Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22KASIM1994SALI
10 DIZI-YAZI
İşçi sınıfi siyaset sahnesinde
S
osyal demokrasinin
teorik kurucuların-
dan Kari Manfın
Friedrich Engelsle
bırlikte ortaya attık-
ları fikırler Aydın-
lanma düşüncesinin ileri sürdü-
ğü eleştinleri kapsıyor ve bir
adım ileri götürüyordu. Marx,
kapitalist toplumda 'karanlıkta
kalan ilişki'ye. hukuk, ahlak ve
ideolojı ile en temel yaşam faali-
yetı. üretım arasındakı ılişkiye
değıniyor ve bunu ortaya çıkan-
yordu. Kapitalist topluma bu ışı-
ğın attında bakınca da bu top-
lumda eşitlığın. özgürlüğün ve
gelışme dürtüsünün de sınırlan
ortaya çıkıyordu. Kapitalist top-
lumda üretim, üretım araçlann-
dan yoksun bır işçiler kitlesinın
ışgücünün. en temel ihtiyaç
maddelenni satın almaya ancak
yetecek bır ücret karşılığında sa-
tın alinması ile başlıyordu. Üre-
tim araçlarına sahıp olanlar bu
işgücünü bellı bır sürc ıçın satın
alıyorlar, üretim araçlan ile bir-
leştinyorlar üretimı düzenliyor-
lar ve ortaya çıkan ürüne de sa-
hip oluvorlardı
Kapitalcmin çelişkisi
Burada. üretim araçlannın
aşınması ve ücret çıktıktan son-
ra geride, karşılığı ödenmemış
bır "artı-değer* kalıyordu. tşte
kapitalist buna kâr şeklinde ;>a-
hipoluyor vebu ışlem de işçinın
sömürülmesı (emeğinin ürünü-
nün elinden alınması) anlamına
geliyordu. Kapitalist, artı-değe-
ri arttırmak için (ışçıyi daha ucu-
za \e daha çok çalıs.tırmak ıste-
yerek) çaba gösterirken işçı de
yaşam koşullannı daha ivileştir-
mek içın mücadele edi>ordu.
Kânn artması işçinin daha çok
sömürülmesı, ücretin artması
çalışma dısıplıninde bir rahatla-
ma ise daha az sömürü ve daha
az kâr demekti Burada uzlaş-
mazbırçelişki vardı. Iştebuçe-
lişki kapitalist toplumda işçilcr-
den oluşan bir sınıfla. kapıtalıst-
lerden oluşan bir sınıf arasında-
ki ekonomik ılişkiler -sermaye
ilışkisi- ve mücadele eninde so-
nunda toplumun diger ilışkılerı-
ni belirliyor. gelişmenin \e de-
ğişmenin sınırlarını çızıyordu.
Mar\ \e Engels gerçekte çok
basıt ve temel bir gerçeğı hatır-
latarak işe başladılar. Piaton'dan
Kant"a kadar klasik gelenek te-
orinin toplumsa! temelini araş-
tırmayı ıhrhaledıyorvegelışme-
yi. gerçeği aramak çabasına. bı-
lincc. ılahi ılhama. mutlak akla
\eya dâhılere dayandırıyordu
Mar\, tanhi ve gelişmeyi anla-
yabilmek ıçın düşüncelerden de-
ğil gerçek insanlardan hareket
etmek gerektiğını ılen sürdü. tn-
sanlık tarihinin ilk koşulu önce
ınsanlannvarolmasıydı. ilktes-
pit edilmesı gereken bu ınsanla-
nn gerçekte nasıl örgütlendikle-
ri ve doganın geri kalan kısmı
ile kurduklan ilişkılerin özellik-
lcrıvdı
Smıf mücadelesi ve değişim
însamh TvendinîîiayvlfrtardaTi
farklı bir yaratık olarak algıla-
-mayabaşlaması. yaşam araçlan-
nı üretmesı>le başlamıştı. Ya-
şam araçlarını ve kendilerıni
üretirken kadınlar ve erkekler,
bireyler olarak değil kolektif
olarak birtoplum oluşturuyordu
ve bu toplum da onları şekillen-
diriyordu. MaıVa göre yaşam
koşullannın üretım tarzı, sosyal,
politik ve düşünsel yaşamı ko-
şullandınvordu. "İnsanın varlı-
ğını belirieyen bilinci değil, bilin-
cini belirieyen toplumsal \arlı-
ğpydL" Övİevse ahlak. hukuk
devlet. özgürlük, hatta din açık-
layıcı çıkış noktalan olmaktan
ziyade kendılerı ınsan yaşamı-
nın üretiminin (ihtiyaçların ve
insan türünün) koşullanna atıf-
la açıklanması gereken kav ram-
lardı.
Insanlar, yarattıklan kurum-
lar. düşünce biçimleri, koyduk-
lan vasalar. benimsedikleri ah-
laksal ilkeler yolu ile söz konu-
su üretim ilişkılerinı geliştiriyor-
lar ve koruyorlardı. Bu kurum-
lar, ahlaksal ilkeler. yasalarmad-
dı ha>atın üretim ilişkilennin ge-
lışmesinın önünde engeller halı-
ne gelınce de bunları değiştir-
meye başlıyorlardı. Değışmek-
ten yana olanlarla, karşı olanla-
nn mücadelesi, bır sınıf müca-
delesıydı. Bu sınıf mücadelesi
toplumun gelişme veya durak-
lamasının temelini, yani tarihin
motor gücünü oluşturuyordu.
Marx'ın kapitalist toplumda
üretimin temel karakterini orta-
ya çıkarmasıyla bırlikte ücret.
fiyat. kâr, fi> atlar. hukuk ku-
rumlan, yasaların arkasında ya-
fosyal demokrasi; günlük çıkarlan için
grev ve dayanışma içinde mücadeleye
başlayan işçilerin giderek birlikler kurması,
nihayet bu yeni aydınlanma fikrini
benimseyenlerin bir siyasi hareket ve parti
olarak örgütlenmeye başlaması ile ortaya
çıktı. îşçi hareketi, burjuvazinin
demokrasisinden farklı olarak sosyal (yani
toplumsal) demokrasiden yana olan bir
hareketti.
İşçiler sınıf olarak şekillendikçe, toplumun geri kalanı karşısına kendi özgün çıkariannı kovarlar. Ekonomik düzeyde bu gelişme
sendikal hareket olarak kurumlaşır. Politik düzeyde ise sosyal demokrat partilerde kendini gösterdi. Bu yüzden sos>al demokrat
partilerin \arlığı ve yokluğu da kapitalist toplumda demokrasinin sınırlannın ve işleyip işlemediğinin bir ölçütünü oluşturdu.
tan. bunlan açıklavan dınamık-
ler ortaya çıkıyordu. Toplumda-
kı baskı. eşıtsizlik ve sömürü-
nün ortadan kalkması gerekıyor-
sa ışte üzerine gidilmesi ve enın-
de sonunda değiştırılmesı gere-
ken ilışkıler bunlardı. Bu tespıt
Rousşeau tarafından ifade edi-
len "İnsanı çevresi bozar, insanı
düzeltmek için çevreyi diizelt-
mekgerekir" fıkrı ile uvgunluk
halindeydi ve ona şımdı yenı bir
bovut katıvordıı
Aydmlanmada yeni aşama
Marx'ın bu sonuçlara ulaşma-
sında sadece felsefi bır eleştin
faalıyeti yoktu. Aynı dönemde
baş vermeye başlayan işçı müca-
delesi. grev ler 1830"larda Silez-
ya ışçilerinin grevlerı, Ingilte-
re"de Chartist hareket. daha son-
lük çıkarlan için kendiliklerin-
den grev ve dayanışma içinde
mücadeleye başlayan işçilerin
giderek birlikler kurması, niha-
yet bu yeni aydınlanma fikrini
benimseyenlenn bir siyasi hare-
ket ve parti olarak örgütlenme-
ye başlaması ile ortaya çıktı. Bu
siyasi hareketin ve partinin sos-
yat demokrasi ismini beriimse-
mesi ise 1848 devrimlerinde
burjuva sınıfının artık demokra-
siden yana olmadıgını, ekono-
mik iktidannı korumak için si-
yasi iktidanndan vazgeçmeye ve
bunu eski rejimin sınıflarına ter-
ketmeye hazır olmasının ortaya
çıkmasından kaynaklanıyordu.
l^çı hareketi, burjuvazinin de-
mokrasisinden farklı olarak sos-
yal (yani toplumsal) demokrasi-
den yana olan bir hareketti. Bu-
Ancak, kapitalist toplumda ış-
çiler, ülkenin genel gidişatını bi-
reyler ve vatandaşlar olarak et-
kileyebilmek için sermaye sa-
hiplerinin sahip olduklan araç-
lardan yoksundurlar. işçiler. tu-
tumlannı bir araya gelerek, bi-
reyler ve vatandaşlar olarak de-
ğil, kolektif bir şekilde ifade
ederek konumlanndaki olum-"
suzluğuaşmayaçalışırlar. Bubir
araya gelme süreci işçilerin bir
sınıf olarak şekillenmesi süreci-
dir. Bu süreç içinde işçiler sınıf
olarak şekillendikçe, toplumun
geri kalanı karşısına kendi öz-
gün çıkariannı koyarlar. İşçiler
kendi özgün çıkariannı savun-
dukça. daha az vatandaş. daha
çok bır sınıfın üyelerı olarak
davTanırlar. Sınıf şekillenmeleri
daha da gelışir.
du. Çünkü, ancak bir sosyal de-
mokrat partinin varlığı halinde
toplumun ikı ana sınıfının ikisı
de siyasi alanda ve parlamenter
çerçevedetemsil edilmişolurlar.
Gerçekliğin kavranmasi üze-
rine olan faaliyetin devam etme-
si, bunun kazanımlannın özgür-
lüklerin gelişmesı için kullanıl-
ması, bu yönde gelişme için mü-
cadele etmeye devam etmek gi-
bi hedefler artık işçi hareketinin
ve sosyal demokrasinin. tüm in-
sanlık adına üstlenmek zorunda
olduklan yüklerdi. Sosyal de-
mokrasinin varlığı ve mücadele-
ye devam etmesı bir anlamda ay-
dınlanmanın. özgürleşmenın de-
vam etmesı. toplumsal gelışme-
nın sağlama bağlanması demek-
ti Sosyal demokrasinin genle-
mesi. dejenere olması ve nihayet
Oosyal demokrasinin teorik
[fücülanndan Karl MarK^m
Friedrich Engels
Friedrich Engels'le birlikte
ortaya attıklarTfîkirler
Aydınlanma düşüncesinin
ileri sürdüğü eleştirileri
kapsıyor ve bir adım ileri
götürüyordu. Marx,
kapitalist toplumda eşitlik
özgürlük ideallerinden,
değişim ve gelişmeden yana
olan sınıfın işçiler olduğunu
ve toplumu bunlann
değiştirebileceği sonucuna
ulaştı.
partileri haline geldiler.
Daha sonra gerileyip
1979"lardan başlayarak bir krize
giren sosyal demokrat partilerle
19. yüzyılın sonunda hızla büyü-
yen partıler arasında ciddı prog-
ramatik ve yapısal farklann ol-
ması, bu farklann ortaya çıkış
ve gelişme sürecınin, kısaca
SD'nın evrimleşme sürecınin
bugünkü krizi de açıklayacak ve
aşfnaya yardımcı olacak ıpuçla-
nnı da verebileceğıni düşündü-
riiyor.
Sosyal demokrasi ve
seçimler
Sosyal demokrasinin karşılaş-
tığı ilk önemli sorun. seçımlere
ılişkindi. Kapitalist toplumu yık-
mayı ve yeni bır toplum kurma-
yı amaçlayan sosyal demokrat
partıler, parlamentoyu 'burjuva-
zinin bir yenisine binmek üzere,
vorulanı çektiği bir ahır' gibi gö-
ren bır akım olarak, bu parla-
mentodaki ıskemleler içın yapı-
lan seçımlerde ne tutum alacak-
lardı? I Enternasyonal'e ege-
men olarak işçi hareketinin bun-
dan sonraki tarihsel gelışmesine
de damgasını vuran Marksıst
akım, anarşist akımın tersine se-
çimlere katılmak gerektiğine ka-
rar verdi. O zamanlar Avrupa'da
işçı hareketinin en büyük parti-
si olan Alman SPD, 1870 Eise-
nach Kongresi'nde 'seçimlere
sadece ve sadece propaganda
amacı ile gireceğine ve öbür par-
tilerie hiçbir ittifaka ve uzlaşma-
va kalkışmayacağına' dair bir
kararaldı. 1898'de isveç Sosyal
Demokrat Partisi de seçimleri
'ajitasyon için iyi bir araç' olarak
görüyordu. Bilındiğı gıbı Engels
de seçımlere 'işçi sınıfının olgun-
luğunu ölçmek için bir baromet-
re' olmaktan öte bir anlam yük-
lemiyordu. Kısacası o zaman he-
nüz bütün sosyal demokrat par-
tilerin bir teknihai hedefı vardr
Devrim yolu ile bir işçı ıktıdarı
kurmak ve bunun aracılığıv la da
sosyalizmi inşa etmek. sınıflan
ve özel mülkiyeti. sömürüvü
kaldırmak. anarşık ve ınsan ıh-
tiyaçlanna cevap vermeyen ka-
pitalist ekonomi ve pazan. plan-
lama ile değiştırmek ..
... Ve bazı sorıdar...
Ancak, kısa bir zaman sonra
sosyal demokrat partilerin işçı
hareketinin içinde hızla büyü-
mesi, yüzbınlere varan üye say ı-
lanna ulaşması ve toplumda ov
desteklerinın giderek artmasına
paralel olarak hem seçımlere
karşı tutumlan hemde sosyaliz-
me ulaşma stratejilen değişme-
ye ve çeşitlenmeye başladı.
Sosyalıstler (sosyal demok-
ratlar) işçilerin önce bir sınıf-
parti olarak örgütlenmesini son-
ra da bu parti önderlığınde ve
aracılığı ile iktıdara gelmesıni
hedefliyordu. Seçimlere katıl-
mak seçeneği. bu hedefle kolav -
lıkla bağdaştı. "Mademkiişçile-
rin o^ verme hakkı vardu ö\le>-
\ermeli\diler." SD partıler. ışte
bu btok^v un biraracuiacı sıaı—
fının parlamenter demokrasi
içinde de temsilcisı olmaya baş-
Karl Mar\
ra 1848 işçi ayaklanmalan v e ni-
hayet Fransa'da iç savaş-Paris
Komünü. bu işçi hareketlerini
izleyen. zaman zaman da bunla-
ra katılan. sorunlan üzerine ka-
fa yoran MarVın düşüncesinı
şekıllendırdi. Marx. kapitalist
toplumda eşitlik özgürlük ideal-
lennden, değışımden yana, ge-
lişmeden yana olan sınıfın işçi-
lerden oluştuğu v e toplumun de-
ğiştirilmesini bunlann gerçek-
leştırebıleceği sonucuna ulaştı.
Bu aynı zamanda ütopik sosya-
lizmın ıçıne düştüğü çıkmazı çö-
züyor. fıkirlenn eleştırisi yerine
maddı güçlerin eylemıni koyu-
yordu. Böylece aydınlanma ha-
reketinin geçici olarak içine düş-
tüğü tıkanıklık da açılmış olu-
yordu.
Sosyal demokrasi. kendi gün-
rada sosyal demokrasinin bir si-
yasi parti olarak ortaya çıkması-
nııı iki önemli sonucu vardı. Bi-
ri demokrasi. diğeri toplumsal
gelişme ile ilgili.
Demokrasi ve temsi
Kapitalist toplumda, sermaye
sahibi iusanlar, ekonomik güçle-
rine ve kültürel üretim araçlan
üzerindeki (medya) etkilerine
dayanarak birey ve vatandaş ola-
rak ülkenin ve ekonominin gidi-
şatı üzerinde hemen her gün do-
laylı veya dolaysız tutum alırlar.
N(*) ve etki yaratırlar. Bir veya
birkaç siyasi partiye sahip olma-
lan da bu etkilerini oldukça güç-
lendirir. Bu anlamda demokrasi-
yi ve demokratik haklannı birey
ve vatandaş olarak eksiksiz kul-
lanırlar.
Ekonomik düzevde bu geliş-
me sendikal hareket olarak ku-
rumlaşır. Politik düzeyde ise iş-
çiler kendi bağımsız çıkariannı
savunacak siyasi partıler oluş-
turmaya çalışırlar. Bu partıler
oluştuğu ve işçi sınıfının özgül
ve ayrı çıkariannı savunmaya
başladığı oranda, işçilerin sınıf
şekillenmesi daha da gelişir. si-
yasi alanda da. birey vatandaş
olarak değil bır sınıfın üyelerı
olarak blok halinde temsil edil-
meye başlarlar. Geleneksel/ta-
rihsel olarak bu temsil ilişkisi,
sosyal semokrat partilerde ken-
dini gösterdi. Bu yüzden sosyal
demokrat partilenn varlığı ve
yokluğu da kapitalist toplumda
demokrasinin genişliği veya
darlığının. işleyişi veya ışleme-
yişinin de bir ölçütünü oluştur-
krize ginnesi tüm bunlann teh-
likeye ginnesini de beraberinde
getırecektı kaçınılmaz olarak.
Bu yüzden sosyal demokrasinin
krızinı aşması ve bır zamanlar
sahip olduğu güce tekrar ulaş-
ması. kapitalist toplumda hem
demokrasi için hem de toplum-
sal gelişme için bir zorunluluk-
tu. Sosval demokrasinin bugün-
kü haline bakıp bır zamanlar bir
altın çağ yaşadığına ve taraftar-
larının, Babtl'ın ifadesıyle 'sos-
yal demokrasinin, bir gün nüfu-
sun büyük çoğunluğunu saflan-
na kazanacağından' bahsedecek
kadar i> imser olduklan bir dö-
neminin varlığına ınanmak zor.
19. yüzyılın son çeyreği ile 20.
yüzyılın ilk çeyreğini kapsayan
bır dönemde sosyal demokrat
partiler, Avrupa'nın en güçlü
ladıTar.
Ancak sosyal demokrasinin
lıderleri kendilerine şu iki soru-
yu da sormadan edemıyordu:
1- 1886'da Isveçli sosyalıst
Hijarman Branting'ın ağzından:
"Toplumdaki ayncalıklar orta-
dan kaldırümak istendiğinde, üst
sınıflar halkın çoğunluğunun
iradesini kabul edecek mi?"
2- İşçiler seçimlerde oy ver-
meye başladıklannda başlavan
süreç nereye kadar gidebılir
(Doğal sınırlan var mıdır)'? Kı-
sacası. sosyal demokratlar se-
çimlerde elde edecekleri kaza-
nımlarla ve seçimlere katılma
eylemi ile nihai amaçlannı nasıl
bağdaştırabilirler?
N(*) Kârlı görmedikleri alan-
lara yatınm yapmamak, üretim
yapmamak, işçi almamak, hatta
çıkarmak, belli koşullargerçek-
leşemediğinde dev lette borç ver-
memek, ihracat yapmamak. pa-
ralannı yurtdışına çıkarmak ya
da içeri getirmek vb gibi günlük
yaşam içinde alı'nan 'ekonomik-
akılcr kararlar, hükümetlere
doğrudan sinyaller gönderir ve
onlara nasıl dav ranmalan gerek-
tiğıni anlatır. Siyasi partiler ve
basın da bu günlük tutumlan ge-
nelleştirir ve daha anlaşılabilir
ve uygulanabilir hale getirir ve
gerekçelerini toplumun geri ka-
lanına, kabul edilebilecek bir şe-
kilde sunar.
ların: Sosyal
demokrasinin altın çağı
IFSAK
10. İSTANBUL FOTOĞRAF GÜNLERİ'NDE BUGÜN
Sergi: Ralf Brinkmann
"Pachamama'nın Çocuklan"
22 Kasım - 5 Aralık 1994
Yüksel Sabancı Kültür Merkezi / Yıldız
İHALEİLANI
Acıbadem de 10 bloklu sitenın dış cephelerinin tadil ve yeniden
boyanması işine teklif vermek isteyen fırmalann referansları ile bir-
likte aşağıdakı adrese mektupla veya şahsen basvurmaları duyuru-
>ur
RaifÇelik
Acıbadem, Faikbey Sok Basın Sıt L Blok. Yonetim Binası
Tel: 339 5643
ACELE
Kadıköy Kuyubaşı'nda devren kirakk çocuk yuvası.
Tel:0216 3371232
Romanlannız ve
Ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04
SATILIK
SeçmeCD'ler.
100 tane kadar
Tel: 348 79 87
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Şeriat Nasıl Önlenebilir (4)
Fransa, Türbanı
Neden Yasakladı?Unıversıtelerarası Ataturkçü Düşünce Topluluğu'nun TÜBİ-
TAK'ta düzenlediği açıkoturumda konuşan DTCF "Sıstematik
Felsefe ve Mantık" Bölumü Başkanı Prof. Şahin Yenişehifii-
oğlu şunu söyledı:
- Osmanlı neden yıkıldt? Osmanlı bir tek nedenden yıkıldı.
Medrese çöktû, imparatorluk çöktü. Bugün ünıversite çöker-
se, Cumhunyet de çöker. Işte, onun için üniversiteye gerekli
olanaklar sağlanmıyor ki, Cumhurıyetı korumasın diye.
Şahin Yenişehirlioğlu'na göre şenatçılarla, laıkler arasında
çatışma ideolojiktir. Şöyle dedi Şahin Yenışehirlioğlu:
"Şeriat Arapçada 'yol, yordam' demektır. 'Yasalar manzu-
mesı' demektir. Aslında şeriatı 'islam Şerıatı' anlamında söy-
lersek doğru oluyor. Aslında laiklık sadece dının devlet işle-
nnden, ya da devletın dın ışlennden aynlması değil. O var, ama
sadece bu değil. Bununla bırlikte, laiklık Fransız Devrimi için-
de en iyı tanıma sahıp olmuştur. Fransız Devrimi öncesı, sıra-
sı ve sonrası aydınlanma çağının fılozoflannın getırdığı dü-
şünceler, Jean-Jacques Rousşeau gibi, Voltaire gibi, daha
sonra Victor Hugo gıbı -kı cumhuriyetçıdır-, yani bizim gibi
cumhuriyetçı, demokrat ınsanlardır, o düşunceler nasıl yürü-
yecek, nasıl, ilkönce, Fransa yok o zaman, o topluluğa maledi-
lecek, Fransız ulusu doğacak, daha sonra da 'Evrensel Insan
Haklan Bildirgesı' biçımınde, bu 1948'de UNESCO'nun bil-
dirgesi olarak mal edilmıştır yeryüzune, tam olarak; resmileş-
miştir. Yani, insan nasıl doğada eşıt doğacak ve eşıt ölecek -
ki, böyle bır şey yok, insanda yok boyls bir şey- bana oğren-
cim gelıyor:
- Hocam, bunlar mümkun değil! diyor hâlâ.
Oysa, Allah varsa -kı ınananlar ıçın vardır- insanlan eşit ya-
rattığını ıddıa edıyor; pekı insan doğada eşit doğacak, eşit öle-
cek. Jean-Jacques Rousşeau 'nun belırttiğı gibi, gerçi bu söz
o gün söylenmış Cenevre'de, kitabını yaza.ken Rousşeau,
1750'ler civarında. Ama, sonra da bakıyorsunuz şımdı Niğ-
de'de var. BizNığde'ye 'Ataturkçu DüşünceDerneğı'nıaçma-
ya gittik. Niğde'de camekânın içinde Insan Haklan Bildirgesı
vardı: Jean-Jacques Rousşeau 'nun sözlennden oluşan genel-
ge, 'insan doğada eşıt doğar. eşıt olür.' Işte, bunu kım koru-
yacak?lşte, laık, demokratik devlet koruyacak. Fransa'da bu-
nu oturtabilmek için, -gıdin gorun Kavaklıdere Sineması'nda
oynuyordu 'Kraliçe Margot' fılmı- en ust düzeyde ülkeyı yö-
neten Kralıyet ailesınin içinde, dın kavgalan toplumu nerele-
re götürmüştür? Işte aydınlar bunları görerek ne yaptılar?
Oturdular, düşündüler, aydınlanma çağına geçtıler.
Aydınlanma çağı, insanı aydınlatmak ıçın vardır. Onun için
günümüz aydınlanma çağıdır Türkıye'de. Mustafa Kemal
Atatürk'/e bırlikte 'Aydınlanma ÇaŞı'başlamıştır Bu toplum-
da, ya aydınlanma ideolojısi içinde olacaksınız ya da tabı ola-
caksınız. Ya kendınızın efendısı olacaksınız, Aydınlanma Ça-
ğı 'nın ıdeolojısıne ınanarak. Ya da ınanmayarak başkalarının
kölesı olacaksınız. Efendınız başkalan olacak. Işte, laık. demok-
ratik Turkıye Cumhuriyetı kendımızın efendisı olmasını getır-
dı gundeme. Kı, Aydınlanma Çağı filozoflan da bunu günde-
me getırmıştı. Yani, 1789 Fransız Devrimi sonrasında, bu dü-
şünceler yerine oturabılsın dıye, Fransa da tam 33 askerı dar-
be o/du; Napolyon buna dahıld/r. En son hareket 1960'ta ol-
muştur, Cezayır Savaşı sırasında. Ve bu re\ım, bu ıdeoloji ya-
ni Cumhunyet rejımı, laiklık ıdeolojısı, ınsanın kendısının efen-
dısı olması anlayışı zihnıyetının yerleşebılmesı ıçın Fransa'da
aydınlar ve sıvil toplum, ınanılmaz bır mücadele vermıştir ve
hâlâ vermektedir. Orneğın geçenlerde Fransız Milli Eğitım Ba-
kanlığı okullara türbanlı gelen radıkal Islamcı, okullara haçla
gelen radıkal Hıristiyan, okullara keple gelen radikal Yahudi öğ-
rencilen gördükten sonra, 1789 Fransız Devrimi 'nın yasalan-
na dayanarak derhal okullardan hepsını çıkarmıştır. Laiklik ve
sıvil toplum anlayışı çerçevesınde, buna ızın verilmemıştır. Iş
bu denli ciddıdır ve Bakanlar Kurulu'nda alınan kararın gerek-
çesı şudur: Laik, demokrat Fransız Cumhurıyetı, 1789 Fran-
sız Devrimi çerçevesınde buna ızın veremez. Bıtmıştır. Çünkü
Fransa, hâla uyanma çağında bır topluluk ve devlet yapısına
sahiptir. Laiklik demek ki esasında, bu. kışının kendısını aşan
bırisı olması, kendisine ait olması, ne kralın ne sultanın, hiç-
kimsenin; ne dinin kölesı olması ne ona tabı olması...
Nereden gelıyor bu laiklık? Neden Fransız Devrimi 'nde Ro-
bespierre gibi bir aydın ve fılozoflar, cumhuriyetçiler, demok-
ratlar bunu savundular? Ve ünıversite...
Işte Ataturk bunlann bılıncındeydı, bunlan ıncelemışti. Ay-
dınlanma çağını Atatürk incelemıştı Harbıye 'dekı öğrencilikyıl-
larında, Fransızca kıtaplardan. Işte bunları duşünmüştü, not-
lar almış, ırdelemış. Yani, çağının gıttığı çızgıyi bılen bir kışiy-
dı, bır öğrenciydı. Ve bu çağa gore bır ulus. bir devlet yarat-
mak amacındaydı. Oradan hareketle evrensel bır ulus yarat-
mak istiyordu. Evrensel ulus yaratabılmek ıçın, evrensel yurt-
taşı yaratmak gerekır. Yoksa, ulus ortaya çıkmaz. Onu ortaya
çıkarabılmek ıçın ulusal bılınce gerek var. Ulusal bılıncın olu-
meye bağlı. Zıhnıyet bırıkımıne bağlı. Geçmışın kohne yasa-
Janyla, duşuncelerıylebu olmaz. Geleceğin güçlü düşuncele-
7/yfe bu gerçekteşîr. tşte, onun rçm gorevr srziere 'fcy Ttırk
Gençlığı' diye, üniversiteye bırakmıştır Siyasi partılere değil,
•Afectee de değilT (Alkışlar)
•"••
Karayalçın, dün Hılton Otelı salonlarında, Balkan ülkelerı
sosyal demokrat parti yoneticileri ile söyleşırken, Bulgar Gru-
di Pançev e:
- Siz. 18 Aralık 'ta seçım yapıyormuşsunuz öyle mi? dıye sor-
duktan sonra, "Bız de 18 Aralık'ta seçım istıyoruz" dedi. Ka-
rayalçın, Bulgarıstan'ın 78 yaşındakı SDP lıderı Dertliev'e se-
lam yolladı. Toplantının ev sahibi SHP Genel Başkan Yardım-
cısı Ertöz Vahit Suiçmez'di. Erdal inönü de oradaydı.
On dakikalık kahve molasında, Karayalçın, Mümtaz Soy-
sal, SHP Grup Başkanvekili Ercan Karakaş fısıltı biçımınde
konuştular. Gazeteciler konuşmaları duyabılmek içın fıtık ol-
dular!
Murat Karayalçın, "Ara seçımyapılacakmı?" biçimındekı so-
ruma, "Bellı değil... Bazı guçlukler var" yanıtını verdı. Ercan Ka-
rakaş, seçimlerın 25 Aralık'ta yapılabıleceğını söylerken. Müm-
taz Soysal, "Ocakta da yapılabılır" dedi. Sızan bilgılere göre.
Tansu Çiller'ın sıkıntısı, yaptırdığı bır kamuoyu araştırmasın-
dan kaynaklanmakta. Buna göre. ANAP DYP'yı 1-2 puan ge-
çiyor muymuş ne?
Sezinlediğım, ANASOLfilan yok...
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Denizlerde ve tath su-
larda sürüklenen çok
küçük canlılann oluştur-
duğu topluluk. 2/ İkiyüz-
lülük... Cennet ile cefıen-
nem arasında bulundu-
ğuna inanılan yer 3/
Yoksullara yiyecek dağı-
tan hayır kurumu... Bir
nota. 4/ Hayvanlara vu-
rulan damga... Sarp geçit.
5/ Bir şeyi anımsamak
için yazılan kısa yazı...
Şoluk borusu. 6/ Genel-
likle sevecen ve hüzünlü bir konu
işleyen küçük lirik şiir... İleri sürü-
lerek savunulan düşünce. 7/ Yapı-
sına gırdiğı sözcüğe "kendi kendi-
ne" anlamı katan yabancı önek...
Uzaklık işaretı. 8/ Bir topluluğu si-
yasal alanda etkilemek v e coştur-
mak amacıyla yapılan yoğun çahş-
ma. 9/ Cıltçilikte kitap yapraklan-
nı düzgün tutmaya yarayan ince
şerit... Kuzusesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Aydın'ın Söke ilçesi yakınlanndaki ünlü antık kent... Ye-'
mek. 2/ Gölleri inceleyen bilim dah. 3/ Avuç içı... Cevizin yeşil
yaprağı ve kabuğu. 4/ Haykırma, bağırma... Geleneksel İspan-
yol şarkısı vedansı. 5/ Heryiyeceği canı çeken... Kafı gelmeyen.
6/ Posta sürücüsü... Türk Standartlan Enstitüsü'nün simgesi.
7/ Müstahkem yer... İki kışiyle oynanan bir iskambil oyunu. 8/
Karagöz oyununda kullanılan kamış düdük... Kemiklerin yu-
varlak ucu. 9/ Demirin simgesi... Çanakkale'nin bir ilçesi.