16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24AĞUSTOS1993SAU 12 DIZIYAZI Kaduı eşitfiğinpeşinde-7- T " X oğumu 1940 ile m 1 1950 arasında bir ğ M yerlerde olmalı. - * - > r Belki bir kez. belki birkaç kez evlendi. boşandı. Evli kalmaya karar verdiğin- de. sebat edeni de çıktı. Ama ne badireler atîatıldıî... tyi eğitim görmüştür. Ülke ve dünya işlerinden ve daha birçok şeyden anlar. Çok okumuştur, hala da okur... Belki bazen de yazar. Bir ya da birkaç dil bilir. Giyimi zevklıdir. Bir yerde üreten ya da yönetendır. Kadınlarla ar- kadaşlığı kadar erkeklerle de dostluğu ıçtendir. Bazen ona "Erkek kandır" derler. Ama kadın gıbı kadındır da üstclik. Erkekler onu çok sever, çok takdir ederler. Büyük olasıb- kla bir otomobili vardır. Ara- da bir seyahatlere çıkar. Ev- liyse hala, eşiyle; bekarlığı seç- Tanıdınızmı? 1980'lerin kadınlarından bir tanesinibüe hatırlamadınız mı? Çevrenize bakının, mutlaka göreceksiniz. Belki de orada, aynada bulacaksınız. mişse dost onamında ya da bir sevgilıyle. Evlilik şart de- ğildir.Evbİiği sürdüreni ise er- keğiyle saygılı, sevgılı bir ikşki içindedir, çoğunlukla erkeğini en iyi dostu bellemiştir. Erkek mecbslerinde ya da herhangi bir mecliste sözü sohbeti din- lenir. Kimileri televizyon ek- rarunda sık sık boy gösterir. Kadın olduğunun farkında, arna bundan şika)'etçi değil- dir. Ağlayıp sızladığı ak gö- rûlmemiştir. Savaşır da, sa- vaşçıymış gibi yapmaz. Tanıdınız mı? 1980'lerin kadınlanndan bir tanesini bile haürlamadıruz mı? Çev- renize bakının, m u t K g f V ceksıniz. Belki de orada, ay- nada bulacaksınız. Bu kadı- nlar, dünya standartlannın peşindeydiler. Hala da öyle- ler. kimi iddialı dergiler çıkardı, kimi üniversite kürsü- CariyeliktenHanımefendilıge Kodının Güncesi Hazırlayan: ZEYNEP AVCI lann anahtariannı kaybetmiş- ler, dolap kapılan kınhp cüppe- ler çıkanldı. Ve bızler, Onuncu Yıl Bayramı"ru içımiz gururla kabararak seyrettik." Nezahat Göreli, ilk hakim kadınlardan. ("Türk Soropti- misti Melahat Ruacan".Soropti- mistler Demeği Yavını. 1974). "Arkadaşlanmız tıraş olmadan sınıfa girdiklerinde ben, 'Bugün saçımı taramak ıstemiyorum'di- yordum. Özıirdiliyorlardı. Belki de biz olmasak. kendi aralannda tıraş olmadan yaşayacaklardı... Saçlanmızı boyamak yasaktı. Kulak memesı hizasında ola- caktı. Gözlerinize hafif bir mak- yaj yapabilirdiniz. Dudaklar ren- di renginde olacak. Kupkuru insan da olmaz... Cumartesı- pazar, evimde süslü şeyler giyiyordum tabii.." Asimet Ka- rahasan. Hava HarpOkulu'nun ilk kadın mezunlanndan, 1955'- den 1960"a dek abnan 25 kadın Türkiye 'nin kadınları bir zamanlar dünyaya gözleriniaçmışlar, "Btdevarız" demişlerdi. Sonra, "Biz bunîanda yaparız" demeye kovuldular. lerinde yüzlerce insan yetiştirdi. kimi sanat ya- şamında söz sahibı oldu, kimi Türkiye'yi ulusla- rarası boyutta sık sık temsil etti... Şimdi, Tür- kiye'nin Başbakanı ve hükümetin bir bakaru kadın ya... Arkalannda yüzbinlerce faal, an gibi çalışan kadın ve daha arkalannda koca bir geç- miş var. Türkiye'nin kadınlan bir zamanlar dünyaya gözlerini açmışlar, "Biz de vanz" demişlerdi. Sonra, "Biz bunlan da yapanz" demeye koyul- dular. Ardından, "Hadi bakalım. bunlan da, bunlan da, bunlan da yapın" denildi. önlerine yasalarkonuldu, ellerine haklar venldi. Yaptılar bitirdiler, arkasmı geürdiler, ama bir de bakülar ki, arpa boyu yol gidilmiş bir yandan da... Niye mi? Çünkü Türkiye'de kadınlar hala dayak yi- yor. "Onu terkettikten bir yıl sonra sokakta beni dövdü. Minibüse binerken yakaladı, kolumdan çekip indirdi ve caddenin ortasında dövdü benı. Bu dayak nedeniyle dava açtun. Hakım. *Senin kocan bu... Seni eve götürmeye çabşıyor' dedı ve beraatine karar verdi..." (Fib'z, 27 yaşında, hem- şire). "... olaylann sırasmı tam söyleyemeyece- ğim. Sadece gözlüğümün yüzüme gelen bir to- katla fırlayıp kınldığmı. bağnşmalan, çocuk- lanmın (kıâm 14, oğlum 17 yaşında) kendilerinı bana siper edip babalanna hakim olmaya çalıştıklannı hatırbyorum...Beni köşeye itmiş, yüzümü tokaüıyor ve oğluma, 'Bak anneni dö- vüyorum, hadi birşey yapsana!' diyordu. Oğlu- mun yüzünü görüyordum. Öyle çaresiz ve bit- kindi ki... Sonra her şey bitti ve biz eşyalanmızı toplayıp evden çıkıp gittik" (Fatma, 44 yaşında, 20 yılİık evli, eğitimci). Bu örnekler o kadar fazla ki, kadınlann sığmma evlerine almarak konın- malan, çoğunlukla ekonomik ve toplumsal ne- denlerie dayağa rağmen birlikte oturmayı sür- dürdükleri erkeklere kesın "yapamazsm" diye- bilmeleri sağlanmaya çalışılıyor bu günlerde. Yine de biz. Türk kadınını bugüne getiren ilk hanımlara dönüyor ve son sözü yine onlara bı- rakıyoruz. tlk Kadınlardan Anılar: "Hastane gemisinde çabşıyordum. Muhtelif milletlere mahsus yaralı- lar vardı. Hepsi kendi dilleriyle sayıkbyorlardı. Yan yana yatan, muhtelif dillerde konuşan ya- ralılar inlerken bana aynı kelimeyi söylüyorlardı: Anne." Safıye Hüseyin. Balkan Savaşı'ndan itibaren meslek hayaüna giren ilk kadın hastabakıcı (Yedigün, Hıkmet Feridun Es. Ha- ziran, 1935). "Türkiye'de anne olan ve çalışan kadının hayaü çok zor. Bana her zaman annem ve eşim yardım ettiler. ilmi çalışmalanm için des- tekçim oldular. Yoksa çocuklanm nasıl büyür- lerdir Prof. Nüzhet Gökdoğan, ilk kadın astronomi profesörü, bölüm başkanı, üniversite senato üyesi (Müliyet gazetesi, Pınar Türenç, Aralık 1984). "İşçi arkadaşlanm beni seviyorlardı. On- Iann sadece iş sorunlanyla değil, aile sorunlany- la da ilgileniyordum. Ancak beni işveren yadı- rgadı. Bir kadınla pazarlıja oturmak onlara zor geldi." Fahriye Tamer, ilk kadın sendika baş- kanı (Milliyet Gaz. Elvan Feyzioğlu, 1984). "O sıralarda 5-6 petrol mühendisi ilah gıbiydi- ler. Ben Batmana gittiğimde ışler değişti. Hatta Dun toplantıda birinc j^^^.y >uzünü açtım. "Bak evladım. ne güzel ağzın burnun var; bunlan neden kapaüyorsun?' dedim. Cevap yok. Yine yüzünü örttü." Süreyya Ağaoğlu. ilk kadın avu- kat, İstanbul Hukuk Fakültesi'ne yazılan ilk kız öğrencı. (Milliyet gazetesi, Özcan Ercan). "Dogu'dan sakalb şeyhler vardı içimizde. Kadının elını bıle tutmazlardı. Kımine göre. kadın eh sıkmak abdest bozardı. Hepsine uy- dum. sa>gı gösterdim, elımi vermedim. Recep Bey (Peker). 'Siz kadın milletvekilleri Meclis'te nazım rolü oynadınız" derdı. Çok ağırbaşbydık. Tertiplı, düzenliydik. Erkekler de bıze bakarak her sabah sakal tıraşı olurlar. giyimlerine dıkkat ederlerdi.... Benim için en büyük olaylar, İzmir'- ın Yunan işgabvle Atatürk'ün ölüm günüdür. Kızımı doğurduğum gün bile öyle duygulan- ''Çarşafgiymiyordum... Hukuk fakülîesinde erkekler4e beraber okumaya başlayınca başıma beregibibirşey takmaya başladım. Bir gün derste çoksıkılınca başımdan çıkarıverdim. Erkek talebelerden biri, 'Başınıaçmal'diyeseslendi.Bende, 'Başımıaçıyorum.Sen bana bakma' deyiverdim. (Batmanb) biri, arkadaşlanmdan birine, 'Be- yim, biz de petrol mühendisliğıni zor birşey sanı- yorduk" demiş. Erkek arkadaşlanm-bana, "değe- nmizi düşürdün' diye takılıyorlardı." Halide Ural Türktan, Türkiye'nin ve dünyanın ilk kadın petrol mühendisi. (Milliyet gazetesi, Nes- rinTurhan, 1984). "Çarşafgiymiyordum... Hukuk fakültesınde erkeklerle beraber okumaya başlayınca başıma bere gibi birşey takmaya başladım. Bir gün ders- te çok sıkılınc^ başımdan çıkanverdim. Erkek talebelerden biri, 'Başım acma!' diye seslendi. Ben de, 'Başımı açıyorum. Sen bana bakma' de- yiverdim. Bizımreaksiyonlanmızböyleydi.17-18 yaşındaki kızlar. memlcket düşman istilası altı- ndayken bu gibi şçylerle uğraşıyor. reaksiyon- lanmızla mücadele verip sesimizi duyurmaya çalışıyorduk. Ve biz bütün bunlan 70 yıl evvel yapıyorduk. Şimdi bugünkü hadiselere bakıyo- rum ve inanın çok şaşınyorum. Çocuk yaşta kızlar ağzmı kapaüyor. burnunu kapaüyor. madım. Zaten gızb doğum yapmjştHn. Milletve- kilı kadının doğurması meseleydi o zaman. İlk hamile kalan bendim. Yılbk ızinleri toplayıp ra- por alarak, kimseye belli etmeden İstanbul'da, evimde doğurdum. Dönünce erkekler inan- madılar. Başka da çocuk istemedim, çok zordu çünkü. Milletvekili ıken evlendim. Kocam an- layışbydı..." Beral Ankan, 1935 yıbnda TBMM'ye gıren ilk 18 kadın milletvekilinden biri. (Milliyet Gaz. Pınar Türenç, Kasım 1984). •'Güzeü hep sevdım, güzel obnaya çabştım. Sü- sümü püsümü hiç ihmal etmedim. Bozuk saçla hiçbir zaman dolaşmadım.'" Bedia Muvahhit, ilk kadın tıyatro sanatçılan- ndan, beyazperdede ilk görünen kadınlardan. (Milliyet gazetesi. Pınar Türenç, Arabk 1984). "Cumhuriyet'in Onuncu Yıb'ydı. Protokol biz- leri unutmuş. Bunu duyan Atatürk müthiş kızmış. "Çabuk gidip hakim hanımlan bulun, özür dileyin. Hemen cüppelenyle gelsinler' de- miş. Bizleri aceleyle buldular. Telaştan dolap- subaydan biri. havacı albay. (Cumhunyet gazetesi. Serpil Gündüz, Ekim 1990). "Kadının ev ve anneük görev- leri vardır Pobtikaya atılan er- kek çocuğunun yetiştırilmesi ve evin bakımını kansına bırakır. Ama bir kadın aynı şeyi yapa- maz. Benim kocam beni daima desteklemiştır. Ama bu desteğe rağmen, evle ve çocuğumun dersleriyle benim meşgul olmam gerekmiştir. Aynca. ben kendim hissetmedim, ama kadının pob- tikada kendim kabul ettırmesi- nın daha zor olduğunu düşüne- bibyorum. Somut olarak bir zorluğa rastladım diyemem, ama o kanıdayım ki bir erkek olarak kendinizi daha kolay ka- bul ettirirsmiz." Behice Boran. ilk siyasal parti kadın genel baş- kanı. Bu dizi hazırlanırken çabşma- lanndan yararlandığım araştı- rmaalar. yazarlar, kurumlar ve yapıtlan: Ağa- oğlu. Sürewa "Bir Ömür Böyle Geçti" Aeaoğlu Yayınevi, İ984-Arat, Yeşim "1980'lerTürkiye'- sinde Kadın Hareketi: Liberal Kemabzm'in Ra- dıkal L'zantısı". Toplum ve Bilim dergisi, sayı: 53, 1991 - Birsel. Salah "İstanbul'un Gızli Tarihi" Milliyet gazetesi, Ocak 1983 - Çakır. Serpil "II. Meşrutiyefte Osmanb Kadın Harekeu ve Kadı- nlar Dünyası Dergisi" (Doktora Tezi - İstanbul Üniversıtesi Sosyal BıbmJer Enstitüsü), 1991 - İle- ri, Rasih Nuri "Suat Derviş-Saadet Bataner" Ta- rih ve Toplum dergisi - İnan, Afet "Tarih Boyun- ca Türk Kadınının Hak ve Görevleri" Milli Eği- tim Basımevi, Atatürk Kitaplan Dizisi-3, 1982 - Kızıltan. Mübecoe! "Öncü Bir Kadın Yazar: Fat- ma Abye Hanım". Journal of Turkish Studiei, HarvardUnıversity. 1990. Vol: 14-Sirman, Nük- het "Feminism in Turkey. A Short History". New Perspecüves in Turkey, Fall 1989, 3(1) - Taşkıran, Tezer "Cumhuriyet'in 50. yılında Türk Kadın Haklan" Başbakanbk Kültür Müste- şarbğı, Cumhunyet'in 50. Yıldönümü Yayınlan - 5, 1973 - Tekeli/Şirin "Kadınlar ve Siyasal Top- lumsal Hayat" Birikim Yayınlan, 1982 - Toros, Taha "Safıye Ali", Skybfe dergisi, Temmuz 1993 - "Atatürk'ten Bugüne Türk Kadını ve Sorun- lan", Derleyen: Madde Alpan. Türk Hukukçu Kadınlar Derneğj. 1984 - "Türkiye'de Kadın Ol- gusu" Yayına Hazırlayan : Necla Arat. Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi ve Say Yayınlan, 1992 - "Kadın Bakışı Açısından 198O'le • Türkiye'sinde Kadın" Yayına Hazırla- yan: Şirin Tekeb, İletışim Yayınlan - Tercüman Kadın AnsikJopedisı, II. Cılt - "Bağır Herkes Duysun". Dayağa Karşı Dayaruşma Kampan- yası. Kadın Çevresi Yayınlan, 1988 - "Türk Top- lumunda Kadın", Derleyen: Nermin Abadan Unat, Araştırma. Eğitim, Ekin Yayınlan ve Türk Sosyal Bilimler Dernegi, 1982 - "'VVomen, Family and Social Change" (Antoloji) Edited by: Fer- hunde Özbay, Türk Sosyal Bilimler Demeği ışbir- bğiyle - "Somut" gazetesi (Kadm sayfalan) Çah- şmp boyunca desteklerini esirgemeyen Kadın Eserleri Kütüphanesı ve Bilgi Merkezi, Tarih Vakfı Bilgi-Belge Merkezi, Atatürk Kitapbğı, Sn. Ayşe Erzen. Sn. Şirin Tekeli ve Sn. Zehra Toska'- ya teşekkür ederim. Bİ'ITl Türk kadınının yasamından bazı tarihler 1975 İlerici Kadınlar Derneği (İKD) kuruhhı. 1975 Ankara'da 27 kadın örgütünün kaiıldığı bir toplantı sonucu, kadınlar Kadın Yılı nede- niyleMrbildiriyayınladıLır ve llmaddeden oluşan taleplerini açıkladtlar. 1976 Kadınlann Sesigazetesi (İKD) yayınlan- maya başladı. 1976 İlerici Kadınlar Derneği Kreş Kampanyası başlatiı. 19768 Mart Kadınlar Günü Türkiye'de ilk kez İKD öncülüğünde kutlaıuh. 1978 Prof.\ermin Abadan Unat, kadın sorununa eğilen " Türk Toplumunda Kadın" kitafunıyayınlacb. 1978 Kadınca Dergisi Duygu Asena yönetimindeyayın hayatına başladı. 1981 İlerici kadınlar DerneğikapatıUh ve yönetkilerihakkında soruşturma açdarak bir kısnv tutuklandı. 1982 YAZKO ( Yazarlar Kooperatifi) tarafindan İstanbul'da bir Kadın Sempozyumu düzenlendi ve kamuoyu önündefeminist fikirler savunuldu. 1982 ilk kadın büyükelçi, Filiz Dinçmen Türkiye'nin Lahey Büyükelçiliğine atandı. 1983 Haftaük YAZKO Somut dergisinde sürekli bir kadın sayfası açılarak kadın haklan savunucusuhaduıyazarlarutfikirlerineyer veriM. 19832827sayıhKürtaj Yasası TBMM'dekabul edildi. 1983 İstanbul'da "ücretli ve ücretsiz çalışan ka- dınlann emeğini değerlendirmek " amacıyla Kadm Çevresiadlı şirket huruldu. 1984 İstanbul'da Kadın Çevresi Kitap Klübü kuruldu. 1986 Türkiye, Kadudara Karşı Her Türlü Aymmahğa Karşı Uluslararası Sözleşnte'yi onayladı. 1987 Feminist Dergisiyayınlanmaya başladı. 1987 Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmayürüyüşü gerçekleştirtSler. 1987 Ayunmahğa Karşı Kadın Derneğikuruldu. 1988 Sosyah'st Feminist Kaktüs Dergisi yayınlanmaya başlandı. 1989 Ankara'da I.Feminist Hafta Sonu topkmtısı yapıldı. 1989 Ankara'da Kadm DayantşmaDerneği kuruldu. 1989 İstanbul'da I.Kadın Kuruhayı toplandı. 1989 Çinsel Tacize Hayır Kampanyası başlatddı. 1989 İstanbul'da Bakırköy ve Şişb' Belediyekri Kadın Sığmma Evleriaçtılar. 1990 Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kuruldu. 1990 SHP kadınlar için kota uygulamasım başlattı. 1990 Kadm Eserleri Kütüphanesi ve BilgiSierkezi, İstanbul Büyükşehir Belediyesidesteğiyle İstanbul'- da açıldı. 1990 Kadın örgütkrinin taleplerisonucu, Türk Ceza Kanunu'nun (tecavüze uğrayan kadınınfahişe olması hah'nde ceza indvrimöngören) 438inci maddesikaldmldı ve MedeniKanunu'nun (kadının çahşmasım kocanın izninebağlayan) 159. maddesi iptaledildi. 1990 İstanbul Cniresitesi Rektö.iüğüne doğrudan bağb olarak Kadm Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi kuruldu ve çeşitHbititn daUarının işbirüğiyle Türkiye'deilk kez disiplinlerarası bir "Kadm Araşttrmalart Yüksek LJsans Prograrnı" başlatddı. 1990 Ankara İlahiyat Fakühesi'ninilk kadm profesörlerinden, kadın ve laiklik üzerine çahşmalan olan Bahriye üçok, hombaa bir suikast sonucuöldürülü. 1993 Medeni Kanun 'un kabulünün 60. yılmda kadm örgütlerince toplanan 100.000kadının imzasıyla MecSs'e dUekçe verildi ve Medeni Kanun 'da kadın-erkek eşitliğiniengelleyen aile hukukunailişkin maddelerindeğiştirilmesiistendi. 1993 İlk kez bir kadın basbakan, Tansv Çiller, DYP-SHP koalisyon hükümetinin başmageçti. AIVKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Atatürk'e Sövmeselen Olmaz mı?Anlatacağım olay, 1950'lerde geçer Demokrat Parti iktidara geçmıştir DP'nin Samsun Milletvekili Hasan Fehmi Ustaoğlu, Samsun'da çıkan bir gazetede, Ata- türfc'e ağır sövgülerle dolu bir yazı yayımlar. Buna karşı- lık Cumhuriyet'te, DP milletvekiline ağır bir yanıt verilir. DP Milletvekili Hasan Fehmi Ustaoğlu, Cumhuriyet'i mankemeye verir. Cumhuriyet'in yazı ışleri yönetmeni o zaman Cevat Fehmi Başkut, polis adliye muhabiri de Feyyaz Tokar. Hasan Fehmi Ustaoğlu'nun savunmanla- rı Bekir Berfc'le İsmet Tümtörfc! Cumhuriyet'in sahibi. başyazarı NadirNadi. büyük bir heyecana kapılır: - 8u davayı kaybedersek Atatürk mahkûm olacak. Ata- türk'e hakaret meşru olacak Cumhunyet rejimi mah- kûm olmuş sayılacak Cumhunyet gazetesinin kişiliğin- de.. Cumhuriyetçiler. o zaman doçent olan Sulhi Dönme- zer'e başvururlar, Cumhuriyet'in savunmasını alması için. Sulhi Dönmezer, yazıyı okur: - Cumhuriyet'te çıkan yazıda suç var, bundan mah- kum olursunuz! diye düşüncesini bildirır. Cumhuriyetçi- ler: - Biz bu işi Apaydınlara soralım, Burhan/a Ortıan Apaydın'a derler. Cevat Fehmi Başkut'la Feyyaz Tokar, Apaydın kardeşlere giderler, "Cumhuriyet'in savun- manlığını alır mısınız?" diye sorarlar. Nadir Nadi, olayı titizlikle izlemektedir. Apaydın kardeşler, bu konudaki tüm yayınları getirtirler, incelerler. - Davayı alıyoruz! derler. Duruşma, Yenı Postane'nin üstkatında yapılmaktadır. Burhan Apaydın ilk duruşmada, ilginç bir konuşma ya- par; konuşmasının bir yerinde özetle şöyle der: - Bu memlekette, soluduğumuz havayı Allah tan son- ra, Atatürk'e borçluyuz. Şu topraklar üzerinde soluk alı- yorsak, bunu Allah'tan sonra Atatürk'e borçluyuz. Böyle bir davada, Atatürk'e hakarete kalkışana hakaret etmek suç teşkıl etmez! Burhan Apaydın'ın anlattığına göre, dinleyiciler tıklım nklım mahkeme salonunu doldurmuşlar, kalabalık mer- divenlere dek inmiştir. Salonda hem Atatürkçüler, hem de gericiler vardır. Gericiler her yerde olduğu gibi daha baskındırlar. Bırincı Şube'den polisler salonda güvenlik önlemlerini almışlardır. Burhan Apaydın konuşmasını yaparken, önce "yurTsesleri yükselir. Burhan Apaydın, konuşmasını sürdürür: - Eğer Atatürk bu ülkeye bağımsızlık kazandırmamış olsaydı, bugün Islam dini Türkiye'de uygulanabilir miy- di? Inanç sahibi insanlar özgurce camilere gidebilirler miydi? Oruçlarını tutup namazlannı kılabilirler miydi? Bu kez, Hasan Fehmi Ustaoğlu'nun yandaşı dinleyici- ler de Apaydm'ı alkışlamaya başlarlar. Ardından yargıç, Cumhuriyet gazetesiyle ilgili olarak "aklama "kararını verir. Haber, Cumhuriyet'te manşet- ten yayımlanır. Burhan Apaydın, bunu bana 1991'de Edirnekapı gömütlüğünde, Nadir Nadi toprağa verildiği gün anlatmıştı. "Atatürk'ehakaretedenehakaretedilir'- Mii özeti... Nadir Nadi, 1946-1950 arasında da mahkemelere çağ- rılır, Nadir Nadi, bunu da şöyle anlatır "Perde Aralığın- dan"adlı yapıtında: "... O sıralarda gazetenin sahibi göründüğüm için ya- kından biiiyorum, dört yıl içinde Cumhuriyet aleyhine çeşitli vesilelerle tam dokuz dava açıldı ve ben davalı sı- fatıyta, en az kırk kere yargıç karşısmda boy göstermek zorunda kaldım. Ortalama ayda bir, eski adliyenin bu- lunduğu postaneye gidiyor, kan ter içinde son kata ttr- manıyordum. Kendimi avutmak için merdiven basa- maklannı bir bir sayardım yukan çıkarken. Ezberlemiş- tim basamakların sayısını. Doksan iki dedim mi, nefes nefese bir 'oh' çeker, Asliye Ceza Mahkemesi'nin önün- de sıramı beklemeye giderdim. Hepsi beraatle sonuçla- nan bu davaların çoğu, gönderilen cevabı geç yayınla- mak, Cumhurbaşkanına saygısızlıkta bulunmak, gerçe- ğe aykırı haberlere gazetede yer vermek gibi pestenki- râni konularla ilgili idi. Yazıişleri müdürünün bu suçla- n(!) önlemesine imkan yoktu. O hükum giyse idi, ben de gazete sahibi olarak boylayacaktım cezaevını..." Nadir Nadi'den açtım, onunla bitireyim yazıyı; "Ben Atatürkçü Değilim" adlı yapıtında geçen bir yazı; şöyle diyor bir yerde: "Her şeyi yanlış anlıyoruz. Yanlış anladığımız için de uygulamalanmız ters ve sakat oluyor. Şu laiklik ilkesini ele alalım. Ne diyor yobaz: - Bu millelin yüzde doksan dokuzu Müslümandır, geri kalan yüzde birin lafı mı olur7 Oysa, bu düşüncenin tam tersine, laiklik, yüzde bir de olsa, bindebir de olsa vatandaşın dinselinançlarına ezi- ci çoğunluk tarafindan saygı gösterilmesini emreder. Batı'da Vottaire 'den beri gelişen bu temel ilke oralarda öylesine kök salmıştır ki bugün resmen laikliği kabul et- memiş ülkelerde bile vicdan özgürluğü artık tartışma konusu olmaktan çıkmıştır. Örneğin İngiltere laik değil- dir. Ingiltere Kralliğı'nın tacını başında taşıyankişi, aynı zamanda Anglikan Kilisesi'nin de başıdır. Laiklik iikesine paralel olarak biz demokrasiyi yanlış anlıyor, ters uyguluyoruz. Çıkarcı yobaza sorunuz: - Demokrasi çoğunluğun iradesidir, diye kesip atacak- tır. Evet, öyledir ama azınlığın temel haklarına saygılı olmakşartı ile... ... Laikliği ters anladığımız, demokrasiyi de 'iktidar uğruna devrimler feda olsun' zihniyeti ile uyguladığımız sürece biz daha bir hayli bocalayacağa benzeriz." BULMACA 1 2 3SOLDAN SAĞA: 1/ Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile binbaşı arasın- da yer alan rütbe. 2/Algı- lanan nesnelenn temel niteb'ği... Asker. 3/ Bal peteği... Arap abecesinde bir harf. 4/ Hububat to- zu... Tokat'ın bir ilçesı. 5/ Doğu Anadolu'da çift sü- rülürken hep bir ağızdan söylenen türkü. 6/ Anla- ma yeteneği... Süslü. 7/ Soysuz. dejenere... Ahmet Adnan Savgun'un üç per- delik operası. 8/ "Adet budur en sonra gelir bezme — " . . . Yapısına girdıği sözcüğe "iki, çift" anlamı katan yabancı önek. 9/ Evren... "Sana ibret gerek ise Gel göresin bu —"len" (Yunus Emre). YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Padışah ve devlet ileri gelenlen- nın seferden dönmeleri ya da bir yere gebşlen dolayısıyla yazılan İcasıde. 2/ Halk şain... Büyük ba- lıklan tutmakta kullanılan ucu iğneli kurşun parcası. 3/ Samit de denılen ve sözsüz oynanan köy sevirlik oyunlannın genel adı... Ali Özgentürkün bir fıbni. 4/ Ata bınen kadın... Benlyum elementinın simgesi. 5/ Pasak... Bir soru sözü. 6/ Gözü doymaz, haris... Küçük bir alan üzerine odaklanmış yoğun ışık kaynağı. 7/ A_f\on ilınde bir baraj. 8/ Karakter... "Artık — huzur deminin İçebibrim sırlı taşından" (Orhan Veli). 9/ Koroner damarlan genişletici ilaç.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle