05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 KASIM 1994 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Gelirlerin, rektör ve yöneticiler arasında yasalara aykırı olarak dağıtılması tepkilere yol açtı Tıpta döner sermaye oyuraı HAFTAYA BAKIŞ ASUMAN ABACIOĞLU İZMİR-Tıp fakülteleri. döner serma- ye gelirlerinin dağıtimındaki haksızhk- larnedeniyleçalkalanıyor. Gelirler, baş- ta rektörler olmak üzere yönetjcilerin çıkanna göre ve yasalara aykın olarak, 'keyfikriterlerle'çalışanlararasındaadil olmayan bır biçımde dagıtılıyor. Yasa- ya göre, rektör ve yöneticiler ile öğre- tim üyelerinin döner sermaye gelirin- den eşit oranda pay almalan gerekirken. uygulamada. yöneticiler ve ögretim üyelerinin aldıklan pay arasında derin uçurum bulunuyor. Döner sermaye ge- lirinin dağılımındaki adaletsizlik, ana- bilim dallan arasında da gözleniyor. Dö- ner sermaye gelirlerinin dağıhmına iliş- jcin aynı yasa söz konusu iken, bazı üni- versiteler farklı uygulamalara gidiyor. Böylece rektörlerin. yakın çevresine çı- kar sagladığı ve YÖK'ün buna seyirci kaldığı vurgulanıyor. Tıp fakültelerindeki döner sermaye • İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa ve Çapa tıp fakülteleri ile Ege, Dokuz Eylül, Osmangazi, Cumhuriyet ve Gaziantep üniversiteleri tıp fakültelerinde döner sermayeden yöneticilere yüzde 200, öğretim üyelerine ise yüzde 60 ile 80 arasında pay verildiği öne sürüldü. gelirlerinin, başta rektörler olmak üze- re yönelici konumundaki kişiler ile öğ- retim üyeleri arasında yasalara aykırı olarak 'adil olmayan' biçımde dağıtıl- ması, bazı öğretim üyelerini harekete geçirdi. Bu öğretim üyeleri adına bir açıklama yapan EÜ Tıp Fakültesi Has- tanesi'nin kurucusu ve eski dekanlar- dan öğretim üyesi Prof. Dr. İsmet Kök- türk, yasalara göre yöneticiler ile öğre- tim üyelerinin. ayrım olmaksızın döner sermaye gelirlerinden eşit oranda pay almalan gerekirken İstanbul Üniversi- tesi Cerrahpaşa ve Çapa tıp fakültelen ile Ege, Dokuz Eylül, Osmangazi, Cumhuriyet ve Gaziantep üniversitele- ri tıp fakültelerinde döner sermayeden yöneticilere yüzde 200, öğretim üyele- rine ise yüzde 60 ile 80 arasında pay ve- nldiğini bildirdi. Diğer yandan L'ludağ. Çukurova. Trakya, Ankara. Atatürk ve 19 Mayıs üniversiteleri tıp fakültelerinde yöneti- cilerle öğretim üyeleri arasında aynm yapılmaksızın döner sermayeden maaş- lan oranında pay verildiğini vurgulayan Prof. Dr. Köktürk. "Bu üniversitelerde- ki uygulamalar yasaya ve > önetmelikle- re uygun düşmektedir" dedi. YÖK seyirei kahyor Prof. Dr. Köktürk, yasal mevzuata uyulmayan İstanbul. Ege, Dokuz Eylül. Osmangazi, Cumhuriyet ve Gaziantep tıp fakültelerinin döner sermaye işlet- melerinde değişik kliniklerdeki öğretim üyelerinin döner sermayeden aldıklan paylann maaşlannın yüzde 60 ile yüz- de 200'ü arasında değiştiğini. bu farkın asistanlar ve döner sermayeden yararla- nan diğer personelede yansıtildığınıbe- lirtti. Prof. Dr. Köktürk, YÖK'ün tüm de bunlara seyirci kaldığını söyledi. Bu yasadışı uygulamalar sonucunda aynı fakültedebazı bilim dallannın 'özel sektör' gibi faaliyet gösterirkcn diğer- lerinin 'devlet sektörü' statüsünün zor koşullannda uğraş vermek zorunda kal- dıklannı vurgulayan Prof. Dr. Köktürk, " Bu durum, bazı ögretim üyelerinin yal- nız kendi maddi sorunlannı düşünerek özel sektörde kendilerine \crilcbilecek değeri üni\ersitedc aramalarından kay- naklanmaktadır. Burada unutulan \e>a dikkatten kaçan nokta. diğer öğretim üyelerinin de aynı maddi sorunlarla kar- şı karşıya otduklan ve onların da özel sektörde çalıştıklan takdirde maaşlan- nın şimdikinden yüzde 250 ila yüzde 450 oranında daha yüksck olabilcccğidir" görüşünü savundu. Yönetmeliğe aykın Bazı tıp fakültelerinde döner serma- ye işletmelerinin yönetım kurulları çer- çeve yönetmeliğınin 10. maddesıne ay- kın bir biçime oluşturulduğunu. döner sermaye işletmesi. tıp fakültesine aıt ol- duğu halde bu işletmcnın yönetıminin üniversite yönetim kuruluna verildiğini belirten Prof. Dr. Köktürk, oysa çerçe- ve yönetmeliğinin 10. maddesine göre döner sermaye ışletmesınin yönetim ku- rulunun, tıp fakültesi yönetim kurulu olması gerektiğini söyledi. Çüler'in sözlüğünde hastanın adımüşteri • Başbakan Çiller'in 6. Expo Dental Uluslararası Sempozyumu'nda "hasta" yerine "müşteri" sözcüğünü kullanması, hekimlerin tepkisine neden oldu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Başba- kan Tansu Çiller. 6. Expo Dental Uluslara- rası Sempozyumu'nda, sorunlannı dınle- medıği ve hastalara "müşteri" gözüyle bak- tıgı içın diş hekimleri tarafından protesto edildi. Destek ıstediği dış hekimlerine, "Mğkk refbrmu'\aadinde bulunan Çiller, "Bu ülkevi \enkien vapılandıracağız, haşka çaremiz yok. Bunun içinde öncelikleözelleş- tirmevi gerçekleştirmeliyiz. Sabırlı bekleyt- şinu, sonsu/a kadar sürmeyecek" dedi. Başbakan Çiller. son anda katılmaya ka- rar vermesı nedenıyle, programını altüstet- tiğı sempozyumda diş hekimleri tarafından protesto edildi. Çüler'in zaman sorunu ne- denıyle, diş hekimleri ve Ankara Dış He- kimleri Odası Başkanı Hikmet Hızlan'ın konuşmaları programın sonuna alınırken Başbakan konuşmastna. "Tıp dünyasının seçkin üyeleri, sizlere duyduğumuz vakınlı- ğı ifade etmede zaman sorunumuz olu- y«r"diyerek başladı. Hastanekre özerklik Çiller. 1995 yılında sağlık alanında yapı- lacak çalışmalan anlatırken de "Ülkeyi ye- niden yapılandırmalıyız. başka çaresi yok. Vaptığimı/ her şe\i ahpgötüren bu dipsiz ku- yu sistemini ortadan kaldıracağız. Arkasın- dan sağlık reformu gelecek. Hastaneler özerkleştirilecek. Kamu kesimine kadro al- •jıak yerine, özel sektör destekknecek"diye ^'onuştu. Çiller. konuşmasında diş sağlığına iliş- kin istatistiklere de yer verdi. Dünya orta- lamalanna göre 2 bin 500 kişiye bir diş he- BAŞKANLAR KURULU ANTALYA'DA Harb-lş'in ihracı Türk-lş'i terletecek GUNEŞ CURSO1N Başbakan Çiller. kendisine armağan edilen kol saatini alırken, "Yapacaklannızda geç kalmavırT mesajını aldığını söyledi. (Fotoğraf. AA) "müşteri* 1 sözcüğünü kullandı. Çiller, "Ya- pılacak sağlık reformu çerçevesinde, müşte- riy i doğrudan size > önlendirecek bir sistemi kuracağız > 'dedı. Çıller'in hasta yerine müş- teri sözcüğünü tercih etmesi, sempozyuma katılan dış hekimlerinin tepkısini çekti. Başbakan Çiller'e, Ankara Diş Hekimle- ri Odası Başkanı Hızlan tarafından bir kol saati hedıye edildi. Çiller hediyesini, "Her Çiller'in salondan aynlmasindan sonra kürsüyegelenGazi Üni\ersitesi Dişhekim- liğı Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Köksal Ba- loş, "Yine aynı vaadleri sıralayıp gittiler. Önemli olan, onlann bizim sorunlarımızı diniemesivdi. Bunun yapılmasını beklerdik. ama olmadı. Bundan sonra konuşma yap- manınanlaınıvok"dıyerck Başbakan'ı pro- testo etti. Türk Diş Hekimleri Bırlıgı Yöne- tim Kurulu üyesi Dt. Süha Alpayda aynı ge- rekçeyle konuşrna yapmayacagını açık- layarak Çtltert eleşfifdr ~ ANKARA - Harb-U Sendıka- sı'nın geçici ihracı ve yargının ücret dondurmaya karşı kurar vermesı, bugün Antalya'da top- lanacak olan Türk-lş Başkanlar Kurulu'nda sıcak tartışmalara yol açacak. "Türk-lş*i küçük dü- şürdüğü" gerekçesiyle 6 ay sü- reyle konfederasyon üyeliğinden uzaklaştırılan Harb-lş Sendikası Genel Başkanı İzzet Çetin'ın de katılacağı toplantıda. muhalif sendikaların disiplin kurulu ka- rannın yenıden gözden geçiril- mesinı gündeme getıreceklerı ögrenildi. Sendika genel başkanlannın görev sürelerinin sona ermesini engelleyen yasal değişikliğin ele alınmasının beklendiği toplantı- da, hükümetin gündemindeki "işçilerin memurlaştınlmasr gi- nşimlen. toplusözleşme farklan konusunda açılan davalar ve 1995 yılı toplusözleşmelcrinde ızlenecek strateji konulannın de- ğerlendirileceği belırlendi. Cereğiyapıür' Türk-lş Genel Başkanı Bay- ram Meral, Çetin'in toplantıya katılması durumunda 'gereğkıin yapılacağmı' belirtirken, disiplin kurulu üyesi ve Deri-lş Sendika- sı Genel Sekreteri Selahattin Gökdemir. ihraç karannın *yeni- den gözden geçirilmesinin, sağ- lıklı bir karar olacagını" söyledi. Bazı sendikaların toplusözleşme farklanna faiz uygulanması iste- miyle işveren hakkında açtıklan davalan eleştiren Türk-lş Genel Mali Sekreten EnverToçoğJuda. teşkilata yazılı açıklama gönde- rerek Türk-lş'in hükümetîe yap- tı£ı anlaşmayı savundu. sı gerektiğini kaydederek "Yö- netim kurulu. disiplin kunılunun karannı uyeulamakla > ükümlü- dür. Türk-lş TüAÜğü'ne göre ih- rac edilmiş bir sendika, ihraç sü- resinde Başkanlar Kurulu'nda teımil edilcmcz. Türk-İş vöncti- mi, bu hükmü u\gula\acaktır" dedi. Meral. Çetin'in toplanuya gırmek istemesi durumunda "ge- reğinin yapjlacagını" ıfade etti Meral. görev sürelennın pazarlık konusu yapılmadığını belirterek "Işçi beni seçhursa ölene kadar seçilirim. Bizim secilme sürem'ı- zin sınırlı kalmasını isteyen m\\- letvekili varsa onun kendisine de süre getirilmesini sa>unması gc- rekir" gorüşünu dile getırdı. Karar 12 gün geç gitti Selahattin Gökdemir de, Cumhuriyefın sorusu üzenne, disiplin krulunun "kendi özgür iradesiyle''karar verdiğıni. ancak "Tüzük gereği, yönetim kurulu- nun belirlediği teşkilat hakkında değerlendirme vaptığım" ifade ederek, "Ceza verikli diyeinsan- lann dışlannusını doğru bulmu- yorum"dedi Disiplin kurulu ka- rannın Haı^-iş'e 12 gün gccik- meyle teblig edildigini anımsa- tan Gökdemir. "Yanlışlık \arsa düzeltilmesi için elimden geleni yapanm. Türk-İş'te biriik isteni- yorsa geri adım atılabilir" diye konuştu. Türk-lş eskı yönetiminde yer alan bazı sendika liderlerinin de Bayram Meral'e "Törk-İş'in bir- liğinin korunması" için Çetin'in toplantılara katılmasına izin \e- rilmesi konusunda telkinde bu- lunduklan ögrenildi. Sendikalar Yasası'nagorc. ha- len görevde olan ve gelecek yıl üörev süreleri sona erecek olan AHMET TANER KIŞLALI Mektup... Bugün çok değerli konuklar var köşemde. Bır yanda Prof. Irter Turan ile Dr. Mehmet Kabasakal. Öte yanda Sayın Mahmut Alınak. Tutuklu bir milletvekili. Iki mektup da önemli. Hem ıçerikleri ile hem de altlarındaki imzalaria. • • • Sayın Turan ile Kabasakal, "Solda Yeni Bir Parti m/?"başlıklı yazımda eleştirdiğim bazı düşüncelerin yan- lış anlaştldığı kanısındalar. Şöyle diyoriar: "1- Bize atfettiğiniz "Merkezden değişme modeli yan- lıştır' cümlesi bize ait değildir. Toplantıda söylediğimiz: 'Merkezden değişme modelinin günümüz ihtiyaçlanna ce- vap vermediğidir'. Bu modele göre oluşmuş idari ve siya- si yapının bugün artık toplumun gelişmesini ve ilerteme- sini engeller hale geldiğıdir. 'Merkezden değişme modeli her zaman her koşul altında yanlıştır' gibi dogmatikbirsap- lantımız yoktur." "2- Dinleyiciler arasında yeraldığınız toplantıda geçmi- şimizle banşık olduğumuzu açık ve kesin birdille ifade et- tik. 'Türkiye için değişme ve yenileşme politıkalan'öneren bizler, bugüne kadarki çizgimizle tutarlı olarak Mustafa Kemal 'in o günün koşullannda 'doğru'yu yaptığına inanı- yoruz." "3- Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'i, O'nun öngördü- ğü çağdaş uygarlık düzeyıne ulaştırabilmek için, Türki- ye'de yonetimın, ekonominin ve toplumsal yaşamın, yar- gının yeniden yapılanması gerektiğı düşüncesindeyiz." "4- Cumhuriyet'in numaralanmasına hep karşı çıktık, ama Türkiye'nin bir düzen değişiklıği ıhtiyacı içinde oldu- gunu hep savunduk." "5- Önerdiklerimizin tümü kamuoyunun tartışmasına açıktır. Tartışılarak geliştirilecektir. Toplum beğenir, benim- ser ve destek verirse, bunu uygulayacak bir siyasal hare- ket de bulunur." • • • Bu kısa ve özlü açıklamaya memnun olduğumu söyle- melıyim. Bazı 'temel' yanlışlara onların da karşı çıkmaları güzel bır şey. 'Düzen değişikliği' gereksinmesini ise Kemalizme inananlann yadsımasına olanak yok. Atatürk'ün 71 yıl sonra görmek istediği Türkiye'nin bu olmadtğını daha geçen gün yazmıştım. 21. yüzyılın gerek- tirdiği düzeni, ne 'adil düzen' bayrağı altındakı 'eski sağ' getırebılir ne de numaralama meraklısı 'yenı sağ'. Düzen değiştirme işlevi 'tahhsel' olarak solundur! Anadolu gerçeğinde ise, 'Kemalist so/'undur! • •• Mahmut Alınak'ın mektubunda da şu satırlar var "Türk halkı, demokrasi mücadelesınde sayısız önderi- nı, evladını şehıt veren; katlıamlar gören; aydını, işçisi ve gençlıği ile büyük acılar çeken bir halktır. Kendisine karşı yürütülen politik, ıdeolojik ve kultürel bunca saldınlara rağmen, Türk halkı bugüne kadar devnmci özelliklerini ko- rumasını bılmiştir. (...)" "Türk halkı adına yapılan haksızlıklar, acıdır ki Türk hal- kının haberı olmadan, bilgisi ve onayı alınmadan yapılıyor. Bu insanlık suçunda hiçbir sorumluluğu ve günahı olma- dığı halde, Türk halkı bu suça ortak edılmek isteniyor. Oy- sa bunu haketmemıştir." Sayın Alınak, mektubunu benım Zola ve Dreyfüs'ten söz eden yazımdan sonra yazmış. Ama elıme yenı geçti. Şöyle bağlıyor: "Türk aydınlan, Türk halkının yarattığı değerlen ve ileri- ci gelenekleri yaşâtmak, E. Zola'nın yaptığı gibi kendi hal- kının onurunu korumak ve yüceltmek gibi bir görevle kar- şı karşıyalar. Zola'nın mücadelesinı yüreğınde hisseden Türk aydmlannın her geçen gün daha da artacağı inancı içinde, size teşekkür ediyor, en içten sevgi ve saygılanmı sunuyorum." Şırnak Milletvekili Mahmut Alınak cezaevinde. Ama mil- letvekilliği sürdüğü için, yasa önerilen ve soru önergeleri TBMM'de işleme konuluyor. Ve kendisi de hukukçu olan TBMM Başkanı Sayın Cindoruk şunlan söylüyor: - Alınak şıkâyetlerinde haklıdır. Halen milletvekılıdir ve sadece dokunulmazlığının kaldırıldığı dosyalardan yargı- lanması gerekır Dıteğim, beraat edıp en kısa zamanda ara- mıza dönmesidir." Eklenecek tek bir şey var: Krrstüdettneycu.ır\M,şnjueıın m11ıandıgı yerde demokrasi her za- man geriler!.. Ve silahlann sesı. aklın sesini çok zaman kiıııı düymesi gerekıigini. ancak TOrkiye'de 4 bin 845 kişiye bir diş hekımı düştüğünü =yurgulayan Çiller. bu sırada, "h«U T 'ycrmcr halde kol saatı hedive ederek' Yapacağın ış- lerde geç kalmademek isthorsunuz" söz- Bayram Meral. ANKA'ya yaptığı açıklamada. Harb-lş Sen- dıfcasi nm töptanTiya fcattlmama- sendika genel başkanlannın du- rumuna ilişkin yasal degişikli- ^ i . tartişitacagı bekteniyor adamından Demirel'e açık mektup İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Dokuz Eylül Üniver- sitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr İbrahim Armağan. Cumhurbaşkanı Sii- leyman Demirel'e yazdığı açık mektupta, Cumhurbaşkanı De- mirel'in 12 Eylül Anayasası, 12 Eylül hukuku. YÖK yasa ve yö- netmelikleri ve 12 Eylül zihniye- tiyle bilim adamlannın gerçek- ten hüroimadıklannı çok iyi bil- digi kanısındaoldugunu bildirdi. 'Disiplin kuruluna verUıyoruz' Ekonomist. kamu hukukçusu. "siyaset bilimcisi ve toplumbilim- ci Prof. Dr. Armağan. bu yasal çerçevenin. bilim adamı ve üni- versitelerin sadece siyasal ya- şamla değil, ay nı zamanda top- lumla da bağlarını kopardığını belirttıği açık mektupta, "Bilim adamlannın seslerini duyurmak için son günlerde ortaya koj duk- lan tepkiyi kimi rektörier hemen disiplin ve ceza soruşturması ko- nusu edebiliyorsa, ya da yazılan nedeniyle kimi öğretim üyeleri mahkum edilebiliyorsa, bilim adamı kendini nasıİ özgür hisse- debilir?" diye sordu. Demokratik ve özerk üniversi- te ile özlük haklannın iyileştiril- mesi için GSF'de dersleri boykot cylemine katıldığı gerekçesiyle hakkında idari ve ceza soruştur- ması açılan Prof.Dr. tbrahim Ar- mağan, Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel'in yaptığı konuş- .nalarda, "Oğretim üyeleri mad- di sıkıntıları dışuida kendilerini hür hissetmedikleri takdirde bu- nu açık bir şekikie söylemelidir- ter" demesi üzenne kendisine bir açık mektup yazma gereği duy- duğunu bildirdi. Mühendis ve mimarlar, ekonomik ve demokratik haklan için yann miting yapacak 'Çeliğin dayanma gücü kahnadı^ kırıldı'IŞIK KANSL' ANKARA - Mühendis ve mimarlar, ekonomik ve demokratik haklan ile ulusal sanayi için yann S\hhiye'den Tandoğan'a kadar yürüyüp. miting yapacaklar. Turk Mühendis ve Mimar Odalar. Birliği (TMMOB) Başkanı Yavuz Önen. çeliğin dayanma gücünün kınldığını belirterek "Kamu kesimini tasfıve etme süreci; sosyaL moral, hatta ulusal bir sorun haline geldi" dedi. Bir süredır çeşîıli toplantılar %e eylemlerle seslerini duyurmaya başlayan mühendis ve mimarlar içın 1994'ün, çok stratejik bir yıl oldugunu dile getiren Önen. "Çeliğin bir dayanma eğrisi vardır. Dikine çıkar. Vüklerân. yüklersin, davanır çelik. Sonra bir noktada tak diye kınlır. Çelikte bükülme yoktur, kınlır. Işte mühendis ve mimarlann 1994 vılı kınlma noktasını ifade ediyor çeyğin" diye konuştu. Önen, şunlan söyledi: "Devalüasyonla satın alma gücü yan yan\a düştü. 650 dolardan 1994te 300 dolara düştü. Bu. çok çarpıcı ve vahim. Enflasyon devam ettiği sürece erozyona uğramaya devam ediyor, flyatlar sabit değil. Genel olarak kamu kesiminde çalışanlara yönelik projeler yok. Bir umutsuzluk başladı. Kamu kesimini tasfiye ediyoriar. Devleti küçültme adı" altında KİT'ler ve kamu sanayi alanlan. kamu proje bürolan, kamu araştırma birimleri bütünüyle tasfiye edilmek istenhor. Bu sürec içinde, hem enflasyona yenik düşmek, hem gizli işstz konumuna düşmek hem de geleceği karanlık görmek. mühendis ve mimarlan bunalıma düşürdü. Sorun; ücret sorunu olmaktan çıktı, sosyal. moral, hatta ulusal bir sorun haline geldi. Çalışanlar arasındaki büyük farklılaşmalar da üyelerimizin onuruna dokunan çok önemli bir sorun olarak duruyor. İşte, genel olarak mühendis-mimariarda küçük çapta da olsa, başlamış olan hareketliliğin bazı nedenleri bunlar." Özelleştirmenın bir şok uygulama oldugunu, başan şansının da hemen hemen bulunmadığını aktaran Önen, KİT'lerın satışlanndan gelir elde edilemeyeceğini ifade etti. Önen, özelleştitmenin, aşın polıtıkleşmiş bir amaç oldugunu dile getirdi ve şu görüşleri savundu: "Devleti. ekonomik alandan silme amacu dünyadaki globalleşmeyle iç ice. Yabancılar, özellikk Türkiye'de henüz oturmamtş bir sanayi alanında devleti ekarte etmenin. önemli bir fırsatını yakalamış vaziyertekr. Bir de şu gerçek v^r: Özelleştirmede gerçek bedelleri ödeyebilecek bir iç birikim voktur. Değeıierin çok çok altında gitmektedirler. Örneğin; Petlas, bugünkü rayiçle 24 trilyonluk bir tesis. Ama şu ana kadar yapılan teklif 3,5 trilyon civarında. Böylesi, ne pahasına olarsa olsun, yeter ki devlet sanayi alanından, üretim alanmdan silinsin politikası. kuşkusuz bizim kabul etmediğimiz bir politika. Bizim karşıtlığımız burada. Noksa, pankartlarda yazılı olduğu gibi 'özelleştirmeye hayır" pek fazla anlamlı olmuyor aslında bunlan açmadan. Biz, çalışmalanmızda bunlan açarak bunlan atarak ve bunlan tespit ederek ilerliyoruz ve sonuçta da bazı tavsiyelerde bulunuyoruz." "KİT'kerin büyük çoğunluğunda bu hantallık var" diyen Onen. şöyle devam etti: "Ürün çeşitliliğini yaratamıyorsa, teknolojisini yenileyemiyorsa, phasalarda rekabet şansı azalmışsa ve en önemlisi kadrolan şişirilmiş kurumlar haline gelmişse, kuşkusuz bunlan olduğu gibi koruma yaklaşımımız yok. Restorasyon, onanm, iyileştirme ve planlama gibi kavramlaria. bir süre tesisin yararlı hale getirilebileceğine inanı\oruz. 1991 vıhna kadar KİT'ler, parasal bir sorun yaşamamıştır, 1991 yıtından itibaren özel bankalara olan borçlan dolasıv la bir borç darboğazına sokulmuştur. Bu. KtT'lerin artık batar hale gelmesinin en önemli nedenidir. Bu planlı, maksatlı bir uygulamadır. Özelleştirmenin en büy ük tehlikesi ve sakıncası, yabancı sermayeye, Türkiye'nin en stratejik birimlerine sahip olma yolunun açılmasıdır." Sermaşenın alternatıfi olan farklı çıkar gruplannı oluşturanlann. mühendis \e mimarlar gibi demokratikleşmeden \ana oldugunu anlatan Önen, çalışanlann. ancak demokratik bir ortamda hak arama talebınde bulunabıleceklenni \urculadı. 75 kişilik korodan 50 dakikalıkparça 56 Yılın Ardından Atatürk y e Sesleniş İstanbul Haber Servisi - Özel Ahmet Şimşek Lisesi'ndeki 10 Kasım etkinlikleri, bü>ük ilgi gördü. Etkinlikler çerçevesinde. Marmara Üniversitesi Eğhim Fakültesi Müzik Bölümü'nün 75 kişilik korosu, 50 dakika süren "56 Yılın Ardından Atatürk'e SesVeniş" parçasını. Bölüm Başkanı Prof. Yücel Elmas yönetiminde sundular. Aynı zamanda, M.Ü. emekli öğretim üyelerinden olan parçanın söz yazan Sadiye Akay da, "Kadın Haklan >e İU'ricilik" konulu bir konferans verdî. Atatürk'ün. yalnı/ca 10 Kasınılarda değil, her zaman hatırlanması gerektiğini belirten Akay. "Ülkemize, gericiliğin karşısında çağdaşlığı kazandırmak için var gücüyle uğraşıp başanya ulaşan Atatürk'ün devrimlerini <u gençlere anlatmak. benim için tanımlaması çok güç bir duvgu" dedi. IHD'liler, bölücülük suçlaıııasıyla DGM'de ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-In- san Haklan Derneği (İHD) yöneticile- ri ile bazı üyelerinin, geçen yıl düzen- lenen İnsan Haklan Haftası etkınlikle- rindekı konuşmalanndan ötürü, hakla- rinda bölücülük propagandası yaptıkla- n savıyla Ankara Devlet Güvenlık Mahkemesi'nde (DGM) açılan dava dün başladı. İHD Genel Başkanı Akın Birdal'ın da aralannda bulunduğu sa- nıklar hakkında. 5yılakadarağırhapis cezalan ıstendi. Ankara DGM'de dün başlayan du- ruşmada. sanıklardan Akın Birdal ile eski İHD i/mır Şubc Başkanı Alpaslan Berktaylıazır bulunurken. sanıklardan Ali 'ı ıldırım, Hüsnü Okçuoğluvc halen Paris'tc yaşayan yazar Yalçın Küçük katılmadılar. Duru^mada. sanıklardan Akın Bir- dal. İHD'nin aınacının insan haklannı korumak ve bu konuda mücadele et- mek oldugunu savunarak bölücülük propagandası yapmadıklannı söyledi. Mahkeme Başkanı Muammer Ün- so>. ıddia makamının da istemi üzeri- ne. İnsan Haklan Haftası etkinlıklerin- de sanıklann yaptığı konuşmalann bant kayıtlannın çözümlerinın geldiğinı be- lirterek konuşmalara ilişkin sanıklar ve avukatlann beyanlan için duruşmayı başka bır tarihe erteledi. DGM Savcılığı'nca hazırlanan iddi- anamede ise sanıklann yaptıklan ko- nuşmalarda. 3713 sayılı Terörle Müca- dele Kanunu'na aykın davrandıklan ileri sürülsrek haklannda aynı yasanın 8. maddesine göre. 2 yıldan 5 'er yıla ka- dar hapis, 50-100 milyon liraya kadar ağır para cezalanna çarptınlmalan is- tedi. Işçi Partisi (IP) Genel Başkanı Doğu Perinçek' in TV de Çapraz Ateş progra- mında yaptığı konuşma nedenıyle hak- kında tstanbul Cumhuriyet Savcılı- ğı'nca soruşturma açıldığı bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle