Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET
2 KASIM 1994 ÇARŞAMBA
SAYFA
DİZİYAZI
POLİTİKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
• ••
Anadolu'da herkes, boynunda padişahın idam fermanıv la savaşıyordu. İşte cumhuriyet fikri Anadolu'da böy le doğdu ve olav lann gelişimiy le kesin bir gereklilik olarak yerleşti.
^ • • ^ ^ İnönü'nün anlatımma göre, 28 Ekim 1923 akşamına dek
C U nl4Ml r İ y e t 9
İ Gazi ile arasında "cumhuriyet" sözcüğü hiç geçmedi.
! , Oysa ikisi de birbirinin ne düşündüğünü biliyorlardı.
kj^ranlar /
p
anlatıyor TnÖîiİr Cumhuriy
-2-
Atatürk'ün ölümü ardından cumhur-
başkanı seçılen ve Cumhunyet'ın 50
yıhndan yaklaşık ıkı ay sonra ölen
Cumhuriyet hükümetınin ılk Başbaka-
nı İsmet İnönü, 30 Ekım 1923 Salı gü-
nü teşekkür konuşması ıçin Meclıs kür-
süsündeydı Hükümetin başansını sü-
reklı olarak yüce Meclıs'ın yardım ve
güvenıne davanarak ve ondan alacağı
ku\ \ etle sağîayacağını belirtiyordu. Iz-
lenecek yolun kaynağı tüm dünyaca bı-
lınmekteydı. Cumhunyet hükümetı ıçe-
nde huzur ve güvenlığı. ılerleme ve ge-
lışmeyi sağlayacak. bu amaçla her en-
gelı yenecek v e eksıksiz bir bıçımde ça-
lışacaktı. Hükümet aynca, >uce Mec-
hs'ın sürekh behrttıgı ve ıstediğı gıbı.
sözden çok ış üretecektı (l)
Bu görüşlenn sahıbı. İnönü savaşla-
n komutanlığından gelıyordu ve Mu-
danya Bırakışması ıle Türkıye'nın bu-
günkü sınırlannı belırleyen Lozan Ba-
nş Antlaşması'nda ımzalan \ardı. O
dönemde yurda döndüğünde, Lo-
zan'dayken telefonda ve kurye aracılı-
ğıyla tartıştıklan Başbakan Rauf Or-
bay'ı Ankara "da bulamamıştı. Orbay 'ın
Istanbul'a gıdış nedenlennin perde ar-
kasında, kendısını karşılamak ıstemey i-
şi, TBMM Başkanı Mustafa Kemal'ın
yıpranmaması ıçın partı başkanlıgını
bırakması ıstemı yatıyordu Ismet Pa-
şa'nın Lozan görüşmelennın ılk böiü-
ınündckı tutum ve davranışlanna. An-
kara Mılletvekılı General Ali FuatCe-
besoy'la Doğu Cephesı Komutanı Is-
tanbul Mılletvekılı Orgeneral Kazım
Karabekirde karşı çıkrmşlardı. Antlaş-
ma Meclıs'te tartışılırken Karabekır
kendısıne. "Lozan Antlaşması'nı ve
onayını \esile ederek, >apılan tüm işle-
rin Mustafa Kemal'in üstünde toplan-
masına neden olduğunu gözlemlediği-
ni" söylemışti. Genelkurmay Başkanı
Kozan Mılletvekilı Mareşal FevziÇak-
makda. Mustafa Kemal'ın eylemlen-
nı en yakın arkadaşlanna bıle oldu bıt-
tı bıçımınde duyurmasının eleştirildiğı-
nı bıldırmıştı.
Lozan Banş Antlaşması Türkıye'nın
utkusuyla sonuçlanmış. sıra Cumhun-
yefın ılanına gelmışti. Eleştıncilerın
birçoğu bu amaca ulaşılmasını gerek-
sız görmüşlerdı. Bu davranış da hükü-
met bunalımına >ol açmıştı. (2)
Yükselmenin yolu
İsmet İnönü. 20'li yıllarda karşılaş>
lan zorluklan Cumhuriyet'in 50. yıldö-
nümünün kutlandığı 1973'te de şöyle
anlatacaktı "Ulusal Kurtuluş Savaşı-
mız'ı başlatanlar, başunızda Mustafa
Kemal. Anadolu'yu kurtanrsak. Türk
devtetini, Türk vatanını. bağımsızlığı-
mın ve de İstanbul'u kurtaracağunıza
yürekten inanıyorduk. Sonrası için ke-
sin, ortak bir fükrimiz yoktu."
İnönü \e arkadaşlan subay çıkınca
bırliklere katılıp ordu bünyesıni daha
iy ı tanımaya başladıklannda bır gerçe-
ği daha görmüşlerdi: Askerlik sanatı ta-
rihten gelen büyük önemi ve inceliğı
yanında yeni bır sıçrama yapmaktaydı.
Bizim ordumuz ıse bunlardan haber-
sizdi. Avrupa'da öğrenım gören komu-
tanlar bıle yeni askerlik konulan hak-
kında önemli ve geniş uyanlarda bulun-
mamışlardı. Kımılen de okullu subay-
lara burun kıvınyordu. Bunlar arasın-
da "okullu olmayan" subaylar, komu-
tanlar vardı. Aralannda •"uzmanlar" da
bulunurdu. Ancak, okuma-yazma ve
ögrenme gereği duymazlardı. Iddıalan
"okullu subayın savaştan anlamadı-
ğı"ydı. Savaşı, gören bılırdı Yüksel-
menin yolu da okullu. okulsuz çok kım-
se için padişaha bağlılık ve ona yakın-
hktı.
Yeni sılahlar alınıyor ve bunlann hep-
sı depolara konuluyordu. Hele İstanbul
dolayında ateşlı sılahlar eğıtımıyle hiç
uğraşılmıyordu. Genç subaylar bir şey-
ler yapma gereğını görüyor, duyuyor
ve çare anyorlardı. Kafalarda Cumhu-
riyet fikri olmadığı için, düşünülen ça-
28 Ekim 1923 akşamı köşkte toplanmışlardı. Hükümetsorunu konuşuluyordu. L zun tartışmalardan sonraGazi."Yann
bu sorunu kökünden çözeceğiz. İsmet Paşa kalsın"' demiş, öteki konuklar gjtmişlerdi. Beş saatlik çalışma sürecinde
aralannda hiçbir tartışma geçmemişti. Her şey hazırlanınıştı, ortamı uygundu; yann vapılacaktı'
relerın hepsi saltanat öğe- « ™ ı
sını bünyesınde koruyor-
du.
Bu arayış içinde büyük
savaşlar yaşandı: lttihat
ve Terakkı hareketi oldu. gtııııı^ıı. uvn.ıv..^ ^.^ı..~ ^ ^ . u
aras.ndak. ge- gidiyorlardı. İçlerinden bir büyük
>-..ı»-.-» n l o rvicıın rlıvp» "ÇİmHİ S17 !
Ismet Paşa anımsıyordu; îstanbul'danbir
kurul TBMM hükümetiyle konuşmaya
gelmişti. Birlikte trenle Ankara'ya
ç;rirk;nı
;ânay7sa >îan gidiyorlardı İçlerinden bir büyük
edıiıncetümgenhk\efe- memura, şaka olsun dıye, Şımdı sız artık
-....._. ,..„..„ .„„.. T e b a a y ı Şahane'den değilsiniz TBMM
sanmına ortak olabileceği
duşünülemıyordu. Bu fi-
kır Mılli Mücadele'de
doğdu.
İstanbul hükümetinin
mıllı mücadele aleyhinde-
kı propaganda bildinlen-
ni Anadolu'ya Yunan
d
nalıklann duracağı, soru-
nun çözümleneceği yo-
lundaydı Ondan sonra
gene V'iyana'ya dek gıdı-
leceğı, dünyanın zorla ele
geçınleceği imgesi hep
belleklerdeydi.
Böylesı bır ilkel çılgın-
lık egemendi lttihat Te-
rakkı anay asayı bu neden
l t i t 1Dünya Sa
emura, şaka olsun dıye, Şımd
T e b a a y ı
Şahane'den değilsiniz. TBMM
yurttaşı oldunuz!" demişti de, "O nasıl
şey öyle" diyerek yerinden fırlayan
bürokratın ödü kopmuştu. İnönü
diretmişti: "Öyle ya, TBMM yönetiyor
buralan. O halde hepimiz burada
yurttaşız; Türkiye yurttaşı."
le getirmıştı 1. Dünya Sa-
felaketı ardından Mondros Bıra- leştikçegelecekkararmayabaşhyordu.
Milli Mücadele (Ulusal Savaşım) bu
nedenle patladı Turk devletının ışgal
olaylanyla gıderek ortadan kaldınlma-
sına karşı bır savaşım. Dev letın, dava-
yı büyük ölçude dertnlığıne ve genışlı-
ğine görmesı gerektı. Köklü özven ilk
koşuldu. Kuvvetli umut yoktu. Uğraşı-
Va^l IVlanv.ll uıuıııvu.. ı-.^...
kışması'nda da ordu, ıçtenliklı olarak,
safça buna inanıyordu Amerika Cum-
huıfeaşkanı'nın >4
14ilkesi'1
vardı. Türk-
ler. çoğunlukta olduklan yerlerden yok-
sun bırakılmayacaklardı. Yıtırilmiş bır
savaşın olağan sonuçlanyla bu badire-
lerden kurtulunacaktı. KUŞUIUU. \ u n t m umuı j ^ ^ l u . ^b .-v .
Kısa süre sonra anlaşıldı kı durum lacakgalıpdevletlerengüçlüdurumda
bu değildi. Bırakışmadan yararlanıla- veacımasızdılar. Turk dev letıni yok et-
rak ülke ele geçiriliyor ve işgal edilen meye karar vermişlerdı Ama cumhu-
yerlenn bırakılması gibi bırniyet görül- nyet hala akıllarda yoktu. Cünkü salta-
müyordu. durum buydu Bu kanı yer- natın Türk dev letinın yok edilmesi ta-
ni Anadoluya Yu
uçaklan atardı. Anado-
lu'da umutsuz bir savaş
sürerken Istanbul'da kok-
teyllervenhr. buralara ka-
tılan sarav mensuplan.
milli mücadelecılerin
hakkından nasıl gelecek-
lennı planlarlardı' Salta-
natın, hılatetın. padişahın
elbette ağırlığı vardı. u
İs-
tanbulu kaybedersek her
şeyi kaybederiz" yanlış
düşüncesı uğruna bu ağırlık, Türklerin
tanhte verdiklen en önemli bır savaşı-
mın karşısına konmuştu. Anadolu'da
herkes, boynunda padişahın ıdam fer-
manıyla savaşıyordu
İşte cumhunyet fıkn Anadolu'da
böyle doğdu ve olaylann gelışımıyle
kesin bir gereklilık olarak yerleştı. Dev -
let ancak hanedanın yönetımınden,
kudretınden kurtularak >aşayabılecek-
tı Bu fikir kafalarda belırmış. ancak
seslendınlmemıştı.
Inönü'nün cumhurıvetın ılanından
50 yıl sonrakı anlatımma göre, "cum-
huriyet" sozcüğü Mustafa Kemal'le İs-
met Paşa arasında 28 Ekim 1923 akşa-
mına dek hiç geçmedi. Oysa ıkısı de
birbirinin ne düşündüğünü biliyorlar-
dı İstanbul hükümetı de. ona bağlı sad-
razamlan da bır noktadan sonra milli
mücadele hareketının cumhunyete va-
racağını görmüşler ve korkmuşlardı.
Hanedanın cumhuriyet
korkusu
İsmet Paşa anımsıyordu; İstanbul'dan
bir kurul TBMM hükümetiyle konuş-
maya gelmişti. Birlikte trenle Anka-
ra'ya gidiyorlardı. İçlerinden saydığı
bır büyük memura, şaka olsun diye,
"Şimdi siz artık lebaayı Şahane'den
(Padişah Uvruğu) değilsiniz. Türkiye
Büv ük Millet Meclisi y urttaşı oldunuz!'"
demişti de, "O nasıl şey öyle" dıyerek
yennden fırlay an bürokratın ödü kop-
muştu "Öyle >a, TBMM \önetiyor bu-
ralan. O halde hepimiz burada yurtta-
şız; Türkiye yurttaşı" dıye diretmişti.
Ankara yönetımı genışleyıp kuvvet-
lendıkçe lstanbul'un korkusu artıyordu.
Bu korku ıçınde de tüm çabalar ülke-
nın kurtuluşuna degıl, hanedanın, İs-
tanbul yönetımının kurtuluşuna yöne-
lıyordu Demek kı cumhunyet. o do-
ğallığıyla yaşıyordu. Cumhunyet dü-
şüncesı üzennde savaşım oluyordu. İs-
tanbul'dan yeni gelen bır komutan. bir
sıvıl de Mustafa Kemal'e önce bunu
sorardı.
Gazi onlara, "Bizim böyle işlerle uğ-
raştığımızyok'* karşılığını venrdı. Ger-
çekten de Ankara'ya bu amaçla geçıl-
memışti. Ama Cumhuriyet Miİli Müca-
dele'nın doğal sonucu olmuştu. Bu mü-
cadelenın sonunda askeri zafergerçek-
leşmış. Mustafa Kemal yeni devletın il-
kelerinı ve yöntemıni söylemeye başla-
mıştı. Böyle dönemlerde Mustafa Ke-
mal'ın herkesten ileri olan farkı, asıl
amacı gördükten sonra önlem almak
için hızla karar vermesiydi. Nttekım
durumu. *Artık Cumhuriyet sonınunu
çözümleme zamanı getaniştir" biçimın-
de almıştı. Hükümet bunalımı çıkmış-
tı. Başbakan FethiOkyaristifaetmıştı.
Yeni hükümet kurulamıyordu. Musta-
fa Kemal çıkmaz için, "Cumhuriyet'le
çözümlenir bu" diyordu.
Bır akşam. 28 Ekim 1923 akşamı ge-
ne köşkte toplanmışlardı "Hükümet
otuşamıyor, nasıl olacak?" dıye konuşu-
yorlardı. Ozun süren tartışmalardan
sonra Mustafa Kemal. "Yann bu soru-
nu kökünden çözeceğiz. İsmet Paşa kal-
sın,onunla çaiışınm ben" demış. ötekı
konuklar gitmışlerdı. Ikısı baş başa ka-
hnca "Cumhuriyeti neye dayandu-arak
ilan edeceğiz" dıye düşünmeye koyul-
muşlardı. Beş saatlik çalışmadan sonra
Mustafa Kemal, "Yann bunu çıkara-
cağız" dıye yineledi. Zaten yakın arka-
daşlanna da söylemiş, kafasında hazır-
lamıştı. Masanın başına geçmişler,
"Türkiye Devleti Cumhuriyet'tir",
"şöyle olacaktır, böy le olacaktır", "hila-
fet kalkacaktır", •'egemenlik kayıtsız
koşulsuz ulusundur"esaslannı ıçeren
memi yazmışlardı.
tkıncı Cumhurbaşkanı İsmet tnönü,
cumhunyetin ilanına ilişkin 21 yıl ön-
cekı anlatımını şu sözlerle noktalıyor-
du "Meclis'ten büyük heyecan içinde
çıktı. Tepkiler daha sonra başladı ve
hepsi yenildi.
İşte, cumhunyetın öyküsü..." (3)
Allı île Fırfın'nın Babası
Konya'da postanede, telefon kulübesinde, Istanbul'a
haber yazdırıyorum; o yıllarda nerde böyle lâti lokum te-
lefonlar, kaldır aracı, gürül gürül konuş... Ya iki kanal var,
ya üç... Hatlar bır kesile, bir kopa... Heceleye heceleye
yazdınyorum.
Kulübenin önünde uzun saçlan arkaya taranmış, kol-
tuğunun altında kitaplar bıri dolaşıyor. Şair mi? Belki. Po-
lis mı? Olabilir. Polıs olsa gıder ıçerden dinler. Her halde
şair olmalı.
Işim bitti.
Uzun saçlı meraklı da tepemde bitti.
Elini uzattı.
"Ben şair ve öğretmen Oğuz Tansel..."
"Şair Oğuz Tansel'ı tanırım" dedim. "öğretmen Oğuz
Tansel'le yeni müşerref oluyorum."
Şairlerin îlk tanışta kanı kaynar; hemen, kırk yıllık dost-
muşuz gibi el sıkıştık. Ben şehir kulübüne gideceğim, o
da oraya gidecekmiş. Birlikte yürüdük, ne rastlantı!
Şair Oğuz Tansel'i böyle tanıdım, neredeyse kırk yılı
geçmiş, az mı?
Bundan birkaç hafta önceydı, oğlu gazeteye telefon et-
ti. Çok hastaymış, inme mi ınmiş ne, yatıyormuş. "Konu-
şuyor mu" diye sordum, yatıyormuş. Bana duyurtarını
söylemiş, işte duyuruyorlardı. Ne dıyeyim, duyurulann en
kahredeni... Babamı da böyle yitirmiştik, bir inmeyle...
Yaş ilerledi, bundan kellı doğum haberleri alacak değil-
dik ya!.. Haberler ya hastalık olacak ya ölüm...
Şükran Kurdakul'un, "Şairlerve YazariarSözlüğü'nü
açıyorum (5. Bası); adımız, sanımız var. 15 Şubat 1915'te
doğmuş. Benden beş yaş geçkin.
Bozkır ilçesinın Meyre Köyü'nde doğmuş. istanbul Per-
tevniyal Lisesi'ni bitirmiş. Yükseköğrenimini İstanbul Üni-
versitesi Edebiyat Faküttesı Türk Dili ve Edebiyatı Bölü-
mü'nde tamamlamış. Akhisar, Amasya, Eskişehir, Konya
ortaokul ve liselerınde öğretmenlık yapmış. Sonra kendi
isteğiyle emekliye ayrılmış. Yelken, Yedıtepe, Dost, Gü-
ney dergilerinde görünmüş. Bunlan içtenlikle anlatıyor.
Yayımlanmış yaprtları var:
Savrulmayı Bekleyen Harman (şiirler, 1953), Gözünü
Sevdiğım (şıırler, 1962), Altı Kardeşler (masallar, 1959), Ye-
di Devler (masallar, 1960), Üç Kızlar (masallar, 1963), Ma-
vı Gelin (masallar, 1966), Bektaşı Dediklerı (Metın Eloğlu
ıle birlikte Bektaşı fıkralarından şıir dilıyte söyleşiler, 1970),
Allı ile Fırfırı (TDK Çocuk Yazımı ödülü 1977).
Metin Eloğlu ıle birlikte Bektaşı fıkralarını ölçülü uyak-
lı yapınca çok ılgı topladı. Gerçı daha önce de Nasrettin
Hoca fıkralarını, La Fontaine öykülerinı ölçülü uyaklı ya-
zanlar vardı. Nazım Hikmet, Orhan Veli ustalar bunu de-
nemışlerdı.
Allı ile Fırfırı, daha fakültede ıken bıtirme tezıydi. Daha
sonra bıtirme tezını olgunlaştırdı, ödül kazandı. Şıirine ge-
lınce bir örnek verelım:
Radyolar söyler günlerce yazar
Kitaplar öyle dergıler öyle
Kışioğlu asmış güneşı gökyüzüne
Yıldızları bız vurmuşuz zmcire
Sözünü pek güzel ederler
Savaşla olgunlaşırmış kahramanlık
Gereklıymış birbirımızi yemek
Ben dağı sırtında taşıyanı gördüm
O gün bugün ölmediğıme gülerim
lyiden iyi iyi güzelden güzel
Sıcak yataklannı bırakıp nehırter
Ayaklanmış bir denıze akmak için
Buyruğumuza baş eğmışler
Allı evlenir Deli Bekır'le
Güllü boşanır It Oğlan'dan
Kıbns temsılcimız Izzet Rıza Yalın'ı da yitirdik, Tann'dan
rahmet dileyelim. Birkaç yıl önce Kıbrıs'ta safalı günleri-
miz olmuştu. Dört çocuk babası, alçakgönüllüydü...
BULMACA
KAİ'\AKÇA 1- İsmet lnonu'nun
TBMM'dekı konuşmaları - TBMM Tutanak
Dergısı -3l)'l(VI 92i - TBMMKulnır Sanat ve
YaunKurulu Yayınları-Ankara, IW22-Ha-
Uralar-tnönu tsmet- Ya\mahazırlayan Se-
lek Sabaha!ttn-2 kıtap-Biigı ia\ınevt- An-
kara 19X7
î- "Türkıve", Cumhunyet'ın 50 vı/ı/onu-
mu dolayısıy la Ajans Türk tarafından Türkçe
- Ingıhzce hazıriandı - lnönû, \aztvı bu hıtap
ıçın ozel olarak kaleme aldı
Yarın: Bayar, Orbay,
Karabekır, Kılıç
SOLDAN SAĞA:
1/ Bır gösterinin ya da ya- -|
nşmanın giderlerini, adı-
nın anılması karşıhğında 2
ödemeyi kabul eden kişi 3
ya da İcunıluş. 2/ Dar ve
kalınca tahta... Anadolu 4
Selçuklulan'nın üsluplaş- 5
tırdıklan dolaşık süsle-
me. 3/ Dolma yapmak 6
için haarlanan kanşım... 7
Bir motorda sızdırmazlı-
ğı sağlamak ıçın kullanı- 8
lan esnek metal parça. 4/ g
"Haydi Abbas — ta-
mam Akşam diyordun, işte oldu
akşam Kur bakahm çihngir sofra-
mızı" (Cahit Sıtkı Tarancı)... Biz-
mutun simgesi. 5/ Önemli tarihsel
olgu... İri ve boru biçiminde beyaz
ya da san renklı çiçeği olan bır süs
bitkısi. 6/ Hindular'ın kutsal kita-
bı... Yiğit. 7/ Yapma, etme... Düş-
man. 8/ Hakkâri'nineski adı. 9/ İri
taneli bir zeytin ansi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Sırplar'a özgü erik rakısı. 2/ Ek-
mek yapmak içinçeşitli tahıllann yasaca gerekli kanşım oranı...
Sazı kurmaya yarayan burgu. 3/ Argoda esrar... Deniz kenann-
da salaş ve dam gibi bannılacak yer. 4/ Eski dilde abn... Yaban-
cı. 5/ Bir gjda maddesi... Bir zekâ oyunu. 6/ KJavyeli bir çalgı...
Ayak, adım. 7/ Küba kökenli bir dans ve müzik... Sınır nişanı.
8/Sulannı bir denize ya da göle gönderen bölge... Köpek. 9/ Bir
içki... İri taneli bezelye.
VEFAT
Merhume Mukbile Donay ve merhum Ahmet Zeki
Donay'ın evlatlan, merhume Cemile ve Ali Tevek'in
damatları, merhum ve merhume Fahire - Fehmi
Tevetoğlu, Ümit - Tarık Yunusoğlu, Bahire - Ruhi
Deniz'in yeğenleri. Saime-Süheyl Donay'ın ağabey-
len, Yasemin-Verda Donay'ın amcalan, Fatma
Donay'ın eşi, Gaye-Raif Güven ile Selen Donay'ın
biricik babalan
Galatasaraylı 1272
ERTUĞRUL SÜHA
DONAY
30.10.1994 günü vefat etmiştir, merhumun cenazesi 2
Kasım 1994 Çarşamba günü (bugün) Teşvikiye
Camii'nde kılınacak öğle namazmı müteakip
Zincirlikuyu Mezarhğrnda toprağa
verilecektir.
AİLESİ