Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 EKİM 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Trajediye dönüşmekten kılpayı sıynlmış bir uzay efsanesi
Hakfld bir uzay macerasına dair
B
aşkan Kennedy'nin katledilme-
sinden V'ietnam Savaşı'na ve
Vvatergate skandalına kadar
Amerikan yakın tarihinin. dö-
nüşümlere yol açmış büyük olaylannı be-
yazperdeye taşımakta hiç aksamayan
Hollyvvood sineması. yaşadıklannı, ora-
sından burasından biraz törpülenerek ay-
kın yanlan düzeltilmiş de olsa. Hollyvvo-
od'a özgü becerive göz boyayıcılıklacan-
landıran parlak yapımlan seyretmekten
hoşnut, salonlan dolduran Amenkan hal-
kı ve seyırcısıni uzaya da uçurur zaman
zaman.
Işte çeyrek yüzyıl önce, aynen yaşan-
mış ve olmuş gerçek bir uzay yolculuğu
hikâyesinden sinemaya uyarlanan, NA-
SA"nın da dantşmanlığında, bilımsel ger-
çeklere uygun olarak, en ileri teknolojı-
nin katkısıy la sağlanmış görsei efektler ve
çarpıcı görüntiilerle donatılmış. zamanla
efsaneye dönüşmüş, "başanh bir başan-
sızlık öyküsü"niteliğindeki içerığiyle
özellikleAmerikalıpolitikacılannyoğun
sempatisıni kazanan. olasılıkla'Oscar ya-
nşından da muzafTer çıkmaya aday son
Tom Hanks filmi "ApoHo 13" de. bütün
dünyanın uykusuz kaldığı 1969'un bir
temmuz gecesinde. Amenkalıların aya
gönderdiğı astronot Neil Armstrong'un
küçük küçük adımlar atttğı, tarihsel Ay
yürüyüşünü. Paris'tekı bir otel lobisinin
televızyonundan izlediğimiz yıllar önce-
sıne savurdubizi.
Bloklara aynlmış. Doğu'yla Batı ara-
sındaki soğuk savaşın olanca hararetiyle
siirdüğü o dönemın dünyasındaki büyük
paralara mal olan uzay araştırmaları. çok-
tan kapsamını ve anlamını yitırip ABD ile
Sovyetler Bırlıği arasında kıyasıya birre-
kabetin yaşandığı amansız bir uzay yan-
şı haline bürünmüştü. 1957'de Sputnik'le
Laıka adlı bir köpeğı uzaya gönderip on
gün sonra sağsalim geri getiren Sovyet-
ler'ın başansı üstüne 1958'de Başkan
'Ike'nin önayak oluşuyla kurulan NA-
SA'nın çalışmalan. astronomik bütçe ve
yapılan onca harcamalara karşın Sovyet-
ler'in öne geçmesini engelleyememiştı o
yıllardaki uzay yanşında. Üzaya ılk çı-
kan insan olarak 1961 *de tarihe geçen,
uzayın tepesinden "dünyaya ilk kez ba-
kan", genç yaşta alakasız bir uçak kaza-
sına kurban gidecek So\yet astronot Yu-
ri Gagarin de bızim çocukluğumuzun
kahramanlarından biriydi kuşkusuz.
1960'lannsonunadoğru. Mercury, Apol-
lo. vb. uzay programlanyla prestij bakı-
mından çok önem verilen bu amansız ya-
nşta Sovyetler'e yetişen ABD, 1969"daki
tarihsel ay yolculuğu ve insanoğlunun ay
yüzeyıne ayak basmasını gerçekleştire-
rek on yıl kadar geçildıği Sovyetler Bir-
lığı'ni gerıde bırakacaktı giderek.
Bilimkurgusal serûven filmi
Armstrong'un komutasında, başanlı
Apollo 11 yolculuğu (Sonradan insanoğ-
lunun Ay'a ayak bastığı bu yolculuğun.
ancak Amenkalılara özgü beceriyle tez-
gâhlanıp düzenlenmış. göz boyayıcı bir
düzmece uzay şovu olduğu da iddıa edi-
lecektı) ve Ay'ın fethınden sadece 9 ay
kadar sonra yine Ay'a ınmeyi, inceleme-
ler yapmayı ve aydan ömekler getirmeyi
amaçlayan yeni bir uzay yolculuğunu ifa-
de eden Apollo 13 projesine gırişen NA-
SA, bu kez Jim Lovell. Fred Haise ve Jack
S\viget (Tom Hanks. Bill Paxton ve Ke-
vin Bacon) adlanndaki astronotlan gön-
dermiştı uzayın dennliklerine.
Bu üç astronotun Apollo 13'le uzaya
gönderilmesi. Ay'a yolculuk başarılarını
kanıksamış medyanın pek ilgısini çekme-
SUNGU ÇAPAN
Yönetmen: Ron Howard
Senaryo: \Vllliam Bro\ les
Jr. ve Al Reinert, Jim
Lovell ve Jeffrej Kluger'ın "Lost Moon" adlı
kitabından , Kamera: Dean Condey Müzik: James
Horner/ Oyuncular: Tom Hanks, Bill Pa\ton. Kevin
Bacon, Gary Sinise, Ed Harris, Kathleen Quinlan. Joe
Apollo 13
Spano, 1995ABD(UIP)
Beyoğlu Fitaş. Etiler
Akmerkez, Maslak
Princess, Teşvikiye AFM. Osmanbey Gazi, Kadıköy
Süreyya. Altunızade Capitol, Bakırköy İncirli.
Ortaköy Princess. Akrasay Yıldız. Fatih Feza. Pendik
Günev sinemalarında.
mişti önceleri. Ancak tam Ay'ın üstüne
vardığında meydana gelen beklenmedik
bir kazayla güç ve irtifa kaybına uğrayan
Apollo İ3'ten gelen "Houston. bir sortı-
numuz var" mesaıı üzenne işin rengi de-
ğişecek ve dramatık bir ölüm bekleyışı-
nin, ratingleri tavana vurduracak cinsten.
duygu gıcıklayıcı yüce Amerikan ruhu.
kahramanlık. *vatanmUletSakarya"mu-
habbetıne çanak tutucu potansiyelini se-
zip. bir anda son derece duyarlı kesılerek
olayın üstüne atlayacaktır medya.
Anında televızyoncu ve gazetecı ordu-
suyla kuşatılan Cape Kennedy uzay mer-
kezınde her şeyden vazgeçılıp üç astrono-
tu sağsalim yeryüzüne geri getırebılme-
ye uğraşan (zamana karşı yanşarak) yı-
ğınla yetkilinin mücadelesıni soluk solu-
ğa izteyecektir tüm Amerika ekran başın-
da. Apollo I3'ün 11 Nisan 1970'deçıktı-
ğı yolculuğunun üçüncü kaza gününden
itibaren. Dünyamızdan 200 bin mil uzak-
ta, Ay'ın tepesinde. tıpkı ana rahmindeki
cenin pozisyonunda, kapsüllerinin içine
tıkılmış ve mahsur kalmış. "cesaret inanç
ve kararlılık n'msairüç en kahraman ast-
ronotumuz yukandan, oksijen ve ısı kay-
bından ölmeseler bıle atmosfere giriş sı-
rasında yanmalan tehlıkesinin de bekle-
diği astronotlanmızı kurtarmak ıçın çır-
pınan Houston'dakiler yerden öylesine di-
dinip uğraşırlarki ortayatumturaklı, par-
lak ve Amerikan yapımı gerçek bir uzay
efsanesi çıkacak. göz yaşartıcı. mutlu
sonlu, tekiıolojık bir kahramanlık masalı
ay dolaylanndan doğacaktır...
1970'lerde atmosfere girerken yanan
üç Sovyet astronotunun tersine, masal gı-
bı tatlı sonuçlanarak Amenkancılık ru-
hunda çiçekler açtıran. çeyrek yüzyıllık
tarihsel olayın gerçek kahramanı Jim Lo-
vell'ın Jeffrey Kluger'le birlikte yazdığı
"Lost Moon" adlı kitabından. Spielberg
ekolünden. ışını (ve gışeyı) lyı bilır. be-
ceriklı yönetmen-yapımcılardan Ron Ho-
\sard elıyle sinemaya uyarlanan **ApoUo
13". adeta seyircinin. 2 saât 20 dakika sü-
resince kendinı sıfır yerçekımlı. tam do-
nanımlı bir uzay kapsülünde hıssedebıl-
mesı içın gereken her şeyın yerıne geti-
rildiğı. biraz klostrofobik bir bilimkurgu-
sal (gerçek) serüven filmi. Ilginç bir 'Do-
cu-drama'dan uzay reality shovvuna gidip
gelen \e özellikle siyasal nostaljilerini
tatmın ettiğı ABD yöneticilen ve politi-
kacılannca benımsenip baş tacı edilen.
aynıyla \aki, görkemlı bir uzay macera-
sı.
Soğuk savaşnı uzanüsı uzay yanşı
1960'lann Amerikası'nın parıltısıyla
uzaya çıkılan yeni birçağın başlangıcını
içeren. Bcatles'ın daâıldığı. Jimi Hend-
rix'ın uyurken kendı kusmuğunda boğul-
duğıı. Janis Joplin'ın aşırı dozdan dunya-
sınıdeğıştirdiğı 'çiçek'libırdönemın.so-
ğuk sa\ a!) uzantısı uzav \arışındaki en gu-
rurlandıncı ve knandırıcı zaferi sayılan.
bu arada Amerikan teknolojısine ö\ ünme
ve şışinme fırsatı da sağlayan. gerçek bir
olaydan kaynaklanan filmin. ustaca ku-
rulmuş. NASA övgüsüyle kanşjk heye-
can ve genlim atmosferine doğrusu pek
sözümüz \ok. Naklen yayın canlılığıyla
belgesel ve röportaj tarzı kanşımı. temiz
biranlatım. verli verinde bir aerilım tem-
posu. görsei efektlerden kostüm, mekan
ve dekorlara kadar birincı sınıf ışçilik,
kanlı canlı. dünyaya dönememe kaygısı-
nı yansıtan oyunculuklar. Aslında anlatı-
lan hıkâyenın bizzat kendısı sağlam bir
dramatik yapıya sahip olduğundan, bazı
ıronik dokunuslarla ve müdahalelerle kı-
mi karşıtlıkları vurgulamakla >etinıyor
yönetmen Ron Hovvard. James Horner'ın
Santana. James Brovvn. Bobby Darin.The
Rascals. Jefferson Airplane, Steppen-
vvolf. Jimi Hendrix, Tnni Lopez vb. gıbı
dönemin namlı grup ve şarkıcılarının hıt
parçalanvla doluşturduğu (bunları Jim
Lovell'inyeniyetmeçağındaki kızı dinli-
yor filmde. çoğunlukla) hiç boş durma-
yan 'soundtrack'ı eşliğinde.
JKF. soğuk savaş politikasına dayanan
NASA'nın uzay programma ilişkin açık-
lamalar. filtre sisteminin çuvallaması so-
nucunda, delikanlı ütopyasına yaraşır bir
dayanışmaiçınde.kaderbırliğietmışast-
ronotlanmızın kendi nefeslerindeki kar-
bondıoksıdın kapsülde çoğalmasıyla ze-
hırlenerek ölebılcceklen tehlıkesine dair
bılgılerde ileten. harekâtın teknik yanla-
rını ya da bazı tıbbı aynntılan da nakle-
den filmde. anlatıcırolünüde Jim Lovell-
Tom Hanks'e vcren Ron Hovvard. tamdü-
zenin ıstediğı türden. bas.amıa azmine sa-
hip. v ürekli, iş bıtinci. geleneksel o ülkü-
selleştınlmış. öncü Amerıkan kahramanı
klışesınin uzaydaki uzantılan sayacağı-
mız canlı portreler çizıyor.
Son 15 yıldır senaryo yazan. yapımcı.
yönetmen ve oyuncu olarak adını kabul
ettırmış. komediden bılımkurgu^a kadar.
çes.ıtlı türlerde filmler çekmi^ Ron Ho-
vvard'ı ilk kez gencecık bir Tom Hanks'le
çahştıöı "Spfash" (1984). "Cocoon"
I985K "VVıllcm" (1988). '•Parenthood"
(1989). •'Backdraft'* (1991) ve "Farand
Awa^" gibi nispeten bakılırdüzeydekı ba-
zı filmJeriyle tanır meraklısı.
Benzeri bir konuda çekilmiş. Phılip
Kaufman'ın Mercury projesinin deneme
pilotlannı anlattığı. ünlü "Right Stuff"
(1984) filmi kadar başanlı olmasa da.
kuşkusuz Ron Hovvard'ın şimdılik en mü-
kemmel yapıtı sayılacak "Apollo 13" ıl-
gıyle izleniyor. yer yer fazlasıyla o vuce
<\merikancılık ruhuna saygı gösterısi gı-
bı algılansa da.Yenı bir çağın korkusuz
uzay kaşifleri olarak gündeme gelen ast-
ronotlan oynayan Tom Hanks. Bill Pa.\-
ton. Kevın Bacon ve kızamık nedenıvle
son anda ekıpten çıkarılıp görevden alı-
un astronot Ken MattıngK rolündekı.
"Forrest Gump"tan hatırlanabılecek
Ganr
Sinise, uyumlu bir takım oyunu çı-
karırlarken harekâtın yer kontrol amiri
Gene Kranz rolündekı Ed Harns'ın usta
ışı. tok ve yalın performansı ilgimı çek-
ti özellikle.
Yıne de filmin Iokomotıfı olan mega
stann.geçen yıl ekrandaki "TannAmeri-
ka'vı korusun" yollu. malum Oscar ko-
nuşmasından epeyce gıcık kaptığım Tom
Hanks'in. hayatınm ıdealıolan Ay'dayü-
rümek hırsıyla vanıp tutu^an. ancak so-
nundacanını zor kurtaran Jim Lovell yo-
rumu da oldukça doyurucu sayılabilır.
hazrete bir üçüncü Oscar kazandırması
da. hiç sürpriz sa>ılmaz herhalde.
Dokunaklı kahramanlık gösterisi
Pk göstenmi. ABD başkanının ısteğiy-
le Beyaz Saray'da yapılan ve sonrasında
Clinton'ın "Amerikan kudret\e kabiliye-
tinin günümü/deki mevdan okuması"
olarak örnek olav diye niteley ıp konuşma-
Iannda sıkça adını andığı "Apollo 13"te-
ki bütün kadınlar. koca. baba. oğul vb.
sevdiklerinın sağsalim dönüşünü gözle-
yen. sürekli bekleyen. akılları uzayda.
sevgi dolu kadınlar. Uzayda kaybolma
tehlikesıyle yüz yüze kalan filmin baş er-
kekleriyse sapına kadar hep kahraman.
Gerçeklerden kaynaklanan bu türden
uyarlamalarda genellıkle hep rastlandığı
gibi. ele alınan olayı ve kahramanlannı
şöyle doğru dürüst tarafından. tam tamı-
na dıdikleyip soruşturarak anlatmaktan-
saallayıp pullayıpcilalayarakyansıtmak
yolunu seçmiş Ron Hovvard. mecburen
mecburiyetten.
Amerikanızme öv gü düzerek azme, ce-
sarete, inanca ve ekip çalışmasına adan-
mış. "high-tech" boyutlarda. Amenkan-
cılık ruhuna özgü. uzaktan kumandalı.
dokunaklı ve tumturaklı bir güç ve kah-
ramanlık gösterisi nitelığindeki "Apollo
13". sonuçta sevircisini ıki saatlığine ken-
dine tutsak ediyor. Şımdı de. bazı sıyasal
nostaljilere cevap verecek tarzda kotarıl-
mış bazı üstün yapımlarla. ABD yakın ta-
rihinin çığır açmış büyük olaylannı ve
uzay yanşını malzeme haline getirerek
kasasını doldurmaya bakan Holly\vo-
od'un NASA'yla işbırliği ederek
önümüze sürdüğü. son tahlılde burun kıv-
nlsa da pek ılgısızkalınamayacak cinsten.
görkemli.hattaanıtsal birseyirlik. hakiki
ve okkalı bir uzay macerası "Apollo 13."
Burjuva dilberiyle üç erkeğinin üç bölümlü hikâyesini anlatan son Yavuz Özkan filmi sinemalarda
Kadın fîlminden çok, erkek karakterler galerisi
A
ntalya Festivalı'nden. Belgin
Dorukadına konulmuş özel bir
ödülün dışında eli boş dönen.
Ya>ıız Özkan-Hüha A>-şar iş-
birlığinin üriinü 'BirKadının Anatonıisi".
Wamer Bros'un ışletmecilığiyle salon
bularak sınemaseverlenn karşısına çıktı
sonunda. Bir kadının. üç farklı erkekle
aşk ve uyumla başlayıp huzursuzluk ve
çatışmalarla sürerek ölüm, acı ve aynlık-
larla kopup biten ilişkilerini. birkaç yıllık
bir zaman dıliminde eksen alarak, günü-
müz Türkiyesf ndeki kadın-erkek bera-
berlıgıne, aırılmesı kolay çıkılması zor
bir labirentı andıran evlilik kurumuna ba-
kıyor son filminde Yavuz Özkan. Yaşıt-
ları. kuşaktaşlan köşelerine çekilmiş.
fılm üretimi başta ekonomik nedenlerle
en aza ındirgenmiş sinemamızda. hemen
hemen her yıl ne yapıp edip oradan bura-
dan bulup buluşturarak. yeni filmler ger-
çekleştirerek son döneme adeta damgası-
nı vuran. ış bitirici. ödül rekortmenı Ya-
vuz Özkan 'ın çalışkanlığma diyecek yok.
Şibel karakter yeterince
işlenmemiş
Ancak calışkanlığının çok verimli ve
olumlu olduğu da tartışmaya açık. Yıne
de kendini gelıştirdiğı Fransa'dan döneli
beri son 5-6 y ıldır Türk burjuvazisinden.
çok kahramanlı. incelikli birtakım insan
manzaraları sunan. bireysel ve toplumsal
içeriklı,düzcyli işlere ımza atan Özkan'ın
özellikle 'tki Kadın', "Bir Sonbahar Hi-
kâyesi* ve 'Yengeç Sepeti" gibi son üç yı-
la sığıştırdığı. ulusal ve uluslararası çok
sayıda ödüle sahıp son üç fılmı bu yönet-
mene dikkatlen çekti, ekonomik darbo-
ğaza sıkışıp nerdeyse soluk alamaz hale
gelmiş sinemamızda. Evlilik bağıyla res-
mileşse de resmiieşmese de her zaman
içın büyük sorunlara gebe kadın-erkek
ilışkısı üstüne tasarlanan bir üçlemenin
ilk ayağı olarak karşımıza gelen Yavuz
Özkan'ın son filminı biraz gecikerek sey-
rettim nihayet.
Dumanı tüten kızgın lav korluğunda.
zorlu. ateşlı ve ezeli bir konuya el atıyor
'Bir Kadının Anatomisi", aşk, tutku. evli-
Bip Kadının
Anatomisi
Yönetmen. yapımcı.
senarist: Yavuz Özkan
/ Kamera: Ertunç
Şenkay/Montaj:
Ayhan Ergürsel
Oyuncular: HüKa
Âvşar, Mehmet
Aslanruğ. L ğur Polat
Taner Birsel.
Hümejra. Oktay
Kaynarca. Bema
Laçin, Cevdet Ancılar.
Nanıan Aksu, tştar
Gökse\en/1995
(Z Fılm)
Beyoğlu Fitaş.
Bakırköy Avşar.
Altunizade Capitol.
Kadıköy Ocak ve
Çemberlitaş Şafak
sinemalarında.
lik, kıskançlık vb. temalan sarıp sarma-
layarak iddialı Bir Kadının Anatomisi
adına karşın, üç ayn öykünün anlatıldığı
filmin ana karakteri konumundaki kadı-
nın. adının Sıbel. uğraşının içmimari. baş-
lıcadostu ve sırdaşının da feleğin çembe-
rinden geçmiş Hümeyra olduğunu öğren-
memiz dışında, kişiliğine oldukça yaban-
cı kalıyoruz Tılm boyunca.
Belirgin bir yerli y uppie çevresinde ta-
kıp takıştırıp ortalarda boy gösteren. tü-
ketim ve konfora düşkün. güzel ve alım-
lı içmimar Sıbel (Hülya Avşar)karakten-
nın aynntılan. genelde kolayca yeşıl ışık
yakıp "erkefe göre şekillenmekte' hiç de
duraksamayan. malum aşk. mutluluk. gü-
ven arayışındaki çekici bir genç kadın
oluşundan pek öteye seçemıyor ne yazık
kı.
Yetennce derinleştirilip işlenmemiş Si-
bel karakterini. 'Berlin in Berlin'den be-
n doğru dürüst bir rol bulamamış Hülya
Avşar'ın omuzlarına y ıkıp Sıbel'ın günü-
müzde ününün doruğundaki. fazlasıyla
medyatîkyıldızımızın özel yaşamıyla bü-
yük ölçüde özdeşleşmesine nedense ses-
siz kalmayı yeğlemış Yavuz Özkan. Lç
farklı ılişkiy ı hıkâye eden fılıninın erkek
kişilikleriniyse oldukça doyurucu biçını-
de sunmanın üstesinden geîiyor. Aradığı-
nı bulamayan, geleneksel ahlakı kurallar-
la kaçınılmaz onyargılann çıkmazına to.s-
lamadan adeta 'kendine yetmezliğini ve
yalnızlığını aşmak icin". sık sık beyaz ath
prensine sonunda rastladığım zanneden
v e erkcklerıy le "sevgi, nefret, coşku, acı ve
çatışma'yla dolu beraberliklennı sonuna
kadaryaşayan. me.slek sahibı. bayırılı.ca-
zibeli bir burıuva dilberi portroınin pek
tatmın edicı bir bıçımde belırgınleşmedı-
ği, eksık güdük bırakıldığı 'Bir Kadının
Anatomisi'. iyi gözlemlenmiş ve sağlam
yansıtılmış. tasanmcı. müzisyen-besteci-
den mühendıse kadar değışık bir burjuva
erkeklerı galerisi sankı. psıkotojık tahlıl-
lere yaslanan. duygusal bir kadın filmin-
den çok.
Bir düğün sahnesıy-
le başlayan filmde Sı-
bel'ın ılk kocası. çok
para kazanma hırsıyla
yanıp tutuşarak epey
açıldığı ışinı giderek
batıran. martı çığlıkla-
rıyla yansıtılan or-
gazmlar yaşatacak ka-
dar yatakta başanlı ol-
duğu ve karısını çok se-
ven. aynı zamanda ne-
dense karısına karşı
birtakım komplekslere
de kapılmış. bu arada
metresi Berna Laçin'le
de ılışkisıni sürdüren
vebırailekavgasıtele-
fonundan sonra panik
içinde. evine giderken
takla attırdığı arabasın-
da ölüveren. patronlu-
ğu becerememiş, koca-
lığı yüzüne gözüne bu-
laştırmış. zayıf kişilik-
li. endüstri tasarımcısı
Uğur PolaLKocasının ölümünden vicdan
azabı duyan Sibel, ne yana dönse bir ya-
nını kesen yalnızhğına daha fazla daya-
namayarak yeni bir kocaya vanyor küçük
kızıyla derken.
Yakın arkadaşı Hümeyra'ntn da itekle-
meleriyle fazla inceleyıp sorgulamadan
alelacele bir 'valnırfıktan kaçış evliliği"
donemecine sapan Sibel'ın yeni beraber-
liğinde her ^ey sütlimandır görünürde.
tıpkı ilk evliliğındeki gibi. Sıbel'etutkun.
çocuklu. sevecen. makul. müzısyen-bes-
tecı ikınci kocasmı (Taner Birsel),kınpın-
citmemek adına. katlanılan bir ışkenceye
dönü^en ıkincı evlilığini de kadının ya-
taktaki sahte orgazm ıtıraflı ve gızlı tele-
fon dınlemeler gıbısınden. kıskançlığın
yol açtığı hafiyelık çalışmalan bıtırıyor
giderek
Kıtap olarak Laurence Pernoud'nun E
Yayınları klasığı 'Bir Çocuk Bekliyo-
rum'u fılan (!) okuyan Sibel'cık. artık
ev lılığe tövbelıdirsanırsınızdeğıl mi? Ya-
nıhyorsunuz. Ve kendi kendine yetmeye
kararlıyken erkek kardeşı Oktay Kaynar-
canın. ınşaatlarda çalışan mühendis ar-
kadaşı, bir yıl süresınce yazılıp gönderil-
meyen aşk mektuplannın şaıryazarı, de-
lıdolu, romantik. enerj ık. sempatık v e bıç-
kın şantıye çocuğu olan Mehmet Aslan-
tuğ. SibeFin hayatına giriyor üçüncü bö-
lümde. eh artık sırasıdır diyerek. Tabii
büyük aşkın bedeli de büyük olacaktır.
Genis sevirciyi hedefleven sık
bırışfümı
Kimsenın doğruyu söylemedığı. bil-
mediği. onla da onsuz da edılemeyen.
inışli çıkışlı. renkli ve yıpratıcı bir çızgı-
de gelişen üçüncü erkek ve beraberlik.
gittikçe sevgi ve tutkunun şiddete dönüş-
tüğü, dehşetengız bir ev ıçi kan-koca
meydan savaşlannı da yaşatıyor Sıbel'e.
psikopat eğilimlere sahıp. dengesiz ve
maço mühendisin alışkanlık haline getı-
rip sürekli yınelediği. yer. sınır. zaman ta-
nımaz, fevri hırçınlıklarıyla. Sıbel'in
üçüncü ılişkisi, bireylerin bir uçtan öteki
uca savrulduğu, taşkın, çatışmalı. sevış-
meli. zorlu beraberlik tablolarıyla sürü-
yor. hır gür şamatanın eksik olmadığı. Ve
abartılı kaçmış. okkalı bir final sahnesiy-
le Sibel-Hülya Avşar'ın üç erkekli. üç bo-
lümlü hikâyesi sona bağlanıyor..
Yüzeysellikten pek kurtulamayan.
Fransız sinemasının tadına sahip kimi
özenlı ve hoş bölümleriy le genelde rahat-
lıkla izlenen 'BirKadının Anatomisi\Öz-
kan'ın filmografısine bizce çok bir şey-
lerkatmasada mekânlann oldukça ıyi de-
ğerlendirıldiği, ışıklann (aydınlatmanın)
iyı kullanıldığı. 'alanderinlikli'çerçeve-
lemeleri ve başanlı görüntülennin belır-
ginleştiğı ustalıklı anlatımıyla göz alan.
genış seyırci kitlesıni hedeflemış. şık bir
ış Filmi ızlenımi verdi bıze. Oyunculardan
Uğur Polat'la Taner Bırsel ve Mehmet
Aslantuğ'un öncelıkle dikkatimı çektiği
•Bir Kadının Anatomisi',özctle büy ük öl-
çüde Hülya Avşar'dan kaynaklanan avan-
taj ve dezavantajların altında karman çor-
man kalmış. biçimı hallolmuş, ancak özü
sığ kaçmış. hoş. ama boş bir fılm bizce.
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
Umut-suzluk
"Yüreğim
Sesini yıtiren yüreğim
Duymadın mı zamanları
Güney yelini"
Adana. Ilk kez mi geliyorum buraya, emin değilim.
Gözümün önüne bir resım gelıyor. Kalabalık bir cad-
de, otomobiller. at arabaları. hamallar. boğucu bırat-
mosfer... Ben bu kente gelmiş mıydım. yoksa
"LJmut"tan bir göruntü mü belleğime çakılıp kalan?
Altın Koza'yı kazandığı yılı anımsıyorum. Çürüyen
bir toplumsal düzenin karşısındayükselen birdüşün-
cenin çığlığı olmuştu Yılmaz Güney. Onu tanıdığım-
da minik bir sinema delısiydim. Türk sinemasının an-
lattığı masallardan bunalmış yüreğıme. yüreklerimı-
ze bir umut ışığı düşüımüştü. Yalnızca insanları de-
ğil, hayvanları da sevgi ile kucaklayan yüreği ve bey-
ni, en güzel eserıni "Umut"\a vermışti. Tüm yaşamı-
nı bağladığı, tek üretim aracı olan arabasını artık ta-
şıyamayacak duruma gelen atını yitıren Cabbar'ın
dramını bir şamar gibi çarpmıştı düzenin suratına.
Hem de herkesın anlayacağı bir dılle.
"Umut"un siyasal mesajını küçük bir kedi için bu
denli anlamlı kılan kuşkusuz hayvan Haklarını vurgu-
layan görüntüleriydi. insan hakları ile hayvan hakla-
nnın birbirınden ayrılmaz bir bütün olduğu, daha iyi
nasıl anlatılabılırdı?
Geçen hafta "Dunya Hayvan Hakları Günü" (4
Ekim) sessiz sedasız geldı geçti. Hayvan hakları Ev-
rensel Beyannamesi hâlâ Meclıs'te onay bekliyor. İn-
san Hakları Bakanlığı'nı ortadan kaldıran bir düzen-
den başka ne beklenir?
Yılmaz, insanın tutsaklığı ile hayvanların tutsaKlığı
arasındakı ortaklığı ne güzel anlatmıştı "Sürü"de.
Melike'nin elındeki kafes. yalnızca banndırdığı o can-
lı varlığın kafesı değıl. Melıke'nin kendı kafesıydı ay-
nı zamanda. Kuşlar, pek çok sinemacı için olduğu gi-
bi onun ıçın de özgürluk sımgesıydı. "Duvar"\n dıken-
li tellerinin üstüne konan kuşlar, onun hiç yitırmediği
'umut'un simgesıydı.
Bu 'umut'u köreltmek için ellerınden gelenı yaptı-
lar. 12 Eylül'den sonra tüm yapıtlannı topladılar. yok
ettıler. Adını ansiklopedilerdan bıle sildüer. Ama, onu
unutturamadılar. Bugün adı tüm ülkelerin sinema an-
siklopedilerınde ye-
r alan tek sınemacımız Güney. Yaşar Kemal'le bir-
likte bu ülkenin ve Adana'nın onur kaynağı.
Çevremdekı "sfar"lann halkın sevgısi karşısında
nasıl kabardıklannı, vatan kurtaran aslan rolüne so-
yunduklannı gördukçe onun mütevazı sanatçı yüre-
ğini anımsamadan edemıyorum. Kayserı Ceza-
evi'nden Ahmet Soner'e yazdığı 24.9.1976 tarıhli
mektupta bakın ne demış Selam!.. Biz, bugüne ka-
dar bütün sınavlan orta halli bir öğrenci gayretiyle
verdik. Ama, sınıfta kalmadık... Buradan da en azın-
dan beş numara alıp çıkacağız..." (Ahmet Soner'in
Sorun Yayınlarfndan çıkan kıtabı 'Akıntıya Kar-
şı "dan)
• • •
Adana'da bunları anımsamamak elde değıl. Çün-
kü, benim içın Adana; Yılmaz'la, Yaşar Kemal'le, Or-
han Kemal'le özdeş. Çünkü. Adana 1971'de
"UmuV'u, 1972'de "Ağıt"\ Altın Koza ile ödüllendi-
ren kent. Yıllar sonra Adana'dayım. Ftlmlerden tanı-
dığım Adana'da. Nelerın değıştığini, nelerin değişme-
diğinı anlamaya çahşıyorum. Havaalanında bir Türk
kızı Amerikalı zencı çavuşun ustune atlıyor: "Welco-
me home Sam" (İnanmayacaksınız ama, Adana'ya
patılerimı basar basmaz karşılaştığım sözcükler bun-
lar oldu.) Sonra, gelişen koca koca yapılarla kimljği-
ni iyıce yitıren bir kent. Sonra. açıkhava tiyatrosun-
da onbinlerce Adanalının coşkusu. En büyük teza-
hüratı "tecavüzcü" Coşkun'un alması. Sanatçıları
çekiştıren, arabalarına geçit vermeyen. kısacası sev-
gisinı ifade etmek içın "ınsa'nca" bir yöntem bulama-
yan kalabalıklar. Anlaşılması pek de zor olmayan bir
şiddet duygusu. Değışen ne peki?
Altın Koza Festivalı'ndeki çehşkiler bu değışimi
özetler gibi. Festıval programında ÇASOD-SODER
Dayanışma Gecesı, "Gunumüzden Geleceğe Türk
Şiiri", "Kent Kültüründe Göç Faktöru", 'Türk Sine-
masında Onat Kutiar" tartışmalarının yanı sıra "Ku-
ran'dakilslam", "IslamDinındeDüşünce, Kültür-Sa-
nat" başlıklı tartışmalar... Dayanışma Gecesı'nde
Aziz Nesin'den dızeler, Nâzım'a adanmış türküler
okuyan sanatçılara yönelen tepkiler, dalgalanan üç
hılalli bayraklar.
Adana'da 1995'in sıcak bir perşembesi. Karşılaş-
tığım tüm kediler nereden geleceğı behrsiz bir
'umut'un peşinde sankı. "Onbaşılar 'kebapçısının
kedisi yeni zengin müşterilerın sevgisizliğıni kanıksa-
mış artık; mutfaktaki dostlarının yanından ayrılmıyor.
"Afrodit" Pavyon'un kedisınin hali ondan dokunak-
lı. Eski, küçük pavyonların düşünü kurmakla geçirı-
yor gecelerini. Çünkü Yılmaz'ın kımi filmlerine yan-
sıyan o naif aşk öykülerıne yer yok artık bu gösteriş-
li gazinoda. Dostluk duygularını tumden yıtırmemış
Rus kızlarının okşamalan da olma.sa yaşam lyice çe-
kilmez olacak.
Tabii, bir de şıir olmasa. Adanalı bir şairin, bu yıl Al-
tın Koza Kültür ve Sanat Festivali Şiir Yarışması'nda
"En İyi Şiir Dosyası" ödülünü kazanan Mustafa Em-
re'nin. intihar eden bir sanatçı. balerin Asuman İla
için yazdığı "Ölüm Balesi" şıırinı usul usul söylerken
yakaladım onu. Size de dınletmek istiyorum.
"Üşümüş büyümüş bir kelebek gibi
Kanatlannda göğü indırecek gibi
Süzülüp düşen solgun balerin
Uğultulannı bir gaz bulutunda
Umutlannı bir ışık yumağında
Bırakıp ölume derinden derın
Uçuvermış dirımin elinden
Kınk kanatları havada kalan kuş
Sesini uçup giden buluta sormuş"
GÖSTERİMDEKİ F.İLMLERİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
•
• • •
• • •
* * •
• * •
• •
• •
Apollo 13
Bir Kadının Anatomısı
Braveheart' Cesur Yurek
Chasse aux Papıllons / Kelebek Avı
Full Metal Jacket
Land and Freedom / Ulke ve Ozguriuk
Murıel's VVedding /Evlilik Rüyası
Shallovv Grave / Mezannı Derın Kaz!
Specıes / Tehlıkeh Tür