06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22KASIM1994SALI 10 DIZI-YAZI İşçi sınıfi siyaset sahnesinde S osyal demokrasinin teorik kurucuların- dan Kari Manfın Friedrich Engelsle bırlikte ortaya attık- ları fikırler Aydın- lanma düşüncesinin ileri sürdü- ğü eleştinleri kapsıyor ve bir adım ileri götürüyordu. Marx, kapitalist toplumda 'karanlıkta kalan ilişki'ye. hukuk, ahlak ve ideolojı ile en temel yaşam faali- yetı. üretım arasındakı ılişkiye değıniyor ve bunu ortaya çıkan- yordu. Kapitalist topluma bu ışı- ğın attında bakınca da bu top- lumda eşitlığın. özgürlüğün ve gelışme dürtüsünün de sınırlan ortaya çıkıyordu. Kapitalist top- lumda üretim, üretım araçlann- dan yoksun bır işçiler kitlesinın ışgücünün. en temel ihtiyaç maddelenni satın almaya ancak yetecek bır ücret karşılığında sa- tın alinması ile başlıyordu. Üre- tim araçlarına sahıp olanlar bu işgücünü bellı bır sürc ıçın satın alıyorlar, üretim araçlan ile bir- leştinyorlar üretimı düzenliyor- lar ve ortaya çıkan ürüne de sa- hip oluvorlardı Kapitalcmin çelişkisi Burada. üretim araçlannın aşınması ve ücret çıktıktan son- ra geride, karşılığı ödenmemış bır "artı-değer* kalıyordu. tşte kapitalist buna kâr şeklinde ;>a- hipoluyor vebu ışlem de işçinın sömürülmesı (emeğinin ürünü- nün elinden alınması) anlamına geliyordu. Kapitalist, artı-değe- ri arttırmak için (ışçıyi daha ucu- za \e daha çok çalıs.tırmak ıste- yerek) çaba gösterirken işçı de yaşam koşullannı daha ivileştir- mek içın mücadele edi>ordu. Kânn artması işçinin daha çok sömürülmesı, ücretin artması çalışma dısıplıninde bir rahatla- ma ise daha az sömürü ve daha az kâr demekti Burada uzlaş- mazbırçelişki vardı. Iştebuçe- lişki kapitalist toplumda işçilcr- den oluşan bir sınıfla. kapıtalıst- lerden oluşan bir sınıf arasında- ki ekonomik ılişkiler -sermaye ilışkisi- ve mücadele eninde so- nunda toplumun diger ilışkılerı- ni belirliyor. gelişmenin \e de- ğişmenin sınırlarını çızıyordu. Mar\ \e Engels gerçekte çok basıt ve temel bir gerçeğı hatır- latarak işe başladılar. Piaton'dan Kant"a kadar klasik gelenek te- orinin toplumsa! temelini araş- tırmayı ıhrhaledıyorvegelışme- yi. gerçeği aramak çabasına. bı- lincc. ılahi ılhama. mutlak akla \eya dâhılere dayandırıyordu Mar\, tanhi ve gelişmeyi anla- yabilmek ıçın düşüncelerden de- ğil gerçek insanlardan hareket etmek gerektiğını ılen sürdü. tn- sanlık tarihinin ilk koşulu önce ınsanlannvarolmasıydı. ilktes- pit edilmesı gereken bu ınsanla- nn gerçekte nasıl örgütlendikle- ri ve doganın geri kalan kısmı ile kurduklan ilişkılerin özellik- lcrıvdı Smıf mücadelesi ve değişim însamh TvendinîîiayvlfrtardaTi farklı bir yaratık olarak algıla- -mayabaşlaması. yaşam araçlan- nı üretmesı>le başlamıştı. Ya- şam araçlarını ve kendilerıni üretirken kadınlar ve erkekler, bireyler olarak değil kolektif olarak birtoplum oluşturuyordu ve bu toplum da onları şekillen- diriyordu. MaıVa göre yaşam koşullannın üretım tarzı, sosyal, politik ve düşünsel yaşamı ko- şullandınvordu. "İnsanın varlı- ğını belirieyen bilinci değil, bilin- cini belirieyen toplumsal \arlı- ğpydL" Övİevse ahlak. hukuk devlet. özgürlük, hatta din açık- layıcı çıkış noktalan olmaktan ziyade kendılerı ınsan yaşamı- nın üretiminin (ihtiyaçların ve insan türünün) koşullanna atıf- la açıklanması gereken kav ram- lardı. Insanlar, yarattıklan kurum- lar. düşünce biçimleri, koyduk- lan vasalar. benimsedikleri ah- laksal ilkeler yolu ile söz konu- su üretim ilişkılerinı geliştiriyor- lar ve koruyorlardı. Bu kurum- lar, ahlaksal ilkeler. yasalarmad- dı ha>atın üretim ilişkilennin ge- lışmesinın önünde engeller halı- ne gelınce de bunları değiştir- meye başlıyorlardı. Değışmek- ten yana olanlarla, karşı olanla- nn mücadelesi, bır sınıf müca- delesıydı. Bu sınıf mücadelesi toplumun gelişme veya durak- lamasının temelini, yani tarihin motor gücünü oluşturuyordu. Marx'ın kapitalist toplumda üretimin temel karakterini orta- ya çıkarmasıyla bırlikte ücret. fiyat. kâr, fi> atlar. hukuk ku- rumlan, yasaların arkasında ya- fosyal demokrasi; günlük çıkarlan için grev ve dayanışma içinde mücadeleye başlayan işçilerin giderek birlikler kurması, nihayet bu yeni aydınlanma fikrini benimseyenlerin bir siyasi hareket ve parti olarak örgütlenmeye başlaması ile ortaya çıktı. îşçi hareketi, burjuvazinin demokrasisinden farklı olarak sosyal (yani toplumsal) demokrasiden yana olan bir hareketti. İşçiler sınıf olarak şekillendikçe, toplumun geri kalanı karşısına kendi özgün çıkariannı kovarlar. Ekonomik düzeyde bu gelişme sendikal hareket olarak kurumlaşır. Politik düzeyde ise sosyal demokrat partilerde kendini gösterdi. Bu yüzden sos>al demokrat partilerin \arlığı ve yokluğu da kapitalist toplumda demokrasinin sınırlannın ve işleyip işlemediğinin bir ölçütünü oluşturdu. tan. bunlan açıklavan dınamık- ler ortaya çıkıyordu. Toplumda- kı baskı. eşıtsizlik ve sömürü- nün ortadan kalkması gerekıyor- sa ışte üzerine gidilmesi ve enın- de sonunda değiştırılmesı gere- ken ilışkıler bunlardı. Bu tespıt Rousşeau tarafından ifade edi- len "İnsanı çevresi bozar, insanı düzeltmek için çevreyi diizelt- mekgerekir" fıkrı ile uvgunluk halindeydi ve ona şımdı yenı bir bovut katıvordıı Aydmlanmada yeni aşama Marx'ın bu sonuçlara ulaşma- sında sadece felsefi bır eleştin faalıyeti yoktu. Aynı dönemde baş vermeye başlayan işçı müca- delesi. grev ler 1830"larda Silez- ya ışçilerinin grevlerı, Ingilte- re"de Chartist hareket. daha son- lük çıkarlan için kendiliklerin- den grev ve dayanışma içinde mücadeleye başlayan işçilerin giderek birlikler kurması, niha- yet bu yeni aydınlanma fikrini benimseyenlenn bir siyasi hare- ket ve parti olarak örgütlenme- ye başlaması ile ortaya çıktı. Bu siyasi hareketin ve partinin sos- yat demokrasi ismini beriimse- mesi ise 1848 devrimlerinde burjuva sınıfının artık demokra- siden yana olmadıgını, ekono- mik iktidannı korumak için si- yasi iktidanndan vazgeçmeye ve bunu eski rejimin sınıflarına ter- ketmeye hazır olmasının ortaya çıkmasından kaynaklanıyordu. l^çı hareketi, burjuvazinin de- mokrasisinden farklı olarak sos- yal (yani toplumsal) demokrasi- den yana olan bir hareketti. Bu- Ancak, kapitalist toplumda ış- çiler, ülkenin genel gidişatını bi- reyler ve vatandaşlar olarak et- kileyebilmek için sermaye sa- hiplerinin sahip olduklan araç- lardan yoksundurlar. işçiler. tu- tumlannı bir araya gelerek, bi- reyler ve vatandaşlar olarak de- ğil, kolektif bir şekilde ifade ederek konumlanndaki olum-" suzluğuaşmayaçalışırlar. Bubir araya gelme süreci işçilerin bir sınıf olarak şekillenmesi süreci- dir. Bu süreç içinde işçiler sınıf olarak şekillendikçe, toplumun geri kalanı karşısına kendi öz- gün çıkariannı koyarlar. İşçiler kendi özgün çıkariannı savun- dukça. daha az vatandaş. daha çok bır sınıfın üyelerı olarak davTanırlar. Sınıf şekillenmeleri daha da gelışir. du. Çünkü, ancak bir sosyal de- mokrat partinin varlığı halinde toplumun ikı ana sınıfının ikisı de siyasi alanda ve parlamenter çerçevedetemsil edilmişolurlar. Gerçekliğin kavranmasi üze- rine olan faaliyetin devam etme- si, bunun kazanımlannın özgür- lüklerin gelişmesı için kullanıl- ması, bu yönde gelişme için mü- cadele etmeye devam etmek gi- bi hedefler artık işçi hareketinin ve sosyal demokrasinin. tüm in- sanlık adına üstlenmek zorunda olduklan yüklerdi. Sosyal de- mokrasinin varlığı ve mücadele- ye devam etmesı bir anlamda ay- dınlanmanın. özgürleşmenın de- vam etmesı. toplumsal gelışme- nın sağlama bağlanması demek- ti Sosyal demokrasinin genle- mesi. dejenere olması ve nihayet Oosyal demokrasinin teorik [fücülanndan Karl MarK^m Friedrich Engels Friedrich Engels'le birlikte ortaya attıklarTfîkirler Aydınlanma düşüncesinin ileri sürdüğü eleştirileri kapsıyor ve bir adım ileri götürüyordu. Marx, kapitalist toplumda eşitlik özgürlük ideallerinden, değişim ve gelişmeden yana olan sınıfın işçiler olduğunu ve toplumu bunlann değiştirebileceği sonucuna ulaştı. partileri haline geldiler. Daha sonra gerileyip 1979"lardan başlayarak bir krize giren sosyal demokrat partilerle 19. yüzyılın sonunda hızla büyü- yen partıler arasında ciddı prog- ramatik ve yapısal farklann ol- ması, bu farklann ortaya çıkış ve gelişme sürecınin, kısaca SD'nın evrimleşme sürecınin bugünkü krizi de açıklayacak ve aşfnaya yardımcı olacak ıpuçla- nnı da verebileceğıni düşündü- riiyor. Sosyal demokrasi ve seçimler Sosyal demokrasinin karşılaş- tığı ilk önemli sorun. seçımlere ılişkindi. Kapitalist toplumu yık- mayı ve yeni bır toplum kurma- yı amaçlayan sosyal demokrat partıler, parlamentoyu 'burjuva- zinin bir yenisine binmek üzere, vorulanı çektiği bir ahır' gibi gö- ren bır akım olarak, bu parla- mentodaki ıskemleler içın yapı- lan seçımlerde ne tutum alacak- lardı? I Enternasyonal'e ege- men olarak işçi hareketinin bun- dan sonraki tarihsel gelışmesine de damgasını vuran Marksıst akım, anarşist akımın tersine se- çimlere katılmak gerektiğine ka- rar verdi. O zamanlar Avrupa'da işçı hareketinin en büyük parti- si olan Alman SPD, 1870 Eise- nach Kongresi'nde 'seçimlere sadece ve sadece propaganda amacı ile gireceğine ve öbür par- tilerie hiçbir ittifaka ve uzlaşma- va kalkışmayacağına' dair bir kararaldı. 1898'de isveç Sosyal Demokrat Partisi de seçimleri 'ajitasyon için iyi bir araç' olarak görüyordu. Bilındiğı gıbı Engels de seçımlere 'işçi sınıfının olgun- luğunu ölçmek için bir baromet- re' olmaktan öte bir anlam yük- lemiyordu. Kısacası o zaman he- nüz bütün sosyal demokrat par- tilerin bir teknihai hedefı vardr Devrim yolu ile bir işçı ıktıdarı kurmak ve bunun aracılığıv la da sosyalizmi inşa etmek. sınıflan ve özel mülkiyeti. sömürüvü kaldırmak. anarşık ve ınsan ıh- tiyaçlanna cevap vermeyen ka- pitalist ekonomi ve pazan. plan- lama ile değiştırmek .. ... Ve bazı sorıdar... Ancak, kısa bir zaman sonra sosyal demokrat partilerin işçı hareketinin içinde hızla büyü- mesi, yüzbınlere varan üye say ı- lanna ulaşması ve toplumda ov desteklerinın giderek artmasına paralel olarak hem seçımlere karşı tutumlan hemde sosyaliz- me ulaşma stratejilen değişme- ye ve çeşitlenmeye başladı. Sosyalıstler (sosyal demok- ratlar) işçilerin önce bir sınıf- parti olarak örgütlenmesini son- ra da bu parti önderlığınde ve aracılığı ile iktıdara gelmesıni hedefliyordu. Seçimlere katıl- mak seçeneği. bu hedefle kolav - lıkla bağdaştı. "Mademkiişçile- rin o^ verme hakkı vardu ö\le>- \ermeli\diler." SD partıler. ışte bu btok^v un biraracuiacı sıaı— fının parlamenter demokrasi içinde de temsilcisı olmaya baş- Karl Mar\ ra 1848 işçi ayaklanmalan v e ni- hayet Fransa'da iç savaş-Paris Komünü. bu işçi hareketlerini izleyen. zaman zaman da bunla- ra katılan. sorunlan üzerine ka- fa yoran MarVın düşüncesinı şekıllendırdi. Marx. kapitalist toplumda eşitlik özgürlük ideal- lennden, değışımden yana, ge- lişmeden yana olan sınıfın işçi- lerden oluştuğu v e toplumun de- ğiştirilmesini bunlann gerçek- leştırebıleceği sonucuna ulaştı. Bu aynı zamanda ütopik sosya- lizmın ıçıne düştüğü çıkmazı çö- züyor. fıkirlenn eleştırisi yerine maddı güçlerin eylemıni koyu- yordu. Böylece aydınlanma ha- reketinin geçici olarak içine düş- tüğü tıkanıklık da açılmış olu- yordu. Sosyal demokrasi. kendi gün- rada sosyal demokrasinin bir si- yasi parti olarak ortaya çıkması- nııı iki önemli sonucu vardı. Bi- ri demokrasi. diğeri toplumsal gelişme ile ilgili. Demokrasi ve temsi Kapitalist toplumda, sermaye sahibi iusanlar, ekonomik güçle- rine ve kültürel üretim araçlan üzerindeki (medya) etkilerine dayanarak birey ve vatandaş ola- rak ülkenin ve ekonominin gidi- şatı üzerinde hemen her gün do- laylı veya dolaysız tutum alırlar. N(*) ve etki yaratırlar. Bir veya birkaç siyasi partiye sahip olma- lan da bu etkilerini oldukça güç- lendirir. Bu anlamda demokrasi- yi ve demokratik haklannı birey ve vatandaş olarak eksiksiz kul- lanırlar. Ekonomik düzevde bu geliş- me sendikal hareket olarak ku- rumlaşır. Politik düzeyde ise iş- çiler kendi bağımsız çıkariannı savunacak siyasi partıler oluş- turmaya çalışırlar. Bu partıler oluştuğu ve işçi sınıfının özgül ve ayrı çıkariannı savunmaya başladığı oranda, işçilerin sınıf şekillenmesi daha da gelişir. si- yasi alanda da. birey vatandaş olarak değil bır sınıfın üyelerı olarak blok halinde temsil edil- meye başlarlar. Geleneksel/ta- rihsel olarak bu temsil ilişkisi, sosyal semokrat partilerde ken- dini gösterdi. Bu yüzden sosyal demokrat partilenn varlığı ve yokluğu da kapitalist toplumda demokrasinin genişliği veya darlığının. işleyişi veya ışleme- yişinin de bir ölçütünü oluştur- krize ginnesi tüm bunlann teh- likeye ginnesini de beraberinde getırecektı kaçınılmaz olarak. Bu yüzden sosyal demokrasinin krızinı aşması ve bır zamanlar sahip olduğu güce tekrar ulaş- ması. kapitalist toplumda hem demokrasi için hem de toplum- sal gelişme için bir zorunluluk- tu. Sosval demokrasinin bugün- kü haline bakıp bır zamanlar bir altın çağ yaşadığına ve taraftar- larının, Babtl'ın ifadesıyle 'sos- yal demokrasinin, bir gün nüfu- sun büyük çoğunluğunu saflan- na kazanacağından' bahsedecek kadar i> imser olduklan bir dö- neminin varlığına ınanmak zor. 19. yüzyılın son çeyreği ile 20. yüzyılın ilk çeyreğini kapsayan bır dönemde sosyal demokrat partiler, Avrupa'nın en güçlü ladıTar. Ancak sosyal demokrasinin lıderleri kendilerine şu iki soru- yu da sormadan edemıyordu: 1- 1886'da Isveçli sosyalıst Hijarman Branting'ın ağzından: "Toplumdaki ayncalıklar orta- dan kaldırümak istendiğinde, üst sınıflar halkın çoğunluğunun iradesini kabul edecek mi?" 2- İşçiler seçimlerde oy ver- meye başladıklannda başlavan süreç nereye kadar gidebılir (Doğal sınırlan var mıdır)'? Kı- sacası. sosyal demokratlar se- çimlerde elde edecekleri kaza- nımlarla ve seçimlere katılma eylemi ile nihai amaçlannı nasıl bağdaştırabilirler? N(*) Kârlı görmedikleri alan- lara yatınm yapmamak, üretim yapmamak, işçi almamak, hatta çıkarmak, belli koşullargerçek- leşemediğinde dev lette borç ver- memek, ihracat yapmamak. pa- ralannı yurtdışına çıkarmak ya da içeri getirmek vb gibi günlük yaşam içinde alı'nan 'ekonomik- akılcr kararlar, hükümetlere doğrudan sinyaller gönderir ve onlara nasıl dav ranmalan gerek- tiğıni anlatır. Siyasi partiler ve basın da bu günlük tutumlan ge- nelleştirir ve daha anlaşılabilir ve uygulanabilir hale getirir ve gerekçelerini toplumun geri ka- lanına, kabul edilebilecek bir şe- kilde sunar. ların: Sosyal demokrasinin altın çağı IFSAK 10. İSTANBUL FOTOĞRAF GÜNLERİ'NDE BUGÜN Sergi: Ralf Brinkmann "Pachamama'nın Çocuklan" 22 Kasım - 5 Aralık 1994 Yüksel Sabancı Kültür Merkezi / Yıldız İHALEİLANI Acıbadem de 10 bloklu sitenın dış cephelerinin tadil ve yeniden boyanması işine teklif vermek isteyen fırmalann referansları ile bir- likte aşağıdakı adrese mektupla veya şahsen basvurmaları duyuru- >ur RaifÇelik Acıbadem, Faikbey Sok Basın Sıt L Blok. Yonetim Binası Tel: 339 5643 ACELE Kadıköy Kuyubaşı'nda devren kirakk çocuk yuvası. Tel:0216 3371232 Romanlannız ve Ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel: 554 08 04 SATILIK SeçmeCD'ler. 100 tane kadar Tel: 348 79 87 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Şeriat Nasıl Önlenebilir (4) Fransa, Türbanı Neden Yasakladı?Unıversıtelerarası Ataturkçü Düşünce Topluluğu'nun TÜBİ- TAK'ta düzenlediği açıkoturumda konuşan DTCF "Sıstematik Felsefe ve Mantık" Bölumü Başkanı Prof. Şahin Yenişehifii- oğlu şunu söyledı: - Osmanlı neden yıkıldt? Osmanlı bir tek nedenden yıkıldı. Medrese çöktû, imparatorluk çöktü. Bugün ünıversite çöker- se, Cumhunyet de çöker. Işte, onun için üniversiteye gerekli olanaklar sağlanmıyor ki, Cumhurıyetı korumasın diye. Şahin Yenişehirlioğlu'na göre şenatçılarla, laıkler arasında çatışma ideolojiktir. Şöyle dedi Şahin Yenışehirlioğlu: "Şeriat Arapçada 'yol, yordam' demektır. 'Yasalar manzu- mesı' demektir. Aslında şeriatı 'islam Şerıatı' anlamında söy- lersek doğru oluyor. Aslında laiklık sadece dının devlet işle- nnden, ya da devletın dın ışlennden aynlması değil. O var, ama sadece bu değil. Bununla bırlikte, laiklık Fransız Devrimi için- de en iyı tanıma sahıp olmuştur. Fransız Devrimi öncesı, sıra- sı ve sonrası aydınlanma çağının fılozoflannın getırdığı dü- şünceler, Jean-Jacques Rousşeau gibi, Voltaire gibi, daha sonra Victor Hugo gıbı -kı cumhuriyetçıdır-, yani bizim gibi cumhuriyetçı, demokrat ınsanlardır, o düşunceler nasıl yürü- yecek, nasıl, ilkönce, Fransa yok o zaman, o topluluğa maledi- lecek, Fransız ulusu doğacak, daha sonra da 'Evrensel Insan Haklan Bildirgesı' biçımınde, bu 1948'de UNESCO'nun bil- dirgesi olarak mal edilmıştır yeryüzune, tam olarak; resmileş- miştir. Yani, insan nasıl doğada eşıt doğacak ve eşıt ölecek - ki, böyle bır şey yok, insanda yok boyls bir şey- bana oğren- cim gelıyor: - Hocam, bunlar mümkun değil! diyor hâlâ. Oysa, Allah varsa -kı ınananlar ıçın vardır- insanlan eşit ya- rattığını ıddıa edıyor; pekı insan doğada eşit doğacak, eşit öle- cek. Jean-Jacques Rousşeau 'nun belırttiğı gibi, gerçi bu söz o gün söylenmış Cenevre'de, kitabını yaza.ken Rousşeau, 1750'ler civarında. Ama, sonra da bakıyorsunuz şımdı Niğ- de'de var. BizNığde'ye 'Ataturkçu DüşünceDerneğı'nıaçma- ya gittik. Niğde'de camekânın içinde Insan Haklan Bildirgesı vardı: Jean-Jacques Rousşeau 'nun sözlennden oluşan genel- ge, 'insan doğada eşıt doğar. eşıt olür.' Işte, bunu kım koru- yacak?lşte, laık, demokratik devlet koruyacak. Fransa'da bu- nu oturtabilmek için, -gıdin gorun Kavaklıdere Sineması'nda oynuyordu 'Kraliçe Margot' fılmı- en ust düzeyde ülkeyı yö- neten Kralıyet ailesınin içinde, dın kavgalan toplumu nerele- re götürmüştür? Işte aydınlar bunları görerek ne yaptılar? Oturdular, düşündüler, aydınlanma çağına geçtıler. Aydınlanma çağı, insanı aydınlatmak ıçın vardır. Onun için günümüz aydınlanma çağıdır Türkıye'de. Mustafa Kemal Atatürk'/e bırlikte 'Aydınlanma ÇaŞı'başlamıştır Bu toplum- da, ya aydınlanma ideolojısi içinde olacaksınız ya da tabı ola- caksınız. Ya kendınızın efendısı olacaksınız, Aydınlanma Ça- ğı 'nın ıdeolojısıne ınanarak. Ya da ınanmayarak başkalarının kölesı olacaksınız. Efendınız başkalan olacak. Işte, laık. demok- ratik Turkıye Cumhuriyetı kendımızın efendisı olmasını getır- dı gundeme. Kı, Aydınlanma Çağı filozoflan da bunu günde- me getırmıştı. Yani, 1789 Fransız Devrimi sonrasında, bu dü- şünceler yerine oturabılsın dıye, Fransa da tam 33 askerı dar- be o/du; Napolyon buna dahıld/r. En son hareket 1960'ta ol- muştur, Cezayır Savaşı sırasında. Ve bu re\ım, bu ıdeoloji ya- ni Cumhunyet rejımı, laiklık ıdeolojısı, ınsanın kendısının efen- dısı olması anlayışı zihnıyetının yerleşebılmesı ıçın Fransa'da aydınlar ve sıvil toplum, ınanılmaz bır mücadele vermıştir ve hâlâ vermektedir. Orneğın geçenlerde Fransız Milli Eğitım Ba- kanlığı okullara türbanlı gelen radıkal Islamcı, okullara haçla gelen radıkal Hıristiyan, okullara keple gelen radikal Yahudi öğ- rencilen gördükten sonra, 1789 Fransız Devrimi 'nın yasalan- na dayanarak derhal okullardan hepsını çıkarmıştır. Laiklik ve sıvil toplum anlayışı çerçevesınde, buna ızın verilmemıştır. Iş bu denli ciddıdır ve Bakanlar Kurulu'nda alınan kararın gerek- çesı şudur: Laik, demokrat Fransız Cumhurıyetı, 1789 Fran- sız Devrimi çerçevesınde buna ızın veremez. Bıtmıştır. Çünkü Fransa, hâla uyanma çağında bır topluluk ve devlet yapısına sahiptir. Laiklik demek ki esasında, bu. kışının kendısını aşan bırisı olması, kendisine ait olması, ne kralın ne sultanın, hiç- kimsenin; ne dinin kölesı olması ne ona tabı olması... Nereden gelıyor bu laiklık? Neden Fransız Devrimi 'nde Ro- bespierre gibi bir aydın ve fılozoflar, cumhuriyetçiler, demok- ratlar bunu savundular? Ve ünıversite... Işte Ataturk bunlann bılıncındeydı, bunlan ıncelemışti. Ay- dınlanma çağını Atatürk incelemıştı Harbıye 'dekı öğrencilikyıl- larında, Fransızca kıtaplardan. Işte bunları duşünmüştü, not- lar almış, ırdelemış. Yani, çağının gıttığı çızgıyi bılen bir kışiy- dı, bır öğrenciydı. Ve bu çağa gore bır ulus. bir devlet yarat- mak amacındaydı. Oradan hareketle evrensel bır ulus yarat- mak istiyordu. Evrensel ulus yaratabılmek ıçın, evrensel yurt- taşı yaratmak gerekır. Yoksa, ulus ortaya çıkmaz. Onu ortaya çıkarabılmek ıçın ulusal bılınce gerek var. Ulusal bılıncın olu- meye bağlı. Zıhnıyet bırıkımıne bağlı. Geçmışın kohne yasa- Janyla, duşuncelerıylebu olmaz. Geleceğin güçlü düşuncele- 7/yfe bu gerçekteşîr. tşte, onun rçm gorevr srziere 'fcy Ttırk Gençlığı' diye, üniversiteye bırakmıştır Siyasi partılere değil, •Afectee de değilT (Alkışlar) •"•• Karayalçın, dün Hılton Otelı salonlarında, Balkan ülkelerı sosyal demokrat parti yoneticileri ile söyleşırken, Bulgar Gru- di Pançev e: - Siz. 18 Aralık 'ta seçım yapıyormuşsunuz öyle mi? dıye sor- duktan sonra, "Bız de 18 Aralık'ta seçım istıyoruz" dedi. Ka- rayalçın, Bulgarıstan'ın 78 yaşındakı SDP lıderı Dertliev'e se- lam yolladı. Toplantının ev sahibi SHP Genel Başkan Yardım- cısı Ertöz Vahit Suiçmez'di. Erdal inönü de oradaydı. On dakikalık kahve molasında, Karayalçın, Mümtaz Soy- sal, SHP Grup Başkanvekili Ercan Karakaş fısıltı biçımınde konuştular. Gazeteciler konuşmaları duyabılmek içın fıtık ol- dular! Murat Karayalçın, "Ara seçımyapılacakmı?" biçimındekı so- ruma, "Bellı değil... Bazı guçlukler var" yanıtını verdı. Ercan Ka- rakaş, seçimlerın 25 Aralık'ta yapılabıleceğını söylerken. Müm- taz Soysal, "Ocakta da yapılabılır" dedi. Sızan bilgılere göre. Tansu Çiller'ın sıkıntısı, yaptırdığı bır kamuoyu araştırmasın- dan kaynaklanmakta. Buna göre. ANAP DYP'yı 1-2 puan ge- çiyor muymuş ne? Sezinlediğım, ANASOLfilan yok... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Denizlerde ve tath su- larda sürüklenen çok küçük canlılann oluştur- duğu topluluk. 2/ İkiyüz- lülük... Cennet ile cefıen- nem arasında bulundu- ğuna inanılan yer 3/ Yoksullara yiyecek dağı- tan hayır kurumu... Bir nota. 4/ Hayvanlara vu- rulan damga... Sarp geçit. 5/ Bir şeyi anımsamak için yazılan kısa yazı... Şoluk borusu. 6/ Genel- likle sevecen ve hüzünlü bir konu işleyen küçük lirik şiir... İleri sürü- lerek savunulan düşünce. 7/ Yapı- sına gırdiğı sözcüğe "kendi kendi- ne" anlamı katan yabancı önek... Uzaklık işaretı. 8/ Bir topluluğu si- yasal alanda etkilemek v e coştur- mak amacıyla yapılan yoğun çahş- ma. 9/ Cıltçilikte kitap yapraklan- nı düzgün tutmaya yarayan ince şerit... Kuzusesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Aydın'ın Söke ilçesi yakınlanndaki ünlü antık kent... Ye-' mek. 2/ Gölleri inceleyen bilim dah. 3/ Avuç içı... Cevizin yeşil yaprağı ve kabuğu. 4/ Haykırma, bağırma... Geleneksel İspan- yol şarkısı vedansı. 5/ Heryiyeceği canı çeken... Kafı gelmeyen. 6/ Posta sürücüsü... Türk Standartlan Enstitüsü'nün simgesi. 7/ Müstahkem yer... İki kışiyle oynanan bir iskambil oyunu. 8/ Karagöz oyununda kullanılan kamış düdük... Kemiklerin yu- varlak ucu. 9/ Demirin simgesi... Çanakkale'nin bir ilçesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle