Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 EKİM 1995 PA.
OLAYLAR VE GORUŞLER
Vahiy ve Çevre
ÇELİKGÜLERSOY
B
u ad altında geçen haftalar-
da Türkıye *e Yunanıstan'da.
işadamlaniiekiiisenin kao-
lımıvla.bırdızı ılgınçetkm-
lıkler düzenlendı Sosyete
gûzellen ıle sakalı göbegm-
de papazlann balolan \ e Fener Patrıgı 'nin
Yunan sa\ aş gemıien tarafindan de\ let baş-
fcani törenlemle karşılanması gıbı. kanıu-
oyunun şaşkınlıkia izlediği sahneler. doğru-
su zihinlcri epe>ce kanşbrmış buiunuyor.
Ben burada. bu karma$ık gözükısn ılış-
kıier yumağını çözmeve \e olayları basıte
indırgemeye çalışa\ım: Olup brtenlen. 3
grtıpta ırdelevelım:
Felsefe-teolojı mantık polrtıka.
l) Felsefe \e dın bılgılen koniisunda.
dümagenelı ıçmgeçerlı.açıkbırdururmar-
dır: Kutsal kıtaplann hıçbırı. v üz\ ıllann l>a
hesabı ıle I^'uncuiunda. bilimsehetekno-
Jojikbuiuşiarsonucunda.dıımamniklim den-
gesinde hayatı eritecekdeğişimlerin v aşana-
cağına. daır. açık bır haber ıçermezler. Za-
fen bovle somut bır uyan kutsal kıtaplarda
»eralsakfi, 19. v\ ürünu olan burjuvazının
ve kapıtalızmın. ayaklannı denk alacakla-
n düşünülebılırdı Endüitrının mal sahip-
leri.nasıJK'arl\farx*ı ı^cılerdençok çok da-
rıa lyı okumuş \e ondan dersler \e önlem-
ler çıKarmış ıseler. a_\nı uvanıklığı. kutsal
bır mesaj üstüne de göstenrJerdı.
Dınlerin genelde. geçmiş pevgamberle-
n anlatma ile ve de ahlak öğütlen ıle yetın-
melenne karşılık. geleceğı madde nıadde ha-
ber \erme gıbı cok ıJgınç bırözellığı olan.
16\_v. adam/ Nostradamus bıle. sa\ajar. ent-
nkalar ve zulümJer gıbı toplurnsal ola> lan
bildirmekle kalıvor. Günûmüzdeki anlamı
veıçenğı ıle-çesresorunlan'onda bıle>ok
gıbı.
Bız yıne de. Ortodoks mezhobinin bu
tabioda bir a> ncalığı olmuş mu. ona da bır
bakalıtn: Şu \w Vühaıuıa'nm ı yayınlan In-
gılızceden izleyen bızım basınınyazışı ıle.
St. Johnın) 200Û"e yaklaşan bırzaman ön-
ce. tam ne demiş olduğuna bakmamız ge-
rekıvor.
Basınımıza yansıyan metınler. çok kısa.
Ben kaynagına giderek. Beyoğlu'ndakt
"Kitabn Mukaddes ŞirketTmn 1985 bas-
kı tanhlı Yeni Ahifını ele alayım Bunun
258"ıncı savfasının ötesı. "Yuhanna'nın
VahvTnı içenyor Bu 16 sajfajı. biitün iyi
niyetimlevebirkaçkezokudum. Eskı bır Js-
tanbul de\ımı ıle. **birşeyanladımsa.arap
olayım.'" Bu epey uzunca metne göre. Isa
Mesıh.l
*\akında»âkiolacakr
şevleri. azız
Yuhanna'_\agöstennek ıçın.onugöklerka-
tında bır gezıye çıkarmış
Patmos Adası'nda ıken büvük bır boru
se5iilebaslayanyofculukta.nelerolmu.vor!
Boşluğa bır taht kurulmuş, onun çe\ resın-
de de 2-1 taht var Hepsı zümriitter, \akut-
lar ıçmde24 \aşh, bunlara oturmuş. Onla-
rm ortasında boğazlanmış bir kuzu. 1 boy-
nuzlu \e ^ gözlü. Bu. Allah'ın i ruhu de-
mek olu\ormu$. Sonra gökler güriüyor.
Depremler oluyor. A> kan rengı alıyor...
Onun orada işi oeyse. bir gebe kadın. avaz
a\azbağırnor-Hıkâse bö> le uzayıpgırrnek-
te ıken. bıryerde umuda dü^tünn: Başlan ars-
lana benzeven. >akutlarla siislü atlann ağız-
lanndan ateıj. dumanvekükürtçıkıyormuş,
Bıldıöınız gıbı günümüz dünyasını mah-
veden ışlerden binsı, fabnka bacalanndan
çıkan kükürt. Acaba Isa. bunu mu haber
v envor? hi ama. bır pevgamberden ve kut-
sal kıtabından, daha açrk ve net bir mesaj
beklenmez mi?
19. \e 20. >> fabrikalannın netvsi. >akut-
lu atlara benrivor: 1900 yıl önce. "yakın-
da" uyarısı ıle bıldirılen habenn "Şaşı-şa-
şı demevip kör demesi*" gerekmez mıydı?
Semâlardakı ejderlerden. bağıran gebe ka-
dmtardan.aJonlarvezümrütlerledonanmtş
meleklerden.. 19. ve 20. vv "lar. ne anlavabi-
lirdi ki. önk'm alsınlar? Kj'mse kusura bak-
masın. bu vahiv. tam bir iikçağ safsarası.
Ama biraniçin. bu karmakarı^ık anlatı-
mın. tam bır "Vahij" olduğunu \e olacak-
lan gerçekten haber \erdığini var savalım:
Burada. yazımın ıkınci maddesıne. yanı
"mantık" bölümüne geçıyorurn.
Kehanet doğru ıse. ınsanoğlu ne yapsa.
vazgıdan kurtuJamavacağına göre. ılk >o-
nuç olarak. ı$adamlanmızın Isunbul'dakı
"Deniz-Temiz'" adlı derneklerini hemen fes-
hetmelerivepatnklı. sosyetegüzellı ve Yu-
nan-Türk ışadamları finan;>manlı program-
lardan da vazgeçmelen gerekır
Yaradılışın bıze verdığı aklın işleme ku-
raJlanna göre,buböyle.Çünkü Azız Yuhan-
na. ınsanlık önlem alırsa. kıyamet gecıktı-
nlebılırdemıyorkı! Gerçı onun verd/ğı ta-
nh ("Vakında" ıfadesı». bıraz gecıkmış olu-
yor ama. o kadar kusur kad) kızında da bu-
lun ur?
• • •
Dünyamız mantıkla ba^Iavıp bıtmıyor.
Keşke öyle olsavdı. Yaşam deneyımlerı-
mizden bıldığımız gıbı. ınsanları ve (op-
luınlan. daha çok. çıkarlan \v içierindeki
tutkulanyönlendın>or. Bu konudada, çok
vönlü ve çok katıhmiı sahneier göstenvor
İci. olayın temelınde. "teorik ve teolojik"
değıl. "ekonomik-politik" hesaplar yatar.
Bunlardan voruma ver bırakrnayıp açıkça
belınılen bırtanesı. FenerPatriklıgVı'ne Ökü-
menik nitelık tanınmasıdır.
Patrikhane \e Yunan çevrelen. bu ıstem-
deolabilır. Tuhafolan. "Dersaadetmatbu-
atından" bır kesımın arka çıkmasi
Bunlara göre. önce Lozan Antlaşma-
sfnda "engeHeyjci" açık bır madde yok-
muş. Sadece Ismet Paşa'nın "Palriklıane-
nin sırfdinselkonularlasınırlı kaJması" > o-
lunda bır uyarısı varmış. Bir kısım hanım-
lar da. patrıkhaneyi e\rensel kabul eden
"Osmanlı getenefini" sürdürmekte yarar
görüvorlar
"Caflet** türüne gıren bu görûşlere kar-
şı. ıki açık ve seçık serçekortava konulma-
lı.
1) Lozan Antlaşması ökümenık vetkı>ı
kabul edici bir madde de içermedtğine gö-
re, TürkiyeC umhurivcti. bugiinkü çıkaıia-
nna göre bır polıtıka ızlevebılır.
2)Osmanlı Imparatorluğu'nunpatnkha-
neye gösterdıgı hoşgörii, onu Katoiik kili-
sesinf ve de merkezı Avrupa'va karşj kuJ-
lanmapolıtıkasından kavnaklanıvordu. Sı-
nırları dd. Vıyana'dan başlav ıp Hınt Okya-
nusu'nda bıtıvordu. Yanı patrık nereyegı-
derse. orada bir Osmanlı valisini de, tepe-
sinde buîuvordu Bu ıkı faktör bugün bu-
lunmadı|ına göre. "Osmanhhoşgöriisu— nü
sürdürmek, tehlıkelı bır v urdumduv mazlık
olmaz mı'
• • •
Yazımın poiitika bölümünü sürdürev ım:
Tanık olduğumuz o ruhaf sahnelerın te-
melinde. polıtıkanın \e dolayısıvla da eko-
nominin bulunması. daha akılcı ve de ger-
çekçi olduğuna göre. bunun nertirbir şe>
olabılecegını biraz düşünelım. Benım ak-
lıma şöyle bır senaryo gelı\or. Çûnkü bı-
razya>landık ve >u bırdızı yavaş ve sessız
gelışmeierı. hepsını ya>a>arak gördük'
U Savaşbıttığınde Istanbul'dapatnkko!-
tuâunda oturan Maksimos, "akfidengesinin
bozuk olması" gerekçesı ıle 1948"de ındı-
nldı ve Kadıköv "ündekı evıne göndenldı
Asıf gerekçenın ıse. bu zâtın Moskova kili-
sesine vakınlığı olduğu daha o zarnan konu-
>ulmuştur. Yenne iç bünveden bın seçıi-
meyerek, ta Amerıka'dan. (hem de ABD
uyruklu!) Athenagoras'ın paraşütle mdın-
lerek getırilmesı. çok ılgınç bırolavdı. Da-
lan'ın gezı dönüşünde Patrikhane binasının
yenıdenyapımına izm venlmesı, zengın bır
bıçimde dayanıp döşenmesi, şımdılerde
Heybelı Ruhban Okulu'nun açılması is-
temJeri vedeÖkümenik'likdavasınıngün-
demegelişı.. birhesabı aklagetınvorAtlan-
tık ötesindekı gtiç. Sovyet çözülüşünden
sonra. bır>andan föfkasTar.ötevandan BaJ-
kanbr'dayaşavan Ortodoksnüfiıslan veon-
lann pazarlarını. kendi kontroiü altindaki
bir morai merkezine bağJamak ve o üssün
kifeetrafigiiJeekonomık çıkarlannı da "dü-
zenlemek'"gereksınımını duyar.Bövlebıryo-
rum. garıp görüntülü gelışmeleri, yerine
oturtabitiyor.
Vbksa, olup bitenier, yani sosyete gülü
Avşegül Hanım'la sakallı şışman papazla-
nn bırbınne kanstıfiı balolar. Yunan v e Türk
bankacılarm keselerının ağzını açmaları.
savaş gemılennın patnâedev let başkanı tö-
reni vapmaları. Parmos'ta Bızans bavrak-
ları. akla aŞan şevler.'Pekı ama. \ıne de
duşünmeden edemıyorum: Ası) amacı gü-
zel giizet, tane tane açıklarnak varken. bii-
tün bu masraflı karnavalfara ne gerek
var?\asıl olsa. "degişen düma" ıçınde bu
yenı "düzenlemelerin" de "Törkive'ninbü-
j ük oynaması içiıı" ne engın firsatlar çıkar-
dığını savunacak ve "kamuoyumı'" hazır-
layaeak kalemşorlar. bulunur Belkı daha
ucuza da çıkar'
PENCERE
ARADABIR
MEHMET ATİLLA / ımcı
Ne Kadar da ÇokSuçlu Var"Butün toptancıyargılarçüruk ve teh/ıke/ıdır'' der Mon-
taigne. Doğrudur bu. Fakal bırtoplumdan ya da bir grup-
tan söz ederken. ıster ıstemez genellemelere başvurur ın-
san. Söylenmek ıstenılenı daha kolay anlatmanın yolla-
nndan bındir bu çunku. Ustelik ulaştığınız yargının kap-
samından, toplumun hangı bıreylerını nasıl çekıp çıkara-
cağınız, kımlerı genel duşuncenızın dışına taşıyacağınız
bellı degıldır. Bu durumda sız sozünüzü bir topluma söy-
lersınız, yanı "kurunun yanında yaş da yanar", ama ken-
dilerıne bu sözlerı yakıştırmayanlar varsa, onlar da üzer-
lerine alınmazlar, olur bıter.
Ilgınç bır toplumda yaşıyoruz. Bırbirırnize zarar ver-
mekten hoşlanır olduk. Çevremızdekılerın görduğü zarar-
dan etkilenmıyor, ıçımızde herhangı bır sızı duymuyoruz.
Duysak bıle çok uçucu. çok geçıcı bir duygu oluyor bu.
gelıp geçıverıyor Başımîzı ote yana döndürunce unutu-
yoruz her şeyı. Yanlışlarımızdan ders almak. onlardan
iurtulmak gıbı bır kaygımız hiç yok. Önlem almayı. olası
tehlıkelere karşı korunmayı bilmıyoruz, Dıkkatlı davran-
mak. temkınlı olmak. teknolojık kolaylıklardan yararlan-
mak, kurallara uymak, eleştırılerden ders almak gibı nı-
telıklere çok uzağız. Btıtun bü yargılara u/aşmak ıçin öy-
/e derın soruşturmalara. sayısal bılgılere hıç gerek yok.
Şöyle bır çevremıze bakalım, yakın geçmışımızı anımsa-
yalım, yeter
Adamın tuttuğu takım maç kazanmış, hemen arabası-
na birkaç kişı daha alıp yollara atıyor kendini. Birelde fla-
ma, bır elde silah... Korna seslerı, fren ciyaklamaları, bağ-
rışmalar arasında acele bir kent turu atılıyor. Bu arada tra-
fik keşmekeş olmuş, kentin gürültusü almış başını gitmış,
bır ıkı kışı yaşamını yıtırmış, kımılen yarafanmış, ne gam?
Yengının tadı çıkarıldı ya.. olur boyle şeyler..
Bu ülkede her gun 20-25 kışı trafik kazalarında ölüyor.
Hani ders alan. hanı etkılenen? Hanı ölmekten. oldür-
mekten korkup da aşırı hızdan, alkollü araç kullanmak-
tan kaçınan? Yolianmızdakı ışaret eksikliğinden, uluorta
saçılmış mıcırlardan dolayı yıtirdiğımız aydın. sanatçı çe-
şitli yurttaşlarımızın acılarını yüreklerimizde duysaydık,
Nilgûn Kışlalı'yı şımdı aramızda görmeyecek mıydik?
Acıfarımız nıye gözyaşlanmız kuruyuncaya kadarsürûyor?
Bir yılda trafik kazalarında ölen insanları bir araya topla-
yabılseydık, ortaya çıkacak olan gorüntu. yatağımızda
uyutur muydu acaba bizlerı?
Işfe geçenlerde Dinarda birdeprem oldu. Yarın nere-
de olacağı bellı değıl. Orfa şıddetteki bu depremde Dı-
par'm yarısı yok oldu. Ama aynı şiddette Italyada da dep-
fem oldu, orada bumu kanayan yok. Japonya'da zaten
fcöylesı sarsıntılarda ınsanlar kahvesini içmeye devam
edıyor. Peki bızde nıye 100 kışı ölüyor? Yanıt belli: Yapı-
larımız çuruk. Ister yüklenıcı yapsın, ıster mal sarı/bı. ucu-
za mal etmeyı başarı sayıyoruz. Bu ışin hesabı kıtabı var,
denetleyıcısı var, ama sıstem çalışmıyor Neden? Çünkü
kuralsızlık, bılımdışılık. vurdumduymazlık, bencillik. çı-
karcılık, yalancılık, rüşvetçılık içımıze işlemiş, bedenimi-
îrin bir organı gıbi olmuş. Durtüyor ve yönlendırıyor bizı.
&r ülkede ne kadar yanlışlık ölümü varsa o kadar da ci-
nayet var demektır. O haide bir an önce suçluları ayağa
kaldırmalıyız.
Birey olma ve yurttaşlık bilinci
Demokratik bir düzen ve yaşamda kendini geliştirip özgür birey konumuna
gelen insanın, toplumunu, toplumian ve tüm dünyayı daha iyiye, daha güzele
ve daha uygar duruma getirrne ödev ve sorumluluğu, ancak ve ancak,
örgütlenmesiyle gerçekleşebiür.
Prof. Dr. TÜRKÂN SAYLAN Çağdaş Yoşamı Destekkme Der. Gen. Başkanı
ıne vb. biçemımizle. beklenti. amaç \e ılkele-
rimız/e, güçlü ve zayıfyönlerimizle benliğimi-
zı oluşturmuşuzdur.
Yaniış da oisa doğru da olsa, kendı kararla-
nmızı verme ve de sonuçlanna katlanma. dü^-
kırıklığından vılmama. herseveyenıden ve\e-
niden başlama gücünü elde ettığımızde; güdü-
len, yönetılen. vönlendirılen sıradan biri, sürü-
niin herhangi bir kovunu deâıl. bulunduğu or-
tamın olmazsa olmaz bir birev i durumuna ula;;-
mış olur. var olmanın aniammı algılarız.
Bir insanın. vainızca bire> olması da yeterlı
değildir: insanın birev olduğunu algılaması,
onu yaşatnası, ondan yararlanması ve bu vol-
ia başkalannın etkisınde kalmayan, kendisine
söylenen, önerilen her şeyi kendi akı) siizge-
cinden ve deneyimden geçirebilen özgür ınsan
olabilmesi gerekir.
Eğirimle, yaşam deneyimiyle, deneme-ya-
nılma yöntemiyle. hatta el yordamıvla, arayış
içınde geçen yıllar sonunda, er ya da geç birey
konumuna varmış özgür insan. aynı zamanda
hak ve sorumluluklarının bılıncine ulaşmış iyı
biryurttaş kimliği de kazanmıştır.
Ancak bilinçli yurttaşlar, birev olduklannı kav -
rayan, özgüvene ulaşmış. açıkgöz şarlatanlann
güdümünden kurtulmuş ınsanlar oiarak, olma-
sı gereken, gelişen, ilerleyen, aydınlıklara. ye-
ni çaglara ve uygarlığa koşabiien "çağdaş top-
lum'u oluşturabilirler.
BilinçJı yurttaşlar. hemevrensel insan, çocuk
ve kadın haklanna inanmış ve onlann savunu-
cusuolmuşlardırhemdedoğayı, hayvanlan, ta-
rihi, emeği esirgemeyi ınsanlık görevi olarak
benimsemişlerdir. Birev veyurttaşolmanıner-
demlerini soluyanlar, bu durumun vainızca
kendıleri için değil. yeryüzünde tüm yaşayan-
lar için de geçerli olmasını isterler. Bunun için
de ınsanlararası her türlü aynmcılığa. savaşla-
ra, işkenceye, yoksulluğa, haksızlıklara karşı-
dırJar. Bu karşı oluşlarını duygusalca dile ge-
tirmekle kalmaz, eylemli olarak savaşımını ya-
parlar; kendilenne yapılmasını istemedikleri
D
oğup biraz büyüdükten sonra
kendimizı hep bıryere ve ba-
zı kişilereait olarak algılamı-
şızdır: "Ahmet Beyin oğlu".
"AvşeHammınkızı'*. "Hasan
Efendinin torunu". "66 nu-
maralı evin oglan çocuğu". "mahallenin çocu-
ğu"... Okula başladığımızda ıse "ilkokulun 60
numaralı öğrencisi". "ortaokul 3. sınıf öğren-
cisi". "lisenin2% numaralı fen kolu ögrencisi"dı-
yetanimlanırız... Hastanede hastaların, "15nu-
maralıyatağın hastası" ya da "55 numaraiı has-
ta" diye anıJması çok olağandır.
Üniversitelerde ıse öğrencilerin. "üp faküJ-
tesiögrencisi". •*fen-«Jcbi)'atöğrencisi*
<
di\e be-
lırlenmesine, bir meslek sahibı olunca da "hâ-
kimbej", "doktorhaıum", "memurbe}". "öğ-
retmen hanım" diye nitelendirilmelerine gün-
delik yaşamımızda alışagelmişizdir, yadırgamak
aklırmza bile gelmez. Oysa hepimiz, birbirin-
den gerek görüntü. renk, boy bos. ses tonu v b.,
gerekse beyinsel ve ruhsai (tinsel) yapı açısm-
dan çok çok farklı varlıklarızdır. Algılama \e
tepki gösterme biçemimiz, heyecanlanmızı an-
iatmamız ya da kendimize sakJamamız. sevı'nç
ya da öfke beiirleyen davranışlanmız. insaniar-
la ilgilenişimiz, iletişimimiz, öğrenme ve ça-
Iışma yöntemlerimiz, sanat ve bilim dalındaki
veteneklerimiz, yasamdan beklentılerirniz, düş-
îerimiz hep birbirinden farkJıdır.
Içine doğduf umuz yöre, aile, ekonomik du-
rum. okudugumuz okullar, karşılaştığımız öğ-
retmenler, okuyabildiklerirniz, küçük yaşta ya-
şadığımız oJumlu ya da olumsuz olaylar, bizi
birbirinden farklı bireyleryapmıştır. Bütün bu
özellikierimizle biz Ahmrt Koç, Ayşe Vüksel,
AIi Üstün \a da Farilet Büyükiizdür. Bir adı-
mız. birözel kimlığjmiz vardır. Ailemizin, oku-
lumuzun. işyerimizin dışında. toplumun bizi et-
kilemesinin de dışında. kendine özgü bir bire-
yizdir. Kendi aklımız. yetenek vebecerimiz, bir
kimliğimiz vardır; sevdığimiz sevmediğimiz
şe> ler, giyım. konuşma, yemek yeme. selam ver-
hıçbır şevın, dünvanın neresinde olursa olsun.
bir başka insana, bırbaşka canlıva. birdoğa par-
çasına vapılmasını istemez. bunaasla ızin ver-
mezler "Banadokunmavanvılanbinvaşasın"
deınez. her türlü haksızlığa. janlışlığa, kötüv'e
kullanıma karşı çıkar; düriistlüğü, kendine ve
diöerlerine saygı duymayı ilke edinir. başkala-
rının da aynı şekilde da\ ranmasını bekler. öne-
rir ve de çevrelerıne örnek olur. ömek davra-
nıslarsergilerler.
Sorumluluk bilinci gelişmış yurttaşlar. ken-
di kendilenne hesap vermeyı. duygu vedavra-
nışlarını denetlemeyi. özeleştiriy i, yerı geldik-
çe de kendıleriv le alay etmeyı yaşam biçenıı (üs-
lubu» olarak benimsemişlerdir. Yanlışiannı bu
vöntemlerlegiderip. hoşgöriilü olma. başkala-
rını anlama ve sayma. bunun ıçin de \ aşantıla-
nnı sınırlayabilme olgıınluğuna kavuşan ger-
çek bireylerdemokrasivi oluşturupyaşatabılir-
ler.
Bırbirini incitmeden. kendi haklarını başka-
sının haklarıylasınırlayabiîen. insanlarası iiış-
kileridüzenleyenkurallardiziniıçindeyaşama-
yı özümsemiş ınsanlar için. uygun yaşanabilir
ve de sürdürülebilır bir yönetim ve bir yaşam
biçemıdır demokrasi. Yoksa herkesin her iste-
diğini her koşulda yapabileceği. böylece kar-
gaşaya, şiddete ve anarşiye yol açan birdüzen
değildir.
Demokratik bir düzen ve yaşamda kendini
geliştirip özgür birey konumuna gelen insanın.
toplumunu. topiumJan ve tüm dünyayı daha
iyive, daha güzele ve daha uygar duruma ge-
tirme ödev ve sorumiuJuğu ıse. ancak ve an-
cak, örgütlenmesiyle gerçekleşebiür.
Tek tek bireylerin yaratıcılıkiannın bir ara-
ya gelerek ortak amaçlardoğrultusunda alacak-
lan yol ve gerçeklestirecekleri olumluluklar
demokratik bir toplumun temelidir. Burada ise
başarı. eşgüdüme, disipline, ortak çalışmaya
uyum sağlama yolunda bencil duygulan dene-
time almaya bağlıdır.
Bilinçli insan ve sorumluluk sahibı y urttasin
bunu da aşması, ister sanat ve sporda. ister bi-
limsel konularda. isterse sosyal içerikiı örgüt-
lenmelerde **ben"lik duygusunu v enmesi. "bir-
likteyaratma"nın erdem ve coşkusuna varma-
sı \e gönüllülüğü, bir şevi maddi bir beklenti
olmadanyapmanın vereceği mutluluğu kavra-
ması serekmektedir.
SAİD-İ NÜRSİ FENOMENİ
TALEBELERİNİN ONA VERDİĞİ ADLA BEDİÜZZAMAN.
DENGESİZ BİR KİŞİLİK Mİ, YOKSA BİR DAVA ADAMI
MI?... ÖLÜMÜNÜN 35. YILINDA MÜRİTLERİ, SAİD-İ
NURSİ'NİN GÖRÜŞLERİNDEN NELER BEKLİYOR?..
YUNANİSTAN PKK'VI BAĞRINA BASTI
BEKAA-GÜNEY KIBRIS-ATİNA ÜÇGENİNDE PKK
YUNANİSTAN VE GÜNEY KIBRIS PKK'YA KAMP.
MİLİTANLARINA VATANDAŞLIK HAKKI VEREREK
TERÖRE DESTEK OLMAYA DEVAM EDİYOR.
ÇİLLER YENİDEN
KARŞISINDAKİ MUHALEFET CEPHESİNE RAĞMEN,
ÇİLLER NASIL BAŞARDI?
MESLEK ODALARI "UYUM YASALARI" DfYOR
DEMOKRATİK BASKI GRUPLARININ GERÇEK
BEKLENTİLERİ NE?
• PETROLDE BUKUK ZAFER
Bl NCV ZAFFR C/ĞLIĞtıNA RAĞMrN FRKFA f RFTTM
FFTROL1 ICİN ^'AI'ILAN ANLASMA TtRWiT VIN
LFHtNF Ml
;
HOflAZlAR Tl'ZnGÜNI! Tt'RKIYF
HFRKFSTFN O\( F UtJ/MAK
tLAN
T.C
KARTAL ASLİli:
IVIAHKEMESr
NDEN
GAİPLİK KARARI
1994 67 Es.
Davacı Vfaliye Ha-
zinesi tarafından mah-
kememizden gaiplık
karan istenmışolmak-
la:
Kartal.MaItepe3O8
ada. 12 parsel say ılı ta-
şınmazın sahibi olan
Hasan oğlu Hadfnin
kayıp oiduğu ve kendi-
sinden haber alınama-
dığının, arandığı fakat
bulunamadığından ba-
his ilegaiplik karan ta-
lepedilmiş olmakla;
Yukanda ismi geçen
Hasan oğlu Hadi'nin
hakkında bilgi ve ma-
lumatı olanlann bu ga-
zetenin yayın tarihin-
den ıtibaren 1 yıl için-
de gerekü bilgi veraa-
lumatlannın Kartal 3.
Asliye Hukuk Mahke-
mesı'nin 1994 '67 sa-
yılı dosyasma
TMK'nin 33. madde-
si gereğince bilgi ver-
meleri hususunda bi-
rer hafta ara ıle 3 kez
ilanolunur. 9.10.1995
Basın.47174
Gelsin dokuz
aylık bilançolar
-'ooo
Sekttfr: wıı
"Uluslararası
Pazar 96da"
Banvit, Erdemir, Raks Elektronik, Akbank
BORSADAKİ REHBERİNIZ
Güven ve Kuşku
Kuşku bir kez insanın yüreğine düşmeyegörsi
içinı burgu gibi oymaya başlar.
Epiküros demiş ki:
"- Kuşkuculuk tüm varlığımızıyıkabilir ve süre
li bir harabeye dönüştürebilır."
isa'dan önce üçüncü yüzyılda söylenmiş bırs(
bu; ama. aradan zaman geçıp de "bilimsel ku\
ku" kavramı ortaya çıkınca, Oescartes söz alıyo
"Kuşkuyla yaşanmaz, kuşkuyla düşünülur."
insan sevdiğinın kendisini atdattığı kuşkusun
kapıldı mı yaşam cehennemdir; laboratuvardaP
kuşku ise cenneti kişinin ayaklarının altına serer
Sanık, üstünde kuşkunun gölgesı alnına yansı
mış kişidir; yine de suçu kanıtlanıncaya dek suç-
lu sayılamaz.
Şirazlı Şeyh Sadi. bu kuralı şiirsel bir dille vur-
gulamış:
"Köpekienn havladığı herinsan hırsızdeğildir."
Inanç ise kuşku kaldırmaz...
Dinde kuşku yoktur.
•
Kuşkuya ilişkin yukarıdakı özdeyışleri Cevdet
Rende'nin "Urun Yayınları"nöan çıkan kıtabın-
dan aldım. Dızgı yanltşı pek bol bu kitap, dört yüz
sayfada yaklaşık 5000 fıkır damlasından oluşan
birakıl yağmuru kı ınsan düşüncesinı bereketlen-
diriyor.
Kitabın adı:
"Dünya Atasozleri ve Özdeyışleri Antolopsı."
Peki, "kuşku"ya ilişkin guncel ılgım nereden ge-
iiyor?.. Çünkü şu günlerde Türkiye'de "güven"
değil, "/ru£Aı/"egemen!.. Kimse kımsenın sözüne
güvenmiyor. Devletı yönetmek üzere başkente
toplanmış politıkacıların sözünü dinle; ama. inan-
ma!..
Güvensızfik yoğun bir sis gibi Ankara'yı saımış;
siyaset, birbinne güven değil; kazık atma üzerine
temelleniyor.
•
Güven üzerine de çok söz var...
George Washington demiş kı.
"Herkese karşı kıbar davran, pek az kişiyle sa-
mimi ol; onlara da güvenmeden önce düşün!.."
Epiküros'un da bu konuda sözü var;
"Güvensizlık başlayınca. dostlukyok olur!.."
Yalnız dostluk mu yok olur?..
Bir ülke düşünün kı başbakanına güvenilemiyor;
bu durumda neyin yok olacağı düşünülüyor mu!..
Devletin önemli kışileri ve koalisyon ortaklan, Sa-
yın Çiller için öylesine olumsuz bir kanıya vardı-
lar ki artık değiştirilmesi olanaksız...
Nedirbu ortak kanı:
- Gûvenilmez!..
Çiller ektığını biçiyor.
Bır özdeyış dıyor ki:
"Herkesin güvenını kaybeden, daha ne kaybet-
sin!..
"Güven yitiren kuşku üretir.
Güvenmediği ortakla yola çıkan, yarı yolda kal-
dığı zaman kime yakınacak, ağlama duvarına mı
kafasını vuracak?..
•
Ülkemizde artık göz gözü görmüyor, çoğu kişi
karanlığa kurşun sıkıyor...
Yalan dolan doğal.'..
Dürüstlük, enayilik!..
Kuşku yogun...
Ancak bizım toplumun bu aşamasında. en gü-
venilir kişiler yasadışı ılişkilerin örgüsünde yaşa-
yanlardır.
İlk bakışta bu düşünce çelişkili gibi görünür;
ama, kayıt dışı ekonomide ve mafyada söze gü-
venilmezse ışler yurümez. pıyasa çalışmaz.
VVilliam Shakespeare, bu gerçeği kaç yüzyıl
önce görmüş, bir özdeyışe bağlamış:
"- Hırsızlarbileartıkbirbıriennegüvenemeyecek-
lerse, lanet olsun böyle dunyaya!.."
YENİ ORTAÇAĞ
Son \ıllann Fratısa'sında adı sık anıün »azariardan bın de
AJain Minc'tır Mıncduşünduklerıniçokgüzel yazan.bır
rortun akıcılığıvla okutturabilen bir düjüniir Geçen vıl
sonlannda yayınîanan ve bu yıi hep konuşulan ilginç ki-
tabı, "Veni Onaçağ" adını ra^ı
Mümtaz Soysal, Hum'vet
Yeni Ortaçağ: Örgütlü sistemlerin yokluğu. her türlü
merkezın kavboluşu. ka\'gan ve sılik dayantşmalann or-
taya çıkısı. beiırsizlik, rastiantı. bulanıkJık.
\*enı Orta^ağ Aklın. kurucıı ılke oJarak. uzun zamandan
ben kai'bolduğu sanılan ilkel ideolojilerin ve bo^inanç-
lann \aranna silinip rokoluşu
İMGE
kıtabcv ı