02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 1995 PAZAR 14 KULTUR Yılmaz Güney'in dokümanter filmi hazırlanıyor Sanat, her şeyi vaat eder, hiçbîr şeyi değiştirınez Kültür Servisi - Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Vakfi, Yılmaz Güney'in onuncu yıldönümünde, sinemacı, sanatçı ve insan kişiliğini konu alan bir dokümanter film hazırlıyor. Yönetmenliğini Ahmet Soner'in yaptığı film, daha önce bu konuda yapılmış olan 'Yılmaz Güney Belgeseü", 'Duvarm Etrafinda', 'Yılmaz Güney ve Ülkesi' gibi belgesel fılmlerden, Türkiye'de yapılan ilk çalışma olması özelliğiyle aynlıyor. Bu belgesellerden yararlanılmakla birlikte, önemlı ölçiide tanıklıklara dayanan filmde, Güney'in Adana'daki ilk gençlik yıllanndan oyunculuk yıllanna, yönetmenlik yıllanndan hapishane yıllanna ve Paris'e kadar uzanan yaşam öyküsü, yakınında bulunan, onunla calışan ve aynı cezaevinde yatan kişilerin anılanna dayanılarak anlatılıyor. Filmde özel kişilerin arşivlerinden edinilen, Yılmaz Güney'e ait fotoğraf ve mektuplann yanı sıra basında yer almış haberlerle, televizyonda yayınlanan haber ve görüntülere de yer verilecek. Bir ayı aşkın bir süredir devam eden çalışmalarda şimdiye dek yönermen Yılmaz Atadeniz, Atrf Yılmaz. yapımcı-yönetmen Hasan Kazankaya. reji asistanı Muzaffer Hiçdurrnaz. yazar Özdemir Ince ve Erdal Öz, görüntü yönetmeni Kaya Ererez, set amiri Selahattin GeçgeL set teknisyeni Mevlut Ekinci, oyuncular Ayşe Emel Mesçi, Güven Şengil, sinema yazarlan Atilja Dorsay, Ha>Tİ Caner, Agah Ozgüç ve Onat Kutiar ile görüşmeler yapıldı. Onat Kutiar, The Marmara Oteli'ndeki Cafe Marmara'ya yerleştirilen bombanın patlaması sonucu yaralanmasından 48 saat önce yapılan çekimde 52 dakika konuştu. Önümüzdeki günlerde Yılmaz Güney'in eşi Fatoş Güney, oğlu Yümaz Güney, Gani Turanu, Ali Uğur, Atilla Ergüo, Abdurrahman Keskiner, İrfan Atasoy, Abdurrahman Palay, Tunç Başaran, Tank Akan, Melike Demirağ, Yaşar KemaL Fatnıa Girik. Hürya Koçyiğit, thsan Gedik. Bülent Oran, Aytaç Arman. Şanar Yurdatapan, Halil Ergün, Kadir Savun, Kamil Dede. Necmi Demir ve Ilkay Demir'le röportaj yapılacak. Bu isimlerin dışında yirmiyi aşkın kişiyle de çekimler yapılacak. Teknik hizmetlerini Ram-Data'nın üstlendiği. genel koordinatörlüğünü Feyzan Nizam'ın, kameramanlığını Eşref Okay'ın yaptığı filmin çekimlerine Adana ve Mersin'de de devam edilecek. Uluslararası Nâzım Hikmet Şiir Ödülü Adonis'e ödülu 14 ocakta verilecek Kültür Servisi - Nâzım Hik- met Kültür \e Sanat Vakfı tara- fından bu yıl ilki düzenlenen "Uluslararası Nâzım Hikmet Şiir Ödülü". cumartesi günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda ya- pılacak bir törenle şair Adonise verilecek. John Berger. Cevat Ça- pan, Memet Fuat, Selahattin Hi- lav, Henrik Nordbrandt. Titos Patrikyos ve Andrei Vbznesens- ki'den oluşan uluslararası jüri, ge- çen ay tstanbul'da toplanmış ve ilk ödülün Arap şair Adcnis'e ve- rilmesine oybirliğiyle karar ver- mişti. Jüri, Adonis'in yapıtlannın sanatsal degeri ve duşünsel içeri- ğinin niteliğinı göz önüne alarak bu karara vardıklannı belirtmişti. Cumartesi günü Kültür Bakanı Timurçin Savaş'ın açılışını yapa- cağı ödül törenine jüri üyelerinin yanı sıra Sezen Aksu, Genco Er- kal, Müjdat Gezen, Aziz Nesin, Arif Sağ, Cüneyt Türel ve Erol Uras katılacak. Sekiz bin dolar ve plaketten oluşan Uluslararası Nâzım Hik- met Şiir Ödûlü'nün kazanan Adonis, 1930 Suriye doğumlu. Ülkesinın bağımsızlığa kavuşma sürecini yaşayan Adonis, Suri- ye'de bulunn Fransız kuvvetlerine karşı gösteriler örgütledi. İlk şiirlerini de bu sıralarda ya- yjmladı. Beyrut Saint Joseph Universitesi'nde doktorasını yap- tı. Ortadoğu'dan Fas'a kadar tüm Arap şiirini etkileyen Adonis, Arap şiir geleneğinden koparak şiiri özgürleştirdi ve Arap şiirinin kendi kimliğini yitirmeksizin dünya şiiriyle ilişki kurmasına çalıştı. 1971 yılında Suriye-Lüb- nan En tyi Şair Ödülü'nü, 1986'da Brüksel'de Uluslararası Şiir Bienali Büyük Ödülü'nü ka- zandı. Adonis, 1983 yılında Paris'te Stephen Mallarme Akademisi Üyesi seçildi. Adonis, 1961 yılın- dan bu yana Paris'te yaşıyor. Kültür Servisi - Yladimir Na- bokov'un romanı 'Lolita', Adrian Lyne tarafından ikinci kez sine- maya aktanlıyor. 'Lolita' ilİc kez 1962 yılında beyazperdeye aktanlmış, yönet- menliğini Stanley Kubrick'in üstlendiği, başlıca rollenni Ja- mes Mason, Shelley VVînters, Pe- ter Sellers ve Sue Lyon'ın paylaş- tığı ve 'vahşi, son derece eğlenceti bir komedi' olarak nitelenen bu filmin senaryosunu Nabokov kendisi yazmıştı. Lyne'in yeni yetme kızları baştan çıkaran dâhi, delı ve sa- natçı Humbert Humbert rolü için Daniel Day Lovis'i düşündüğü belirtiliyor. Lyne'in HaroM Pin- ter'a ısmarladığı senaryoyu red- detmeye karar vermesiyle, 'Loli- 12-13 yaşında birine oynatma konusundaki kararlılığı. büyük olasılıkla filmin ticari başansını garantileyecek. Bu filmi Andrei Tarkovsky çekseydi hiç kuşkusuz her istedi- ğini yapabilecektı. Ancak Lyne'in de sansürle başının der- de girmesi olasılığına pek fazla şans tanınmıyor. Romanda cıddi, toplumsal açı- dan önem taşıyan bir öğe bulup ön plana çıkarması bekleniyor. 'Lolita' dört Amerikalı yayıncı tarafından reddedildikten sonra 1955 yılında Olympia Press ya- yınevi tarafından yayımlanmıştı. Kitabı reddeden yayıncılardan biri. Lolita'nm 12 yaşında birer- kek çocuk olması. Nabokov'un da aşın derecede süslü biçemi • Vladimir Nabokov'un romanı 'Lolita', Adrian Lyne tarafından ikinci kez sinemaya aktanlıyor. Yeni yetme kızlan baştan çıkaran dâhi, deli ve sanatçı Humbert Humbert rolü için Daniel Day Lewis' düşünülüyor. ta'nın yeni versiyonunun iyi bir film olacağı yolundaki umutlar söndü. Ancak Lyne'in kitaba Kub- rick'den çok daha sadık kalacağı da bir gerçek. 1962 yılında çeşitli kısıtlama- larla karşı karşıya kalan Kub- rick'in, Lolita rolünde, ondan en az beş yaş büyük hoş bir yetişkin olan Sue Lyon'ı oynatmak zorun- da kalması, Humbert'ın Loli- ta'ya aşkının bütünüyle yasak bir tutkudan çok sıradan bir sabit fi- kir olarak algılanmasına neden olmuştu. Lyne'in Lolita rolünü yerine kısa, 'gerçekçi' rümceler kullanmış olması halinde kitabın içeriğinin bir ölçüde kabul edile- bilir hale gelebileceğini ileri sür- müştü. Nabokov ise 50'li yılların Amerikası'nda 'Lolita' kadar ka- bul edilemeyecek iki şey daha bulunduğunu söylemiştı: Bir be- yazla zencinin başanlı evliliği ve mutlu, yararlı bir yaşam sürüp, yüz altı yaşırıa geldiğinde uyku- sunda huzur ıçinde ölen bir tann- tanimaz. 'Lolita' kısa sürede soft porno bağlamından çıktı. 'Kirli' bir ki- tap olarak sahip olduğu ün. çok satılmasını sağladı. Böylece Na- bokov da sıkıcı akademik hayat- tan kurtularak, bütün zamanını yazmaya ayırabilmişti. 'Lolita' geniş kitlelerce bir başyapıt ola- rak tanınırken, yazar ölmeden önce, 1977 yılında iki başyapıt daha yazdr. 'Pale Fire' ve 'Transparent Things'. Nabokov'un 1926 yılın- dan beri başyapıtlar üretmekte olduğunun anlaşılması zaman al- mıştı. Nabokov'un Rusça'dan olduğu kadar, sonradan öğrendiği Ingi- lizce'den aldığı ifade gücü, za- manın kasvetli Anglo-Amerikan gerçekçiliğiyle keskin bir karşıt- lık oluşturmuş, insanı büyüleyen tümceleri, John Updike ve Mar- tin Amis'in de aralannda bulun- duğu yazarlardan oluşan yeni bir kuşağa esin kaynağı olmuştu. Nabokov, bir gazetede okudu- ğu, Paris Hayvanat Bahçesi'nde bir maymuna resim yapmayı öğ- reten bekçıyle ilgılı haberden esinlenerek Lolita'yı yazdığını söylemişti. Maymunun çizdiği ilk anlaşı- labilir resimde, kafesinin par- maklıklan vardı. Humbertın de- hasının ve eşsiz nesrinin başara- bildiği de buydu işte. Inanılmaz icatlarıyla. parlak ayrıntılarla. kafesinin parmaklıklannın res- mini yapıyordu. Humbert, bir düzen, güzellik ve yetkinlik yaratan kendi deha- sının tutsağıdır; kendi ımgelem gücü ve tutkusu dışında varola- maz. 'Lolita'nın iletisi ise şuydu. Sanat her şeyi vaat eder ama hiç- bir şeyi degiştirmez. Parmaklık- lardan başka bir şeye dönüş- meyen yetkin ve üstün göriin- tüler sunar bize. 'îlahi amacın işlevsel nesneleri'ni yarattı Kültür Servisi - tsviçreli sanatçı Max Bill mimar ve ressam olarak uluslararası alanda tanınan bir sa- natçıydı. Geçenlerde 85 yaşında ya- şama veda eden Bill, yapıtlartm da- ha çok 'tasarun; flahi amacın işlev- sel nesneleri' olarak nitelıyordu. 1930'lu yıllarda mimar olarak en- gelleyici durumlarla karşılaşan Bill, grafik tasanmcılığına yönelmiş, bu alandakı çalışmalan ona ülkesi dı- şında da ün kazandırmıştı. Savaştan sonra yayımladığı ve insanlar tara- fından oluştunılan bir çevrede her bır nesnenin önemini vurguladığı 'Form' adlı kitabı, onu sanat okulla- nnda bir kahraman haline getirmiş, bir kuramcı ve somut sanatın önde gelen savunucusu olarak büyük bir prestij kazanmıştı. Çocukluğu mekanik bir verimli- lik atmosferi içinde geçmişti. 1952 yılında Uygulamalı Sanatlar Oku- lu'nun ikinci sınıfındayken yaptığı îsviçreli mimar ve ressam Max Bill'in bu anıta yaklaşımı, kullanıcının ürünle olan asıl ilişkisinin çok büyük önem taşıdığı bir inancı yanıtlayan tasanmcının yaklaşımıydı. Sanatçı geometrik biçimleri benimseyerek, entelektüel, genellikle de matematik bir düşünceyi estetik yapıya sokmaya çalışıyordu. bir çömlek, Paris'teki Dekoratif Sa- natlar Sergisı'nin lsviçre'ye aynlan bölümünde sergilenmek üzere seçil- mişti. Bu. kariyerini belirleyen et- kinliklerden bıriydi. Mimarlık eğiti- mi görmek üzere Bauhaus'a baş- vurdu. Bill yapıtlannda ve yazdık- lannda, Bauhaus'ta ders veren so- mut sanatın kuruculanna borcunu ifade ediyordu. Eğitimini tamamla- dıktan sonra, 1929 yılında avant- garde fotoğrafçılığın. Rus yapısalcı- lığının, somut ve gerçeküstü resmin gelişını haberleyen Zürih'e döndü. 30'lu yıllarda fotoğrafçı eşi Binia Spoerri'nin de yardımıyla poster, reklam broşürü ve kitap tasanmı yapmaya başladı. Grafik tasanmcı- lığının ilk klasik parçaiannı üretti. 1936'da Milano Trienali'nde Büyük Ödül'e değer görülmesiyle ilk bü- yük başansını kazandı. Bu trienal ona heykellerinden bı- rini sergileme fırsatını verdi. Bu heykel, önde gelen savunuculann- dan biri haline geldiği somut sana- tın örneklerinden biriydi. Somut sa- nat, geometrik biçimleri benimseye- rek, entelektüel, genellikle de mate- matik bir düşünceyi estetik yapıya sokmaya çalışıyordu. Bill, 1952 yılında 'Bilinmeyen Si- yasi Mahkûm' adlı başyapıtıyla bir anıt yanşmasına katıldı. Seçici ku- rul, yapıtına verdiği bu ısimle ne demek ıstediğini sorduğunda " Ya- radıhştan özgür ve kendi sorumlulu- ğunun bilincinde dürüst bir adam" yanıtını vermıştı. Bu düşünce, ' bi- çim ve fikrin özdeş olduğu, sanatçı- nın her bir aynntıyı \'azgeçilmez ve kasıtlı olarak gösterebildiği bir çö- züm'de simgelenmişti. Bill'in bu anıta yaklaşımı. kulla- nıcının ürünle olan asıl ilişkisinin çok büyük önem taşıdığı bir inancı yanıtlayan tasanmcının yaklaşımıy- dı. 'Form'adlı kitabında. 'Yirminci Yüzyıl Ortasında Tasanmcılığın Bir Bilançosu11 alt başlığını taşıyan çi- zimler: sanatçının heykeltıraşlığı kadar, tasanmcılığının endüstri açı- sından üretilmiş nesnelennı. bilim- sel modellerin ve jeolojik yapılann fotoğraflanyla birlikte bir daktilo kılıfı, saç fırçası, masa lambası, ma- sa ve sandalyeleri de kapsıyordu. Oscar için 24 Avrupa filmi yanşacak Kültür Servisi - Bu yıl En İyi Yabancı Film Oscan için yirmi dört Avrupa filmi ynşacak. Bu filmler arasında, Belçi- ka'dan Gerard Corbiau'nun 'Fa- rinelli". Fransa'dan Andre Techi- ne'nin 'Les Roseaux Sauvages', Almanya'dan Margarethe von Trotta'nm 'The Promise', Maca- ristan'dan Janos Szasz'ın 'Woy- zeck'. ttalya'dan Gianni Ame- lio'nun 'Lamerica', Makedon- ya'dan Milcho Manchevski'nin 'Before the Rain'. Polonya'dan Krzysztof Kiesiovvski'nin 'Trois Couleurs: Blanc-Üç Renk: Be- yaz*. Portekiz'den Joao Botel- ho'nun 'Three Palm Colours', Rusya'dan Nikita Mikhalkov'un 'Burnt by the Sun', Ispanya'dan Jose Luis Garoi'nin 'Cradle Song', Isveç'den Colin Nut- ley'nin 'The Last Dance' adlı filmleri de bulunuyor. Listede eski Yugoslav cumhuri- yetlerinde dört film var. 45 yıldır fotoğraf çeken Jane Bown, içgüdülerine çok güveniyor 'Zaman vegünışığı, düşmanlarım' Kültür Servisi - Jane Bovvn'ın ilk fotoğrafı bundan kırk beş yıl önce 'TheObserver'da yayımlanmıştı. tlk yapıtlan daha çok çocuklan konu ediyordu. Gazetenin o zamanki fotoğraf editörü MechtiM Navviasky, ona bir telgraf göndererek Bertrand RusseH'la eşinin Londra'daki otellerinde kahvaltı ederken fotograflannı çekmesini istemişti. Nawiasky, Jane'in çektiğı inek gözü fotoğrafını görmüş ve bir ineğin gözünü çekebildiğine göre, her şeyin fotoğrafını çekebileceğini düşünmüştü. Jane BOWTI, Bertrand Russell'ın kim olduğundan pek emin değildi. Ama bu işin üstesinden gelmeyi başardı. 1994 yılının bitiminden kısa bir süre önce yine Londra'da bir otelde Woody Alİen'ın fotograflannı çekmişti. Russel'dan bu yana Amerikan başkanlannın, Ingiltere başbakanlannın (Thatcher ona "Konuşmak için değil, fotoğrafımın çekilmesi için buradayım" demişti), Beckett'tan Betjeman'a pek çok yazann fotoğrafını çekmiş, beş kitap yayımlamıştı. Mesleginin yaşamındaki yerini "Zaman ve •Mesleği yaradılışıyla özdeş. Fotoğrafçılık dünyaya ışığın ve gölgenin biçimlerinden oluşan estetik bir açıdan bakmayı gerektiriyor. Kendini hâlâ profesyonel bir fotoğrafçı olarak görmüyor. Buna karşılık içgüdülerine çok güveniyor. günışığı benim düşmanlanm. Ama durgun sularda yolculuk yapmaktan hoşlanmıyorum. Çalkanb olduğu zaman farklı bir şeylerin ortaya çıkması olasılığı arüyor" sözleriyle özetliyor. Peki hiç başansızlığa uğradığı oldu mu? Bu konuda "Korkunç bir başansızbk yaşamadun. \ asatlığa düştüğüm oldu. Ama hiç bütünüyle kötü bir iş çıkarmadım" dıyor. Fotoğrafı bir sanat dalı olarak görmüyor ya da başkalannın kendisi için söylediği gibi fotoğraf makinesi aracılığıyla nesnelerin ve kişilerin ruhunu gördüğünü de düşünmüyor. Fotoğrafını çektiğı her neyse, onunla arasında insanlarla arasında olduğundan çok daha az engel var. Sözgelimi biryardımcısı yok. "Onlara ne yapmalan gerektiğini söyleyemem. Kendim de bilmiyorum ki" diyor. Kimi zaman yeteneğinden söz ederken de şöyle diyor: "Bu bir formül belki de. Kendi formüjünüzü buluyorsunuz. Benim vapttğımı herkes yapabilir. Ben siyah bir zemin kullanı\orum. Rkhard Avedon beyazı yeğüyor" diyor. Mesleği yaradılışıyla özdeş. Fotoğrafçılık dünyaya ışığın ve gölgenin biçimlerinden oluşan estetik bir açıdan bakmayı gerektiriyor. Kendini hâlâ profesyonel bir fotoğrafçı olarak görmüyor. Buna karşılık içgüdülerine çok güveniyor. Bown, Richard O'Brein'ı boyte görüntülemişti. Yeni bir 'edebiyat ürünleri dergisi': Nar: Kültür Servisi- Yeni bir "edebiyat ürünleri dergjsi" yayın hayatına başladı. Adı 'Nar:'olan; şiir, hikgye, eleştiri ve deneme yayımlayan bu dergi, iki ayda bir yayımlanacak. Derginin en önemli hedeflerinden biri de her yıl sonunda altı sayıdan yapılacak bir seçmenin Ingilizce olarak yayımlanması. Hatta ilk sayıdan çevirmenlere bir çağn yapılmış ve çevirmek istediİcleri edebiyat ürünlerini yayın sekreterliğine bildirmeleri duyurulmuş. Oğlak Yayıncılık ve Reklamcılık Ltd. Ştı. adına Nan'ın sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü Senay Haznedaroğlu. Derginin ilk sayısında Mevlânâ Celaleddin Rumi'nin rubaileri yer alıyor. Asaf Halet ÇeJebi'nin Fransızca ve Türkçeye çevirdiği rubaıler, Farsça onjinalleriyle de birlikte yayımlanmış. Giovanni Boccaccio'nun "Decameron"undan Rekin Tekso>p 'un çevırisiyle "Beşinci Gece/Dördüncü Öykü", Nahid Sırn Örik'in kitap ve resim eleştirilerini içeren "Hayat ile Kitaplar"ın birinci cildinden alınan "Tenkidin Durumuna Dair Bflanço" başlıklı yazı, Sabahattin Eyüboğlu'nun 3 Şubat 1965 tarihinde Ziya Şav'a yazdığı mektup, Fethi Naci'nin "Çahkuşu" eleştirisi, Adalet Ağaoğlu'nun "Göç Temizliği 2"den "Hiçbir Yer" bölümü, Doğan Hızlan'ın Türk edebiyatının. Kapalıçarşı'yı yazan Orhan Veli, Sezai Karakoç ve Ece Ayhan gibi üç önemli şairi ve Kapalıçarjı üzerine yazdığı "Üç Şair Ûç Kapah Çarşı' başlıklı yazısı, Füsun Akam'nın "Yaa Yamalan-1", Hulki Aktunç'un "Ruhlann Eşitsizliği'' adlı öyküsü, Tuna Kiremitçi'nin "Kırkıncı Hüner" yazılan yer alıyor. ErayCanberk'in "Karşıtça", Ozkan Mert'in "Bir Dünyalının Notlan", Haydar Ergülen'in "Karton Vallz", Idris HaB'nin "Hamse-i Hali", Enis Batur'un "Çadu-", "NabK", "Ars", "Camda Leke", "Marsilya'dan, Son", "Kuşatma" ve "Mesafe" adlı şiirleri de derginin ilk sayısında okunabilir. "Paul Eluard 100 Yaşında" Nar'ın ilk dosya konusu. Bu bölümde Halil Gökhan'ın "Paul Eluard, Ozanın Doğru Yüreği 100. Yasunda" yazısı ve Eluard' ın yaşadığı dönemi anlatan ve I969'da Poetes d'Aujourd'hui'de yayımlanan "Paul Eluard ve Zamanı" yer alıyor Tıtian'm tablosu •BATH (AFP) - Ünlü ressam Titian'ın 7.5 milyon dolarlık (yaklaşık 300 milyar TL) değerindeki tablosu, önceki gece - lngiltere'nin güneybatısındaki Bath'ta, Bath Markisi'nin evinden çalındı. Italyan ressamın, "Mısır'dan Kaçış Sırasmda Dinlenme' adlı tablosu, 1878 yılında 4. Bath Markisi tarafından satın alınmıştı. Polis yetkilileri, değerleri henüz bilinmeyen iki tabloyu daha çalan hırsızlann, markinin evinin camını , kırdıklannı, alarmın çalmasına karşın kaçmayı başardıklannı ; belirttiler. '. TO YıUan Antfap' i sohbeti •Kültür Servisi - Şehir < Tiyatrolan'nın emekli sanatçtfan, • yann Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi Fuayesi'nde bir araya gelerek seyircilerle birlikte sohbet edecekler. Şehir Tiyatrolan'nın kuruluşunun 80. yıldönümü ; dolayısıyla düzenlenen '80 Yıldan ' Anıiar' başlıklı sohbet toplantısı, yann saat 14.00'te gerçekleşecek. • Katılan sanatçılar, kurumun ' geçmişine ait tanıklıklannı, acı- f tatlı sahne anılannı anlatacaklar. ; Toplantıda konuşmacı olarak Muhip Arcıman, Nejdet Mahfi * Ayral, thsan Devrim, Samiye • Hün, Fuat lşhan, Zihni Küçümen, Jeyan Mahfi Tözüm. Mücap ' Ofluoğlu ve Nüvit Özdoğru yer alacak. • Emlakbank'ın 69. yıl kutlaması i •İSTANBUL (AA) - Türkiye ] Emlak Bankası, '69. Kuruluş j Yıldönümü'nü, Kızılordu Korosu'nun konseri yerine, Bilkent Üniversitesi ve lstanbul Devlet Opera ve Balesi (IDOB) orkestralannın verecegi iki '. konserie kutlayacak. Bankanın , kuruluş yıldönümü kutlamalan programında yer alan Kızılordu Korosu ve Dans Topluluğu'nun • gösterisi, Rusya'nın Çeçenistan'a müdahalesi sonucu iptal edilmişti. MİHA ımıhabirlerinin fotoğraf sergisi •Kültür Servisi - Marmara ; Üniversitesi tletışim Fakültesi Haber Ajansı (MİHA) : muhabirleri, dün Kadıköy t Bahariye'deki Saint Josephliler Derneği Sasyal Tesisleri Caporal ' Evi'nde bir sergi açtı. On sekiz i öğrenci-muhabirin, siyah-beyaz <% portre çalışmalannın ağırlıkta olduğu kırk beş fotoğraftan oluşan sergi. 21 ocağa dek izlenebilir. Sgetvar'a Türk : çeşmesi •ANKARA(AA)-Kültür , Bakanlığı tarafından Kanuni'nin doğumunun 500. yılı etkinlikleri çerçevesinde Macaristan'ın Zigetvar kentinde yapılan Kanuni anıtının yakınına bir Türk çeşmesi yapılacak. Bakanlık yetkilileri, Zigetvar Savaşı sırasında askerlerin su gereksiniminın karşılandığı kuyunun zaman içinde Osmanlı çeşmesine dönüştüğünü. çevre halkı tarafından da öyle bilindiğini, ancak daha sonra bu çeşmenin kapatıldığmı belirttiler. Vahap Demirbaş sergisi Houston'da • ANKARA (ANKA) - Suluboya sanatçısı Vahap Demirbaş, resimlerini Houston'da sergileyecek. Artium Sanat Galerisi'nin düzenlediği sergi, çarşamba günü Houston- Texas'ta açılacak. Sergi. Watercolor An Society Galerisi'nde açılacak. Sergi, herhangi bir devlet yardımı ve kredisi alınmadan tamamen Artium Sanat Galerisi tarafından gerçekleştiriliyor. Açıklamada, "Bu serginin Amerikalı sanatseverlere Demiraş'ın '• resimlerinde var olan doğa sevgisini, yaşama sevincini ve insanlanmızı, smır, dil ve yaşam farklılıklannı kolayca aşarak direkt olarak taşıyacağını umuyoruz" denildi. AFSAD'ın yarışması • Kültür Servisi - Ankara Fotoğraf Sanatçılan Derneği'nin bu yıl on.ikincisini düzenlediği "Memleketımden İnsan Manzaralan" konulu ulusal fotoğraf sergisi yanşması sonuçlandı. Siyah-beyaz baskı dalında AFSAD Ödülü'nü Uğur Kavas, Fotoğraf Dernekleri Çalışma Kurulu Ödülü'nü Gül - Ezen kazandı. Renkli baskı dalında Kültür Bakanlığı Ödülü'nü Ünsal Kınıklı, saydam dalında Çankaya Belediyesi Ödülü'nü Mine Hoşgün kazandı. Yanşmanın sergisi ve ödül töreni 3 şubatta Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Eşref Üren Salonu'nda düzenlenecek. Seçiciliğini Kemal Cengizkan, Ibrahim Demirel, Şakir Eczacıbaşı, Ibrahim Göğer, Umit Kıvanç ve Özcan Yurdalan'ın yaptığı yanşmada 192 fotoğrafçınm 600 eseri değerlendirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle