27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 1994 PAZARTESİ HABERLER Doç. Fikret Başkava Başkaya, Pen Şeref Üyesi • ANKARA (ANKA)- Isviçre'nin Almanca Pen Merkezi, düşünce suçundan halen Haymana Kapalı Cezaevi'nde hükümlü bulunan Doç. Dr. Fikret Başkaya'yı Şeref Üyesi yaptı. Isviçre'nin Almanya Pen Merkezi Genel Sekreteri Barbara Traver imzasıyla Başkaya'ya gönderilen yazıda şöyle den'ildi: "Biz 200 aktif üyeyle entemasyonal Pen merkezlerinden birisiyiz ve sizi Şeref Üyesi (Honorary Member) olarak kayıt ettigimizi sevinerek bildiriyoruz. Mektuba ilişkin size üye belgenizi gönderiyoruz. Biz, derhal faaliyete geçerek sizin serbest bırakılmanızı diliyoruz ve sağlık bakımından iyı olmanızı umuyoruz ' Anmatöreninde gözattı I tstanbul Haber Servisi- Gaziantep'te, iki yıl önce, TKP-ML militanı olduklan gerekçesiyle öldürülen Saim Bozkurt ve Hasan Çiçek için önceki gün, Gaziosmanpaşa'da gerçekleştirilen anma töreninde polis larafından gözalüna alınan çok sayıda kişinin henüz serbest bırakılmadığı bildirildi. öözalüna alınan 50 kişinin yakınlan, polısın görüşme imkaru yaratmaması üzerine, İP Gaziosmanpaşa ilçe binasında oturma eylemi başlattılar. GözalUndaki 50 kişinin, kendilerine verilen yemekleri kabul etmeyerek açhk grevine başladıklan öğrenildi. MünirCeylan'a ziyaretler •SARAY (AA)- Cr&Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen ile Yeni Demokrasi Hareketi (YDH) Sözcüsü Cem Boyner, Tekirdağ'ın Saray ilçesindeki cezaevinde yalmakia olan Petrol-İş Sendikası eski Genel Başkanı Münir Ceylan ile eski milli futbolcu Tanju Çolak'ı ayn ayn ziyareteUiler. Sevigen, ziyaret sırasında yaptığı açıklamada, düşünce özgürlüğü suçundan dolayı cezaevinden yatan insanlann affedilmeye ihüyaçlan olmadığını, bir an önce aklanmalan gerektiğini söyledi. 230kişitavuktan zehirlendi • ADANA(Cumhuriyet)- Adana-Mersin karayolu üzerinde kurulu Meyna Fabrikası'nda çalışan 230 işçi, yedikleri yemekten zehirlendi. Kıbnslı işadarru Asil Nadir'e ait fabrikada çalışanlann öğle yemeğinde yedikleri bayat tavuktan zehirlendikleri anlaşıldı. Mideleri yıkanan ve serum takılan işçilerden durumu ağır olan 25'inin tedavisine devam ediliyor. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. G.O.Paşa'da ölûmlü kaza • İSTANBUL(AA)- Gaziosmanpaşa'da dün, Ali Çiftçi yönetimindeki 34 FCU 12 plakah otomobil, aşın hız yüzünden beton direğe çarpıp takla atarak karşı şeride geçti ve zabıta memuru Ömer Doğantan'ın kullandığı Gaziosmanpaşa Belediyesi'ne ait 34 BDB 39 plakah minibüse çaptı. Kaza sonucu ağır yaralanan Ali Çiftçi (29), eşi Zoran Çiftçi üe 6 ayük çocuklan tüm müdahalelere rağroen kurtanlamadı. Eskişehîr uçağı onarıldı • tSTANBUL(AA> Geçen ağustos aymda Atatürk Havalimanı'nda inişe geçtiği sırada pist dışına sürüklenerek ağır hasar gören, THY'nin "Eskişehir" adh Boeing 737 tipi yolcu uçağmın onarrmı tamamlandı. Uçak dün İstanbul-İzmir arasındaki test uçuşunu başanyla gerçekleştirdi. Onanmı 18 milyon dolara mal olan uçağın fıyatı ise 35 milyon dolar. Sıvas katliamının firari sanığı Karataş, 14 ayı Sıvas'ta dolaşarak geçirdiğini söyledi 4 Polîs evime uğramadı'ERGÜN AKSOY ANKARA - Hakkında ölüm cezası istenen Sıvas davasının 2 numarah sanığı Yunus Kara- taş'ın, firarda bulunduğu 14 ay boyunca, Sı\as'ta "etini kolunu sallavarak"yaşamını sürdürdü- ğü ortaya çıktı. Geçen ay Sıvas'ta güvenlik birimlerine teslim olan Karataş, savcılık ifadesinde suç- suz olduğunu savunarak, "Sı- vas'ta sokağa çıkma yasağına rağmen yaşantımı sürdürdüm. Firarda bulunduğum 14 ay bo- yunca evimde yaşadım. Polisler evime gelmedi. Sokağa çıkıp do- laşıyordum" dedi. Sıvas dâvası müdahil avukatlanndan Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı (ÇHD) Şenal Sanhan, Sıvas olaylannda güvenlik güçlerinin ihmali bulunduğunu belirterek. "Firari sanık Karataş'ın, 14 a> boyunca firar günlerini geçirdi- ğj Sıvas'tayakalanamamasL gü- venlik güçleri ile ilgili iddialan- mızı bir kez daha kanıdamakta- dır"görüşünü savundu. Sanhan, güvenlik görevlileri hakkında soruşturma açılması gerektiğini de belirtti. Sıvas'ta 37 kişinin öldürülme- si olayına kanştığı savıyla hak- kında ölüm cezası istemiyle da- va açılan firari sanık Yunus Ka- rataş'ın, teslim olduktan sonra yapılan sorgusunda, "fırar gün- lerini Sıvas'ta geçirdigmi"belirt- mesı davaya yenı bir boyut ka- zandırdı. Karataş, sorgusunda 1 temmuz gecesini Ramazan Ars- lan adındaki arkadaşının evinde geçirdiğini ve sabaha kadar içki içtiklerini belirterek, "2 Tem- muz 1993gününü de akşama ka- dar uyuyarak geçirdik" dedı. Karataş, olay gününü şöyle an- lattr. "2 temmuz günü akşam saat- lerinde u>kudan kalktık. Elimi- ri \üzümüzü yıkadık TV'de film izîedik. Daha sonra dışan çıktık Arkadaşım bekar olduğu için ev- de kimse yoktu. Dışarda arka- daşlanmıza rastladık. Btze, çar- şıya gitmememizi söy lediler. Bu- nun üzerine tekrar eve döndük. Olayları gece haberierinde TV'den duyduk. Sokağa çıkma yasagı karan ahnmıştı. İki gün evden dışan çıkmadık İki gün sonra ben babamın e\ ine gittim. Ancak, genelde Ramazan'ın evinde kaldığun için öncekri eve pek gitmiyordum. Sokağa çık- ma yasağına rağmen Sıvas'taya- SOPUŞtUPma İSteml Davanın müdahil avukatlanndan Şenal Sanhan "Sıvas olaylannın 2 numarah sanığı firari Yunus Karataş'ı evinde bile aramayan polis, görevini kötüye kullanmıştır" dedi. Sarıhan, Karataş'ı yakalamayan görevliler hakkında soruşturma açılması gerektiğini bildirdi. şantımı sürdürdüm. Olaydan üç gün sonra,evdeolmadtğun bir sı- rada polisler eve gelmiş ve beni sorrnuşlar. Akşam eve gittigimde potislerin beni aradığını sö\ ledi- ler.Çekindiğim için karakola git- medim. Normal yaşantımı sür- dürmeye başladım. Daha sonra hakkunda gıyabi tutuklama ka- ran çıktı. 13-14 aydır Sıvas'ta evimde idim. Polisler gelmiyor- du. Dışarda dolaşıyordum ancak, kalabahk yerlerde gezmiyordum. Daha sonra gidip teslim oldum. Ben hiçbir olaya kanşmış de0- lim. Suçsuzum." Sıvas davası müdahil avukat- lanndan Şenal Sanhan, sanık Karataş'ın firarda bulundugu günlerini Sıvas'ta geçirdiğine dikkat çekerek, Cumhuriyet'e, "Sanık Karataş olayında yaşa- nanlar.Srvas'taki güvenlikgüçle- rinin görevlerini ihmal ettikleri- ni kanıdamaktadır" dedi. Saru- han, görüşlerinı şöyle dile eetir- di: "Bilindiği gibi gü\enlik güçle- ri, başka ola\ larda sanığın ika- metgahına gider, o evde karakol kurar. E\deki karakol ortamı kaldınlsa bile, ikametgah gözle- me alınır, sanıklann \akınları u- lenir. Karataş olayında bunların yapılmamasını görevin ihmali şeklinde algılamamak. her halde çok iyimser bir tutum olur. Sanı- ğın açıklamalan doğru ise polis açıkça görevini kötüye kullan- mıştır. Müdahil avukatları ola- rak, bu soruşturmanın başından itibaren güvenlik güçlerinin ih- nıalk'rine işaret eden tutumumu- zun haklıhğı bir kez daha ortaya çıkmıştır." Sanhan. Emniyet Genel Mü- dürlüğü, Adalet Bakanı ve savcı- lan göreve çağırarak, "Güvtnlik güçlerinin ihmalleri görülmeli ve ilgÛiler hakkında soruşturma ya- pılmalıdır. Katliama katılan ey- lemcilerin bü\ük bölümü henüz >akalanamamıştır. Bö> lesi bir so- ruşturma tarzı ile \akalanmala- nnı da umut etmek ha> aldir" dı- ye konuştu. BIZBIZE Hakkında ölüm cezası istenen Karataş fırardayken başlayan Sıvas kadiamı davalan olavh geçti. 1995 yılında zarar eden KİT'lere kaynak aktanlmayacak ve bu kuruluşlar tasfiye edilecek Kâr eden kuruhışlar sabş yohında ESRAYENER ANKARA - Hükümet; zarar eden Kamu Iktısadı Teşebbüsleri (KİT) için bütçeden yalnızca 21 trilyon lıralık odenek ayınrken özerk bir yapıya kavuşturulduktan sonra kar eden kuruluşlan, banka borçlannı ödeyerek satmayı programlıyor. Sanayı ve Ticaret Bakanlığı'na bağlı Makina Kimya Endüstrisı Kurumu (MKEK), Çimento Fabrikalan AŞ (Çitosan), Türkiye Gübre Sanayi AŞ (TÜGSAŞ) ve Şeker Fabrikalan'nın sermayelerini 1992 yılına kadar ödemeyen Hazme'nin; özerk bir yapıya kavustunılunca kar eden bu işlermeleri, banka borçlannı kapatarak Kamu Ortakhğı idaresi'ne devretmeye karar verdıği öğrenildi. Hükümetın, bütçe açıklannı özelleştirme ile finanse etme politikası çerçevesinde kar eden kuruluşlar satışa çıkanlırken zarar edenler tasfiye sürecine sokuluyor. 1995 yılı KÎT yatınm ve finansman programı ve bütçe yasa tasansında. kuruluşlara hiçbir kaynak aktanlmamasını öngören hükümet, kar edenler için özelleştirmeye yönelik kaynak yaratırken zarar edenleri kendi başına bırakıyor. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na bağlı, Çitosan, MKEK, TÜGSAŞ ve Şeker Fabrikalan'nın 1992 yılında 4 trilyon 340 milyar liraya ulaşan zararlan, özerk bir yapıyla çalışmaya başladıktan sonra 1994 yılında 7 trilyon 381 milyar liralık kara dönüşünce Hazıne, kuruluşlara kaynak aktarmaya başladı. Yetkililer, bu kuruluşlann bankalara olan borçlannın, Hazine'de bulunan sermayelerinden kapatılarak özelleştirmeye hazırlanacağını bıldirirken "Her rürlü borçlarından anndırüdıktan sonra, gelecek >ü Özelleştirme İdaresi Başkanİığı'na devredeceğiz. O döneme kadar hiçbir bankadan kredi kullanmamalan konusunda u>anda bulunduk. Gerekirse, biz kaynak aktaracağız" açıklamasında bulundular. Hazine, kar eden kuruluşlann sermayelerini kullandırarak. özelleştirmeye hazırlarken zarar eden kuruluşlara kaynak aktanlmayacak. Eylül ayında çıkanlan 'KİT'terin haczedilmesine olanak tanıyan' yasanın ardından, Başbakan Tansu Çiller'in kuruluşlara kaynak verilmemesini öngören genelgesi ile KlT'ler. özel sektörjanında. Maliye Bakanlıgı \e SSK tarafından icraya tabı tutuluyorlar. Hükümetin, ekim ayında hazırladıği 1995 KİT yatınm ve finansman programı ve bütçe yasa tasansında 1 katrilyon 331 trilyon liralık gider öngören bütçeden 21 trilyon liralık ödenek aynlan KİT'lere, DYP-ANAP işbirüği ile hazırlanan özelleştirme yasa tasansında bürün yatınm yollan tıkandı. 21 trilyon ödenek Yetkililer; KİT finansman programı ve bütçe yasa tasansında zarar eden KlT'ler için 21 trilyon lira dışında odenek aynlmadığına, özelleştirme yasa tasansında da özelleştirme gelirlerinın Hazıne'ye aktanlmamasının öngörüldüğüne dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptılar: "Ozelkştirme yasa tasansı KİT'lere ancak özelleştirmeye hazırhk aşamasında kaynak aktarümasını öngörüyor. Zarar eden KİT'lerin ise satılması olanakstz. Zatea, bankalar dışında vergi, prim borçlan ile neredeyse sermayeleri kadar borçlan var. Bu kuruluşlara 21 trilyon lira dışında hiçbir yardım yapılmayacak. Kuruluşlar topartanamazlarsa tasfiye edilirier.'" Özelleştirme kapsamına ahnmayan ve Hazine'ye bağlı olan KİTIenn. 1994 yılı için bankalara olan kredı borçlanndan doğan 77 tnKon liralık zararlan bulunuyor. Borçlan ve yeni yatınmlan için kaynak verilmeyecek olan bazı KlT'ler ve 1994 yılı zarar durumlan şöyle: Türkiye Taş Kömürii İşletmesi: 11 triKon 489 milyar lira. Çay-Kur: 2 trıl>on 545 milyar lira. TZDK: 4 trılyon 29 milyar lira. TDÇİ. 19 tnlyon 675 m'ilyar lira. TCDD: 19 tnKon 232 milyar lira. ERDAL ATABEK Emeğin Gücü Engellenirse... 29 Ekim günü Refah Partisi'nin Ankara'ya yürüyüşüne izin verilmedi. Taksim Alanı'na cami yapılınca orada da el- bette cuma namazlan kılınacak, cenazeler kaldınlacaktır. Bunlar bugün yapılamamıştır, ama bu noktaya gelinmiştir. 29 Ekim tarihli Cumhuriyet gazetesinin manşeti tek söz- cüktür: Koruyacağız. Artık "cumhuriyet"'\r\ korunması zo- runlu olmuştur, insanlar bu yandaşlığı belirtmek için evle- rine, arabalanna bayrak asmakta, yakalarına Atatürk ro- zeti takmaktadırlar. Buna, "iyi ya, ne güzel" demeden ön- ce düşünmek gerekiyor; "buraya nasıl gelindi, kimlerle ge- lindi, bu kişiler şimdi nerede?" "Nerede olacak?", yanı- başımızda, içimizde, omzumuzda, başımızın üstünde. Me- sut Yılmaz'ın partisinden milletvekili adayı olan llhan Ke- sici, seçim çalışmalarına Kartal Camii'nde kıldığı namaz- la başlıyor. "Işte inanmış birmümin" diyemiyorsunuz, po- litik bir mesaj alıyorsunuz. Kim bu insanlar? İyi bir egitim görmüş, yurtdışında bulunmuş, pek öyle dinle, diyanetle ilgileri olmayan kişiler. Bildiğiniz seçim manevralarını gö- rüyorsunuz ve üzülüyorsunuz. ANAP öyle de DYP farklı mı? Hayır, farklı olmadığını görüyorsunuz. Başbakan Tansu Çiller ezan sesiyle ürperiyor, babalan Cumhurbaşkanı De- mirel de "kendisinin laikliğin teminatı" olduğunu söyleye- rek duyulan derin kaygılan örtme işlevini üstleniyor. Rah- metli Turgut Özal da Islam-Türk sentezinin kendine özgü bir versiyonuydu. Erbakan'ın Amerika gezisi de çok ilgi çe- kicidir. Türkiye'de dinsel sağın USA markasını gözardı et- memek gerekiyor. Amerika, bir ülkeyi kendi kampından koparmayacak her iktidan desteklemiştir, bundan sonra da destekleyecektir. Ama unutulmasın ki Türkiye, bağımsızlığını Amerika'dan ödünç almadı. Türkiye, "aklın özgürleşmesi" olan aydın- lanmayı da kredi karşılığında benimsemedi. Şeriat yöneti- mine karşı laik yönetim sistemini de fetvalann gölgesinde kabul etmedi. Türkiye'yi adım adım buraya getiren herkes, Atatürk'e de, laik cumhuriyete de, çağdaş dünya ile bu- luşma iradesine de adım adım ıhanet etmiştir. "Dinine sahip çıkmak" adı altında şeriat yönetimini -ge- rekirse cihatla- işbaşına getirmenin yoluna taş döşeyen- lerin görevlerıne artık gerek yoktur. Onlar işlerini bitirmiş, emanetin sahiplerinin eline geçmesini sağlamışlardır. Iş ar- tık şeriatçılarındır. Eğer Refah Partisi bunu yapmazsa on- lar da gidecek, yapacak olanlar gelecektir. Türkiye'de hiç kimsenin inançlı Müslümanla bir uzlaş- mazlığı olmamıştır, ama şeriatçı ile uzlaşamazsınız. O, si- ze boyun eğdirmenin peşindedir, bunun için zor kulianmak- tan da kaçınmayacaktır. Bu da çatışma demektir. Böyle bir analizi yapıp yapmadıklan, bütün siyasal par- tilere açıkça sorulmalıdır, onlar da yanıt vermelidirîer. 29 Ekim günü, Cumhuriyet Bayramı'nı kutlama mesajları ya- yımlamanın hiçbir anlamı yoktur. Som açıktır, yanıtı daaçık olmalıdır. Din çatışmalarında neler olabileceğıni daha gerçekçi bi- çimde görmek isteyenler varsa onlar da bugünlerde sine- malarda oynayan "Kraliçe Margot" fılmini görmelidirler. • Katolik Margaret ile Protestan Henri Navar evlendiril- mektedir. Kraliçe Katerin Medici bu evliliği gerçekleştire- rek Katoliklerie Protestanlar arasında yakınlaşma sağlama- yı düşünmüş, bunun Ispanya'nın saldırısına karşı güçlen- me olacağını hesaba katmıştır. Ama Protestanlar Paris'e düğün için geldiklerinde bir tehlike olacaklanndan korkup Protestan amirale suikast düzenler. Suikast başansız olun- ca da misillemeden korkup Protestanlara katliam emrini verir; 1572 Ağustosu. Paris'te günlerce Protestanlar kitle- ler halinde öldürülür. Binlerce Protestan öldürülüp üst üs- te çukurlara atılır. Tarihe "Sen Bartelerni Günü" diye ge- çen katliam, Katoliklerie Protestanlar arasında yıllarca sü- recek olan din savaşlarının kanlı bir kavşağıdır. Sonradan dehşet içinde kalmanın hiç yaran olmaz. "Böy- le bir şeyın olacağını aklımdan bile geçirmemiştim" demek, hiçbirşeyi çözmez. Önemli olan, "olabilecekleri" önceden görüp olmaması için önlem alabilmektir. Bakınız, şu Taksim AJanı'nda 1 Mayıslarda emek günle- ri kutlanırdı. Her yol kullanılarak önlendi. Bugün "Cumhu- riyet Bayramı "nı kutlamak çok büyük önem taşıyor. Yann, eğer Taksim camisi yapılırsa, cemaatin gösterileri izlene- cektir. Şunu hiç unutmamak gerekiyor, emeğin bilinçlen- mesinin önünü keserseniz, cumhuriyeti de koruyamazsı- nız. Emeğin bilınçlenmesinin önünü keserseniz, demokra- siye ulaşmanın da hayal olduğunu görürsünüz. Cumhuri- yeti de, demokrasiyi de "emeğin bilinci" korur. Onun dı- şında koruyucu ararsanız bir yerde büyük yanlış yapmış- sınız demektir. 12 Eylül, Türkiye'nin bugünlere gelişinin hesabını verme- lidir. Ama hesap vermeleri gerekenlerden hesap sorama- yan toplumlar. o hesabı kendileri öderler. Tarihin gerçeği budur. Diyarbakır'da huzur toplantısı DİYARBAKIR (AA) - Dıyarbakır Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'nce. Cumhuriyetin 71. kuruluş yıldönümü dolayısıyla karakollarda vatandaşlarla "Huzur Toplantılan" düzenlendi. \enışehir \e Mardınkapı karakollannda yapılan toplantılarda. vatandaşlann şikayet ve isteklerinı dinleyen Asayiş Şube Müdürü Azız Bulut, vatandaşlann çekinmeden hakkını aramalannı ıstedi. Bulut, şikayetler üzerine, kötü davranan polisler hakkında gerekli işlemin yapıldıgını belirtti. Yeni ve eski bakanın özelleştirme tartışması Sanayi Bakanı Dönen: Özelleştirmeyi umacı gibi göımüyorum. EskiBakan Köse: Tartışma oyalamaca IŞBCKANSU ANKARA - KlT'leri, son iki yıldır kar eden Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nm eski ve yeni ba- kanlan, özelleştirme konusunda farklı düşünceleri gündeme ge- tirdiler. SHP'li Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Dönen, özelleş- tirmeyi "umacı" gibi görmedığı- ni belirterek, "Bu KlT'leri >ine kar ettireceğiz, Ama buralarda yeni bir anlavışla hareket etme- miz lanm. Benim kurunılannı. birtekfabrikanın ihracaö kadar ihracat yapamıjor" dedi. Özeüeştirme kârı Dönen'den önceki Sanayi ve Ticaret Bakanı Tahir Köse de, bakanlığa bağlı KİT'lerin "özerkleştirme" sayesinde kar edebildıklerini belirterek, "KİT'ler iyi yönetiHrse, özel sek- törden aşağı kalır taraflan yok. Sanavi Bakanhğı'ndaki KİT'ler- deoldugu gibi, kareder"diye ko- nuştu. Köse, bugünkü özelleştir- me tartışmalannt "oyalamaca" olarak gördüğünü ifade etti. Sanayi Bakanı Mehmet Dö- nen, kendi bakanlığına bağlı KİT'lerin kar ettiğinin anımsa- tılması üzerine, özelleştirme ko- nusundaki görüşlerini şöyle açıkladı: "Şeker Şirketi'nin kan olur mu? Tekel, Çimento fabrikaları- nın kan var. Çimento'nun kan var. 502 mü>ar. 502 milyann 4% miharı faiz geliri. Yani, 4 milyar kar etmişiz. Buraları kar etirir- mekiçin elimizden geleni yapıyo- ruz. Yine kar ettireceğiz. Ama, buralarda çok yeni bir anlavışla hareket etmemiz lazım. Benim kurumlanm, bir tek fabrikanın ihracah kadar ihracat yapamı- yor. Şu anda kimsenin elinde sto- ku kalmamış. Ben bakanlığa gel- dim geleli, 'Dünyada çimento açığı var. bunu değerlendirin. ih- racatayönelin' dhediye, birmik- tar ihracat yaptırdık. Ne yapıp yapıp, bu arkadaş- lanmızı ihracata vönlendirme- miz lazım. Ona yönlendirebi- lirsek, biz rahatlarız. Özelleş- tirmeyi bir umacı olarak gör- müvorum. Önemli olan bu ku- rumların verimli, çağdaş, ko- şullara uygun çalıştırılabilme- si. Eğer, bu hale getirebilirsek biz bunu, meselemiz yok zaten. Mehmet Dönen Bunların bir kısmı sosyal amaçlı fabrikalar. Bu fabrika- ların zaten özelleştirilmesi de mümkün değil. Onun için, mülkiyet devletin olmuş, onun bunun olmuşun ötesinde dü- şünmek lazım bu işi. Bunların daha \erimli, daha fazla katma değer yaratan, daha fazla üre- ten kurumlar haline gelmesi lazım. Bunların koşullarını koymamız lazım bizim. Bu, Tahir Köse özel sektörün de olur, devlet sektörünün de olur." Eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Tahir Köse ise Başbakan Tansu Çiller'in, özelleştirmeyi, "Tür- khe'nin kurtuluşu" diye sundu- ğunu anımsattı. Şimdiye değin birçok kamu fabrikasinın satıldığına dikkat çeken Köse, "Neden Erdemir, • Bakan Mehmet Dö- nen: Bu KlT'leri yine kâr ettireceğiz, ama bu- ralarda yeni bir anlayışla hareket etmemiz lazım. Benim kurumlanm, bir tek fabrikanın ihracatı kadar ihracat yapamıyor. • Eski Bakan Tahir Köse: KÎT'ler iyi yönetilirse, özel sektör- den aşağı kalır tarafı yok. Sanayi Bakanhğf ndaki KİT'lerde oldugu gibi, kâr eder. Sevdişehir, Karabük fabrikalan satuamıyor?" dı\e sordu. Alacak sermaye bulunmadığı için bu fabrikaiann satılamadığına dik- kat çeken Köse, sözlerini şöyle sürdürdü. "İnsanlar paralarını, başka yerierde daha çok kazandınyor- lar. Bugün, rant ekonomisi var. Diyelim ki, Ereğü DemirÇelik 20 trilyon. 20 trilyona rantiye geli- rivle 30 daha kazandınvorsam, Ereğü Demir Çelik, iyi koşullar- da 5 kazandıracaksa, niye ala- yını? Yabancılar da alacak mı bunlan? Onu zamanla göreceğiz. Özelleştirmeyi sanki bugün yap- sak, kasamıza para dolacak gibi gösteriliyor. Esas amaç, kamuoyunu meş- gul etmek. Bugün Erdemir'i, Seydişehir fabrikasmı satmakta bir engel var mı? Yok Niye böy- le kurtuluşgibi kamuoyu bunun- la meşgul ediliyor. Ben, bunuoya- lamaca kabul ediyorum." Köse. SHP'nin özelleştirme konusunda bir ideolojik kayma içinde olduğu yolundakı görüş- lere \e * SHP,özelleştirmeyi iste- miyor" iddiasına katılmadığını kaydetti. 'Sihirbaz mıydık?' Kendi döneminde, Sanayi Ba- kanlığı'nın KİT'lerinin kar eden kuruluşlar haline geldiğine dik- kat çeken ve * Biz sihirbaz mıy- dık?" dıve soran Köse. bu kuru- luşlan özerk çalıştırdıklanna ışa- ret etti. Köse. şu görüşleri savun- du: "'Birkere işin ehli insanlanba- şınakoyduk. 'Burayı en iyi şekil- de yönetin. biz her şeyi göğüsle- yeceğiz' dedik Adam almadık. Personelleri yüzde 20-25 azakİL Kimsenin işine son vermedik Emekli olanın yerine yeni insan almadık. tkincisi, kurumlann kendi iç birimlerinedelayıkolan- lan göreve getirdik Siyasi baskt- larla adam koymadık. Özerkola- rak, özel sektörde nasıl çalışrjt)r- sa insanlar, hiçbir müdahale ol- madığına. olmayacağına güvene- rek çalıştılar. Kendi işlermeleri gi- bi çalışniar \e bu duruma geldi- ler. Şeker Şirketi Çankaya'da, İG- SAŞ Kocaeli'de vergi rekortme- ni oldu. Çimentoda, Batı Anado- lu'daki i> i fabrikalar satıldı. Elimizde zarar eden, Kurta- lan, Ergani, Van, Kars gibi kim- senin almayaeağı Doğu fabrika- lan kaldı. 6nun elinde de, şu an- da 2,5 trilyon lira para var. Doğu fabrikalan da, 1 triryonun üze- rinde kar edecek. Bunların, devtete yükolmadı- ğını kanıtladık. KtT'terin, iyiyö- netilirse,özelsektördenaşağı ka- lır taraflan yok Sanayi Bakanb- ğının KİT'lerinde oldugu gibi kar da eder."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle