Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20MAYIS1994CUMA
10 DIZIYAZI
osmanlı'nın başansızhğı üzerine
Mustafa Kemal şu değerlendirmeyi yapar:
Değişik uluslan ortak ve genel bir ad
altında toplamak ve bu değişik ulus
topluluklannı eşit haklar ve koşullar
altında bulundurarak güçlü bir devlet
kurmak, parlak ve çekici bir siyasal
gÖrüştür. Ama aldatıcıdır.
Dahası, dünyadaki bütün Türkleri de
bir devlet olarak birleştirmek,
ulaşılamayacak bir amaçtır. İslamcılık ve
Turancüık siyasasmın başan kazandığına
ve dünyayı uygulama alanı yapabildiğine
tarihte rastlanamamaktadır. Bizim
aydınlık ve uygulanabilir gördüğümüz
siyasal yöntem, ulusal siyasadır. M E R İ Ç VELİDEDSOĞLV
Temelilke:Ulusalkurtuluş
M._ anastıriı Hamdi Efendi
lstanbul'un işgali konusunda biigi ver-
meyi sürdürüyor.
Bizim en güvendiğnniz bir arkada-
şımız var ki. yalnız o değil herk.es,
yani geknler söylüyorlar. Şımdi de
Harbiye'ye gırdiklerini haber aldık.
Dahası, Beyoğlu Telgrafhanesi'nin
önünde İngıliz erlen olduğunu öğren-
dik, fakat telgrafhaneye elkoyup koy-
mayacaklan belli değildir.
Bu sırada bay lar, Harbiye Telgraf-
hanesi'nden görevli Ali bilgi vermeye
başladı:
Sabahleyin İngilizler telgrafhaneyi
basarak, altı kişiyi şehit ettiler, on beşe
yakın da yarab var. Şimdi İngiliz erleri
dolaşıyorlar. Şimdi. ışte İngiliz erleri
Harbiye Nazırlığı'na ginyorlar. İşte
içeri ginyorlar. Nizamiye kapısına.
Teli kes! Ingilizlerburadadır.
Yeniden Manastıriı Hamdi Efendi
bizi buldu:
Paşa Hazretleri,
Harbıye Telgrafhanesi'ne de İngiliz
deniz erlen girip teli kestiği gjbi, bır
yandan da Tophane'ye giriyorlar. Bir
yandan da arhblardan erler çıkanh-
yor. Durum ağırlaşıyor efendim. Sa-
bahkı çarpışmada 6 şehit, 15 yarab-
mız vardır. Paşa Hazretlen yüksek
buyruklanruzı bekliyorum. 16 Mart
1920
Hamdi
Hamdi Efendi teli şöyle sürdürdü:
"Sabahleyin bizim erler uykuda
iken, İngiliz deniz erlen karakola ge-
lip giriyorlar. Erlerimiz uykudan şaş-
kın kalkınca çarpışmaya başlanıhyor.
Sonunda bizden altı kişi şehit oluyor,
onbeş kişi yaralanıyor. Bunun üzen-
ne, önceden kötülüğü tasarlamışlar
ki, hemen zırhhlan nhtıma yanaştınp
Beyoğlu bölgesine ve Tophaneye as-
ker çıkardılar. Bır yandan da Harbiye
Nazırlığı'na girmişler. Dahası. şimdi
ne Tophane ve ne de Harbiye Telgraf-
'hanesi bulunabiliyor. Şimdi de haber
almış olduğuma göre, Derince'ye dek
yayılıyorlarmış efendim.
Işte Beyoğlu Telgrafhanesi de yok.
Orasına da el koyduiar sanınm. Tann
korusun. Buraya da gelmesinler. İşte
Beyoğlu telgrafgörevlilen, müdürlen
geldiler. Kovmuşlar.
Bir saate dek buraya da el konula-
caktır. Şimdi haber aldım efendim."
Okurken ürpererek yeniden acıyla
yaşadığımız bu işgal olayı, 27 Mart
1994 yerel seçımlerinden sonra. İstan-
bul'un belediye başkanı olan kişinin
Atatürk'e saygjyı gereksiz görmesiy-
le. daha başka bir anlam kazanmıştır
Bundan böyle her 16 marü, İstan-
bul'un yalnız dış düşmanlarca işgal
günü olarak anımsamanın ötesinde
kendini bilmeyen aymaz yöneticîleri
uyan günü olarak da değerlendire-
lim!..
Osmanlı şaşkın
Söylev'c dönüp kaldığımız yerden
Atatürk'ü dinlemeyi sürdürürsek, iş-
gal karşısında yöneticilerin ılk andakı
tutumlannı öğreruriz:
"Bu yurtsever ve yiğit Manastıriı
Hamdi Efendi olmasaydı, İstanbul'da
geeen bu acı olaylan öğrenmek için
kimbilir ne zamana dek bekleyip dura-
caktık? İstanbuTda bulunan nazır, me-
bus, komutan ve örgütümüz adamlan
içinden bir kişinin çıkıp da zamanında
bize haber vermeyi düşünememiş oldu-
ğu anlaşdıyor. Demek, hepsini
şaşkınlık ve korku kaplamçtı. Bir ucu
«Vıikara'da bulunan telin istanbul'da
bulunan ucuna yanaşamayacak kadar
şaşkın bir dunınıa gelnıiş oldukları
yargısına varmak bilmem ki doğnı olur
mu?"
1920 yılının 16 mart günü görevini
yapmayanlann başında Osmanlı ül-
kesinin padişahı, dünya Müslüman-
lannın Halifesi Vahdettin de vardı.
İstanbul işgal edibrken Vahdertin'den
ses seda çıkmamışü. Oysa Mustafa
Kemal o gün tam yedi bildiri ile gerek
ülke içine gerek dünyaya protestolar
yağdınyordu.
Evet, artık tarihsel yürüyüşün ilk
doruk noktası olan ulusal meclisin.
'Büyûk Millet Mecfisi'nin açılış zama-
nı gelmiştir. 23 Nisan 1920'de Mech's'-
in açılışıru en yaşlı üye niteliği ile Si-
nop Milletvekili Şerif Bey yapar.
Mustafa Kemal Paşa tarafından ka-
Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920'de Sinop \liller\ekili Şerif Bey tarafından açıldı. Artık Anadolu'da gelişen
ulusal hareket bağımsızlık yolunda önemli bir adım atmış >e >cni devletin ilkcleri ortava çıkmaya başlamtştı.
leme alınan konuşmada Şerif Bey
müjdeyi şöyle ılan eder "Ulusumu-
zun, yazgısının sonımluluğunu doğnı-
dan doğruya yüklenip, kendi kendisini
yönetmeye başladığını bütün cihana
duyurarâk, Büyük Millet Meclisi'ni
açıyorum."
Meclıs acıldığına göre, burada ız-
lenmesi gereken "siyasal ilke" ne ola-
caktı? Bunun yanıtını Mustafa Ke-
mal'den alalım.
"Baylar, Meclisin açıldığı ilk gün-
lerde, Meclis'e, içinde bulunduğumuz
dunımu ve koşulları açıklavarak, iz-
lenmesini ve uygulanmasını doğru bul-
duğum düşüncelerimi bildirdim. Bu dü-
şüncelerin başlıcası, Türkije'nin, Türk
ulusunun izlemesi gereken siyasal il-
ke) le ilgili idi.
Bilindiği gjbi, Osmanlılar zamanın-
da türlü siyasal yöntemler izlenmiş ve
izleniyordu. Ben,bu siyasal yöntemler-
den hiçbtrinin, yeni Türkiye Devleti'-
nin yöntemi olamayacağı kanısına
varmıştım. Bunu, Meclis'e anlatmaya
çalıştun. (...)
Osmanlılar, hem Avrupa'yı ele ge-
çirmek hem İslam dünyasını buvnığu
\e yönetimi altına aimak amacını güt-
tüler. Batı'mn süriip giden karşı-saldı-
rısı. İslam dünyasımn tedirginliği ve
ayaklanması; (...) en sonunda Osmanlı
İmparatorluğu'nu da, benzerleri gibi.
tarihin bağnna gömdü. (...)
Ulusal siyasa
Değişik ulusları ortak ve genel bir ad
altında toplamak ve bu değişik ulus
topluluklannı eşit haklar ve koşullar
altında bulundurarak güçlü bir devlet
kurmak. parlak ve çekici bir siyasal
görüştür. Ama, aldatıcıdır. Dahası,
dünyadaki bütün Türkleri de bir devlet
olarak birleştirmek, ulaşılamayacak
bir amaçtır.(...)
İslamcılık ve Turancüık siyasasmın
başan kazandığına ve dünyayı uygola-
ma alanı yapabildiğine tarihte rastla-
namamaktadır."
İşte Söylev'ın günümüze uzanan
sayialanndan bin... Mustafa Kemal'-
ın bu gerçekçi tutumunun, görüşü-
nün yalnızca bizim için değil. dış dün-
ya ıcın de ne kadar geçerli olduğunu.
özellikle son birkaç yıllık süreçte ya-
şadık, yaşıyoruz.
Evet, Atatürk bu akılcı açıklama-
lardan sonra Meclis'ın ve hükümetin
temel alacağı siyasal ılkeyı açıklar:
"Bizim aydınlık ve uygulanabilir
gördüğümüz siyasal yöntem, ulusal si-
yasadır (...). Ulusal siy asa demekle an-
latmak istediğim şudur: Ulusal stnırla-
nmız içinde, her şeyden önce kendi gü-
cumüze dayanarak varlığunızı koru-
yup ulusun ve yurdun gerçek mutlulu-
ğuna ve bayındırlığına çalışmak, gelişi-
güzel, ulaşılamay acak Lstekler ardında
ulusu uğraştırmamak ve zarara sok-
mamak."
1990'lann Türkiyesi'nde, Altaylar'-
A tatürk: Ulusal
siyasa demekle
anlatmak istediğim
şudur: Ulusal
sınırlarımız içinde,
her şeyden önce
kendi gücümüze
dayanarak
varlığımızı koruyup
ulusun ve yurdun
gerçek mutluluğuna
çalışmak,
ulaşılamayacak
istekler ardında
ulusu
uğraştırmamak ve
zarara sokmamak.
Beyoğlu Postanesi 16 Mart 1920'de İngiliz askerlerinceişgal edildi. Manastıriı Ham-
di, Osmanlı'nın yapamadığını tek başına yaptı ve olayı Anadolu'ya duyurdu.
unumuz
Türkiyesi'nde,
Altaylar'danBaltık'a
değin kurduklan
salıncakta sallanarak
bir düş ortamı
yaratan, böylece
toplumun dikkatini
çözümü güç
sorunlardan
uzaklaştırmayı
amaçlayan devlet
adamlanmıza, bu
yalın ilkenin artık bir
anlamı olmasını
dileriz!
dan Baltık'a değin kurduklan salın-
cakta sallanarak bir düş ortamı yara-
tan, böylece toplumun dikkatini çözü-
mü güç sorunlardan uzaklaştırmayı
amaçlayan devlet adamlanmıza. bu
yalın ilkenin artık bir anlamı olmasını
dileriz!
Şimdi Söylev'i okumaya yeniden
başlamadan önce şu kısa anımsatma-
yı yapabm: 23 Nisan 1920 tarihinden
sonra Türkiye'de eylemlı olarak ikı
hükümet vardı. 1) Anadolu'daki ulu-
sal Türk devletı. 2) Düşman ışgalı al-
tında bulunan İstanbul'daki Osmanlı
devleti
Ankara'daki hükümetin, geleceğın
Türkiyesi'nin devleti olacağını çok iyi
sezen İngilizler ilerde kendi çıkarlan
doğrultusunda Hahfe'yı. kullanabil-
melen için. bir süre daha İstanbul hü-
kümetının yerinde kalmasını isüyor-
lardı. Bu yüzden zaman kazanmak
için Ankara'yı oyalayacak bır araa
bulmuşlar ve Ankara hükümeti ile te-
mas kurdurtmuşlardı. Şımdi bu olayı
Atatûrk'ten dinleyelim:
"MeclLs'in açıltşından sonra mayıs
ayının ilk günlerinde İstanbul'da bulu-
nan Ueon adında birisi Çanakkale üze-
rinden telle Meclisi arayarak bizi bul-
du. •Söyleceğimiz şeyler çok önemli-
dir. Onun için konuşmayı geceye bıra-
kalım. Ordu merkezleri de aradan çe-
kilsinler' dedi. O gece görüşülmedi,
ama, bir iki gece sonra yine aradılar.
Bu kez karşımıza çıkan kimse, eski İz-
mir Valisi Nurettin Paşa imzasıyla bir
tel yazdırdı. Bu telde şöyle deniliyordu:
Ben, iki arkadaşımla birlikte, İstan-
bul'un sizinle anlaşmasına aracılık et-
meyi yurda yararlı sayıyorum. Bura-
daki hükümet ve İngilizler bunu kabul
ettiler. Sizin de kabul etmenizi beküyo-
ruz."
Atatürk'e üç sonı
Görüldüğü gıbı İngılizlere de danı-
şılmış. Yalnızca bu kısa açıklama bile
İstanbul hükümetinin nasıl bir kukla
durumunda olduğunun tarihsel bir
belgesıdir. Yıne Söylev'e dönelım:
"Baylar, Nurettin Paşa'dan bir da-
ha telyazısı alamadık. Ama kendisi
1920 yüı Haziranı ortalarında An-
kara'ya geldi. Bizimlc işbirliği etme-
den önce kimi konular üzerinde görii-
şümüzü anlamak istediğini bildirdi. Bu
konular şunlardı:
1- Halifeliğe padişahlığa karşı dü-
şünce ve görüşümüz;
2- Bolşeviklik konusundaki görüşü-
müz;
3- İtilaf devletlerine karşı, özellikle
İngilizlere karşı dahi savaşa karar ve-
rip vermediğimiz.
Nurettin Paşa, birinci ve ikinci sonı-
lara aldığı yanıtları pek doyurucu bul-
madı. L çüncü soruy a verdiğimiz > anıt-
ta 'Amacımız, ulusal sınırlanmu için-
de toprak bütünlüğümüzü ve tam
bağımsulığımızı sağlamaktır. Buna
engel obnak üzere karşımıza çıkacak
kuvvet ne olursa olsun. hiç duraksama-
dan çarpışırız ve başan kazaıurTz de-
dik.
İşte Nurettin Paşa, buna bir türlü
inanamıyor ve bunu kabul edemiyordu.
Sonunda kendisine dedik ki: Sen, bu-
güne değin ulusun iyice belirmiş, elle
tutulur dunımu gekniş görüşlerine. ka-
rarlanna uyacaksın'..."
Bu uyan, Atatürk'ün ulusal güçlere
ınancının ve güçlü kararlıbğının bir
ifadesidir. Ne var ki. Ankara'nın, İs-
tanbul hükümetinin bu oyalamala-
nndan daha önemli sorunîan vardı.
Ulusal kurtuluş eyleminin yaygınlaş-
tığı süreç içinde, iç ve dış düşmanlann
işbirliği ile patlak \eren iç ayaklanma-
larla şimdi. Büyük Millet Mecbsi Hü-
kümetı'nın uğraşması gerekiyordu.
Bu ıç ısyanlann başlıcalannı Atatürk,
Söy lev'de şöyle belırtır:
"Baylar, İstanbul'da Damat Ferit
Paşa ivedi olarak yeniden işbaşına ge-
tirildi. Damat Ferit Paşa Hükümeti ile
İstanbul'daki bütün yducı ve hayın ör-
gütlerin kurduğu birlik. tüm düşman-
larla ve Yunan ordusuyla elbirliği edip
bizi yıkmak için çalışmay a başladılar.
Bu ortak saldınnın buynığu da, düş-
man uçaklan kullanüarak yurda yağ-
dınlan, 'Padişaha Karşı Ayaklanma'
suçlamasını iceren İetva' idi"
Yanı: İç isyanlar
Anadolu'yu kanştınyor
CALISAMARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL
Alt sınır aylığı
Soru: Ağabeyim, AlmanyaMa işçi olarak çalıştı ve Nisan 1992'-
de Alman sigortasından emekli oldu. Kartsı, Alman olduğu
için orada oturmakta.
Aunanya'ya gitmeden önce Türkiye'de 15 yıl işçi olarak ça-
hşmıştı. Bu çalışmaları karşüığı emekli maaşı bağlanması
için 1991 yüı aralık ayında Sosyal Sigortalar Kurumu'na
başvurdu. 17 ay sonra bu başvurusuna yanıt aldı. Gelen ya-
nıtta, kendisine 506 say ılı yasanın 60. maddesi > e ilgili fıkra-
lanna göre 415 bin lira aylık bağlandı (Belgeleri ekte gönde-
riyorum).
1) Benim yaprjğm hesaplamaya göre ağabeyim 5.277 gün
prim ödemiş durumda. Emekli aylığı ise, 5.110 üzerinden
bağlanmış. Bu gün farkı, aylığı ne ölçüde etkiler?
2) Bağlanan aylık miktan çok az. Ağabeyim, "Ben çift
prim ödedım" diyor. Bağlanan aylık miktan doğnı mu? Bu
hesaplama nasıl yapılıyor?
3) Aralık 1991'de yapdan başvuruya Mayıs 1993'te yani 17
ay sonra yanıt geldi. Ağabeyim, Ocak 1992'den itibaren
aybğa hak kazandı. Ama işjemlerin gedkmesi nedeniyle
kayba uğradı. Bunu SSK karşüayacak mı?
(N.Ş.)
YANIT: 1) Alt Gösterge Tablosu'ndan bağlanan yaşbbk aybk-
lanna 5.000 gün için 0/
o60 oranı uygulanmaktadır. Yaşblık aylığı
sıgortabnın, "5.000 günden fazla odediği her 240 günlük malullük
ve ölüm sigortaları primi için %60 oranı (1 )'er arttırılarak" hesap-
lanmaktadır.
Ancak Sosyal Sigortalar Yasası'nın "Aylıkların Alt Sının"na
ilişkin 96. maddesi uyannca. bağlanacak aylığın alt sının, göster-
ge tablolanndaki "en düşük göstergenin katsayı ile çarpımının
%70'inden az olamaz."
Kardcşinıze bağlanan yaşblık aylığı. yasanın bu maddesine
uyularak 5.110 güne karşılık gelen %60 orandan değil, %70 üze-
rinden bağlanmıştır.
2) Yurtdışı çalışmalanna tanınan borçlanma hakkından yarar-
lanmaksızın, Türkiye'deki sigortab süreleri üzerinden yaşblık
aylığından yararlanmak isteyenlerin aylıklan. "sigortalının işten
ayrddığı tarihten önceki malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi
ödenmiş son 5 takvim yılının prim besabuıa esas tutulan kazanç tu-
tarlanna göre bulunacak ortalama kazanç esas alınarak tespit edi-
Ur."
Günümüzdekı uygulamada, 25 yıllık sigortabbk süresi içinde
5.000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödemiş
olanlar. bibndıği gibi yaşühk aylığı almaya hak kazanırlar. Bu
duramda olup son 5 takvim yılı içinde prim ödemeyenlerin aylık-
lan, sıfır kazanca ve Sosyal Sigortalar Yasası'nın 96. maddesine
göre, "Alt Sınır Aylığı" olarak bağlanır.
Kardeşinize bağlanan aylık da. yasanın bu maddesinde öngo-
rülen biçimde ve doğru olarak bağlanmıştır.
3) Sosyal Sigortalar Kurumu'nca size verilen ve bize ilettiğiniz
belgede, aylığın Arabk 199l'deyapılan başvuruyu izleyenaybaşı
olan Ocak 1992'den bağlandığı anlaşılmaktadır.
ANKARA... ANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Kutiamaya Değer
Kimi dostlarım arkeolojik bir gezi yapıyor bayram tati-
linde. Afrodisias'tan Assos'a uzanan bir yolculuk, yüz-
yıllar öncesine dönecek, topraklarımızda yaşayan uy-
garlıkları görecekler. Afrodisias'ı görmedim yıllardır,
ama son günlerde çok düşünüyorum. Helenistik ve Ro-
ma döneminde kurulan bir heykel kenti, heykeller yaptlt-
yor, başka ülkelere satılıyor. Antik dünyada birçok kent-
te, saraylarda, bahçelerde Afrodisias heykelleri yer
alıyor. Ama Afrodisias'tan daha eski heykel kentleri de
var Anadolumuzda. örneğin Yesemek, geç Hitit döne-
minde kurulan heykel atölyelerinde doğal taşlar yontu-
luyor. Sonra Perge var. Yine Helenistik ve Roma döne-
minden bir kent. Profesör Jale İnan ne güzel heykeller
ve taş kabartmalar çıkardı topraktan geçen yıl. İlk kadın
arkeologlarımtzdan biri Jale İnan. Çalışmalarını sevgiy-
le, saygıyla izlerim her zaman. Kimi dostlarım da An-
talya'ya gittı bu tatil, Side'yi. Perge'yi dolaşacaklar, Pro-
fesör Inan'ın son çalışmalarını görecekler. Ben de
haziranın ikinci haftasında gıdeceğim Antalya'ya. önce
güzel heykelleri göreceğim, sonra Aspendos'ta Lohen
Green Operası'nı dinleyeceğim. Rengim Gökmen, bü-
yük coşkuyla bir bale ve opera festivalı düzenlıyor. Gide-
rek uluslararası festivale dönüşecek. Yabancı turistler
bir sanat olayı da yaşayacak. Elbet, kültür ve sanat olay-
larına gereken önem verilirse, önem veren politikalar
değişmezse! Belli bir kuşkum var doğrusu. Kimi yerel
yöneticiler sanat ve kültür etkinliklerine ilgi duymuyor,
bir kentin, bir yörenin bu etkinliklerle başka bir yaşama
kavuşacağını düşünmüyor! Düşünmüyor ama düşün-
dürmek gerekir bence. Bu da bir görev.
Kimi dostlarım da Ankara'ya geliyor bu bayram. Ana-
dolu kentlerinden. Akdeniz'den, Karadeniz'den. önce
Anıtkabir de Atatürk'e saygı duruşu. Sonra da başkenti
dolaşacaklar Muzeleri gezecekler belki, parkları geze-
cekler, heykelleri görecekler Görecekleri de var, gör-
meyecekleri de... örneğin Altınparkta, Azade Köker'in
"Mavi Heykel"inin yeri boş şimdi Anakent Başkanı Sa-
yın Gökçek'in buyruğuyla depoya kaldırıldığı söyleni-
yor1
Güler misin, ağlar mısın? Sayın Melih Gökçek'in
konuşma türu, kültür ve sanat olaylarına bakışı biliniyor
artık. Azade Köker'in "Mavi Heykel"\n\ beğenmesi de
beklenemez, ama kaldırmaya hakkı var mı acaba? Aza-
de Köker'i tanımıyor belkı de. Ankara'da, İstanbul'da
açtığı sergileri gördüğünü de sanmam. Oysa Azade Kö-
ker bizi onurlandıran bir sanatçımız. Uzun yıllardır Al-
manya'da yaşıyor Sergiler açıyor, ödüller alıyor, son
günlerde bir okul projesini de birçok sanatçı arasında o
kazanıyor. Başkent sanat çevreleri bu başarıyı kutlar-
ken Altınpark'taki yapıtının kaldırılması ılginç değil mi?
Yüzlerce yıl once heykel kentleri, atolyelerı kurulan
Anadolumuzda, 21. yüzyıla doğru heykeller kaldırılıyor
başkentimızde!
Daha neler göreceğiz bakalım?
• • •
Bu bır bayram yazısı değil sevgilı okurlarım, ama bu
bayramı kutlamamız gerekir doğrusu. Güzel olaylarya-
şayamıyoruz, ama alacakaranlık dağılıyor. Kişilerin
gerçek çizgileri hızla belırıyor. Sözler ve davranışların
çelişkisi açık seçik göz önünde. "Adil düzen"\n gerisin-
deki düzenı daha iyi tanıyoruz giderek. Trilyonlara va-
ran yolsuzluklar, hac öykülerı, dolandırılanlar, kurban
derileri, banka transferleri, RP yöneticilerinin çelişik de-
meçleri, geride kalan bir seçimin kulisini de güzel aydın-
latıyor. Kısa sürede az yol değil bu, kapalı gözleri de
açıyor. Bayram sevinçleri solsa da kutiamaya değer.
Gelecek bayramları daha aydınlık günlerde daha uya-
nık kutlamak umuduyla...
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Kaba saba ye görgü-
süz kimse. 2/ Üstün bir
yetkinin gücünü simgele-
yen değnek.. Yastık.
mınder. 3/ Kurdun ya da
tilkinın ense postundan
yapılan kürk. 4/ Bir tür
sağlam ve yumuşak dana
ya da öküz densı. 5/ Bır 6
nota... Molibden elemen- j
tinin simgesi... Tropikal
Afrika'da yetişen ve odu- 8
nu marangozlukta kulla-
nılan bir ağaç. 6/ Mısır*-
1 2 3 4 5 6 7 8 9
da ünlü bir antik kent... Tuzağa
düşürülen şey. 7/ Pembe renkb şa-
rap... Topun gerisini kapayan ka-
pak. 8/ Eski Mısır'da güneş tann-
sı... Çan bıçıminde sarkık beyaz
çiçekleri olan hoş kokulu bir bıtkı.
9/ Maden kazımak için kullanılan
çelik kalem.,. Soyundan gelinen
kimse.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Burdur ilinde. Anadolu'nun
Yenitaş ve Bakırtaş dönemlennı
aydınlatan ünlü höyük. 2/ Kâr, menfaat... Gemide yelkenlerin
açılması. 3/ Bıra yapmak için çimlendiribp kurutularak hazır-
lanmış arpa . Osmanlı ordusunda ve donanmasında hafif piya-
de asken. 4/ Gübre, tezek. 5/ Düğme ve süs eşyası yapımında
kullanılan bir deniz kabuklusu... Su. 6/ Biryereyanaşmışfibka-
nın, yanaştığı yer boyunca kürek çekmeden elle ilerletilmesi için
veriler komut... Otomobillerin elektriğini sağlayan aygıt. 7/
Akdeniz bölgesınde bir akarsu... Mert, kalender ve babacan
kimse. 8/ Boru sesi... Bir yerde oturma. 9/ Asur kralbğının baş-
kenti.
Üniversite adayları
BLTTÜN FAKÜLTELERİN TABAN PUANIAM
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'oin
Gazetesinde, Bayramın ilk günü (Yarın)
BAYRAM Gazetesi almayı unutmayuı.
ÖSY Sınavı için tercih şansınra arttınn.
Genel Dağrtım: Birieşik B«m (
Atilla Coşkun
UĞUR MUMCU CİNAYETİ
60.000TL 2 BASKI
Cem Yayınevi
Küçükparmakkapı ipekSok. No: 1180060Taksim-istanbul
Tel: 243 06 50 -243 20 23
Fax: 2441533
Nüfus kağıdımı ve ehüyetimi
yitirdım. Hükümsüzdür.
MUSTAFA SÜMBÜL
Nüfus cüzdarumı ve Istanbul
Barosu avukatbk kimliğimi
kaybettım. Hükümsüzdür.
HÜSEYİN ERDEMİR