Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9HAZİRAN1994PERSEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
TÖPkiye-Belçika
dostluğu
• İstanbul Haber Servisi-
Istanbul Üniversitesi Avrupa
Topluluğu Öğrenci Grubu,
Belçika'nın Arden bölgesin-
deki Faymonvville kasaba-
sına, Belçika-Türkiye dost-
luğu ile dünya banşına
yaptığı katkılardan ötürü bir
şükran plaketi verdi. Belçika
Konsolosluğu'nda önceki
akşam gerçekleştirilen
törene. Belçika'nın İstanbul
Konsoloşu Francis de Sulter.
tstanbul Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Bülent
Berkarda.İÜİktisat
Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Esfendar Korkmaz, İÜ
Sosyal Bilimler Meslek
Yüksek Okulu Müdürii Prof.
Dr. Erol Üçdal ile Avrupa
Topluluğu Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Benar Karakartal
katıldı. (Fotoğraf:
MUHARREMAYDIN)
Boğazlanı izleme
grubu
• İstanbul Haber Servisi-
Boğazlar konusunda
inceleme ve araştırmalar
yaparak ortaya çıkan
sorunlara çözüm bulmak
amacıyla İştanbul'da. "Türk
Boğazlan İzleme Grubu"
kuruldu. İzleme grubundan
yapılan açıklamada,
Ortadoğu ve Balkan
İncelemeleri Vakfı Direktörü
Emekli Büyükelçi İsmail
Soysal'ın
koordinatörlüğündeki beş
kişilik izleme grubunun
çalışmalanna başladığı
bildirildi.
Özkoçak
Gazeteciler
Vakfı Başkanı
' İstanbul Haber Servisi-
Gazetecıler Sosyal Hizmetler
veEmeklilik Vakfı
Başkanlığı'na Vasfıye
özkoçak, Genel Sekreterliğe
ise îlhan Turalı seçildi.
Vakfın genel kurulundan
sonra yapılan ilk toplantıda
yönetim kurulu üyeliklerine.
Ayhan Yetkiner. Kayhan
Küreman ve Seracaddin
Zıddıoğlugetirildi.
Denetleme Kurulu'na
seçilenlerin isimleri ise şöyle:
'"Mücahit Beşer. Hami
Alkaner ve Şakir Şad"
Ceylan
TYSöyesi
• İstanbul Haber servisi-
Türkıye Yazarlar Sendikası
Yönetim Kurulu. biryazısı
nedeniyle 7 ay hapis cezası
alan Petrol-İş Sendikası eski
Genel Başkanı Münir
Ceylan'ı üyeliğine aldı. TYS
Genel Başkanı Oktay Akbal,
Ceylan"ın yazarhğının
mahkeme tarafından
onaylandığını belirterek bu
nedenle üyeliğe almaya oy
birliğiyle İcarar verdiklerini
kaydetti.
Ankara ile
haberleşme
aksıyor
• ANKARA (AA) -Ankara
ile İstanbul arasındaki
haberleşme. yeraltı kablo
şebekesinde meydana gelen
bir anza sonucu önemli
ölçüde aksıyor. Batı Avrupa
Yeraltı Kablo (BAYKOK)
şebekesinin Eskişehir-İzmit
arasındaki bölümünde dün
sabah henüz nedeni
belirlenemeyen bir anza
meydana geldi. Anza
nedeniyle Ankara-İstanbul
arasındaki telefon ve
telekominakasyon
bağlantısının, saat 09.30'dan
itibaren güçlükle
sağlanabildiği, anzadan
DATA sistemlerinin de
olumsuz etkilendiği bildirildi.
Arızanın giderilmesi için
çalışmalann sürdüğü
kaydedildi.
Nüfuscüzdanım. Hanımefendı
Sok. 127 D. 10 No"lu meskenin
tapusuçalınnuştır.
Hükümsüzdür.
NlLGÜS tSCESV
Güngören'de Simtel
Yapı Kooperatifı
bloklannda satılık
daire.
5693918YaşarBey
Türk-Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Ozbek, hükümeti uyardı:
Saııayiyidurdururuz
158 sayılı sözlesmeyle ilgili tartışma
ürk-Metal'in
Genişletilmiş
Temsilciler
Meclisi'nde konuşan
Başkan Özbek,
işveren-sendika-işçi
uzlaşmasının
önemine dikkat
çekerek 'Bizi sanayiyi
toptan durdurmaya
zorlamasınlar,
uyanmızı dikkate
alsmlar' dedi.
* İstanbul Haber Servisi- Türk
ekonomisinin sağlıklı bir hale
gelebilmesi için üretimin arttı-
nlması gerektiğine dikkat çe-
ken ve bunun da ancak işveren-
sendika-işçi üçgeninin uzlaşma-
sıyla sağlanabileceğini belirten
Türk-İş'e bağlı Türk-Metal
Sendikası Genel Başkanı Mus-
tafa Özbek, "Gerektiğinde top-
yekün iiretüni durdurarak gücü-
müzü ortaya koyacağımızdan
kimsenin kuşkusu olmasın. Bizi
sanayiyi toptan durdurmaya
mecbur bırakmasınlar. Bizleri
buna zorlamasınlar. Bu uvarımı-
zı ciddiye alsmlar" dedi.
Türk-İş'e bağlı Türk-Metal
Sendikası İstanbul Şubesi'nce
dün gerçekleştirilen "Genişletil-
miş Temsilciler MeclisT'nde bir
konuşma >apan Mustafa Öz-
bek. ülke ekonomisine sektör
olarak bakışaçılannı yansıttı ve
çözüm önerilerini dile getirdi.
Kara paraenflasyonu
azdırıvor
Bakan Moğultay:
Sözİeşme
Meclis'ten geçecek
AMKARA (Cnmhuriyet
Bürosu) - Çaiışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Mehmet
Moğultay, Türkiye'yı* Uîus-
lararasj Çalışma Orgütü
(îLO) Genel Kuruhı'nda sa-
vunurken, ekonDtnik paketin çalışanlar üze-
rindeki etkiterinİ. demokraükleşme paketiyle
giderme yönünde önfemler aldıklannı belirt-
ü. Moğultay, "Hükümet,zor{u birekonomik
krizi aşmaya çahştrken bile sosyal boyutu ih-
rnaJ etraİyor" dedi. Dün ILO'da yapüğı ko-
nuşmasında, Türkiye'deki çaiışma yaşamma
yönelik icraatlar hakkmda bilgi veren bakan
Moğultav. iş güvencesi sağiamayı öngören
158 sayıL ILO Sözieşmesi'nin TBMM'den
geçirileceğini söyiedi.
Türkiye'nin, Dünya Bankasfnın desteğiy-
le yürüttüğû bir İstihdam projesine de değj-
nen Moğultay, bu çerçevede 5 yılda 73 bın
200 kişinin meslek ve iş sahibi yapıîacağını
söyledi. Mogultay, ILO standartlanna uy-
gun bir çahşma ortamırun oluşturulınası yö-
nündeki yasa tasanlannın öncdikie yasa-
teşünlacağım kaydetti.
Iş güvencesi ve işsiziik sigortası yasa tasan-
iannın yasalaşması çaltşmalannın sürdüğü-
nü beürten Moğuitay, kamu görevlilerinîn
sendîka, toplusözleşme ve grev haklannı, ge-
çen yıl onaylanan 87 ve 151 sayılı ÎLO sözleş-
meterine uygun olarak düzenleyen ve Mec-
lîs'e sunulmuş bulunan yasanm çıkanla-
cagmı aniattı.
Moğultay, konuşmasımn, örgütün dünya-
daki rolüyle ügili bolümünde, uluslararası ti-
caretin serbestkşmesi nedeniyle ulusiararası
ücaret anlaşmalanna "sosyal hükümler ko-
nulması" gerektiğini söyiedi.
TÎSKBaşkanı:
Sözİeşme
kabul edilmesin
îstanbu! Haber Servia-
Tûrkiye İşveren Sendikalan
Konfederasyonu (TÎSK)
Başkanı ReOk Baydur, koa-
lisyon hükümeünin açı-
kladığı "demokratikleşme
paketfnde yer alan ve TBMM'nin günde-
minde öne almması istenen 158 sayıiı ILO
Sözieşmesi'nin kabul edilmemesinî istedi.
"Hizmet ilişkisine işveren tarafıodan son verB-
mesTyle iigili söz konusu sözleşme. işçî çıkar-
roayı zorlaştıncı bir düzenlerneyi öngürûyor.
îstanbuTda toplanan TÎSK Yönetim Ku-
ruiu'ndan sonra bir açıkiama yapan TİSK
Başkanı Refik Baydur, i 58 sayüı ILO (Ulus-
iararası Çaüşrna Örgütü) SözJeşmesi'nin.
TBMM'nin tatile girmesinden önce göriişü-
lüp yasalaştınlması çabatannj, "tefeBkefi ve
ileride dönökmez sakıncalar yaratacak nhe-
likte" bulduklannı beüıtti. Söz konusu söz-
kşraenin onaylanmasmi. "İş göveacesi yasa
tasanstnm kabuîü için en önemli ve fek gerekçe
oiarak" gördüklerini ve sonuçiannın ise sa-
nayİnin bütünüyte çökmesine yol açacağmı
vurgulayan Ba>'dur, göriişlerini şöykdiie ge-
tirdi:
" 158 sayılı sözleşme, tşçiçıkarmayı zoriaştt-
ran, hatta imkaostdastıraa yabut çok palrâlı
hale gerires bir düzentemeyi öRgörmektedir.
Bugiin tHkesıizde işçi çtkarma halinde ödene-
cektazmiaadarffirutan,bJçbh-BatıA>TupatU-
keaude rastbraanayacak kadar yöksektir.
Buna rağmen sözieşmemn onanması, işsizliği
arttıncı somıçlar doğuracak, rekabet arao-
tajuıı ortadan kahhracak veyeni yatıranian da
kuşkusuz durduracakrtr. Tûrk saımyisain
içinde bulunduğu zor ve bclirsi/ dorum karşıa-
nda sanayimki >ok edki öztlliktedir."
Günümüz Türkiyesi'nin. ekonomik,
politik ve sosyal bir kriz içinde boca-
ladığını. ekonomik bunalımın ise her
kesimin geleceğe ümitle bakmasına en-
gel olduğunu belirten Özbek, "Enflas-
yon ve işsiziik geçmiş yıllan aratan bir
artış H,iı>e girdi. Ekonominin temel ku-
ralları ve \apı taşları depreme uğradı.
Sanayi ve ticaret durdu. İ'retimden,
yatırımdan uzak tembelliği körükleyen
yüksek faiz politikası ile tefecilik ise ülke
ekonomisinin başına bela oldu. Kara
para kimi zaman dövize, kimi zaman da
vüksek fai/e hücum ederek bir \andan
enflasvonu a/dırıvor. diğer vandan ise
fabrikaların kapılanna kilit vurdurarak,
işsizliğe davetive çıkartıyor" dedi.
Ranun hakım olduğu ekonomik mode-
lın. ülkeyi uçuruma. milleti ise yoksulluğa
sürüklediğini dile getiren Özbek. sağlıklı
bir ekonomıye geçişi sağlayacak
tek yolun ise üretimin arttınlıp
yatınmlara hız verilmesi olduğu-
nu söyledi. Bugünkü Türk eko-
nomisinin, "Tnüflis bir tüccar"
kimliği taşıdığını öne süren Öz-
bek, "Kim ne derse desin 5 Ni-
san Kararlan'yla uyguiamaya
konan ekonomik tedbirler pake-
ti daha şimdiden iflas bayrağım
çekmiştir.
Beceriksizlik ve yeteneksizlik
sadece hükümeti değil, milleti ve
devleri de karanlık bir uc nokta-
v a sürüklüyor. Bu yüzden siyasi
iktidarın iç üretimi teşvik edici
tedbirler alarak sanayimizi can-
landırması gerektiğine inanıyo-
ruz" şeklinde konuştu.
'Teslimiyetçiliğe karşıyız'
Türk-Metal olarak, yapıcı ve
sorumlu bir sendikacılıktan ya-
na olduklannı anımsatan Mus-
tafa Özbek, "Fakat hükümetin
ve tekelci sermayenin anlav ışsız-
Itğı bizleri militan sendikacılığa
zorlamaktadır.
Diyalog ve uzlaşmaya evet di-
yoruz ama teslimiyetçiliğe
karşıvız. Çünkü işçiler ve sendi-
kalar sabırtaşı değildir. Türk
ekonomisinin kaymak taba-
kasını olıçturan gruplar kayıkg
kavgası'nı bir yana koyup, ülke-
>i ve halkı düşünmeve mecbur-
dur. Bunu \apmadıklan takdirde
çalışanlar onlardan bunun he-
sabını soracaktır" dedi.
Hükümetin ekonomik pake-
tin ardından acıkladığı demok-
ratikleşme paketinden ümitli
olmadıklannı vurgulayan Öz-
bek, ekonomik istikrann sağla-
nabilmesi için toplumsal uzîaş-
manın zorunlu olduğunu vur-
guladığı konuşmasımn son bo-
lümünde ise şunlan söyledi:
"Bizi sanayiyi toptan durdur-
maya mecbur bırakmasınlar.
Bizleri buna zorlamasınlar. Bu uvarımızı
ciddiye alsınlar. Aksi takdirde hayatlan
boyunca unutamayacakları ağır bir fatu-
ra bedeli ödeyeceklerdir. Gerektiğinde
topyekün üretimi durdurarak gücümüzü
ortaya koyacağımızdan kimsenin kuşku-
su olmasın."
Eğitimciler, Din Bilgisi ve Ahlak kitabını tek yanlı buluyor İLKSAN
Sadece Islannyetöğretittyor
FİGEN ATALA Y /BEHZAT ŞAHÎN
"Çocuklar, görüyorum ki Allah hakkı-
nda hepinizin soruları olmuş. Bu sorulan
büv'üklerinize sormuşsunuz. Aldığmız ce-
vaplar size bazı bilgiler vermiş. Fakat bun-
lar yeterli olmamış. İşte biz bu derslerimiz-
de sizinle Allah, pevgamber, Kuranıkerim,
İslam dini. i\i ve kötü davranışlar, doğru ve
yanlış işler hakkında en doğru bilgileri öğ-
reneceğiz." Yukandaki alıntı ilkokul be-
şinci sınıflar için Milli Eğitim Bakanlığı
yayınlanndan çıkan "Din Kültürü ve Ah-
İalî Bilj^si" ders kitabının "Bu Derste Ne-
ler Öğreneceğiı?" başlıkL girişinden
ahndı. Dersin çerçevesini de belirten yu-
kandaki alıntıdan da anlaşılacağı gjbi.
dersin adında bulunan "kültür" ve "bilgi",
genel bir din kültürü yerine. İslam
inancını, evrensel bir ahlak bilgisi yerine
de İslam ahlakını ölçüt kabul ediyor.
12 Eylül ürünü 1982 Anayasasfyla ilko-
kul dördüncü sıruftan başlayarak lise son
sınıfa kadar zorunlu hale getirilen "Din
OkuHaryarın tatilegiriyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Öğrencilerin laşık 3 milyon öğrenci yann yaz tarih'ne başlaya-
yaztatüivarınbaşlıyor. Ankara, İstanbul velzmir C
ak. Isparta'da 13 hariran, Samsun'da 12 hâzi-
başta otanak üzere 20 ilde yaklaşık 3 milyon " ~ . . . . . . _. . . - . .
renci yann tatile girecek. Yurt genelinde ise biitiin
okullar 17 haziranda tatile başlayacak. Milli Eği-
tim Bakanlığı'nın okulların açılma >e kapanma
yetkisini illere devrermesinden sonra. bu yıl okul-
lar farklı tarihlerde tatile girecekler. Ankara.
tstanbul, İzmir, Aydın, Bingöl. Bitlis, Çankın.
Dazığ, Hakkari, Kocaeli. Manisa, Muş, Nevşe-
hir, Ordu, Rize, Siirt, Tunceli, Şanlıurfa, Yozgat,
Aksaray, Kmkkale, Bartın, Konya ve Afyon'da
ilk ve orta dereceli okullarda ögrenim gören yak-
ran. Bursa'da 15 haziran. Divarbakır ve Malat-
ya'da 14 haziranda 1993-1994 eğitim öğretim yılı
tamamlanacak. Erzurum. Hatav, Sakarva, Edir-
ne, Kırklareli, Batman, Şırnak. Denizli, Muğla,
Tekirdağ, Kayseri, Van, Niğde, Kırşehir, Zongul-
dak. Antal) a, Burdur. Trabzon, Amasya, Sinop,
Bilecik, Balıkesir. Kütahva ve Çanakkalc'de öğ-
rencüer, 17 haziranda yaz tatiline başlayacaklar.
Böylelikle 11 milyon 703 bin 907 öğrenci voğun
bir sınav maratonunun yaşandığı öğretim yılını ta-
mamlayarak 3 a\ bovunca tatil yapabilecckler.
Kültürü ve Ahlak Bilgisi'''' dersinin, uygula-
ma ve içerdiği konularla hem laiklik ilkesi-
ni zedelediği hem de bilimselliğe aykın ol-
duğu ve dogmalar içerdiği belirtiliyor.
Eğitimciler ve bilim adamlan. bu dersin
kitaplannda yer alan konular ve okuma
parcalanyla dindar insanlar yetiştirmenin
de olanaksız olduğunu belirtiyorlar.
Eski öğretim üyelerinden bilim adamı
Hüseyin Baruhan, "din kültürü ve ahlak bil-
gisi" dersinin laik eğitimin amaç ve ilke-
lerine ters düştüğünü belirtiyor. Bu dersin
"din kültürü" bölümünü şöyle yo-
nımluyor: "Bu dersin kitapian ge-
neUikle üç konuyu işliyor 1-
İsjam'ın temel inanç ve pratikleri
(Örneğin. namazın nasıl kılındığı
bile resimlerle gösteriliyor). 2- İyi
ahlaklı ya da erdemli olmanın ilkele-
ri ve yolları (Ama hep dindarlıkla
ilişkisi vurgulanarak). 3- Atatürk'-
ün dine ve din eğifimine verdiği
önem. (Böyle bir eğitimin laikliğe
aykın olmadığı belirtilerek). Din
kültürü' başlığını taşıyan bir eser-
den ya da eserlerden insan ne bekler;
din. daha doğrusu 'dınler' hakkında
genel bilgiler. öyle değil mi? Örne-
ğin, düny ada ne çeşit dinler olduğu,
bunların dayandığı inanç \e pratik-
ler. tarihsel gelişmeleri, aralarında
benzerlik, aynlık ve etkileşimler,
hatta nasıl ve neden doğdukları
hakkında öne sürülen görüşler, top-
lunı hayatındaki işlev leri, öteki kül-
tür etkinlikleriyle ilişkileri ve buna
benzer daha başka avrıntılar hakkı-
nda bilgiler... O\sa ilk beş kitapta
'din kültürü' adına yakışır herhangi
bir bilgiye rastlamak mümkün değil.
Anlayacağınız. °dın kültürü' deyimi
sadece bir kamuflaj, hatta kaba bir
aldatmaca. Kitaplar, besbeUi ki
İslam dininin bütün dogmalarını
yeni yetişenlere aşılamak amacıyla
yazılmış, sonra da bu amacı gizle-
mek için bunlara 'din kültürü' yaf-
tası y aptştırılmış!.. Siz bütün sosyal
konuları (bu arada din konusunu da)
inceleven sosyoloji dersine sadece bir
yıl (üstelik seçmeli), 'din kültürü'ne
ise tam sekiz yıl ayıracaksınız, üste-
lik her fırsatta İslamiyetin 'en son',
"en mükemmel'. "tek "hak din' okhı-
ğunu tekrarlayacaksuıız, sonra da
kumazlığmızı 'bilimsel' bir başlık
altında gizlemeye çalışacaksmız!
Şuna 'Müslümanın el kitabı' deyin,
oisun bitsin!"
İÜ Edebiyat Fakültesi Felsefe
Bölümü öğretim üyelerinden Tüten
Anğ da "Din, özünde insanı. Allah'-
ın kuiu olarak kabul eder. Din ders-
lerinde bu konunun da işlendiğini
göriiyoruz. Ama biz aynı zamanda
insanın özgür oimasının. özgürce ka-
rar >ermesinin, onun v azgeçilmez bir
niteliği olduğunu da savunuyoruz.
Milli Eğitimimizin amaçlanndan bi-
rinin de bu olduğunu, ilke olarak ka-
bul ediyoruz. Yetiştirmekte olduğu-
muz genc, acaba bu ikiiemi nasıl
aşacak?" diyor.
Yolsuzluğa
Diyanet'inde
adı kanştı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - İlkokul öğretmenleri
Saglık ve Sosyal Yardımlaşma
Sandığı'nın (İLKSAN) otomo-
bil kampanyalannda yaşanan
usulsüzlüklere Türkiye Diyanet
Vakfı'nın da adı kanştı.
Diyanet Vakfı'nın Gediz şu-
besi adına 22 Mart 1992 tari-
hinde Ekim 1991 otomobil
kampanyasından Renault Ma-
nager marka bir otomobil alın-
dığı ve otomobile ilişkin 100
milyon liranın üzerindeki bor-
cun ödenmediği saptandı.
İLKSAN Kayyum Heyeti'-
nin Diyanet Vakfı'na borcunu
ödemesi için bildirimde buluna-
cağı, borcun ödenmemesi duru-
munda kurumu icraya vereceği
öğrenildi.
Bu arada Kayyum Heyeti "3
Aylık EtkinJik Raporu"nu 16.
Sulh Hukuk Mahkemesi'ne
iletti.
Raporda, katılımalann sa-
dece otomobil kampanyasın-
dan kurumu 500 milyar lira za-
rara uğrattıklan belirtildi.
Ek ders ücretleri
ödenmiyor
Tasarruf
önlemleri
öğretmeni de
vurdu
ADANA (Cumhuriyet Güney
tlleri Bürosu) - Öğrelmenlerin ek
ders ücretleri de tasarruf tedbirle-
rine takıldı. Maaşın yüzde 25'ini
bulan ek ders ücretlerinin veril-
memesi üzerine. yüzlerce öğret-
men, Milli Eğitim yetkililerine
başvurarak önlem alınmasını is-
tedi. tlk ve orta dereceli okullarda
görev yapan öğretmenlere verilen
aylık 1-3 milyon lira arasındaki
ek ders ücretlerinin. "ödeme em-
ri" bulunmadığı için ilk kez,
ödenmeyişi dikkati çekiyor. Da-
ha önceki yaygın uygulamadan
farklı olarak bu kez "ödenek ol-
maytşı" ya da "ödeyüT talimatı-
nın bulunmayışının arkasında,
hükümetçe alınan son tasarruf
genelgesinin etkili olduğu bildiri-
liyor. Maaşlannı, ilk kez ortala-
ma 2 milyon lira kadar eksik al-
dıklannda ek ders ücretinin ek-
lenmediğini fark eden binlerce
ögretmen, okul yönetimleri ara-
alığıyla Milli Eğitim müdürlük-
lerine başvurarak ödeme yapıl-
masını istedi. Eğjt-Sen, Eğitim-İş
ve Türk Eğjtim-Sen'in de yetkili-
lerle görüşerek ödeme emirleri-
nin bir an önce verilmesinin sağ-
lanmasını ve ek ders ücretlerinin
dağıtılmasını istedikleri bildirildi.
ARAYIS
TOKTAMIŞ ATEŞ
Kentlileşmek
Bir ülkede özgürlükçü demokrasiye geçmek ve özgür-
lükçü demokrasiyi yaşamak ve yaşatmak kolay değildir.
"Biz demokrasiye geçtik" demekle demokrasiye geçil-
miyor. "Biz demokraside yaşıyoruz" demekle de de-
mokraside yaşanmıyor. Demokrasiye geçebilmenin
bazı "asgari koşulları" olduğu gibi, demokrasi içinde
yaşamanın getirdiği "kimi zorunluluklar" var.
Demokrasiye geçebilmenin koşulları; ileri bir eğitim
düzeyi, yaygın bir iletişim ve ulaşım ağı, belli bir gelir
düzeyi ve nihayet örgütlü bir toplum yapısıdır (Kimi akl-ı
evvel süper zekalıların "Atatürk demokrasiye neden
geçmedi" sorusunun yanıtı da burada yatar).
Aynı koşullar, demokrasi içinde yaşayabilmek için de
gereklidir elbette. Ama bunlara ek olarak bazı şeylerin
"sürekliliği"gerekir. Örneğin gelir paylaşımındaki "den-
ge", orta sınıfın varlığının sürdürülmesi, eğitim düzeyi-
nin yüksek tutulması vb. gibi hususlara özen gösterilme-
si gerekir.
Bu arada kimi yazarlar, demokrasi içinde yaşayabil-
menin koşulları arasında "kentleşmeyi" de sayarlar ki,
bir ölçüde haklıdırlar. Fakat "kentleşmenin", hatta
"kent"in ne olduğu konusunda tartışmalar vardır.
Burada kent ve kentleşme konusundaki geniş tartış-
malara girmek niyetinde değilim. Fakat şu kadarını söy-
leyeyim ki; kent, insanların tarım dışı bir alanda ekono-
mik uğraş verdikleri ve belli bir kültürü yansıtan ve belli
bir ölçeğin üzerindeki insan topluluğunu barındıran yer-
leşim birimidir. Fakülteden sınıf arkadaşım ve meslekta-
şım Prof. Dr. Kemal Kartal'ın "Kentlileşme" başlıklı ki-
tabı, bu konuya ılgı duyanlara ışık tutabilir.
Türkiye'de uzun yıllar iki kavramı karıştırdık. Bunlar,
"kentleşme" ve "kentlileşme" kavramları idi. Zira on
binlerce, yüz binlerce insanın bir arada yaşaması, bir
yerleşim birimini kent yapmadığı gibi, böyle bir yerleşım
biriminde yaşayan insanlar da kentli olamıyor. Hatta,
gerçek anlamıyla bir kentte yaşayan kimi insanlar da
bazı durumlarda kentli sayılamıyor.
Bu durumda, net bir biçimde açıklanması gereken iki
kavramla karşı karşıyayız. Bunlardan biri "kentleşme",
öbürü de "kentlileşme".
Kentleşme kabataslak olarak şöyle tanımlanabilir:
Konut sayısının ve insan sayısının arttığı bir ortam için-
de; toplumda, örgütlenme, uzmanlaşma ve insan ilişki-
lerinde, kente özgü bir değişimin ortaya çıkması.
Kentlileşme ise bunun çok ötesinde bir şeydir. Kent-
leşmede elbette bir "değişim" söz konusudur. Ama
kentlileşme denildiğı zaman, değişime uğramış olması
gereken bizzat "insan"dır. insanın "davranışlannda",
"ilişkilerinde", "değer yargılarında", "algılamasında"
ve "beklentilerinde" değişim olacaktır, olmalıdır. Hatta
bunlara ek olarak insanın "biçimsel özelliklerinde" de
bir değişim olması beklenebilir. Kimileri bunu pek
önemsemiyorlar, ama bence biçim de bir ölçüde zihnı-
yeti ve yapıyı sergiler.
Bu açılardan baktığımız zaman, Türkiye'de ilginç bir
durumun olduğu gözlenmektedir Gerçekten, Türkiye
belli bir oranda kentleşmiştir, ama acaba hangi oranda
kentlileşmiştir? Zira biz geleneksel olarak "gecekondu-
laşmayı", Türk kentleşmesı olarak isimlendiririz. Ama
acaba gecekondu insanı, kentlileşmenin getirmesi ge-
reken "değişimi" yaşıyor mu? Yaşayabilecek mi? Aca-;
ba ikinci ve üçüncü kuşak gecekondulular, kentii olabile-'
cek mi? '
Bu konularda kesin bir şey söylemek mümkün değil.
Zira "değişim" ve "uyum" konularında zorlanan ve tat-
minedilmemişbeklentileriolangecekonduhalkının'tep-
kisini" nasıl göstereceğini kestirmek mümkün değildir.
Butepki, 1980'e kadar "sol"birtepki olarakkendinigös-
terirken 1990'larda bu tepki Refah Partisi etrafında to-
parlanan bir "sağ" tepki olarak ortaya çıktı (Elbette bu-
rada sağ ve solu da ayrıca tanımlamak gerekir ki, bu
yazıda ele alacağımız bir şey değil bu).
Toplumdaki değişim. göreli olarak daha kolay gerçek-
leşecek gibi görünüyor. Yani insanlarımız (fırsat bulur-
larsa), daha kolay örgütlenebilecek gibi görünüyorlar
Ama insandaki değişim o kadar kolay görünrrtüyor. İn-
sanlar, büyük kent içinde "kaybolmamak" için değer
yargılarına daha sıkı sıkıya sarılıyorlar. Bazı şeyleri "al-
gılamama " konusunda garip bir inatgösteriyorlar. İlişki-
lerinde "kuşkucu", davranışlannda "özensiz" oluyor-
lar. Hatta geldikleri gelenekleri bile unutarak garip bir
yapıya bürünüyorlar (Kimbilir, belki de bu garip yapı,
Türk kentlileşmesinin bir görüntüsü olarak değerlendiri-
lebilir).
Eğer kırsal alanı terk eden milyonlarca insanın, kimi
merkezleri kuşatan "barmakları" kentleşme sayılabilir-
se kentleşmek kolay. Ama bu "köylü kafasını" koruma
inadı içindeki ve tatminsiz insanları kentlileştirmek çok
zor gibi görünüyor.
Konferans lcln gelmlstl
Büyükelçinin eşine
tecavüz edenler yakalandı
İstanbul Haber Servisi - İs-
tanbul'da devam eden uiusla-
rarası bir tıp kongrcsine bilim-
sel rapor sunmak için gelen
Fransa'nın Kostarika Büyü-
kelçisi'nin eşi ve tıp doktoru
L rsula Moreau'ya. kendileri-
ne polis süsü vererek kaçırdık-
lan Belgrad Ormanlan'nda
tecavüz eden Kani Erdoğan ile
Selahattin Kemen adlanndaki
iki kişi, güvenlik güçlerince
yakalandılar. Saldırganlan
yakaladıktan sonra serbest bı-
raktıklan belirlenen bir polis
ekibi hakkında idari soruştur-
ma başlatıldı. Bilimsel bir ra-
por sunmak için 2-5 haziran
tarihleri arasında The Mar-
mara Oteli'nde gerçekleştiri-
len "Ulusiararası 6. Âkupunk-
tur Kongresi"ne katılan Al-
man asılllı tıp doktoru ve
Fransa'nın Kostarika Büyü-
kelçisi'nin eşi Ursula Moreau,
önceki gece kendilerine polis
süsü veren iki kişinin tecavü-
züne uğradı.
İstanbul Emniyet Müdür-
lüğü Asayiş Şubesi'nden edi-
nilen bilgiye göre Tarabya'-
daki bir yakınına gitmek için
Kabataş İskelesi önünden 34
TAH 61 plakalı taksiye binen
diplomatik pasaportlu Ursula
Moreau, taksi şoförii Feridun
Gülekli'nin durumundan şüp-
helenerek İstinye Beldesan
Fabrikası yakınlannda inmek
istedi. Bu sırada karşı yönden
gelen 34 HDT 87 plakalı araç-
ta bulunan Kani Erdoğan ve
Selahattin Kemen
Selahattin
Kemen adla-
nndaki kişi-
ler. Moreau'-
nun >anına
gelerek ken-
dilerinın po-
lis olduklan-
nı ve yardım
etmek iste-
diklerini söy-
lediler.
Kendisine
Almanca
olarak yönel-
tilen bu söz-
ler üzerine
otomobile
binen More-
au, Erdoğan
ve Kemen ta-
rafından gö-
Belgrad Orman-türüldüğü
lan'nda tecavüze uğradı.
Olaydan Fransız Konsolos-
luğu'nun şikayeti üzerine ha-
berdar olduklannı belirten
Asayiş Şubesi Müdürii Bahri
Zengin, yaptığı açıklamada.
kendilerinin bunun ardından
başlattıklan operasyonlarda
Kani Erdoğan ve Selahattin
Kemen adlanndaki iki saldır-
ganın yakalandığını söyledi.
Yapılan soruşturmada. sal-
dırganlann suçlannı itiraf et-
tiklerini belirten Şube Müdü-
rü Zengin. saldırganlann, te-
cavüzün yanı sıra yaklaşık 17
milyon lira tutanndaki dö\izi
de Moreau'dan gaspettikleri-
nin ortaya çıktığını kaydetti.