02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 1995 PAZAR 8 PAZAR KONUGU Cem Ozdemir Alman Federal Parlamentosu 'ndaki ilk iki Türk kökenli milletvekilinden birisi olan Cem Özdemir, 1965 yılında Almanya 'da doğdu. 1963 'te işçi olarakAlmanya ya göç eden bir ailenin çocuğu. Eğitimini ilkokuldan itibaren Almanya 'da sürdürdü. Önce meslek okulunu hitirdi. Klasik lise öğrenimini ise daha sonra gerçekleştirdi, sonra sosyalpedagoji okudu. Üniversiteyi geçen yıl bitirdi. 16 Ekim 1994 tarihinde Almanya 'da yapılan genel seçimlerde Birlik 90/Yeşiller 'in Baden Würtemberg Eyaleî listesinden Alman Federal Parlamentosu na milletvekili olarak seçildi. Son seçimlerde Alman Sosyal Demokrat Partisi nin listesinden milletvekilliğini kazanan Leyla Onur 'la birlikte Federal Parlamento 'ya ilk kez giren Türk kökenli iki milletvekilinden birisi. Özdemir, Almanya göçmeni, tipik bir ikinci kuşak Türk çocuğu. Almancayı Türkçeden daha güzel ve ahcı konuşuyor. Kulağında küpesiyle olağan bir Alman genci görüntüsü çizerken, ülkesine olan sevgi ve baglıhğıyla da ortalama bir Türkgencine benziyor. Özdemir, milletvekili seçildikten sonra ilk resmi gezisini ocakayı başında Türkiye 'ye yaptı. Özdemir 'le Istanbul da görüştük 'SünnettisuL bü tenısiledeımzsin ded\W ORALÇALIŞLAR -Siyasi yasama nasü başladımz? ÖZDEMİR- 15 yaşının sonuna dogru Yeşiller Partisi'nin üyesi oldum. Almanya'daki yasalara göre 16 yaşında partilere girmek mümkün. Daha önce de çevre hareketınde. banş hareketınde yer almışttm. Sıyasetle ilgım okulda başladı. Okulda atom santrallanna karşı yürüyüşler organıze ediyorduk. O yıllarda Amerikan Lockheed başlıklan Almanya'ya yerleştinlecekti. Onlara karşı çıktık. Bu yıllarda Yeşıller Partisi'nden haberdar oldum. Yeşıller tçınde o yıllarda normal klasik lıseye gıtmeyen tek genç bendım Meslek okulunda okuyordum. Türk çocuklan Almanya'da genellikle dil ve kültür sorunlan yüzünden büyük çoğunlukla 'gymansium' adı verilen klasik liseye gidemezler. Meslek okullanna gitmek zorunda kalırlar. Ben de o yıllarda Türk çocuklannın izlediği normal yolu izliyor ve meslek okuluna gıdiyordum. O yıllarda bu göstenlere ve toplantılara katılan herkes ya 'gymnasıum'lu veya yüksek tahsilliydi, bir tek ben öyle değildım. İşçi kökenli, Türkiye kökenli kimse bu toplantılarda yoktu - Bu ilgi sana nereden geldl Eğitimin, kökenin buna pek yatkın olmadığı halde, o yıllarda hangi etkenler seni çevre hareketine çekti? ÖZDEMİR-Çeşıtli nedenler var. Bunu özetleyebilmek oldukça zor. Aılem siyasete karşı açık görüşlüydü. Öğretmenim de sosyal demokrattı. Alman Sosyal Demokrat Partisi'den yerel parlamentoya milletvekili seçildi. Aynca partınin yerel yöneticisı. Ben de öğretmenimin aksine onun partisınden farklı bir partiye girmeye karar verdim. O zamanlar öğretmenimi en fazla kızdıracak partı Yeşiller Partisi idı. Ben de o partıyi seçtim. -1970'liyıllardayeşilhareket büyük bir yükseliş yaşamtştı ve bu yükselişin en önemli merkezi de Alman yeşilleriydi. Daha sonra ciddi bir düşüş ve kriz içine girildL Şimdi durum nedir? OZDEMİR- Şımdi durum iyi Son seçimlerde Almanya'nın üçüncü partisi dururrmna geldik. Her zaman üçüncü parti olan FDP'yı (Alman Liberal Partısi) bu seçimlerde ilk kez geçtik ve onlar dördüncü duruma düştüler. - Ama ikiyd önce büyük bir durgunluk vardı? ÖZDEMİR- Bunun nedeni de yeşillerin kendilennden kaynaklanıyordu. Parti içinde vitalısm-reform kanadı çekişmelerinden dolayı. kendı içimıze dönük sorunlarla uğraşıyorduk. Dığer bir mesele ise iki Almanya'nın bırleşmesi konusunda ortaya çıkan soruna Yeşiller Partisi'nin ciddi bir cevap verememesiydı. Seçmenler bu konuda bizden çözüm önerileri bekliyordu. Biz ise iç çatışmalarla meşgulduk. Bunun bedelini ödedik ve bundan ders aldık. Daha sonra yapılan eyalet seçımlerinin hemen hepsini kazandık. Hatta Hessen'de iktidar ortağı olduk.. Yeş»er ve iktjrtar - Yüzde kaç oy aldınız son seçimlerde? ÖZDEMİR- Yüzde 7.4 oy aldık. FDP ise yüzde 7.1 'de kaldı. Onlan ilk defa geçtik. Yine ilk kez parlamento dışı kalan bir partı yenıden parlamentoya girmiş oldu. Şimdiye kadar bunu hiçbir parti başaramamıştı. Biz çocukluk hastahklannı aştıktan sonra bir ihtiyaca cevap verdığimiz için yeniden halkın desteğıni kazandık. - Parlamentoda kendinize en yakm siyasi parti olarak hangi partiyi görüyorsunuz? ÖZDEMİR- Her şeyden önce şunu söyleyeyim. PDS (Demokratik Sosyalist Parti- Doğu Almanya'daki iktidar partisi Sosyalist Birlik Partisi'nin yenne kuruldu) ile bir koalısyon kesinlikle olamaz. Bunu daha önce teorik olarak düşünüyordum. Şimdi Meclis'te Doğu Alman eyaletlerinden seçilmiş milletvekili arkadaşlanm var. Bunlann birçoğu bu partinin yönetımde olduğu dönemlerde cezaevlerinde yatmışlar. Çok acılar çekmişler. O sistemi 40 sene yöneten kişilerle biz koalisyon kuramayız. Doğu Almanya'da o yılllarda muhalefet yapan arkadaşlanmız vardı ve onlan içeri atan, eziyet edenler ise şimdi PDS içindeler. - PDS yönetimi o geçmişi eleştirdiğini ve kendini değiştirdiğini defalarca açıkladı? en, PKK'nin eylemlerine her zaman sert eleştiriler yönelttim. Bu yüzden birçok Kürt arkadaş bana kızdı. Beni çeşitli dernekler engellemek istediler. Delege toplantısında da Meclis listesine ahndıktan sonra bile engellemeye çalıştılar. Bir taraftan da bana Kürtçü diyorlar. Artık iki taraf bir araya gelip karar versin. en Kürtçü müyüm, Türkçü müyüm? Ben de diyorum ki: Ben ne Türkçüyüm, ne de Kürtçüyüm. Bana aşırı milliyetçilik hiçbir şey ifade etmiyor. Ben insanhktan yanayım, banştan yanayım. Demokrasi çerçevesinde bir çözümden yanayım. eşiller her zaman belli tabulan yıkmak ıçın ortaya çıkmıştır. Bu tabulardan birisi solu ve sağı olan ikili bir parlamenter sistem. Almanya'da durum aynı. Bu ikili yapıyı biz reddediyoruz. Birçok konuda Hıristiyan Demokratlar'la Sosyal Demokratlar o kadar çok benzeşiyor ki, bunlan ayırt etmek mümkün değil. ÖZDEMİR- PDS hem geçmişi eleştinyor. hem de bu sorumluluğun ortaklan bu partı içinde yer ahyor. PDS bu tür kişilerle ilgili net bir ruturn almadı. Halen Doğu Alman Güvenlık Örgütü STASi dosyalannda bu partinin yönetıcilerinin sorumluluklan temıze çıkmadı. CDU (Iktidardakı Başbakan Hetanut Kohl'un başkanı olduğu Hıristiyan Demokrat Birlıği) ıle de koalisyon yapamayız. Onlann da artık muhalefete geçmesi gerek. Muhalefette kendisini düzeltmeli ve yaşlı kafalan emekliye ayırmalı. Şu anda koalisyon yapabıleceğimiz tek partı Sosyal Demokratlar. - Siz ortaya çıktığınızda sisteme çok muhalif mesajlar veriyordunuz. Şu anda ise parlamentoya girmek, o çok eleştirdiğiniz sistemin çürümüş partileriyle koalisyonlar kurmak gibi hesaplar içindesiniz. Zaten eyaletlerde Hıristiyan Demokratlar'la ve Sosyal Demokratlar'la koalisyonlara giriyorsunuz. Yakında merkezi hükümet içinde de yer alabileceğiniz anlaşdıyor. Se oldu sizin eski ideaUerinize? ÖZDEMİR-Yeşiller her zaman bellı tabulan yıkmak içın ortaya çıkmıştır. Bu tabulardan birisi solu ve sağı olan ikili bır parlamenter sistem. Almanya'da durum aynı. Bu ıkıli yapıyı biz reddediyoruz. Birçok konuda Hınstıyan Demokratlar'la Sosyal Demokratlar o kadar çok benzeşiyor ki, bunlan ayırt etmek mümkün değil. Sosyal Demokratlar 40 senedir tek basına Kuzey Ren Westfalia'da iktıdardalar. Onlann uygulamalanyla CSU'nun (Hınstiyan Sosyal Birliği) faşıst diye nitelenen Josep Strauss zamanında yaptıklanndan hıç farkı yok. - Sizin farkınız ne? ÖZDEMİR-Yeni birpartıyiz. Diğer partılerden farklı olarak hiçbır lobiye bağh değıliz. Diğerlerinin söyleyemedığı şeylen söyleyebıliyoruz. - Yann siz de büyük bir parti haline gelirseniz ve iktidar hesaplan içine girerseniz -ki şimdiden bazı eyaletlerde iktidar ortağı durumundasımz- aynı tehlike sizi de beklemiyor mu? Bunu karşı ne gibi önlemleriniz var? ÖZDEMİR- Şu anda partimizde gayet iyi bir dıyalog var. Örneğin genç ışverenler bizim partımizdekı ekonomi ve çevre uzmanlannı çağınyorlar. Bızim de bu konulan tartışmaya ihtiyacımız var diyorlar. Bu konuda Hıristiyan Demokratlar'ın ve Sosyal Demokratlar'ın hiçbir çabası yok. Bu konularda ilgınç öneriler yalnızca Yeşiller Partisi'nden geliyor. Bu nedenle en ilgınç tartışmalar Yeşilier'le işverenler arasında oluyor. Biz onlara, eğer siz Almanya'nın ılenye dönük pazarlannı kaybetmek ıstemiyorsanız, çevTe konusunda bır numaralı ülke olmamız gerekir, diyoruz. PetraKeiy'ninölümü - Yeşiller'in ünlü isimlerinden Petra Kelly geçen yıl dramatik bir şekilde öldü. Bunun partiniz üzerinde ne gibi etkisi oldu? ÖZDEMİR- Yeşıller Partisi geçmişte çok cıddı hatalar yaptı. Bunu kabul etmek gerekiyor. Bu hatalardan birisi de kendi önde gelen isimlerimize karşı yaptığımız hatalardır. Otto Schily gibi önemli bir parti adamımız bu yanlışlann sonucu sorulanna dönüşerek gelışiyor. Öğleyin 12'de yayımlanan bu programı genellikle evde oruran yaşlı kışıîer izlıyorlar. Bu tür insanlann sakin ve dengeli kışıler olduğunu düşünüyordum. İlk telefon geldı ve tepki şu: Bu sünnetli adam nasıl bizim Mechsımize girebılir. Bu Meclis'e sünnetlinin girebilmesi mümkün değil. O adam orada ne anyor, diye tepki gösteriyor. Yaşlı bir Alman kadın söylüyor bunlan. Yanımda ülkenin en deneyimli gazetecileri var. Bu soru karşısmda tutuldular ve ne diyeceklerini bilemediler. Gazetecilerin önünde düğme var isterlerse bu telefonu kesebılir. Ama her iki gazeteci de şaşkınlıktan düğmeye basmayı bile akıl edemediler. Bunun üzerine ben söze gırdim. Bu soruyu memnunlukla karşıladığımı behrttim ve şöyle devam etrim: Ben Meclis'e girmenin sünnetle bir ilgisi olduğunu sanmıyorum. Ama siz madem böyle söylüyorsunuz, Meclis'e girme 'Savaş karşıtıyım, iki ülkede de askere gitmeyi kabul etmedim' olarak Sosyal Demokrat Partiye gitti. Petra Kelly gibi önemli bir isme parti gereken değeri ve önemi vermedi. Onun parti içindeki önemini kavrayamadık. Bizim bu hatalanmız da onun ölümüne yol açan nedenlerden biri oldu. Onu tanıyanlar ve çe\Tesındeki kişilerin yorumlan da bu yönde. - Gelelim Türkiye ile olan iliskilerinize. Türk kökenli bir Alman parlamentersiniz. Bu nasıl bir duygu. İlk kez bir Türk çocuğu Alman Parlamentosu 'na giriyor. Alman ırkçüan bunu nasıl karşıladüar? ÖZDEMİR- Size küçük bir örnek anlatayım: Seçilmem yalnızca Türkiye'de değil, Almanya'da da ilgiyle karşılandı. Faks ve telefon yağmuruna uğradım. Seçimden bır hafta sonra Alman Birinci Televizyon kanalında 45 dakikalık bir yayına çıktım. Bu program aynı anda radyodan da yayımlanıyordu.lzleyiciler canlı olan bu yayın sırasında telefonla anyorlar ve soru yöneltiyorlardı. Bu program arayanlann hiç aracısız ulaştığı tek program. Telefonlar hiçbir kontrolden geçmiyor. İki tarafımda iki tanınmış gazeteci oturuyor. Önce program onlarla sohbetle başlıyor, giderek izleyicilerin koşullannı tekrar okuyayım, isterseniz adresinizi verin, sıze elde ettiğim sonuçlan bildiririm. Kadın yeniden hakaret etmeye devam edince düğmeye basıp sesini kestim. Ardından ikinci telefon. Yine yaşlı bir kadın: Bu adam Asyalı, bu adam Müslüman, bu adam bizim Meclisimizde ne anyor, bunun bu Meclis'te ne işi var, diye bağınp hakaret etmeye başladı.. Üçüncü telefon: Yine bir Alman. Bu defa genç birisi. Benden özür dilıyor. Telefonlar nedenıyle çok üzüldüğünü söylüyor. "Başınıza sık sık böyle şe>ler geliyor. Gazeteler de yazdılar. Ne yapacağunı bilmiyorum, sizden Alman halkı adına özür dilemek istiyorum"diyor. Ben araya girdim, özür dilemeniz gereksiz diyerek sözlerimi şöyle sürdürdüm: "Ben de Alman vatandaşıyun. Ben onlan seçmedim, onlar beni seçti. Birlikte vaşamak zorundaytz. Bunu kabul etmek zorundayız. Böyleleri de var, sizin gibüeri de var, benim gjbileri de var. Bu her toplumda ö\ledir. Bunu hoşgörmetniz gerekiyor." - Türk tarafından da çeşitli tepkiler aldığınız anlaşıhyor. Hürriyet gazetesinin Almanya basktsmda sizinle ilgili bir haberde şöyle diyor: Küpesini sevsinler. Ve sizin siyasi görüşlerinize ilişkin ağır ifadeler kullandıyor. Başka benzer tepkiler de aldığınızı sanıyorum. ÖZDEMİR- Ben Tübıngen'de oturuyorum. Seçim bolgem ise Ludwisburg. Oturduğum yerden milletvekili olamadım. Nedeni şu: Tübingen'de daha önceki seçimlerde adaylığımı koydum ve kaybettim. Bunun iki nedeni var: Birinci neden Bosna- Hersek. Partim içinde bu konuda muhalif gruba dahilim.Batı'nın Bosna-Hersek politikasını eleştıriyor ve karşı çıkıyorum. Ustelik ben pasifistim, bu yüzden Türkiye'de askerliğimı yapmayı reddettim ve yurttaşHktan çıkanldım. Almanya'da da askerliğimi yapmadım. Çünkü savaşa karşıyım, askerlige karşıyım ama, bazı istisnai durumlar var, Bosna-Hersek gibi. Orada pasifist olmak yetersiz kalıyor. Mahatma Gandi'nın de kabul ettiği gibi bazı hallerde ınsanın kendini savTinması en doğal hakkı. Pasifızm de bu durumlan kabul ediyor. Ne yazık ki partimdeki çoğunluk bunu böyle görmüyor. Bu nedenle Bosna-Hersek'tekı silah ambargosunun kaldınlmasını istedım. İkinci neden: Türkiye politıkası. Adaylığım içın toplantı salonuna girerken kapının solunda ve sağında Kün kökenli arkadaslar duruyordu ve bildiri dağıtıyorlardı. Bildiride benim için bu adam Türkiye'nin adamıdır, Kürt düşmanıdır, MtT ajanıdır, bu adam büyükelçiyle görüşüyor. Bu adam başkonsolosun kokteyline gidiyor. Bu adam Türkiye çızgisinde, dediler. Bu iki suçlamayla oturduğum bölgeden seçilemedım. 'Türk düşmanhğı yapnnyopunf Bunun üzenne Ludvvısburg'dan aday oldum ve oradan seçildim. Hürriyet gazetesinin haberine gelince: Ben, PKK'nin eylemlerine her zaman sert eleştiriler yönelttim. Bu yüzden birçok Kürt arkadaş bana kızdı. Beni çeşitli dernekler engellemek istediler. Delege toplantısında da Meclis listesine ahndıktan sonra bile engellemeye çalıştılar. Bir taraftan da bana Kürtçü diyorlar. Artık iki taraf bir araya gelip karar versin. Ben Kürtçü müyüm, Türkçü müyüm? Ben de diyorum ki: Ben ne Türkçüyüm, ne de Kürtçüyüm. Bana aşın milliyetçilik hiçbir şey ifade etmiyor. Ben insanlıktan yanayım, banştan yanayım. Demokrasi çerçevesinde bir çözümden yanayım. Bana gazetede saldmlmasının nedeni, Tuncelı olaylanndan sonra, köylenn yakılmasından sonra bir konferans vermiş ve bu toplantıyı Almanya'da KOMKAR isımlı bir dernekle birlikte yapmıştım. Bunu bütün Alman televizyonu ve gazeteleri yayımladılar. KOMKAR demokratik çizgide olan Kürt örgütlerinden birisi. PKK ayn, onlar ayn benim için. Milliyet gazetesi bunu olduğu gibi güzel bir şekilde verdi. Ben orada şunları söyledim: Biz Türkiye'nin önemini biliyoruz. Bu nedenle bir dost olarak Türkiye'yi eleştırmek zorundayız. Bunun Türk düşmanlığıyla ne alakası var? Özgür Ülke'ye bomba atılmasına ben karşıysam, Özgür Ülke'de çıkan yazılan onayladığım anlamına gelmez. Ama bir gazeteye atılan bomba, basın özgürlüğüne atılan bir bombadır. Bunu ne yazık ki anlatamıyorum Demek ki hata bende. - Miüetvekilleri sizi nasd karşıladüar? ÖZDEMİR-O da ılginç. Konuşmam sürekli alkışlandı. Gelenek, her partinin milletvekılinin kendi arkadaşının konuşmasını alkışlaması şeklindedir. Beni ise neredeyse bütün partilerden milletvekillen alkışladılar. Bu, ., K """ : ";'it ; konuşmamm zabıtlanna da geçtf. Konuşmamın sonunda dığer partilerden çok sayida milletvekili gelip beni tebrik ettı. Ben de buna çok önem veriyorum. Türkiye'ye yönelik, göçmenlere yönelik bir şeylen değiştırmek istiyorsak daha geniş kitleye ulaşmamız gerekiyor. Partili arkadaşlanmın söylediğine göre Hıristiyan Demokratlar ilk kez bir yeşil milletvekilini alkışlamışlar. Ben Türkiye konusunda yumuşak bir konuşma yapmasaydım onlar alkışlamazlardı. - Türkiye 'nin Avrupa 'nın çeşitli örgütlerine girmesi konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bu konu sizin oralarda nasıl değerlendiriliyor? ÖZDEMİR-Ben Turkıye"nın Avrupa Topluluğu'na gırmesınden yanayım. Gümrük Birliği'ne de girmesinden yanayım. Bunun içın elimden geleni yapmak istiyorum. Böyle bır şey gerçekleşmezse bu hem Türkiye için, Avrupa için de kötü olacak. Ama bu konuda Türkiye'nin yapması gereken şeyler var. En önemlısi demokratikleşme paketi. Meclis'ten bir türlü geçemedi. Vaatler yerine getinlmedı. Biz elimizden geleni yapmak istiyoruz. Örneğin Sıvas olaylanyla ilgili mahkemenın verdiği karar. Bu kararla, DEP karannı karşı karşıya getirince şaşkına dönüyoruz. Bunu Batılı ınsana anlatmak çok zor. - Siz, Türkiye demokratikleşme yolunda adtm atmazsa, Batı kurumlarında yeri yok mu demek istiyorsunuz? ÖZDEMİR- Şunu tekrar söyleyeyim. Türkiye'nin AT'ye gırmesi hayati önemde. Türkiye için de Avrupa için de çok önemli. Mutlaka gerçekleşmesı şart. Bunun gerçekleşmesi için Türkiye'nin bir şeyler yapması şart. Türkiye'de hastalık haline gelmış şöyle bir anlayış var: A\Tupa bize karşı, bütün dünya bize karşı, herkes bizim düşmanımız. Türkün Türkten başka dostu yok. - Böyle bir durum yok mu? ÖZDEMİR- Ben ona pek inanmıyorum. Iğneyi kendine batır diye bir atasözü vardır. Bunu önce uygulamak gerekiyor. Bu Almanya için de Türkiye için de gerekli. Aynı kompleks, benim birçok Yunanlı arkadaşım var, onlarda ortaya çıkıyor. - Buna dar milliyetçilik diyebilir miyiz? ÖZDEMİR- Geç gelişmiş ülkelerde bu tür kompleksler zaman zaman oluyor. Türkiye'dekı milliyetçilik hastalığı gelişmiş bir hastalık değil. Bu hastalık Avrupa'dan gelme - Türkiye'de nasıl bir program uygulayacaksınız? ÖZDEMİR- însan Haklan Vakfi aleyhinde açılan davayla ilgili bazı zıyaretler yapacağım. Bu davanın karan ayın 1 l'inde. Bu dava çok önemli. Ben dava ile ilgili Alman parlamenterlere bir çağn yaptım. Bu çağnyı çok sayıda milletvekili imzaladı. Bunlar içinde en önemlısi Hıristiyan Demokratlar'ın Türkiye politikasını belirleyen Bay Kosindyk'ın bu çağn>T imzalamasıydı. Sayın Cindoruk'a ileteceğim. Cumhurbaşkanı ile görüşeceğim. Cem Boyner'le, Ercan Karakas'la. Mahmut Alınak'la görüşeceğim. Alman vatandaşlığına geçişte Türkiye. yurttaşlanna bazı zorluklar çıkanyor, bunu yetkililere anlatacağım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle