Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
a MATR> l*W UUMAHTESI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Ressam Nevra Bozok'un 'Kybele'ye Saygı' sergisi Eskişehir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde
Kybele'dengünümüzeuygarlıkarayışı
AHMETCEMAL
Halen Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Resim-İş Bölûmü Grafik Ana Sanat Dalı'nda
yardıma doçent olan ressam Nevra Bozok, Es-
kişehir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde yeni
bır sergi açtı. "Kybele'ye Saygı" başlığını taşıyan
bu sergi, sanatçının eskiden beri var olan bir tut-
kusunun. eski Anadolu uygarhklannın izini
kendi sanatı aracılığıyla sürme tutkusunun bir
belgeseli niteliğinde.
Sanatçıyla eserleri ve gelecekteki planlan üze-
rine konuştuk.
-Sayın Nevra Bozok, başlangıcından bu yana
eserlerinizde Anadolu motifleri. özellikle de mito-
iojUc atrflar ağır basıyor. Bu seçüninizin nedenle-
rini açıklar mtsınız?
Bildığınız gibi, ben Anadolu Üniversitesi'nde
öğretim üyesiyim. Bu üniversite de Eskişehir'de,
yani bir Frig bölgesinde. Çevrem eski uygarlı-
klarla inanılmaz güzellikteki Frig kaya anıtlan
ve kült merkezlenyle dopdolu. Bundan etki-
lenmemek olası değil. Bu kült merkezlerinin en
önemlisi de Midas Anıtı dediğimiz Yaalıkaya.
1983'te üniversitem ve Mılliyet gazetesrnin işbir-
liğı ile bu anıtta oluşan çatlağın büyümesini en-
gellemek için 'kurtarma' çalışmalan baş-
latılmıştı. Bu nedenle Sayın Ord. Prof. Dr. Ek-
rem Akurgal başkanlığındaki bir heyetle Yaalı-
kaya'ya gitmiştim. Bu görkemli kaya anıtı, özel-
likle de mitolojik öyküsü beni inanılmaz bir bi-
çimde etkilemişti. Bu kült merkezi, tannça Ky-
bele'nin önemli bir tapınım merkeziydi. Ö gün-
den sonra beynim yalnızca Kybele ile dolu oldu.
Bır şeyler yapmalı, o uygarlığa ait miti gûnümü-
ze taşımalıydım, ama nasıl?
Bu fırsatı, 'Anatanrıça Kybele'nin Frig ddnemi
ikonograiîsi ve özgün baskı resimlerde \orumu'
konulu tezimi yazarken yakaladım. Bir arkeo-
log ya da sanat tarihçisi değildim, güç durum-
daydım, ama beynim de beni zorluyordu...
Bu konuda beni yüreklendıren ve yönlendiren
tek bir insan çıktı karşıma. Sevgili Prof. Dr. Mu-
hibbe Darga, Ğngin hoşgörüsü ve sabnyla bir
Kybele bereketiyle benimle uğraştı. Ben de bir
Kybele doğurganhğıyla ona cevap vermeye çalı-
şarak başladım-üretmeye...
-Yeri gelmişken, bize kısaca Kybele'nin mitolo-
jisinden söz eder misiniz?
İlginç bır mitolojısı var Kybele'nin. Frig
Kralı Midas, kıanı Kybele'nin sevgilisi Attis ile
evlendirmek için haarlıklara başlamıştır. Bunu
duyan Kybele, düğün yerinde tannsal gücünü
kullanarak Attis'i çıldırtır. Aklını yitiren Attis,
dans ederek transa geçer ve erkeklik organını
keser. Hayalanndan akan kanlarla sulanan top-
raktan bitkiler fişkırmaya başlar. Bunu gören
Kybele de Attis'i yaz-kış yapraklannı dökme-
yen bir çam ağacına dönüştürüp ölümsüz kılar.
Daha sonralan Kybele'nin kült merkezlerinde
buna benzer tapmı biçimleriyle bereket ve bahar
şenükleri düzenlenm'eye başlar. Ben. işte bu mi-
tolojiden yola çıktım. Sait Faik'in dediği gibi,
"Bir insanı sevmekle başlar her şey". Ben de işe
Kybele'yı sevmekle başladım...
-Kybele'nin mitolojisindeki mesajı günümüze
nasıl aktarıvorsunuz?
Kybele, bir düşünce ürünü. bereket ve doğur-
ganlığm sembolü ve bir halk tannçası. Çünkü
insanlar, tüm yaratıcı eylemleri ona yüklüyor-
'Çalışmalanm sanırım daha ıtnın ydlar aym pzgide, başka uygarlıklarla birlikte söiecek...'
lar. tnsan düşüncesinde başanlann kaynağı, ya-
ratma eyleminin özü olarak karşımıza çıkıyor.
Kybele, yalnız değil. Arslanlar, rahipler ve mü-
zisyenlerle bir arada. Bereket ve doğurganlık
sembolleri olan başak demetleri ve narlarla bir-
likte...
-Bu semboller zaten sizin resimierinizde de sık
görülüyor...
Evet, benim resimlerimde Kybele'nin yanı-
ndaki arslanlar kimi zaman tannçanm ayakla-
nnın dibine çöküyor, kimi zaman transa geçip
tannçanın çevresinde dönüyor; kimilerinde Ky-
bele, başaklar ve narlar içinde; Hıtit yazıtlan,
Kybele'ye mektuplara dönüşüyor; rahipler ve
rahibeler, dinsel içerikli bır ansellik sunuyor-
lar...
-Türk resün sanatmm vardığı noktaya ilişkin
genel düşüncelerinizi özetler misiııiz?
Bunu yapmak genel olarak haddim değil diye
düşünüyorum. Ama kendi dalımla ilgjli düşün-
celerimi sorarsaruz bu konuda son derece iyim-
ser olduğumu söyleyebilirim. İnsanlar artık
'grafik sanatları' denincc, neden söz edildiğini
anlıyorlar. Tanıtım grafiğinin, baskı teknikleri-
nin, özgün baskı resmin ne olduğunu biliyorlar,
çünkü bu konuda eğitim veren kurumlar, eski-
den olduğu gibi sadece büyük şehirlerde değil,
Anadolu'ya da yayılmış durumda. Bu kurum-
lar, sözünü ettiğimiz eğitimi ciddi bir biçimde
yaymayı sürdürüyorlar. Yükseköğretim ku-
rumlanndaki diğer fakültelere bile sanat dersle-
rinin konması, bunun en güzel örneği değil mi?
Şeker Ahmet Paşa'yı, Osman Hamdi'yı vb.
tanıyan bir kuşaktan sonra, bir Mengü Ertel'i,
bir Yurdaer Altmtaş'ı. bır Ergin lnan'ı, bir Süley-
man Saûn Tekcan'ı. adını sayamayacağım ka-
dar çok grafik sanatlar ustasını tanıyan bir ku-
şağın orlaya çıkması, beni gerçekten umut-
landınyor...
-Bundan sonraki çaltşmalannız hakkında biraz
bilgi verebilir misiniz?
Çahşmalanm sanınm daha uzun yıllar aynı
çizgide, başka uygarlıklarla birlikte devam ede-
cek, belki de bir ömür boyu... Çünkü ben, saksı-
da çıçek resmi yapmayı sevmiyorum. Önce be-
nim beynim zorlanmah, mesaj vermeliyim, bir
öyküsü, bir kurgusu olmalı ürünlerimin... Bu
olanağı da yaşadığım ortamda, henüz kaybol-
mamış, o çoktannlı dinlere egemen olmuş gör-
kemli yapıtlarda ve mitolojilerde buluyorum...
Vücudundan "enerji" geçenyüdızGösterimi süren'Ayazda Bir Yürek' fılminin genç yıldızı Emmanuelle Beart neden oyuncu olduğunu bilmiyor
Külrür Servisi - Oaude Sautet'nin yö-
nettiği, başrollerinde Emmanuel Beart ve
Daniel Auteuil'ün oynadığı "Un Coeur
En Hiver" (Ayazda Bir Yürek) bugünler-
de Alkazar Avrupa Sineması'nda göste-
rilıyor. Fılmm başrolünde ızledığımiz
Emmanuel Beart, Fransız sinemasının
genç yeteneklennden. Beart, Chabrol'ün
s
L'Ehfer" (Cehennem) adh fılminde de
başrolde. Oyunculuk gücüyle olduğu
kadar güzelliğiyle de dikkati çeken sa-
natçı, Fransa'da yayımlanan Studio der-
gisinin mayıs sayısında kapak oldu. "Me-
lek mi Şeytan mı?" başlığıyla Thierry KB-
fa ve Jean Pierre Lavoignat'ın sanatçıyla
yapiığı söyleşıde onu yakından tanıma
fırsatı buluyor sinemaseverler.
- Bugüne kadar, filmin ağırlığına
karşuı hiç böylesine rahat, tasasız bir baş-
roide oynamamışhnız sanınz...
Evet bu doğru Benim mutlu olmaya
ihtiyacım vardı o sıralar. Claude (Chab-
rol) çekımlerden önce bize "Biz mudukık
içinde bir cenennem yaratacağız" dedi.
Bu beni çok sevındirdı. Ben de bu filmi,
film çekmenin zevki için yaptım.
- "L'Enfer"de (Cehennem) en çok me-
rak edflen şey, sizin canlandırdığımz
Nell> karakterinin kocasını aldahp aldat-
madığı. Siz bunu merak etmiyor musu-
mız? ChabroTe bu soruyu sordunuz mu?
Hayır. Aslında. bu oldukça kanşık bir
durum. Ben fılmde bir fahişe mi yoksa
bir bakireyi mi canlandırdığımı hiçbir
zaman tam olarak anlayamadım. Baş-
langıçta kadının kocasını aldatıp aldat-
madığmı bilrnek beni çok fazla ilgilen-
dirmiyordu. Önemli olan bizı ilgilendi-
ren kişilerin kafasıran içini tam olarak
görebilmek. Onun hayallerini, fantezile-
rini bilmek...
- Fakat bir karakteri canlandırmak
İÇHI onun kim olduğunu tam olarak bilme-
niz gerekmiyor mu?
Hayır... Nelly de hepimiz gibi sadık
kalmak ve ihanet eünek duygulan arası-
nda gidip geliyor. Önemli olan, bunları
anlayarak doğru yansıtabilmek.
Zıtlıklan da o oranda verebilmek. Çe-
kimde çok ağır çalışıyorduk, ben Nelly
karakterinin içinde kendimi kaybettim.
Bence o kocasına aşık bir kadın.
Adamın onu sevme nedeni ıse kadının
ondakı çılgın kişiliğı ortaya çıkarması.
Ben bir fılmde çalışırken kendime öykü-
yü anlatınm.
Bu fılmde de bence NeBy, Amerika'-
ya gidip bir sinema yıldızı olma düşleri
kuran bir kadın. O tam bir hayalperest.
Kocası da öyle. Düş kurması sonucunda
başına ışler açılıyor zaten. Chabrol bana
"Kendi için çok büyük bir otd odasında
kalıyor ve kendi için fazla güzel bir kadı-
nla birlikte" demişti. Bu fılmde ovnamak
için Nelly'nin kocasını aldatıp aldat-
madığını bilmek çok da önemli değil.
Ama çekim sırasında -ekip genelde er-
ENTELBAR
Eğlenmek sizinde
hakkınız gelin
Ervtel Bar'ın
mükemmel manzarası
nefis atmosferi içinde
her gece
Grvp EYLÜL' ile
çılgmca eğlenin
Hem de bu fiyatlara
Yerll ıçki. 65 OOO Xl_
Yabancı içki: 95 OOO TL
keklerden oluşuyordu- "Salope" adını
çok duydum.
- ChabroTle nasıl iletişim kurdunuz bu
fUm için?
Onunla karşılaşmadan önce senaryo-
yu okudum ve senaryoyu okuduktan
sonra da bu rolün benim için uygun ol-
madığına karar verdım.
-Neden?
Nelly çok popüler bir karakter. Varo-
luşu, hareketleri, konuşma şekh... Ben
onu canlandıramayacağıma, bu rol ıçın
biraz sofıstike bir tip olduğuma karar
verdım.
- Neden karannızı değiştirdimz?
Chabrol. O, beni ikna etmeyi başardı.
Beni çok güldürdü ve devamlı yemek ye-
dirdı. Yenı biriyle tanıştıpmda hemen
onunla ortak noktalanmızı bulmaya ve
dünyasına girmeye çalışınm. Onunla
•birlikte içki ıçerek sabahlara kadar ko-
nuştuk. Ben bir film teklifı aldığım za-
man yönetmeni denemek için hep
"hayır" derim. Bu bır çeşit sınama be-
nim ıçın. Yönetmenın bu teklifı neden
bana yaptığmı merak edenm. Beni is-
temesının nedenlerini de daha aynnülı
öğrenmek için olumsuz yanıt veririm.
- Sautef ye de hayır' mı dediniz?
Hayır, ona hemen "evet" dedim, ama
körkütük sarhoştum.
- "La Belle Noiseuse" çıplaklıkla ilgili
bir fîlmdi. "L'Enfer"de ise sizin can-
landırdığınız karakter daha kışkırtKi.
Bunu Claude'la da çok konuştuk, ben
yaşamda duygusalhktan git gide daha
da uzaklaştığımızı düşünüyorum.
-Yani?
Ben çok hızlı hareket ediyor, konuşu-
yor ve düşünüyorum. Ama duygu-
sallığın çok daha isteksizce, silik bir şe-
kilde dışa vurulduğunu düşünüyorum.
Ve bunu fılme yansıttığımı söyleycmem.
Nelly çok agresıf bir karakter.
Kışkırtıcılığı da bilinçli ve aynı zamanda
bilinçsiz bir kışkırtıcılık. O çok mutlu bir
insan. tnsanlann bakışlannı ûzerinde
hissetmekten hoşlanıyor.
Bakışlan ûzerinde hissetmek
- Bu çok güzel bir oyuncu tanımı olabi-
lir. Başkalanıun bakışlannı ûzerinde his-
seden insan.
Evet, ben bunun söylendiğini duy-
dum. Oyuncular için bu geçerli. Ben
inanıyorum ki oyuncular göz önünde ol-
maktan hoşlanmasalar bu mesleği yap-
mazlardı.
- Bette Davis, komed\enlerin gerçekte
hiç de komik insanlar olmadığını sö>lü-
yor. Sizinse uzaklaştıkça sanki daha da
yakınlaşan bir karakteriniz var...
Ben neden oyuncu olduğumu bilmi-
yorum. Bildığim bir tek şey var o da "mo-
tor" dendiğınde ya da bir sete girdiğimde
hissettiklerim. Ben bu meslekte başanlı
oldum. Bu ormanda yükselen çığlık, ak-
mak istemek gibi. Bende seyahat etme
potansiyeli var. Dünyanın her yerine
uyum sağlayabilirim. her ülkede yaşaya-
bilirim. Burada kendimle baş başa kal-
mak benim için olanaksız. Bunu yapa-
mam, belki bir süre sonra.
- Kariyerinize bakttğimızda "Un Coe-
ur En Hiver"ın (Avazda Bir Yürek) sizin
için bir dönünt noktası olduğunu görüvo-
nız...
Evet. birinin Sautet'nin filmi üzerine
konuşması beni çok mutlu ediyor. Bunu
uzunzamandırbekliyordumçünkü"Ma-
noa, je t'aime!" artık beni sıkmaya baş-
ladı. Sautet. benim icin.sinemanın ba-
bası. O tam bir kahraman. Onun yok-
luğunu süreklı hıssedıyorum. Onsuz ya-
şamayı düşünemiyorum. O sanki aile-
den biri gibi oldu benim için. İnsanlar si-
zin için vazgeçilmez olduklannda onlar-
la gerçekten iyı arkadaş olduğunuzu an-
larsınız. Onun bana ihtiyaa olduğundan
daha çok benim ona ihtiyacım var.
- "Ayazda Bir Yürek "te can-
landırdığmız tutkulu, hırslı Camille, size
gerçek yaşamda da çok benzeyen biri
sanırım.
Evet, ama ben onun kadar çalışkan
bır insan dcğilim! Tam bir tembclim.
Nasıl olduğunu bılmiyorum ama bu
filmde de "motor" dendiğınde \ücudu-
ma bir enerji geçıyor. Çocukluğumdan
ben hep yetersız olduğumu düşünur-
düm ve bu beni daha çok çalışmaya iter-
di. Yaptığım şeyın hep en iyisini yap-
maya çalışınm. Tutkulanmın doruğun-
da yaşamak gibi delice bir isteğim var.
ÜŞÜ
ANAHTAR BAR
Solocok Sahil Yokı No: 1 ÜSKODAK
EZ: T«l: 391
CEM
KARACA
ve YOL
ARKADASLARI
ile kilitsiz geceler Anahtar Bar'da!
Kurucesme 257 67 88
CAHIT
BERKAY
lMartl994'tekımhğımı
kaybettim Geçersızdir
ERMANTÜMER
Satılık ufak bo>
Terrye yavrulan
5858675
LİSAN
ÇÖZÜM
Bizimle İngilizce
sorununuzu çok kısa
zamanda
çözebilirsiniz.
Lütfen bizi arayın.
Tel:3495938
BahariyeCad.62/3
Nüfus kağıdımı, ehliyetimi
kaybettim. Hükümsüzdür.
MUSTAFA ŞÜKRÜ
DEMİRKANLl
Derneğiıniz Yaranna...
Aziz Berker Halk Kütüphanesi Geliştirme Derneği
yaranna 28.5.1994 günü saat 20.00-24.00 saatlerinde
Kalamış Marina İçi Peysage Restorant'ta müzikli
gece düzenlenmiştir. İlgililere duyurulur.
YÖNETtMKURULU
Tel: 337 95 25-336 73 50
Tel: 41449 57
DÜŞÜNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Amenka'daTürklmgesi
Profesör Bozkurt GOvenç'in Türk Kimliği adh yapıtı,
sayfalar 311-314: Amerikan okullarında okutulan tarih
kitaplarında Osmanlılar, Selçuklular, Yunanlılar, Erme-
niler, Kürtlerle ilgili bilgiler verilirken ortaya çıkan Türk
imgeleri sergileniyor.
Bazılarını aktarahm (Ayraç içindeki adlar kitapları ya-
zanların adları):
"Yaklaşık 1000 yılına kadar Arapların esiri olan Türk-
ler dağ insanı niteliğinde bir kavımdir." (Warshaw)
"Orta Asya'dan Irak'a gelip Bağdat'ı ele geçıren Türk-
ler haşin, savaşçı bir aşirettir." (Warshaw)
"Orta Asya'dan gelen Türkler savaşçı bir millettir."
(Mazour)
"Selçuklu Türkleri kendilerinden önceki Müslümanla-
ra göre daha az hoşgörülüydü. Kutsal topraklara sahip
olduktan sonra. bu yerleri ziyarete gelen Hıristiyanları
öldürmeye başladılar." (Rosette)
"Osmanlı Sultanı Abdülhamit, millı ve dini nedenlerle,
Balkan Hıristiyanlarına karşı cephe aldı. 1915 yılında Er-
menileri Ruslara yardım etmekle haksız yere suçlaya-
rak, ülkede yaşayan bütün Ermenilerin öldürulmesini
emretti. Abdülhamit, bu soykınmda oynadığı rol yuzün-
deh, 'Kızıl Sultan'şöhretinikazandı. Soykırım 200000 Er-
meninin ölümü ile sonuçlandı. Kaçmayı başaran Er-
meniler, Ortadoğu ile Avrupa ülkelerine ya da Amerika '-
yasığındılar. "(Vtfetty)
"Enver Paşaya göre, Türk ve Musluman olmayan kim-
seler Türkiye'ye sadık olamazlardı. Paşa, 1915 yılında
bir milyon Ermeninin öldürülmesi emrini verdi. Çocuğu-
nun köy kilisesinde diri diri yakıldığını gören bir anne
şöyle haykırıyordu: Ne oluyor görmüyor musunuz? Tan-
rı aklını y/f/rd//" (Under)
"Turklerin ısyancılara yaptığı işkence, Avrupalıların
öfkesini körüklemış, Yunanlıların kararlılığını pekiştir-
mişti. Chios'ta yapılan soykınmda 100000 Yunanlı öldu-
rülmüştü. Yabancı imparatorluk yönetimine karşı sava-
şan Yunanistan sonunda bağımsızlığını kazanmıştır."
(McKay)
Peki, kimse durmamış mı Amerikan okul kitaplarını
dolduran boylesine ağır suçlamaların doğru olup olma-
dığı, ya da ne oranda gerçekleri yansıttığı üstünde
9
Bu tarih kitaplarından birini basıp dağıtan Marcourt
Brace and Jovanovvich Yayınevi yönetıcileri, "Turkler
tarihte Hıristiyanları öldürmekten başka hiçbir şey yap-
madılar m/?"sorusuna, 1985 yılında, şöyle yanıtvermiş-
ler:
"Yer darlığı ve program oncelikleri nedeniyle dunya
tarihlerine yeterli yer ayıramıyoruz, ama Türklerden ge-
len eleştiriler ilerde yapılacak yeni basımlarda dıkkate
alınacaktır."
1909'datahttanindirilmişAbdülhamit'in 1915'te Erme-
nilerin öldürülmelerini emretmesi, ABD okullarında
okutulan tarih kitaplarının güvenilirlık derecesını açıkça
gösteriyor.
Aslında bütün bu olumsuz yaklaşımların kaynağı
bambaşka bir Türk imgesi. Hıristiyan dünyası Müslü-
man Osmanlıya duyduğu öfkeyı, Osmanlı Imparâtorlu-
ğu yıkıldıktan bunca yıl sonra bile üstünden atabılmiş
değil.
Bozkurt Güvenç Kardina! Nevvmann'ın, 1854te, Liver-
pool'da yaptığı, "Hıristiyanlık Açısından Turk Tarihi'ko-
nulu üç konuşmadan bazı tümceler almış:
"Papalık Devleti'nin son bin yılı Turklerle favaşarak
'geçmiştirdenebilir. (...) Turklerin savaş gücunu inkar et-
miyorum. Ama işte bu güç, onları, imanın ve uygarlığın
amansız düşmanı yapıyor. Onun için, Turklerle savaş-
mak, onları yok etmek zorundayız." (S. 315)
Hıristiyanlığın, Osmanlı kılıcıyla Avrupa'ya, Afrıka'ya
yayılan Müslümanlığa karşı kendini savunma kaygısın-
dan, yok edilme korkusundan doğan köklü öfkesinin iz-
leri kimliklerden bir türlü silinemiyor.
1990da Louisville Üniversitesi'nde yapılan bir araştır-
ma ABD'de Turklerin hiç sevilmediğini göstermiş.
Turklerin, yani tarihteki Osmanlıların...
Amerikalılar çağdaş Türkleri tanımazlar ki!.. Tanıdılar
mı da kafalarındaki Türk imgesi değişmiyor. "Siz hiç
Türke benzemiyorsunuz," deyip çıkıyorlar işin içinden...
"Kişilik-Kimlik-lmge" konusu bayağı çetin bir konu...
Proiesör Bozkurt Güvenç'in kitabını mutlaka alıp oku-
malısınız, ama o 456 sayfalık koca kitabın bu konuya an-
cak "bir giriş denemesi" olduğunu unutmadan...
Bu aksam saat 20.00'de konser verecek
'Yeni Türkü' Harbiye
Açık hava Tiyatrosu'nda
Külrür Servisi- Yeni Türkü.
bu akşam saat 20.00'de Harbi-
ye Açıkhava Tiyatrosu'nda bir
konser verecek. Toplumsal
Araştırmalar Kültür ve Sanat
Vakfı'nın düzenlediğı konse-
rin adı 'Başka Türlü Bir Şey'.
Konseri düzenleyenkr neden
bu adı seçtiklerini şu sözlerle
açıklıvorlar: "Konseri, bir te-
mayla adlandırmak ve hazırlık
sürecini de basit bir düzenleme-
den öteye taşıyabilmek istedik.
Bu ni> ctle konsere' Başka Tür-
lü Bir Şe>' adını koyduk. Bilin-
diği gibi 'Başka Türlü Bir Şey'
Yeni Türkü'nün, sözleri Can
Yüccl'e ait. bir şarksuım adı.
'Başka Türlü Bir Şey', bugü-
nun tanmuyla başka türlü
olabileceğine ilişkin bir muha-
lifliği ve başka türlü bir gelece-
gi simgclcsin istedik. Eşitlik,
özgürlük ve kardeşliği, insamn
ve emeğin değerini; başka türlü
düşünen ve yaşayanların öz-
güriüğünü; başkalıklanmızı
konıyarak da> anışmayı dile
getirsin.
Geçmişimizde kıymetli olan,
başka türlü olan ne varsa sa-
hiplenmek gerektiğini hatı-
rlatsın. \ e niha\et başka türlü
şeyler yapmayı deneyerek,
başka türlü bir yaşam umudu-
nu diri tutabileceğımizi simge-
lesin istedik."
"Başka Türlü Bir Şey" kon-
serinde. "Biz de vanz" diyen-
lerbuluşacak.
Çalınır her sabah kapımın zili
Açanm: Ben haziranım
Yaşamak, süresiz yaşamak eğilimi belki.
Şair Edip Cansever'i
sekizinci ölüm yıldönümünde
sevgiyle, özlemle antyoruz.
ÖZLEMTANGIR
ile
ALPERPAMİR
evlendiler.
Kadıköy27.5.1994