27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20MAYIS1994CUMA 10 DIZIYAZI osmanlı'nın başansızhğı üzerine Mustafa Kemal şu değerlendirmeyi yapar: Değişik uluslan ortak ve genel bir ad altında toplamak ve bu değişik ulus topluluklannı eşit haklar ve koşullar altında bulundurarak güçlü bir devlet kurmak, parlak ve çekici bir siyasal gÖrüştür. Ama aldatıcıdır. Dahası, dünyadaki bütün Türkleri de bir devlet olarak birleştirmek, ulaşılamayacak bir amaçtır. İslamcılık ve Turancüık siyasasmın başan kazandığına ve dünyayı uygulama alanı yapabildiğine tarihte rastlanamamaktadır. Bizim aydınlık ve uygulanabilir gördüğümüz siyasal yöntem, ulusal siyasadır. M E R İ Ç VELİDEDSOĞLV Temelilke:Ulusalkurtuluş M._ anastıriı Hamdi Efendi lstanbul'un işgali konusunda biigi ver- meyi sürdürüyor. Bizim en güvendiğnniz bir arkada- şımız var ki. yalnız o değil herk.es, yani geknler söylüyorlar. Şımdi de Harbiye'ye gırdiklerini haber aldık. Dahası, Beyoğlu Telgrafhanesi'nin önünde İngıliz erlen olduğunu öğren- dik, fakat telgrafhaneye elkoyup koy- mayacaklan belli değildir. Bu sırada bay lar, Harbiye Telgraf- hanesi'nden görevli Ali bilgi vermeye başladı: Sabahleyin İngilizler telgrafhaneyi basarak, altı kişiyi şehit ettiler, on beşe yakın da yarab var. Şimdi İngiliz erleri dolaşıyorlar. Şimdi. ışte İngiliz erleri Harbiye Nazırlığı'na ginyorlar. İşte içeri ginyorlar. Nizamiye kapısına. Teli kes! Ingilizlerburadadır. Yeniden Manastıriı Hamdi Efendi bizi buldu: Paşa Hazretleri, Harbıye Telgrafhanesi'ne de İngiliz deniz erlen girip teli kestiği gjbi, bır yandan da Tophane'ye giriyorlar. Bir yandan da arhblardan erler çıkanh- yor. Durum ağırlaşıyor efendim. Sa- bahkı çarpışmada 6 şehit, 15 yarab- mız vardır. Paşa Hazretlen yüksek buyruklanruzı bekliyorum. 16 Mart 1920 Hamdi Hamdi Efendi teli şöyle sürdürdü: "Sabahleyin bizim erler uykuda iken, İngiliz deniz erlen karakola ge- lip giriyorlar. Erlerimiz uykudan şaş- kın kalkınca çarpışmaya başlanıhyor. Sonunda bizden altı kişi şehit oluyor, onbeş kişi yaralanıyor. Bunun üzen- ne, önceden kötülüğü tasarlamışlar ki, hemen zırhhlan nhtıma yanaştınp Beyoğlu bölgesine ve Tophaneye as- ker çıkardılar. Bır yandan da Harbiye Nazırlığı'na girmişler. Dahası. şimdi ne Tophane ve ne de Harbiye Telgraf- 'hanesi bulunabiliyor. Şimdi de haber almış olduğuma göre, Derince'ye dek yayılıyorlarmış efendim. Işte Beyoğlu Telgrafhanesi de yok. Orasına da el koyduiar sanınm. Tann korusun. Buraya da gelmesinler. İşte Beyoğlu telgrafgörevlilen, müdürlen geldiler. Kovmuşlar. Bir saate dek buraya da el konula- caktır. Şimdi haber aldım efendim." Okurken ürpererek yeniden acıyla yaşadığımız bu işgal olayı, 27 Mart 1994 yerel seçımlerinden sonra. İstan- bul'un belediye başkanı olan kişinin Atatürk'e saygjyı gereksiz görmesiy- le. daha başka bir anlam kazanmıştır Bundan böyle her 16 marü, İstan- bul'un yalnız dış düşmanlarca işgal günü olarak anımsamanın ötesinde kendini bilmeyen aymaz yöneticîleri uyan günü olarak da değerlendire- lim!.. Osmanlı şaşkın Söylev'c dönüp kaldığımız yerden Atatürk'ü dinlemeyi sürdürürsek, iş- gal karşısında yöneticilerin ılk andakı tutumlannı öğreruriz: "Bu yurtsever ve yiğit Manastıriı Hamdi Efendi olmasaydı, İstanbul'da geeen bu acı olaylan öğrenmek için kimbilir ne zamana dek bekleyip dura- caktık? İstanbuTda bulunan nazır, me- bus, komutan ve örgütümüz adamlan içinden bir kişinin çıkıp da zamanında bize haber vermeyi düşünememiş oldu- ğu anlaşdıyor. Demek, hepsini şaşkınlık ve korku kaplamçtı. Bir ucu «Vıikara'da bulunan telin istanbul'da bulunan ucuna yanaşamayacak kadar şaşkın bir dunınıa gelnıiş oldukları yargısına varmak bilmem ki doğnı olur mu?" 1920 yılının 16 mart günü görevini yapmayanlann başında Osmanlı ül- kesinin padişahı, dünya Müslüman- lannın Halifesi Vahdettin de vardı. İstanbul işgal edibrken Vahdertin'den ses seda çıkmamışü. Oysa Mustafa Kemal o gün tam yedi bildiri ile gerek ülke içine gerek dünyaya protestolar yağdınyordu. Evet, artık tarihsel yürüyüşün ilk doruk noktası olan ulusal meclisin. 'Büyûk Millet Mecfisi'nin açılış zama- nı gelmiştir. 23 Nisan 1920'de Mech's'- in açılışıru en yaşlı üye niteliği ile Si- nop Milletvekili Şerif Bey yapar. Mustafa Kemal Paşa tarafından ka- Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920'de Sinop \liller\ekili Şerif Bey tarafından açıldı. Artık Anadolu'da gelişen ulusal hareket bağımsızlık yolunda önemli bir adım atmış >e >cni devletin ilkcleri ortava çıkmaya başlamtştı. leme alınan konuşmada Şerif Bey müjdeyi şöyle ılan eder "Ulusumu- zun, yazgısının sonımluluğunu doğnı- dan doğruya yüklenip, kendi kendisini yönetmeye başladığını bütün cihana duyurarâk, Büyük Millet Meclisi'ni açıyorum." Meclıs acıldığına göre, burada ız- lenmesi gereken "siyasal ilke" ne ola- caktı? Bunun yanıtını Mustafa Ke- mal'den alalım. "Baylar, Meclisin açıldığı ilk gün- lerde, Meclis'e, içinde bulunduğumuz dunımu ve koşulları açıklavarak, iz- lenmesini ve uygulanmasını doğru bul- duğum düşüncelerimi bildirdim. Bu dü- şüncelerin başlıcası, Türkije'nin, Türk ulusunun izlemesi gereken siyasal il- ke) le ilgili idi. Bilindiği gjbi, Osmanlılar zamanın- da türlü siyasal yöntemler izlenmiş ve izleniyordu. Ben,bu siyasal yöntemler- den hiçbtrinin, yeni Türkiye Devleti'- nin yöntemi olamayacağı kanısına varmıştım. Bunu, Meclis'e anlatmaya çalıştun. (...) Osmanlılar, hem Avrupa'yı ele ge- çirmek hem İslam dünyasını buvnığu \e yönetimi altına aimak amacını güt- tüler. Batı'mn süriip giden karşı-saldı- rısı. İslam dünyasımn tedirginliği ve ayaklanması; (...) en sonunda Osmanlı İmparatorluğu'nu da, benzerleri gibi. tarihin bağnna gömdü. (...) Ulusal siyasa Değişik ulusları ortak ve genel bir ad altında toplamak ve bu değişik ulus topluluklannı eşit haklar ve koşullar altında bulundurarak güçlü bir devlet kurmak. parlak ve çekici bir siyasal görüştür. Ama, aldatıcıdır. Dahası, dünyadaki bütün Türkleri de bir devlet olarak birleştirmek, ulaşılamayacak bir amaçtır.(...) İslamcılık ve Turancüık siyasasmın başan kazandığına ve dünyayı uygola- ma alanı yapabildiğine tarihte rastla- namamaktadır." İşte Söylev'ın günümüze uzanan sayialanndan bin... Mustafa Kemal'- ın bu gerçekçi tutumunun, görüşü- nün yalnızca bizim için değil. dış dün- ya ıcın de ne kadar geçerli olduğunu. özellikle son birkaç yıllık süreçte ya- şadık, yaşıyoruz. Evet, Atatürk bu akılcı açıklama- lardan sonra Meclis'ın ve hükümetin temel alacağı siyasal ılkeyı açıklar: "Bizim aydınlık ve uygulanabilir gördüğümüz siyasal yöntem, ulusal si- yasadır (...). Ulusal siy asa demekle an- latmak istediğim şudur: Ulusal stnırla- nmız içinde, her şeyden önce kendi gü- cumüze dayanarak varlığunızı koru- yup ulusun ve yurdun gerçek mutlulu- ğuna ve bayındırlığına çalışmak, gelişi- güzel, ulaşılamay acak Lstekler ardında ulusu uğraştırmamak ve zarara sok- mamak." 1990'lann Türkiyesi'nde, Altaylar'- A tatürk: Ulusal siyasa demekle anlatmak istediğim şudur: Ulusal sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup ulusun ve yurdun gerçek mutluluğuna çalışmak, ulaşılamayacak istekler ardında ulusu uğraştırmamak ve zarara sokmamak. Beyoğlu Postanesi 16 Mart 1920'de İngiliz askerlerinceişgal edildi. Manastıriı Ham- di, Osmanlı'nın yapamadığını tek başına yaptı ve olayı Anadolu'ya duyurdu. unumuz Türkiyesi'nde, Altaylar'danBaltık'a değin kurduklan salıncakta sallanarak bir düş ortamı yaratan, böylece toplumun dikkatini çözümü güç sorunlardan uzaklaştırmayı amaçlayan devlet adamlanmıza, bu yalın ilkenin artık bir anlamı olmasını dileriz! dan Baltık'a değin kurduklan salın- cakta sallanarak bir düş ortamı yara- tan, böylece toplumun dikkatini çözü- mü güç sorunlardan uzaklaştırmayı amaçlayan devlet adamlanmıza. bu yalın ilkenin artık bir anlamı olmasını dileriz! Şimdi Söylev'i okumaya yeniden başlamadan önce şu kısa anımsatma- yı yapabm: 23 Nisan 1920 tarihinden sonra Türkiye'de eylemlı olarak ikı hükümet vardı. 1) Anadolu'daki ulu- sal Türk devletı. 2) Düşman ışgalı al- tında bulunan İstanbul'daki Osmanlı devleti Ankara'daki hükümetin, geleceğın Türkiyesi'nin devleti olacağını çok iyi sezen İngilizler ilerde kendi çıkarlan doğrultusunda Hahfe'yı. kullanabil- melen için. bir süre daha İstanbul hü- kümetının yerinde kalmasını isüyor- lardı. Bu yüzden zaman kazanmak için Ankara'yı oyalayacak bır araa bulmuşlar ve Ankara hükümeti ile te- mas kurdurtmuşlardı. Şımdi bu olayı Atatûrk'ten dinleyelim: "MeclLs'in açıltşından sonra mayıs ayının ilk günlerinde İstanbul'da bulu- nan Ueon adında birisi Çanakkale üze- rinden telle Meclisi arayarak bizi bul- du. •Söyleceğimiz şeyler çok önemli- dir. Onun için konuşmayı geceye bıra- kalım. Ordu merkezleri de aradan çe- kilsinler' dedi. O gece görüşülmedi, ama, bir iki gece sonra yine aradılar. Bu kez karşımıza çıkan kimse, eski İz- mir Valisi Nurettin Paşa imzasıyla bir tel yazdırdı. Bu telde şöyle deniliyordu: Ben, iki arkadaşımla birlikte, İstan- bul'un sizinle anlaşmasına aracılık et- meyi yurda yararlı sayıyorum. Bura- daki hükümet ve İngilizler bunu kabul ettiler. Sizin de kabul etmenizi beküyo- ruz." Atatürk'e üç sonı Görüldüğü gıbı İngılizlere de danı- şılmış. Yalnızca bu kısa açıklama bile İstanbul hükümetinin nasıl bir kukla durumunda olduğunun tarihsel bir belgesıdir. Yıne Söylev'e dönelım: "Baylar, Nurettin Paşa'dan bir da- ha telyazısı alamadık. Ama kendisi 1920 yüı Haziranı ortalarında An- kara'ya geldi. Bizimlc işbirliği etme- den önce kimi konular üzerinde görii- şümüzü anlamak istediğini bildirdi. Bu konular şunlardı: 1- Halifeliğe padişahlığa karşı dü- şünce ve görüşümüz; 2- Bolşeviklik konusundaki görüşü- müz; 3- İtilaf devletlerine karşı, özellikle İngilizlere karşı dahi savaşa karar ve- rip vermediğimiz. Nurettin Paşa, birinci ve ikinci sonı- lara aldığı yanıtları pek doyurucu bul- madı. L çüncü soruy a verdiğimiz > anıt- ta 'Amacımız, ulusal sınırlanmu için- de toprak bütünlüğümüzü ve tam bağımsulığımızı sağlamaktır. Buna engel obnak üzere karşımıza çıkacak kuvvet ne olursa olsun. hiç duraksama- dan çarpışırız ve başan kazaıurTz de- dik. İşte Nurettin Paşa, buna bir türlü inanamıyor ve bunu kabul edemiyordu. Sonunda kendisine dedik ki: Sen, bu- güne değin ulusun iyice belirmiş, elle tutulur dunımu gekniş görüşlerine. ka- rarlanna uyacaksın'..." Bu uyan, Atatürk'ün ulusal güçlere ınancının ve güçlü kararlıbğının bir ifadesidir. Ne var ki. Ankara'nın, İs- tanbul hükümetinin bu oyalamala- nndan daha önemli sorunîan vardı. Ulusal kurtuluş eyleminin yaygınlaş- tığı süreç içinde, iç ve dış düşmanlann işbirliği ile patlak \eren iç ayaklanma- larla şimdi. Büyük Millet Mecbsi Hü- kümetı'nın uğraşması gerekiyordu. Bu ıç ısyanlann başlıcalannı Atatürk, Söy lev'de şöyle belırtır: "Baylar, İstanbul'da Damat Ferit Paşa ivedi olarak yeniden işbaşına ge- tirildi. Damat Ferit Paşa Hükümeti ile İstanbul'daki bütün yducı ve hayın ör- gütlerin kurduğu birlik. tüm düşman- larla ve Yunan ordusuyla elbirliği edip bizi yıkmak için çalışmay a başladılar. Bu ortak saldınnın buynığu da, düş- man uçaklan kullanüarak yurda yağ- dınlan, 'Padişaha Karşı Ayaklanma' suçlamasını iceren İetva' idi" Yanı: İç isyanlar Anadolu'yu kanştınyor CALISAMARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL Alt sınır aylığı Soru: Ağabeyim, AlmanyaMa işçi olarak çalıştı ve Nisan 1992'- de Alman sigortasından emekli oldu. Kartsı, Alman olduğu için orada oturmakta. Aunanya'ya gitmeden önce Türkiye'de 15 yıl işçi olarak ça- hşmıştı. Bu çalışmaları karşüığı emekli maaşı bağlanması için 1991 yüı aralık ayında Sosyal Sigortalar Kurumu'na başvurdu. 17 ay sonra bu başvurusuna yanıt aldı. Gelen ya- nıtta, kendisine 506 say ılı yasanın 60. maddesi > e ilgili fıkra- lanna göre 415 bin lira aylık bağlandı (Belgeleri ekte gönde- riyorum). 1) Benim yaprjğm hesaplamaya göre ağabeyim 5.277 gün prim ödemiş durumda. Emekli aylığı ise, 5.110 üzerinden bağlanmış. Bu gün farkı, aylığı ne ölçüde etkiler? 2) Bağlanan aylık miktan çok az. Ağabeyim, "Ben çift prim ödedım" diyor. Bağlanan aylık miktan doğnı mu? Bu hesaplama nasıl yapılıyor? 3) Aralık 1991'de yapdan başvuruya Mayıs 1993'te yani 17 ay sonra yanıt geldi. Ağabeyim, Ocak 1992'den itibaren aybğa hak kazandı. Ama işjemlerin gedkmesi nedeniyle kayba uğradı. Bunu SSK karşüayacak mı? (N.Ş.) YANIT: 1) Alt Gösterge Tablosu'ndan bağlanan yaşbbk aybk- lanna 5.000 gün için 0/ o60 oranı uygulanmaktadır. Yaşblık aylığı sıgortabnın, "5.000 günden fazla odediği her 240 günlük malullük ve ölüm sigortaları primi için %60 oranı (1 )'er arttırılarak" hesap- lanmaktadır. Ancak Sosyal Sigortalar Yasası'nın "Aylıkların Alt Sının"na ilişkin 96. maddesi uyannca. bağlanacak aylığın alt sının, göster- ge tablolanndaki "en düşük göstergenin katsayı ile çarpımının %70'inden az olamaz." Kardcşinıze bağlanan yaşblık aylığı. yasanın bu maddesine uyularak 5.110 güne karşılık gelen %60 orandan değil, %70 üze- rinden bağlanmıştır. 2) Yurtdışı çalışmalanna tanınan borçlanma hakkından yarar- lanmaksızın, Türkiye'deki sigortab süreleri üzerinden yaşblık aylığından yararlanmak isteyenlerin aylıklan. "sigortalının işten ayrddığı tarihten önceki malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödenmiş son 5 takvim yılının prim besabuıa esas tutulan kazanç tu- tarlanna göre bulunacak ortalama kazanç esas alınarak tespit edi- Ur." Günümüzdekı uygulamada, 25 yıllık sigortabbk süresi içinde 5.000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödemiş olanlar. bibndıği gibi yaşühk aylığı almaya hak kazanırlar. Bu duramda olup son 5 takvim yılı içinde prim ödemeyenlerin aylık- lan, sıfır kazanca ve Sosyal Sigortalar Yasası'nın 96. maddesine göre, "Alt Sınır Aylığı" olarak bağlanır. Kardeşinize bağlanan aylık da. yasanın bu maddesinde öngo- rülen biçimde ve doğru olarak bağlanmıştır. 3) Sosyal Sigortalar Kurumu'nca size verilen ve bize ilettiğiniz belgede, aylığın Arabk 199l'deyapılan başvuruyu izleyenaybaşı olan Ocak 1992'den bağlandığı anlaşılmaktadır. ANKARA... ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Kutiamaya Değer Kimi dostlarım arkeolojik bir gezi yapıyor bayram tati- linde. Afrodisias'tan Assos'a uzanan bir yolculuk, yüz- yıllar öncesine dönecek, topraklarımızda yaşayan uy- garlıkları görecekler. Afrodisias'ı görmedim yıllardır, ama son günlerde çok düşünüyorum. Helenistik ve Ro- ma döneminde kurulan bir heykel kenti, heykeller yaptlt- yor, başka ülkelere satılıyor. Antik dünyada birçok kent- te, saraylarda, bahçelerde Afrodisias heykelleri yer alıyor. Ama Afrodisias'tan daha eski heykel kentleri de var Anadolumuzda. örneğin Yesemek, geç Hitit döne- minde kurulan heykel atölyelerinde doğal taşlar yontu- luyor. Sonra Perge var. Yine Helenistik ve Roma döne- minden bir kent. Profesör Jale İnan ne güzel heykeller ve taş kabartmalar çıkardı topraktan geçen yıl. İlk kadın arkeologlarımtzdan biri Jale İnan. Çalışmalarını sevgiy- le, saygıyla izlerim her zaman. Kimi dostlarım da An- talya'ya gittı bu tatil, Side'yi. Perge'yi dolaşacaklar, Pro- fesör Inan'ın son çalışmalarını görecekler. Ben de haziranın ikinci haftasında gıdeceğim Antalya'ya. önce güzel heykelleri göreceğim, sonra Aspendos'ta Lohen Green Operası'nı dinleyeceğim. Rengim Gökmen, bü- yük coşkuyla bir bale ve opera festivalı düzenlıyor. Gide- rek uluslararası festivale dönüşecek. Yabancı turistler bir sanat olayı da yaşayacak. Elbet, kültür ve sanat olay- larına gereken önem verilirse, önem veren politikalar değişmezse! Belli bir kuşkum var doğrusu. Kimi yerel yöneticiler sanat ve kültür etkinliklerine ilgi duymuyor, bir kentin, bir yörenin bu etkinliklerle başka bir yaşama kavuşacağını düşünmüyor! Düşünmüyor ama düşün- dürmek gerekir bence. Bu da bir görev. Kimi dostlarım da Ankara'ya geliyor bu bayram. Ana- dolu kentlerinden. Akdeniz'den, Karadeniz'den. önce Anıtkabir de Atatürk'e saygı duruşu. Sonra da başkenti dolaşacaklar Muzeleri gezecekler belki, parkları geze- cekler, heykelleri görecekler Görecekleri de var, gör- meyecekleri de... örneğin Altınparkta, Azade Köker'in "Mavi Heykel"inin yeri boş şimdi Anakent Başkanı Sa- yın Gökçek'in buyruğuyla depoya kaldırıldığı söyleni- yor1 Güler misin, ağlar mısın? Sayın Melih Gökçek'in konuşma türu, kültür ve sanat olaylarına bakışı biliniyor artık. Azade Köker'in "Mavi Heykel"\n\ beğenmesi de beklenemez, ama kaldırmaya hakkı var mı acaba? Aza- de Köker'i tanımıyor belkı de. Ankara'da, İstanbul'da açtığı sergileri gördüğünü de sanmam. Oysa Azade Kö- ker bizi onurlandıran bir sanatçımız. Uzun yıllardır Al- manya'da yaşıyor Sergiler açıyor, ödüller alıyor, son günlerde bir okul projesini de birçok sanatçı arasında o kazanıyor. Başkent sanat çevreleri bu başarıyı kutlar- ken Altınpark'taki yapıtının kaldırılması ılginç değil mi? Yüzlerce yıl once heykel kentleri, atolyelerı kurulan Anadolumuzda, 21. yüzyıla doğru heykeller kaldırılıyor başkentimızde! Daha neler göreceğiz bakalım? • • • Bu bır bayram yazısı değil sevgilı okurlarım, ama bu bayramı kutlamamız gerekir doğrusu. Güzel olaylarya- şayamıyoruz, ama alacakaranlık dağılıyor. Kişilerin gerçek çizgileri hızla belırıyor. Sözler ve davranışların çelişkisi açık seçik göz önünde. "Adil düzen"\n gerisin- deki düzenı daha iyi tanıyoruz giderek. Trilyonlara va- ran yolsuzluklar, hac öykülerı, dolandırılanlar, kurban derileri, banka transferleri, RP yöneticilerinin çelişik de- meçleri, geride kalan bir seçimin kulisini de güzel aydın- latıyor. Kısa sürede az yol değil bu, kapalı gözleri de açıyor. Bayram sevinçleri solsa da kutiamaya değer. Gelecek bayramları daha aydınlık günlerde daha uya- nık kutlamak umuduyla... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Kaba saba ye görgü- süz kimse. 2/ Üstün bir yetkinin gücünü simgele- yen değnek.. Yastık. mınder. 3/ Kurdun ya da tilkinın ense postundan yapılan kürk. 4/ Bir tür sağlam ve yumuşak dana ya da öküz densı. 5/ Bır 6 nota... Molibden elemen- j tinin simgesi... Tropikal Afrika'da yetişen ve odu- 8 nu marangozlukta kulla- nılan bir ağaç. 6/ Mısır*- 1 2 3 4 5 6 7 8 9 da ünlü bir antik kent... Tuzağa düşürülen şey. 7/ Pembe renkb şa- rap... Topun gerisini kapayan ka- pak. 8/ Eski Mısır'da güneş tann- sı... Çan bıçıminde sarkık beyaz çiçekleri olan hoş kokulu bir bıtkı. 9/ Maden kazımak için kullanılan çelik kalem.,. Soyundan gelinen kimse. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Burdur ilinde. Anadolu'nun Yenitaş ve Bakırtaş dönemlennı aydınlatan ünlü höyük. 2/ Kâr, menfaat... Gemide yelkenlerin açılması. 3/ Bıra yapmak için çimlendiribp kurutularak hazır- lanmış arpa . Osmanlı ordusunda ve donanmasında hafif piya- de asken. 4/ Gübre, tezek. 5/ Düğme ve süs eşyası yapımında kullanılan bir deniz kabuklusu... Su. 6/ Biryereyanaşmışfibka- nın, yanaştığı yer boyunca kürek çekmeden elle ilerletilmesi için veriler komut... Otomobillerin elektriğini sağlayan aygıt. 7/ Akdeniz bölgesınde bir akarsu... Mert, kalender ve babacan kimse. 8/ Boru sesi... Bir yerde oturma. 9/ Asur kralbğının baş- kenti. Üniversite adayları BLTTÜN FAKÜLTELERİN TABAN PUANIAM Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'oin Gazetesinde, Bayramın ilk günü (Yarın) BAYRAM Gazetesi almayı unutmayuı. ÖSY Sınavı için tercih şansınra arttınn. Genel Dağrtım: Birieşik B«m ( Atilla Coşkun UĞUR MUMCU CİNAYETİ 60.000TL 2 BASKI Cem Yayınevi Küçükparmakkapı ipekSok. No: 1180060Taksim-istanbul Tel: 243 06 50 -243 20 23 Fax: 2441533 Nüfus kağıdımı ve ehüyetimi yitirdım. Hükümsüzdür. MUSTAFA SÜMBÜL Nüfus cüzdarumı ve Istanbul Barosu avukatbk kimliğimi kaybettım. Hükümsüzdür. HÜSEYİN ERDEMİR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle