Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23MART1994ÇARŞAMBA CUMHURİYET 2 SAYFA
KULTUR
1 .Anadolu Festivali'nin açılış konserini Gürer Aykal yönetti, İdiJ Biret solist olarak katıldı
Bilkent'leyenibirmüzik dünyası
EVİ N İLYASOĞLU
• GeçenhaftaTürkiye'ninenönemli
müzik olayı Bilkent Universitesi
çerçevesin'de gerçekleşen 1 .Anadolu
Festivali idi. Festivalin açılış
konserinde Gürer Aykal'ın yüzünde
baştan sonaayn bir gülümseme
seziliyordu. İdil Biret de kristal gibi
bir konçerto çaldı.
Kuşkusu2 geçen hafta Türkiye'nin en önemli
müzik olayı Bilkent Universitesi çerçevesinde
gerçekleşen 1. Anadolu Festivali idi. Her yıl
15-31 mart tarihleri arasında Ankara'da baş-
layıp festival kimliği ile Anadolu turnelerine çı-
kacak olan bir organizasyon. Böylece. her yıl 4
nisanda başlayan Uluslararası Ankara Festiva-
li'nden üç hafta: her yıl 15 haziranda başlayan
Istanbul Festivali'nden ve onu izleyen Izmir
Festivali"nden 3 ay önce gündeme gelmiş ola-
cak. Anadolu Festivali'nin açılış konserini şef
Gûrer Aykal yönetti. Piyanist İdil Biret de Beet-
hoven'in 4. piyano konçertosu ile solist olarak
katıldı. Gürer Aykal'ın yüzünde baştan sona
ayn bir gülümseme seziliyordu. Çünkü elinin
aîtında biraz sonra ne yapacağı belli olmayan
bir orkestra değil de tüm aynntılara kadar
çalıştınlmış, yetenekli üyelerden oluşan bir or-
kestra vardı. Artık onun getireceği yorumu kav-
ramaya, dilediği gibi eserleri şekillendirebilmeye
hazır bir topluluktu. Bir de yıllann deneyimi ile
Beethoven seslendiren güvenli bir solist! Meğer
nicedir Beethoven dinlememişiz. Net, kıvrak yo-
rumuyla kristal gibi bir konçerto çaldı İdil Biret.
Orkestraya gelince. Bilkent Akademik Sinfoni-
etta Orkestrası adı altındaki topluluk. önce
uzun uzun çalgılannı akort ederek başladılar işe.
Akademik Sinfonietta Orkestrası
Ne çıkar akort etmeseler de diyeceksiniz!
Topluluğun ses dengesindeki titızliğinin göster-
gesi. Sonra tüm yapıtlarda; Sibelius'un Finlan-
diyası'nda. Beethoven konçertonun eşliğinde ve
Mendeisshon'un Bir Yaz Gecesi Rüyası başlıklı
eserinde her sanatçmın nasıl canla başla ve bir-
birini dinleyerek çaldığına tanık olduk. Bakı-
rlardan pınl pınl sesler; keman grubundan tek
keman varmışçasına doğru bir tonlama. çello ve
kontrbaslardan duyarlı ezgjler yükseliyordu.
Spor salonunun kötü akustik koşullanna rağ-
Açüış konserini Gürer Aykal yönetti.
men tümüyle dolgun
bir sonorite belirgindi.
Gürer Aykal'ın coşku-
lu yorumundan dinle-
diğimiz Bir Yaz Gecesi
Rüyası'ndakı görkemli
düğünde en zarif gelinle
en cesur damat > ürüdü-
ler!
Sovyetler Birliği'nin
büyük özenle yetiştiril-
miş müzikçileri dünya
yüzüne dağılırken
A\rupa ve Amerika'da
pek çok ülke bu sa-
natçılan kapıp stillerin-
den. disiplinlerinden ve
deneyimli eğitmenlikle-
rinden yararlanmaya
çalıştı. İspanya'da
kralın çağnlısı olarak
bir kasabaya yerleştiri-
len Spivakov ve Mosko-
va Solistleri. iki yıldır
aileleri ile bu üİkede
yaşıyorlar. Hem düzen-
li konserler veriyorlar
hem de ülkenin müzik eğitimi üstüne Spi\ akov-
un yaptığı araştırma sonucu eğıtmenlıklerini
Biret, Beetho>en'ın koncertostınu seslendirdi.
kullanıyorlar.
İsrail. İtalya. Ameri-
ka Birleşik Devletleri
ve Kanada'ya yerleşip
verimlerini yeni yaşam
biçımleriyle sürdüren
pek çok Rus sanatçı bi-
liyoruz. Bilkent Müzik
vc Sahne Sanatlan Fa-
kültesi Dekanı Prof.
Ersin Onay'ın atılımı
ile bız de ülkemize bu
sanatçılann >er aldığı
değerli bir orkestra ka-
zanmış olduk. Geçen
yıl eylül ayından beri
etkinliğini sürduren bu
büyük orkestranın
yanı sıra bir Yaylı
Çalgılar Topluluğu ve
bir de Akademik Oda
Orkestrası ycr alıyor.
Aynca altı yıldır her
yaz uluslararası genç-
lerden oluşan Gençlik
Orkestrası da bu yaz
etkinliğini sürdürecek.
1 .Anadolu Festivali'nin > aratıcısı Ersin Onay.
Ersın Onay. her çekırdeğın bir başka açılıma
gideceğine. bütün bu topluluklann birbirine
destek olacağına inanıyor. Geçen yıl Özbekistan
ve Azerbaycan'da yaptığı incelemelerle orkest-
ralann tüm sanatçılannı bir araya getinp Bil-
kent'in kampusuna yerleştirmiş. Aileleri ile bir-
likte bir gökdelende yaşıyorlar. Herbiri önemli
konservatuvarlardan mezun, disiplinli. dene-
yimli sanatçılar. Karşısına çıkan adaylar arası-
nda yorumculuktan öte hünerleri olanlan tercih
etmiş. Örneğin çoğu. aynı zamanda deneyimli
birer öğretim üyesi. Kımi akortçu, kimi radyo.
televizyon programcısı. kimi müzik tarihçisi.
metin yazan... Bu üyelerin öğretim elemanı ola-
rak getireceği zenginlik dc ayn bir konu. Başke-
mancı ve zaman zaman yönetimi üstlenen Ser-
ver Ganiyev. çok değerli bir eğitmen.
İç disiplin ve özendirme için festival
Orkestra üyeleri arasında A?erbaycan. Özbe-
kisıan, Bulgaristan, Arnavutluk, Romanya ve
Türkiye'den kişiler var. Bunların aynı doğrultu-
da tınlamalan daha doğrusu ekol. stil birliği ko-
nusunda Ersin Onay'ın hiç kaygısı yok: "Herbi-
rinin bantları, video kasetleri dinlendi secilirken.
Temel olarak Rusekolünü tutuyoruz. Bakırlarda
Batı Avnıpa ekolü gözetildi. Halen daha fazla
bakır üflemeci alabilmek için Londra gazetelerin-
deki ilanlarunız süriivor." Bilkent Akademik
Sinfonietta Orkestrası'nın haftalık düzenli kon-
serlerinin yanı sıra neden festival adı altında bir
organizasyon yapıldı sorumuzu da şöyle yanıtlı-
yor Ersin Onay: "Festival deyince daha ciddi bir
hava esiyor. İç disiplin \e özendirme açısından
böyle bir düzenleme getirdik."
Anadolu turnesi ve yaz okulu
Şimdi Anadolu turnelenne başlayacak bu fes-
tival programı. Marmaris ve Ayvalık ilk durak-
lar. Pek çok il başkanlığına duyuruda bulunul-
muş. çağn bekliyorlar. Sonra da yaz okulu dev-
reyegirecek. Yazsonunda 800 kişiJîk konser sa-
lonu açılacak. Aynca kompozisyon öğretmeni
olarak Bilkent kadrosuna alınan ünlü bestcci
Melikov da şu sıralarda salonun açılış töreni için
kendisine ısmarlanan bir senfoniyi tamamlama
uğraşısı içinde. Aynı tarihte Bilkent'te bir de Ad-
nan Saygun Müzesi açılıyor. Orkestrası. da-
ğarcığı. solistleri, bestecıleri ile her şey hazır yeni
bir konser salonu için. Sonuçta Bilkent kampu-
su kıpır kıpır bir müzik yaşantısı içinde. Diieği-
miz Bilkent'in sunduğu bu yeni müzik dün-
jasının diğer kurumlanmıza da örnek olması;
daha disiplinli. daha düzeyli kuruluşlarla müzik
sanatında nitelığin artması.
Uzun bir aradan sonra yeni albümü' RedShoes'uçıkaran Kate Bush, herşeyi tek başına üstleniyor
'Kendikararlanmıkendimveriyorum'Kültür Servisi - 1974 yılında. henüz 16
yaşındayken müzik endüstrisinin en bü-
yük şirketlerinden "EMI Reeords"la
kontrat imzaladı. 1978'de ilk albümü ile
dünya müzik listelerinın birinci sırasma
yükseliverdi. Tüm meslek yaşamı bo-
yunca sadece bir kez. 1979 yılında. tur-
neye çıktı. Her yeni albümünden önce
dört-beş yıllık sesiz sedasız boşluklar
bıraktı.
Hiçbir zaman menajeri olmadı, hiçbir
karan EMI'nin vermesine olanak tanı-
madı. Parçalannı kendi yazdı. albümle-
rinin yapımcılığmı, aranjmandan mon-
taja kadar kendi üstlendi. Medyayla
yıldızı hiç banşmadı. Kısacası müzik pi-
yasasında "olmazsa olmaz' denilen hiç-
bir şeyi yapmadı, "olursa olmaz' denilen
her şeyi yaptı ve yinededünyanın en çok
tanınan şarkıcılanndan biri olmayı ba-
şardı Kate Bush
Tanınmış isimler de yer alıyor
Kate Bush'un yeni albümü "Red Sho-
es" (Kırmızı Pabuçlar), 1989 yılından
beri piyasaya çıkan ilk albüm. Bu uzun
süreli sessizliğe karşın vefalı Bush hay-
ranlan, albümün hemen liste başına
oturmasını sağladılar. Şimdi de Bush,
albümüne eşlik edecek 50 dakikalık bir
film çeviriyor. Başrolünü üstlendiğı
"The Une, The Cross, The Curve" (Çiz-
gi. Çarpı. Eğri) isimli filmde. eski dans
hocası Lindsay Kempt vc ünlü oyuncu
Miranda Rkrtiardson da rol alıyorlar.
"The Line, The Cross, The Curve", 1948
yapımı"Red Shoes" isimli fılmin olduk-
ça özgün bir uyarlaması.
Büyülü bir çıft ayakkabı giyen ve o
andan sonra sürekli dans etmeye başla-
yan bir kızın öyküsü olan fılmin adını
şöyle açıklıyor Bush: "Çizgi, gidilecek
yoİu. çarpı kalbi. eğri ise gülümsemeyi
smgeliyor.'1
Albümlerinde olduğu gibi.
bu filmde de her şeyi kendi kontrolü altı-
nda tutuyor. Uzmanlaşma kavramını
• Hiçbir zaman
menajeri olmadı, hiçbir
karan EMTnin
vermesine olanak
tanımadı. Parçalannı
kendi yazdı,
albümlerinin
yapımcılığını,
aranjmandan montaja
dek kendi üstlendi..
Her yeni albümden
önce dört-beş yıllık
sessiz sedasız boşluklar
bıraktı.
Şimdi yeni albümüne
eşlik edecek 50
dakikalık bir film
çeviriyor ve
albümlerinde olduğu
gibi bufilmdede
her şeyi kontrol altında
tutuyor.
reddedercesine tüm işleri kendi omuzla-
ması yüzünden. Bush, hayranlannın on-
dan haber alamadığı uzun yıllar boyun-
ca da son sürat çalışmavı sürdürmek zo-
runda kalıyor. "Herşe>i kendim \apmak
gibi bir inadun yok aslında. Başkalanyla
birlikte çalışmavı seviyorum. Ama o ka-
dar uzun zamaıîdır kendi başımın çaresi-
ne bakıyonım ki artık bir menajere işi
devretmenin anlamı kalmadı. Sanınm bu-
nun asıl nedeni kendi kararlanmı kendim
\erebilmek. Bö>lece birçok meslektaşım
gibi hiç istemediğim dunımların içinde
bulrauyorum kendimi" diyor Bush.
Gerçekten de "Red Shoes" albümüne
birçok kışınin katkısı var. Bunlann başı-
nda daha ilk çıkışını yaptığı günlerden
ben hem sevgılisi hem basçısı ve stüdyo
mühendisi olan Del Palmer geliyor.
Ama katkılan albümün başansında
önemli rol oynayan daha tanınmış ısım-
lerde var listede. "And So Is Love" fwr-
çasında Eric Clapton. "You Are The
One" isimli baladda Jeff Beck ve "Why
Should I Love ^•ou" isimli parçada Prin-
ce konuk sanatçı olarak albümde yerle-
rini alıyorlar. "Bu aslında bir şaka olarak
ortaya çıktı ve sonunda gerçeğe dönüşrü.
Nasıl olduysa bu kişileri aravıp, albü-
mümde >er almak ister misiniz diyecek
cesareti buldum" dıyor Bush. Gerçekten
de Bush'un pek fazla müzik çev relerinde
görülmediği düşünüldüğünde. tüm tek-
liflerine olumlu yanıt alması şaşırtıcı.
Hayranları destekliyor
Üstelik kendisi sadece vıllar önce.
yakın dostu olduğu için Peter Gabriei'in
"Games Without Frontiers" albümüne
yardımetmeyi kabuletmıştı. Kate Bush.
daha da ileri giderek sık sık hiç albüm
satın almadığını. radyo dinlemediğini ve
kendininki dışında müzikle ılgılenmedı-
ğini de söyleyerek şimşekleri üzerineçe-
kiyor.
Örneğin hala kendisine benzerliği ile
ün kazanan Tori Amos'un bir tek
şarkısını bile duymadığını söylüyor.
Oysa kendisine küçük yaşta ün getı-
ren de yine sevmedıği bu müzik piya-
sasının bir ünlüsüydü. Pink Floyd top-
luluğundan Da\id Gilmour .onu keşfe-
dip EMI ile konlrat imzakımasına ön
ayakolmuştu.
Meslektaşlannın tüm bu iyi niyetli
yardımlanna karşın o. her >cvini sabırla
yeni albümünü bekleyen hayranlanna
borçlu olduğunu düşünüyor: "Konser
\ermi\onnn. tumeye çıkmıyonım. her yıl
yeni bir albüm çıkarmıyorum. Kısacası
bana böylesine bağlı oİan hayranlarım
için fazla bir şey yapmıyorum. ama onlar
beni unutmak yerinedesteklemeyede\am
edivorlar."
DÜŞÜNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Belediye Kitaplıklan
Bir yandan kitap fiyatlarının yükselmesi, bir yandan
evlerin küçülmesi, bir yandan da iş yaşamının, toplum-
sal dengedeki sarsıntıların, ev sahibi-kiracı ilişkilerinin
zorlamaları derken, insanların kendi kitaplıklarını oluş-
turabilmelerinin ne kadar güçleştiğini herkes biliyor.
Bu konu ne zaman açılsa, riep aklıma Rıfat llgaz'ın di-
zeleri gelir:
Üç odalı bir ev kiraladığım gün,
kurtulacak kitaplarım
merdiven altındaki şeker sandığından.
O yıllarda yayımcılığı devlet destekliyordu... Kağıt
ucuz, kitaplar beş bin basılıyor... Bin de bassan, beş bin
de bassan dizgisiyle baskısına aynı parayı ödüyorsun;
demek ki bin yerine beş bin bastırdın mı, dört bin kitabı
kağıt parasına bastırmış oluyorsun.. Bu da başlı başına
bir ucuzluk nedeni...
Remzi'nin kitapları elli kuruştu, arkasından bir (iralık
Varlık'lar geldi...
Öğretmen maaşıyla üç odalı bir ev tutmakta zorlana-
bilirdiniz, ama merdiven altındaki şeker sandığını kitap-
larla doldurmak bugünkü kadar güç değildi.
önümüzdeki yıllarda okuma özleminin gittikçe azala-
cağını, görsel bilgilenmenin, görsel sanatların okuma
gereksinimini en aza indireceğini söyleyenler var. Ben
buna inanmıyorum.
Görsel, işitsel bilgilenme, görsel, işitsel sanatlar el-
bette çok önemli... Bu önem daha da artabilir... Artacak-
tır... Gene de yaşamımızda okumanın, kitabın bambaş-
ka bir yeri var.
Onun için de değişen toplumsal düzen, değişen insan
ilişkileri içinde, kitaplann nerede korunacağı, insanlara
nasıl ulaştırılacağı, geleceğe nasıl taşınacağı her za-
man olduğu gibi, bugün de üstünde kafa yorduğum bir
konu olmayı sürdürüyor.
Bir çözüm ararken hep şu anlayışın çevresinde dön-
düğümü görüyorum: Artık tek tek değil, birleşerek kitap-
lıklar kurmalıyız. Her işyerinde, her dernekte, her okul-
da. insanların bir araya geldikleri her yerde...
Dahası salt kitaplık kurmak için bir araya gelinmeli...
Genel kitaplık olabilir, özel konular seçilebilir.. Ör-
nekse, "Biz şu konuda yayımlanmış bütün kitapları top-
lamak amacındayız" d\yeyo\açıkı\\r, okonununkitaplığı
kurulur.
Aklıma geliveren yakıştırmalar: Fenerbahçe Spor Ki-
taplığı, Kızkulesi Şiir Kitaplığı, Altınyurt Kısa Oyunlar Ki-
taplığı, Kuzguncuk Hoşgörü Kitaplığı, Süleymaniye Si-
nan Kitaplığı, BeyazıtÖzgürlük Kitaplığı, Eyüpsultan Din
Kitaplığı, Haydarpaşa Tıp Kitaplığı, vb .
Her mahallede neden bir kitaplık olmasın!..
Uzun yıllar halkevleri, halkodaları devlet desteğiyle
kitaplıklar kurdular, gençleri kitaplıkta çalışmaya, kitap-
lıktan yararlanmaya alıştırmak için çaba gösterdiler.
Özel girişimciler ise bu işi ya hiç önemsemiyor, ya da
iyı kötü bir şeyler yapmaya kalkarlarsa yayınevlerinden
yardım isteme yoluna sapıyorlar. Oysa onlardan bu işi
de bir yatırım olarak düşünmelerı, gerçekçi bir gelir-
giderçözümüne oturtmaları beklenir.
En umut veren çalışmalar ise. yetersiz de görünse.
yerel belediyelerce yapılıyor. Kitaplık olabilecek büyük-
lükte bir yer kiralayıp raflar yaptırmak, içini koltuklar,
masalarla donatmak, en çok ilgi çekeceği umulan kitap-
larla işe başlamak, bir belediye için altından ka1kılrrfâz;
bir yük olmasa gerek. Belki yan hizmetlerle bir gelir-
gider dengesi bile sağlanabilir.
Geçenlerde bu konu açılınca, Uğur Kökden'den aldı-
ğım bilgiler beni bayağı heyecanlandırdı: Şişli Belediye-
sı yer kiralayarak filan değil, arsalar saptayıp üstlerine
doğrudan kitaplık binaları yaptırarak işe çok daha sağ-
lam bir anlayışla girişmiş.
Yakından ızlenmesi gereken bir durum...
Bu kitaplıklardan halkın yararlanıp yararlanamayaca-
ğı bir yana. değişen yönetimlerle işin nereye varacağı
da onceden kestirilemez.
Yıllar önce bir belediye başkanının semt gençleri için
yaptırdığı kapalı spor salonlarını, sonraki başkanlar de-
po olarak kullanmışlardı.
İTÜVakfi'nda'Üçüncü
GelenekselElSancıtlcın Sergisi'
Kültür Servisi - İTÜ Vakfı Sosyal ve Kültürel Hizmetler
Komitesi daha önceki y ıllarda olduğu gibi geçen gün
Taşkışla I02no"lusalonda4nısan tarihine kadarsürecek
bir sergi açtı. Sergidc Halil Börckçi'nin yeni. cski. antika
halı ve kilimleri: Iclal Özbay "ın deri tablo vederi üzerine
çeşiılemeleri: Sabahaı Tütüncü'nün ebrulan yer alıyor.
Screı 4 nisana kadar. pazardışında her gün saat
10.00-19.00 arası gezilebilir.
Antolya'nın beldeleri
kütüphaneye kavuşuyor
ANTALYA (AA)-Antalva-'nın dört beldcsı, önümüzdeki
günlerde kütüphaneye kavuşacak. Merkcz Yeniköy.
Dağbeli ve Bademağacı ile Kalkan beldelerinde açılacak
kütüphaneleriçin'kitapbağışkampanyasf başlatıldı. Bu
külüphanclcre kitap bağışlamak işteyenler. Antalya
Kültür Müdürlüğü veTekelioğlu İl Halk Kütüphanesi'ne
başvurabilirler. Kütüphanelerin kurulmasında
vatandaşlann büy ük katkısı olduğunu söyleyen yetkililer.
Yeniköy "deki kütüphane binasının kullanım hakkının. bir
vatandaş tarafından 25 yıllığına Kültür BakanhğVr.a
verildiğini. düzenlemesınin de yıne vatandaşlar tarafından
yapıldığını belirtti.
Klasik müzik eserlerini dinlemenin yorucu
bir eylem olduğunu belirten Betin Gunes: İyi müzik yanmkulakladinlenmez'
AHMETKADIOĞLL
KÖLN - Pek çok bestecinin ömrü.
eserlerinin seslendirildiğini görmeye
yetmez. Çoğu kez sanatçmın kıymeti
de öldükten sonra anlaşılır. Bu durum
sanatçılann değiştiremediği acı kader-
leridir. Bunun en somut ve en taze ör-
neği Bela Bartok" tur. Bugün eserleri
en çok seslendinlen bestecilerden biri
olan Macar asılh Bartok (1881-1945)
Amerika'da yoksulluk içinde yaşama
gözlerini kapamıştır.
Öte yandan âmâ yaşadığı dönemde
bilinen, eserleri dinlenen besteciler de
vardır. Bu bestecılenn, eserlennı ses-
lendirtmek için müzisyen ya da or-
kestra aramalanna gerek yoktur. On-
ların eserlerini seslendirmek için solo
sanatçılar ve orkestra şefleri. tabiri
caiz ise adeta kuyruğa girerler. Onlar
da beste yazmaktan kafalarını
kaldıramazlar.
Almanya'da yaşayan sanatçımız
Betin Giineş, sözünü ettiğimiz bu ikin-
ci sanatçılar grubuna girer. Genç yaşı-
na rağmen klasik müzik piyasasında
önemli bir yeri vardır onun. Hele hele
klasik müziğin çok sayıda üreticisi ve
tüketicisinin bulunduğu Almanya gibi
bir ülkede isim yapmak, aranılır bir
besteci. bir orkestra şefi olmak. öyle
pek kolay bir iş değildir. Ve o. zor olan
bir işi başarmıştır.
Betin Güneş'in bu başansmı. onun
çok yönlü bir sanatp olmasında ara-
mak gerekiyor kuşkusuz. O yalnızca
besteci değil. orkestra şefi, iyı bir pıya-
nıst aynı zamanda. Trombon. flüt ve
viyola enstrümanlannı çok iyi
çaldığmı da onun çok yönlülüğüneek-
lemeyi de unutmamak gerekiyor.
Sanatçmın elinde. şu günlerde üze-
rinde çalıştığı, çok sayıda orkestra ese-
ri bulunuyor. Bu eserlerin çoğu önemli
müzisyenler ve orkestralar tarafından
ısmarianmış. Alman solo tromboncu-
su Thomas Horch'un ısmarladığı bir
trombon konçertosu/ bir de pıy ano ve
alto trombon bestcsını yeni tamam-
ladı. Bu ikincı eser. henüz notalann
mürekkebi kurumadan seslendırildi,
hatta CD için kayıdı bile yapıldı Betin
Betin Güneş
Güneş. bu iki eserinin solo sazı olarak.
görülmeyen trombonun da tamamen
bir solo sazı olabileceğinin ıspatı oldu-
ğunu söylüyor.
"Yaz" ve "The Trombonite" ad-
lannı taşıyan bu ıkı csenn ilki. hazıran
ayında gerçekleşecek Hannover Çağ-
daş Müzik Festivali'nın açılış müziğı
olacak. Üç bölümlük bu eser. RTL
Scnfoni Orkestrası ile Londra Scnfonı
Orkestrası üyelennin karı^ımından
oluşan uluslararası bir orkestra tarafı-
ndan seslendırilccek. "The Tromboni-
te" ise Thomas Horch'un bu ay içinde
piyi">aya sürulecek olan CD'sındc ilk
•Almanya gibi bir ülkede isim yapmak, aranılır bir besteci,
bir orkestra şefi olmak pek kolay iş değildir. Ve o. zor olan
bir işi başarmıştır. Betin Güneş'in bu başarısı onun çok yönlü
sanatçı olmasından kaynaklanıyor. O yalnızca besteci değil.
orkestra şefi ve iyi bir piyanist aynı zamanda. Trombon, flüt
ve viyola enstrümanlannı çok iyi çaldığmı da çok
yönlülüğüne eklemek gerekir.
eser olarak yer alacak.
Betin Güneş piyano başında beste
yapan müzisyenlerden değil. aksine
şıır yazar gıbı masa başına oturması
gerekiyor. Ancak bir şartı var. Esin
perisinın gelmesı. Peki o peri nasıl geli-
yor sorusuna yanıtı kısa ve öz: Allah
vergisi. Çünkü o bestesini yapmakta
olduğu eserin tınılannı en ince
aynntısına değin kulaklannda duydu-
ğunu söylüyor ve şu benzetmeyi
yapıyor. "Kağıda aktardığun her nota
kafamın içindeki "nıini bir orkestra" ta-
rafından seslendiriiiy or adeta." Orkest-
ra şefliğınm besteciliğine katkısı ışte
kcndini burada gösteriyor.
Müzik dinlemekle kiıap okumak
arasında ayrım yapmıyor Betin Gü-
neş. Nasıl bir Dostoyevski romanını
okurken çaba harcıyor. düşünme ev lc-
mi içine ginyorsak. müzik için de aynı
çabayı göstermemiz gerektiğini vur-
guluyor \ e şöy le diy or:
"Müziğimi dinleyenlerden. diişün-
melerini ve kendilerine birtakım sorular
yöneltmelerini bekliyorum. "Sanatçı
bununla nc anlatnıak ıstıyor. Sc.slcr
neden birden kuvveılendi? Bıınıda
besteci nc düşiinmüş olabilir gibi \ \
vs." Bu nedenle eserlerim, ancak ılcl..-
larca dinlendikten sonra anlaşılabilir.
Ben bir eser üzerinde ay larca uğraşıyo-
rum. Bu eser ile doğrudan ilgisi olma-
yan bir kişi, eserimi bir seferde anlarsa.
ki bu mümkün değil, ben ay larca boşu-
na uğraşmışun, çok ucuz bir şey yapmı-
şım demekrir."
Yeni eserleri djnlemenin her zaman
yorucu bir eylem olduğunu anlatan
sanatçı Güneş. müzikseverlerin yeni
klasik bir escri önyargısız sonuna ka-
dar dinleyip ona şans tanıması gerek-
tiğini söylüyor vc özelliklc "iyi müzik
yanm kulakla dinlenemez'" sözlerinin
altını çiziyor.
Güneş müzikten ho^lanma veya on-
dan zevk almanın. bir esenn defalarca
dinlenmesi ve bilınçahınj yerleşmesi-
nin bir sonucu olduğunu. halka farklı
eserler sunulmadığı sürece hep aynı
tür müziklerdcn hoşlanacaklarına i^a-
rct cdcrken dc şunlan söylüyor:
"Sanatsal ağırlıklı mü/ikler düşün-
meye se\k cttiği için insanların beyinle-
rinin gelişmesini sağlıyor. Düşünerek
dinleııen müzikten alınan zevk hem
daha yoğun, hem daha da kalıcıdır. Bu
bağlamda halka kaliteli müzik dinleme
olanağı vermeden halkın müzik bcğc-
nısi kıttır'kesinyargrsına\amıak, ben-
ce büyük bir haradır. Halkın zetkini
hiçbir zaman küçümsememek gerekti-
ğine inanıyorum. Zira sanat değeri
yüksek olan eserler, giinün birinde halk
bazında layık olduklan yere kavuşu-
yorlar."
İzmir'in ilk CD'si basılıyor
Betin Güneş. geçen yıl İzmir Devlet
Sentbni Orkestrasrnda "İzmir" adlı
trombon konçertosunun dünya prö-
miyerini scslendırmi^ ve konser. çı-
kanlması planlanan CD için kaydedil-
mişti. Solist olarak Thomas Horch'un
bulunduğu konserin kayıtlan. yine
Almanva'nın en başanlı tonmeisterle-
ri tarafından yapılmıştı. DSO"nun ilk
CD'si nıteliğını taşıyacak olan çalı-
^manın CD kaydı için bütün ön
hazırlıklar tamamlandı. Bugünlerde
ısc basınıı için görüşmeler »ürdürülü-
yor Her şey umulduğu gibi gidcrse.
CD bahara piyasaya sürülebilecek.