04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 KASIM 1994CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Mühendis ve mimarlar, ekonomik ve demokratik haklan ile ulusal sanayi için miting yapacaklar Ankara'da eylemgünü•Türk Tabipleri Birliği. Türk Dişhekimlen Birliği, Türk Eczacılan Birliği, Türk Veteriner Hekimler Birliği, Türk Hemşireler Derneği, Genel Sağhk-tş ve Tüm Sağlık-Sen temsilcilerinden oluşan bir heyet de, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'la özlük hakJanrnn düzenlenmesi için bir görüşme yaptılar. sanayi için bugün Ankara'da düzenleyecekleri miting için "demokrasi güçlerinden" destek istedı. Ertürk, "Mühendis ve mimarlar, ücredilerin, emegiy le geçinen, ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Türk Mühendis ve Vfimar Odalan Birliği (TMMOB) Gene! Sekreteri Alpaslan Ertürk, ekonomik ve demokratik haklan ile ulusal ülke sanayiinin can daman olan tüm namuslu \e onuriu çahşanlar için yürüyor" dedi. Türk Tabipleri Birliği, Türk Dişhekimlen Birliği, Türk Eczacılan Birliği. Türk Veteriner Hekimler Birliği. Türk Hemşireler Derneğı, Genel Sağlık-lş ve Tüm Sağlık- Sen temsilcilerinden oluşan bir heyet de, TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'la özlük haklannın düzenlenmesi için bir görüşme yaptılar TMMOB Genel Sekreteri Alpaslan Ertürk, dün yaptığı açıklamada. ülkenin sanayileşme ve kalkınma açısından yıllardır giderilemez bir uçuruma sürüklendiğini savundu. Türkiye'nin gelir dağılımındaki adaletsizlikler açısından dünyanın en geri 10 ülkesı arasında bulunduğunu belirten Ertürk, bugün düzenleyecekleri mitingle ilgili olarak şunlan söyledı: "20 yıMır kamuda çalışan üyelerimizin geçen yıl 650 dolara eş bir ölçüdc aldığı ücretlerin bugün 300 dolar civanna çekilmesidir. 19T7'deGa>TİSafiMiIli Hasıla'nın yüzde 37'sini alabilen ücretiiler, bugün sadcce yüzde 15 ile yetinmeye zoıianmaktadır. Bu gerçegin kaçınılmaz bir sonucu ülke sanayiinin gözden çıkanlmasıdır. lİlkemiz bir çrvi için bile dışa bağımlı halegetmiştir. Üretken bir Türkiye hayali yok ediliyor. Her türiü kirienme ve çürüme, toplumun genlerine yerleşiyor. Mühendis \e mimarlar bunun için yürüyor. 1995 bütçesiyle ülkenıi/in içine sokulmak istenen ipotegi engellemek için yürüyoruz. Mühendis ve mimarlar, ücretiilerin, emeğiyle geçinen, ülke sanayiinin can daman olan tüm namuslu ve onuriu çalışanlar için vüriiyor." Milli Savunma Bakanlığı'ıun yazısı üzerine askeri işyerlerinde uygulamalara başlandı. Yapılacak uygulamayla yüzlerce işçinin önümüzdeki günlerde işsiz kalması bekleniyor. Bu nedenle Gökük Tersanesi ve diğer askeri işyerlerinde büyük huzursuzluk yaşanıvor. Harb-tş Sendikası Şube Başkanı Bekir Yurdagül, çalışanların birlik \c beraberliklerini bozmamalarını istedi. Gölcük Tersanesi ve diğer askeri işyerierinde binlerce işçi huzursuz. Uygulama şok etkisi yarattı Askeri tersanede işçi kıymıı •Bakanhk Gölcük Askeri Tersanesi'ne^ gönderdiği yazıda ^ öncelikle, "yüzde 7Ö'in üzerinde sakat olan', 'zihinsel özürlü'/cahil kategorisine giren' işçileri çıkarma karan aldı AHMET KURT KOCAELİ - Milli Savunma Bakanlığı'nca Gölcük Tersanesi ve diğer askeri işyerierinde baş- arılan işçi çıkarma uygulaması şok etkisi yaptı. Bakanhk asken işyerlerinegönderdiği yazıda ön- celikle. "yüzde 70'in üzerindesa- DİSK Cenel Başkanı, Butce Yasa Tasarısı'nın işçi haklarını geri almayı amaçlachfrmı söyledi Parlamento emekçi karşısmda sınıfta kaldı katolan", "zihinsel özürlü","ca- hil kategorisine guvn" ışçıleri çı- tcarmâKaran ataı. Milli Savunma Bakanlıgı'nın 3 F.kim 1994 günliLi'e- Bakan Mehmet Gölhan imzalı "istih- dam fazlası işçiler" konulu yazı- sı gereğince uygulamaya başla- tılan işten çıkaımalar, Gölcük •Budak, 1995 Bütçe Yasa Tasarısf nın, kamu çalışanlannın ücretlerinin dondurulmasını, ikramiyelerin kaldmlmasını, binlerce işçinin memuflaştınlıp toplusözleşme düzeninden yoksun kalmasını, binlere geçici işçinin sö- zleşme düzeninden çıkarılıp asgari ücretle çalıştınlmasını öngördüğünü kaydetti. ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bü- rosu) - DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, 1995 bütçesinin olağan parlamenter rejim- rie yaytma gp^mp^inin nlanaklı nlmarfigını belirterek, "Ara rejim olasıhk dışı değü- dir"dedi. Tekstiî Sendîkası Adana Şûbesi'nde, DlSK'e bağlı sendikalann şube başkan ve yöneticikrinm de kat4d»g» bw basın toplan- tısı düzenleyen Budak, 1995 Bütçe YasaTa- sansı'nın, işçilerin 40 yılı aşkın süredirvar olan haklannı geri almayı amaçladığını, ka- mu çalışanlannın ücretlerinin dondurulmasını. ikramiyele- rin kaldmlmasını. binlerce ış- çinın memurlaştınlıp toplu- sözleşme düzeninden yoksun kalmasını, binlere geçici iş- çinin sözleşme düzeninden çıkanlıp asgari ücretle çalış- tınlmasını öngördüğünü kay- dederek şunlan söyledi. "Toplumun en büyük kesimini oJuşruran işçi ve emekçilerin asgari bir yaşam sürebil- melerini bile ortudun kaldıran 1995 yılı Dut- çe Yasa Tasansı'nın ulağan parlamenter re- Jimdeyaşama geçmesi mümkün degüdir. Bu tasan olağandışı yönetim biçimlerini dayatı- yor, bunu görüyoruz. 24 Ocak KararlarTnın 12 EyKH rejimi He yaşama geçirildiğini unut- madık. Bu bütçe yasa tasansı. 24 Ocak Ka- rarlan'ndan daha ağır sonuçlar yaratmaya adaydır. Bu tasan geri çekilmediği takdirde, bir ara rejim ya da teknokratlar hükümeri arayışımn yoğunlaşması olasıhk dışı değildir. Böy le bir gidişe seyirci kahnamaz, çünkü ola- ğandışı yönetim biçimleri Türkiye*ye büyük zarariar vermiştir." Hükümet ve muhalefe- tin demokratıkleşme \aatierini yerine geti- remediklerini vurgulayan ve "Bugünküpar- lamento, işçiler ve emekçiier karşısmda sınıf- ta kalmıştır" diyen DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak şöyle konuştu: "Toplumun bütün çalışan kesimleri ve on- lann demokratik örgütleri, demokratik, öz- gür vc buğımsız bir Türkiye için bir araya get- mek zorundadırlar. Demokratikleşme süre- cini bizzat üsttenen bir güç ve eyk»m birliği yaşama geçirilmelidir. Bu doğrultuda bir adım olan Demokrasi Platformu güçlendiril- melidir. 1995 yıhnda daha da agırlaşacağı betli olan sorunlarımı/ın çözümü, işçiler ve emekçiier olarak ortak bir mücadele sürecine gicmemizden geçmektedir." rinde çalışanlarda şok etkisi oluşturdu. 2 gün önce Gölcük Tersanesi'nden çıkartılan 6 işçi- ye, Harb-tş Sendikası Genel Başkanı tzzet Çetin'in girişimle- ri sonucu tekrar işbaşı >aptınldı. Yüzleree işçiyi kapsıyor BÜLENTECEVJT ; Harb-lş, ihraç karannın iptali için yargıya başvurdu Sendika kavgası mahkemelik Milli Savunma Bakanlıgı'nın yazısı üzerine uygulanmasına başlatılan işten çıkaımalar yüz- lerce işçiyi kapsıyor. Askeri işye- rinde istihdam fazlası işçilerle il- gili Milli Savunma Bakanlı- gı'nın yazısında şöyle deniliyor: - Emeklilige hak kazanmadıgı halde \erimsiz çalışması, mesle- ki bilgi yetersizliği, disiplinsizligi hastahğı nedeniyle işyeri verûni- ni düşürenlerle, işgücü fazlabğı ıluşturan işçilerin iş akitleri Iş .<anunu"nun 13. maddesi gere- ğince ihbar ve kıdem tazminatlı olarak fesh edflecek. - 1475 sayılı Iş Kanunu'nun 17/2. maddesine giren ahlak ve iyiniyet kurallanna uymayan haller kapsamında bulunan işçi- lerin hizmet akitleri öncelikle ıh- bar ve kıdem tazminatlan öden- meksizin fesh edilecek. - Yüzde 70'in üzerinde sakat olan işçiler, bir işte verimli çauş- ma yapabileceğini sağhk kurulu- mın raporuyla belgeleyemenler. zihinsel özürîü işçilerin \Bsal hak- lan \erilerek hizmet akitleri fesh edilecek. - Cahil kategorisine giren işçi- lerin (D.K.K.'nda 6 işçinin oku- ması yazması yoktur. 11 'ı okur yazar olup, ilkokul mezunu de- ğildir) hizmet akitleri fesh edile- cek. - İşten çıkarmalar bir defada ızami 9 işçi olacak şekilde uygu- bnacak. 9lu gruplar asgari üç iş günü arayla çıkarüacaktır. Emekli olan işçiler 9'lu grup kap- samında düşünülmeyecektir. - Toplu işten çıkarmaktan ka- çınılacak ve bu uygulama 31 Ocak 1995tarihinekadardevam edecek. ANTALYA-Jürk Harb-lş Sen- dikası'nın. "Türk-lş'in tüzelkişi- ligini zedelediği" ıddiasıy la kon- federasyon üyelığinden 6 ay sü- reyle ihracına ve Başkanlar Ku- rulu üyeliği görevinden el çekti- rilmesine ilişkin karar, sendika- nın iptal istemiyle yargıya baş- vurması üzerine. 'da\a sonuçla- nana kadar" durduruldu. Türk-lş Bakanlar Kurulu'nun Antalya'daki toplantısında yöne- timin Harb-tş'i çıkarmak isteme- si üzerine tüm üyeler toplantıyı terk etti. Harb-lş Başkanı İzzet Çetin, Ankara Iş Mahkemesı'nın 6 ay- lık ihraç karanna ilişkin Türk- lş'in karanna karşın yürürmeyi dufdurma karannı yönetime su- nunca, başkanlar ikinci kez tek- rar toplandı. Karann tebliğinden önce Başkanlar Kurulu'ndan çı- kartılmak istenen Harb-lş Sen- dikası Genel Başkanı İzzet Çe- tintoplantıya katılırken Harb-lş Genel Sekreteri ve Türk-tş De- netleme Kurulu üyesi Nuri Ayçi- çek, yönetim tarafından toplantı- dan çıkartıldı. Ayçiçek, Cumhuriyet'e yaptı- ğı açıklamada, toplantıya Harb- lş adına değil, Türk-lş Denetle- me Kurulu üyesi olarak katıldı- ğını vurgulayarak "Denetkme Kurulu üyesi olarak, Genel Ku- toplanıp, bu tavn değeriendiririz. Bu tavır, benim görevimi engelle- mez. Bundan sonra, tavnm baş- ka olacaktır. Bana saygısı olma- yana, ben de saygı duy nıam" dı- ye konuştu. İzzet Çetin'in, ihraç ve el çek- tirme cezalannın "hukukidaya- nağı olmadığınr ileri sürerek yargıya başvurması üzerine, An- ^arann hukuki dayanağı olmadığmı ileri süren Harb-lş Sendikası'mn Ankara 4. Iş Mahkemesi'ne yaptığı başyuru üzerine, dava sonuçlanana kadar ıhraç ve işten el çektirme cezalan hakkında 'durdurma' karan verildi. rula karşı sonımluyum. Türk-İş yönetimu beni toplantıdan çıkar- tarak, kendisini tartışılır hale ge- tirdi. Kendi kunıluna saygısı ol- mayan yönetimin, kendisine de saygısı yok. Türk-İş tarihinde böyle bir olay da yok. İşçi sınıfı adına utanç verici. Kınıyo- rum"dedi Ayçiçek. "Denetim Kurulu olarak, bundan sonra kara 4. Iş Mahkemesı. dün dava sonuçlanana kadar "ihtiyati ted- bir yoluyla işlemin durdurulma- sı" karannı verdı. Harb-lş Sendi- kası Gölcük Şubesi üyelennin, üzennde BayramMerâl'ın ısmi- nin yazılı olduğu bir tabutu yak- ması; Ankara Şubesi üyelerinin de Türk-tş Genel Merkezi önü- ne siyah çelenk bırakıp, "Meral başkanhğmdaki Türk-İş yöneti- mini"istıfaya davet etmesinden dolayı Türk-lş Disiplin Kurulu tarafından ihraç ve işten el çek- tırme cezalan verilen Harb-lş Sendikası, Disiplin Kurulu'nun Türk-lş Tüzüğü'ne uygun dav- ranmadığını ileri sürdü. Bayram Meral'in Harb-lş Ge- nel Başkanı İzzet Çetin'i kesin- lıkle toplantıya almayacağını açıklaması üzerine, konuyu Baş- kanlar Kurulu toplantısında gün- deme getiren başkanlar. yöneti- min "o>iamayapahm"sözü üze- nne toplantıyı terk ettiler. Top- lantı salonunda Bayram Me- ral'den başka Teksif-lş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, Demir- yol-lş Genel Başkanı Enver To- çoğlu dahil bırkaç kişiden başka kimse kalmadı. Bu arada İzzet Çetin'in ihraç karanna karşı yürütmeyı durdur- ma istemiyle Ankara tş Mahke- mesi'ne açmış olduğu davanın sonuçlandığı haberi gelince An- kara'dan faksla karar alındı. Karikatür ve Mizah Müzesi kapatıldı Kültür Servisi - Karikarür ve Mizah Müzesi, Kütüphane ve Müzeler Müdürü Yakup Kuloğlutarafından kapatıldı. Karikatürcüler Derneği'nin önerileriyle zamanın Beledıye Başkanı Bedrettin Dalan tarafından Saraçhane'deki Gazanfer Ağa Külliyesi'nde açılmış olan müze. sonraki Belediye Başkanı Nurettin Sözen yönetiminin destekleriyle hizmetini sürdürmüştü. Son belediye seçimlerinden sonra Kültür tşleri Daire Başkanlığı'na getirilen Şenol Demiröz, müze konusunda karikatürcülere aynı desteğin eksilmeden süreceği teminatını vermiş. bugüne kadar müzede yapılan çalışmalar da bu dogrultuda devam ermişti. Dün müzeye gidenler Kütüphaneler ve Müzeler Müdürü Yakup KuloğhTnun ımzasını taşıyan ve müzenin kapatıldığını bildiren biryazı gördüler. Saraçhane'de Fatih Tiyatrosu'nun karşısmda ve Bozdoğan Kemeri'nin dıbınde bulunan Gazanfer Ağa Külliyesi. 1989 yılında Istanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından bir karikatür müzesine dönüştürüldü. Karikatür Müzesi'nin temelleri ilk kez 1974 yılında atılmıştı. Gülhane Parkı içinde temel atma töreninden sonra Anıtlar Yüksek Kurulu burada inşaata izin vermeyince, Tepebaşf nda yanan Dram Tiyatrosu'nun yerinde bir yenı bir bina inşa edildi. 1975 yılında açılan ilk karikatür müzesinin ömrü yalnızca 5 yıl sürdü. 1980 yılında Karikatürcüler Derneği'nin kapatılmasının ardından Tepebaşı tstanbul Sergı Sarayı yapılmak üzere Karikatür Müzesi yıkıldı. Müzenin mallan bir süre çuvallarla bir depoda saklandıktan sonra Perşembepazan'ndaki bir işhanına aktarılmıştı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Yalpaya Brakmak. Temmuz ayında "Garip Şeyler" başlığıyla yazdığım bir yazıda, çok ilginç birolaya değinmiştim. Belki anımsayan- lar vardır ama, ben gene de kısaca özetleyeyim. özelleştirme kapsamı içinde bulunan PETLAS'ın satışı için açılan ihalede, 8 trilyon 790 milyar lira fiyat veren Taş- çılar Tıcaret'in sahibi Abdülcemal Taşçılar'ın isyan ve it- hamlannı dile getirmiştim. Gerçekten Abdülcemal Taşçı- lar, Özelleştirme Idaresi Başkanlığı'nı ağır bir biçimde suç- luyor ve teklif verme süresinin dolmasına rağmen, özel- leştirme tdaresi Başkanlığı'nın 2 trilyon 450 milyar teklif veren Iranlı Nadir lmpex ve Teknotext firmalarıyla pazar- lığa oturmasını sert bir dille eleştiriyordu. "Fabrikalan adeta yok pahasma satmak için özel çaba harcıyoıiar" diyordu Abdülcemal Taşçılar, "Yazıktır, dev- lete yazıktır. PETLAS'ın 1200 işçisine yazıktır." Ben de, "Nerede medya aslanlan?" diye sormuştum. "Ellehnde kameralar insanların kapılanna dayanan ve cumhuriyet savcısı edasıyla insanlan sorguya çekmeye cüret eden 'reality show kahramanlan nerede? Neden Yaramancı'n/n kapısına dayanmıyoriar?" Yazımı şöyle sürdürmüştüm: "PETLAS'ta sözü edilen iki teklif arasındaki fark, 6 trilyon 340 milyar lira. Eğer bu haberdeyazılanlaryalansa, özelleştirme Idaresi Başkan- lığı'nın ve Başkanı'nın kıyametleri kopartması gerekir. En ufak bir hakarette milyarlık tazminat davası açan bu ku- ruluşlar, böylesine ağır bir itham karşısmda, acaba neden susmayı yeğliyortar?" Aradan aylar geçti. Çıt yok. Eğer bu haber doğru ıdiy- se, yeryerinden oynamalıydı. Yaramancı görevinden alın- malı, mahkemelerde sürüm sürüm süründürülmeliydi. Eğer Abdülcemal Taşçılar'ın söyledikleri yalan idiyse, bu kez Yaramancı onun yakasına yapışmalıydı. Mahkemele- re vermeliydi. "Bunlan nerden uyduruyorsun?" demelıy- di. En azından kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapmalıydı. Ama yukarıda söylediğim gibi "çıtyok?" Ne Yaraman- cı, Taşçılar'a bulaşıyor, ne de devlet Yaramancı'nın ya- kasına yapışıyor. Yakasına yapışmak ne kelime, aynı görevi üstün bir görev aşkıyla sürdürüyor... Bu tür olaylar yıllardır yalpaya bırakılıyor". Aslında de- nizcilikle ilgili deyimleri pek bilmem. (Bunlar Mümtaz Soy- sal Hoca'n/n uzmanlık alanına girer.) Ancak bu yalpaya bırakma deyimini pek severim. Fırtınalı bir havada, fırtına- nın "üzerine gitmek" yerine, fırtınayı "geçıştırmek" anla- mına geliyor. hskiaen basınımızda "fikri takip" diye bir anlayış, güzel bir gelenek vardı. Bir gazeteci herhangi bir soruna el attı mı; şu ya da bu biçimde sonuç alana kadar peşini bırak- mazdı. Zaten gazete yayın yönetmenleri de buna izin ver- mezlerdi. O muhabirin canına okurlardı. Şimdi nerede böyleleri?.. Basınımız "medya" admı alınca, ya da med- yanın bir parçası olunca, bu tür anlayışlar rafa kalktı ve bu tür gelenekler "out" oldu. Bir süre önce; bir zamanlar Zeynep Özal'la evli olan genç bir müzisyen, anılannı yazmıştı. Bu anılarında Efe Özal'la aralannın bozulma nedeni olarak "Hakkım olan ya- sal komisyonumu vermedı'" demişti. Birçok gazeteci ola- yın üzerine gitti, "Arkadaş sen kimsin? Kimden komisyon alıyorsun ve bu komisyon nasılyasaloluyor?"diye sordu- lar. Elbette yanıt gelmedi. Bu mesele de yalpaya bırakıl- dı. Engin Civan'a sıkılan kurşunların ortaya saçtığı pislik- leri nasıl temızleyeceklerini merak ediyordum. Yavaş, ya- vaş işin sonu görünmeye başladı. Ama öyle açıklamalşr yaptılar ki, kargalar güter. önceleri birbirlerini hıç tanırtta 1 - 1 dıklannı iddia eden insanlar, neredeyse kader ortağı çık- tılar. Bizi kimlerin, nasıl yönettiğıni anlar gibi olduk. Ama bu mesele de yalpaya bırakıldı. •'• Bir mafya babası, kendisine telefon eden hanımın eski cumhurbaşkanının eşi olduğunu iddia etti. Elbette yalan- landı. Ama teknoloji burada işleri kanştırdı. Telefonun o ev- den açıldığı ispatlandı. Bu kez de, "Benim evimden bir başkası açmış" açıklaması yapıldı. Sanki^olgeçen hanı... Bu vesile ile ayda 35 milyon lirayla geçindiğini iddia eden bu hanımın evinde 25 telefon olduğunu öğrendik... Bu işin üzerine de kimse gitmedi. Bu da yalpaya bırakıldı. Ahmet özal malvarlığını açıklayacağını defalarca söy- ledi. Ama birtürlü bu sözünü tutmadı. Yalpaya bıraktı. "77- cari sırlanmı açıklarsam pazariıkta güçsüz kalırım "diyor. Sanki pazarlık masasına oturduğu adamlar salak. Tüm olasıltkları eriine boyuna incelemeden oturuıiar mı masa- Ahmet uzaı ın televızyonuna talip olurlar mı? Ahmet 'zal, arada sırada "önemli açıklamalar yapacağım" diye-Srek, bintennfnyüTeğfnf hopfatryor ama, arkasını gefirmıyor. Bunu da yalpaya bırakıyor. Birileri bir şeyjeri yalpayabırakırken; bir yerierde sertrüz- garlar esiyor ve fırtına gitgide sertleşiyor. Gün gelecek, yal- paya bırakmak dakurtarmayacak bunlan. Hem de, o gün- ler fazla uzak değil gibi... AtatürkHeykeli söküldü Kayseri Cumhuriyet Mey dam'nda bulunan ve bundan iki yiİ önce şeriatçı güçler tarafından tahrip edilen Atatürk Heykeli'nin yerinden sökülme işlemi tamamlandı. Anıtın sökülüp Anadolu Fuanna nakledilmesi çalışmalanm izleyen Kavseri Nalisi SafFet Ankan Bedük, "Czerinde rolyefler bulunan kaide de parçalara ay nlıp yine aynı yöntemle fuar alanı içine taşınacak. Parçalar burada birieştirildikten sonra anıt, eski haline getirilerek fuar önündeki alanda düzenlenecek törenle açüacak" dedi. (Fotoğraf: RECEP BULUT) Mehmet Altan'a mahkûmiyet ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Eski Kültür Bakanı Fikri Saglar'ın başdanışmanı ve Sabah gazetesı yazan Mehmet Altan, gazetemiz yazarlanndan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'ya 75 milyon lira manevi tazminat öde- meye mahkûm edildi. Ahmet Taner Kışlalı "Danış- man, Bakan ve Said-i Nursi^baş- lığıylayazdığı 11 Ağustos 1993 tarihli makalesinde, Prof. Dr. Mehmet Altan'ın üniversitede verdiği ders sırasında Atatürk'e ve cumhuriyete sert eleştinler yönelttiği ve alay ettiğini. karşı çıkan öğrencileri de "Resmi ta- rihin irdelenmesine tahammül göstermek zorundasınızrt diye azarladığını anlatmıştı. Aynı ola- yın Hürriyet gazetesi yazan Emin Çölaşan'ın makalesinde de yer alması üzerine, Mehmet Al- tan, "Prizma" adlı köşesinde iki yazara verdiği yanıtta, şu nitele- meleri kullanmıştı: "İki alçak, sefiller, yeteneksiz- ler, Vatan-MUlet-Sakar\a ed«W- yatının ajanlan. demokrasi düş- manlan, karanlık yüzlü efendile- rinin emirieri ile hareket edenler. bırakın profesör olmayı, eski köşklerde kapı uşağı bile olamaz, Türkiye bürokratik ve militarist ülke oİmasaydı bu alçaklardan il- ki ne bakan, ne de profesör olabi- lirdL" Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davada. olayın geliştiği derste bulunan öğrenciler de tanık olarak din- lendi. Sabah gazetesinde yayım- lanan yazıda, Kışlalı'nın kişilik haklanna saldında bulunulduğu- na karar veren mahkeme, Al- tan "ı, 75 milyon lira manevi taz- minat ödemeye mahkûm etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle