE Kayseri Baw A\iıkatlarından
Ozgurlugun Bolunemezlıgı...
Geçenlerde, yürütme erkinin önemli simalarından
birisi (Gökberk Kitabeleri potundan sonra). siyasal an-
lamıyla olsa gerek, bir felsefenin devamı olduklarını
belirterek üç önemli özgürlüğün üzerinde durulması
gerektiğini söyledi.
Belirli çevrelerce bir süredir sayma suretiyle, her-
halde büyük bir önemseme (belki de gerçekleştiril-
mesi gereken amaç olarak görülen) sonucu bu üç öz-
gürlük (doğru ıfade ile, üç somut özgürlük görünü-
mü) sık sık dile getirilir olmuştur. Bunlar, 'din ve vic-
d&n özgürlüğü', 'düşünce özgürtüğü' ve 'girişim öz-
güriüğü'ûür.
Elbette ki genel kamu hukuku ve anayasa hukuku-
nun yakından ilgilendiği özgürlük sorunu 1982 Ana-
yasası'nda(birçokyönden eleştirilmekle birlikte) bel-
li ölçüde yer almıştır. Anayasalara da yansıdığı üze-
re, özgürlük kavramı Jellinek in benimsenen sınıflan-
dııması ile, yöntemsel kolaylık sağlaması bakımın-
dan, negatif statü hakları, pozitif statü hakları ve ak-
tif statü hakları olmak üzere üç kategoriye ayrımla-
nabilir. Bu ayrımlama, özgürlük kavramının bölündü-
ğü anlamına gelmez. Söz konusu üç statü (negatif,
pozitif, aktif) özgürlüğün birbıriyle sıkı sıkıya ilişkili ve
birbirinin varlık nedeni olan görünümlerini göster-
mektedir. Negatif, pozitif ve aktif statü haklarının bı-
ri öbürleriyle tamamlanmadıkça özgürlük tam ola-
maz. (Münci Kapani.Kamu Hürriyetleri, sayfa 6-7).
özgürlük bir bütün olup, anayasalarda yer alan so-
mut özgürlük kategorileri bu bütünün çeşitli yönler-
den görünümleridir. Kısacası, özgürlük, bölünmeyen
(dahadoğru ifade ile, bölünemeyen) "monist" birya-
pıya sahiptir. Bu nedenledir ki, özgürlük kavramını
özellikle anayasalarda yer alan bir ya da birkaç so-
mut özgürlük görünümlerine indirgemek olası değil-
dir. (Bu yaklaşımın bir başka sakıncası. anayasalann
bir yönüyle toplumsal güç dengelerini yansıttığı ve za-
man-zemin ölçeğinde değiştiğidir).
Elbette ki Sayın Çiller, ideolojik görüş bildirecek
politikacı sıfatının yanındaTürkiye Cumhuriyeti Baş-
bakanı sıfatını iki yıldan fazla bir süredir taşımaktadır.
Hiçbir bilimsel aynmlama yanı olmayarak sayılan, ya-
zımın başında belirttiğim somut özgürlük görünüm-
lerinin Türkiye sosyal gerçekliğine ne kadar yansıdı-
ğı tartışılır. Ote yandan, "bu üç özgürlük" ifadesinin,
ayaklarını yere basmadığı ve özellikle pozitif statü
haklarını (anayasalardaki ifadesiyle. ekonomik ve
sosyal hak ve özgürlükler) içermediği açıkça görül-
mektedir. Alım gücü olmayan insanlara, "senin teşeb-
büs hürriyetin var, fabrikatör olabilirsin, bol bol kitap
oku" demenin gülmecesel (mizahi) değeri çok büyük
olsa gerek. Kimbilir. belki de, çok sayıda düzenlenen
güzellik yarışmalarında kimin güzel (yeni yeni de ya-
kışıklı) olduğunu seçebilmenin ve bunu açıklayabil-
menin düşünce özgürlüğü olduğu, devletin bazı kad-
rolarında yapılan radikal örgütlenmelerin de din ve
vicdan özgürlüğü olduğu sanılıyordur.
Sonuç olarak, yürütme erkinin başlarında olan ki-
şilerin, anayasa maddelerinde yer alan bir kısım so-
mut özgürlük görünümlerini önemsemediğini ifade
etmesi, öbürlerinin sözünü bile etmemesi kanımca
sakıncalıdır. Zira özgürlük, yapısı gereği bolünemez.
TARTIŞMA
Eşya satıcısı gazeteler!
B
irkaç yıl önce
yabancı dıl sözlük
kampanyaları ile
ışe basjlavan kımı
gazeteler. daha
sonra kıvasıya bir
anMklopedı savaşına girerek
tıraı arttırma yanşını kendi
lehİennc çev ırebıleceklerını
düşünmiişlerdı. Bu günlerde
birçok günliik gazete yerlı ve
yabancı cam eşyalar.
bılgısayarlar, battanıveler vs.
vererek birkaç yıl önce
başlayan. bu, eşya vererek
tıra] arttırma yanşını olanca
hızıyla sürdünTiektedırler.
Gazetelenn ınsanları
bılgılendırnıe. aydınlatıııa.
fıkır verme ıslevlen bu tf^va
kampanyaları gölge>inde
kalmış. gazeteler, kııponıı
kesılecek kâğıt parçaları
haline dönüşme yoluna
girmişlerdir Bazı ga?ete
alıcılan. daha gazete
satıcılarının önunde. gazete
kuponunu keserek. kııponu
kesilmış gazeteyi satıcıya
bırakabilmektedırler O
gazeteye hakaret olan bu
davranış biçımının
soruııılııları. yıııe o gazetenın
sahıp ve vönetıalerıdır.
Umurlarında deöıl bu
hakaret...
Yeter kı. gazete alınsın! Eşya
kampanyaları ile beraber
gazetelenn okuyucularına ve
başka yazarlara ayırdıklan
sayfa ve sütunlar ya tamamen
kalkmış va da olabıldığınce
küçültülmüştür.
Bueşya kampanyası
durumundan çıkış yolu nedır?
Bu dıırumdan vikı^ yolu
gerçek gazete okuy ucularının
elındcdır. Cierı;ek okuyuvular.
bu e^yü kampanyalarına
rağbet etnıemelıdırler.
Gazetelenn yaşama^ı \e
devamı korsarı alıcılar ile
miımkün olmadığı ıçın.
gerçek okurların eijya
kampanyalarına ılgı
göstermemesı kı>a zamanda
kendını hissettırecek. gazeteler
de asıl ışlev lerıne
döneceklerdır.
Bu savede sazete fıyatlan da
OBJEKTİF:
entlasyonıın uzerındekı
fıyatlara tırmanamayaeaktır.
Gerçek okııyucular bazı
e«yalardjn vazgeçehılırse.
gerçek gazetelerıne kav uşnıa
olanağını bulabılecek. bu baş
döndürücii e^ya
kampanvaları kendi kendme
bıtecektır.
Bas.ınımi7i kurtarmak.
ba<ınımi7in gerçek sahiplerıne
düşınektedır
Dr. Hasan tleri
Infeksıyon Hast. L'zmanı
Bu
akşam
22:00
MEC
MILLFTVEKILLERI KIMLER?
Dünya Eşcinseller Dernegi Başkanı Selman Arıkboğa'dan carpıcı açıklamalar!
Kadir Çelik yine inanıtmazı gerçekleştiriyor...
SABAHATTh KARLATLI
1962
Sevgili arkadaşımız
Sebo
Sen kocaman bir yürektin
Ybkluğuna alışamayacağız
Arkadaşlaruı
Büyiiyen su kıthğımn, artan toprak kaymalannın nedeni
erozyon sonucu çölleşmedir.
T.E.M.A.
Türkiye Erozyonla Mücadele. Ağaçlandırma ve Dogal
Varlıklan Konıma Vakfı
Tel.: (0212) 281 10 27
Ali Ulvi'yle Yarım Yüzyıl...
Ali Ulvi'nin 50'nci sanat yılı kutlandı.
Yarım yüzyıl ne demek?..
1945'ten başla..
1995'egel!..
Kolay mı her Allah'ın günü karikatür çizerek yarım
yüzyıl yaşamak?..
2000'e 5 kaldı. İnsan beş yıl sonra 21 'inci yüzyıla
girmekle kalmayacak, 3'üncü binyıla ayak basacak.
Uygarlık, uydurma bir takvimin yapay zaman dilim-
lerini gerçekmiş sayarak kendi kendine gelin güvey
oluyor.
Ali Ulvi, oğlunu yurtdışına okumaya yollamıştı; ço-
cuk ilk kez dışarı çıkıyor; ne de olsa karikatürist ço-
cuğu!.. Haritalarda ulusal sınırlar "bir çizgi-bir nok-
ta-bir çizgı-bir nokta" gösterılir ya, Ulvi'nin oğlu sı-
nırda inip toprağa bir göz atmış, yerde bir çizgi bir
nokta var mı diye?..
Zamanı bölmeye çalışan takvim, ulusal sınırlarda-
ki bir çızgi. bir nokta gıbidir.
Yarım yüzyıl. insanın uydurması..
Yine de güzel bir uydurma; yoksa Ali Ulvi için kut-
lama yapılabilir miydi!..
•
Ulvi'yı ne zaman tanıdım?
Sakal koyvermemişti daha. Beyoğlu ile Cağaloğ-
lu arasmda upuzun boyuyla mekik dokur, 1950'li ka-
rikatürcü kuşağının grandi direği gibi dolaşırdı; düş-
lerimizın dünyasındaki bilinmeyenlerin göstergeleri-
ni gerçek saydığımız gençlik yıllannın karikatürle mi-
zaha kahkahalarla endekslendiği yıllardı...
Istanbul'un göğü masmavi, denizi yosun kokulu,
havası püfür püfürdü...
Cem'ın karikatürü Meşrutiyet'te kalmış, Cemal
Nadir cumhuriyetin ilk dönemine damgasını vurmuş-
tu. çokpartili rejimin mizah patlamasında kabak çi-
çeği gibı açılan karıkatürcülerden hangisinin zama-
na dayanacağı daha belli değildi.
Karikatürlerde yarım yüzyıl ne demek?..
Çızgiyle mizahın maratonu!..
•
Karikatür bugünkü anlamına kavuşmak için "Ay-
dınlanma Devrimi"ri\ bekledi; daha önceleri, resmin
gizeminde pusuya yatmıştı; bağımsızlığına kavuş-
mak için aklın egemenliğıni gözlüyordu; sanayi dev-
rimi gerçekleşmeli, gazeteler ve dergiler matbaalar-
da basılmalı, mürekkep kokusu politikayı sarmalıy-
dı. Krallarla, cumhurbaşkanlarıyla, başbakanlarla
alay etmenin tadını çıkaracak bir siyaset ortamında.
mizah sanatını çizgiyle ekip biçebilirdı karikatürist...
Avrupa'da resim. kiliselerin tavanlanna, duvarları-
na işlenebilirdı; ama karikatüre kâğıt gerekliydı.
19'uncu yüzyıl Batı'da karikatür çağı...
Türkiye bu yolda çok gecikmedı.
Jön Türk Aydınlanma Devrimi'nın gümrüğünü
Tanzimat'tan ödünç almıştı; Bektaşi ile Nasreddin
Hoca dan yansıyan mizahın yazıya ve çizgiye yan-
sıması, cumhuriyet dönemindetadına doyulmaz bir
sanat şöleni oluşturdu.
Ali Ulvi de bu şölenin sofrasında yapıtlarını okur-
larına sunuyor.
•
Ulvi, gündüz uyuyup gece çalıştığından, ben de
uzun süredir geceyle gündüzü birbirine karıştırdı-
ğımdan, doğru dürüst görüşemiyoruz. Oysa en azın-
dan 30 yılı aşkın bir süreden beri aynı çatı altında ça-
lışıyoruz.
Pek görüşemediğimiz için sanat yaşamının 50'nci
yıldönümünü bu köşeden kutlamak istedim. Gerçi
Ulvi, sanat karikatürü yapmadığını ileri sürer; amabu
konuda bir soru işaretinin çengeli asılıdır. Çünkü ki-
misi 'sanat yapacağım' diye çabalar; yarına bir şey
bırakmaz: kımisi alçakgönüllü bir uğraşın günlük
dağdağasında üretır, yarınlara uzanır.
Ulvi'ye, daha nice yıllara diyorum.
ALACA SLT.H HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 1994 309
Davacı Seyit kızı Güllü Aydın vekili Av. Fatma Kü-
çükdoğan'ın. davalılar Ferit Nurve arkadaşlan ile ölü
Mevlüt Nur mırasçıları aleyhine mahkememize açtığı
Alaca ilçesı Bolatçık Köyü'ndekı taşınmazlann ortak-
lıklannın ay nen taksimi olmadığı takdirde satılarak gi-
derilmesi davasının yapılan yargılaması sırasında, ve-
rilen ara kararı gereğince; davahlardan Alaca Tutaş
Köyü"nden Esengül Arslan'ın(Nur)köy adresineteb-
ligatın yapılamadığı. yeni adresinin de tüm aramalara
rağmen bulunamadığı ve mahkememizce ilanen tebli-
gat yapılmasına karar verildiginden. 4.12. 1995 günü
saat 09.00 olan duruşma gününde getırmeniz veya gön-
dermeniz. duruşmaya gelmediğinız veya bir vekille
temsil edılmedığiniz takdirde yargılamaya yokluğu-
nuzdadevamedıleceğive karar verileceği ihtarolunur.
HUMK 509 Mad.
Basın: 47860
AMASRA SULH HUKUK
HÂKLMLİĞİ'NDEN
Sayı: 1995 22 es.
Davacı Hasan Güngör tarafından davalı Mustafa
Akman aleyhine mahkememize açılan temerrüt sebe-
bi ile tahlıye v e tedbir dav asının 2.10.1995 günlü mah-
kememızde yapılan duruşması sırasında:
Amasra ılçesi Cumayanı Köyü'nden davalı Musta-
fa Akman'ın tebligata yarar açık adresi tespit edileme-
diğinden. kendisine dav a dilekçesi ve duruşma günü
tebliğ edılememiş olup. Mustafa Akman'a mahkeme-
mize ait dav a dosy asının duruşmasının 13.12.1995 gü-
nü olup kendisine tebligat yapılmasına karar verildi-
ğinden adı geçenin işbu ilanın kendisine tebliğ tarihin-
den itıbaren 15 gün içersınde mahkememize müraca-
at edip davaya karşı delillerini bıldiımek üzere başvur-
ması. aksı takdirde kendisinin gıyabında duruşma ya-
pılıp hüküm kurulacağı adı geçene ilanen tebliğ olu-
nur.
Basın: 48079
GLÎLŞEHİR AŞLİ\T HUKUK
R\KİMLİĞrNDEN
Dosya No: 1993 51 Esas 1994-513 Karar
Davacı Gülşehir Mal Müdürlüğü vekili tarafından
davalı Ahmet Çapacı aleyhine açılan iptal davasının
yapılan yargılaması sonunda:
Mahkememizden venlen karar davalıya tebliğ edileme-
dığınden. mahkememizın 1.11.1994 tarıh ve 1993 51
Esas. 1994,513 karar sayılı kararı ile 50 AC 253 plaka
sayılı 35 NC marka kamyonetın Nevşehir 3. Noterlıgin-
izin 2.10.1992 gün ve 093 yevmiye nolu satış muame-
lesının iptaline karar verildigınden, ışbu hüküm özeti
davalı Ahmet Çapacfya ılan tarihınden itıbaren 15 gün
sonra teblıü edılmiş say ılacaöı ilanen tebliö olunur.
Basın: 47901