17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7AĞUSTOS1993 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI En büyük soykınm-2- Insanlar, üç-dört bin yıl kadar önce tanma başladıklannda yeryüzünde yak- laşık 6 tnilyar hektar ormanlık arazi var- dı. Bugünse. 1.5 milyan balta girtnenıış orman olmak ihere sadece dört mılyar hektar kaldı geriye. Ormanlann yok oluşu sürüyor. Bugünedek ormanlann yansi 1950 ile 1990 yıllan arasında kesildi. ABD'de (AJaska dışında) ormanlık alanlann üçte bin ve balta gırraeıruş omıanlann tümü yok edildi. Avrupa'da zaten balta gir- memiş orman kalmamıştı. Kalan or- manlarsa aslında orman değıl, bakımh plantasyonlar. Çın, eskiden sahıp olduğu ormanlann ancak dörtte birini elinde tutuyor artık. Ormanlann gitgide azalmasmdan, sa- dece kereste ve kâğıtlık odun uretıminın düşeceği gibı bır sonuç çıkarmak yanlış. Orrnanlar tican ölçütlere vurulamaya- cak kadar değerli kaynaklar Toprak oluşturur, iklim dengesizüklerinı yumu- şatır, yağışlı fırtınalara set çekerek su taşkınlannı ve selleri önler ve kuraklık tehlikesine engel olurlar. Şiddetb yağ- murlann toprağı aşındınnasını. topra- \ s anlı türleri,yaşam alanlannın tahrıp olmasıyla fuzlayokoluyor. Yokolan canhlarıgerigeiirmek olanaksız. Türlerle birlikte doğalçeşitlilik degiderek azalıyor. Gündeyüz kadar canhtüriiyok oluyor. Dinazorlarınyokoluşundan buyana dünya en büyük soykırınuyaşıyor. Büyümenin Yeni Sınırlan • Insanın yok ettiği DÜNYA Yazan:Donella vaOeaıis Meadovvs Derlsym: ktam Ayakta yor. Bu bedel. örneğın Almanya'nın yıllık demir. çelik üretimine eşit. Eski Sovyetler Birlıği'nı oluşturan ülkelenn ve Doğu Avrupa'nın orman- lan da hava kırliliğınin ve aşın kesr- min tehdidi altında Bütün bunlar yetmıyormuş gibi. ğın sıkılaşrriasıru, kumsalların çarâur- böylesıne önemli bir kaynaktan elde laşmamasmısağlamaklâkalrn"azlar,İ5ir-"e<Îİlen kâğıt ve kereste insanhk tara- ' ' ' - - - fmdan t a r n anlamıyla har vurulup harman savruluyor. Oysa, araştırma ve gözlemler kâğıt-kereste tüketiminin en az yanya ındirilebileceğini gösteri- yor. Bugün. kjşı başına düşen kâğıt miktannda, yılda 317 kiloyla ABD bi- nnci. Ancak bu kâğıdın yansı paketle- tün canlılann yaklaşık yansmı bünyele- rinde banndınrlar. Ormanlar dev bo- yutlarda bir karbonmonoksit kütlesi oluşturarak atmosferdekı karbonmo- noksitle dengeyi sağlar ve sera etkisinı önlerler. Peki, insanlar bu kadar önemli bir kaynağa nasıl davranıyor? FAO, 1980 yılında, yılda 11.4 milyon hektar ormanın yok edildiğini açıkla- mışu. 1985'te bu rakam 20 milyon hek- tara ulaştı. 1990 yılında, sadece Brezil- ya'da pohtika değışikliklennden sonra. orman kaybı yaklaşık 17 milyon hektar oldu. Ormanla birlikte yok olanlar Ormanlar, kısa vadeli kazançlar uğ- runa yok edililiyor. Ancak çok büyük para ve çabayla tekrar yerıne konula- biliyor. Örneğın, küçük bir Orta Amerika ülkesi olan Kostarika'da. devlet, geniş meralar yaratıp sığır etı dışsatuTuru arttırmak amaayla or- manlan katletti. Bir süre sonra, açılan toprak otlak olarak ışe yaramaz duru- ma geldi ve bozkırlaştı. Eğimli yerler- de yağışlarla birlikte toprak kaymala- n oldu, caddeler ve köyler toprak alu- nda kaldı. Çamurlar barajlan. enerjı santrallannı doldurdu ve daha önce nefis kumsaüann olduğu sahilleri ba- taklığa çevırdı. Balıkcılık da ada- makıllı zarara uğramıştı. Kostarikalı- lar sığır eti dışsatımından iyi para vur- mak isterken, çok büyük zararlara uğ- ramış ve dışsatımdan gelen paranın çok daha fazlasını. kalan ormanlannı korumak içın harcamak zorunda kal- mışü. Üluslararası kağıt ve kereste şirket- leri tropik cangıllann ve el değmemiş orman katbamının baş aktörleri. Dışsaümı arttırmak ve dış borç öde- mek zorunda olan hükümetler, büyük toprak sahiplen. çiftçiler, hayvan ye- tıştiricileri, yakacak odun veya ekecek tarla peşindeki tek tek insanlar bu su- çun diğer ortaklan. 1990 yıü sayımına göre yeryüzünde 800 milyon hektar el değmemiş orman (tropik cangıllar, yağmur ormanlan) kaldı. Bunun 330 miJyon hektan Bre- zilya'da. Brezilya aynı yıl bu ormanla- nn yüzde 2.1 'lik bölümünü, demek 17 milyon hektannı yok etti. 17 milyon hektarlık kaybm genel olduğunu ve her yıl devam edeceğini düşünelim: 47 yıl sonra yeryüzünde gerçek anlamda orman kalmayacak. Ama, yıllık yüzde 2.3 oranında bir nü- fus artışını göz önünde tutarsak. bu kez 2020 yıbnda cangıllann tümümün dünyadan silineceğı sonucuna vannz. Bunun anlamına az önce değınmıştik. birazdan yine değineceğiz. Hava kirliliği ormanlan da tehdit ediyor Ormanlan mahveden bir başka ol- gu da hava kirliliği. Avrupa ormanla- nnın dörtte üçü hava kirliliği ve asit yağmurlan yüzünden harap olmuş durumda. Hava kirliliğjnin bu or- manlara yılda verdiği zarar 30 milyar dolar gibi korkunç bir rakama ulaşı- oranı yüzde 50, ama orada da inşaat işinde kullanılan sert tropik kereste- ler. bir ıki seferden sonca atılıyor. ABD'de ağacın yansı. daha kereste ve kaplamanın üretırrn sırasında elden gidiyor. Bazı düzenlemelerle ve kullarulmış her parça kâğıdın ziyan edilmeyip. ye- niden geri kazanılmasıyla bu katyıplar landınlmış. Bu arada ne kadar türün yok olduğu bilinmiyor ama, çok hızlı, "üstel bir htzla" yok olduklan iyi bili- niyor. Bir biyolojik hazine olarak ka- bul edilen Madagaskar adası, türlerin yok oluşuna ilişkin bır örnek. Adarun doğu bölümünde 12.000 bitki ve 190.000 hayvan türü yaşıyor- du. Bunlann yüzde 6(Fi sadece öraya azaltılabılır Özellikle tropik ormanla- özgüydü (endemik). Onnanlann yüz- nn kendılerini yenileyebilecek şekilde de 9O'ı yok edilince yaşam alanını yiti- kullarulması, çevresel dengeye dikkat edilmesi zorunlu. Gelişmekte olan ül- keler de ısınma ve enerji sağlama dü- zenlerini iyileştirerek, yakılan odun miktannı azaltabilirler. ren türler de yok oldulâr. Adada yaşa- yan canlılann en az yansının ortadan kalktığı hesaplanıyor. me işinde kullanıldıktan sonra doğru- ca çöpe gidiyor ve sadece yüzde 29'u geri kazanım yoluyla yeniden değer- lendiriliyor. Japonya'da geri kazanım Yeryüzünde 10 milyonla 100 milyon arasında canlı türü olduğu tahmin edili- Ekvador'da ölüm Bır Günev Amerika ülkesi olan Ek- yor. Bunlann sadece 1.4 milyonu sı- v a t o r -da da benzer bir durum yaşan- nıflandınlmış ve bıhmsel olarak ad- <jL ülkede yaşayan 8 000 ila 10.000 canlı türünün en az yansı buraya öz- güydü. Her bitki türü, 10 ila 30 hayva- na yaşama temeli sağlıyordu. 1960'- tan bu yana ülkenin batısındaki or- manlar Muz plantasyonu. yerleşım ve petrol işletme bölgelen açmak için sü- rekli olarak kesıliyor. Bugün o böl- gede hemen hemen orman diye bir şey kalmadı. ormanla birlikte yaklaşık 50.000 hayvan türü de yok oldu. Bu örnekleri şunun için verdik: Tür- lerin yok oluşu, en çok türlerin zengin olduğu tropik ormanlarda. mercan ka- yalıklannda ve bataklık, akarsu kıyıla- n gibi nemli bölgelerde görülüyor. Bu bölgeler tropik ormanlardan daha çok tehdit altında. Oysa. aynı şekilde yoğun bir biyolojik etkinliğe olanak sağlıyor ve pek çok balık türüne yu- murtlama alanlan olarak kucak açı- yorlar. Bu alanlann yok olmasıyla pek çok canlı türü de yaşam alanlannı yitiri- yor. Günümüzde. hergün 1 ila 100 canlı türünün yok olduğu tahmin ediliyor. Bilindiği gibi, insan yaşamı tümüyle bitkilere bağlı. İnsanlar hem bitkinın kendisini, hem-de bitkiyie beslenen hayvanlan ve onlann ürünlerini kul- lanarak yaşıyorlar. Bitkiler olmasay- dı, yeryüzünde insan ve hayvan da ol- mayacaktı. Bitkiler güneş ışığı ener- jisini dokulannda kimyasal enerjiye dönüştürerek depolar. Fotosentez, dünyadaki yaşam için son derece önemli. Fotosentez gerçekleşmese dünyadaki temel besin kaynaklan kullanılamaz ve yeryüzü oksijensiz kahr. Tür çeşitliliği tehlikede Bitkiler. fotosentez yoluyla çevre- den aldıklan karbondioksıt, su ve mi- neralleri organik bileşiklere ve oksi- jene dönüştürür. bunlar da yediğimiz besinleri ve soluduğumuz havayı oluş- turur. Çevrebilimciler bitkilerin foto- sentezine *net flk üretim' adını veriyor (NPP). İnsanlar bugün NPP'nin yüz- de 3 kadannı doğrudan. yüzde 36'sını dolaylı olarak kullanıyor. Acaba git- tikçe daha büyük bir kısmını. hatta ta- mamıru kendileri ve kendi yararlanna organizmalar için gasp etseler, sonuç ne olurdu? O zaman başka yaşam bi- çimleri için pek az NPP kalîrdı ve bu ekonomik değer kaybına götürürdü. Yabanıl hay^anlar, balık türleri, kim- yasal madd'eler, ilaçlar ve besin mad- deleri de ortadan kalkardı. Büyük canlılar ailesinin yoksullaşması anla- mına gelecek böyle bir durumda in- sanlar düşünsel ve estetik açıdan da çok şeyleryıtirecekler. Çevresel sistem içindeki önemli bağlantı noktalan ko- pacak, insanlar. milyonlarca yılda oluşmuş ve ancak şimdilerde anîayıp öğrenmeye başladıklan genetik bilgi- leri tümden ellerinden kaçırmış ola- caklar. Nüfus ve sanayinin birkaç kez kat- lanmasıyla bu korkulu durum gerçek- leşecek. Üstelik. bu olaya çevre kirlih- ğinin yapacağı etkiyi hıç göz önünde bulundurmadık. Eşitsiz enerji kuUammı 1860'tan 1985'e kadar geçen dö- nemde insanlann enerji kullanımı 60 kat arttı. 1920'li yıllarda enerji kay- naklan arasında kömür başı çekiyor- du. Teknik dönüşümler ve çoğalan nüfusla birlikte enerji kaynaklan da değişti. 170'li yıllarda petrol, dünya enerji ihtiyacının yüzde 40'ını karşıb- yordu. Bu eneqinin en büyük bölümü sanayi ülkelerince kullanıbyor. Bir Avnıpab, bir üçüncü dünya ülkesi yurttaşından 10 ila 30 kat daha çok enerji tüketiyor. ABD'de bu oran 40 kata bile yüksebyor. 1989 Dünya Enerji Konferansı'nda. dünyadaki enerji gereksiniminin 2020 yılına kadar yüzde 75 oranında arta- cafp; kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlann yine en önernli kaynak olarak kalacağı hesaplanmıştı. Günü- müzde bu kaynaklar dünya ticari enerji ihtiyacının yüzde 88'ini karşıb- yor. YARIN: IJmut Güneş'te POLTITKA VE OTESİ MEHMED KEMAL 12 Eylül Bitmedi mr?.. Osmanlı padışahları arasında beş Murat'ın içinde en zalim olanı IV. Muraftır. Birçok sadrazamı idam ettir- miş, yangın çıkıyor diye tütünü yasaklamıştır. IV. Murat tarihe seferleri ve idamları ile geçmiştir. Gelelim cumhuriyet, Atatürkçülük, demokrasi diye darbe yapan generallere... Bunların içinde yedincisi bir anayasa yaparak faşizmi getirmiş, Atatürkçülük adına gencecik insanları asmıştır. Gerekçe olarak da "Asma- yacağız da besleyecek miyiz?" demiştir. Garsonların kendinden çok ücret almalarını kıskanmıştır. Kendine Yedinci Cumhurbaşkanı unvanını uygurt gö- rüp öyle denmesini isteyen darbeci general, geçende hastalandı ve kendini neştere teslim etti. Atatürkçülük adına mangalda kül bırakmayan, sıkıyı görünce Ameri- kan hekimlerine kendini teslim eden generale gazeteci- ler soruyorlar: "Atatürk, 'Beni Türk hekimlerine emanet edin' demiş- ti. Siz neden dışarıdaki hekimlere teslim oldunuz?" "Bizde yeteneklı doktorlar var, ama bakım iyi değjl. Bizde teknoloji geri, ama doktorlarımız iyi. Ayrıca dok- torlar buna karar verdi." Nedense bizım devlet büyükleri doktorlara yağ çeker- ler de, ış ameliyata gelince Amerikan hastanelerine, Amerikan doktorlarına koşarlar. Evren de, özal gibi sı- kıyı görünce Houston'daki Methodist Hastanesı'nde so- luğualdı. Hastalanıyorlar, ameliyat olmak üzere hastanelere yatıyorlar, bunu bir gösteriye çeviriyorlar. Amaçantatlı... Ameliyat oluyor, ölecek miyim diye korkuyor. Ne za- man öleceğim? Doğum gününde de ölür müyüm? Ame- rika koruma vermiyor, ama kendi koruması var, silah taşıyabiliyor. "Bulunduğum hastane çok korumalı bir hastaneydi" diye seviniyor. Cantatlı... 12 Eylül'ün işkenceli günleri.. Herkesin canı tatlı... Türlü işkenceler, falakalar, askılar, elektriğe tutmalar, su basmalar... Bilgiçlik taslıyor: "Türkiye de önce kanser kontrolü yaptırdım. Bu yüzde yüz çıkınca biyopsi yapıldı. Biliyorsunuz (nereden bile- ceğiz), 50-60 yaşmdaki erkeklerin yüzde 20'sinde pros- tatta büyume oluyor. Erken teşhis önemlidir. İyi ki tam zamanında gitmişim mua'yeneye. Bu ameliyatı olanlar- da sondayı iki-üç haftadan önce çıkarmıyorlarmış. Ben- de ise on gün önce çıkardılar. Belli bir yaşın üzerindeki erkeklerde prostatın yanı sıra kalın bağırsak kanseri oluyormuş. Tabıat denge kurmuş. Iki ona, iki ona." Cantatlı... Işkenceden sonra kalan izler... Korkular, eziyetler... Kör, topal, ağır aksak yürümeler... Onlann canı da tatlı. Ama Amerika'da tedavi gören emekli generalin canı ne olacak? Amerikan doktorlarına teslim edecek. Ya burada olanlar. Onları doktora çıkar- mak yasak! AOn binlerce insan 12 Eylül cenderesinden geçti. Onla- nn canı tatlı değil miydi? 76'sındayken 60 gösteren ge- neralin canı tatlı da, o işkence görenlerin canı tatlı değil mi? Anlışılıyor ki 12 Eylül daha birmemiş, süreceğe ben- zer. 12 Eyiül ıŞkencesFhden geçenler, değil doktora bıle çıkamadılar... BULMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Bram Stoker'in, birçok kez filme de aktanlmış ünlü korku romanı. 2/ Avrupa Futbol Birligi'- nin simgesi... Geminin rüzgâr alan yanı. 3/ Ge- çim, geçinme... Bir haber ajansının simgesi. 4/ Bir renk... Akıl... Herhangi 6 bir kuvvet alanından geç- tiği varsayılan güç çizgile- ri. 5/ Duvar içinde bırakı- lan oyuk bölüm... Nohut, patates, tahin ve soğanla yapılan bir tür meze. 6/ Soylular sınıfı. 7/ İki kulplu ve dibi sivri an- tik testi... Yemek. 8/ Kale hende- ği... Büyüme, gebşme. 9/ Sırtta taşınan yük... İnsan vücudunun dışyüzü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Turgenyev'in. dilimize de çevril- miş bir romanı... Göklerin en yük- sek kaü. 2/ Romantizme tepki olarak doğan sanat ve edebiyat akımı. 3/ Gösteriş, caka... Bal ko- nulan ufak tekne. 4/ Eczacıbkta, boyaabkta ve sepicilikte kul- lanılan tanence zengin bitkisel özüt... Yaldızh. 5/ Bir karboksilli asidın bir alkol ya da bir fenole etkimesi sonucu su kaybı ile olu- şan bileşik. 6/ Borsada beUi miktardaki hisse senedıni belirt- mekte kullanılan işlem birimi... Tann. 7/ Utanç duyrna... Konya iünde bir baraj.... Steven Spielberg'in bilimkurgu türün- deki ünlü fıtaıi. 8/ Divan edebiyatında gerçek ya da mecaz anla- yışla içki ve içki âleminin övülerek anlaüldığı manzum yapıtla- ra verilen ad. 9/ Alfred Hitcbcock'un bir fıbTu... Şarkı. tLAN T.C. SAKARYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESf 1992,300 Esas 1993; 156 Karar Davacı: Kadir Çoban - Osman ve Meliha'dan ohna 1960 doğum- lu. Adapazan Orta Mah. Çeşme Meydanı Caddesi No:56 - Adapaza- n Davalı: Naaker Çoban - Şükrii ve Harin'den 1968 doğumlu, aynı hanede ve adreste (adresi meçhul) Dava: Boşanma (M.K.'nın 134'üncü maddesi) Taraflar arasında mahkememizde görûlen M.K.'nın 134'üncü maddesi gereğinde boşanma davası sonunda; Davacı Kadir Çoban mahkememıze verdiği 1.6.1992 günlü dava dilekçesinde davalı eşi Naziker'in^>91 yıiı Ekim ayı içinde evi Lzinsız olarak terk ettiğini bugüne kadar ızıne rastlanmadığinı, Sakarya C. Başsavabğına suç duyurusunda bulunduğunu, yaptığı şahsi soruş- turmalar sonucu davahnın Tokat Erbağ ilçesı Madenli köyû sakınle- rinden Mehmet Bektaş ile kaçöğını anladığmı bu nedenle aıle düzEni- nin bozulduğunu, boşanmalanna karar verilmesini ıstenuşür. Yargılama sonunda M.K.'nın 134. maddesi gereğince Tokat Nik- sar ilçesı Günebakan köyü, cilt 070, sahife 40, hane 12'de nüfusa ka- yıtlı, Osman ve Meliha'dan 1960 doğumlu, davacı Kadir Çoban ile aynı hanede e$i olarak kayıth bulunan Şükrü ve Harin'den 1968 do- ğumlu, Nazıker Çoban'ın boşanmalanna Aynı hanede müşterek çocuklan olarak kayıtlı 1986 doğumlu, Şükrü ile 1988 doğumlu, Sultan Çoban'm velayetlerinin M.K.'nın 148. maddesi gereğince davacı babalan Kadir Çoban'a tevdüne, 1.4.1993 tanhinde karar verilmiştir. Tebügat Yasası'nın 29 ve 31. maddesi gereğmce Nazike Çoban'a teblığolunur Basın: 50157 BEHZAT AY'ın yeni romanı O UZUN YALNIZLIK KÎTAPÇILARDA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle