Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
u SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM 1995 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
••
şunce Ozgurluğu ve Eğıtım
HÜSEYİN BATUHAN
B
undan önceki yazımda
(18Temmuz 1995 > egiti-
min biri estetik, biri te-
orik, biri de pratik olmak
üzere üç ana görevi oldu-
ğunu. bunlardan ikincisi-
nin daha çok yeni yetişenlere rasyonel
düşünme alışkanlıkları kazandırmaya
yönelikolduğunu belırtmiş, y azımın so-
nunda da Atatürk'ün laikliği. düşünme
özgürlüğünü gü\ en altına almak için ge-
rekli gördügünü vurgulamıştım.
Burada "düşünme özgüriüğü" deyişi-
nı. kısaca "kişinin nelere inanmasL, nele-
re inanmaktan geri durması gerektiğine
kendi başına kararverebilmesi" anlamın-
da kullandığını hemen belirtmek isterim.
Bilindiği gibi. inanç. fikir ve bilgilerimi-
zin ezici çogunluğunu -başta ana baba-
lanmız olmak üzere- başkalanndan dev-
şiririz. Bunu yaparken de onlann doğru
olup olmadıklannı araştırmayız. Çoğu-
muzda bir "inanma sonımluluğu" duy-
gusu olmadığı için, özellikle toplumda
yaygın ve savgın olan fıkirleri yanlış. hat-
ta •*saçma"daolsalar-benimseyiveririz.
Böyle hiç denetlemeden kafamıza soktu-
gumuz inanç ve fıkirler. tıpkı virüsler gi-
bi. düşünme mekanizmamızı ele geçirip
bizde bir tür "inanma bağunlıuğı'" oluş-
tururlar. Böylece başkalannın üretmiş ol-
duğu fıkirleri. sorgusuz-sualsiz kabul et-
mekle kafamızı -farkına varmadan- on-
lann buyruğu altına sokmuş oluruz.
Her bağımlılık bir tutsaklıktır. ancak
hiçbir bagımlılık -uzun vadeli sonuçlan
bakımından- düşünme bağımlılıgı kadar
zararlı. hatta tehlikelı olamaz. zıra içgü-
düsel olmayan bütün davranışlanmızı ge-
nellıkle inançlarımızla fikirlenmiz belir-
ler. dolav ısıyla dav ranışlanmızın "yarar-
ü" sonuçlar vermesı. büyük ölçüde on-
ların "güvenilebilir" olmasına bağlıdır.
YediSi mantann zehirli olup olmadığını
araştırmayan veya bırcaddede sağına so-
luna bakmadan karşı tarafa geçmeye kal-
kan bir kişi. "ölûm" riskini göze alıyor
demektir. Yanlış inançlar veya temelsiz
fikirler bazen yalnız kişiyi değil. toplu-
mu. hatta bütün dünyayı felakete sürük-
leyebilir.
lnsanı en kolaylıklatutsakalan inanç-
ların başında dini inançlar. daha sonra
ahlaki kurallar, ondan sonra da siyasal
öğretiler gelir, zira bunlann hepsi korku.
umut, özlem gibı güçlü duygulanmızı et-
kileyerek davranışlanmızı belırlemeye
çalışırlar. Hele bunlar bir toplumda gele-
neksel birerkurumhalinegeldilermi.bir
tür kutsalhk v ey a dokunulmazlık kaza-
nırlar: ondan sonra da kimse onlann
"inanılmaya değer" olup olmadıklannı
araştırmaya cesaret edemez. Bu. özellik-
le monoteist dinlerin dogmalan için ge-
çerlidir. Zira bu dogrnalar, Tann tarafın-
dan - peygamberler aracılığıyla insanla-
ra "açıklanmış" tartışılmaz doğruluklar
diye sunulduğu için. onlann doğruluğu-
nu tartışmak. "suç" sayılır. Suçlu sayıl-
ma. dolayısıvla kovuşturulma korkusu-
nun "inanç bağımlılığı~nı daha da güç-
lendireceği apaçık. Bu nedenle insanlan
her tür inanç bağımhlığından kurtarmak.
başka bir deyişle. onlara düşünmeözgiir-
liiğii kazandırmak. demokratik bir eğiti-
min baş amacı olmak gerekır.
Buna eğitimin "a>dınlatma*'görevi de
diyebilirsiniz. Burada aydınlanma söz-
cüğü. "aklını kullanmavı öğretme"anla-
mına gelıyor. O halde önce "Aklını kul-
lanmasını bilmek nedir" sorusuna cevap
vermem gerekiyor. "Atal" kısaca "gfive-
nilir bilgj edinme yeteneği" diye tanımla-
nabilir. Bu anlamda "akıl",sağ-du>u"nun
çok daha gelışmiş biçimine verilen bir ad
olsa gerek. Bilindiği gibı. sağ-duyu, beş
duyumuz yardımıyla yapmış olduğumuz
deneme ve yanılmalara dayanarak nele-
re inanabileceğimiz,dolayısıy la nasü dav-
ranmamızgerekîigi konusunda edindiği-
miz bazı düşünme alışkanlıklanna verdi-
ğimiz bir ad. Bu alışkanlıklar bize her
zaman doğnıvu bulma imkânı vermezse
de yanılmalanmızı en aza indirmemize
yardım eder. Örneğın köylü -eski dene-
melerine dayanarak- toprağı ne zaman
sürmesi. tohumu ne zaman ekmesi ge-
rektiğini iyi kötü bilir. ancak ani bir su
baskınını önceden tahmın edemeyebilir.
zira bu çok daha geniş bir bılgi binkimi-
ne sahip olmasını, bu bilgilerden mantı-
ğını kullanarak ve bir sürü karmaşık he-
saplar yaparak sonuçlar çıkarabılmesini
gerektiren bir iştir Bu örnekten de anla-
şılacağı gıbi. akıl. sağ-duyunun kapasi-
tesıni çok aşan biryetenek.
Aklın bir başka özelliği de sagduyuya
her zaman güvenilemeyecegini bulup or-
taya çıkarmasıdır. Örnegin. insanoglu.
bin yıllar boyunca gözlemlerine güvene-
rek bütün gök cisimlerinın yerin çevre-
sındedöndüklerini sanmış, ancak Coper-
nicus'un uzunakıl-yürütmelerı sonucun-
da burada bir perspektıfy anılmasınadüş-
tügünü anlamıştır. Nitekım. akılda ışe
yalnız mantık (yani geçerli çıkanmlar
yapabilme yeteneği) değil, hayal-gücü de
kanşıyor. Ne var ki, nasıl bazen sagdu-
yuya güvenmemek gerekiyorsa, hayal-
gücünün aşın atılımlannı duyu verileriy-
le (gözlem vedeneyimlerleldenetlemek,
bu şekilde onun gerçekfc olan bağlannı
koparmasını önlemek gerekiyor.
Buraya kadar söylediklerim daha çok
aklıngüvenilirbilgi üretmeişindekikul-
lanımıyla ilgili. Daha çok bilim adamla-
nnı ilgilendiren bu aktif kullanımdan
başka, aklın bir de fikir-tüketkisi duru-
mundaolanlan ilgilendiren pasifbırkul-
lanımı var. Burada temel kural. heryenı
fikir veya iddia karşısında ilkin şüpheci
bir tav ır alıp o fikir veya iddianın inanıl-
maya değer olup olmadığını araştırmak!
Bunun nedeni açık: İnsanoglu, oldum
olası sayısız boş inanç ve temelsiz fikir
üretmiş. Bunlar arasından bazıları -özel-
likle dini ve ahlaki inançlar- cahil halk yı-
gınları tarafından benimsenmiş. (*) Bir
fikri ne kadar çok insan benimserse, ba-
zı kişilerde o fikrin dogru olması gerek-
tiği ızlenimi uyanır, oysa genellikle bu-
nun tam tersi geçerlidir. Bu nedenle akıl-
lıbır insanın özellikle bu tür fikirler kar-
şısında kuşkuya kapılması ve kendine şu
soruyu sorması gerekir: "Bu fikir her
türlü şüpheyi ortadan kaldıracak kadar
i\i belgelenmiş mi?~Bu anlamda aklını
kullanmasını bilmek, insanın hıçbıriddi-
ayı denetlemeden -doğru olup olmadığı-
nı araştırmadan- kabul etmemeyi alış-
kanlık haline getirmiş olmak demek.
Herkes her iddiayı kendisi denetleyemez
elbet, ancak o zaman da en güvenilir uz-
manların görüşüne başvurmak gerekır.
Burada en önemli nokta. bır fikri bize
hoşgöriindiiğü veya işimizegeldiği veya
başkaları doğru bulduğu için değil, doğ-
ruolduğu için kabul etmeye özen göster-
mektır. Bunu yapamayan bır kişi. inanıl-
maması gereken fikırlerin tutsağı olma-
ya mahkûmdur.
Bu noktada "ifadeözgürlüğü'* ile "dü-
şünme özgür1üğü"nün farklı ka\ramlar
olduğunu anımsatmak isterim. "Demok-
rasi" denince. genellikle ifade özgürlü-
ğü. yani ister doğru, ister yanlış. hatta
"saçma" olsun: kişinin her ınancını ve
fikrini. serbestçe. hiçbir kovuşturulma
korkusu olmadan dıle getirebılmesı an-
laşılır.
Demokrasi için bu tür özgürlük -hem
de en geniş anlamda- gereklidir. ama ye-
terli değildir. Gereklidir. çünkü fikirlerin
korkusuzca tartısılanıadığı bir toplumda
"•doğru"yu bulmak mümkün olmadığı
gibi. bazı kişilerin bır tür "inanç teke-
li"kurmalannı önlemek de mümkün de-
ğildir Nitekım. teokrasilerve totaliterre-
jimler böyle kurulmuştur.
Ancak demokrasinın sağlıklı biçimde
ışlevebilmesi için bu koşul (şart) \eterli
degil; aynca toplumun hiç degilse "oku-
muştar" kesiminin. ama özellikle politi-
kacılann -yukanda açıklamaya çalıştı-
ğım anlamda- "düşünme özgürlüğü~nü
ön plana almalan şart bence. Aksi takdir-
de demokrasinin ayakta kalması bile teh-
likeye düşebilir, zıra ifade özgürlüğün-
den yararlanan demagoglar. sonunda de-
mokrasiye de son verebilirler. Nitekim
faşist Italya'da. Nazi Almanyası'nda. hat-
ta komünist Rusya'da olan da bu. Son za-
manlarda Türkıyede teokrasi özlemleri-
nın hortlaması da aynı özgürlüğün bir so-
nucu değil mi ? A. Menderes,ünlü "Sizis-
terseniz hilafeti de geri getirebilirsi-
niz!"mesajını verdiği günden buyana te-
okrasi taraftarları, bu özlemlerinı perva-
sızca dile getirebiliyor, hatta toplumun
görgü yasalannı -"vicdan özgürlüğü"
yaftasının arkasına gizlemek- çiğnemek-
te bile sakınca görmüyorlar. Atatürk'ün
"fikri hür.vkdanı hür, irfanı hür^kuşak-
lar yetiştirme idealı. büsbütün terk edıl-
miş durumda. Gene onun ünlü özdevişi
" Hayatta tek gerçekwl gösterici bilimdir.
fendir" sözünün yerine "Tek mürşit Al-
lah'tır"rüriinden sloganlaralmış durum-
da. Bütün bu belirtiler. Türkıve'nin çok
tehiikeli bir "Cezayirleşme'" sürecıne gir-
diğinin ön habercileri. ama dinci politi-
kacılanmız hâlâ durumun "vahameti"ni
kavrayamamış görünüyorlar.
Kanımca tek kurtuluş yolu. gene Ata-
türk'ün eğitim idealine dönmek, zira ak-
lını kullanmasını bilmeven insanlar. boş-
inançlann. ön-vargılann, temelsiz ideolo-
jilerin rutsaklığından kurtulamazlar. Ch-
sa okumuşlarının bile bu tür bir tutsak-
lıktan kendilerini kurtaramadıkları bir
toplumda, demokrasinin uzun ömüriü ol-
ması düşünülemez. Asıl önemli olan -ba-
zılannın sandığı gibi- "ifade özgürlüğü"
değil. "düşünme özgürlüğü". zira birin-
cisinin \asama şansı da ikincisinin var ol-
masına bağlı.
Sözün kısası. demokrasi ancak "bil-
gi"ye değer veren ve doğruluk-sevgisiy-
le tutuşan ınsanlann çabasıv la av akta ka-
labilir.
(*l "Bilım ve Şarlatanlık" adlı kita-
bımda bu tür inanç ve fikirlerden en "re-
vaçta" olanlannı inceliyor ve onlara ne-
den ötürü inanılmaması gerektiğini gös-
termeyeçalışıvorum. (Yapı-ICredi Yayın-
ları. 3. basım. 1995. 540 savfa. I
ARADABIR
PROF. BEDÎ N. FEYZİOĞLU
Güvenoylaması
ve seçimler
51. Cumhuriyet Hükümeti önceki gün (pazargü-
nü) Büyük Millet Meclisi'nden güvenoyu alama-
mıştır. Cumhurbaşkanı, hükümeti kurma görevini
başka bir milletvekiline verir ve bu yeni başbakan
adayının kuracağı hükümet de (45 günden geride
kalan süre dolmadan) güvenoyu alamazsa, anaya-
sanın 116. maddesine göre seçimlerin yenilenme-
sine karar verebilecektir.
Tansu Çiller hükümeti programının Meclis'te gö-
rüşülmesi sırasında azınlık hükümetini kuran DYP
ile muhalefet partileri derhal seçime gidilmesi hu-
susunda adeta restleştiklerine göre seçim yapıla-
bilmesı için Cumhurbaşkanı'nın kararını bekleme-
den anayasanın 77. maddesine dayanılarak erken
seçim karan alınabilecek midir? Bir başka anlatım-
la, güvensizlik oyu ile karşılaşan bir hükümet der-
hal çekilmek ve iktidarı Cumhurbaşkanı'nın belir-
leyeceği yeni bir başbakan adayına bırakmak zo-
runda mıdır?
Muhalefet partisi başkanına göre Tansu Çiller'in
hükümet kurma görevini Cumhurbaşkanı'na iade-
sine dahi gerek yoktur. Zira Tansu Çiller bir azınlık
hükümeti kurmuş. fakat güvenoyu alamamış ve
(iktidardan) düşürülmüştür.
Bizdeki. demokratik ve parlamenterteamüle gö-
re Çiller'in derhal çekilmesi ve Cumhurbaşkanı'nın
yeni bir milletvekilini hükümeti kurmakla görevlen-
dirmesi beklenmektedir. Ne var ki Ingiltere'de ve
parlamenter sistemi tam anlamıyla uygulayan öbür
birçok ülkede, parlamentoda güvensizlik oyu ile
karşılaşması halinde hükümetin iki yoldan birini
seçme hakkı vardır: Ya istifa eder ve çekilir, ya da
Meclis'e karşın halkın kendisini tuttuğuna inanı-
yorsa, parlamentoyu feshederek seçimlerin yeni-
lenmesini isteyebilir.
Bizim anayasamız böyle bir (tam parlamenter)
sistemi kabul etmiş değildir. Ne var ki anayasanın
116. maddesi hükümetin güvenoyu alamamasın-
dan ya da güvensizlik oyu ile düşürülmesinden iti-
baren 45 gün içinde Bakanlar Kurulu'nun kurula-
maması hallerinde Cumhurbaşkanı'na seçimlerin
yenilenmesine karar vermek olanağı tanımıştır.
116. madde gereğince seçimlerin yenilenmesi-
ne karar verildiğinde, Cumhurbaşkanı geçici Ba-
kanlar Kurulu'nu kurmak üzere bir başbakan atar.
Geçici Bakanlar Kurulu için güvenoyuna başvurul-
maz ve bu kurul seçim süresince ve yeni Meclis
toplanıncaya kadar görevde bulunur (Anayasa
mad. 114).
Anayasanın 116. maddesi Cumhurbaşkanı'na
seçimlerin yenilenmesi hususunda bir olanak, bir
yetki vermekle beraber, emredici bir hüküm de koy-
mamıştır. EğerTBM Meclisi, 45 gün dolmadan ana-
yasanın 77. maddesi gereğince seçimlerin yeni-
lenmesine kendisi karar verirse, artık Cumhurbaş-
kanı'nın kararını beklemeden seçime gitmek, yani
Meclis'in bu karannın uygulanması zorunludur.
Öyle gözüküyor ki güvenoyu alamayan Tansu
Çiller 20 Eylül'deki tutumundan vazgeçip CHP li-
deri ilel bir koalisyon hükümeti kurma yolundadır.
Erken seçime de birlikte karar verdikleri anlaşılıyor.
45 günün dolmasına ve cumhurbaşkanının bir se-
çim hükümeti kurmasına fırsat verilmeyecek. Ya
da öbür partiler daha önce bir "erken seçim" öne-
risi verebilirler Meclise.
Aslında hangi yoldan gidilirse gidilsin ülke açısın-
dan bugünkü istikrarsız durumun düzelmesi için
her durumda bir genel seçime başvurulması zorun-
luluğu vardır.
Bütün sorun, halkın gerçek iradesini yansıtacak
bir yeni seçim kanunu hazırlamak, seçmen listele-
rini düzeltmek ve ona dayanarak yapılacak seçim-
le TBM Meclisi'ni oluşturmaktır.
18 yaşını dolduran gençlerin ve yurtdışındaki va-
tandaşlann oy kullanmalarını sağlayacak kanun
düzenlemeleri yapılmadan gidilecek bir seçimin
sonuçlan hayli tartışmalı kalacağı cihetle, öncelik-
le böyle itirazlara yer bırakmayacak hazırlıkları ta-
mamladıktan sonra millet iradesine başvurmak, ül-
kenin muhtaç olduğu istikran ve öngörülen geliş-
me ve kalkınmayı gerçekleştirmenin asıl sağlam
yolu olacaktır.
Bir Sinema Vakfı ki...
F
ilm üretiminın
durma
noktasına
geldiği son
dönemde. sanat
ve sinema gündemimizi
"işgal eden" bir
tartışmaya tanık
olmaktayız: "Sinema
Vakfı..."
Nedir konu: Bir grup
sinema vönetmeni bir
araya geliyor. çöken bir
ulusal sinemayı yeniden
hareketlendirmeve ya da
en geniş söyleyişle
•diriltmeyi"amaçlavan bir
vakıf kuruyor. llk somut
çaba olarak hiçbir parasal
çıkar eözetmeksizin.
30 değişık yıkama programı alternatıfi
1
• Electrolux bulaşık makineleri şimdi mutfağınıza
Emsan taraf'ndan Electrolux için üretilen özel olarak
tasarlanmış Silver Series Tencere Seti ile birlikte
geliyor.
• Ikinci ödül
Tüm Electrolux ürünleri için 1 Peşin + 5 Taksit
veya 1 Peşin + 7 Taksitte. çok uygun koşullarda
ödeme olanağı...
• Diğer ödüller
Daha az elektrik, su ve deterjan faturası
ödeyeceksiniz. Çamaşırlannız, bulaşıklannız ve
çevreniz daha uzun ömürlü sağlıklı birtemizliğe
kavuşacak. Siz zamanınızı yalnız mutluluklara
ayıracaksınız. Hepsı bu kadar değil...
• Ve sürpriz ödül ...
ElectrolUK bayilerinde, mutlaka uğrayın...
ESf 662 A
7 yıkaTO pragramı.
12 setlik yıkama kapasitesı
ESf 641 •
30 değışik yıkama programı.
14 setlik eşsiz kapasite (IEC).
ŞATIŞ ŞARTLM : Kanpaı^aniız 23 Eyö 1995 - 23 Bcm 1996 tarf*ri a
Derttai teskr şa^amcan satm 3t*5m; ohaziar yetioli sabcıtanmzda hemen t
Testrat esnasında KDV ,e d>ğ«r «ergı oranlanndakı oeğışütiıki» »e konaMec* ek verç»»
fyaeaa »/nw yansfllf Bu karnparya. Sanayı w TıcarR Bakart^'rea 25.51994 tarihtt. 21940
sayıt Resmı Gazele'Se ılan e * a ı "Taksıti, Kampanyafı ye Kapıdan Satışla- Hakkındakı Dygulama
Esâslanna Daır TsbiJ' nükjmienne uygundur. Talepler slok obnafdan daO*-xle kar^laracaktır
t ucKTSöînjicnid"DAN^MA sİRvisf
0800 211 6032
Electrolux
"Beyaz Eşyada Dünya Lideri"
TARLABAŞI BULVARI NO: 35 TAKSIM 80080 İSTANBUL TEL 0 212 293 10 20 FAX 0 212 251 60 94
dahası "kendi ceplerinden
para katarak toplam on
kısa film çekiyor.
beşerden ıki ayn uzun
metraj sinema fılmi olarak
kurgulayıp "bivefa"
seyircisini salona buyur
ediyor.
Gün geçmiyor ki başta
basının "her şeyi bilen,
hınçlıı!). gözünden bir şey
kaçmaz"yazarları olmak
üzere sınemanın
öz kendı içinden bazı
çatlak sesler (evet...
çatlak sesler»
feryat figan evleyip
fırtınalar kopanyorlar.
Ola kı kendilerinden
icazet alınmamıştır.
Çünkü her şeyin iyisini ve
doğrusunu oniar bilir.
Onlarsız bu ülkede vakıf
kurmak da neyin
nesiymış? Falancanın
kahvesinden kalkıp filanın
banna dirsek dayadıktan
sonra feşmekânın doğum
günü partisine gidilir. arta
kalan zamanlarda da
vakıf kurmak
gerekirse kurulur.
Bevler. bu ülkede hiçbir
alan hiç kimsenın >a da
kurumun tekelinde
değildir. Sinema ve sanat
hiç değildir. Sinema
Vakfı'nın kurucusu on
sinema adamının
tekelinde olmadığı gibı
sizin gibılerin de
değildir.
Bu on onurlu sinema
adamının sanat
geçmişinde ses getiren.
tartışılan. önemli yurtdışı
festivallerden ödüller
taşıyan ve Türkive
sınemasını bir adım öne
taşi)an nitelıkli filmler
vardır. Zaman
zaman tecimsel (ticari)
kaygıların ağırlığını
duyumsattığı iş filmleri de
çekmiş olabilirler.
Ancak bu onların "doğru
paydalannı" gölgelemez.
\'akıf kurucularının
sinemayı kurtarmak gibi
sığ ve basit bir
söylemleri yoktur.
Kuruluş bildirgelerinı
okumak için zahmet
buyursaydınız.
başta yasal düzenlemeler
olmak üzere
sinemamızın yeniden
yapılanma sürecinde
gereksindıği temel
atılımlann
vurgulandığını.
bunun siyasal
iktidarlara dayatılması ve
bir kamuoyu
oluşturulması için
yasal ve
ekonomik düzenlemelerin
yani sıra bir
"demokratik kültür
ortamının
oluşturulmasının"
belirtildiğini
görecektinız.
Dahası. işgal altındakı
sinema kültürünün ve
ortamının birnebze
korunabılmesi
yolundaki utku ve
iyi niyeti sezecektiniz.
En azından
"iyi nıyetı."
Serdar
KARAKAYA
PENCERE
Satranç!..
Başkentteki "hükümet kurmaca oyunu"nu kimisi
satranca benzetiyor...
Benziyor mu?..
Hayır..
Satrancın kurallan vardır; Ankara'da oynanan oyun
ise hiçbir şeye benzemiyor...
Çünkü kuralı yok.
•
Tansu Çiller'in '20 gün' önce 'hayır' dediği her şe-
ye '20 gün'sonra 'evet'demek için CHP'nin kapısı-
nı çalması, kimsenin akıl erdiremediği bir ıştir.
Ulkeyi yöneten bir Başbakan, koltuk sevdası uğ-
runa kendi kendini aşağılar mı?..
Satrançta böyle bir şey var mı?..
Hertaşın nasıl oynanacağı bellıdir satrançta; kale,
at, piyade, fil, vezir ve şahı oyuna sürmek isteyenin
uyacağı kural önceden saptanmıştır; ne atı, ne fili, ne
veziri kural dışı oynayamazsın...
•
Bir oyunda kural yoksa, o oyunun sonunda kimin
yenildiği. kimin kazandığı belirlenemez.
Başkentteki oyunu kim kazandı?..
Belli değil!..
Evet, Tansu Hanımın koltuk aşkına her şeyi yapa-
bileceğine ilişkin yargı kesinleşti.
Ama Tansu mu kazandı oyunu?..
Herkes olan bitene parmak ısırdı:
- Pes!..
Ne demişti Tansu Hanım:
"- Ben kadavraların üstüne basarak hükümette
kalmayı kendime yediremem..."
Şimdi neyin üstüne basıyor?..
Yaştahtaya mı?..
Ne demişti Tansu Hanım:
"- Ben koltukta oturmak için 60 milyonun parası-
nı işçiye yedirmem..."
Peki, şimdi Tansu Hanım işçiye vereceği parayı
nereden bulacak?.. Amerika'daki mallarını mı sata-
cak?.. Özer Çiller Bey'in banka hesabından mı çe-
kecek?..
Bir ınsan kendisini "hiçlemek" adına Başbakanlık
koltuğunda oturmayı göze alıyorsa. bu çelişkinın ser-
gilediğı kişilik için ne söylenebılir?..
•
Yaşadığımız olayda "insan manzaralan" yürek bur-
kuyor; ama. oyunun başka boyutları da var...
Soru:
Tansu Çiller ve DYP yeni kurulacak ortaklıkta
CHP'nin önünde hızaya gelecekler mi?..
Yoksa köprüyü geçtikten sonra yine iş değişecek
mi?.. Terör Yasası 8'inci madde kalkacak mı?.. Dev-
let içinde faşist ve şeriatçı kadrolar temızlenecek
mi?.. Demokratikleşmede bır adımcık atılacak mı?..
Eski hamam eski tas sürüp gidecekse. bu kez de
bir "kurtarma operasyonu"yla Tansu Çiller'in imda-
dına yetişen CHP'de yandı gülüm keten helva!..
•
Satrançta taşların kurallan bellidir; piyade, kale,
at, fil, vezir ve benzerlerinin sıyah ve beyaz haneler-
de nasıl devinebileceği oyunun yasasında yazılı...
Taşlar hangı yönde devinır: At 'U yaparak yürür..
Ötekiler öne arkaya doğru..
Veçapraz..
Başkentte oynanan oyunda politikacının ne yön-
de devineceğıni kimse bilmiyor..
Mübarek taş değil insan..
İnsan değil, politikacı!..
Satranç soylu bir oyundur; başkentte oynanan
oyun ise tam anlamında soysuzlaştı.
SOSYAL YAYINLAR
PSIKOLOJIYE
GİRİŞ
I
RfTAL.ATKİNSO.\
RIC'İ Î.-1RO C. ATKINSON
EKNİİSl K. HH..GA.RD
Büyük boy, 2 cılt
980 sayta, takımı 800.000 TL.
SOSYAL VAYINLAR KITAP SARAYI
BABIALI CAD NO 'A C A Ğ A L O Ğ L U
TEL (O212) 522 52 13 - 5 28 33 14
PETROL-İŞ İLA.M
ANATLZÜK DEĞİŞİKLİĞİ
22. Olaean \lerkez Genel Kurulu'nda Anatüzüğün 1.
maddesınin (cı bendı. 4. maddesımn (k> \e (n) bendle-
ri. 8. maddesinın (a) ve (bı bendlen değıştinlmış. 9. mad-
desine (ft bendı eklenmiş, 13. maddesınin (c)bendı. 14.
maddesinın binncı fıkrası değıştinlmış. 18. maddesine
(s) bendi eklenmiş. 23. maddesınin (19.) \e (20.) bend-
leri değıştinlmış. 5~*. maddesınin binncı fıkrası değişti-
rilmiş. 7
2. maddesinın (r) bendi değiştirilmış. 85. mad-
desinın (h> bendi. 102. maddesinın (d) bendı değıştıril-
miş. 103. ve 106. maddelen değiştırilmiş. 118. madde-
sinin (3.) ve|4.| fikraları ıptal edılmiş ,(5.) fıkrası değiş-
tırilmiş. (6.).(7.).{8.1.(9.1.(10.) fıkralar eklenmiş. 119.
maddesınin (e). (f) \e(g)bendı değiştınlmiş. 120. mad-
desi değiştırilmiş, Geçici I. 2 ve 3. maddeler değıştinl-
miştir. 2821 sayılı Sendıkalar Kanunu'nun 9. maddesi
uyannca üyelenmize \e ıleililere ilanen duvurulur.
PETROL-İŞ
MERKEZ YÖNETİM KURULL
Basm: 47619
DÜZELTME
16.10.1995 tanhlı gazetemizde4
7
026 Basın no ılevavım-
lanan Petrol-lş kongre seçim sonuçlan iianında. Merkez Di-
siplin Kurulu vedek üyeleri "Merkez Denetım Kurulu Üye-
len" olarak yayımlanmıştır. Doerusu aşağıdakı aıbidir.
MERKEZ DİSİPLİN KLRl Ll VEDEK L VELERİ
Mevlut Arıkan Işçı Mermerlı Mh. Sehıt Selçuk Gökmen
Cd No 131 PalmiveApt D 2 K. i
Menemen - İZMİR
Kemal Erikçı l&çi Cıhanaır Mah Emekı;ı Sk. No. 26
Avcılar-İSTANBUL
Bülent Subası tşçi Vıranşehır Mh. Sahil Sk. Akçam 1
Sıtesı C BI. K 2 No: l6Mezıtlı-
MFRSİN