23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM 1994 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Benim üniversitem 12 Eylül 1980 darbesi vc YÖK sistemiyle 14 yıldır susturulan, denetim altma alınan, yorlaştınlan ve hatta çökertilen üniversite, adeta toplumun dışına itılmiş, toplumla olan bağları kopanlmış ve işlevlerini yerine getiremez bir kurum durumuna getirilmiştir. Prof. Dr. İ. ARMAĞAN Topiumbüimci, DEÜ atei Sanatlar Fakültesi ivme kazandıran ve toplumsal sorum- luluğunun büincindeolan insandır. Bi- lim adamu aynı zamanda bireysel so- runlannı aşmış, kişisel kaygı ve kor- kulan olmayan. özgürce düşünen, öz- gürce tartışan ve özgürce araştırarak iireten insandır. Aç kalan, insanca bir yaşam düzeyine sahip olmayan, aile- sinin günlük geçimini bile sağlaya- mayan, görevini yapacak olanaklara sahip olmayan bir öğretim üyesinin, topluma ışık saçması elbette kolay değildir. '12 Eylül felsefesi ve YÖK zihniyeti'yle 14 yıldır beyni yıkanan. bilim üretme şöyle dursun, düşündü- ğünü söylemekten korkan. hakkını aramaktan korkan bir bilim adamı- nın, topluma ışık tutmasını nasıl bek- leyebiliriz? 12 Eylül Anayasası, YÖK Yasası ve yönetmelikleri yürürlükte> - ken üniversite ögretim üyelerinın de- mokratik bir tepki içine girmesi bile kolay değildir. Sayın Cumhurbaşka- nımızın Ekim 1994'te bir konuşma- sında. "Kendi hakkını aramaktan korkan insanlar, hiçbir zaman bu hak- lara sahip olamazlar" deyişine uygun olarak öğretim üyelerinin hak arama- lannı da doğal karşılamak gerekir. Iş- te 14 yıl sonra adeta kış uykusuna yat- mış ya da yatırılmış olan üniversite- lerimizin, toplumsal sorunlar konu- sunda olmasa bile, demokratik-özerk üniversite ve özlük sorunları konu- 9 % zerk-demokratik üni- O versite ve özlük lıaklan gerekçesiyle başlayan üniversite öğretım üye- lerinin eylemleri, yurt çapında yaygınlaşırken çağdaş üniversite ve üniversitenin toplumsal görevi üzerinde birlcezda- hadüşünme zorunluluğumuz vardır. 12 Eylül 1980 darbesi \e YÖK sis- temiyle 14 yıldır susturulan, denetim altına alınan, yozlaştınlan ve hatta çö- ktrtilen üniversite, adeta toplumun dışına itilmiş, toplumla olan bağlan kopanlmış ve işlevlerini yerine geti- remez bir kurum durumuna getiril- miştir. Oysa üniversite bir toplumun en önemli kurumlanndan biridir; top- lumsal değişmenin motorgücüdürve hatta toplumun düşünen beynidir. Bu nedenle çağdaş demokratik toplum- iarda üniversite, toplumun en seçkin, en özerk kurumlanndan bin oldugu gibi toplumsal sorunlara da en duyar- lı olan ve cözüm önerileri üreten ku- rumudur. Üniversite, ürettiği bilgiler- le toplumu aydınlatan, topluma yol gösteren kurumdur. Doğaldır ki böy- le bir yapı içinde yer alan bilim ada- mı da öğretim üyesi de toplumun say- gı duyulan, sözü dinlenen seçkin ke- simlennden biridir. Bilim adamı. ev- rensel düzeyde düşünen, bilgi ve tek- noloji üreterek toplumsal değişmeye sunda seslerini ilgililere ve kamuoyu- na duyurmak üzere bir e\ lem içine girmiş olmalarını bir uyanış, olumlu bir gelışme olarak değerlendirmek gerekir. Başkabirdevişle. 1991 yılın- dan bu yana koalısyon hükümetleri- nin programında ve demokratikleş- mepaketi içinde \er alan demokratik- özerk üniversite yasasının bugüne dek çıkanlmamış olması \e üç yıl gi- bi uzun bir süre gündemde olması, özlük haklan ile ilgilı yasa tasarısının Meclisgündemindebekletılmesi, öğ- retim üyelerini umutsuzluğa ve tepkı göstermeye zorlamıştır. Bu demok- ratik hak arama girışimını ya da tep- kiyi, üniversite ve toplumun gelece- ği açısından güzel bir olay, umut ve- rici bir başlangıç \e olumlu bir dav- ranış olarak değerlendirmek gerekir. Kamuoyunun bunu böyle degerlen- dirmesi de bunun açık kamtıdır. Bu tutumun sosyolojik anlamı, 15 yıl aradan sonra üniversite öğretim üye- lerinin birer dev let memuru olmaktan çok. birer bılım adamı olduklannın farkına varmaları. sorunlanna ve üni- \ersiteye sahip çıkmaları \e toplum- sal görevlerinin bilincine varmaları- dır. Öğretim üyeleri ilk kez yığınsal olarak üniversıtesorunlarını, demok- ratik üniversite özlemlerini dile geti- riyorlar ve bunu yaparken de aslında eğitim ve öğretimi özünde aksatmı- yorlar. Öğretim üyeleri çağdaş bir üniversite ıstiyor. yani "Üniversîtemi istiyommv> dıyorlar. Ünıversitelerin ve toplumun özlemini duyduğu ünı-* versıte. benim üniversitemdır. # Benim üniversitem. bilimsel araştırma ve inceleme yapan, bunu yapabilecek ortam ve olanaklara sa- hip olan üniversitedir. 9 Benim üniversitem, uluslarara- sı düzeyde bilimsel bilgi ve teknolo- ji üreten üniversitedir. Toplumun bu konudaki gereksinimlerine yanıt ve- ren üniversitedir. # Benim üniversitem, kültür üre- ten ve üretilen demokrasi kültürünün yaygınlaşmasını sağlayan üniversite- dir. # Benim üniversitem, topluma. top- lumsal kurum veörgütlere, siyasal partı- lere. toplumsal sorunlar konusunda da- nışmanlık yapan üniversitedir. 9 Benim üniversitem. her şeyın öz- gürce tartışıldığı. özgür tartışma \e ele^- tiri ortamına sahip olan üniversitedir. # Benim üniversitem, çağdaş dü- zeyde ve bilimsel yöntem ilkelerine uygun bir eğitim-öğretim yaparak toplumun gereksinim duyduğu üst düzeyde insan gücü yetiştiren üniver- sitedir. # Benim üniversitem. toplumsal sorunlara duyarlı olan ve kendi uz- manlık alanı ile ilgili toplumsal konu- larda çözüm üreterek politikacılara ve karar alıcılara yol gösteren üniver- sitedir. # Benim üniversitem, korkular- dan, tabulardan, kişisel çıkarlardan annmış olan üniversitedir. # Benim üniversitem. demokratik üniversitedir. 12 Eylül zihniyetinden. YÖK sisteminden ve YÖK'ten çok YÖK'çü olan yöneticilerin sultasın- dan kurtulmuş üniversitedir. # Benim üniversitem. toplumdan kopuk değil. toplumla bütünleşmış üniversitedir. # Benim üniversitem, korku de- ğil. sevgi ve toplumsal bilincin ege- men olduğuüniversitedir. YunusEm- re'nin dediği gibi "İlim ilim bilmek- tir. ilim kendin bilmektir." # Benim üniversitem; üniversite öğretim üyeleri, demokratik hak ve istemlcrini dıle getirdılcr diye yöne- ticilerin 12 Eylül yasalarına sığınarak meslektaşları hakkında kovuşturma- yı. Demoklesin kılıcı gibi kullanma- yı akıllanna bile getirmedikleri üni- versitedir. # Benim üniversitem, halkımın ve toplumumun özlemini duyduğu üni- versitedir. # Benim üniversitem. düşüncenın suç sayılmadığı birortamın ünıversi- tesidir. 0 Benim üniversitem, demokrasi- nin bütün kurum ve kurullannın işle- diği bir toplumun üniversitesidir. # Benim üniversitem, toplumumu 21. yüzyılın bilgi toplumuna taşıya- cak üniversitedir. Kanımca. öğretim üvelerimizin de- mokratik tepkilerinin özünde böyle bir üniversite özlemi vardır. Bu öz- lem. hükümet programında öngörü- len üniversite modelınden de farklı değildir. Nitekım 49. ve 50. Cumhu- riyet hükümetlerinın programında "Hükümetimiz, evrensel standartia- nn kabul gördüğü özgür, özerk, mali olanaklan en iyi duruma getirilmiş bir üniversite anlavışını Türkiye'ye kazandıracaktır... Universitelere bi- limsel ve yönetsel özerklik tanınarak V ÖK sistemi kaldınlacak, \ ükseköğ- retim kurumlannın. kendi içlerinden seçtikleri organlar eüyle vönetilmesi sağlanacaktır" denmektedir. iştc öğ- retim üyeieri. bu görüşlerın yaşama geçirilmesi için ilgilileri uyanyorlar. PENCERE ARADABIR METİN ERKSAJM Dil ve Din "Dünden Bugüne Türk/erde Dil ve Din" Türk diline, Arap dilinden yapılan dınsel konulu çeviri olgusunu ve bu olgudan kaynaklanan dinsel düşünceyi altüst eden bir ki- tap... Cengiz Özakıncı'nın bu kitabı; vazgeçılmez, zorun- lu kesin bir 'başucu kitabı'. Özakıncı bütün Türk dili kar- şıtı, Arap dili yandaşı, Fars dili yandaşı, bağnaz, tutucu yo- baz, karayobaz, karaaydırı, köktendilci, köktendinci; dil- bilim ve dinbilim; akıllannı, bilgilerini düşüncelerini, öğre- titerini, kuramlannı, kurallarını, yargılannı, yasalarını hallaç pamuğu gibi allak bullak ediyor. Özakıncı yöntembilimsel düşünce (metodolojik düşünce), eytişimsel düşünce (di- yalektik düşünce), kuramsal düşünce (teorik düşünce) dizgeleri (sistemleri) kapsamında düşünerek bilimsel bil- giler oluşturup 'Dünden Bugüne Türklerde Dil ve Din' ad- lı kitabını yazmış. Ulusal ve evrensel kültürlerde bu nite- likte yazılmış kitaplar azınlıktadır. Her bilgi bilimsel bilgi değildir. Her düşünce bilimsel dü- şünce değildir. Bilgiler ve düşünceler, ancak bilimsel yön- temler içinde bilinip düşünülüp algılandıkları zaman bilim- sel bilgi ve bilimsel düşünce olgusuna dönüşürfer. Öza- kıncı kitabında; dilbilim ve dinbilim kapsamında, Türk di- iine Arap dilinden yapılan dinsel çevirıler konusunda bi- limsel bilgiler içeren çok önemli yargılar ve kuramlaroluş- turmuştur. Ülkenin, ulusun, devletin, cumhuriyetin, laikli- ğin, Türklüğün, Atatürk'ün, aklın, bilimsel bilginın, hılım- sel düşüncenın; cahil, gafil, karayobaz, karaaydın düş- -trıantemtftyerdon mantar biter gibi çoğaldığı ve Türk top- lumunu zehirlediği bu zamanda Özakıncı'nın kitabı, bir panzehir gibi algılanacaktır. Türk dili tarihinin en sert devrimcisi Karamanoğtu Meh- met Bey, 13 Mayıs 1277 tarihli ünlü Konya buyrultusun- da şöyle buyurmuştu: "Çargâhta, bargâhta, divanda, meydanda bundan böyle Arapça, Farsça konuşulmaya- cak. Yalnız Türkçe konuşulacak. Bu buyruğuma uymayan- ların dilleri kesilecek." Yüzyıllar boyunca Türk bilimcileri haklı olarak coşturan bu buyruğu, Karamanoğlu ne yazık ki Fars ve Arap dillerinden aldığı sözcükleri kullanarak ver- mişti. Karamanoğlu Türk dili sözcüklerini kullanarak bu buyruğunu şöyle verebilirdi: "Dörtyanda, konutta, konak- ta, alanda..." Fakat bu tarihlerde Farsça ve Arapça söz- cüklertümü ile Türk diline egemen olmuştu. Karamanoğ- lu'nun bu buyrultusunu vermesinin nedeni de Türk dilini kaplayan Arapça ve Farsça sözcüklerdi. Araplar, binlerce yıl önce Grek dilinden Arap diline el ile yazılmış Grekçe düşünce ürünlerini çevirmişler. Grek dili ile yazılmış bu el yazmaları sonradan yok olmuş. Arap dili ile yazılmış el yaz- malan korunmuş. Batı'nın Grek dilinden Arap diline çev- rilmiş bu Grekçe yazılmış düşünce ürünlerini Arap dilin- den kendi dillerine çevirip 'aydınlanmaya' başladığı sıra- daTürklere egemen olan düşünce, özellikle dinsel konu- larda Arap dilinden Türk diline çeviri yapılamaz yargısıy- dı. Bu yargı Türklerin Türkçeyi boşlayıp Arapça ögrenme- sini zoriayan bir yargıydı. Karamanoğlu'nun trajik çelişki- sinin kaynağında, softaların zorlayıcı dinsel baskılar ile "Bilinmesi gerekir" dediği Arapça, Selçuk devlet ve kül- tür dili olarak kullanılan Farsça ve bu nedenlerden ötürü kullanılmayan Türkçe vardır. Özakıncı, Arap dili ve Fars dili taraftartannın Türk diline karşı yüzyıllardan beri yaptıklarını, hıyanet ve kötülükleri çarpıcı bir biçimde anlatmaktadır. tLAN T.C. AFYON 2. ASLtYE HUKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN DosyaNo:1994 309 Davaa: TEK Genel Müdürlüğü Ankara Vekili: Avukat Adil Yılmazaslan Afyon Davablar: 1 - Fevzi Erkoç, 2- Makbule Cambaz, 3- Mustafa Zora, 4- Resul Savsar, 5- Nurettin Demirer Cavit oğlu. Kusura Köyü Sandıklı Afyon Dava: Cebri tescil Duruşma günü: 6.12.1994, saat 09.00 Davaa idare vekili dava dilekçesinde Afyon Merkez Susuz Köyü Bozyer mevkiinde kain 8 cilt. 775 sayfa, 776 parsel sayılı davahlar adı- na tapudakayıth taşınmaan 960m J "lik kısırunın40.000-TL bedelli mukabilin müvekkili idare adına tapuya tstimlak Kanunu uyannca cebren tesciline karar verilmesini istemiştir. Davab Nurettin Demirer'in duruşma günü olan 6.12.1994 günü saat 09.00'da bizzat duruşmaya gelerek ibraz etmek istediği delillen ile birlikte davayı takip etmesi ya da kendisini temsilen bir vekil gön- dermesi, gelmediği >a da kendisini temsilen bir vekıl göndermediği takdirde yargılamanın yokluğunda yapılıp karar verileceği davalı Nurettin Demirer aduıa ilanen tebliği olunur. Basın. 52544 Türk Hava Yolları, 61 \ıllık deneyımı. A-340, A-310. B-737 RJ 100 gıbı ucaklardan kurulu genc fılosu>la. teknık ustunlügu \e mukemmel servısıyle, uluslararası duzevde Fırsı Class. Busıness Class u>gu!amaları\la sureklı gelı^en ha\aşolumu;' Yumçıne surıdışına uı,arken. ulusal ha\a\olunu;u ^ Ne Yapsan, Ne Etsen Dikiş Tutmuyop... Bir mahkeme, tutucu da olabilir.. Devrimci de.. İlerici de olabilir.. Gericide.. Çünkü yargıç, elindeki yasaya göre karar verir. Şeriat yasaları geçerliyse. yargıç ortaçağ düzenini koruyucu işlevıni yürütecektir. Evrensel demokrasi hukukuna dayanan yasalara gö- re karar veren yargıç, çağdaşlığın bekçisi sayılmalıdır. • 82 Anayasasfnda antidemokratik pek çok hüküm var; ancak, 61 Anayasası'nm içeriğinden yansıyan çağdaş il- ke ve kurallar da eksik değil; yer yer saytalara serpil- miş... 82 Anayasası, yamalı bohça gibi... Anayasa Mahkemesi, 82 Anayasası'na dayanarak, si- yasal partılerın çiğneyip geçtikleri hukuk devletinin te- mel ilkelerini korumaya çalışıyor. Iki örnek: 1) Çiller'in başkanlığındaki koalisyon hükümeti, özel- leştirme konusunda Meclis'ten 'Yetki Kanunu'nu geçir- mişti. Bu yasaya göre, siyasal iktidar, KHK (Kanun Hükmünde Kararname) çıkarmak yöntemiyle KİT'leri haraç mezat satacak, belki de 'kirli toplum'da Cumhuri- yet tarihinin en büyük yağmasma yol açılacaktı. Anayasa Mahkemesi 'Yetki Kanunu'nu iptal etti; hem hukukun gereğini yerine getirdi, hem Türkiye'nin yağ- malanmasını engellemiş oldu. Medya, Anayasa Mahkemesi'ne saldırıya geçti; kara- lama kampanyası açıldı: "Ülkeyi yargıçlar mı yönete- cekti?.. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, kendisini ne sanıyordu?.. Devleti kaç trilyonluk zarara sokmuştu?.. Bu mahkeme, çağdışına düşmüş bir kurumdu." Kısa sürede gerçek ortaya çıktı. Koalisyon hükümeti, yeni bir 'Özelleştirme Yasası' hazırladı. özelleştirmenin temel ilke ve kuralları saptandı. Kamuoyu, bu işin Batı- da böyle yapıldığını öğrenmekfırsatını buldu. 2) Meclis çoğunluğu, koalisyon hükümetinin başı çek- mesiyle, -anayasa gereği- ara secim yapmaya karar verdi- Boş bulunan milletvekillikleri için, 4 Aralık 1994 günü, seçmen sandık başına gidecekti. Ancak ara seçim için çı- karılan yasa, eşitlik ilkesi ve genel oy kuralı bakımın- dan 82 Anayasası'na ters düşüyordu. Ara seçimde ağırlığı oluşturan Güney- doğuda, zoraki göç yüzün- den seçmenler sandıkları- na uzak düşmüşlerdi; yapı- lacak iş, bu açığı kapatarak seçimleri gerçekleştirmek- ti. Ama kimse umursamı- yordu... Koalisyon partileri, ne olursa olsun, sandıktan çık- mak istiyorlardı. Medya, öteden beri hukuk mukuk, seçmen meçmen, demok- rasi memokrasi diye dert- lenmemiştf; ara seçimlerin düzenlenişi anayasaya uy- gun muydu, değil miydi? Kimsenin ilgisini çekmiyor- du. Anayasa Mahkemesi, evrensel demokrasi huku- kuna uyumlu bir karar ala- rak, siyasal iktidara, Meclis çoğunluğuna ve kamuoyu- na 'hukuk' diye bir kavra- mın varlığını anımsattı. Diyarbakıra Istanbul'- dan atanmış devlet memu- runun oyunu kullanabile- ceği, ama Güneydoğu'daki niyarhakır'a zoraki göçmüş köylünün oy ata- mayanağı hir sandıktan çı- kan sonuç, geçerli olamaz- dı. * Medyanın yazdığına gö- re, 4 Aralık ara seçimleri suya düşünce, Çiller'in morali bozulmuş'; Başba- kan demiş ki: "Oyuna geldim!.." Oyun, oyun, oyun... Aklımız fikrimiz oyunda, oyun etmekte, oyun oyna- makta, oyun kurmakta... Hukuk mukuk, seçmen meçmen, demokrasi me- mokrasi ne yazar? Her şe- yimiz oyun üzerine kurgu- lu!.. Ama oyun da tutmuyor ki!.. Çiller ne yapsa yüzüne gözüne bulaştırıyor, ne yapsa Anayasa Mahke- mesi'nden dönüyor, ne yapsa dikiş tutmuyor... Peki, neyapmalt?.. Haydi, yeni oyunlara!.. Turk Ha\a \olları, Turkı>e"\ı Dunyaya Taşır! Turk Hava Villan cıvle bir uçuş agına sahip kı. hıımetı \urdun hemen her noktasına ula^tınyor Yundışı seferlerı ıse. dun\a ı;apında' Uzakdogu dan Orıadogu >a. A\ rupa'dan Asya \a Amenkaja Ustelık. mukemmel baglantılarla Ornegın. Nurnbergıen Anadolu da 22 noktava sadece Turk Hava "lollan ulaşabıhr İNTERMEZZO ( TÜRK HAVA YOLLARI Zihni Çetiner yönetimindeKi Intermezzo, öğle ve akşam yemeklerinde sizleri bekliyor. Her Cuma-C.tesi Flüt dinletisi FATOŞ Asmalı Mescit, No : 17 Tunel Tel: 293 28 68 LİSAN ÇÖZÜM Bizimle İngilizce sorununuzu çok kısa, zamanda çözebilirsiniz. Lütfen bizi arayın. Tel: 349 59 38 BahariyeCd.62/3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle