Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 OCAK 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
«dank 47 yaşnda
• İSTANBUL(AA)-
Akbank'ın 47. kuruluş
yıldönümü kutlanıyor.
Akbank'tan yapılan
açıklamaya göre Adana'da
yöresel bir banka olarak 30
Ocak 1948te kuralan, bugûn
ödenmiş sermayesi 6 trilyon
liraya ulaşan Akbank, halen
ülke çapında 500 şubeyle
hizmet veriyor. Akbank'ın
dünyanın en büyük 500
bankası arasında yer aldığı
belırtilen açıklamada.
bankanın 1994yılında
özkaynak verimliliğinde
"dünyanın ikinci büyük
bankası" olduğu kaydediliyor.
Hampetrol
aramaları
• ANKARA (AA) - Yerli ve
yabancı şirketlerin
oluşturduğu 27 ayn
konsorsiyum. Türkiye'de
haien 12 milyon hektar, bir
başka ifadeyle 120 bin
kilometrekare alanda
hampetrol arama faaliyetlerini
sürdürüyor. 7 ayn bölgede
sürdürülen hampetrol arama
çalışmalannın yüzde 50'lik
kısmını TPAO tek başına
sürdürürken geri kalan 6
milyon hektar alanda da yerli
yabancı şirketlenn
oluşturduğu toplam 27
konsorsiyum hampetrol
araması yapıyor.
TÜPkiye'den dünya
ticaretine onay
• ANKARA (AA) - Dünya
Ticaret Örgütü'nün (WTO)
kuruluş anlaşması, Türkiye
tarafından onaylandı.
Anlaşmanın onaylanmasını
uygun bulan kanun, dünkü
Resmi Gazete'te yayımlandı.
Kanun ile anlaşmantn eki,
taviz ve taahhütler listelerinde
ilende yapılacak değişiklikleri
onaylamak üzere, Bakanlar
Kurulu'na yetki verildi.
Kanun. 31 Aralık 1994
tarihinden geçerli olmak üzere
yürürlüğe girdi.
Diptoma ipotekli
kredi istegi
• ADANA (AA) - Ziraat
mühendislerinin istihdam
sorununun, Ziraat Bankası'nın
bu meslek mensuplannın
diplomalannı ıpotek kabul
cderek kredi vermesiyle
çözümlenebıleceği belirtildi.
Ziraat Mühendısleri Odası
Başkanı Mehmet Düzgün,
ziraat mühendisliğinde
istihdam sorununda endişe
venci noktalara gelindiğıni
söyledi.
Kapdemip'in
bopçları TDÇfye
• ANKARA (AA)-
özelleştirme kapsamında
çalışanlara ve yöre halkına
devır çalışmalan sürdürülen
Karabük Demir Çelik
Fabrikalan'nın (KARDEMlR)
borçlannın, Türkiye Demir
Çelik Işletmeleri'ne (TDÇl)
bırakılması yönündeki karann
hazırlandığı bildinldi.
Karabük'ü devralacak
Kardemir AŞ'nin ana
sözleşmesınin hazırlanması ile
akreditif açılması çalışmalan
sürüyor. Fabrikanın devir
işlemlerine ilişkin
müzakereler, Ozelleştirme
Idaresi Başkanhğı ile
Kardemir AŞ Müteşebbis
Heyeti arasında yapılıyor.
Sümerbank için
songün
• ANKARA (AA)-
Hisselerinin yüzde 60'ına
kadar olan bölümü blok olarak
satışa çıkanlan Sümerbank
için tekJif verme süresi yann
doluyor. Sümerbank'ın geri
kalan hisseleri ise 3 ay içinde
halka arz edilecek. Edınilen
bilgiye göre Ozelleştirme
ldaresı Başkanlıği'na ait
Sümerbank AŞ'nin tamamı
özelleştirilecek. Hisselerin
yüzde 60'a kadar olan bölümü
blok olarak satıhrken kalanı
ise halka arz edilecek.
Yatınmcılar satışa sunulan
hisselerin yüzde 60'ına kadar
teklif verebilecekler. 9 Ocak
1995 tarihinde ilanla satışa
çıkanlan Sümerbank için teklif
venne süresi, yann doluyor.
Komisyonun görüş istediği Prof. Günday, davadan bir sonuç çıkmamasını garip karşıladı
Hayali ilıracata kuşkulu aklaıııa
ECETEMELKURAN
ANKARA - TBMM Hayali
Ihracat Soruşturma Komisyo-
nu'nun bilirkışi raporu istediği
A. Ü. Hukuk Fakültesi öğretim
üyelerinden Prof. Dr. Metin
Günday, ANAP dönemi bakan-
lannı suçsuz bulan komısyon ka-
rannı "Dağ, fare doğurdu" biçi-
mınde yorumladı. Komisyonun
ciddi çalışmadığını ileri süren
Günday, "Bu kadar ciddi bir ko-
nudan hiçbir sonuç çıkmaması
garip" dedı.
Bilirkişi görüşünü vermeyen
Günday.u
HayaliihracaD,karar-
lanyta teşvik ettikleri" savıyla
haklannda soruşturma başlatılan
eski ANAP'lı bakanlar Ekrem
Pakdemirli, Kaya Erdem,Ahmet
Kurtcebt; Alptemoçin, Yusuf
Bozkurt Ozal'ın komısyon tara-
fından suçsuz bulunmalannı.
"anlaşılmaz" olarak niteledi.
Kendisinden, olayın idare huku-
ku yanına ilişkin görüş istendiği-
nı kaydeden Günday, "Bana sa-
dece Bakanlar Kurulu karannm
geri yüriiyüp yüriimeyeceğini
sordukr. Bu sorunun otayla bir it-
gisi olmadtğı gibi yanırı bir cürn-
leden oluşuyor. Bakanlar Kuru-
lu karan geri yürümez. Ama ba-
na ne bir bilgi verdiler, ne de so-
runun olayla ilgisini belirttiler'"
dedi. Gündav, bilirkişi görüşü
vermemesinın gerekçesinı de
şöyleaçıkladı: "Banasonılanso-
ruyla olayın hiçbir bağlantısını
göremedim. Beni neden bilirkişi
olarak istedikJerini de anlama-
dını. Bu yüzden görüşiimü ver-
mekten kaçındım."
DYP'lı Mehmet Ali Öğütcan-
başkanlığında çalışan Hayali lh-
racat Soruşturma Komisyo-
nu'nun bilirkişi görüşü istediği
diğer uzman olan ceza hukuku
profesörü Zeki Hafizoğullan. ko-
mısyona biidırdıği görüşünde,
eski bakanlann fiillerinin suç
oluşturmayacağını savundu. Ha-
yali Ihracat Soruşturma Kotnis-
yonu'nun önümüzdeki günlerde
bu görüş doğrultusunda bir ra-
por hazırlaması bekleniyor.
Komisyon, önceki hafta yaptı-
ğı toplantıda, eski ANAP'lı ba-
kanlann görevleriyle hayali ih-
racat arasında bağlantı kurula-
madığı karanna varmıştı.
Turgut Özal'ın ailesiyine başrolde
Devletin. 1993 fiyatlanyla yaklaşık 50
trilyon üra zarara ujTatıldığı hayali ihracaî
olayında, 256 firma ile 70 dolayında siya-
setçi ve bürokratın adı geçti.
Hayali ihracata adı kanşan isimler, gaze-
teci TuncayÖzkan'ın "KıyametMahkenıe-
si" adlı kitabına göre şunîar:
TURGUTÖZAL: Hayali ıhracatı yarat-
mak, korumak. kollamak ve saklamakla
suçlandı. Hayali ihracatla ilgili bütün dos-
yalarda adma rastlandı. Ölümüyle hakkın-
daki iddialar düştü.
YUSUF BOZKURT ÖZAL:Yüce Di-
van'da yargılan-
ması istenildi. Ha-
yali ihracatla ilgili
olarak komisyon-
da suçlandı.
S E M R A
ÖZAL: Vakıf üye-
lennın bir kısmı-
nın hayali ihracat
olaylanna bulaş-
ması nedeniyle bilgısine başvurulmak is-
tendı, bunu reddetti.
EFE ÖZAL: Süzer Grubu'nun koordi-
• natörlüğünü yaptığı iddia edildi. lddialara
açıklık getırmedı ve ıfade vermedi.
ŞAHIN KAYA (Habur Gümriik İdare
Memunı): Diyarbakır'da hayali ihracat ola-
yını koordine etti. Yargılandı, ceza aldı.
KAYA ERDEM (Devlet Bakanı): Suçlan-
dı ve siyasi sorumluluklan nedeniyle yar-
gılanması istendi.
BÜLENT ÖZTÜRKMEN (DPT Müste-
şar Yardımctsı): Hayali ihracatı ve gerçek-
leştirenleri korumakla, usulsüz ödeme
emirleri vermekle yetınmeyip suçlann za-
manaşımına uğramasını sağlamaya çalış-
makla suçlandı. Hakkında birçok dava açıl-
dı. Davalann çoğu zamanaşımından düştü.
YAV UZ CANEVİ (Merkez Bankasj Ba$-
kanı): Komisyon tarafından hayali protokol
hazırlamakla suçlandı.
ALİ TİGREL (DPT Müsteşan): Hayali
ihracat dosyalannın zamanaşımina uğratıl-
makla suçlandı.
ARİF ÖZMEN (DPT Grup Başkanı):
Hayalicilere yapılan usulsüz odemeler ve
dosyalann zamanaşımı için bekletılmesı ne-
deniyle suçlandı. 40'a yakın dava açıldı.
NECAT ELDEM (Eski Adalet Bakanı):
DiyarbakırGümrüğü'nde olaylan koordine
eden Şahin Kaya'yı terfı ettirdi.
FAHRETTİN KUNAK (DPT Müstesar
Yardımcısı): Soruşturma raporlarında za-
manaşımına yol açmak ve 3. kişilere hak-
sız çıkar saglayarak görevıni kötüye kullan-
makla suçlandı.
ÜNAL ALTUNTAŞ(DPT Müstesar Yar-
dımcısı): Soruşturma raporlarında zamana-
şımına yol açmak ve üçüncü kişilere hak-
sız çıkar saglayarak görevini kötüye kullan-
makla suçlandı.
MUSTAFA VU-
RLŞKANER(DPT
Teşvik Uygubtma
Başkanı): Görevini
kötüye kullanmak,
3. kişilere çıkar sağ-
lamakla suçlandı.
ATtLLA AY-
TEK (Kaçakçılık
Daire Başkanı): Ilk
operasyonlan ger-
çekleştirdi. Emniyet
Müdürü iken kızağa
alındı.
HALUK ÖZEL-
Çİ(HDTMfhracak
Genel Müdürü): Soruşturmalar sonucun-
da, Hazine'yi zarara sokmak, üçüncü kişi-
lere çıkar sağlamak ve görevini kötüye kul-
lanmaktan yargılandı.
AHMET KURTCEBE ALPTEMOÇİN
(Maliye ve Gümriik Bakanı): Komisyon ta-
rafından dönemin ekonomiden sorumlu ba-
kanı olarak yareılanması istendi.
YAŞAR VAZICIOĞLU (HDTM İhracat
Genel Müdürü): Hazine'yi zarara sokmak,
üçüncü kişilere çıkar sağlamak ve görevini
kötüye kullanmakla suçlandı.
OSMAN ERGtN (Menteşoğlu Şirketler
Topluiuğu'ndaşoför): Menteşoğlu toplulu-
ğunun hayali ıhracat işlemlerini ihbar etti.
Alması gereken ödülü polisler, kendi arala-
nnda paylaştı.
SELAHATTİN YENERSOY (Merkez
Bankası İstanbul Kambiyo Şube Müdürü):
Hayalicilerle uzun süre çatıştı. Tepeden ge-
len emirleri uygulamak zorunda kaldı. Ken-
disinden kurtulmak için Paris'e 'sürgün'e
gönderildi.
SAFFET ARIKAN
BEDÜK (Emniyet Genei
Müdürü): Komisyon ta-
rafından polısin hayalici-
lerin üzerine gitmesinı
engejlemekle suçlandı.
TÜRKAN AKÜZÜM
(DPT Daire Başkanı):
Görevi kötüye kullan-
mak suçlamasıyla dava açıldı.
ÖZGER AKAD (HDTM Müstesar Yar-
dımcısa): Görevi kötüye kullanmak, Hazi-
ne'yi zarara uğratmak ve yaptınmlan uygu-
lamamaktan hakkında dava açıldı.
EKREM PAKDE-
MİRLİ (Maliye ve Güm-
riik Bakanı): Dönemin
ekonomiden sorumlu
ANAP'lı bakanı olarak
üyesi bulunduğu komis-
vonca Yüce Divan'da
yargılanması istendi. Ko-
mısyon üyeliği sırasında
Çiller'le ilgili açıklama-
lanyla ve yumuşak tutumuyla dikkat çekti.
İBRAHİM ÇAKIR (HDTM Müstesar
Yardımcısı): Soruşturmalarda görevi kötü-
ye kullanmak, Hazine'yi zarara uğratmak
ve yaptınmlan uygulamamaktan hakkında
dava açıldı.
YAŞAR YAZICIOĞLU (thracat Genel
Müdürü): Görevi kötüye kullanmak, Hazi-
ne'yi zarara uğratmak ve yaptınmlan uygu-
lamamaktan hakkında dava açıldı.
MAHtR BARUTÇU (HDTM Müstesar
Yardımcısı): Yaptınmlan gerçekleştirmedi-
ğinden sorumlu tutuldu.
MEHMET ALİ YIL-
MAZ (İşadamL DYP
Trabzon Milletvekili ):
tşadamlığı dönemınde
hayali ihracat yaptığı bel-
gelendi. Komisyon, Yıl-
maz'ın hayali ihracat bel-
gelerini ele geçirmesine
karşın hiçbir işlem yapı-
lamadı. Yılmaz. komis-
yona verdıği ifadede de "O Yılmaz ben mi-
yim? Pek çok Yılmaz var. Trabzon rehberi-
ni açın, göreceksiniz" dedi. En büyük des-
teği ANAP'lı Pakdemirli verdi.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA
Meksika'dan esas öğrenilmesi gereken ders
M
eksika krizi hiç şüphe yok
ki ekonomik liberalleş-
me, globalleşme ve özel-
leştirmenın tek reçete ol-
duğunu savunanlar için ciddi bir so-
run yarattı. Şimdi bu insanlar Meksi-
ka ekonomisi ile ilgili bazı rakamlan
seçip 1980'lerin sonunda yapılmaya
başlanan reformların ne kadar basa-
nlı olduğunu göstermeye çalışıyortar.
Ama bence vakit kaybediyorlar. Çün-
kü Meksika deneyinden ögrenilecek
şey bu rakamlardayatmıyor. Meksika,
dünya ekonomisınin içinden geçmek-
te olduğu sürecin istikrarsızlığı ve bu-
nun gelişmekte olan ülkeleri nasıl et-
kileyebileceği konusunda önemli
ipuçlan verdi. Üzerinde durulması ge-
reken nokta bu. Ancak Meksika'daki
reformların bu 'çok olumlu' etkilerine
ben de bakmadan edemeyecegim.
Mokslu pcfornıispnn döBr
sotıuçten...
GSMH rakamlanna bakınca Meksi-
ka'nın aslında bu sene değil 1993'te
başının derde girdiği anlaşılıyor. Yani
reformların getirdiği ileri sürülen istik-
rar aslında çok daha kısa ömürlü ol-
muş. 1993'te GSMH büyüme oranı
yüzde 0.6, özel tüketim harcamalan
artış hızı yüzde 0, reel sabit sermaye
yatınmlan büyüme hızı eksi yüzde 0.4.
Dolayısıyla şu istikraıiı büyüme denen
olay topu topu 4 sene sürmüş ve so-
nunda kendini sürdürebilecek istikrar-
lı bir dönüşümü gerçekleştirememiş,
üstelik reformlara rağmen. Diğer taraf-
tan bu istikrarlı büyüme (ki ortalama
yüzde 3.5 civarında) acaba nasıl fi-
nanse edilmiş? Meksika'nın dış tica-
ret dengesi 1982-1988 arasında hep
fazla vermiş. Reformlar başlar başla-
maz bu durum hızla değişiyor. Mek-
sika ekonomisinin dış ticaret dengesi
1988'de hemen açık vermiş. Bu açık
1988'de 0.6 milyar dolardan 1991 'de
11 milyar dolara çıkıyor ve artmaya
devam ediyor; 1994'te 19.9 milyar do-
lara ulaşıyor Krizden önce yayımla-
nan OECD raporu ise açığın 1996'da
27 milyar dolara ulaşmasını bekliyor-
du (OECD Economic Outlook 12/94).
Bu arada Meksika'nın dış borçlan da
artarak 1994'te GSMH'nin yüzde
46'sına (toplam borcun yüzde 38'i kı-
sa vadeli), yıllık ihracatın da yüzde
235'ine ulaşmış (Financial Times
27.1.95). Görüldüğü gibi Meksika'da
ekonomik büyüme gerçekte dış kay-
naklarla finanse edilmiş. Dünya eko-
nomisine açılmak ise Meksika'nın re-
kabet gücünü arttırarak dünya ekono-
misi içindeki göreli durumunu değiş-
tirip ekonomisini daha fazla döviz ge-
liri elde eder hale getirememiş. Getir-
diği noktada ise clurum şöyle: Kriz-
den sonra Meksika'yı kurtarmak için
ABD'nin toparlamaya çalıştığı yardı-
ma Meksika'nın petrol gelirlerini kar-
şılık göstermesi gibi son derecede
ağır ve kabul edilemez koşullar bağ-
lanmak isteniyor; ABD Senatosu ço-
ğunluk (Cumhuriyetçi) lideri Bob Do-
le gibi, "Eğer kriz daha da derinleşir-
se Meksika ekonomisinin toptan do-
larizasyonu gerekebilir diyenler bile
var." Bu arada toplam aktif nüfusun
yüzde 20'si işsiz, yüzde 4O'ı gizli işsiz
ve yansından fazlası yoksulluk sının
altında yaşamaya devam ediyor (Le
Monde Diplomatique, Eylül 1994). Bu
temelde Meksika'nın siyasi yapısı hız-
la dağılma noktasına doğru gidiyor.
Cumartesi CNN'in Global View prog-
ramında Meksika'daki durumu yo-
rumlayan, Meksiko Üniversitesi'nden
siyaset bilimci Jorge Cartena bugün
ulaşılan durumun vahametini "Ulke
1920'lerden ben göriılmemiş şiddet-
te bir sosyal patlamaya doğru gidi-
yor" diyerek ifade ediyordu. Carte-
na'ya göre Meksika her 6 yılda bir kur-
tanlmak durumunda kalıyor. Ama hâ-
lâ birtürlü kurtulamıyor. Bugün gerek-
li olan ise Cartena'ya göre ekonomik
değil demokratik haklan genişletecek
olan politik reformlardır. Cartena, siya-
si istikrar gelmeden ekonomik reform
da yapılamaz, diyor. Cartena, bugün
ülkenin dış borç geri ödemesine bağ-
lı olarak tekrar bir ressesyonla karşı
karşıya olduğunu
söylüyor ve yapı-
lan en büyük yan-
lışın ekonominin
kısa vadeli serma-
ye akışı ile finanse
edilmesi olduğu-
nu söylüyor.
Esas akanhnası
perdfender»
Meksika'dan çı-
kanlması gereken
en önemli ders bu
kısa vadeli senma-
ye hareketlerine
ilişkin. Daha önce
boyutlanna etraf-
lıca değinmiştim,
bu kısa vadeli sermaye hareketleri
dünya ekonomisinin içinden geçtiği
dönemin, globalleşmenin, en önemli
özelliği. Financial Times Latin Ameri-
ka Editörü Stephan Fıdler'in de işa-
ret ettiği gibi "Meksika krizi bu fon
akışlannın nasıl bir istikrarsızlık yarat-
tığını vegelişmelerinin uzun vadeli so-
nuçlannın ise nelerolduğunun biline-
mediğini güçlü bir şekilde gösterdi"
(FT. 27.01.95).
Uzun vade söz konusu olunca ise
ortada çok korkutucu bir manzara da-
ha var. Bir an için globalleşmenin
önünde yattıklan secdeden başlannı
kaldınp görebilenler için tabii. Geçen
yüzyılın sonunda da dünya ekonomi-
sinde sermaye bugün olduğu gibi ser-
bestçe dolaşıyordu. Bu serbest dola-
şım, aynı bugün olduğu gibi sermaye-
nin dolaşım hızını arttıran haberleşme
(deniz altı telgraf kablolan, telefon) ve
ulaşım (buharlı gemiler, tren yolu dev-
rimi denen gelişme vb.) gibi teknolo-
jik bir devrimle beraber gerçekleşiyor-
du.
Yine bugün olduğu gibi dünya eko-
nomisinin büyük alanları bu serbest-
çe hareket eden sermayeye açılmıştı
(Arjantin, Yeni Zelanda, Kanada, Rus-
ya, Osmanlı Imparatorluğu vb.). Bu
arada bir liderlik krizi vardı: Hegemo-
nik güç olan Ingiltere geriliyor, ABD,
Almanya ve Japonya yükseliyordu.
Bu fırtına gibi gelişme döneminin
1914,1936 ve 1939'da hangi kayala-
ra çarptığını hep birlikte gördük.
Has* soru, öyle cevapl..
Ülke ekonomilerini gözü kapalı glo-
balleşme sürecine atanların düşün-
mesi ve Meksika krizinden öğrenme-
si gereken işte bu. Bu fırtınaya karşı
tedbir almak gerekmez mi? Başı boş
sermaye hareketlerine karşı, dış tica-
retin yıkıcı etkilerine karşı korunmak
gerekmez mi? Ancak bu sorulara ce-
vap vermeye kalkınca ortaya çok da-
ha önemli ve temel bir başka soru çı-
kıyor. Bu globalleşme süreci (son yıl-
larda moda olan gönüşün aksine) ül-
kede herkesi aynı şekilde etkilemiyor.
Elinde mal, mülk ve sermaye olanlar
bir şekilde bu fırtınada sığınacak bir li-
man, hatta bu mal ve mülklerini, ser-
mayelerini arttırma şansı dahi bulu-
yorlar. Ancak işçiler, emekçiler, emek-
liler, küçük esnaf ve küçük köylü gibi
nüfusun çoğunluğu, eğer demokratik
haklan, sendikası ve siyasi partisi yok-
sa cas cavlak ortada kalıyor. En
önemli soru ise şu: Globalleşme sü-
recine kimin çıkarlannı gözeterek yak-
laşıyorsunuz? Bu soru çok önemli,
çünkü ulaşacağınız sonuçlar ve Mek-
sika deneyinden çıkaracağınız ders-
ler bu yaklaşımınıza göre farklı farklı
olacaktır...
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
"Gönünen B" Sorunu
Ekonomi kuramındaki sürekli tartışma konulannın başın-
da, görünen el - görünmeyen el kavgası gelir. Görünen el,
hükümetin politikalannı, görünmeyen el de pazann ışleyi-
şini anlatır. Genellikle görünmez el yanlılan olabildiğince
serbest piyasacı sayılır. Hükümetin ekonomiye yön verme-
sini gerekli bulanlar da görünür el yanlılandır. Ekonominin
düzenli işlemesi, bu iki elin kendi işini yapmasına doğru-
dan bağımlıdır.
Gerçekte, serbest piyasa yanlılan ne derse desin, eko-
nominin gidişinde gerçek belirieyici görünen el, yani hü-
kümetin uyguladığı ekonomi politikasıdır. Görünen el, gö-
rünmeyeni biçimlendirir.
Görünen elin görünmeyeni en çok etkilediği değişken
enflasyondur. Çünkü serbest piyasa, fiyatlann "yolgöste-
ric/"liğine dayanır.
Hükümet geçen yazın ortalannda yaptığı IMF anlaşma-
sında ekonomiye ilişkin kimi öngörüler yapmıştı. Anlaşma-
da 1994'te enflasyonun (ulusal gelir indirgeyicisi ya da
deflatörü anlammda) yüzde 111.3 olacağı 1995'te de yüz-
de 30'a düşürüleceği öngörülmekteydi.
Hükümet, daha sonra da ekim ve kasım aylannda ya-
yımladığı 1995 Yılı Programı ve Bütçesi ile ilgili belgeler-
de IMF anlaşmasında öngörülen 1995 enflasyon oranını
tümüyle değiştirdi. Enflasyon 1994'te yüzde 116; 1995'te
de 43.2 olacaktı. Program-bütçe belgelerinde bunlar yıl-
lık ortalamalardı; yıl sonunda da enflasyon yüzde 22.5 dü-
zeyine düşecekti.
Geçen günlerde IMF ile görüşmelerde yeniden ya da
üçüncü kez değiştirilen işte bu enflasyon oranlandır. Son
duruma göre 1995 enflasyonunun ytllık ortalama yüzde
43.2 değil yüzde 70 olacağı öngörülmektedir. Yıl sonu enf-
lasyonu da yüzde 22.5 yenne yüzde 37 olacakmış.
Enflasyon gibi her yönüyle toplumsal yaşamı doğrudan
ılgılendıren bir göstergenin ya da buna ilişkin öngörülerin,
kısa aralıklarla ve bu ölçüde değıştirilmesi, kuşkusuz olum-
suz sayılmalıydı. Yine de iç ve dış belirsizlikler ortamında
bu değiştirme olağan karşılanabilirdi. Ancak program ve
bütçe bağlandıktan sonra daha bütçe döneminin birinci
ayı dolmadan, 1995'e ilişkin enflasyon beklentilerinin tü-
müyle değiştirilmesi tam anlamıyla bir skandaldır.
1995 enflasyonunun ilk düzeyi, yani yıllık ortalama 43.2
ve yıl sonunda yüzde 22.5 alınması, memur maaşlannın
saptanacağı günlerde oldu. Hükümet bu enflasyon var-
sayımıyla 1995 yılı maaş artış katsayılannı düşük tuttu;
yalnız kamuoyunu aldatmakla kalmadı, TBMM'yi de ya-
nıltarak bütçenin de bu enflasyon oranına göre bağlanma-
sını sağladı. Şimdi de yıllık enflasyon artışı öngörüsü de-
ğiştiriliyor.
Yapılan, memurlan aldatmaya yönelik ilkel bir kurnazlık
değilse nedir? Kendi çalışanlarını, milletvekillerini ve ge-
nel kamuoyunu yanıltmayı başaran hükümet, 1995 enflas-
yonunun yüzde 70 olacağını, bütçe döneminin daha bi-
rinci ayı dolmadan ve IMF görüşmeleri sırasında açıklar-
ken ne ölçüde "güvenilir" olabilir? Ekonominin yönetirnı-
ne ilişkin asıl kaygı verici nokta budur.
Ekonominin bu en önemli göstergesinde çok kısa süre-
de böyle yalpalanırsa, dümenin tutmadığı sonucuna varı-
lır. Görünen el kınlmış demektir. Hükümetin görünen eli-
nin kırılmasının biri toplumsal, öbürü de ekonomik olmak
üzere iki yansıması vardır.
Hükümet edenler, yeni öngörülerinin "toplumsal'g&ek-
lerini yerine getirmek zorundadır. Hükümet, memur ma-
aşlannı arttırma yetkisini geçen günlerde aldı. Ne zaman
yapılacağı belli olmayan bir maaş artış kandınmacası ya
da halk deyimıyle "çıkmaz ayın başında" kamu çalışanla-
nnın haklarının verileceği. hiç de demokratik bir tutum de-
ğildir. Asıl yapılması gereken ya da "dürüst ve demokrat
bir hükümet"\r\ yapması gereken 1995 maaş artışı katsa-
yısını yeni enflasyon oranına çıkarmaktır. IMF dönüşü açık-
lanan yüzde 70 enflasyon beklentisini kamu çalışanlannın
maaşına yansıtmaktır.
Toplumsal sorumluluk unutuldu diyelim. ya ekonomi ne
olacak? Fiyatlan gösterge alan bir düzen, ikide bir değiş-
tirilen fiyat beklentilerini ya da bu "gösferoes/z'iiği nasıl
kaldıracak? Körlüğü nasıl giderecek?
Piyasa kargaşası, enflasyonun kendisindsn çok daha
sakıncalıdır; yıkıcıdır. Çünkü gerçek ve tüzel kişilerin eko-
nomik davranışlannı belirsizliğerter;öngörü yapılmasını or-
tadan kaldınr. öyle olunca da görünmez el çalışamaz.
Yıllardır ülkeyi piyasanın görünmez elinin çok hızlı savu-
nucuları yönetiyor. Hükümet edenler, görünmeyen elin,
yani piyasanın düzgün işlemesinı ıstiyorlarsa öncelikle
kendilerine çeki düzen vermeli, görünen eli doğru çaiıştır-
malıdır.
EBK'nin Hak-Iş'e
verilmesi kesinleşti
ANKARA (AN-
KA) - Hükümet,
Özelleştirme ldaresi
Başkanhğı (ÖtB) ve
Hak-lş arasında yapı-
lan görüşmelerde Et
va Balık Kurumu'nun
(EBK) Hak-lş'e satı-
şının kesinleştiği be-
lirtildi. Görüşmelerde
anlaşma noktasına,
Hak-Iş'in verdigi ta-
vizlerle gelindiği kay-
dedildı.
Önceki gece Devlet
Başkanı AH Şevki Erek, ÖİB Başkan Vekili Can Yeşilada ve Ge-
nel Başkan Necati Çelik başkanlığındaki Hak-tş heyeti bir araya
geldi. Gece geç saatlere kadar süren görüşmelerde Hak-lş, en son
500 milyar liraya düşürdüğü işlefme sermayesi isteminden tama-
mıyla vazgeçti. Hak-lş, işçilerin kıdem ve ihbar tazminatı yüküm-
lülüğünü de üzerine alırken ÖİB de kıdem ve ıhbar tazminatı ra-
kamının 'peşinat' olarak kabul edilmesine ikna oldu. Hak-!ş'in ,
2 yıl sonra EBK'yel.5 trilyon ödemesı konusunda da anlaşmaya
vanlırken Hak-lş'in EBK'nin kurulu kapasitesinin yüzde 20'sini,
arsalann da rümünü satabilmesine yönelik görüş biriiği sağlandı.
Yeni anlasma sartlari:
İşçilerin ladem ve ihbar
tazminatlannı ödeme yükümîülüğü
Hak-tş'e kalıyor ve bu rakam
'peşmat' kabul ediliyor. Hak-lş, 2
yıl sonra 1.5 trilyon ödemekle
yükümlü kılmıyor. Hak-İş, işlerme
sermayesi istemekten vazgeçiyor.
Hak-îş, kurulu kapasitenin yüzde
20'sini, arsalann da bütününü satma
olanagına sahip oiuyor
Anında bilgi
Çağrı cihazıyla dakikası dakikasına
para ve sermaye piyasaları
Tüm WCVDOWS olaoaklan ile
FOREKS PORTFÖY PROGRAMI;
• İMKB'den tüm hisse senetlerinin takibi,
• Para piyasalannı izleme,
• Gelişmeleri grafik üzerinde inceleme ,
• Portföv oiuştDfDia, takip ve kısmi analiz,
• Gecmişe dönük bilgi sakbuna.
• İç ve dış piyasalardaa naklen haber,
• Excei ile bagiantı.
Botaş Genel Müdürü Uzun, Türkiye'nin üzerine düşeni yapacağını belirtti
Petrole Tengiz-Bakii-Ceyhaıı yolu
IslanbutTet 0(212)2316211 Fax 0(212)23280 77
Ankara Tel 0(312) 4271913 (3 Hat) Fax 0(312) 42714 63 ...ve Ötesi
ANK.4RA (Cumhuriyet Bürosu) - Boru
Hatlan ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ) Ge-
nel Müdürü Hayrettin Uzun. Azeri petrolle-
rinin Bakü-Ceyhan hattı üzerinden Akde-
niz'e ulaşmasının kârlılık, güvenlik ve cev-
re faktörü açısından en doğru seçenek oldu-
ğunu bildırdi. Uzun, Bakü-Ceyhan boru hat-
tı projesınin, Rusya'nın Azeri petrollerinin
Novorossısk Lımanrnagetinlmesıne ilişkin
projenin alternatıfı degıl, tamamlayıcı ögesi
olduğunu kaydetti. Enerji ve Tabii Kaynak-
lar Bakanı Veysel Atasov, KKTC elektrik
sanfralının ikinci ünitesinin mayıs ayında
devreye girecegını bıldirdi.
Türk Amerikan tş Konseyi ve Türkiye'nin
ABD'lı Dostları Derneğı tarafından düzen-
lenen toplantılar nedeniyle ABD'de görüş-
melerde bulunan Türk heyeti Ankara'ya dön-
dü. Görüşmeler sırasında Türk heyetinın
ABD'li resmı makamlann yani sıra. petrol
şirketlen ve fınans çevreleriyle de bir araya
gelerek. Azeri ve Kazak petrolleri konusunu
ele aldıgını öğrenildi. Heyette. yer alan
Uzun. dün yaptığı açıklamada, ABD'de ko-
nuyla ilgili çevrelere Bakü-Ceyhan boru hat-
tı projesi konusunda bilgi verdiklenni belır-
terek, projenin Türk sınırlan içinde kalan bö-
lümlerinin tüm finansmanını üstlenmeye ha-
zır olduklannı bildirdiklerini söyledi Uzun
şöyle konuştu: "Ahernatif güzergâhlardan
petrolün Novorossisk akıtılmasını öngören
Rus tezine karşılık, sövlediğimiz şudur; No-
vorossisk zaten şimdi çalışan bir sistem. Ora-
nın kapasitesinin sınırlan belli. Bizim proje-
miz bu hattı ortadan kaldıran, ona alternatif
bir proje değiL Azeri ve Kazak petrollerinin
rümünü isteseniz de Novorossbk'e geriremez-
siniz; limanın taşıma kapasitesi buna yetmez.
Biz ilave ortava çıkacak 40-45 miKon ton yıl-
lık petrol kapasitesini taşımavı önerivoruz."
Uzun, Kazak petroliennin Bakü-Ceyhan
boru hattına bağlanmasının mümkün olduğu-
nu söyledi. Uzun, T ü r k terindeyer alan Ten-
giz-Bakü-Cev han hattını dikkate alacak ohır-
sak, 20-25 milyon ton Azerbaycan'da üretile-
cek. 20 mihon ton da Kazakistan'dan eklene-
cekti. Bizim önerdiğimiz yülık 45 tonluk pn>-
je buna >önelik"dıye konuştu.