Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29MAYIS1994PAZAR
12 KULTUR
[ S}fsjS*sy(Yffl ^' Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında gerçekleştirilen
\J\Zİ&\s%Z\^lil Tiyatro Tartışmaları 'önemli sorunlan gündeme getirdi
tiyatrosundayönetmeneyeryok mıı:
EMRE KOYUNCUOĞLU
6. Uluslararası İstanbul Tiyatro
Festhali kapsamında yer alan "Tiyat-
ro Tarhsmalan" gündeme getirdiği so-
runlaraçısından oldukça önemliydi ve
bu tür tartışmalann festival kapsamı
dışında da yinelenmesi gerektiğini gös-
teriyordu. Sanıyorum, bu tartışmalara
gelmeyenler, Türk toplumundaki il-
ginç değişimlere gözlerini bir kez daha
yurnmuş oldular. Katıhmın beklene-
nin üstünde olması ve tarüşma nokta-
Iannın, konuşmaalara sonılan soru-
lann. oldukça nitelikli olduklan dik-
kate alırursa. ülkemizde genç bir kit-
lenın bilinçli olarak belli yerlerde söz
sahibi olmaya doğru hızla yürüdüğü-
nü, ancak aynı zamanda global ve
uluslararası bir bakışa büyük bir ge-
reksinim duyduklan gözleniyordu.
Yabana konuklann çoğu uzun süre
soru yağmuruna tutulurken. top-
Ianülann dağılımında alkışlamyor-
du. Bu aslında Türk izleyicisinin
-belli bir kitleden bahsediyor olsak
bile - sanata ve sanatçıya saygısmı
ortaya koyuyor.
Günümüzde Macbeth...
Tiyatro tartışılırken ya da "Mac-
both'deki iktidar ve muhalefet kav-
ramlan konuşulurken. "Bemarda
Alba'nın EvTndekı cinsıyet
aynmcılığından bahsedilirken, Türk
tiyatrosunda yorumcu - düşünen
kafa - eksikliğinden söz edilirken,
aslında günümüz Türkiyesi'nin bü-
yük sorunlanna işaret eder kilıt nok-
ta'ara gelmiyordu.
Tiyatro tartışmalannda en ilginç
noktalardan biri. "Günümüzde
Macbertı Sahnelemek" adlı sövleşı-
de belırlendı. Konuşmaalardan biri
olan Theatre An Der Ruhr'un sanat
yönetmeni Hellmut Schaefer. ikti-
dar tartışrnası içın bulunduğumuz
noktanın iyi belirlenmesi gerektiğini
söylüyordu. "1994'ün gerçekliği ne-
dir? Bir med> a düm asırtda > aşıyoruz.
Tarih sürecinin >e akışının med> a yü-
zfinden oldukça hızlandığı bir dünya-
da. Olavla, ola>m algısı aynı zaman-
da oluyorsa, tarih duvgusu kaybol-
muşrur. Gümhnüzün gerçekliği; cydı-
nlaıuna sürecinin çöziilmesidir."
Theater an der Ruhr
Almanya'da. tiyatro çevreleri ta-
rafından gelenekselçizginin oldukça
dışında. hatta marjinal kabul edilen
Theater an der Ruhr, Alman tiyat-
rosu ve bflinci için yeni bir sürecin
başladığına inanıyor. Bu süreçte. ti-
yatro der demez akla yöne"tmen gel-
miyor. Yönetmen yerine "tophı bi-
linç" kavramı sözkonusu. Yani.
Theater an der Ruhr'a göre, Alman
Tiyatrosu'nun geleceği için "fikir
üreten kafalann ortak üretirra" ge-
çerli. Yönetmen tiyatrosu, yani bir
anlamda "dahi adam" tiyatrosu. 19.
yy. kavramı. Yönetmen Roberto
C'ıriUi, "Bu görüşümüzü uzun za-
mandır bir oyunda uygulamak Lsti-
TODER'den
açıklama
Külfür Senisi - Tiyatro Oyuncu-
lan Derneği (TODER). 15-16 mayıs
tarihfcrinde gerçekleştirilen "200Ö'e
Doğru Türk Tiyatrosu Semineri"
çerçevesınde alman kararlan bir bil-
diri olarak yayımladı. Ülkenin için-
de bulunduğu koşullarda genelde
sanat ve kültüre, özelde ülkenin öde-
nekli ve özel tiyatrolanna ilişkin
kimi üst düzey yöneticilerin tavı-
rlan, beyanatlan da göz önüne alı-
narak oluşturulan amaç bildirisin-
de. şöyle denıyor:
"Ekonomik gerekçeler babane edi-
lerek sanat \e kültür hayatımız ka-
ranlığa terk ediJemez. Ekonomik ge-
rekçeler ileri sürülerek uygarlığuı ı
meşalesi sanat kurumlan, ülkenin a-
neması, tiyatrosu, müztği, operası,
balesi ödeneksiz bırakıiamaz. Kimi
ticari müesseseler, hatta profesyonel
ftıtbol kulüpleri »ergi ayncalıklan ile
desteklenirken cumhuriyetimizin ku-
ruluşundan, hatta öncesinden beri
damıtalarak özenle konmmuş, ülke
nke siyasi ve ekonomik darboğazlar-
dan geçerken uygariığımızın göster-
gesi, simgesi olan sanat kuruluşJan.
yol, kanalizasyon, asfaltlama gider-
leri bahaneleri ile ödeneksiz bırakı-
Imak surerivle boğazlanamaz. Kaldı
ki kültür ve sanattan kesilen ödenek-
lerle sosyal hizmetler yapılamaz. Ya-
pıisa bile kültür ve sanat dfiş-
manlığınm bedeli bunlaria öde-
nemez."
Cumhuriyetin kuruluş yıllannda
fabrika, yol, baraj. enerji santrallan
yokken sanatçılann yurtdışına sa-
nat eğrtimı için gönderildikierini.
başkentte caddeler aydınlanmazken
tiyatro binalanrun açıldığını amm-
satan TODER Yönetim Kurulu'-
nun açıklaması şöyle devam ediyor:
"Birtakım ilgüilerin biie-
rek ya da bilmeyerek sanat düş-
manlığınm kör gözlügü ile özel tiyat-
rolann ödeneği kesUemez ya da
dondunıiamaz. Hele on rnilvon nüfus-
lu Avnıpa sanat başkenri olabilecek,
bünyesinde birçok uluslararası sanat
fesrivalini banndıran İstanbul gibi bir
megapolün belediye başkanı, İstaıt-
bul için bir gelenek olmuş Şehir Ti-
yatrolan'nın Ödeneğini kesemez. Bu-
na tesevrül etmenin tek bir adı vardır.
O da kültür ve sanat düşmanlığıdır."
yorduk. Macbeth, yani ikridann
tartışddiğı bir ptatform bu yaklaşım
için çok iyi oldu," diyor.
Gürman'ın cadılan farklı
Peki, Türk tiyatrosu geleceğini, ya
da olduğu noktayı nasıl belirliyor?
Aynı tartışmada MügeGûrman "Mac-
beoV'i sahneye koyarken, ilgisini en
çok oyundaki cadılann çektigini söy-
lüyor. Cadılan, kötülüğün simgesi
olarak değil. kötülüğü ortaya çıkaran-
lar olarak göriiyor. "Cadılar benûn
için devrimci, anarşist yapıda olan kişi-
ler, diğerlerinden farkları; ileriyi göre-
bilmeJeri. Bu da geçmişi ve buİunduk-
lan nokta> ı i.vi tarfabilmeterinden olu-
yor. Gördükİerini korkmadan söylü-
yorlar." Gürman ardından hemen ekli-
yor. "Onlar aslında bir tür günah keçi-
si... tarih boyunca >akıWılar, işkence
gördüler."
Bir Türk tiyatro yönetmeni "Mac-
beth"ı voru,mlarken oyunun ağırlık
merkezini "cadılara" kaydınyor. Bir
tür diyalektıkten bahsediyor aslında.
"Macbeth, tüm geleneksel oyunlarda
kahraman olarak tanıtılır. Ancak,
Macbeth'in ilk zaferi oyunda adı bir
kez geçen MacDonald'a karşıdır.
MacDonald, bir halk isyanı öncüsü-
dür. Macbeth onu vahşice katleder \e
kahraman olur. Chunun devamında
kralı tahşice katleder ve canavar olur.
Benim oyunumda cadılar bu ikilemi
görür >e gösterirler." Gürman. yüzyı-
1lardan ben süregelen iktidar savaşını
ve bu nedenle ortaya çıkan kıyımı,
baskıyı "başka açılardan gören ve yo-
rumlayanlaria" ılgilenmiş. "Bu insan-
lar olacakları gören ve söyleyen, dik-
kate almayanı eleşriren. güçlünün
haklı olduğu doğa kanununa karşı çı-
kan insanlar. Sanatın ve bilimselliğin
mihenk taşlan."
Kenan Işık ve' Macbeth'
Bir başka Türk yönetmen. Kenan
Işık ise "Macbeth'i bizim külrürümüz-
de iktidan sorgulamak için sahneye
koydum," dıvor. "Bizde ikridann ki-
min elinde olduğu belli değildir. Bir kö>
kahvesinde uzun uzun politika konuşul-
duktan sonra. aman canım, bu Ameri-
ka'nın işi denir ve konu kesilir. Ya da
bir memursanız hep amir olmak istersi-
niz. amir olunca da elinizde aslında pek
bir güç otmadığını fark edersiniz. Hep
si/den daha güçlüsü olacaktır. En azı-
ndan bizim toplumumuzda bu böyle gö-
rülüvor. Macbeth benim ovunumda
harcanan biri oldu/'
"Tiyatro Tartışmalan"nın bir diğe-
rinde. (Türk Tiyatrosu'nda Drama-
turji ve Tiyatro Eleştirmenliği) Zehra
tpşiroğlu şöyle bir açıklama yapıyor-
du. "Her sahneleme bir yorumlama de-
ğildir. Zaten bunun eksikliğini göriiyo-
ruz. Birçok oyunda yorum \ok." Evet,
yorum için ne gerekiyor? ipşiroğlu tek
tek sıralıyor:
"Bunun için çok iyi bir dramafurji
çalışması gerekmektedir, yönetmenle
birlikte dramaturgun kelime kelinıe
tartışarak arastırarak metni yalayıp
Mitmalan gerekir. Fikirierin çattşması,
uzlaşması gerekir. Bizde ne oluyor? Ge-
neldeyönetmen'benherşeyibılirinfka-
fasında olduğu için başka bir göze. dü-
şünceye kapalı oluyor. Çoğunlukla ti-
yatrolanmızda dramaturg kullamhnaz,
istenmez. Konservatuarda Çehov'vari
bir yorum diye bir şe> öğretilmişfir. Çe-
ho\ deyince hep o tür bakış, mimik, kos-
tüm. Buna yorum denemez."
Evrensel bir platform
"Tiyatro Tartışmalan^nın en
önemli ve de farklı yani, evrensel bir
pJatform içinde tiyatronun (sanatın)
tartışılması oldu. Ne de olsa. bulunu-
lan noktanın diğerleriyle kıyaslanması
"geçerülik" söz konusuysa. çok
önemli. Belki dc tüm bu tartışmalarda
en çok istenen tüm kamuoyunda da
gündemde olan ve belki de sanat plat-
form unda başlaması gereken "birleş-
me"
Eninde sonunda ister Alman. ister
Türk. ister marjinal. ister geleneksel
olun. herkesin geldiği ve ulaşmayı iste-
dığı nokta aslında aynı...
Cezayir'de sanatçılar İslami akımlann tehditleri altında yaşama mücadelesi veriyor
c
Ya susun yada geberin!..'Kültür Ser>ısi - Cezayir'de kültür
ve sanat dünyasının önemli isimleri
ülkede gelişen İslami akımlann teh-
didi altında yaşama mücadelesi \cn-
yorlar. Bugüne kadar sayısız aydın
ifade etme özgürlüklerini kuflan-
dıklan için ya öldürüldü ya da yara-
landı. Yazar Tahar Djaout'un katle-
dilmesinin üzerinden tam bir yıl geç-
ti.
Şair Yusuf Sebti. Güzel Sanatlar
Akademisi Müdürü Ahmet Asselah.
dramaturg Abdelkader Alloula. Dja-
out cinayetinden sonra öldürülen
aydınlardan yalnızca birkaçı. Öldü-
rülen aydınlann düşünce yapılanna
bakıldığında herbirinin farklı özel-
liklere sahip olması hayli ilginç bir
noktayı oluşturuyor. Batılı bir dü-
şünce yapıstna sahip olduklan için
öldürülen bu aydınlann çoğu Sebti'-
nin şiirlerinde ya da Alloula'nın oy-
nunlannda görüldüğü gibi Arapça'-
yı ifade dili olarak kullanıyorlardı.
Genç ressam LeiJa. bunlardan
biri.
"Önceki yıUarda sanat piyasasında
daha bir hareketlilik >ardı. Her alan-
da ürefim >apıiabiU>ordu. Resim pi-
yasası vardı örneğin," diyor Leila
Ressamın sözünü ettiği dönem. pet-
rol krizinin yaşanmadığı. piyasa
ekonomisinin sözünün edilmediği
devletçi yıllara denk geliyor. Bugün
resim fırçasını saçlanndan keserek
yaptığıru söyleyen Leila, Cezaynr'de
yaşamak konusunda ısrar etse de
yapıtlanna imzasını koymaktan çe-
kiniyor.
B ugün Cezayir'de yoğun bir kültürel savaş yaşanıyor.
Bir grup aydın bu durumdan kurtulabilmek için yurtdışına çıkmayı tercih
ederken, bir bölüm aydın da İslami terör ve hükümetin uygulamalanna
karşı mücadele veriyor.
sma adlı resim galerisinin sahibi olan Mustafa Orif de
Cezayir'de 16 sanatçının aktif olarak resimlerinin sergilendiğine, bunlann
• yalnızca beşinin Cezayir'de yaşadığına dikkat çekiyor.
azarAhmed
Ouettar, Cezayir
kültürünün varlığından
söz etmenin imkansız
olduğunu belirtiyor:
"Cezayir kültürü diye bir
şey yok artık. Yalnızca
folklorun alt kültürleri ve
sözlü geleneklerden
bahsedebiliriz."
Güzel Sanatlar Akademisi Müdü-
rü Asselah'ın 5 martta oğluyla bir-
likte öldürülmesi Leila'vı derinden
etkilemiş: "Asselah'ı öldürmek, tüm
ressamlara, "ya susun ya da onun
gibi geberin' anlamına geliyor." An-
cak Leila, üretmekten ve çağdaş bir
giyimi benimsemekten vazgeçmi-
yor. Leila. Cezayırkadını üzerinede
şunlan söylüyor: "Ne zaman sorunlu
bir dönem yaşansa her zaman en çok
zararı kadınlar göriiyor. Cezayir'de
başörtüsü takmadıklan için ya da
Batılı kadınlar gibi giyindikleri için
birçok yetişkin kaduı öldürüldü. Ne-
den altına 501 ya da N'ike giyenlere
dokunulmuyorr' Leila, Cezayir top-
lumunun içinde bulunduğu durumu
ise şöyle özetliyor: "Cezayirlilerin
'Cezayirb'Ierin ortak bir idealleri kalmadı artık. Birliktelik. topluluk gibi kavramlar. Cezayir için çok uzakta.'
ortak bir idealleri kalmadı artık. Bir-
liktelik, topluluk gibi kavramlar, Ce-
zayir için bugün çok uzakta/''
Tek sorun İslami terör değil
Orif. galerisinde en son scrgıyi
1993 yılı başında açmış. En son vayı-
mladığı sergi kataloğu ise I992yıhna
ait.
Cezayir kültür yaşamında yaşa-
nan kaos yalnızca resim sanatının
içinde bulunduğu durum ile sınırlı
değil. Ülkenin içinde bulunduğu
tehlıke valnızca İslami terörün art-
masıyla da sınırlı değil. Ordunun
devlet yönetimindeki etkin gücü ve
bürokratik bir yapının varlığı, kül-
tür yaşamının her aşamasında ken-
dini hissettiriyor. Aydınlar ise devlet
baskısı ile İslami terör arasında
sıkışmış durumdalar. Devlel için
çalışan sanatçılar. düşük maaşlarla
devlete bağımlı bir ürctkcnlık içcri-
sindeler. "İlk önceleri devletten maaş
alma fikrinin sanatçının yoksulluğu-
nu önleyecek bir amaç taşıyabileceği-
ni düşünmüştüm," divor Sinematek
Mudürü Karache Boudjema. Ancak
devlelın sanatçının özgürlüğünün
kısıtlanmasına yönelık uygulama-
lannı ilk olarak dile getiren de yine
Boudjema olmuş. Bağımsız bir sine-
ma sanatından söz etmenin çok zor
olduğu Ce7ayir'de sinema salon-
lannın çoğu ya kapandı ya da ka-
panma tehlikcsı yaşıyor.
Tiyatro alanı da sıkıntılı
Tı\atro alanında da büyük
sıkıntjhır yaşanıyor. Dcvlct bürok-
rasisinin cngellemeleri, Cezayir'de
tiyatro üretiminın son derece yavaşla-
masına neden oluyor. Özellikle 1991
yilından itibaren İslami hareketlerin
y ükselışe geçmesiyle birlikte de\ letin
baskılan daha da yoğunluk ka-
zanmış. "fktidann kültüre karşı
takındığı tavır, öncelikle her şeyin
kofltrol altında tutulması yönünde ge-
lişiyor. Sanatçılann özgür ve
bağımsız bir şekilde devlet baskısı ol-
madan kendilerini ifade edip üretebil-
meleri engelleniyor," diyor tiyatrocu
Ziani-Şerif A» ad.
Basının içinde bulunduğu .
durum
Basm yayın dünyası da sanat dün-
yasından pek farklı deği). Tüm ülke-
lerde olduğu gibi reklam. Cezayirli
gazeteler için önemli bir sorun.
Ülkede büyük çapta özel sektörün
var olmaması nedeniyle rekiam ge-
lirlerinin büyük bir bölümü. devlete
bağlı kuruiuşlardan geliyor. fslami
terörizmin de gazetecileri hedef ola-
rak görmesi basın sektöründe nitelik
olarak da bir kısırlaşma olmasına
neden oluyor. Bu durum da Cezayir
halkını ister istemez yabancı televiz-
>on yayınlarını izlemeye yöneltiyor.
Sanatçılann hareket alanını yo-
ğun bir şekilde kısıtlayan bu ortam-
da kısmen de olsa rahat çalışabilen-
ler ise müzisyenler. Ressamlann ya
da yazarlann tcrsine müzisyenler
daha çok sistemin sanatçılan olarak
kabul edilıyor. Cezayir popüler mü-
ziği. her dönemde geniş halk kitleleri
tarafından ılgiyle dinleniyor. Ancak
yine de düzenlenen halk konserleri
sayısında ülkenin içinde bulunduğu
ortama paralel olarak birdüşüşgöz-
leniyor.
Cezayir'in kültür alanında yaşadı-
klan sorunlar saymakla bitmiyor.
Son derece zengin bir tarihi gecmişe
sahip olan Cezayir'de yalnız insan-
lar tehlike altında değil. Arkeolojik
yapılar da var olan iktidann ve İsla-
mi akımlann tehdidi altında bulu-
nuyorlar. Romaülar. Bizanslılar.
Araplar. Türkler ve Fransızlann bı-
raktıklan eserlerle bir kültür mozai-
ğinin bulunduğu Cezayir'de İslami
değerleri simgelemeyen eserler
onanlmıyor ya da sergilenmiyor.
Kültür Bakanlığı bütçesi
Kültür BakanJığı bütçesinin bü-
yük bölümü çalışanlann ma-
aşlannın ödenmesine aynlmış. (Ki
bunlann içinde araştırmacılann
sayısı yok denecek kadar az.) Biskra
bölgesinde bulunan antik kentin bir
İslami üniversite kurulması amaay-
la kökten yıkılması. durumun cidd'i-
yetinin ne derece büyük olduğunu
gösteriyor. Cezayir'deki arkeolojik
yapılann tahrip edilmesi konusunda
bir arkeologun. görüşleri durumu
özetleyecek nitelikte: "Bir sine-
macmm bugün çekemediği filmi yarm
çekme şansı olabilir. Ancak arkeolo-
jik miras, doğası gereği yenileneıtıez.
Bugün ölen sonsu/a dek ölmüştür."
'Kültürlerin beşiği' Anadolu'da bu yıl tam 200 alanda arkeolojik kazı gerçekleştirilecek
Arkeologlannmevsimi başladıASUMAN ABACIOĞLU
İZMİR - Türkiye genelinde bu yı!
yerli ve yabana bilim adamlannca
200'e yaİcın kazı ve yüzey araştırma-
lan yapılacak. Kültür Bakanlığı,
Türk kaalan. katılımh kurtarma
kazılan ve müze kurtarma kaalan
için bu yıl 12 milyar lirayı aşkın öde-
nek ayırdı. Kültür Bakanhğı yetkili-
leri, geçen yıla göre kazı ödenekleri-
nin yüzde 5 ile 15 arasında değişen
oranlarda arttınhrken, kazılarda
görevlendirilen işci sayısının Maliye
Bakanlığı'nca azalüldığını söyledi-
ler. Ören yerleri gelirlerinin bir'bölü-
münün de kazılara için aynlması
istendi.
Türkiye genelinde 1993 yıhnda
Bakanlar Kurulu kararlı 44 Türk ve
32 yabana kazı, 35 katıhmlı kurtar-
ma kazısı ve 87 kurtarma kazısı
olmak üzere toplam 198 kazı çalış-
ması yapılmıştı. Kültür Bakanlığı'-
ndan verilen bilgiye göre. 1994 yılı
kazı sezonunda ise Bakanlar Kuru-
lu kararlı 44 Türk 32 yabana kazı ve
bilim adamiannın k'atılımıyla ger-
çekleştirilen 31 kurtarma kazısı ile
birlikte toplam 107 kazı yapılacak.
Bakanlık yefkilileri, müzeler tara-
fından yapılacak kurtarma kazılan-
nın sayılannın henüz belirlenmedi-
ğini. aynca 40 yabancı ve 34 Türk
bilim adamına da arkeolojik yüzey
araştırması için izin Verilmesinin
planlandığını bildirdiler. Eski Van
Şehri ve Kalesi'nde Prof.Dr. Taner
Tarhan ve Bayburt Büyüktepe Hö-
yük'te Dr. Antonio Guiseppe Sago-
na tarafından yürütülen kazı çalış-
malan geçen yıl sona erdi.
Bakanlar Kurulu kararlı
Türk kazılan. katıhmlı kurlarma
kazılan ve müze kurtarma kazılan
için bu yıl bakanlık bütçesinden 12
milyar lirayı aşkın ödenek aynldı.
Geçen yıl aynlan ödeneğin 9 milyar
lira olduğunu anımsatan bakanlık
yetkilileri. şu bilgileri verdiler;
"Ödenekleri bakanlığunız tarafın-
dan karşılanan kazılarda, Maliye
Bakanlığı'nca vize edilen geçici işçi-
ler çalıştırılmaktadır. Kazı ödenekle-
ri her kazı için aynlan işçi sayısı esas
almarak belirlenmektedir. 1994 yı-
hnda, kazüar için vize edilen işçi sayı-
sı, Maliye Bakanlığı'nca düşürül-
müşrür. Buna bağlı olarak kazılara
dağıtılan işçi sav ılarında zorunlu ola-
rak eksiltme vapılmıştır. Buna karşın
kazı ödeneklerinde 1993 yılına göre
yüzde 5 ile 15 arasında değişen artış-
lann sağlanmasına çalışılmıştır."
Arkcoloji ve Arkcologlar Derneği
Başkanı ve Selçuk Üniversitesi Ar-
keolojı Bölümü öğretim üyesı Doç.
Dr. Ahmet Tırpan. kazılar için ayn-
lan ödeneklerin yetersiz olduğunu
vurgulayarak. geçen yıl müze ve
ören yerlerinden sağlanan gelirin
270 milyar lira olduğunu söyledi.
Müze ve ören yeri gelirlerinin bir
bölümünün yine buralara gen dön-
mesi gerektiğini savunan Doç.Dr.
Tırpan. "Bu gelirin yüzde 4O'ı beledi-
yeye, bir bölümü de Özel İdare'ye
gidiyor. Oysa Özel İdare ile yapılan
bir protokol gereğince bir bölümünün
kazılara aynlması gerekir. Devlet
kültüre yapılan yatınmı ölü yatırun
olarak göriiyor. Oysa devlet kültüre
yük oluyor" diye konuştu.
Bu yıl yapılacak katıhmlı kurtar-
ma kazılan şöyle:
"İzmir Ulucak Höyük, Erzunım
Sos Höyük, Amasja Eski Şamlar
Mezarlığı, Van Karagündüz Nekro-
polü. İznik Tiyatrosu, Alaşehir Antik
kenti, Bursa Kvzikos, AntaJya Ökü-
zini, Ankara Çevresi, Diyarbakır
Hallan Çemi Tepesi, Halikamassos,
Bodrum Antik tiyatro ve çevre dü-
zenlemesi, Marmaris Hisarönü Çu-
bucak, Milas Lagina Hekate Mabe-
di. Muğla fosil yatakları. Sinop
Demirci Köy, Marmaris Btırgaz,
Gaziantep Zeugma-Belkts, Van Er-
çiş Kalesi ve Çelebibağı, Mardin
Hasankeyf, Silifke Maltepe, Teos,
Yahaç Tokmacık fosil alanı, Sivas
Başören Kuşaklı, Şanlıurfa Titriş
Höyük ve Hacınebi Tepesi, Konya
Pınarbaşı, Şanlıurfa Kazene Höyük,
Sinop Karakum."
Melih CevdetAnday
'Sombahar'da
Kültür Senisi - İki aylık şiır dergisi
Sombahar'ın 23. sayısı yayınlandı.
Sombahar'ın yeni sayısında şair
Melih Cevdet Anday'a aynlmış
özel bir bölüm yer alıyor. Dergide
Anday ile yapılan söyleşiler ve
seçilmiş şiirlerinin yani sıra Orhan
Koçak. Evren Erem, Hasan
Bülent Kahraman, Yücel
Kayıran, Metin Cengiz ve
GüJtkekın Emre'nin şair üzerine
y aptığı araştırmalar da yer alıyor.
Tuğrul TanyoJ, Turgay Kantürk,
Haydar Ergülen. Metin Celal,
Sami Baydan Hüseyin Alemdar,
Orhan Kahyaoğlu gibi on dört
şairin yeni şiirlerinin yeraldığı
dergide Ece Ayhan. Enis Batur,
Mehmet Rifat. Oğuz Cebeci. Roni
Margulies ve Serdar Koçak'ın şiir
dünyasının özel sorunlan üzerine
değerlendirme yazılan da
buîunuyor.
MzmitL Tiyatro
Festivar
• KOCAELİ (AA) - Kocaeli
Bölge Tiyatrosu (KBT) taraftndan
düzenlenen "İzmit 1. Tiyatro
Festivali". 1-lOhazirantarihJeri
arasında yapılacak. Festivalde, 9
ayn oyun sergilenecek. KBT
Genel Sanat Yönetmeni Burhan
Akçin. festivalle ilgili olarak
yaptığı açıklamada, 1 Kasım
1993'te başlayıp 15 mayısta sona
eren. •"Büyükşehir 1. Drama
Seminerleri" programı
çerçevesinde hazırlanan
oyunlann. l-10hazirantarihleri
arasında. Sabana Fevziye Sitesi.
Demıryolu Caddesi, Cumhuriyet
Parkı. Belediye önü. Fevziye
Parkı. Kapanca Sokak. Tekel
Parkı. Merkez Bankası önü ve
KBT Oda Tiyatrosu'nda
sahneleeceğini belirtti. Akçin.
festivalin. "Resimli Osmanlı
Tarihi" adlı oyunla açılacağını,
daha sonra da "Prometheus".
"Ah Şu Gençler", "Gergedanlar
Sarmadan". "Sesleniş", "Ve İnsan
Insanı Kirletti. Doğaya Yöneldi",
"Ormanın Bekçileri". "Lanetin
Yüceliği" ve "İnsan Denen Garip
Hayvan" oyunlanrun 9 ayn grup
tarafından sergileneceğini söyledi.
Akçin, drama seminerlerinin
önümüzdeki yıldan itibaren
uluslararası boyutta yapılmasını
amaçladıklannı da kaydetti.
Müzik-Senin
başvumısıı
I ANKARA (AA)-Müzikve
Sahne Sanatplan Sendikası
(Müzik-Sen). 4 ve 5 yıldızlı
otellerde orkestra çalıştınlması
zorunluluğu getirilmesini istedi.
Müzik-Sen Genel Başkanı
Mehmet Çınka. yaptığı yaalı
açıklamada. bu amaçla Turizm
Bakanlığı'na başvurduklannı
ifade ederek Turizm Müesseseleri
Yönetmeliği'nde yer alan. ancak
sonradan çıkanlan otellerde
orkestra çahştırma
zorunluluğunun önemini
vurguladı. Çınka. "Türk müzik,
sahne ve gösteri sanatçılannın
korunması ve istihdam alanı
yaratılması açısından önemli.bir
gelişme olacaktır" dedi. Çınka.
açıklamasında şu görüşlere yer
verdi: "Anayasanın 64.
maddesinin sanat ve sanatçının
korunması ve sanat sevgisinin
yayılması için gereken önlemleri
almakla devleti görevli kıldığı göz
önünde tutulduğunda. orkestra
çalıştırma zorunluluğunun
getirilmesi önemli bir gelişme
olacaktır. Bu nedenle. Turizm
Yatınm ve İşletmeleri
Yönetmeliği'nde gerekli
değişikliklerin yapılarak (4) ve (5)
yıldızlı otellerde orkestra
çalıştırma zorunluluğunun
getirilmesi hususundaki
sendikamız önerisinin
değerlendirilmesini arzederiz."
Fotoğraflarfa
Gaziantep
•GAZİANTEP (AA)-
Gaziantep Amatör Fotoğraf
Sanatçılan Derneği (GAFSAD),
eski Gaziantep fotoğraflannı
derleme çalışması başlattı.
GAFSAD Başkanı Özalp
Dündar, Gaziantep'in kurtuluş
günü olan 25 arahkta, derlenen
fotoğraflann yer alacağj bir sergi
düzenleyeceklerini kaydederek
şunlan söyledi: "Son yıUarda.
Gaziantep'in tarihi gelişimini
konu alan bol miktarda kitap,
makaleyayımJanıyor. Ancak, bu
yayınlarda fotoğraf unsurunun
çok zayıf olduğu dikkaümizi çekti.
Bunun üzerine, eski Gaziantep
fotoğraflannı derleme karan
aldık. Bizegetirijen fotoğraflardan
kopya alacağız. İyi saklanrruş
fotoğraflan Gaziantep'in kurtuluş
gününde sergileyecek ve
sahiplenni plaketle
ödüllendirec^iz."