Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 MAYIS1994 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
İŞevket Süreyya Aydemir'i ilk nerede tanıdığımı
anımsamıyonfm, belki Cumhuriyet'teki yazılarından, belki bır
vemekte, bir yerde. Belki bir konuşmasmıduıledun.sesinden
anunsıyorum. Şevket Süreyya Bey, İlhami'nin (Soysal),
Doğan 'uı (A vaoğlu) daha m arkadaşıydı sanıyorum. Bız,
Şevket Süreyya Bey 'le çokluk kokteyllerde karşılaştr, şöyle
ayaküstü konuşurduk. Onun süreklidostlarıyla birlikte olduğu,
"Çarşamba Yemekleri"ne bir kez katıldığımı sanıyorum.
Kızılay daki Cumhuriyet bürosuna uğradığmaa da. sadece
selamlaşırdık. Öyleyakınlık negöstermezdi. Yakındostu.kızı
gibisevdiği Aysel Kutlu'ya birgün.
- Cumhuriyet 'egittiğimde, Ekmekçi 'ye uğramıyorum.
Bazı arkadaşları kıskanırlar diye korkuyorum! demiş.
Ölümünden önce, Aysel Kutlu'ya, bana iletılmek üzere vasiyette
hulunmuş •
- Ben sağhğunda vazamadım, budediklerimiEkmekçi'veanlat;o
da yazatnazsa, ölmeden birıne sövlesın, oyazsm'
Şevket Süreyya'nuı vasiyetini-bipundunagetırip- vazmıştun. Bu,
hmet Paşa 'nuı Ecevit 'le ilgılı
düşünceleriydı.
Şevket Süreyya Aydemir, 25
Marı 1976 'da Ankara 'da öldü.
Kurucusu olduğu, yöneticiliğıni
yaptığı Ankara Ticaret Lisesi'nin
önünde, bir de Iktisat
Müdürtüğünüyaptığı Ankara
Belediyesiönünde birer dakikalık
saygı duruşu yapılmıştı. Şevket Süreyya 'nın tabutu bayrağasarılı
değildi. Bunugören, Ankara Belediye Başkanı VedatDalokay:
- Şevket Süreyya sanlmayacak da kim sanlacak Türk
bayrağına?deyip, tabutu belediyenin bayrağına sarmıştı...
Önünden geçirıldiği, saygı duruşunda buhmulduğu eski ticaret
mektebı, adısonra Ticaret Lisesı olan okulda, Atatürk'ünşu el
yazısı vardı: >
"İkinci teşrin (Kasım) 1933
Gördüklerimyüreğimi sevinç ve büyük unuıtla dolaurdu. Türk
çocuklaruunyüksek kabiliyetine inanım tamdır, bunun bin bir
detiligörülebilir. Fakat bugün buradagördüğüm eser herhalde,
görülmeye ve takdir olunmaya değer en kıymeth' bir beşarettir
(müjdedir). Bir bilgiyapısındayetişmekfirsatına erişen
çocuklarımızı tebrik eder ve memleketefaydalı olmalartnı
dilerim.
Kıymet ve kudretini canlı eseriylegöstermiş bulunan Müdür
Şevket Süreyya Bey Vtakdir eder ve kendisinin dahageniş
çabşma eserleriniiftiharlagöreceğime olan inanımı bey an
ederim.
GaziM.Kemal"
A tatürk 'ün elyazısı yla hazırlanmış kabartma, önceleri okulun
dışmdayken, sonradan -nedense- müdür odasma alındı!
Şevket Süreyya dönek nüydi?
Kimi solculara göre "dönek", sağcılaragöre de "komünist"olan
Şevket Süreyya Aydemir, "Suyu Arayan Adam"kitabuıdaşöyle
diyor-'
'Senin hakkındayanhş bir karar aldıklarını mı düşünüyorsun?
Fakat bu kararı alanlann, buna mecbur olduklarını düşünmeye
çahş.'.\e kendini, ne de başkasını itham etme. Hem üzülmek niçin?
Bir iş ve bir inşa mı istiyorsun?Ashnda içimizdeyıkacak veyeniden
inşa edecek o kadar çok şey var ki?Senden ahnan şeylere karşı,
senden ahnamayacak olanları da koysana."
Şevket Süreyya Aydemir 'e göre, suyu bulmak kolay olmamıştı. Bu,
bir kimiik arayışı idi' Büyük Turan 'ı kurmak için Bakü ye giden
Şevket Süreyya, aradığını bulamamış, Turan ın bir düş olduğunu
anlamıştı. Moskova da üniversite öğrenciliği, ardından Türkiye ı e
dönüş. Bir süre, hapishane yaşamı, ardından solcu arkadaşlarına
Suyaadananyaşam
"Buradayohtmuz aynhyor "deyıp.Gazı Mustafa Kemal'den görev
isteme. Atatürk, bir komüniste Ticaret Lisesı'ni kurma görevini
veriyor. Başarısı karşısuıda, kendi elyazısıyla bir başarı belgesi
imzalayıp, ödüllendiriyor.
Yine "Suyu Arayan Adam" vapıimdan •
"...Bir inkılapyaşıyorduk. Fakat, eğer bu inkdabın tarih içindeyeri
ve çağınuzagetirdiği değerler işlenmez, izah edihnezse, inkılapçı ve
önder bir kadronun, memleket ve dünyagörüşü halinegetirilmezse,
bu inkılap er geç bir oligarşiye kayabiür miydi?Evet..."
Ş. Süreyya A\ demır, ı aşadığı sürec e bütün aydınları, A tatürk 'ün
devrunİerıne sahip çıkmadüdarı için suçladı durdu. Bugün, nedenli
haklı olduğunu görmüyor muyuz?
Atatürk'ün "tabu"olmadığuıı, tartışılabileceğıni.ancak
düşüncelerinm her zaman vazgeçılmez oiduğunu anlatmaya çalıştı.
Nadir NaaTnin bir yazısı...
25martla ölen Şevket Süreyya nın loprağa verıldiği28 Mart 1976
günlü başyazısmda, Nadir Sadibaşlarda şöyle diyordu •
"Bugüne dek pek çok değerü insanla tanıştım, dost oldum.
Bunlardan çoğunu, nasıltanıdığımı unutmuşumdur. Şevket
Süreyya için öyledeğil. Onunlailkgörüştüğümgünühâlâbugünmüş
gibi anunsıyorum: ikinci Cihan Savaşı 'nın sonlanna doğru,
kasvetti birgüz akşamı idi, matbaada benigörmeye geldi. Cıvıl
cmlzekâfişkıranmavigözleri,pembeyanaklanyla,ortaboylu,
tombulca bir adam. Ziyaret nedeni hakkında hiçbir açıklama
yapmayagerek duymaksızın, sankikırk yıldır ahbapmışızgibi
doğrudan konuyagirdi. Yurdunuızungerikalmışağı Şevket
Süreyya 'yıüzüyordu. Başka ülkeler dev adımlarıyla ilerlerken
bizint santimetre hesabıyerimzde sayar durumumuzgelecek için
tehh'keli bir işaretti. .\eyaptp edip silkinmeti, çağdaş uygarhk
düzeyine bir an önceyetişmetiydik. Ekonomik kalkınmanın itici
gücünüdevletin önderüğinde aramahydık. Toplumsalçıkarları her
şeyin üstünde tutan iyiyetişmiş ülkücü bir kadro devlet
yönetinündegörev ahrsa kısa sürede başanya ulaşrnamız
olanakstz değildi.
Heyecanh amayumuşak bir sesle, adeta vaaz eder gibi
konuşuyordu. Böylece bir saat kadar içinidöktükten sonra, aynldı
gitti. Şevket Süreyya 'nın davranışmda beni şaşırtan, belki daha
çok da sevindiren, tanınıadığı birinegelip ona hiçbir istekte ve
öneride bulunmaksızın sadece
yurt sorunları üzerinde
kaygılannı, düşüncelerini
açıklamış olmasıydı. İlk
görüşmemizin bir daha
çıkmamasıya beüeğime çakıhp
kalması da herhalde bundan
ötürüdür..."
Nadir Nadi, yazısını şöyle
bitirıyordu "Şevket Süreyya dört büyük yaşamöyküsüyaznuştır.
Her biriayn bir değer taşıyan buyasamöykülerinin en ilginci
bence Suyu A rayan Adam dır. Bu, Şevket Süreyya 'nın kendi
yaşamöyküsüdür. Burada 'su' sözcüğünümutluluk anlamma
ahyorum. Evet mutluluk. Ama Şevket Süreyya 'nın değil,
toplumun, Türk toplumunun mutluluğu. Llke sorunları üzerine
kafayorangenç kuşaklara bu kitabı okumalannıyürekten sahk
veririm?"
Şevket Süreyya'nın dostlan...
Şevket Süreyya 'nınpek çok dostu vardı. Bunlardan çoğu, kendi
kuşağmdan Cevat Dursunoğlu, Yakup Kadri Karaosmanoğhıgıbi
kişilerdi. Bir "Çarşamba Toplantısı"ndu SuphiKaraman'ı
gördüğümu anunsıyorum. Eski gazeteci İffet Aslan, Seyfettin
Turhan, buluştuğu, söyleştiği kişilerdendı. Aysel Hanım da, oyle
bir dost. Şevket Süreyya Bey 'in bir öğrencisıgibisankı. A) seî
Hanım, ondan söz ederken,belki bunedenlehep "hoca"der.
Şevket Süreyya Aydemir,bir öğretmen olduğugibi, bir sanatçı
duyarlığmı, inceliğinide taşıyor yüreğinde...
MUSTAFA EKMEKÇİ
'AydınlarAtatürkdevrimlerini
sahiplenmedi'MUSTAFA EKMEKÇİ
Aysel Kutlu "hocam" dıye tanımla-
dığı Şevket Süreyya Aydemir'Ie tanış-
masını, dostluklannı ve mektupla-
nn öyküsünü anlatırken o günlere
gen dönüyor. İlk günkü konuşması
dün gibi aklında. Kutlu. Şevket Sü-
reyya Aydemır'in Atatürk'ü anlattı-
ğını ve devrimlerine aydınlann sahıp
çıkmamasından şıkayetçı olduğunu
söylüyor. Aysel Kutlu ile o günleri
konuştuk.
- Şe\ket Süreyya Ajdemir'le ne za-
man tanıştığınızı anımsıyor musunuz?
AYSEL KLTLU - fabıı. 1968 yı-
bnda. 1968'in bir perşembe günü
ama. Şevket Süreyya Aydemır'in
komşusu olan Enver Behnan Şapolyo,
tarihçi... İstanbu^ Liseliler'de cumar-
tesi günlen buluşulurdu. İstanbul Lı-
selıler Derneğı vardı: oraya kızağa çe-
kilmış \aliler, yazarlar. .
- Nerede buluşuluyor, yeri?
KJbar bir insan
AYSEL KLTLU - Ankara'da. O
zaman birPıknık \ardı ya, Pıknik"in
üzenndeydı. "Suyu Arayan AdanT'ı
okumuştum. Şevket Süreyya Bey'ın
kıtabının sonunda. tanh ile Bahçelı-
evleryazılı. Heyecanlandım tabu. En-
ver Behnan Bey de Bahçelıevler'de
oturduğu için. dedım: "Tanıyor mu-
sunuz Şevket Süreyya Bey'i, yakım-
nızda mı otunıyor?" Tanıyor tabiı.
Suyu Arayan Adam. o yıllarda bende
çok etki yaptı. Konuşmak istiyorum
yazanyla da. Enver Behnan Bey:
"Ben size hemen randevu alırım >e ka-
bul eder" dedı. "Çok hoşlanır, dostlu-
ğu çok iyidir" dedi Ve randevu aJdı.
bir perşembe günü "Beş Çayı"na.
Gittik, yanımda dostlanm vardı.
- Kimler örneğin?
AYSEL KUTLU - İş Bankasından
ıki arkadaş vardı, Hoca -Şevket Sü-
reyya'ya Aysel Kutlu "Hoca" diyor-
du- bizı kapıda karşıladığı zaman.
çok enteresandır, hep bunun etkisin-
de kalmışımdır. Hoca benim ehmi
öptü. Sanıyorum, 70 yaşlanndaydı.
Hoca. 1897 doğumlu. Yani 70yaşın-
da vardı. O yaştaki bir insanın çok kı-
barca elimi öpmesi, son derece zarif
bir insandı; kadına son derece saygılı.
Zaten küfür ettiğini pek bilmiyor çev-
resi de. Küfür etmeyen bir insan. Çok
kızarsa, orayı terkedip gidiyor. Şimdi,
benım bütün amacım, "Suyu Arayan
Adam"la ilgıli sorular sormak. Ama.
hiç böyle bir şey olmadı. O sözü aldı
ve dört saat, sıkılmadığımızı da his-
setti, gözlerimize bakıyordu çünkü.
Ve tamamen başka konular konuştu.
Bu konular içinde insanlann, bir psı-
kolog gibi, ruh dengesinden, hatta bu
arada Vali Tandoğan'dan bahsetmış-
tir, hiç unutmam; Vali Tandoğan"ın
ruh dengesinden zaman zaman şüphe
ettiğini.. Sonra, Nevzat Tandoğan in-
tihar etmiştir. Aşın yıkanmasını orta-
ya koymuştu.
- Niye? Aşın yıkanmak temizlik de-
ğil mi?
AYSEL KUTLU - Hayır, işte ya-
ni...
- Onun da bir ölçüsü var!
AYSEL KUTLU - Bir ölçüsü var.
Bunlar kafamda kalanlar.
- İlk görüşme.
Atatürk ve aydınlar
AYSEL KUTLU - İlk görüşme. İlk
görüşmede, aydın kesimin Atatürk'-
ün devrimlerine hiç eğilmediğıni an-
lattı. Atatürk'le doluydu. Bakın. o
Şevket Süreyya Aydemir'den
Aysei KuHu'ya
Şevket Süreyya Atatürk'le doluydu. Tanıştığımız ilk gün belki bir
buçuk saat Atatürk'le ilgili konuştu. Aydınlann devrimleri hiçbir
zaman sahiplenmediklerini, Türkiye'ye yaymadıklannı söyledi.
gün belki bir buçuk saat Atatürk'le il-
gıh konuştu. Aydınlann Atatürk'ün
devrimlerini hiçbir zaman sahiplen-
mediklerini. Türkiye'ye yaymadıkla-
nnı, bunun aydınlann bir suçu oldu-
ğunu söyledi "Sorumluluk aydınla-
Şevket
Süreyya
Aydemir,
cokkibarve
hiç
küfretmeyen
biriydi.
Çok kızarsa
bulunduğu
yeri
terk ederdi.
nndır" dedi. "Kadro"yu, Atatürk'ün
benımsemesini anlattı. Atatürk ce-
binden para vererek, "Kadro"ya abo-
ne oluyor, ona yardım ediyor. Alma-
ya mecbur ediyor, bir süre, tutunsun
dıye. Kadroya sahip çıkıyor. Çevre-
Aysel
Kutlu, ilk
tanıştıkları
gün 70
>aşındaki
"Hocasının"
onun elini
öpmesinden
çok
etkilendiğini
söylüyor.
sinden Atatürk'e devamlı "Efendim,
bunlar hiç sizden bahsetmiyorlar, bun-
lar komünizm propagandası yapıyor-
lar!" dediklennde. "Bunlar benden de-
ğil, devrimlerimden bahsedivorlar"
karşılığını veriyor. Ama, mücadeleyı
Gözlerindenöperimasi kızım
Aysel kız,
Evveia bir tarik-i dünyadan
selamlar, sevgiler, Bahardaa ve
ya2dan bir bekfediğtm vardı. Oda
oimadı: Gün gelir. geJıaakter açar.
bozkırçiçekteregömüiıir. Bizde
Kemai'in. f l) bu yolunüstünden. bu
tartalann arasndan neden bir türlü
âyniamayonizdiye^askeri nizamda
saaderi, dakikakn saymasına
bakmayarak feiekten bir ktsaak
zaBian çalanzdiyordum.
Evet, İştebudaolmadi. İnşaîlah,
avnj bozkırda,aynı geKnakkn belki
genegörürüz. Papatyalar.
peygamberçiçekleri. sansabırlar
toplanzdiyelim...
Ben, Bodrumîara. Marmarisiere
vedaha nerekre gidemedim, ama
buraya da ferta bağlandun (2). Bîr
de, Ankara daha yakm oîup>siz de
hafta sonlannı burada
geçırebilsenız, galiba buradan hiç
aynlmay acajpm. Senedeğüse bik.
son aylar, bildiğin gibi çok
problemligeçti.
Veben.yazımakinesibaşsnda,
zİBCire bağlı biri gsbiyJra, ama
yeşillik.mayi deniz. ufuklar ve şîmdi
de bağlarda üzümfer. incirler, yalnız
maddemi değiL, ruhurpuda
çevrebyor. Aıa sıra misafirimde
oluyor. Hem de bir şey van Bazı
akşamlar bir kadeh votka ahyorum
balkonda. Misafir oîunca şişe
yanlanıyoT. Hülasa.bu gök kubbe
altında, bir kendi haünde İnsan
daha yoldan sapü...
Kemal'e aynca mektup yazdım.
Bunu da ona oku. Güvendiğı bir
arkadaşıruîi, hem yalnızlığım hem
' vliJikhayatında iki taraf
birbirini, en az, aynı deret^de
şahsiyetli insanîar olarak
kabul ederler, ama gene bu iki
taraf, karşılıklı olarak bu
şahsiyetlermden,
karşısmdakinin lehine bir
şeyîer feda etmek gayretine
girişirlerse, birgün ve iki taraf
da farkına varmadan
kendilerini, hakikaten
müşterek ve kavnaşmış bir
ruh platformu içinde
buhırlar. İşte gerçek anlaşma
ve birleşme budur. Tabii
bunlann hepsi, hiç
bahsedilmeden, hiç vaat
edilmeden, sessiz sedasız
olacak.
kendini avumşumıokusun. Beîkı
daha fazla avarelîğuni önfemek için.
şu hafta sonları işini eie alır. Ben de
daha intizamh bir insan oiurum..
Buraya kadar hep kendimden
bahseîrim. Sen nasıîsm. Kutiama
telgrafımı Yüksel'v
e verdiniz rru?
Sizın vasıtanızla göndermiştim.
Aynca Nezahat'eenİyiddeklerimı
bildir. Ve benitn, kendi hayatımda,
çeşitS sebeplerle tatfcsk edeaıediğinı
şuküçük nasjhaü ekle: Eviilik
hayaiında jki taraf birbınni,en az,
aynı derecede şalısiyetli insanîar
olarak kabui ederkr. ama gene bu
iki taraf, karşshklıoiarak bu
şahsiyetlerinden, karşısındakinin
tehine bir şeyier feda etnıek
gayretine girişirterse. bir gün ve iki
taraf da ftrkma varmadan
kendilenrö, hakikaten müşterek ve
kaynaşmışbir ruh platformu içinde
buluriar. işte gerçek aniaşraa ve
birleşme budur.
Tabıi bunlann hepsi, hiç
bahsedibneden,hiç \-aat edihneden.
sessiz sedasız otacak.
Demek ki. bilhassa Nezahat ve
Yüksel (3) gibi yetişkin, şahsiyetli
ınsanfar arasında karşıbklı
kaynaşma, ikj tarafinda,
karştsjndakinin lehîne kendinden.
sessiz sedasız bir şeylsr feda etmesı
ve aym suretfe, bir şeyier almast ıie
oluyor...
Bunu sen neye yapmadın diye
sorarsan. cevabı basittir
- Hocarun dediğmi yap. ama
yapügını yapma!
Bu sözlerde, asırlann, birikmjş
tecrübesi vardır.
Haydi kızıın, Bugünkû ders de bu
kaâar. Ve fnmîardan kurtuimak
yok. Yalni2, faafta sonu
m:safırliklert rnüstesna...
Gözlerinden öperim, asi kızım..
tO.rx.9?3
'liKemal Eskieşim.emekliasker.
(2t Hoea.Gemlık Vmurbey'densöz
ediyor.
{3) Nezahat ve Yûksel {Moğolkoç)
yemevknmsşkrdî. Hocabu
mektubundaeviiliğînfebefesmi
yapıyor.
bir süre sonra da kaybediyor, çünkü
çevrenin baslusı altında kalıyor. Şim-
di, ilk anımsadıklanm bunlar. Ata-
türk'ün devrimlerinesahıp çıkılmayı-
şı, Atatürk'ün Vali Nevzat Tandoğan
tarafından aşın korunması. O dö-
nemde yani; Tandoğan'ı dile getınr-
ken. birdenbire Atatürk'e başladım
ama, Tandoğan kafamda kalmış.
Hoca, "Atatürk'ün tabulaştırdmama-
sı gerektiğini" söyledi.
- Ama, tabulaştınldı!
AYSEL KUTLU - Evet. kesinlikle.
devrimlennin. "Atatürk'ün hiçbir za-
man san saçlan, mavi gözleri..." bun-
lann geri planda kalması; ama onun
devrimleri, ne yapmak istedıği...
Cumhuriyet'teki yazılar
- Bir şe> soracağım, siz Şevket Sü-
reyya Bey'le bu dostluğa girdiniz, bö>-
lece. Başka dostlan da vardı. kuşku-
suz. Sizin usunuza gelen, başka dostla-
rı kimler vardı, örneğin? Sürekli ge-
len...
AYSEL KUTLU - Osman Köksal
vardı. Fakir Baykurt vardı. Bunlar
benım tanıdıklanm. Uğur Mumcu'-
nun geldiğini hep sonradan Uğur
Mumcu'dan öğrendim. rastlamamı-
şız. İlhan Selçuk, çok sevdığı bir ın-
sandı, oğlu gıbı severdı İihan Sel-
çuk'u. İlhan Selçuk'u ben Şevket Sü-
reyya Bey'de tanıdım, hatta "Kızımı
bırakıver eve kadar" dedı, İlhan beni
eve kadar bırakmıştır. Şevket Sürey-
ya Bey'i anlayabılmek için mutlaka
Cumhuriyet'teki yazılannı da oku-
mak gerekir. Yani, Cumhunyet'te
yazdığı yazılar da, hiçbir zaman gün-
cellığını yitırmeyen yazılardır.
Mektuplar
- Buradan, "mektuplar'a gelelim
mi? Şevket Süreyya Bey'le birlikte
uzun geziler > aptmız. O geziler dışında
da mektuplar aldınız. Nereleri gezdiniz
örneğin, nerelere gittiniz? Sizin ara-
banı/la gittiniz?
AYSEL KUTLU - Evet. Güneye,
Edırne'ye...
- Alıp başınızı gidiyordunuz yani...
AYSEL KUTLU - Şimdı. şöyle.
önce Gemlik'ten ev almıştı; Gemlik'-
in Umurbey'ınden ev almıştı Vaktiy-
le araba almamış. Araba kullanması-
nı bılmedıği için... Çok nazik bir in-
sandı. hiçbir zaman "Beni götürün"
demezdi. Ama. çok dolaylı da olsa.
bunu hissettiğınız zaman.. Zaten gezı-
yi çok sevıyordu, onunla seyahat et-
mek de güzel bir şeydı. Birlikte gezıle-
nmiz oluyordu tabiı. Özelkkle. şeye
götürüyordum, Umurbey "e. İlk gidış-
te kitaplanyla gidiyordu oraya, ya-
nında kitap taşıyordu.
- Size mektuplar yazıyor, siz bunları
yanıtlıyor muydunuz?
AYSEL KUTLU - Tabiı.
- O mektuplar nerde?
AYSEL KUTLU - O mektuplar
Şevket Süreyya Bey'de. Umurbey'de
olması lazım. Yani, Umurbey'deki
eve yazıyordum ben çünkü. Örada
kaldı mektuplar.
Sürecek
POLJTIKA VEOTEŞI
MEHMED KEMAL
Daha Açığı Olmaz...
Gece geç yatmıştım, telefonun acı acı çalan ziliyle
uyandım KarşımdaErolÜlgen vardı.
"Ağabey radyoyu açi." dedi.
"Ne var radyoda?"
"Sen radyoyu aç!.."
Açtım.
Sonradan çok üne kavuşacak olan Türkeş'in sesi, as-
kerin geldiğini haber veriyordu. Silahlı Kuvvetler (yani
ordu) yönetime el koymuştu. Daha önce bir askeri darbe
görmediğimiz için şaşırmıştık. Sokağa çıkmak yasaktı,
herkes evinde oturacaktı. Aylardan mayıstı, 27'si. Son-
radan bu gün "27 Mayıs Devrimi'' olacaktı. Ankara'nın
Karanfil Sokağı'nda oturuyordum, Kızılay'ın göbeği.
CHP Genel Merkezi neredeyse bitişiğimizdı
Herkes radyonun başına koşuyordu, haber almak için
başka kaynak yoktu. Şimdiki gibi televizyon hak getıre!..
Bızim sokağı Harbiyeliler kuşatmıştı. Çocuklara kapıla-
rın önünde su, ayran, çay veriyorlardı. öğrencilerin de
bildıği bir şey yoktu:
"Sokağı tutun, kimseyi salmaym!" demişlerdi, o ka-
dar!..
Ordunun yönetime el koyması pek heyecanlı değildi.
İsmet Paşa'nın "Sizi ben bile kurtaramam"dediğı gün-
den beri bekleniyordu.
Sizi ben bile kurtaramam!
Bizim Karanfil Sokağı'nda çok Demokrat' vardı. Birer
birer toplamaya başlamışlardı. Ethem Menderes'i götü-
rürlerken gördüm Birkaç hafta önce yurtdışına çıkacak-
tım, pasaport vermemişlerdi. içişleri Bakanı'ydı; görüş-
mek istemiştim, kabul etmemişti. Şimdi onu götürüyor-
lardı. Acıdım!..
Askeri darbe nedir bilmiyorduk ki! Sonra alıştık; kaçı
geldi, kaçı gıtti.. 22 Şubat, 12 Mart, 12 Eylül... Durmadan
gelip gelip gittiler. Bunların içinde en katmerlisi 12 Ey-
lül'dür. Sol gösterip öyle bir sağ vurdu ki hızını kimse
kesemedı. Hâlâ yasaları ayakta ve yürürluktedir.
Darbeleri kanıksadık. Baksanıza, SHP'nin genel sek-
reteriyle Genelkurmay Başkanı tartışıyorlar. Bin yerin-
de kalmak istiyor, öteki de karşı koyuyor. Bunu nereden
biliyorsun? Üçlü telefonda yetkililerin birbirleriyle ko-
nuşmalarına bile tanık olduk.. Her şey senlı benli oldu
artık. Gizli, kapalı bir şey kalmadı.
Kafaları kızınca, darbeyi yapacak olanlar yapar; bun-
dan önce öyle olmadı mı?
Darbe olur mu olmaz mı?
Vallahi olur da, olmaz da...
Darbe hiyerarşik olsun diyenler var Hiyerarşik olanı
olmadı mı? Evren'in yaptığı darbe hiyerarşik değil miy-
di? Çıktı televizyona, bastı düğmeye, darbe de oluverdı
Romanya'daki darbe örneği bizden. Televızyonu hep
açık tuttular, Çavuşesku'ya verdıler veriştirdiler O da
bindi helikoptere kaçtı, ama dıkış tutturamadı, bir yerde
yakalandı ve ıdam ettıler.
Darbeninen "aşıkâr"tarafı üçlütelefondaki konuşma-
dır... İnsan evinde, bu kadar gızlı bir şeyı bu kadar açık
konuşamaz. Hani bir duyan olur dıye ağırdan alır Bunu
gözeten yok. Kanun kuvvetındekı kararnameyle mi ya-
palım, yoksa özel bir kanun mu çıkaralım'' Izgara mı
yapalım, tava mı? Daha önce nasıl yapmıştık?
Evet, nasıl yapmıştık? Izgara mı, tava mı?
Nasıl emrederseniz Başbakanım? _
Efendim? ' - " "
Vallahi nasıl emir buyurursanız!
Bundan daha saydamı, şeffafı, açığı saçığı olmaz.
Bundan öncekilerden çok korkmuştuk, bu biraz eğlen-
celi geliyor... Ama gene de belli olmaz
1
_
BULMACA ~
SOLDAN SACA:
1/ Siyasal, bihmsel ya da
yazınsal konulardaki sert
tartışma. 2/ Aralannda 2
herhangı bir bakımdan ıl- g
gi ya da benzerlik bulu-
nan şeylenn tümü.. Bek- 4
lenmedik anlarda ortaya g
çıkabilecek olaylar önce-
den göz önüne alınarak 6
gemicıler arasında yapı- j
lan görev dağılımı. 3/
Gümüşün sımgesı... Bir 8
çeşıtFransızrakısı.4/Hı- g
le, düzen . Bir soru sözü.
5/ Satrançta bır taş.. Gemıleri,
farklı ıkı su düzevinin binnden
1 2 3 4
1
öbürüne aşırmak için yapılmış ara
havuz. 6/ Diyalektik. 7/ Akciğerle-
ri dinlerken hekimin duyduğu pa-
tolojik ses... Bir zaman birimi.
Kobalt elementinin simgesi. 8/
Şıddetlı kaşıntı ve küçük kabarcık-
larla belıren den alerjisi. 9/ Mısır
halkından olan kimse... Sınır nışa-
nı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kısa tüy lü bır av köpeğı cinsı 2/ Bırtakım olaylann dayandı-
ğı neden ya da bu nedenlerin yol açüğı sonuç... Kımı hastalıkla-
n tedavi amacıyla bir bez üzerine yayılıp vücuda konulan
koyuca lapa. 3/ Bir nota... İstenilen. aranılan. 4/ Sosyal ben
hakkında edinılen bilgjnin özel şeklı... Ortanın ortası. 5/ Bir yü-
zey ölçüsü birimi... Osmanblar'da acemı ocağına bağlı olanlara
verilen ad. 6/ Bır yere gönderilen eşyanın lıstesı. 7/ Bir noktanın
seçilen bır karşılaştırma yüzeyine göre yükseltısı... Kemıklenn
yjuvarlak ucu... Bir gösterme sıfatı 8/ Iletışım dizgesı bırhğı...
Üç aylarda medrese öğrencilennin köylen dolaşarak ımamlık
edip para ve erzak toplamalan. 9/ Kısa ve kestirme yol... Erkek
geyık.
İLAN
T.C.
PERTEK TAPULAJVIA
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1977 547
DavacılarSuievman Alan vemü^tereklen tarafından da\ alı Ha-
ane aleyhıne mahkemenuzde açılan tapulama tespıüne itıraz davası-
nın yapılan açık duruşması sırasında venlen ara karar uyannca;
Davaa İmam Alı Iskın mırasçılanndan <\nık İskın'ın açık adresi
tüm aramalara rağmen bulunamadığından. 3402 sayıh yasanın 36
maddesı gereğınce adma çıkarılan me^ruhath davetiyenın ılanen teb-
liğıne karar venlmış olmakla.
Pertek ılçesi. Yalınkava köyû. 199 nolu parsel başında 6 6 1994
günü saat 14 00'te keşıf yapılacağından. keşıf gıderlen olan. hâkim
100 000 lıra kâtıp 66 00Ö hra. 50 000 lıra mübaşır, 3717 sayılı >asa
u>annca bankava >atınlması gereken 216 000 lıra, teknık bilırkışı
150 000 lira. zira'ı bilırkışı, 150 000 lıra. bilırkışıler ıçın 80.000 lıra teb-
hgat gıden, mahallı bilırkışıler ıçın 150.000 lira vol giden. 1 000 000
lıra vasıta ucretı olmak üzere toplam 1.992 000 lıranın teblığ tanhın-
den ıtıbaren 15 gün ıçmde Pertek Kadastro Mahkemesı veznesıne
yatınlması. aksı takdırde 3402 sayılı >asanın 36 maddesı uyannca
keşıfle ılgılı delıllerden vazgeçılmış sayılarak toplanan delıllere göre
karar venleceğı, ke^ın mehle uyulmadığı takdırde davanın ret edilece-
ğı ilanen tebliğ olunur
Basın 47881
SAVAŞ YILLARINDA BİR SÜRGÜN
Kemal Sülker
. 30.000 (KDV içinde)
Çağdaş Yaym/arı Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul
Ödemeli gönderilmez