Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18KASIM1994CUMA
10 DIZIYAZI
B
u yılki ekonomık
krizle birlikte orta-
ya çıkan yapay
krizler ve vapılan
gündem değişiklik-
leri, bu kriz içınde
alınan ve tüm bankalardakı mev-
duata döviz tevdıat hesaplan dahil,
devlet garantisi tanıyan yöntemin
dünyada bir eşi daha olmadığı gi-
bi, devlet garantisinin Hazine'ye
getirebileceği yükün. bir üst sının
da yoktur. Hileli veya normal bı-
çimde iflas eden bankalann döv ız
mevduat borçlan da dahil. tüm
mevduat borçlannı Hazıne ödeye-
cektir. Mevduata devlet garantisi,
ancak bir sigorta sistemi çerçeve-
sinde ve belli limite kadar (Örn:
ABD'de 100.000 dolar ıçin)sağla-
nır. Türkiye'deki bu yeni buluşun,
teşvik sisteminin yol açtıgı hayali
ihracat ve hayali fabrikalardan son-
ra hayali mevduat hesaplanna yol
açacağı açıktır. Bu sistemin Hazi-
ne'ye
fazla yük yaratmadan yürü-
tülebilmesi için mali otoritelenn.
bankalann tüm mevduat hesapları-
nı, kredi ve yatınmlarını tek tek za-
manında takip edip ıncelemelerı
gerekir ki, bu hem olanaksızdır
hem de özel bankalann devletin
denetım ve idaresi altına gırmesi anlamı-
nı taşır. Aslında bu sistem, devlete
KlT'Ierin yol açtıgı zararlar kadar büyük
yükler getirecektir ve bu yüklerin önce-
den bilinmesı olanaksızdır. Herhangı bir
mali. siyasi kriz veya bankada yolsuzluk-
ödeme güçlüklen halınde rrtevduatın bü-
yük ölçüde nakde çevnlmesı enflasyonu.
döviz kurunu olumsuz etkıleyecektir. Ay-
nca bu bankalar. fiıien kamulaştırılmış
olacaklardır.
Kamtdaştrma garabeti
Özelleştırme kampanyası ıçinde ka-
mulaştırmanın garabeti. 1980'lerde bol-
ca yaşanmıştir. Bu sistem sermayeyi ger-
çek yatınmlara yatırmak yerine yüksek
faizle likit olarak tutmanın cazibesini art-
tırmıştır. Yüksek enflasyonun esasen
Türkiye'de yol açtıgı bu zararlı eğilim.
tüm mevduata devlet garantisi ile daha da
şiddetlenmiştir, sanayicihk yerine ranti-
yelik teşvik edilmiş ve sistem içinde Tür-
kiyenin ekonomik gelişmesi askıya alın-
mıştır. Devlet garantisi altındaki döviz
tevdıat hesaplan nedeniyle Türkiye"nin
dış borçlanması. de\ let kontrolü dışında
gehşıgüzel. hayali mevduat hesaplan da
dahil artacaktır. Kısa vadeli dış borcu bu
şekilde kontrolsüz artan Türkiye'nin. or-
ta uzun vadeli yeni krediler bulması da-
ha da güçleşecektir. Yapay olarak, yapı-
lan becenksizlikler ve yanlışlıklar sonu-
cu çıkan 1994 ekonomık krizi sırasında
günü kurtarmak içın alınmış bu tedbırin
kaldırılması olanaksız denecek derece-
de zordur. Çünkü devlet garantisi çekıl-
dtğı anda. küçük bankalardan büyük
mevduat çekilişı bir mali ekonomik krı-
ze yol açacaktır; döviz mevduat hesapla-
nndan çekilişler bir döviz krizine meydan
verebılir.
Mali piyasalara müdahale
Yapay olarak düşük tutulan döviz ku-
ru ve Merkez Bankası'nca yüksek olarak
, tespit edılen interbank faizi sayesmde yıl-
larca Türkıye'ye sıcak para girfşinin teş-
vik edildiğı ve yurtdışına büyük rant
transferi olduğunu ve 5 Nisan 1994'e ka-
dar olan dönemde, döv ız kurunun yüksek
faizle kontrol edildiğini ve interbank pı-
yasasında faizin serbestçe teşekkül etme-
diğini. Merkez Bankası'nın alış fiyatının
interbank faiz haddinı tespit ettigi açık-
lanmıştır. Yeni düzenleme ile Merkez
Bankası bu piyasadan yüzde 19 faizle
borçlanıp yüzde 70'ten kredi \ermeye
başlamıştır.
Aslında 5 Nisan 1994 Kararlan'ndan
sonra da döviz kurunu yüksek faizle dü-
şük tutma politikasına devam edilmiştir:
ancak daha önce Merkez Bankası aracı-
ik/evduata devlet garantisi, ancak bir sigorta
sistemi çerçevesinde ve belli limite kadar sağlanır.
Türkiye'deki bu yeni buluşun, teşvik sisteminin yol
açtıgı hayali ihracat ve hayali fabrikalardan sonra
hayali mevduat hesaplanna yol açacağı açıktır.
Aslında bu sistem, devlete KİT'lerin yol açtıgı
zararlar kadar büyük yükler getirecektir ve bu
yüklerin önceden bilinmesi olanaksızdır.
Eşi görülmemiş bir 'buluş'
Mevduata devlet garantisilığıyla borçlanan Hazine. süper bonolar-
la yüzde 406 faizle doğrudan piyasadan
borçlanmayolunagırmiştir. Enflasyon ve
beklentisı kınlmadan faızlerın düşmesi
olanaksızdır.
Serbest diye yaratılan bir pıyasaya dev -
letın en büyük alıcı-satıcı olarak girme-
sinin fayda ve zararlarını önceden çok lyı
düşünniek gerekır. 1980'lerve 1990'lar-
da bu şekilde çağdaş olsun diye başka pi-
yasalarda kurulmuştur. Şimdi de yeniden
düzenlenecek emtia borsalarının devlet
destekleme alımlannın yerine geçmesi
planlanmaktadır. Serbest döviz kurunu
Özelleştirme
kampanyası içinde
kamulaştırma
garabeti, 1980lerde
bolca yaşanmıştır. Bu
sistem sermayeyi
gerçek yatınmİara
yatırmak yerine
yüksek faizle likit
olarak tutmanın
cazibesini
arttırmıştır. Yüksek
enflasyonun yol açtıgı
bu zararlı eğilim, tüm
mevduata devlet
garantisi ile daha da
şiddetlenmiş,
sanayicilik yerine
rantiyelik teşvik
edilmiş ve sistem
içinde Türkiye''nin
ekonomik gelişmesi
askıya ahnmıştır.
ortaya çıkarsın diye kumlmuş döviz pi-
yasasının yıllarca devamlı Merkez Ban-
kası müdahalesıne tabı tutulmasının hıç-
bir mantığı yoktur ve kurun bu suretle
düşük tutulması amacışla veva yoluyla
milyarlarca dolar yurtdışına transfer edil-
miştir. Dığer bir konu da fert başına ge-
lıri 1000-1500 dolar olan az gelişmış bir
ülkede. fert başına gelıri 20.000 dolann
üstünde olan ülkelerdekı para. kredi. dö-
viz. sermaye. piyasa \e borsalarını öyle-
ce kurmakla ne Türkiye çağdaşlaşır ne
de kalkınır. Bu arada amaç. "Bunlar ku-
njlmasın" demek değildır: ancak bunla-
rın >api!>ı sakat olursa ve ıvi ışlemesini
sağlayacak düzenlemeler yapılmazsa
bunlar ancak halkın veya de\ letın soyul-
masına aracılık ederler. Bugün yolsuz-
luklar. yapanın'yanına kâr kalmaktadır.
1980'lerin başında banker rezaletinde
halkın parasını dolandıranların, 1980'le-
nn sonunda bilahare hayali ihracat vur-
gununu organıze ettikleri ve 1990"larda
da batan banka ve mali aracı kurumlar va-
sıtasıyla trilyonlan götürdükleri \e bun-
lan yapanlann serbest dolaştıklan belir-
tılmıştır. Bu yolsuzluk ve soygunları ön-
leyecek olan, ne başkanlık sistemidir, ne
mahalli idarelerin güçlendınlmesıdir ne
deözelleştirmedir. Dünyanın heryerınde,
federal yapılı ABD'de bile vergi topla-
mak. büyük yolsuzluk ve ciddi suçlarla
müca.dçle etmek, merkezı hükürgete an
birgörevdır. Devletın yönlendirmeve de-
netım ışle\lerinı güçlendırmeden bu so-
runların üstesınden gelmek olanaksızdır.
İnterbank pıyasasında dikkati çeken bir
husus da bankalar vadesız mevduata en
düşük (hatta sıfır) faiz verirken. Merkez
Bankası"nın ticarı bankalann gecelik
me\duatına en yüksek faızı şımdiye ka-
dar \ ermış olmasıdır. Bunun tican hiçbir
mantıgı \oktur: kaldı kı, Türkiye'de faiz-
ler hiçbir zaman serbest değildı ve şimdi
de serbest değildir. Bu kadar yüksek fa-
ızlerle interbank pıyasasından borçlan-
masının Hazine'nin iflasma yol açması
aşikar bir sonuçtur. Bu düzen yerine Ha-
zine. Merkez Bankası'ndan avans alarak
borçlansavdı. enflasvon yüzdesi ve döv ız
kuru daha yüksek olurdu, ama Hazine ti-
cari banka kredilerinin baş müşterisi ol-
maktan çıkar. özel sektör içın reel kredi
faizleri ve Hazine'nin faiz borcu bu ka-
dar yüksek olmazdı.
1993'ün ikinci yansında hükümet bu
yola gıtmışse de döv ız kurunu düşük tut-
tuğu \e KİT'ler tıcari bankalardan fahiş
faizle borçlanmaya devam ettikleri içın
ışlerı daha da karıştırmış ve IMF deste-
gine muhtaç duruma düşmüştür. Hazi-
ne'ye veKİTlere fahiş faızlerle(KlT!er
için yüzde 250 faiz nispetı 1990'larda
normal sayılmıştır) kredi vererek ticari
bankalar, hazır ve emin
bir pazara kavuşmuş ol-
dukları içın. özel sektöre
kredi vermekte ıstekli ol-
mamışlar. esasen yüzde
50'yı aşan reel faıznispe-
ti üzerinden cıddi hiçbir
işadamı borçlanmak iste-
mez.
Bu nedenle ticarı ban-
kalar, emlak ve otomobıl
için döv iz kredilerine yö-
nelmişlerdır. 1994 orta-
sından ıtıbaren Merkez
Bankası'ndan Hazine
avansı yoluyla büyük
borçlanmaya gıden dev-
letın. döviz kurunda ka-
çınılmaz olan yükselişı
öngörerek. söz konusu
döviz kredilerini caydın-
cı gırişımlerde bulunma-
sı \e hatta yasaklaması
gerekırdı. Türkıye'de res-
mı para TL olduguna gö-
re. ticarı bankalann yur-
tıçınde kullanılmak üze-
redövızkredisı vermele-
nnınvasaldayanagıanla-
şılır degıldir. Kıra muka-
velelerinin döviz, altın
üzennden yapılmasının fazla sakıncası
yoktur. Çünkü döviz. alttn fiyatı çok yük-
selırse kiracı evden çıkarak yükten kur-
tulur, özel borç ve tıcan satış mukavele-
lerinin döviz üzennden yapılması halin-
de (tıcan banka kredılennde oldugu gibı),
sözleşmenin iki tarafı da döviz kurunun
muhtemel seyri hakkında yeterli bilgıye
önceden sahip degıldir. Buna karşılık
1993 yılının ikinci yansında döv ız kredı-
sını teşvik eden tican bankalann, para ar-
zındaki aşın artış, dış borçlanmanın lımı-
tine varılması gibi olaylar nedeniyle bü-
yük oranlı devalüasyonu tahmin edebil-
dıklerini ve bu nedenle kredi alanlann fa-
hiş hataya düştüklerını bildikleri iddia
edüebilir.
Özel sektörün henüz oluştugu Dogu
Avrupa ülkelennde dahi devlet teşviki ve
sübvansiyonlanna dayalı bir özel sektör
yaratmanın çok sakıncalı olacağına ışa-
ret edilirken, bu konuda Türkiye'de yapı-
lanlar ise adeta ibret vencidir. Aşırı dev-
let teşviki olmadan, büyük teşebbüslerin
-bırakın yatırımı- ihracat bıle yapmak is-
temediklen. bugün yaşanan bir gerçektir.
Ancak öte yandan küçük ve ona ölçekli
işletmelerin, her türlü bürokratik engel-
lemelere ragmen gösterdıklerı başarı.
devlet teşviki olmadan da çok şey yapı-
labilecegıni. makro ekonomik ortamın
saglığa kavuşması halinde bu başarılann
daha da büyüyecegini göstermektedir.
Türkiye'deki aşırı teşvik olgusu,
1980'lerdeki özelleştirme çabalannın ba-
şansızlığına. özelleştırilenden daha faz-
la teşebbüsün fiilen veya hukuken
KlTleşmesıne yol açmıştır. Sosyal sigor-
ta primi, vergı borcu bulunan ve devlet
bankalarına aşırı borçlanmış büyük özel
teşebbüsün sayısı hiç de az değildir. Tür-
kiye'de bu dönemde uygulanan politıka-
larla bir yandan ulusun fedakarlıklanyla
yaratılmış KİT'lerı haraç-mezat satmaya
çalışırken, bir yandan da teşv ık sistemiy-
le teşebbüs yaratma gayreti içine giril-
miştir.
Teşvik cömertJHji
Teşvik sistemi. aslında korsan ve ve-
rımsız yatınmlara. batmaya mahkum iş-
letmelerin kurulmasına. kap-kaç mües-
seselerine. büyük batık kredilere. hayali
ıhracatlara her türlü rüşv et ve yolsuzluk-
lara yol açar. Ancak bu negatif sonuçla-
ra ragmen. sistem süreklı genişletılir. ge-
lıştırilır ve teşvik limıtleri yükseltilir.
Ucuz faizle venlen kredılerde aslında ge-
ri dönmez. Tüm bu şartlar içerisınde
KİT'lerin zararları ve devlete olan yü-
künden bahsedilır de teşv ik sisteminin bı-
lançosu çikarılmaz.
Cömert teşvik sisteminin enönemliet-
kisi ıse ekonominin gelir yaratan meka-
nızmasını tahnp etmesidır. Çünkü ekono-
mik faaliyetlerartar, ancak bu faaliyetle-
rin mılli gelire etkisı minımal, hatta ge-
nellıkle negatif olur.
Teşvikler. keyfi gümrük indirimi ve it-
hal-ihraç için fon verilmesi veya kaldırıl-
ması. vergi istisnası ve muafiyetlerin sag-
lanması, hayali ihracat-yatırıma göz yu-
mulması ve güç duruma düşen özel teşeb-
büs için keyfı kurtarma operasyonlan so-
nucunda Türkiye'de. Turgut Ozal döne-
minden bu yana özel teşebbüslerin bü-
yük ölçüde devlete bagıml: hale geldik-
leri ve bu durumun halen devam ettiğı
görülmektedir.
Yann: Alternatifpolitikalar
YILMAZ SİPAL
'Fiili hizıuet zamnııudîuı yararlaımıak istiyoruz9
Soru Bizler, Adalet Bakanlığı'na bağlı Ceza ve Tevkif Evteri Iş
Yurtlan'nda teknisyen olarak. üretime yönelik çalışmakta-
yız. Yaptığımız işler, marangozluk ve demir doğrama işleri-
dir.
Emekli Sandığı'nın tanıdığı fıili hizmet zammından yarar-
lanmak istiyoruz. Bu konuda başvurduğumuz ilgililerden
olumlu ya da olumsuz bir yanıt alamadık.
Bu zammı alan diğer kuniluşlarda (milli eğitimde, üniversi-
teierde ve devlet operası >b.) çalışan teknisyen arkadaşlan-
mızdan aldığımız bilgiler doğnıltusunda, bu zamdan bizim
de yararlanmamız gerektiğine inanıyoruz.
Bizler de, 657 sayüı Devlet Memurları Yasası kapsamında
çalışan teknisyenler olarak fiili hizmet zammından yarar-
lanmak istiyoruz.
YANIT: Kamu kesiminde Personel Yasalan kapsamında çalı-
şanlann sosyal güvenlik haklan, 5434 sayıh T.C. Emekli Sandığı
Yasası ile düzerüenmiştir. Bu haklardan biri de "fîfl hizmet müd-
deti" olup bu haktan kimlerin yararlanabileceği, yasanın 32.
maddesinde belirtilmiştir.
Bu maddeye göre baa görevlerde geçen fiili hizmet sürelerinin
her yılı için. en aa 2 ay en çoğu 6 ay olmak üzere. tîili hizmet müd-
deti'nin çalışma sürelerine aynca eklenmesi öngörülmüştür.
T.C. Emekli Sandığı'nın'kapsamında olup "Atelye, fabrika,
havuz ve depolarda çaltşanların;
I- Çelik, demir ve pirinç döküm işlerinde;
II- Zehirli. boğucu gaz, asit, boya işleriyle gaz maskesi ile çalış-
mayı gerektiren başka işlerde;
III- Patlayıcı maddeler yapılmasında;
IV- Lokomotif ve gemi kazanlarının onarılması ve temizlenmesi
işlerinde;
V- Gemilerin sintinelerinde ve dabUbotom gibi kapalı sarnıçlar
içindeki raspa ve boya işlerinde;
VI- Oksijen, elektrik kaynağı, keski. tabanca ile perçin, takun
sertleştirilmesi ile kum püskürtme suretiyle raspa işlerinde;"
geçen bir yıllık çalışmalanna karşılık aynca. 6 aylık bir yıpran-
ma süresinin fıili hizmet sürelerine eklenmesi gerekmektedir.
g ş ğ bakılmaksum^yu-
kanya aldığımız Emekli Sandığı Yasası'nın 32. maddesinde be-
lirtilen bu işlerde çalışan Emekli Sandığı iştirakçilerinin, bu hak-
tan yararlanmalan gerekmektedir. Konu ile ilgili bazı Yönetim
Kurulu ve Müdürler Kurulu kararlannı aktanyoruz.
(1) "G«zici Köy Kursu Ağaçişleri (Marangoz) Atelyesi öğret-
men ve ustalan da fıili hizmet zammından yararlanacaklardır.
(Yönetim Kurulu 26.1.1982/3886).
(2) Gezici Köy Kursu Demircilik Atelyesi öğretmenlerine fiili
hizmet süresi zammı verilmesi gerekir. (Müdürler Kurulu 20.1.
1799/5342).
(3) Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'na bağlı Motor Mes-
lek Lisesi, Endüstri Meslek Lisesi ve Erkek Teknik Öğretim Okul-
ları Motor Atelyesi öğretmen ve ustalan da 32/d fıkrasına göre fiili
hizmet süresi zammından yararlandırüacaklardır. (Yönetim Kuru-
lu 4.4.1984/14851)".
Kaynak: (1) İsmail Akçomak. Emekli Sandığı Kanunu 1989,
sayfa: 186 (2), sayfa: 186(3),sayfa: 190
Hısım ve can yakınımız, halkı ve ülkesi için özveri örneği
Dr.NEJAT
YAZiaOĞLU'nu
kaybettik. Acımız büyüktür.
Tüm emekçilerin ve demokratlann başı sağolsun.
Av. Dr. Metin ŞEKERCİOĞLU
Eşi: Serpİl ŞEKERCİOĞLU ve
Meltem ile Özlem
ILAN
T.C.
ÇATALCA 2. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1994 113
Davaa Birol Sevinç tarafından İstanbul ili. Çatalca ilçesi. Çakıl
KöyüÇ. 013 03. S. 70, K.15rdenüfusaka>itlı Recep-Çemile'den ol-
ma 05.11.1932 doğumlu babası Ramazan Sevinç'in beşbuçuk >ıldan
beri kayıp olması ve kendisinden hiçbir haber alınamaması nedeni ile
gaipüğine karar verilmesi talep edildığinden, ^kanda açık kimliği
yazılı Ramazan Sevinç'i gören ve tanıyanlann veya kendisinin üç ay
içinde mahkememizin 1994 113 esas sayüı dosyasına müracaat-etme-
leri ve bu süre içinde kendisinden bir haber alınamadığı takdirde ga-
iptiğine karar verileceği ilan olunur.
Basın: 12903
İLAN
T.C.
ÇATALCA 2. KADASTRO MAHKEMESİ
İLAN EDtLECEK KARAR
Çataka üçesi, Dağyenice köyü Bahçedere mevkiinde 6400 m2
yü-
zölçümlü 686 parsel ve yine aynı mevkide 2250 m2
yüzölçümlü 641
parseller için davacılar Abdüllatif Ergül, Celalettin Şakin. Kadriye
Sakin. Hilmi Sakin. İsmail Sakin ile davalılar Kenan Özün, Ayşe Tu-
ran ve dava arkadaşlan arasında Çatalca 2. Kadastro Mahkemesi"-
nin 1982/4742 esas 1993/212 karar sayıh ilamlan ile davalılar lehine
verilen karar davalı Ayşe Turan'a tebliğ edilememiştir
Adı geçen davalı Ayşe Turan'ın tüm aramalara ragmen adresinin
tespit edilemediğinden Çatalca 2. Kadaslro Mahkernesi'nin 1982
4742 esas 1993/212 karar sayıh ilamlannın gazete ile ilanen tebliğine
karar verilmiştir.
7201 sayıh tebligat kanununun 28-29. maddeleri gereğince adı ge-
çen davalı Ayşe Turan'a Çatalca 2. Kadastro Mahkemesi'nin 1982,'
4742 esas, 1993/212 karar sayılı ilamlannın gazete ile tebliğine. tebliğ
tarihinden itibaren 15 gün içerisınde karar tebligatının yapılmış sayı-
lacağına karar verilmiştir. 12.10.1994
Basın: 43137
ILAN
T.C.
ÇATALCA 2. KADASTRO MAHKEMESİ
EsasNo: 1973 253
SiIivTİ ilçesi Kamiloba Köyü asfalt altı (deniz kenan) mevkiinde
1576 m2
yüzölçümlü 415 parsel için davacı İzzettin Silier ve müdahil
davacı Maliye Hazinesi ile davalılar Hasan Sami Sanökmen, Sami
Özgül ve dava arkadaşlan arasında Çatalca 2. Kadastro Mahke-
mesi'nin 1973 253 esas. 1994 11 karar sayılı ilamı ile davalılar akyhi-
ne verilen karar, davalılardan Hasan Sami Sanökmen'e tebliğ yapıla-
mamıştır.
Adı geçen davalı Hasan Sami Sanökmen'i tüm aramalara ragmen
adresi tespit edilemediğinden, Çatalca 2. Kadastro Mahkemesi'nin
1973 253 esas. 1994 11 karar sayılı ilamlannın gazete ile ilanen tebli-
ğine karar venlmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28-29. maddeleri gereğince adı
geçen davalı Hasan Sami Sanökmen'e Çatalca 2. Kadastro Mahke-
mesi'nin 1973.253 esas. 1994 11 karar sayılı ilamlannın gazete ile teb-
liğine. tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde karar tebligatının
yapılmış sayılacağına karar verilmiştir. 21.9 1994
Basın: 91136
T.C.
ADANA 4. SLJLH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN İLANEN KARAR
TEBLİĞİ
EsasNo: 1993 935
Karar No: 1994 198
Davacı M. Selahattin Çolak vekili tarafından davalı K. Taner
Ünal aleyhine açılan vefa hakkına istinaden tapu iptal ve tescil dava-
sının yapılan yargılaması sonunda: Dava konusu Kurttepe Mahal-
lesi'ne ait 7005 ada. 14 parselin davalı adma olan 1 128 arsa paylı
tapunun iptaline. iptal edilen bu hissenin tüm takyitleri ile birlikte da-
vacı Adana Büyükşehir Belediyesi adına tapuya tesciline, davalı K.
Taner Ünal'ın gıyabında karar verilmiş olup işbu karar özetinin tebli-
ğinden itibaren kanuni süresi içerisinde temyiz edilmediği takdirde
hükmün kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. 7.11.1994
Basın: 42878
KOCAELİ1. İŞ MAHKEMESİ
. HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1994,110
Davacı S.S. Kurumu Genel Müdürlüğü vekili Av. Sacide Gün-
gör. 25.3.1994 tarihli dilekçesi ile müvekkili kurumun İzmit Sigorta
Müdürlüğü'nün 20071.41 sayılı dosyasında işlem gören Anadolu
otoyolu bakım işletmejefliği Hereke işyeri işçilerinden 9431738 sigor-
ta sicil sayılı sigortalı Unal Gündüz'ün 17.6.1991 tarihinde geçirmiş
olduğu trafık iş kazası sonucu malüliyetinden ötürü sigortanın uğra-
mış olduğu 160.052.573 TL zarannın rücuen davalı Ramazan Ya-
kıcı'dan faiz, vekalet ücreü ve mahkeme giderleri ile birlikte tahsilini
talep etmiş olup, davalı Ramazan Yakıcı'ya çıkanlan dava dilekçesi-
ne havi duruşma gününü bildirir meşruatlı davetiye bila tebliğ iade
edilmiş zabıtaca yapılan araştırmada da açık adresi tespit edilemedi-
ğinden dava dilekçesinin ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar
verilmiştir.
Davalı Ramazan Yakıcı'nın duruşmanın alılı bulunduğu 5.12.
1994 pazartesi günü saat 10.00'da mahkememizde hizzat hazır bulun-
ması veya kendisıni bir avukatla duruşmada temsil etıinnesı bu lazi-
rrieleri yerine getirmemesi halinde duruşmalara gıyabında devam
edilip hüküm verileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 52545
ANKARA-ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Güzel İnsanlar
Özgür Uluçınar on sekiz yaşında, incecik bir delikan-
lı, kocaman elleri var, kontrbas çalıyor. Bottesini'nin kon-
çertosunu çalarken seyretmeye de dinlemeye de doya-
madım. Kocaman çalgısını sevgiyle kucaklıyor, ne güzel
okşuyor, ne güzel seslendiriyor. Ondan önce iki delikan-
lı daha dinledik. Ali Sak viyolonsel, Ercan Gören viyola
çalıyor. Onlar da iyi çalıyor, ama kontrbasın başka bir tı-
nısı var (Geçen gün bir yazımda tını değil, tanı diye geçi-
yor; dizgi yanlışlığı için özür diliyor, düzeltiyorum). Seçici
kurulun karannı beklerken Tahir Sümer'i gördüm dış sa-
londa. Bana kontrbası seydiren sanatçımız, Özgür Ulu-
çınar da onun öğrencisi. Öğrencilerini çok seviyor. Yete-
neklerini güzel yeşertiyor. Şimdi ABD'de olan bir öğren-
cisinden söz ederken gözleri parlıyor. Volkan Orhon da
çok yetenekli bir çocuk, birinciler arasında birincilik alı-
yor Amerika'da. Yaylı çalgılardalındaki ünlü ögretmenler
kulaklarına inanamıyor, genç kontrbasçıyı yetiştiren ög-
retmeni de tanımak istiyorlar. Ama Tahir Sümer, Anka-
ra'daki öğrencilerinden kısa bir süre de ayrılamıyor.
Özgür Uluçınar ABD'yedegil, ingiltere'ye gidiyor, biryıl
kalacak. Genç müzisyenler yarışmasını The British Co-
uncil düzenliyor. Geçen yıl piyano dalındaydı, bu yıl yay-
lı çalgılarda. Çoksesli müziğin tanıtımı, genç çalgıcılann
desteklenmesi amaçlanıyor bu yarışmada. Ulkemizde
belli kuruluşlar da ilgi gösteriyor, parasal destek sağlıyor.
Genç kontrbas öğrencisi, Royal Northern Müzik Kole-
ji'nde kullanacak ödülünü. Bir yıl sonra da Tahir Sümer'e
dönecek.
Yarışma konseri nedeniyle güzel saatler geçirdik Bilkent
Konser Salonu'nda. Genç çalgıcılara Akademik Senfo-
nietta Orkestrası eşlik etti, başta Büyükelçi Goulden, In-
giliz konuklar gözlerine de kulaklarına da inanamadı. Ki-
mi zaman inanılmayacak olaylar yaşanıyor ulkemizde.
Bir de Aydın Gün olayı var, değil mi? Cumhuriyet Der-
gi'de yayımlanan konuşmasında yeni bir kuruluştan söz
ediyor değerii sanatçımız. Onca birikimle köşeye çekile-
cek değil elbet. Tasarısını gerçekleştirmek, onu destek-
lemek de bir çağdaşlık görevi bence. Karanlığı delmek
gerekiyor her yerde. Büyükelçi Goulden, ilginç birkonuş-
mayla kutladı yarışmacıları. Birçok Batı ülkesinde düzen-
lenen genç müzisyenler yarışmasının Türkiye'de de baş-
lamasını güzel yorumladı. Batı'yla bütünleşmeyi sanatçı-
larımız başanyor her zaman! CSO'nun Tokyo konserle-
rinden sonra Japon gazete ve dergilerinde yayımlanan
yazılar da çok olumlu. Olumsuz yazıların, yorumlann kö-
kenini de biliyoruz, değil mi? Cumhuriyetimiz, 71. yılını
kutlarken kaç konservatuvarımız var, kaç müzik okulu
var, bu okullarda kaç öğrenci var, ne öğreniyorlar, bilmek
gerekir. Imam-hatip liselerinin sayısıyla karşılaştınlınca
düşündürücü bir tablo çıkıyor karşımıza. Başka tablolar
da var. Rastgele bir ilde, bir ilçede ortaokul, lise, meslek
lisesi, dahası Anadolu liseleri öğrencilerinin toplam sayı-
sı imam-hatip liselerindeki öğrenci sayısına ulaşmıyor.
Nedeni öğrenci yutları; imam-hatip liselerine gidenler
yurtlarda kalıyor, onlar için yurtlar yapılıyor durmadan.
Kimler yaptınyor, nereden para buluyorlar, açık-seçik bi-
liyoruz zaten. Dinci politikanın para trafiğini aydınlatan
belgeler, gazetenizde de yayımlanıyor her gün. Milli eği-
timde bir kuşatma var. Tehlike çanlanyla uyanan devlet
adamlarına merhaba! Laikliği savunmak sözle olmaz,
devlet yaşamında aydınlık bir dönemi başlatmak gerekir.
Sözlerle değil, eylemle. Anayasanın değişmesine öncü-
lük ederek.
Gençlerimize yazık değil mi?
Bilkent Konser Salonu'ndaki genç yarışmacılar konser-
vatuvara gırmeselerdi yeteneklerini nasıl geliştirecekler-
di? Onlar da imam-hatip lisesine gideceklerdi belki, son-
ra da devlet içi örgütlenmede yer alacak, herhangi bir ba-
kanlıkta çalışacaklardı. Seçimi onlar yapmıyor, oluşan or-
tamda başka seçenek bulamıyorlar! Siyasal yaşamda
küçük hesaplara saplanan kişilerin bu konulara eğilme-
sini beklemek, benim iyimseriiğimi de aşıyor. Ama karam-
sarlığa gömülemeyiz. Çünkü mutlu, umutlu olaylar da
var. Toplumdaki birikimi, yaratıcı gücü, yaşama sevinci-
ni kanıtlayan olaylar. Örneğin şu yarışma konseri. Genç
yanşmacılar bizim çocuklarımız, Atatürk'ün müzik dev-
riminden gözel bir uzantı, bir ışık değil mi? Çağdışı poli-
tikalara karşın çağdaş düzeylerini kanıtlama yarışındalar.
~° ;ri deÖğretmenleri de başka Dır yarışta. Onlan başarıya ulaş-
tırmak için uğraş veriyor. Başka dallarda da var bu yanş-
Tnacılar, Trîrmariar, münenaisfer, sanatçıiar, yazaflâf, i
zerler, hatta politikacılar. Güzel insanlardan yoksun değil
toplumumuz, Ybz ortamdajyetetLkadar tanınmıyodar^
ama var onlar, her zaman olacaklar. Daha güzel, daha
mutlu günleri de onlaria yaşayacağız.
BULMACA
1 2 3SOLDAN SAĞA:
1 / Bireyin davranış etkin-
liğinin zaman içindeki
dağüımıru ölçmeye yara-
yan düzenek. 2/ Bir tür
gözleme... Arnavutluk'-
un para birimi. 3/ Hint-
İran dil grubuna verilen
ad... Afrika'da bir ülke.
4/ Kerestesi dayanıkh bir 6
orman ağacı... Eski dilde 7
şarap, içki. 5/ Küçük er-
kek kardeş... Avcının 8
saklanıp av hayvanı bek- g
lediği yer. 6/ .Gızli yer,
köşe bucak... Cstü şekerli, renkli
ve parlak bir madde ile kaplanmış
hap. 7/ Kale hendeği... Mesafe...
Ses. 8/ Endonezya'yı oluşturan
adalardan biri... Eskrimde bir kar-
şılaşma türü. 9/ Dandan yapılan
şarabın kımıza kanşünlmasıyla el-
de edilen eski bir Türk içkisi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kökünün görünüşüne dayalı
boş inançlarla ünlü otsu bitki. 2/
Madenci ocağı... Giysi. 3/ Meme-
lilerde asalak olarak yaşayan ipsi solucan... Bir yüzey ölçüsü
birimi. 4/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Hayvanlara vurulan
damga... Kanşık renkli. 5/ Yer ölçmeye yarar düğümlü ip... Bir
peygamber. 6/ İlenme, beddua... Eski Mısır'da güneş tannsı. 7/
Hz. Muhammed'in aile üyelerine verilen ad... Genişlik. 8/ Çıt-
çıt. 9/ Leşle beslenen, atmacadan ufak yırtıcı bir kuş.
İLAN
T.C.
İZMİR1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1994 417
Davacı Harun Çanbay tarafından davalı Jonela Çanbay (Geor-
ge) aleyhine açılan boşanma davasının yapılan açık duruşmasında:
Davalı Jonela Canbay'ın (George) dosyada mevcut ve emniyetce
bildirilen adresine çıkanlan tebligata ragmen bulunamadığından ila-
nen tebliğine karar verilmiş olmakla. dunışma günü olan 27.12.1994
gûnü saat 10.30'da davalı Jonela Canbay'ın (George) mahkememiz-
de hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil etürmesi, gelme-
diği veya kendisini bir vekille temsil ettırmediği takdirde, yargılama-
ya yokluğunda devam olunup karar verileceği tebligat yerine kaım
olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 14.11.1994
Basın: 43112